Eğitim

Pinokyo’nun Rüyası – Selvi Atıcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Pinokyo’nun Rüyası – Selvi Atıcı Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Pinokyo’nun Rüyası kimin eseri? Pinokyo’nun Rüyası kitabının yazarı kimdir? Pinokyo’nun Rüyası konusu ve anafikri nedir? Pinokyo’nun Rüyası kitabı ne konu alıyor? Pinokyo’nun Rüyası PDF indirme linki var mı? Pinokyo’nun Rüyası kitabının yazarı Selvi Atıcı kimdir? İşte Pinokyo’nun Rüyası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Selvi Atıcı

Yayın Evi: Nemesis Kitap

İSBN: 9786059809368

Sayfa Sayısı: 424


Pinokyo’nun Rüyası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Gecenin karanlığı üstüne en derin koyuluğuyla çöktüğünde Gazel, bir binanın en üst katındaydı. Ve o binadan canlı çıkması imkânsızdı. Hayatta tek bir kez bile olsa, geleceğiyle ilgili bir sonucu kendisi verebilmek istedi. Nasıl öleceğini seçebilmek istedi. Onu kovalayan adamlar çoktan o binaya girmiş ve merdivenleri çıkmaya başlamışlardı. Birazdan yakalanacaktı. Ve gene, birilerinin onun adına verdiği kararları uygulamak zorunda kalacaktı. Başkalarının elinde oyuncak olmaktansa, ölmeyi tercih etti. Ve kendini boşluğa bıraktı.

Aynı gece, Ömer’in üstüne de kopkoyu bir karanlıkla çökmüştü. Tüm gün hastalarıyla ilgilenmiş ve ameliyattan ameliyata koşturmuştu. Trafikten kurtulmak için girmiş olduğu ara yolda ilerlerken aklından geçen karmakarışık düşünceler, büyük bir gürültü ve sarsıntıyla bölündü. Pat!

Arabasının üstüne bir şey düşmüştü. İlk anda ne işe yaradığını anlayamadı fakat birkaç saniye sonrasında ön camına doğru uzanan bir karı eliyle karşı karşıya kaldı. O el Ömer’e, ‘beni tut’ diye yalvarıyor gibiydi. O eli tuttuğu anda, artık hiçbir şey eskisi şeklinde olmayacaktı. Ne Ömer için; ne de Gazel için…

(Tanıtım Bülteninden)


Pinokyo’nun Rüyası Alıntıları – Sözleri

  • Bazen insan nedenini bilmediği kuvvetli duygularin esareti altında ezilirdi
  • Genç kız,”Demek benden hâlâ vazgeçmedin!” dedi. Sesinden gülümsediği belli oluyordu.
    “Sana söyledim. Nefes almak için sana mecburum. Ruhumu sende unutmuşum . Senden iyi mi vazgeçebilirim?”
    “Üzülme…”dedi Genç kız “Daha kötüsü ben sende kalmışım!” Ömer güldü. ” En emniyetli yerde !”
  • Aşkı oldukca fazla düşünmek zorunda kalmamıştı. Yine de eğer sorsalardı renkli bir şey bulunduğunu söylerdi. Mutlu bir şey …Bahar şeklinde ,çikolata şeklinde bir şey olması icap ettiğini söylerdi.
  • Gece hepimiz için güzeldi.
    Hayır. Hayır. Bu doğru değil ! Gece hepimiz için güzel değildi. Dört kattan oluşan, toz ve küf kokusunun bu şekilde bir havada bile varlığını yoğun bir halde hissettirdiği bir binanın merdivenlerinde gece; ölüm kokuyordu.
  • Kalbinde fenalık yoktu. Kimsenin malında da gözü olmamıştı. Hiçbir vakit daha fazlası için uğraşmamıştı. Elindekiyle yetinmeyi bilirdi. Ya elinde hiçbir şey yoksa ? Sorun da esasen orada başlıyordu.
  • Durup birazcık nefes almak için bir saniyesi bile yoktu. O saniyenin adı olsa olsa Ölüm olurdu.
  • Onu öpmeye, dudaklarını aralayıp dilini onunkiyle buluşturmaya devam ediyordu. Neden bu kadar tatlıydı ? En yasak meyve şeklinde ! Neden aklını başından alıyordu ? Sanki tek kız oymuş şeklinde…
  • Kadınlar güzel varlıklar olsa da bir kadının rüzgarına kapılıp, onu bu aşama etkilemesine izin vermemişti. Evet. En oldukca korkmuş olduğu buydu işte ! Minik bir kızın rüzgarında bir yaprak şeklinde sallanıyordu.
  • Olduğu yerde bir iki adım gerilememek için kendisini zor tuttu. Yutkundu ve birden göğüs kafesini parçalamak istercesine atan kalbine ‘sakin ol’ demek için havaya kalkan eline yarı yolda egemen oldu.
    İçinde siyah yıldızların parıldadığı, büyük gözbebeklerinin egemen olduğu, altın rengi bir çift göz kendisine bakıyordu. Öylece, durağan(durgun) bir halde gözlerini dikmiş kendi gözlerinin içine bakıyordu. Ömer, kendisini karaya vuran balık şeklinde hissetti birden bire. Ama biliyordu, tepkisi ve aniden yaşamış olduğu his karmaşası bu gözlerin vermiş olduğu tesir değildi. Birden, hazırlıksız yakalanmıştı. Onun gözlerine bakmayı beklemiyordu, dahası onun uyanacağını dahi beklemiyordu, en azından o anda ve birden kendisine baktığını görünce bu şekilde karman çorman olmuştu.
  • ‘’Evlen benimle!’ dedi Ömer, acayip bir tonla. Genç kızın yanıt vermesine fırsat vermeden onu yeniden öptü. ‘’ Evlen benimle’’ dedi yeniden. Başını geriye çekip, Gazel’in şok olmuş gözlerinin içine baktı.
  • “Erkekler bir yerde, bayanlar bir yerde yatabilir.” Adem esneyerek ayağa kalktı. “Benim pijamalarım düzgüsel olsun, lütfen. Senin abidik gubidik pijamaların insanoğlunun poposundan düşüyor.”
    Şirin “Allah’ım!” diye araya girdi.
    Adem kaşlarını kaldırarak karısına baktı. “Ne ? Gayet naziktim. Popo dedim.” Bastırılan kıkırdamalar sonunda dudaklardan fırladı ve salonu arkası kesilmeyen gülüşmeler sardı.
  • Zaten eğer bir evde dert var ise, o evin kimsesi olmaz.


Pinokyo’nun Rüyası İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Yine gene gene Harika bir kitap daha okumanın mutluluğunu yaşıyorum. Gazel belaya battığında ölümüne de kendi karar verir ve bu koşturmaya bir son vererek kendini çatıdan aşağıya bırakır. Fakat düşmüş olduğu yer Dr. Ömer’in otomobilinin tavanıdır. Ömer cama düşen el ile kendine gelir ve derhal kızımıza müdahaleye adım atar. Komada geçen aylardan sonrasında Gazel gözünü açtığında yanında bizim hovarda doktorumuz olur. Kimsesizliğin ve korkununda etkisiyle bir süre sessizliği seçen kızımız sonunda konuşur. Ömer ona yardım elini uzatırken yaşamının bu denli değişeceğini bilmesi imkansız. Zamanla kıza çekilir fakat onun istediği bir kalp değildir. Gazel ise kalbini çoktan kaptırmıştır… Oldukca güzel bir kitaptııııı. Ya kesinlikle aksiyon içerikli aşk kitaplarına bayılıyorum. Heyecanla sayfaları çevirdim. Bitişinde kitaplığıma gittim ve yazarın daha tamamlanmamış kitapları bulunduğunu gördüğümde üzüldüm. Şundan dolayı merak ettiğim karakterler var Kesinlikle onları da okumalıyım ve size de tavsiyem okumadıysanız eğer ne olursa olsun okumalısınız Kitapla kalınca dostlar (Hasret)

Bu kitap’ı mayıs ayında okumuştum. İncelemesini yeni yazıyorum. Gazel ve Ömer’in ilk karşılaşması birazcık acayip oluyor aslen. Kitap bana bakılırsa baştan güzel ve akıcı aşama kaydediyor fakat sonralar artık uzamaya başlıyor. Kitap maalesef pek içime sinmedi. Hoşuma gitmeyen yanları oldu. Gazel & Ömer ve Ömer’in sevdiği (adını unuttum) bu biçim aşk üçgenlerine pek ısınamıyorum.
Puanım 6/10 (Pınar)

Bu yazarın okuduğum ikinci kitabı, öncesinde “Kimliksizi” okumuştum ve oldukca beğenince derhal sıraya ikinci kitabı “Pinokyonun rüyasını” aldım.
Yoruma geçmeden ilkin gruptaki “Deryal” fanatiği kızlara sesleniyorum, bence Ömer açık ara farkla solladı Deryalı 😀 benim yeni favorim Ömer 😀
Yakışıklı, hovarda, aşkla işi olmayan vurdumduymaz, ukala, hastanede herkesi deli eden iç dünyasında yalnız bir adam Doktor Ömer… Ancak bir o denli yardımsever…
Çaresizlikten yapmış olduğu birçok yanlışa karşın masum, güzel ve yaşamdan ağır darbeler alan Gazel…
Hayatı için harp vermekten vazgeçmiş olduğu anda Ömer’in tamda tepesine düşüyor 🙂 “Başına taş düşsün” deyimi vardır ya 🙂 valla tamda o şekilde başlıyor hikayemiz….
Gazelin arada savurduğu küfürler 🙂 Ömer’in buna verdiği tepkiler oldukca hoştu 🙂 Birde o her gün alınan çukulatalar yokmu 🙂
Deryal ve Ademin de olduğu kısımlara ulaşınca daha bir keyif aldım diyebilirim 🙂 Yazılacak oldukca şey var sadece açık vermek istemiyorum…
Ben kitabı oldukca sevmiş olarak okudum, hepinize tavsiye ediyorum 🙂
Selvi Atıcı yüreğine, kalemine sıhhat.. Başarılarının devamını arzuluyorum 🙂 (Sevgi Sertel)


Pinokyo’nun Rüyası PDF indirme linki var mı?


Selvi Atıcı – Pinokyo’nun Rüyası kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Pinokyo’nun Rüyası PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Selvi Atıcı Kimdir?

Evli, iki kız anası otuz yaşlarında bir ev hanımıyım Asıl ben buyum Her ev hanımı şeklinde günlük işimi, yemeğimi yapar, kızlarımla ilgilenirim.Sessiz biriyim, tüm canlıları şaşırtıcı ve hayret verici şekilde severim, dostluk ve arkadaşlığa oldukca ehemmiyet veririm. İnsanlar için oldukca fazla kredim vardır, fakat bittiğinde de kati bir bitişi olur. Yazmak haricinde gene ortaya bir şeyler çıkaracak küçük şeylerden hoşlanıyorum. Kalemlikler, çöp kovaları, örgü… Bunun şeklinde şeylerle uğraşıyorum. Favori kitap diyince benim için birazcık zor oluyor Ben okuduğum her kitabı severim aslen. İçinde ne olursa olsun alacağım bir şeyler olur. Sıkıldığım kitaplar da vardır elbet, fakat genel olarak oldukca kısa süre içinde tırnaklarımı yiyerek okuduğum bir Milenyum serisi vardır Bunun haricinde Tess Gerritsen, Jean Christophe Grange, Lisa Valdez, Judith Mcnaught, Ayşe Kulin şeklinde yazarları favorilerim olarak sıralayabilirim. Daha da oldukca var aslen Film ve dizi kültürüm oldukca yeni bunun için heyecanla beklediğim üç diziyi söyleyebilirim; Walking Dead, Game of Thrones ve bir de Yabancı Amma uzatmışım


Selvi Atıcı Kitapları – Eserleri

  • Kimliksiz
  • Gitme
  • Pinokyo’nun Rüyası
  • Sen
  • Yarasa
  • Kalbim Sende Kalmış
  • Biz
  • Ben İyi Bir Kızdım
  • Vahşi
  • Uygar


Selvi Atıcı Alıntıları – Sözleri

  • Demir Bey’in bir eli pantolonunun cebine doğru usulca yol alırken, öteki elinin parmakları dalgınca burnunun ucunu kaşıdı. “Bağışlayın, fakat sözlerinizden hiçbir anlam çıkaramadım.” Dudakları titredi ve gözlerinde deli bir parıltı oldu.
    Süheyla başını yana eğdi. “Sözlerimin anlamını kavrayacağınız şeklinde boş bir umuda asla kapılmamıştım.”
    Demir Bey, genç bayanı şaşırtarak güldü. “Sanırım benimle ciddi ciddi alay ediyorsunuz.” (Sen)
  • “Anlamlarını kavramadan dinlediğinde bir şarkı, aslen hiçbir şeymiş.” (Kimliksiz)
  • Üç tarafı denizle çevrili olmasına karşın çipurayı çiftlikte yetiştirmeyi başaran Türkiye… Dünyanın en güzel meralarına sahipken, ineği de taaa Uruguay ‘dan getirmeyi başardı. Karkas etten sonrasında, canlı hayvan ithalatı başlamıştı. Türkiye’nin nüfusu 72 milyon, inek sayısı 10 milyondu. Uruguay’ın nüfusu alt tarafı 3 milyon, inek sayısı 13 milyondu… Şundan dolayı üç cocuk değil, 3 inek yapmaktı maharet! (Biz)
  • “Tatlım, asla bu aşama dobra oluşunun yanlış bir davranış bulunduğunu düşünmedin mi?”
    “Hayır.”
    “Annen oldukca naif, kibar ve düşünceli bir kadın-”
    “Belki de ben dobra, yakışıklı ve oldukça çekici olan babama benzemişimdir.” (Sen)
  • Val, beyaz dişlerini ortaya sererek sırıttığında Ros, kendini hatırlatmak zorunda hissetti. “Gördüğüm kadarıyla… İkiniz oldukça iyi anlaşıyorsunuz!” (Vahşi)
  • Val hafifçe gülümsedi. “Biliyor musun, Ale? Seni seviyorum!”
    Ros gürültüyle öksürürken Ale çenesini kaldırıp Ros’a kibirle baktı. “Sonuçta ikinci tercihi bendim!”
    Val kahkaha attı. “Hayır, Ale! Son tercihim bile olmazdın.”
    Ale, Val’a öfkeyle baktı. “Tanrım! Şurada gururumu kurtarmaya çalışıyorum. Biraz yardımcı olabilirdin.” (Uygar)
  • İnsan,her şeyden kaçıyordu fakat kendinden kaçabilmesi mümkün değildi. (Biz)
  • “Seni nerede görüyorum biliyor musun, Val? Tüm her şeyin ve her insanın tepesinde! Herkes sana geliyor! Herkes! Savaşçı, hanım, çocuk… Bizse insanlarımızı savaşarak ve zorla elde etmiştik! Arkanda, çağdaş topluluklar şeklinde bir krallık yaratıyorsun. Belki sen bilincinde değilsin, fakat bigün olacaksın. O vakit da bu söylediklerim aklına gelsin. Al onları! Al, eğit ve senin olsunlar! Çevreni ve yırtıcı krallığını bir demir şeklinde kuşatsınlar!” (Vahşi)
  • Son zamanlarda bayanlar mevzusunda şansları pek bir yüksekti. Ve bu hanım, koca bir orduyu senelerce eğitmiş, savaşlar kazanmış, kimi diyarlarda adı efsaneleşmiş olan Zek’i resmen azarlıyordu. (Vahşi)
  • İnsanlar hep birbirinden uzaktı. Şüpheli ve kayıtsızlardı. Yanlarından bir evladı zorla götürmüş olan biri olduğunda ‘Aman babasıdır!’ deyip geçebiliyorlardı. Sonra da o çocuk haberlerde tecavüze uğramış, peşinden da öldürülmüş olarak görülüyordu. (Yarasa)
  • …..O şekilde oldukca seviyordu ki, o anda kendi benliğinden tamamen vazgeçti.Ruhundan,amaçlarından, intikamından… Kendi kanından vazgeçti. (Uygar)
  • “Bu arabaya üç kişi nasıl sığacağız?”
    “Sayı saymayı da mı bilmiyorsunuz, Çiğdem Hanım? İki kişiyiz.
    “Gayet iyi biliyorum.” Kadın parmaklarını havaya kaldırıp saymaya başladı. “Sen,ben ve egon…Ki egondan bahsediyoruz! Oldukça yer kaplayacaktır!” Adama sempatik bir gülücük attı.
    “Ben taksiyle geleyim mi?” (Biz)
  • “Seni sevmekten iyi mi vazgeçebilirim ki? Ben geçsem bile kalbim vazgeçmez…” (Kimliksiz)
  • “Kalabalıktan nefret ederim!”
    “Yarın aktivitemizi birlikte belirleriz!”
    “Yarına hasta olmayı planlıyorum!” Çiğdem, hafifçe gülmeye başladı.
    Adam da gülümsüyordu. “O zaman ben de çorba yaparım!”
    “İstediğini her zaman alıyorsun, değil mi?”
    “Her zaman…” (Biz)
  • Her insan,yapmış olduğu seçimlerin sonuçlarına tek başına katlanmalıdır. (Biz)
  • O ,bir çağdaş değil, artık bir vahşiydi! (Uygar)
  • “Sana ne zaman aşık olduğumu bilmek isterdim ama sanırım öyle hızlı çarptın ki beni, fark edemedim..” (Gitme)
  • Durup birazcık nefes almak için bir saniyesi bile yoktu. O saniyenin adı olsa olsa Ölüm olurdu. (Pinokyo’nun Rüyası)
  • Ve Ali, gözlerinde yüzen yoğun duyguları tek tek okuduğunda kurşun yemiş şeklinde irkildi. “İçime işlemişsin, hücrelerime, iliklerime…” Yutkundu. “Gitmek bir işe yaramadı. Bedenimi senden kaçırırken, unuttuğum bir şey varmış; seninle dolan kalbim, sende kalmış!” (Kalbim Sende Kalmış)
  • “Neden hep ben bir şeyler veriyorum. Hem de her seferinde bir zorlamayla.
    Neden kimse bana bir şey vermiyor? Ben kimseyi ilgilendirmiyorken niçin ben birilerini umursamak zorundayım? Neden ben bir hiçim?’’ (Ben İyi Bir Kızdım)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş