Yol 2-Aylin’in Yolu kimin eseri? Yol 2-Aylin’in Yolu kitabının yazarı kimdir? Yol 2-Aylin’in Yolu konusu ve anafikri nedir? Yol 2-Aylin’in Yolu kitabı ne konu alıyor? Yol 2-Aylin’in Yolu PDF indirme linki var mı? Yol 2-Aylin’in Yolu kitabının yazarı Bilal Karabulut kimdir? İşte Yol 2-Aylin’in Yolu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap Künyesi

Yazar: Bilal Karabulut

Yayın Evi: Nemesis Kitap

İSBN: 9786059545273

Sayfa Sayısı: 240

Yol 2-Aylin’in Yolu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Hayat… Binlerce kitaba sığmayacak kadar uzun. Bir gülüşü dolduramayacak kadar kısa… Asırlık asma köprünün paslı demirleri minimum insanların çıkarcı yüzleri kadar soğuktu Aylin için. Sert esen rüzgâr, kirli saçlarını iyiden iyiye dağıtmıştı. Yavaş fakat kesin adımlarla köprünün ortasına doğru yürümeye devam etti. İçinde devasa bir boşluk, ellerinde anlamını yitirmiş bir yaşam vardı. Ölümle yaşam, varlıkla yokluk içinde sıkışıp kalmıştı ruhu… Kasım ayının sonlarıydı ve hava ayaza kesmişti. Aslında soğuğun da bir önemi kalmamıştı artık. Birkaç saniye sonrasında her şey bitecekti iyi mi olsa. Ama ilahî dönemin çarkları, izafi zamandan oldukça daha değişik dönüyordu. İşte o an; bir adam belirdi köprünün başlangıcında. Gizemli, efsunlu ve refah kokan bir adamdı. Kirli sakallarına direnme, aydınlık yüzüyle gülümsedi; “Henüz her şey bitmedi Aylin… Benimle bir yolculuğa var mısın?” Aylin’in Yolu… “Eğer isterse, bir kadının ne denli güçlü olacağının hikâyesidir…”

(Tanıtım Bülteninden)

Yol 2-Aylin’in Yolu Alıntıları – Sözleri

• Belki de… Belki de sabahları anne öpücüğüyle kızarmış ekmek kokusuna uyanmaktı mutluluk. Ya da gerçek dostlarla içilen nefis bir Türk kahvesiydi. Belki yalnız başına saatlerce yürütebilmekti ormanlarda, kırlarda. Ya da bir tek yalın, saf bir su içebilmenin şükrüne varabilmekti. Oysaki biz mutluluğu ne kadar da ötelerde arıyor, elde edemediğimiz ne var ise adını mutluluk koyuyorduk. Evet, mutluluk bu kadar rahat ve ulaşılabilir bir duyguyken ona bambaşka anlamlar yükleyen, onu olmazlara mahkûm eden bizlerdik. Lüks otomobiller, evler, marka giysiler, makamlar, zenginlik telaşları derken kendi ellerimizle gömüyorduk onu yerin yedi kat altına.
• Kusursuzluğu unutun.Her şeyde bir çatlak vardır,ışık içeri bu şekilde girer.
• ” İçsel dürtüler, bastırılmış korkular, bilinçsiz alışkanlıklar… Bizi onlar yönlendiriyor bir çok süre. Ama biz, bunun bilincinde bile değiliz. Kendi seçimlerimiz zannettiğimiz , kendi kararlarımız diye hükmettiğimiz ne var ise , arkasında bilinçaltından yükselen bu hisler var. Bu nedenle birlikte çıktığımız bu yolda , ilk öğrenmen ihtiyaç duyulan şey, kendi kendini yönetebilme becerisi.”
• Hayat…
  Binlerce kitaba sığmayacak kadar uzun,
  Bir gülüşü dolduramayacak kadar kısa…
• Belki de sabahları anne öpücüğüyle kızarmış ekmek kokusuna uyanmaktı mutluluk. Ya da gerçek dostlarla içilen nefis bir Türk kahvesiydi. Belki yalnız başına saatlerce yürüyebilmekti ormanlarda, kırlarda. Ya da bir tek yalın, saf bir su içebilmenin şükrüne varabilmekti. Oysaki biz mutluluğu ne kadar da ötelerde arıyor, elde edemediğimiz ne var ise adını mutluluk koyuyorduk. Evet, mutluluk bu kadar rahat ve ulaşılabilir bir duyguyken ona bambaşka anlamlar yükleyen, onu olmazlara mahkûm eden bizlerdik. Lüks otomobiller, evler, marka giysiler, makamlar, zenginlik telaşları derken kendi ellerimizle gömüyorduk onu yerin yedi kat altına.
• Oysaki biz mutluluğu ne kadar ötelerde arıyor, elde edemediğimiz ne var ise adını mutluluk koyuyorduk.
• ” Evet , bir yolu var. Her süre bir yolu vardır…”
• Bazen gerçeğe giden yol sakinlik ve kendine güvenden geçiyordu.
• Bukowski ‘ nin güzel bir sözü var. ‘ Nefret ettiğiniz insanlarla iyi geçinme çabasına siz uygarlık diyorsunuz,ben sahtekarlık diyorum.’ O yüzden anlaşamıyoruz.
• İnanmak bu yaşamın ‘ tek ‘ gerçeğidir Aylin.

Yol 2-Aylin’in Yolu İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İncelememe ilk olarak kitap içindeki sevdiğim alıntılarla adım atmak isterim.
“Dünya. Sonsuzluk içinde bir toz tanesi. Türkiye-İstanbul-Beykoz. Tozun da tozu. Peki ya ben? Zerrenin zerresi bile olamayacak kadar küçük bir varlık. Ne büyük gerçekler peşinde koşuyor, ne büyük planlar yapıyorum! Sorunlarımın büyüklüğü, açmazlarımın derinliği fazla değil mi zerrenin zerresi bir varlık için?” (syf. 186)
“Ben, en sevdiğim için, en sevdiğimden vazgeçtim.” (syf. 226)
Gelelim kitabın mevzusuna ve biz okurlara yansıttıklarına. Aylin isminde 23 yaşındaki bir kadının, ölümle yaşam arasındaki o son dakikalarında ansızın beliren bir yabancıyla Aylin’in hayatında ne şeklinde değişimler yaşandığını okuyoruz. Yazarımız Doç. Dr. Bilal Karabulut, genel olarak insan ilişkilerinin ve beynin insanoğlunun iç dünyasını iyi mi denetim altına aldığının üstünde durmuş. Aylin’in geçmişiyle birlikte peşinden gelen korkuları, Davet’nın da aynı şekilde geçmiş travmasıyla oluşan acıları benimsemesi aslına bakarsak kitapta geçmiş ve insan psikolojisi ağır basmaktadır.
Bunların haricinde bir tek bir kişisel gelişim kitabı olarak kalmıyor kitabımız. Gündelik ve olağan şekilde ilerleyen yaşamları da okuyoruz. Türkiye’nin ekonomik, siyasal vb. durumlarını da tüm gerçekliğiyle karşımıza sunan bu kitap, bir vaka hikâyesini de barındırıyor aslına bakarsak. Fakat bu konudaki tek eleştirim; kitabın sonlarına doğru olayların oldu bittiye getirilmesi. Büyük olasılıkla kitap uzatılıp da okuru sıkmak istenmemiş fakat süratli süratli geçilmesi yerine daha uzun okumak arzu ederdim, böylesi insanı meraka sokan kitapta.
İncelememin sonunu da aynı başlangıcında olduğu şeklinde bir alıntıyla bitireyim bari.
“Derdin, tasan mı var? Geçer. Bu hayatta her şey geçer. Sen yeter ki her şeye inat gülümse hayata. Ve asla ben bu sıkıntıdan kurtulamam gibi büyük sözler söyleme. Ümitsizlik insana yakışmıyor. Bir yolunu bulup düzlüğe çıkmak an meselesiydi aslında. Ama ben de çoğu insan gibi o yolu göremedim.” (syf. 235) (Nisa)

Doç Dr Bilal Karabulut’ un Yol serisinin ikinci kitabı Aylin’in Yolu’nu da okuyup bitirdim.ilk kitaba gore oldukça daha güzel ve merak uyandıran konusu ile elimden bırakmadan okudum. Aslında oldukça basit ve durağan süregelen kitap, sayfalar ilerledikçe ilginçleşmeye başlıyor ve kitabın sonundaki finali ile adeta ters köşe oluyor okur. En azından benim kitabı okurken ki hissettiklerim bunlar. Güzeldi. Elime geçtikçe yazarın öteki kitaplarını da okumaktan keyif alacağımı düşünüyorum (bir akrabalarım bir de kitaplarım)

Aslında yaşadığımız iyi yada fena herşey beynimizin bizimle oynadığı bir oyundur çocukluğunda insanoğlu yaşadıkları acılar bir travma olarak bizim ilerki yaşlarımızda prtaya yine çıkarlar ve biz yaşadığımız bu fena olaylardan dolayı insanlara karşı hep ön yargışı yaklaşırız aslına bakarsak istemesekte buda beynimizin bizlere oynadığı bir oyundur ve bunu etrafımızdaki bizi seven bizlere kıymet veren herhangi bir insanoğlunun bir sözü bir hareketi bir dokunuşu çözmeye yeter kesinlikle okuyun tavsiye ederim (MERVE AYTAÇ)

Yol 2-Aylin’in Yolu PDF indirme linki var mı?

Bilal Karabulut – Yol 2-Aylin’in Yolu kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Yol 2-Aylin’in Yolu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Bilal Karabulut Kimdir?

Bilal Karabulut Kitapları – Eserleri

• Yol 1
• Makam-ı Aşk
• Seni Sevmek Sonsuzluğa Dokunmak
• Yol 2-Aylin’in Yolu
• Aşka Tutunmak
• Strateji, Jeostrateji, Jeopolitik
• Güvenlik
• Algı Yönetimi
• Uluslararası İlişkiler
• Uluslararası Örgütlerin Güvenlik Boyutu
• Türkiye İçin Stratejik Öngörüler

Bilal Karabulut Alıntıları – Sözleri

• Konuştuklarımızı bile bu kadar azca insan anlarken, sustuklarımızı kim anlamış olur ki? (Makam-ı Aşk)
• Bukowski ‘ nin güzel bir sözü var. ‘ Nefret ettiğiniz insanlarla iyi geçinme çabasına siz uygarlık diyorsunuz,ben sahtekarlık diyorum.’ O yüzden anlaşamıyoruz. (Yol 2-Aylin’in Yolu)
• Gitmekle gidilmiyor ki… Gitmekle gitmiş olamazsın ; gönlün kalır, aklın kalır, anıların kalır… (Makam-ı Aşk)
• “Yokluğunda varım sandım, varlığında yokluğumu anladım…” (Seni Sevmek Sonsuzluğa Dokunmak)
• ” Evet , bir yolu var. Her süre bir yolu vardır…” (Yol 2-Aylin’in Yolu)
• ” Konuştuklarımızı bile bu kadar azca insan anlarken , suskunluklarımızı kim anlamış olur ki…” (Seni Sevmek Sonsuzluğa Dokunmak)
• 《Zindandan Öğretmene Mektup》
  Yazlar sıcak ve kurak,kışlar kuru ve soğuk mu hâlâ memleketimde ?
  Hâlâ sıcak mı başımı okşayan ellerin öğretmenim…
  Yerli malı kullanmak hâlâ bir erdem mi?
  Hâlâ yerli mallarını bile alacak paran yok mu öğretmenim…
  Bana okuttuğun kitaplardan bir tek “Suç ve Ceza” yı anlamışım
  Hâlâ “Suç ve Ceza “yı okutuyormusun öğretmenim…
  Anladım ki suçum ogrenmemekmis, cezam bilgisizlik!
  Sen orda güller dağıtırken, ben burada gülün dikenine özlem…
  Yer çekiminin kuvvetini,hayallerimi gerçeklik tepesinden attığımda anladım.
  Ve anladım ki Istanbul yanlızca Sultanahmet’iyle, Ayasofya’siyla meşhur olmamalıymış…
  Şimdi bu zindanda sorular soruyorum kendime,
  Öğretmenlerimizin idealist sorularının aksine…
  Bir kent, saatte üç gencini canavar yapıyorsa iki ayda kaç canavara haiz olur?
  Ya da acılarımın kalbimin pi sayısıyla çarpımı kaç eder?
  Herkesin babası peygamberken ,kahramanken ,
  Kim bu ülkemi talan eden hırsızlar, katiller,vatan hainleri…
  Yoksa hepsi bekâr mı?
  Babamı özledim öğretmenim,ne bir peygamber ne de bir kahraman olan babamı…
  Aslında adını bile bilmediğim babamı özledim.
  Bir piçin babasını özlemesinin cezası kaç senedir öğretmenim? (Yol 1)
• Kim bulunduğunu bilmek istiyorsan kiminle gezdiğine bak, geleceğini merak ediyorsan geçmişine bak, ve sonsuzluktaki yeri merak ediyorsan dünyadaki konumuna bak. (Yol 1)
• “Bir ülke ekonomik krizlerle boğuşuyor, kültürünü muhafaza edmiyor ve halkını yanlış kavramsallaştırmalara sürüklüyorsa kuvvetli bir silahlı kuvvetlere haiz olmasının saygınlık edilecek tarafı yoktur.” (Türkiye İçin Stratejik Öngörüler)
• “Konuştuklarımızı bile bu kadar azca insan anlarken , suskunluklarımızı kim anlamış olur ki…” (Seni Sevmek Sonsuzluğa Dokunmak)
• ” Bazen sığınırsın içindeki limanlara. Orası güzeldir şu sebeple, orası yalnızca senindir…” (Yol 1)
• “Subliminal bildiri İlk olarak tüketici davranışını yönlendirmek amacını taşırken, daha sonraları seçmen davranışlarını manipüle etmeye yönelmiştir.” (Algı Yönetimi)
• “Çekil bir süre köşene yüreğim…” (Makam-ı Aşk)
• Zihin kontrolündeki “”Amaç kimi süre bilginin insan zihninden alınması, kimi süre haberi dahi olmadan insan zinninde bilginin taşınması kimi zaman de insanı silaha dönüştürmek olmuştur. Yapılan deneylerde hiçbir etik kurala riayet edilmemiştir.”” (Algı Yönetimi)
• “İçimde süper ötesi bir dünya var ki, onu dışımdakilerle kirletleyeceğim…” (Makam-ı Aşk)
• Belki de sabahları anne öpücüğüyle kızarmış ekmek kokusuna uyanmaktı mutluluk. Ya da gerçek dostlarla içilen nefis bir Türk kahvesiydi. Belki yalnız başına saatlerce yürüyebilmekti ormanlarda, kırlarda. Ya da bir tek yalın, saf bir su içebilmenin şükrüne varabilmekti. Oysaki biz mutluluğu ne kadar da ötelerde arıyor, elde edemediğimiz ne var ise adını mutluluk koyuyorduk. Evet, mutluluk bu kadar rahat ve ulaşılabilir bir duyguyken ona bambaşka anlamlar yükleyen, onu olmazlara mahkûm eden bizlerdik. Lüks otomobiller, evler, marka giysiler, makamlar, zenginlik telaşları derken kendi ellerimizle gömüyorduk onu yerin yedi kat altına. (Yol 2-Aylin’in Yolu)
• En büyük refah, huzuru bozanlardan uzaklaşmaktır. (Yol 1)
• “Evlatlarımızın gücün silahlarda değil beyinlerimizde ve yüreklerimizde saklı bulunduğunu öğrenmeleri gerekiyor..” (Türkiye İçin Stratejik Öngörüler)
• Yanlış insanlarla doğru yaşam yaşanmaz… (Makam-ı Aşk)
• Aşk, iki iken bir olmaktır… (Makam-ı Aşk)