Eğitim

Poetik ve Politik – Besim Dellaloğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Poetik ve Politik – Besim Dellaloğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Poetik ve Politik kimin eseri? Poetik ve Politik kitabının yazarı kimdir? Poetik ve Politik konusu ve anafikri nedir? Poetik ve Politik kitabı ne konu alıyor? Poetik ve Politik PDF indirme linki var mı? Poetik ve Politik kitabının yazarı Besim Dellaloğlu kimdir? İşte Poetik ve Politik kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Besim Dellaloğlu

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9786050834543

Sayfa Sayısı: 408


Poetik ve Politik Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Besim F. Dellaloğlu, yeni kitabı Poetik ve Politik’te okuru ‘uzun bir devrim’e çağrı edip zihinsel bir yolculuğa çıkarıyor. Meşhur sosyolog, İstanbul-Sakarya-Lizbon-Strasbourg hattında şekillenen ‘kültürel emekler ansiklopedisi’nde, kavramlar üstüne arkeolojik kazılar yapıyor ve bu kazılardan günümüz Türkiye’sine dair mühim sonuçlar çıkarıyor.

“Avrupa tecrübesinde Müfredat, Maarif’ten önce oluşmuştur. Bu aynı zamanda şu anlama gelir: Batı’da Müfredat, ulus-devletten öncedir. […] Rönesans’tan beri gelişen kültürel kamusal alan Müfredat’ın oluştuğu yerdir. Dolayısıyla Avrupa ulus-devletleri yurttaş prototiplerini işte bu kamusal alandan devşirmiş ve zorunlu eğitimle toplumsallaştırmışlardır. Ancak örneğin Türkiye gibi modernleşme toplumlarında ise Maarif gündeme geldiğinde kamusallaşmış bir Müfredat hâlihazırda mevcut değildir. Kamusallaşmış bir Müfredat’ın eksikliği ise Maarif ile Antropolojik Kültür arasındaki sürekliliğin yeterince sağlanamamasına neden olmuştur. Evet, Türkiye’de Maarif ile Antropolojik Kültür arasındaki mesafe çok fazladır. Hatta o kadar fazladır ki, bugün Türkiye’de yaşanan Kültür Savaşları’nın gerilim ekseni tam da buraya konumlanmaktadır. Yani Türkiye’deki Kültür Savaşları’nın önemli bir boyutu Antropolojik Kültür ile Maarif arasındadır. İslamcılar, yerliciler, muhafazakârlar ısrarla Antropolojik Kültür’ü savunurken, laikler, sekülerler, solcular Maarif’i savunmaktadırlar.”

Ülkemizin kendine özgü fikir insanlarından Besim F. Dellaloğlu,Poetik ve Politik’teRönesans’tan medreseye, matbaadan medeniyete biçim veren kavramlara yeni pencereler açıyor,tabula rasa’ları tekrardan tanımlıyor.


Poetik ve Politik Alıntıları – Sözleri

  • Yeryüzünde bir tek memleket gösterilemez ki, orada gençler kazara millî kütüphanelerine girerlerse, bir tek yaratı okuyamadan çıkıp gitsinler. Bu şekilde bir kırım hiçbir memlekette ve hiçbir memleketin tarihinde yoktur.
  • Mesele bir medeniyetten diğerine geçmekte değil, medeniyetin oluşumuna katkı verip vermemekte düğümleniyor. Fikir tembelliğini, hazıra oldukça erken teslim olmayı bırakıp, aramaya devam etmekte yarar var. Gelenek normal olarak bir hazinedir. Ama birçoklarını aptal etmişliği de vardır.
  • Türkiye’de edebiyatın, hatta düşünce dünyasının en mühim kusuru fikir eksikliği, düşünme eksikliğidir. Ataç’a nazaran, Türkiyeli aydın düşünmez, düşündüğünü sanır, düşündüğünü düşünür. Bir mevzuyu, bir nesneyi ele alıp, onu etraflıca incelemez, onun üstüne sahiden düşünmez. Türkiye’de düşünme sanki daha evvelinde düşünülmüş olanlardan birine katılmak olarak düşünülmüştür.
  • Kendisi olmaya, kendisini aşmaya çalışan pek yoktur.
  • Kendi kültürel kodlarınızı tamamen sıfırlayarak bir başka kültürü tam anlamıyla anlayamazsınız. Elbette bir kültürü idrak etmek için onun içine girmek, onu kendi kıymet sistemiyle ele almak önemlidir. Ancak meselenin tek boyutu bu olsaydı, bu anlayış yalnızca bir kopyalamadan öteye geçemezdi. Oysa ‘yaratıcı anlama’ kendinden, vakit ve mekân içindeki koordinatlarından, kendi kültüründen feragat etmez ve hiçbir şeyi unutmaz. Anlamak için, anlayan kişinin, yaratıcı anlayışının nesnesinin haricinde konumlanmış olması son aşama önemlidir. Anlaşılabilir olan farktır. Bilinç, farkı fark etmekle adım atar. Mutlak olanı anlamının zorluğu aslen buradan doğar. Mutlağın eşi benzeri olmadığı şeklinde, ondan değişik olan da yoktur. Benzerliğin ve farkın olmadığı bir zeminde bırakın düşünmek, konuşmak bile oldukça zor hale gelir.
  • Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir mevzuyla ilgilenme fırsatı tanımıyor.
  • Her devrin kendi meseleleri vardır.
  • Büyük inşalar büyük kayıpların idrakiyle adım atar.
  • Bir toplumda bireysel vicdan ne kadar gelişmişse, yasalar o denli azca detaylı olur. Şu sebeple bireysel vicdan içselleştirilmiş hukuktur. Ve aslen daha kaliteli bir hukuk da mevcut değildir.
  • Bizim görevimiz iki kattır; şu sebeple Batı kültürünü onun kendi bağlamı içinde tanımakla yükümlü olduğumuz şeklinde, kalıntıları hâlâ bir halde zihnimizde yüzmekte olan kendi ulusal hatıramızın kavramlarını da tekrardan tanımakla yükümlüyüz…


Poetik ve Politik İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Modernleşememek: Sesinizi salonun arkasına ulaştırmak istiyorsanız, bağırmalısınız. Ülkenin en büyük probleminin kültür inşası bulunduğunu söylüyorsanız ve kültürün de bağırıp çağırarak inşa edilemeyeceğini kabul ediyorsanız kopardığınız gürültü bir oksimoron oluşturacaktır. O halde geriye yapılacak tek şey kalıyor: Üretmek ve beklemek.
Ne üreteceğinizden oldukça neyi bekleyeceğiniz sorusu daha büyük bir belirsizliğe çanak tutuyor. Ne üretilmesi icap ettiğini belirlediniz: kültür. Bu uğurda yaptığınız her şey kültürün üretilmesine sebep olacak, amacı doğru oturtmanız, hedefi belirlemeniz kafi. Yolu yokuşa aldıktan sonrasında kafaları tokuşturmak kolay. Trajedi, ürettiğiniz şeyi satacak kimse bulamadığınızda patlak veriyor. Aslında her şeyin bir kolayı var elbet; kılıç kalkan ekibini, mehteranı, sucuk ekmeği bir araya getirdiğinizde seyirci bulmak işten bile değil. Hele yaptığınız şeyin bir inşa bulunduğunu yığınlara yutturabilirseniz izleyiciler sizi seyretmek için birbirlerini çiğneyeceklerdir. Ama bu kültürü satarak elde edeceğiniz likidin karşılığı çağdaş dünyada yok. İşte, nur topu şeklinde bir baba psikozu, modernleşme trajedisi…
Mesele modernleşme olduğunda sorulacak tek sual vardır ve bu sual bununla birlikte en sinir bozucu sorudur: Ne yapmalı? Kutsal kitap tefsirleri, hadis yorumları ve uydurmaları şeklinde bu alan da alabildiğine muğlak olduğundan bu muğlaklıkları netleştirmeye, boşlukları doldurmaya teşne özneler bulmak oldukça kolaydır. Mesele ne yapmış olursanız yapın, ektiğiniz tohumu biçmenin neredeyse mümkün olmamasıdır.
Öznelerin görmezden gelmek mevzusunda bilinçle savaşım etmiş olduğu şey poetik olanın politik olanı öncelediğidir. Onlar politik olanı inşa edebileceklerini sanırlar ve bu sanrıyı toplumsallaştırmakta başarı göstermiş oldukları mevzusunda görüş birliğine varmak zor değildir. Fakat poetik olan yerine politik olanı önceleyerek modernist inşaata adım atmak kurabiye taneleri şeklinde dağılacak inşaat üstünde gelecek bina etmekten farksızdır.
Modernleşme denilince merkezileşme eğer olmazsa olmazdır. Hatta adem-i merkeziyetçiliğin birazcık da post-moderniz bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. Merkezileştirmenin epistemolojik açıdan en öncü araçlarından birisinin de ansiklopedi bulunduğunu söylemek yersiz sayılmaz. Bilginin tek bir merkezden yığınlara dağıtılmasının ilk aracı olan ansiklopedi kalıp olarak güncelliğini kaybetse de format olarak güncelliğini korumaktadır.
Besim Dellaloğlu’nun Poetik ve Politik kitabı Türkiye’nin modernleşme inşasına konmuş en kıymetli tuğlalardandır. Bir Tanpınar, bir Cemil Meriç iyi mi ki eserlerini bu şuur ve ideal suretiyle veriyorlarsa Dellaloğlu da aynı temel üstüne bir inşa çabası içine giriyor. Modernleşmenin, modernleşememenin, modernleşemeyecek olmanın ve her şeye karşın iyi mi da modernleşebilindiğinin kavram şemasını çıkartmak açısından altın değerinde. (Altuğ Yerlisu)

Besim Hoca ülkemizin en mühim düşünce insanlarından birisi. Bu kitabıyla bu kültür ansiklopedisi yaratmış. İçinde rönesans, klasikler, üniversite, medrese, kanon ve kültür şeklinde oldukça mühim konuların yer almış olduğu birbiri ile bağlantılarının verildiği yüzlerce kaynak metin ile desteklenen üst düzey bir okuma imkanı sunan bu kitabı entelektüel birikim yapmak isteyen her insana tavsiye ederim. (BURHAN KEBABCI)

Bir toplumsal bilimcinin muhakkak okuması ihtiyaç duyulan bir kitap. Bir kütüphane okumaktansa dönerek dönerek bu kitabı okumak gerek. Nitekim kitap kapağında ansiklopedi olduğu söyleniyor. Yazarın akıcı üslubu ve keyifli tespitleri ile kitap bir çırpıda bitiyor. (İbrahim Enes Bir)


Poetik ve Politik PDF indirme linki var mı?


Besim Dellaloğlu – Poetik ve Politik kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Poetik ve Politik PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Besim Dellaloğlu Kimdir?

Besim F. Dellaloğlu, 1965 senesinde İstanbul’da hayata merhaba dedi. 1984’te Galatasaray Lisesi’ni tamamladı. 1991’de Boğaziçi Üniversitesi’nin Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Kısmı’nden mezun oldu. Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Kısmı’nde Ömer Naci Soykan danışmanlığında gerçekleştirmiş oldu. Halen aynı bölümde öğretim üyesi olarak vazife yapmaktadır. Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum adlı emek harcaması Bağlam Yayınlarınca yayınlanmıştır.


Besim Dellaloğlu Kitapları – Eserleri

  • Modernleşmenin Zihniyet Dünyası Bir Tanpınar Fetişizmi
  • Poetik ve Politik
  • Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum
  • Romantik Muamma
  • Zamanın İçinden Zamanın Dışından Gelenek ve Modernlik Arasında
  • Benjamin
  • Sosyolojik Nazar
  • Benjaminia: Dil Tarih ve Coğrafya


Besim Dellaloğlu Alıntıları – Sözleri

  • Kimlikler tarafınca zapt edilmiş kişilik yaratamaz, inşa edemez. (Zamanın İçinden Zamanın Dışından Gelenek ve Modernlik Arasında)
  • Dil, hem yaratan hem de yetkinleştirendir; kelam ve addır. Tanrı’da ad, yaratıcıdır şu sebeple kelamdır; Tanrı kelamı, bilendir şu sebeple addır…
    İnsan Tanrı’nın yaratıcılık yapmış olduğu dili bilendir. (Walter Benjamin) (Benjaminia: Dil Tarih ve Coğrafya)
  • Bizim görevimiz iki kattır; şu sebeple Batı kültürünü onun kendi bağlamı içinde tanımakla yükümlü olduğumuz şeklinde, kalıntıları hâlâ bir halde zihnimizde yüzmekte olan kendi ulusal hatıramızın kavramlarını da tekrardan tanımakla yükümlüyüz… (Poetik ve Politik)
  • Sanırım uygar bir yazarı okuyabilmemiz için minimum iki kriterimiz var. Birinci kriter, yazarın tanrı, peygamber, evliya falan olması! Yüceltmeden sevemiyoruz. Kutsallaştırmadan fanatik olamıyoruz. Yazarın bir insan olması bizlere asla yetmiyor. Yazarı insan-üstü bir varlık olarak konumlandırıyoruz. İkinci kriter ise bizimle aynı siyasal, etik vb. değerlere haiz olması. Bu daha oldukça çağdaşımız yazarlara uyguladığımız bir kriter. Geçmişe ilişkin yazarlara göreli olarak daha hoşgörülü, çağdaşımız olan yazarlara göreli olarak daha acımasız olabiliyoruz. (Sosyolojik Nazar)
  • Modern özne, seçmekten başka seçeneği olmayandır. Seçmekten başka seçeneği olmayan aslen seçilmektedir. (Zamanın İçinden Zamanın Dışından Gelenek ve Modernlik Arasında)
  • “İnsanın tabiat üstündeki bu egemenliği, bununla birlikte insanoğlunun kendi üstünde de bir egemenlik yaratmıştır. Şu sebeple insan da içinde yaşamış olduğu tabiatın yazgısını paylaşmak durumundadır.” (Romantik Muamma)
  • Adorna’ya nazaran, kültür endüstrisinin ürettikleri metalaşan sanat yapıtları değil, daha en başından pazar için üretilmiş metalardır. (Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum)
  • “Kim ne derse desin, mazi aslına bakarsan bir yangın yeridir ve bazılarının kalplerinde orijinal ve derin bir yaradır”
    Seyhan Erözçelik (Modernleşmenin Zihniyet Dünyası Bir Tanpınar Fetişizmi)
  • Türkiye toplumu genel anlamda tüm modernleşme toplumlarında olduğu şeklinde uygarlığı teknolojiyle fazla özdeşleştiren bir zihniyet dünyasında yaşıyor. Teknolojiyi bizatihi üretemediği için medeniyetin teknolojik olan yanları onun için daha belirleyici olabiliyor. (Sosyolojik Nazar)
  • Esas zorluk derecesi yüksek, var olmadığını bile bile büyük ışığı aramaktır. (Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum)
  • Tanpınar Türkiyedir. (Modernleşmenin Zihniyet Dünyası Bir Tanpınar Fetişizmi)
  • Fikir, kendilikten bağımsız değildir. İnsan kendi oldukça düşünce sahibi olur, düşünce sahibi oldukça da kendisi. (Zamanın İçinden Zamanın Dışından Gelenek ve Modernlik Arasında)
  • Yeryüzünde bir tek memleket gösterilemez ki, orada gençler kazara millî kütüphanelerine girerlerse, bir tek yaratı okuyamadan çıkıp gitsinler. Bu şekilde bir kırım hiçbir memlekette ve hiçbir memleketin tarihinde yoktur. (Poetik ve Politik)
  • Sanat toplumu yansıtmaz, tam tersine ona gerçeği gösterir. (Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum)
  • Bir toplumda bireysel vicdan ne kadar gelişmişse, yasalar o denli azca detaylı olur. Şu sebeple bireysel vicdan içselleştirilmiş hukuktur. Ve aslen daha kaliteli bir hukuk da mevcut değildir. (Poetik ve Politik)
  • “Modern özne kendisi bile değildir. Tüm özneler birbirlerinin yerine geçebilirler; şu sebeple modernlik, özneyi işlevi ya da rolüyle tanır.” (Romantik Muamma)
  • Mesele bir medeniyetten diğerine geçmekte değil, medeniyetin oluşumuna katkı verip vermemekte düğümleniyor. Fikir tembelliğini, hazıra oldukça erken teslim olmayı bırakıp, aramaya devam etmekte yarar var. Gelenek normal olarak bir hazinedir. Ama birçoklarını aptal etmişliği de vardır. (Poetik ve Politik)
  • “Yaşamak iz bırakmaktır ” (Modernleşmenin Zihniyet Dünyası Bir Tanpınar Fetişizmi)
  • Fikir tarihinde “okul” sözü aslen birbirinden {hiç de} uzak olmayan iki ayrı anlamı gösterir. Bunlardan birincisi, içinde eğitim ve öğretimin gerçekleştiği kurumu dile getirirken, ikincisi belli bir iç bütünlüğü olan bir akımı yada geleneği vurgular. (Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum)
  • Sanat, içinde var olduğu toplumun toplumsal antitezidir… (Frankfurt Okulu’nda Sanat ve Toplum)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş