Eğitim

Öteki Kabuslar – Yiğit Bener Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Öteki Kabuslar – Yiğit Bener Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Öteki Kabuslar kimin eseri? Öteki Kabuslar kitabının yazarı kimdir? Öteki Kabuslar konusu ve anafikri nedir? Öteki Kabuslar kitabı ne konu alıyor? Öteki Kabuslar PDF indirme linki var mı? Öteki Kabuslar kitabının yazarı Yiğit Bener kimdir? İşte Öteki Kabuslar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Yiğit Bener

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750714078

Sayfa Sayısı: 128


Öteki Kabuslar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Öteki Kâbuslar’da yer edinen öykülerde böcekler, ya da ufak, “kâbus” gördüğümüzde rüyalarımızda etkin olabilecek yaratıklar var: akrep, hamamböceği, çekirge, kurbağa, kaplumbağa… Yiğit Bener, on altı öyküsünün yer almış olduğu kitabında aslolan kâbusun bu yaratıklarda değil, kendi içimizde bulunduğunu konu alıyor.

“Hiç sağa sola sapmadan direkt söylemek gerek, kimsenin gözünün yaşına bakmayan, siyasal olandan insana dair olana tek hamlede darbe indiren bir kitabından söz ediyorum. Öteki Kâbuslar’daki öyküler, Türkçe derslerinde öğretilen ‘öykü’ tanımına bire bir uymayan, yer yer tecrübe etme tadı içeren metinlerden oluşuyor. Zaten yazar da tanımlara uymak istemiyor. Derslerde öğretilenlerle yaşamın gösterdikleri içinde, uçurumlardan yar beğenmiş bir kuşağın temsilcisi olarak, ‘doğru’ diye öğrendiğimiz, bu yüzden de bir an bile şüphe duymadıklarımızı gözümüze sokuyor. ‘Doğru­’ları­mızın yetersizliğini, karanlık yüzünü teşhir ediyor.”

Birsen Ferahlı


Öteki Kabuslar Alıntıları – Sözleri

  • Acılar insanı olgunlaştırıyor dediklerine bakmayın : O iş bir seferde olmuyor, ilkin enikonu ahmaklaşıyor insan, acılaşıyor, hatta kimi zaman kötücülleşiyor. “Olgunluk” sadece ondan sonra, oldukca sonrasında…
  • Aşk asla biter mi? Kalır fanusta kelebeliğin mavi kanatlarında…
  • Göğe kadar yükselen yangının önünde luk naralarıyla zıplıyorlardı. Tanrının adını anarak böğürüyordu, şairleri kıstırdıkları otelin çevresini saran zebaniler. Az ötede rap rap gidişat tutuyordu, üniformalı bostan korkulukları. Kimi kendince yukarıdan almış yakma emirini, kimineyse güya yukarıdan buyruk gelmemiş, engellemeleri için… Tanrının hakkaten de rızası var mıydı ki? Sevap mıdır insan yakmak? Normal midir seyretmek? Kimin ayetleri, kimin emri? Şeytan mı doldurmuştu yoksa?
  • “Ancak kurbağa ölmüş olsa bile, gözlem amacına ulaştı sayılır: Beyinsiz de pekâlâ yaşanabiliyormus!”
  • Göğe kadar yükselen yangının önünde luk naralarıyla zıplıyorlardı. Tanrının adını anarak böğürüyordu, şairleri kıstırdıkları otelin çevresini saran zebaniler. Az ötede rap rap gidişat tutuyordu, üniformalı bostan korkulukları. Kimi kendince yukarıdan almış yakma emirini, kimineyse güya yukarıdan buyruk gelmemiş, engellemeleri için… Tanrının hakkaten de rızası var mıydı ki? Sevap mıdır insan yakmak? Normal midir seyretmek? Kimin ayetleri, kimin emri? Şeytan mı doldurmuştu yoksa?
  • Yükselen yangının önünde luk naralarıyla zıplıyorlardı. Tanrının adını anarak böğürüyordu, şairleri kıstırdıkları otelin çevresini saran zebaniler…
  • “Gel gör ki,ne görmeden edebiliyorum ne de görmezden gelebiliyorum…”
  • İnsan olarak uyanabilmek, sonrasında da insan olmaktan utanmadan, vicdan kanaması geçirmeden tekrardan uykuya dalabilmek… Kâbustan kurtuluş…
  • Acılar insanı olgunlaştırır dediklerine bakmayın: O iş bir seferde olmuyor,ilkin enikonu ahmaklaşıyor insan, acılaşıyor, hatta kimi zaman kötücülleşiyor.
    “Olgunluk” sadece ondan sonra, oldukca sonrasında…


Öteki Kabuslar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Benim içim sıkıldı, asla sevmediğim haşaretleri okumak bana asla tat vermedi. Gözümde canlandı hepsi. Okuduğum ikinci kitabıydı yazarın. Farklı bakış açılardan bakması hoşuma gitmişti fakat bu açı bana gore değil. (Kamuran Üçer Koç)

Düşük puanlar sizi etkilemesin !!!: Bu kitap özelinde izahat:
1, 2 puan veren arkadaşların profillerini incelediğimde yazarın eserde bahsetmiş olduğu siyasal ve dini görüşleriyle tamamen zıt okurlar olduklarını gördüm. Verilen bu kadar düşük puanların “kasti olmasa da” bu sebeplerden dolayı bulunduğunu ve dolayısıyla yazınsal yorumlama/araştırmalardan uzak bulunduğunu düşünüyorum. Kasti olarak meydana getirilen incelemeleri ise bağnazlık, partizanlık ve art niyet kokan, olgunluk ve kitapseverlikten uzak görüyor, kınıyorum. Yani benim gözümde kayda alınmaması ihtiyaç duyulan incelemeler ve yorumlar içeriyor, nitekim sizin için de öyleki olmasını umuyorum.
Genel izahat:
Eğer eseri okumadan ilkin siteden puanına baksaydım büyük olasılıkla önyargıyla okur veyahut okumazdım. İşte tam olarak bu sebeple 1-1.5 senedir okuyacağım kitaplar hakkında öncesinden 1000kitap’a bakmıyorum. Sizlerin de bakmamasını tavsiye ederim… Bu sebeple bu sitede oldukca güzel ve objektif görüşler paylaşan arkadaşlarımız olsa da “yazınsal yaratı eleştirmek” hakkında eğitimi olan, dergilerde yazıları gösteren kullanıcılar benim bildiğime göre yok, var ise da ben bilmiyorum. Elbette incelemeler yapmak, eleştiriler yapmak için buradayız sadece burada ki asla kimsenin, hiçbirimizin ne Berna Moran ne Selim İleri ne de Cemil Meriç olmadığını aklınızdan çıkarmamanız icap ettiğini düşünüyorum …
Kitaba ulaşınca,
Çevirmenlerin kitaplarını genel anlamda beğenmesem de Yiğit Bener’in öykü anlatırken ki kullandığı emsalsiz teknikleri ve dilini oldukça beğendim.
Kendine özgü tarza haiz bir kalem tanımış oldum, öteki kitaplarını da okuyacağım zamanı ulaşınca, iyi mi bu kadar düşük puan verildiğini anlamadım, oysa oldukca güzel öyküler vardı içlerinde. (Caner Tuncer)

Yazarın okuduğum ilk kitabıydı. Fazlaca etkilendiğimi söyleyemeyeceğim. Kitap da değişik bir ifade biçimi yakalamaya çalışmış yazar. Bizim alıştığımız öykülerin haricinde kitabın içindeki metinler. Çeşitli böceklerin, haşerelerin bizim günlük yaşantımızda ki yerini ruhsal ve duygusal davranışlarımızda harmanlayıp betimlemeye çalışılmış. Bu açıdan değişik bir çizgisi var eserin. Ancak içerik olarak beni doygunluk etmedi. Yani kitabı bitirdiğimde doygunluk veren bir lezzet oluşmadı. Yazarın okuduğum ilk eseri olduğundan yazarla ilgili bir düşünce oluşturamadım fakat yaratı pek tatminkar değildi. (Bahar Sabah)


Öteki Kabuslar PDF indirme linki var mı?


Yiğit Bener – Öteki Kabuslar kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Öteki Kabuslar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yiğit Bener Kimdir?

Yiğit Bener, 1958 senesinde Brüksel’de dünyaya geldi. Yazar Erhan Bener’in oğlu, Vüs’at O. Bener’in yeğenidir. Evli ve bir kızı olan Bener, İstanbul’da yaşamaktadır.

İlk ve orta öğrenimini Paris ve Ankara’da tamamladıktan sonrasında, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okudu. 12 Eylül 1980 darbesinden sonrasında son derslik öğrencisiyken eğitimini yarım bıraktı; on yıl süresince Brüksel ve Paris’te yaşadı. Çocuk bakıcılığı, mecmua yöneticiliği, göçmen sorunları danışmanlığı, çevirmenlik şeklinde işlerde çalıştı. Halen yazarlığın yanı sıra ustalaşmış konuşma tercümanı olarak iş koşturmacasındadır. Meslek örgütleri TKTD ve AIIC’de yöneticilik yapmış oldu. Boğaziçi Üniversitesi ve Bilkent Üniversitesi’nde Konferans Tercümanlığı Yüksek Lisans programında öğretim görevlisidir.

İlk öyküsü Yabancı, 1991’de Uygar Türk Dili dergisinde gösterildi. Louis Ferdinand Céline’in Gecenin Sonuna Yolculuk adlı romanının çevirisiyle 2002 Dünya Tercüme Ödülünü aldı. 2012’de romanı Heyulanın Dönüşü ile Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanmıştır. Öykü kitabı Öteki Kabuslar, 2010 senesinde Célin Vuraler tarafınca Autres cauchemars adıyla Fransızcaya çevrildi. Sanal edebiyat dergisi İktidarsız’ın kurucularından ve yazarlarındandır.


Yiğit Bener Kitapları – Eserleri

  • Öteki Kabuslar
  • Kırılma Noktası
  • Acı Portakal
  • Öteki Düşler
  • Eksik Taşlar
  • Heyulanın Dönüşü
  • Kusursuz Gezinti
  • Yaramaz Babamla Beter Amcamın Maceraları
  • Simultane Cinnet
  • Özgür Rosto
  • Matbaacılık Oyuncağı
  • Heptameron


Yiğit Bener Alıntıları – Sözleri

  • ”Fazlaca eskiden düşlerde gülerdi
    Artık onun da bir geçmişi var” (Eksik Taşlar)
  • Her ilişkiden alabileceklerimizin bir sınırı bulunduğunu unutmamalıyız.Olabilenle yetinip işin tadını çıkarmak yerine bu sınırları zorlarsak, düş kırıklığı kaçınılmazdır. Bu hatayı çoğumuz yaparız. Bir ilişkide bir mutluluk kırıntısı yakaladığımızda bunu derhal ne pahasına olursa olsun yaşamın her alanına yaymaya, tüm gereksinimlerimizi bu birlikteliğin sırtından karşılamaya,tüm tatminsizliklerimizi bu ilişki yardımıyla telafi etmeye kalkışırız…böylece var olanı da boğarız. Beklentilerimizi doğru ayarlamayı bilsek…olabileni belli bir seviyede sürdürülebilir kılmaya yoğunlaşsak- olmasıyla birlikte…olabildiğince…gittiği yere kadar… o süre asla eğer olmazsa yaşanmış olan o sınırı olan mutluluğun yinelenebilmesine izin veririz. Üstelik süre içinde birlikteliğin çerçevesinin genişleyebilmesine fırsat tanımış oluruz.eğer öyleki bir olasılık var ise.Gelgelelim açgözlüyüz… sabırsızız…emek vermek istemiyoruz.zora gelemiyoruz…alışılmış kalıpların dışına çıkabilecek düş gücüne haiz değiliz… Birçoğumuzsa düpedüz yüreksiz… Sonuç olarak, kafamızda (son kertede toplumsal ideolojinin belirlediği) bir ilişki şablonu var, bunun dışına çıkamıyoruz. Beklentilerimizi, davranışlarımızı belirleyen işte bu şablon… içinde debelenip duruyoruz, sınırlarını aşamıyoruz. Mutsuz ilişkilerimizden kopmayı başarabilirsek bile mutsuzluk üreten o şablonumuzu aşamıyoruz. gidip gidip aynı kalıba uyan,aynı kurallara gore belirlenmiş… şu demek oluyor ki aynı mutsuzlukları tekrardan üretecek olan benzer ilişkilere tıkılıyoruz. Zor olanı,kuraldışı olanı deneyip yaratıcılık sergilemektense şu demek oluyor ki her ilişkiyi kendi tekilliği,biricikliği içinde yaşamaktansa,her ilişkiyi aynı çoğul kalıba yerleştirip boğmayı,sıradanlığı güvenceli bir vasatlığı yeğliyoruz…sonrasında mutsuzuz da mutsuz diye yakınıyoruz. (Kırılma Noktası)
  • İnsan olarak uyanabilmek, sonrasında da insan olmaktan utanmadan, vicdan kanaması geçirmeden tekrardan uykuya dalabilmek… Kâbustan kurtuluş… (Öteki Kabuslar)
  • İnsan kendini tekrardan yaratamıyor! (Öteki Düşler)
  • Anlaşılan, kati tedavi ya da aşı bulmadıkça kurtuluş yok küresel salgından. Çaresiz, kendi vahamızı kendimiz yaratıp direnmeye çalışacağız, umar bulunana dek. (Heyulanın Dönüşü)
  • ~ Uruguaylı üstadın belirttiği şeklinde:eğer bir çocuğa mutluluğu tanımlamak istiyorsanız oynasın diye önüne bir top yuvarlayın. (Öteki Düşler)
  • Hep iş, hep iş! Bu iş denen şeyden nefret ediyorum. Sanki ebeveynleri evlatlarından uzak tutmak için icad edilmiş… (Özgür Rosto)
  • Soyut söylemlerin kavrayamayacağı gerçek yaşamın içinden çıkıp geliyorum ben, gerçeğin ta kendisiyim, hatta gerçekliğin kendisinden bile daha sahiciyim. (Kırılma Noktası)
  • Hem sivri biber de sevmez annem. Yemek yerken tabağındaki o ufak ufak dogranmış biber parçalarını hep ayıklar. (Özgür Rosto)
  • Sükutu ikrardan mı geliyordu, güvenli olamadım. (Heyulanın Dönüşü)
  • Aslına bakarsanız insan benim şeklinde neredeyse doğuştan iki dilli olunca, yazılı ya da sözlü tercüme edimi her iki dilimin ve kültürümü buluşup kaynaştığı biricik süre dilimidir… (Simultane Cinnet)
  • Kadriye evde bir hayvan olmasının çocuklar için iyi bir şey bulunduğunu söylemiş oldu. (Özgür Rosto)
  • Acılar insanı olgunlaştırır dediklerine bakmayın: O iş bir seferde olmuyor,ilkin enikonu ahmaklaşıyor insan, acılaşıyor, hatta kimi zaman kötücülleşiyor.
    “Olgunluk” sadece ondan sonra, oldukca sonrasında… (Öteki Kabuslar)
  • Belki o süre yaşam denen bu oldukca kıymetli ve biricik zamanı saçmalıklarla doldurup boşa harcamaktan vazgeçmeyi başarabiliriz. (Heyulanın Dönüşü)
  • Belleğini yitiren toplumlar, aynı ilkellik ve kan gölünde boğulmaya mahkumdurlar. (Heyulanın Dönüşü)
  • Söylemin ötesindeki gerçeklik, köşeli kuramların, katı inançların algılamaya izin verdiklerinden oldukca daha ciddidir, enikonu acımasızdır: Gün gelir, bakarsınız yıllarınızı verdiğiniz, onca önemsediğiniz, titizlikle biriktirdiğiniz her şey, her kıymet, her varlık aniden yerle bir olup gitmiş… kesinlikleriniz temelden sarsılmış, tüm dayanaklarınız çökmüş… Bu şekilde bir tükenişle baş etmek kolay mı sanıyorsunuz? Bu şekilde bir enkazın altından oturaklı bir edayla çıkılabilir mi? (Kırılma Noktası)
  • Yurtta barış cihanda barış derken şimdilerde daha oldukca, cihanla kavgalı yurtta kavgalı olduk galiba. (Kırılma Noktası)
  • Karikatür fotoğraf sanatının piçidir… (Simultane Cinnet)
  • “Dejavu”
    … Beynin bitkinlik ya da başka nedenlerden dolayı bir görüntüyü anında algılayamamasından ( şu demek oluyor ki görüntünün beynin idrak etme merkezine ulaşmadan ilkin belleğe kaydolmasından ) meydana gelen tıbbi anlamda bir araz olabileceğini ve beyin bu girdiyi gecikmeli olarak algıladığında kişinin bu vakası daha ilkin yaşamış olduğu hissine kapılabileceğini bilmekte yarar var. .. (Kusursuz Gezinti)
  • Hombres! Erkekler! Evet söylüyorum, siz erkekler… Neden böylesiniz siz, niçin? Nedir derdiniz sizin? Neden ‘hayır’ denildiğinde bunun bir tek ve bir tek ‘hayır’ anlamına geldiğini anlamazsınız bir türlü? Nedir ezelden beri bizlere yönettiğiniz bu sertlik? Bizleri öldürürsünüz, saldırı edersiniz, döversiniz, söversiniz, aşağılarsınız, susturursunuz, kendi kaderimiz üstüne söz söyleme ya da kendi bedenimize haiz olma hakkının bile tanımazsınız bizlere… Nereden geliyor bu saygısızlık? Neden bizlere bir türlü eşitleriniz olarak kabul edemiyorsunuz? Neden? Nedir derdiniz? Ne elde etmeye çalışıyorsunuz? Ne elde edebileceğinizi sanıyorsunuz? Ve daha ne kadar sürecek bu? Ne istiyorsunuz bizlerden? Nedir bizlere, ruhumuza, bedenimize, karnımıza düşmanlığınız? (Acı Portakal)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş