Genel Kültür

Bugün Ramazan Ayının kaçıncı günü?

ramazan taqvimi

2 gün 2 Nisan 2022 Cumartesi günü başlayan ramazan ayı  01 MAYIS-2022 PAZAR günü biter (ramazan ayı kaç gündür:30) (sona ermesine 31 gün var).

Bugün 31 Mart: Ramazan (oruç) 1 gün başladı.
02 MAYIS 2022 PAZARTESİ Bayramın 1. günü, 03 MAYIS 2022 SALI 2. Günü ve 04 MAYIS 2022 ÇARŞAMBA Ramazan bayramının 3.
Gün

  • 3 Mayıs Salı Günü | Ramazan Bayramı 2. Gün
  • 4 Mayıs Çarşamba Günü | Ramazan Bayramı 3. Gün
    Üç Aylar’ın Başlangıcı
    Üç Aylar; birbiri ardına açılan rahmet ve mağfiret kapıları olan Recep, Şaban ve Ramazan ayını içinde barındıran, Regâib kandiliyle başlayan, Miraç ve Berat’le devam eden, bin aydan daha hayırlı Kadir gecesiyle doruğa erişen, Ramazan bayramıyla da maddî ve manevî alanda “Bayram”a dönüşen manevi yükseliş ve affedilme aylarıdır.
    Bu kutlu ayların manevi değerine Hz.
    Hanbel, Müsned, I, 259)
    “Allah’ım! Bizleri Regâible Sana rağbet eden, Miraç ile gururlanan, Berat ile kurtuluşa eren, Kadrini algı ederek Ramazanın sonunda cenneti hak eden kullarından eyle!”

    2022 Dini Günler Listesi

    HİCRİ TARİHLER MİLADİ TARİHLER GÜN AY YIL GÜN AY-YIL HAF.GÜN DİNİ GÜNLER 1 C.AHİR 1443 04 OCAK-2022 SALI …….. 1 RECEB 1443 02 ŞUBAT-2022 ÇARŞAMBA ÜÇ AYLARIN BAŞLANGICI 2 RECEB 1443 03 ŞUBAT-2022 PERŞEMBE REGAİB KANDİLİ 26 RECEB 1443 27 ŞUBAT-2022 PAZAR MİRAC KANDİLİ 1 ŞABAN 1443 04 MART-2022 CUMA ……….. 14 ŞABAN 1443 17 MART-2022 PERŞEMBE BERAT KANDİLİ 1 RAMAZAN 1443 02 NİSAN-2022 CUMARTESİ RAMAZAN BAŞLANGICI 26 RAMAZAN 1443 27 NİSAN-2022 ÇARŞAMBA KADİR GECESİ 30 RAMAZAN 1443 01 MAYIS-2022 PAZAR AREFE 1 ŞEVVAL 1443 02 MAYIS-2022 PAZARTESİ RAMAZAN BAYRAMI (1.Gün) 2 ŞEVVAL 1443 03 MAYIS-2022 SALI RAMAZAN BAYRAMI (2.Gün) 3 ŞEVVAL 1443 04 MAYIS-2022 ÇARŞAMBA RAMAZAN BAYRAMI (3.Gün) 1 ZİLKADE 1443 31 MAYIS-2022 SALI …….. 1 ZİLHİCCE 1443 30 HAZİRAN-2022 PERŞEMBE …….. 9 ZİLHİCCE 1443 08 TEMMUZ-2022 CUMA AREFE 10 ZİLHİCCE 1443 09 TEMMUZ-2022 CUMARTESİ KURBAN BAYRAMI (1.Gün) 11 ZİLHİCCE 1443 10 TEMMUZ-2022 PAZAR KURBAN BAYRAMI (2.Gün) 12 ZİLHİCCE 1443 11 TEMMUZ-2022 PAZARTESİ KURBAN BAYRAMI (3.Gün) 13 ZİLHİCCE 1443 12 TEMMUZ-2022 SALI KURBAN BAYRAMI (4.Gün) 1 MUHARREM 1444 30 TEMMUZ-2022 CUMARTESİ HİCRİ YILBAŞI 10 MUHARREM 1444 08 AĞUSTOS-2022 PAZARTESİ AŞURE GÜNÜ 1 SAFER 1444 28 AĞUSTOS-2022 PAZAR …….. 1 R.ÖNCE 1444 27 EYLÜL-2022 SALI …….. 11 R.ÖNCE 1444 07 EKİM-2022 CUMA MEVLİD KANDİLİ 1 R.AHİR 1444 27 EKİM-2022 PERŞEMBE …….. 1 C.ÖNCE 1444 25 KASIM-2022 CUMA …….. 1 C.AHİR 1444 24 ARALIK-2022 CUMARTESİ ……..

    Ramazan Orucu

  • Ramazan ayı orucu ile alakalı ayet ve hadisler:
    شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذِيَ أُنزِلَ فِيهِ الْقُرْآنُ هُدًى لِّلنَّاسِ وَبَيِّنَاتٍ مِّنَ الْهُدَى وَالْفُرْقَانِ فَمَن شَهِدَ مِنكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ وَمَن كَانَ مَرِيضًا أَوْ عَلَى سَفَرٍ فَعِدَّةٌ مِّنْ أَيَّامٍ أُخَرَ يُرِيدُ اللّهُ بِكُمُ الْيُسْرَ وَلاَ يُرِيدُ بِكُمُ الْعُسْرَ وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
    “(O rakamlı günler), insanlar için bir hidayet kılavuzu, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın belirgin ispatları olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır.
    Kim de hasta veya yolcu olursa, yakalayamadığı günler rakamınca başka günlerde yakalasın. Allah, size basitlik diler, güçlük dilemez. Bu da rakamı bitirmeniz ve hidayete eriştirmesine karşılık Allah’ı gururlandırmanız ve şükretmeniz içindir.” (Bakara-185).
    التَّائِبُونَ الْعَابِدُونَ الْحَامِدُونَ السَّائِحُونَ الرَّاكِعُونَ السَّاجِدونَ الآمِرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّاهُونَ عَنِ الْمُنكَرِ وَالْحَافِظُونَ لِحُدُودِ اللّهِ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
    Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû’ ve secde edenler, iyiliği buyurup fenalıktan alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla gözetenlerdir.
    (Tevbe 112)
    أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَآئِكُمْ هُنَّ لِبَاسٌ لَّكُمْ وَأَنتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ عَلِمَ اللّهُ أَنَّكُمْ كُنتُمْ تَخْتانُونَ أَنفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنكُمْ فَالآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُواْ مَا كَتَبَ اللّهُ لَكُمْ وَكُلُواْ وَاشْرَبُواْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَتِمُّواْ الصِّيَامَ إِلَى الَّليْلِ وَلاَ تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَقْرَبُوهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
    Oruç gecesinde kadınlarınıza gelmek size helâl kılındı.
    Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu öğrendi de tövbenizi kabul edip sizi bağışladı. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu bütün tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır.
    Allah, kendine karşı gelmekten kaçınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar. (Bakara – 187)
    Üç Aylar ve Regâip Kandili
    Dinî yaşamımızda “Üç Aylar” olarak öğrenilen feyizli ve bereketli maneviyat mevsimine bir kez daha girmek üzereyiz. 24 Haziran 2009 Çarşamba, günü Üç Ayların ilki olan Recep Ayının birinci günü, bu ayın ilk Cuma gecesi olan 25 Haziran 2009 Perşembe akşamı da “Regaib Kandili” dir.
    Dinî literatürümüzde “üç aylar” diye öğrenilen çok feyizli ve bereketli bir manevîyat mevsimine bir kere daha kavuşmuş bulunuyoruz.
    Üç Aylar, Kamerî Takvime göre, Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır.
    Bu aylar girince, mü’minlerin ruhlarını mânevî bir hava kaplar, bu mübârek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki, Yüce Allah’ın rahmeti, bu gecelerde mü’minler üzerine yağmur gibi yağar.
    Üç aylardan ilki olan Recep ayının mânevî değerine Kur’an-ı Kerim’de ve Hz. Peygamber’in hadis-i şeriflerinde işaret buyurulmuştur. Tevbe Sûresi’nin 36. âyetinde şöyle buyurulmaktadır:
    “Kuşkusuz Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların rakamı onikidir.
    İşte bu, Allah’ın dosdoğru yasayıdır. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin…”
    Âyette ifâde edilen “haram aylar”ın, “Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Recep” ayları olduğunu Sevgili Peygamberimiz, şu hadisleriyle açıklamışlardır:
    “Muhakkak zaman Allah’ın yarattığı günkü biçimiyle akıp gitmektedir. Yıl oniki aydır. Onlardan dördü haram aylarıdır. Bunlardan üçü peşpeşedir: Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, bir de Cemâziyel-âhir ile Şaban ayları arasında olan ve Mudar Kabilesi’nin ayı Recep’tir.” (Buhârî, Ehâdî, 5, Tevhid, 24; Müslim, Kasâme, 29; Ebû Dâvud, Menâsik, 67, Ahmed b.
    İslâm dinî gelmeden evvel, bu ay girer girmez, Arap kabileleri arasında harp etmek, baskın ve çapulculuk yapmak menedilir, herkes kendisini bu ayda güven içini sezerdi. İslâm geldikten sonra da, bu aya olan saygı devam ettirildi. Bu ay, Regâip ve Mirac gibi mübârek geceler ve ilâhî tecellilerle onurlandırıldı.
    Recep ayının başlangıcında Peygamberimizin şöyle duâ ettiği söylentiler arasında yer almaktadır:
    “Ey Allah’ım! Recep ve Şabanı bize mübârek kıl, bizi Ramazana kavuştur.” (Ahmed b.
    Recep ayının ilk Cuma gecesi, Regâip gecesi, yirmiyedinci gecesi, Mirac gecesidir. Şaban ayının onbeşinci gecesi Berat gecesi, Ramazan ayının yirmiyedinci gecesi de Kadir gecesidir.
    Burada, 25 Haziran Perşembe akşamı algı edeceğimiz Regâip gecesine de kısaca temas edelim.
    Regâip, çok değerli armağan, bağış, içten gelerek ve yoğun bir biçimde tutku edilen şey anlamlarına gelen Arapça bir kelimedir. Cenâb-ı Hakk’ın, ilâhî ihsan ve manevî armağanlarının öteki zamanlardan daha çok tecelli etmesi ve dürüst kalple Allah’a yönelenlerin bağışlanma ümitleri dolayısıyla, Müslümanlar tarafından coşkuyla beklendiği ve gönülden arzulandığı için Recep ayının ilk Cuma gecesine “Regâip Kandili” denmiştir.
    Regâip Kandili, Recep ayının 27.
    gecesindeki Berat kandillerini; Ramazan ayını, Kadir gecesini, Ramazan ve kurban bayramlarını müjdeleyen mübârek bir gecedir.
    Bu geceye mahuss bir ibâdet biçimi olmamakla beraber, geceyi tevbe, dua ve ibâdetle geçirmek sevap kazanmaya vesile olur.
    Recep ayı içerisinde bulunan bir başka mübârek gece de Mirac gecesidir. Mirac gecesi; Allah’ın Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’i Mekke’deki Mescid-i Haram’dan, Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’ya götürdüğü (Bkz.
    Mirac gecesi, Cenâb-ı Hakk’ın Hz. Peygamber’e büyük asılların ilâhî sırlarını gösterdiği, vasıtaları kaldırarak ilâhî vahye muhatap kıldığı, kendi âyetlerini ve cihanın sırlarını seyrettirdiği, mü’minlere namazın farz kılındığı ve biz Müslümanlar için de ilâhî lütuflarla dolu olan bir gecedir.
    Üç ayların ikincisi olan Şaban ayı ve onun içerisinde bulunan Berat gecesi de Müslümanlarca mukaddes sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden değişik bir biçimde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibâdet edilmesi âdet hâlini almıştır.
    Peygamber’in Şaban ayına ve özellikle bu ayın onbeşinci gecesine ayrı bir önemseyerek onu ihyâ ettiğini (Tirmizî, Savm, 39; Ibn-i Mâce, İkâme, 191, Hadis No: 1389.) göz önünde bulunduran âlimler, bu geceyi ibâdetle geçirmenin sevaba vesile olacağını açıklamışlardır. Ayrıca bir kısım alimlerin, kıblenin Kudüs’teki Mescid’i Aksâ’dan, Mekke’deki Kâbe yönüne çevrilmesinin (Bkz. Bakara, 185.); Hicret’in ikinci senesinde Berat gecesinde vuku tespit ettiğini kabul etmeleri de geceye ayrı bir ehemmiyet kazandırmıştır.
    DİA, V, 475-476.)
    Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayı ve onda bulunan Kadir gecesinin ise, dinî yaşamımızda ayrı bir yeri ve ehemmiyeti vardır. Ramazan ayı erdemlerle dolu bir aydır. Ramazan ayı, hayır ayı, fukaralara ve düşkünlere destek ayı ve tam anlamıyla Kur’an ayıdır. Ramazanın diriltici özelliği, tam insanlığı hidâyete ve mutluluğa eriştirmek için yeryüzüne sevk edilen Kur’an-ı Kerim’in bu ayda inmeye başlamasından, (Bkz.
    Kadir, 3.) bu ay içerisinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, İslâm’ın beş esasından biri olan oruç ibâdetinin bu ayda yerine getirilmesi buyrulmuştur. (Bkz. Bakara, 185.) Böylece Ramazan ayı öbür aylar içinde bir başka aydır. Sanki yeni bir yaşamın başlangıcıdır. Yaşamımızın kazandığı ve kazanacağı yeni ebatların filizleneceği ehemmiyetli bir devredir. İnsanî ve sosyal ilişkilerimizin daha hoş bir hüviyet kazanacağı zaman dilimidir.
    Ramazan ayının özellikle Müslüman Türk halkının dinî yaşamında müstesnâ bir yeri vardır.
    Toplum geleneğimizin canlı ve dipdiri görüntüsü olarak Ramazan; senelik takvimimiz içinde hatırı sayılır bir ağırlığa sahiptir. Ramazan, aylar içerisinde sultanlıkla taltif edilen bir pâyenin sahibi olarak, kandillerle karşılanıp, bayramlarla uğurlanır. İftar, sahur, terâvih gibi ibâdet meşvesinin ötesinde mânâlar taşıyan bu törenleriyle de sultan olmanın istisnalarını yaşar.
    İnsanoğlu, yaşadığı günlerde değişiklikler olmazsa, belirli alışkanlıklarıyla yaşamını sürdürür.
    İşte algı edeceğimiz üç aylar ve bu aylar içerisinde bulunan mübârek geceler, mü’minin yaşamındaki mûtad gün ve geceler arasında aşırısıyla sevap kazanacağı bedelli zaman dilimidir. Şurası bilinmelidir ki, insan bu dünyada nasıl yaşamışsa, kıyamet gününde, Allah’ın huzuruna, dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. Götürdükleri iyi ise, neşelenip mutlu olacak; fena ise, pişmanlık dinleyerek mahcûp olacaktır. Ancak bu mahcûbiyetin orada faydası da olmayacaktır.
    Allah’a karşı gelmekten sakının. Kuşkusuz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Haşr, 18.)
    Önümüzdeki üç ay içerisinde gündelik yaşamın tek düzeliğinden ve bayağılığından bizleri alıp, kendi hususî atmosferine götüren bu hoş ve özel günleri ard arda yaşayacağız. Hoş yurdumuzun insanları, kandil, Ramazan ve bayram gibi bu husûsî zamanları sosyal sulhun ve huzurun bir vesilesi sayarak karşılıklı sevgi ve müsamahayla karşılayıp uğurlayacak kendi inanç ve değerlerini hayata ve yaşatmayı, bizzat yaşayarak bileceklerdir.
    “Üç aylar” diye adlandırılan Recep, Şaban ve Ramazan ayları, Yüce Allah’ın ruhumuza ikram ettiği erdemli ve feyizli bir zaman dilimidir.
    Melekî olduğu kadar, şeytânî özelliklere de sahip ve günâh işlemeye müsait olan insanın günâhlarından tevbe edip arınılması için üç aylar bir fırsattır. Kısaca üç aylar, günâhlardan temizleme, sevaplarla bezenme mevsimidir. Ramazandan evvel oruçla buluşanlar, Cuma namazına koşanlar, namaza başlayanlar, ibâdetlerini arttıranlar, tevbe ile Allah’a yönelenler… gibi mânevî hasılat elde edenlerin çokça bakıldığı anlardır üç aylar.
    Yaşamımızda sanki otokontrol sisteminin kurulmasına vesîle olan mübârek üç aylar ve kandiller, dünyevî uğraşılarımızdan sıyrılıp, yaratılış amacımızı düşünmemiz; yaratan ve yaratılanlarla olan münâsebetlerimizi kuvvetlendirmemiz için son derece değerli fırsatlardır.
    İşte yakında idrâk edeceğimiz mübârek üç aylar; Yaratıcımıza, âilemize, çocuklarımıza, ulusumuza ve tam insanlığa karşı misyon ve mesullüklerimizi andırdırmalı, yanılgı, önemsememe ve hatalarımızdan dönmemize ve gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olmalıdır.
    Allahü teâlâ, size Ramazan orucunu farz kıldı. O ayda rahmet kapıları açılır, Cehennem kapıları kapanır, iblisler bağlanır. O ayda bir gece vardır ki, bin aydan daha bedellidir. O gecenin [Kadir gecesinin] hayrından yoksun kalan, her hayırdan yoksun kalmış sayılır.) [Nesaî] Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
    (Ramazan ayı gelince, “Hayır ehli, hayra koş, şer ehli, fenalıklardan el çek” denir.) [Nesai] (Ramazan gelince, Allahü teâlâ meleklere, müminlere istiğfar etmelerini buyurur.) [Deylemi] (Farz namaz, sonraki namaza kadar; Cuma, sonraki Cumaya kadar; Ramazan ayı, sonraki Ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.) [Taberani] (Peş peşe üç gün oruç tutabilenin, Ramazan orucunu yakalaması gerekir.) [Ebu Nuaym] (Bu aya Ramazan denmesinin nedeni, günahları yakıp erittiği içindir.) [İ.Mansur] (Ramazanın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise, Cehennemden kurtuluştur.) [İ.Ebiddünya] (İslam, kelime-i şahadet getirmek, namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu yakalamak ve haccetmektir.) [Müslim] (Allahü teâlânın, gözlerin bak, kulakların duy ve hiç kimsenin hayaline dahi gelmeyen nimet dolu sofrası, ancak oruçlular içindir.) [Taberani] Üç aylar ve kandiller bize ne açıklıyor?
    Sene içinde üç aylar ve kandil geceleri Yüce Rabbimizin hesapsız rahmet, bereket, mağfiret ve acımasını biz kullarına taşıyan elçileri gibidir.
    Evet, bu kutlu gün ve geceler bir şiar; bizi davet ettiği bir asıl ve eriştirmeyi kastettiği bir yer var. Can kulağını açanlarımıza seslenerek, sanki bizimle şöyle konuşmaktalar:
    “Sen ey insan! Hakikat yolu kollanan, umutla beklenen sen olmalısın. Kur’an-ı Kerim’deki niteliklerinden biri de “sirac-ı münir/nur saçan kandil” olan Yüce nebiye iman etmiş, gönülden bağlanmış bir mümin olarak cehlin karanlığını aydınlatan kandil, susuz, çorak gönüllere yağan rahmet, hoş ahlakıyla etrafına nur saçan bir güneş sen olmalısın.
    Sen olmalısın kimsesizlerin kimsesi, sen olmalısın naçarların dermanı. Sen olmalısın akan gözyaşlarını silen, sen olmalısın ilgincin halini o açıklamadan öğrenen…
    Sen olmalısın Regaip! Özlenen, rağbet edilen, değer katan ve değer katılan. Yaratılmışı yaratanından dolayı güzel bakan, insanı evrenin gözbebeği, Yüce Allah’ın en iftiharlı varlığı olarak öğrenip saygı eden. Gelmeyene giden, aramayanı soran, vermeyene bolca ikram eden…
    Sen olmalısın Miraç! Düşenler sana tutunup kalksınlar, kalkanlar ötelere seninle kanat açıp uçsunlar.
    Sana gelenler sende Hz. İbrahim’in aşkını, Hz. Eyyub’un sabrını, Hz. Yusuf’un bağışlamasını, Hz. Musa’nın kelamını, Hz. İsa’nın ölülere can veren nefhasını ve evrenin medar-ı şerefi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)’nın rahmet, şefkat, sehavet, hak, kanı ve bilcümle hüsnü hulukunu bulsun. Sana gelen miraca gider gibi gelsin, senden ayrılan miraçtan döner gibi hüzünlensin. Sen insanlığın miracı ol, namaz senin miracın olsun.
    Sen olmalısın Berat! Yanılgı ve yanılgıları setreden, kabahate ceza verse de zanlıyı bağışlayan.
    Gönül bahçesinde kaktüs, diken değil güller yetiştiren. “Veylün lil mutaffifin / Miktar ve tartıda şike yapanların vay haline!” itabına düçar olmamak için vicdan terazin hakla tartmalı. Eforlunun değil haklının, gaddarın değil mazlumun yanında olmalısın. Bağışlayanların affolunacağı aslını bir an bile unutmamalısın. Beni Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri adedince günahın olsa, can u gönülden yapacağın bir tövbe ile “Rahmeti gazabını geçmiş olan” Mevlanın seni de affedeceğinden ümit var olmalısın.
    Sen olmalısın Ramazan! Dünyaya gelişin “rahmet”, dünyada kalışın “mağfiret” ve dünyadan ayrılışın “nar-ı cehimden azat olarak” varacağın yer cennet olmalı.
    Nefs-i emmarenin tuzaklarını birer birer bozmalısın.
    Senin girdiğin yerde cehennem kapıları kapanmalı, vicdan yangınlarını söndürmek için koşmalı, koşmalısın. Cehenneme açılan kapıları gökte değil, kendinde aramalısın. Gözün nereye ve nasıl bakıyor? Kulağın neler dinleyip dinliyor? Ağzına giren ve oradan çıkandan haberdar mısın? Elin ne ile meşgul, ya gönlün?
    Senin girdiğin yer cennete dönmeli. Ağlayan gülmeli, gülen düşünmeli. Hızır misali elinin dokunduğu yere bolluk, bereket inmeli.
    Sana gelen huzur tespit etmeli, Hızır tespit etmeli…
    Sen Ramazan olmalısın; dargın güneşte yanmış toprak misali aşk-ı Hak’la yanıp alevlenmelisin. Yaz mevsimi sonunda yağan rahmet misali sevginle, acımanla, tatlı dil, güler çehrenle yakınındaki ve uzağındakileri sulamalı, sadaka-i fıtırları olmalısın. Yoksulun sofrasında aş, mazluma, enîne yoldaş, meleklerle sırdaş olmalısın. Seninle iftar etmeli anlama, hikmete acıkmış olanlar. Seninle sahur yapmalı seherlerde kurtlar, kuşlar…
    Sen olmalısın Kadir! Kur’an’ın doğduğu gece, sen de Kur’an’la yine doğmalısın.
    İlk emir oku! Oku sen cihan kitabını ve nice ilim talipleri okusun seni. Melekler nüzul eylesin gönül hanene saf saf. Muştular getirsin Yüce Rabbinden, senin için bu gece affedilme ve bağışlama. Ta fecre dek, insanlık, daldığı bu derin uykudan silkelenip, uyanana dek sen yat!
    (Bedel)i öğrenilmek için bedel öğrenen, Kadir’in kadrine eren olmalısın.
    Sen olmalısın Bayram! Zengin, fukara, çocuk, genç, yaşlı, bayan, erkek, siyah, beyaz kim varsa ayırmadan, öbür yapmadan her gönüle girmeli, her çehreye gülmeli ve her çehreyi güldürmelisin.
    Agresifleri uzlaş, ayrılanları kavuşturan, arkadaşları, arkadaşlarla buluşturan olmalısın. Sen bayramda bayram ederken, seninle bayram etmeli alem!
    Ve sen ey insan! Eşref-i mahlûkat, ahsen-i takvim olan! Sofran imanın olsun, ibadetin de sofran. Böylece kulluğunun tadına var ve sana tat versin.iman!
    İmsak zamanından evvel, geceleyin gaye edilmesi gereken oruçlar:
    Ramazanda yakalanamayıp başka zamanda kaza edilen Ramazanda orucu ile her çeşit keffaret orucları, başlanıp ta bozulan beyhude orucların kazası ve salt olarak adanan (zamanı tanımla)oruclardır.
    Bu oruçlar için tanımlanan bir zaman olmadığından bunlar için imsaktan evvel geceleyin gaye etmek lâzımdır.
    Normal olarak oruca sahur yemeğini yedikten sonra niyet edilir. Ancak sahurda uyanamayıp yeme içme zamanının bittiği imsak süresinden sonra kalkan bir kimse, güneş doğmuş olsa dahi, kuşluk süresine kadar o günün orucuna maksat edebilir. Yeter ki, imsak süresinden sonra orucu bozacak bir şey yapmasın.
    Sahura kalkmak istemeyen bir kimse akşamdan sonra yarının orucuna maksat edebilir, geceleyin kalkıp tekrar niyet etmesi gerekmez.
    Niyet esasen kalb ile olur. Başka Bir Deyişle geceleyin, yarın oruc yakalayacağını kalbinden geçiren kimse niyet etmiş demektir.
    Oruca kalb ile gaye etmek yeterlidir.

    Ramazan ne zaman başlıyor, ilk oruç ne zaman, ilk sahur ve iftar hangi gün? sorularının cevabını haberimizde sizlerle hisseleştik.

    Bu mevzuda bilginler şöyle der:
    Orucun kendisine vâcib olduğuna inanan ve Ramadan ayında oruç tutmak isteyen her müslümanın gaye etmesi de gerekir.Yarın Ramazan olacağını bildiği zaman oruca da gaye etmelidir. Amacın yeri kalbtir. Ne yapmak istediğini öğrenen herkesin ona gaye etmesi de gerekir.
    Müslümanların hepsi gayeyle oruç meblağlar. Bilginler arasında onların oruçlarının sağlığı mevzusunda hiçbir anlaşmazlık yoktur. “

    .

    İlgili Makaleler

    Başa dön tuşu
    Oto Aksesuar toptan çakmak
    Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler