Eğitim

Safvetü’t Tefasir – Muhammed Ali Es-Sabuni Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Safvetü’t Tefasir – Muhammed Ali Es-Sabuni Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Safvetü’t Tefasir kimin eseri? Safvetü’t Tefasir kitabının yazarı kimdir? Safvetü’t Tefasir konusu ve anafikri nedir? Safvetü’t Tefasir kitabı ne konu alıyor? Safvetü’t Tefasir PDF indirme linki var mı? Safvetü’t Tefasir kitabının yazarı Muhammed Ali Es-Sabuni kimdir? İşte Safvetü’t Tefasir kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Muhammed Ali Es-Sabuni

Çevirmen: Sadreddin Gümüş

Çevirmen: Nedim Yılmaz

Yayın Evi: Yeni Şafak Gazetesi

İSBN:

Sayfa Sayısı: 3500


Safvetü’t Tefasir Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti


Safvetü’t Tefasir Alıntıları – Sözleri

  • Tüm İzzet yalnızca Allah’a aittir.
  • Azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvadır.
  • İman zulmü engeller.
  • Namaza sarılın, namaza.
  • Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.
  • Benim belimi iki adam kırmıştır: Birincisi, bilimsel ile amel etmeyen alim; ikincisi, amel eden bilgisiz.
  • Bu dünya yaşamı aldatma metaından başka bir şey değildir.
  • Kimi kanaat doyurmazsa, ona Kârun’un mülkü dahi yetmez.
  • İslâm bir bütündür, bölünemez…


Safvetü’t Tefasir İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bir kitabın incelemesi kitabın özünü yansıtır, değil mi? Aslı Kur’an ise peki?.. Uzatmayayım gayem kitabın yararını görmeniz ve tefsirin yararını göstermek adına iki sure için yazdığım yazıyı paylaşmak isterim, okuyamayan bile buradan nasiplensin diye:
Baktığımız süre her süre, her ayet hatta ALLAH tarafınca bizlere ulaşan her bir harf bizim fani kalbimizin anlayacağı boyuttan oldukca daha çok! Anladığımız yanında bir zerre. Ama Bakara süresi ayrı bir mucize bence. Hem; kapsadığı mevzular, hem de çıkarılacak dersler mevzusunda, hakkaten bizlere oldukca büyük mesajlar veriyor! Tabii ALLAH bizlere lazım olan dersleri anlamamızı nasip ederse.. Nasip etmiş olduğu an hayatlarımızda pek oldukca şey değişecek bence!
(Bakara) Gelelim ilk olarak bu sürenin adı nereden geliyor, fazileti neler. Zira; bir şeyi tam manası ile sevmek için tanımak gerek.. Tanımak için bilmek. Bilmek için derine inmek! Bunları tam manası ile becerebilirsek Peygamberimiz’in (sav) bir hadisinde buyurduğu şeyi büyük bir iştahla gerçekleştireceğimizi düşünüyorum. (Bakara süresini okuyun. Zira onu okumak bolluk, terk etmek ise pişmanlıktır. Sihirbazlar ona güç yetiremezler. (Müslim, Müsafirin, 252.))
Evet; Hz. Musa (a.s.) zamanında meydana gelen bir mucizenin hatırasını yaşatmak için bu sureye “Bakara suresi” denilmiş. Olay ise şöyledir; İsrailoğulları’ndan bir kişi öldürülmüş, fakat katili bulunamamış. Belki katili bulabilirler diye durumu Hz. Musa (a.s.)’ya arz etmişler. Bunun üstüne ALLAH Hz. Musa’ya (a.s.) onların bir sığır kesmelerini ve sığırın bir parçasını öldürülen kişiye vurmaları emrini bildirdi. Böylece ALLAH’ın izniyle dirilecek ve katilin kim bulunduğunu onlara bildirecekti. Bu da, mahlukatın öldükten sonrasında yine diriltileceklerine dair, Yüce ALLAH’ın kudretini gösteren bir delildir!
Oldukça güzel bir vaka değil mi? Duyduğum an gülümsememi durduramadım. Sürenin ismine bile baktığımız süre, yalnız adı bile başlı başına mucizeyken sure iyi mi sırlarla doludur, düşünebiliyor musunuz? Düşünmeliyiz bence..
Gelelim sure ile alakalı bilgilere.. Bakalım burada daha ne kadar mutlu olacağız, ALLAH ne kadar büyük, diye! Yaratıcımız mucizelerini bizlere ne kadar göstermiş ve biz ne kadarını görmek istedik!.. İnsan düşündükçe düşünüyor ve sona ulaşamıyor. Bu yüzden biz susalım, fani konuşmayı oldukca sever, Baki’ye kulak verelim;
Kur’an’ın en uzun süresidir, Bakara. Medine’de indirilmiş olduğu için; hukuk yönü ağır basıyor. (Medine’de inen sureler, çoğu zaman Müslümanların toplumsal hayatlarında gerekseme duydukları prensipleri ve hukuki esasları içinde bulundurur..)
İçeriğine geçmek istersek ki; içinde ne olduğu kapsamlı ve pek oldukca hakikat dolu! Daha başta bir hakikat gözler önüne seriliyor.
“1. Elif, Lam, Mim!
2. Kendisinde hiçbir şekilde kuşku olmayan bu kitap, müttekiler için bir hidayet deposu ve yol göstericidir.”
Kimdir bu müttekiler? EHL-İ TAKVA! Takva sahibi.. Kimlerdir takva sahipleri; ALLAH-u Teala’dan korkup, haramlardan sakınan! Bir ders daha; bizlere Kur’an’dan daha doğru ne yol izah edebilir? Peygamberler geldi geçti, şimdi biz kıssaları bile nereden öğreneceğiz? Bir mevzuda kararsız iken doğru sonucu elimizdeki telefonlar yardımıyla mi alacağız? Eğer takva sahibi değilsek bu soruya yanıt olarak “evet” diyebiliriz. Ama o süre pek de iç açıcı bir gelecek olması imkansız! Bir resmi iyi mi bizlere sergide çizen anlatıyorsa ve biz ondan dinleyip o gözle bakıyorsak, elbet ALLAH’ın yarattığı her zerreyi O’ndan (cc) öğrenmek zorundayız! Ki yolumuz papatyalarla donansın.. Gerçek yurdumuza döndüğümüz süre “keşke!” demeyelim..
Peki, takva sahiplerini hangi yollara götürüyor, bu sure?
İlk ayetleri, bahtiyar ve bedbaht kişiler içinde bir karşılaştırma yapmak için, mü’min, kafir ve münafıkların sıfatlarından bahseder, imanın, sövgü ve nüfakın hakikatini açıklar.
“8. İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde ALLAH’A ve ahiret gününe inandık” derler.
9. Onlar (kendi akıllarınca) güya ALLAH’ı ve mü’minleri aldatırlar. Halbuki onlar sadece kendilerini aldatırlar ve bunun bilincinde değillerdir.
*10. Onların kalplerinde bir hastalık vardır. ALLAH da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elem verici bir azap vardır.”
Bahtiyar kısmından değil de bedbahtlardan anlatmak istedim. Zira; esasen dersi alıyoruz. Bahtiyar insan, ALLAH’a ve ahiret gününe öyleki bir inanır, öyleki bir onay eder ki, yaşayış biçimi, sözleri.. esasen her şeyi değişmiş olur. Ki 8. ayetten yola çıkarak bazı noktalara düşünerek ulaşabiliriz. Hem “düşünen insanların dinidir, İSLAM!” 10. ayete yıldız koymak istedim. Onların kalplerinde hastalık vardır! Zaten hastalık o denli bellidir ki, onlar bir konuşur zehirli bir sarmaşık zannedersiniz! Gönüllerindeki sövgü metestazlıdır! Her yere önlerine arkalarına her yere dağılmıştır! Ve ALLAH onlara elem verici azabını tattıracaktır. Takva sahibi olup bu ayet neticesinde “ALLAH’ın bu şekilde bir hastalığın oluşma riskine karşı çoğaltmamasını ve bizi o sövgü diye nitelendirdiğimiz bedbaht insanlardan yapmamasını dileyelim.. Gelelim öteki kısımlara;
Sonra insanoğlunun ilk yaratılışını ele alır ve Hz. Adem (a.s.)’in kıssasını ve o yaratılırken meydana gelen ve ALLAH’ın insanoğluna yapmış olduğu mucizelere değinir. Daha sonrasında Yahudiler’i ele alır. Bu ele almak Müslümanlar’ı uyarmaktır, Yahudiler’e karşı ki bu uyarmaları kavramlar halinde belirtmek isterim;
*Hile ve desis,
*Alçaklık,
*Gaddarlık,
*Hainlik,
*Sözde durmama,
*Fesatlık… şeklinde davranışlarına karşı uyarır ki bunu yazarken aklıma şu geldi; “Şöyleki adam var Yahudi fakat oldukca güzel iyilik yapıyor, oldukca ahlaklı… Şöyleki ki; koşul belli, ALLAH’a inanç! Ve yaşam bir imtihan. Siz bildiğiniz detayları imtihan kağıdına yazmazsanız eğer kimse size biliyordu esasen diyerek 100 vermez! Ve Yahudi, münafık şeklinde kesimlerin özellikleri mevzusunda Kur’an yol göstermiş. Bu yolda olmayan o dinde ya da dinsizlikte de olur!
Sure hemen sonra başta söylediğim şeklinde “hukuki” yönleri ele alıyor! Bu yönler;
– Oruç ile ilgili hükümler, (Ey inanç edenler! Sizden öncekilerin üstüne yazıldığı şeklinde sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta yada yolcu olan, başka günlerden sayısınca meblağ. Orucu tutmakta zorlananlar için yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği zorunlu olmadan meydana getiren için bu (yapmış olduğu) iyidir. Ama orucu tutmanız-bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.)
– Hac ve Umre ile ilgili hükümler, (Haccı ve umreyi ALLAH için eksiksiz yerine getirin; engellenirseniz kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban, mahalline ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Fakat içinizden biri hasta ise yada başından bir rahatsızlığı var ise (tıraşını olup) oruç yada sadaka veya kurban olarak bir fidye ödesin. Güvenlikte olduğunuzda hacdan ilkin umre meydana getiren şahıs, gücünün elverdiği türden bir kurban kessin. Bulamayan ise hac esnasında üç gün, döndükten sonrasında yedi gün doğrusu tam on gün oruç tutmalıdır. Bu, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah’ın buyruğuna saygılı olun ve bilin ki ALLAH’ın cezalandırması oldukca şiddetlidir.)
– ALLAH yolunda cihatla ile ilgili hükümler, (Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysa ki o sizin için bir kötülüktür. ALLAH bilir, siz bilmezsiniz. Ey Muhammed! Sana haram aydan ve o ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak, büyük bir günahtır. Bununla birlikte ALLAH yolundan alıkoymak, O’nu inkar etmek, insanları, Mescid-i Haram’dan menetmek ve halkını oradan çıkarmak, ALLAH yanında daha büyük bir günahtır ve fitne, öldürmekten daha büyük bir vebaldir. Onlar, güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşmaktan hiçbir süre geri durmazlar. Sizden de her kim, dininden döner ve kafir olarak can verirse artık onların tüm amelleri, dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. İşte onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada sonsuz olarak kalacaklardır. Şüphesiz ki inanç edenlere, ALLAH yolunda hicret edip, cihat edenlere ulaşınca, işte onlar, ALLAH’ın rahmetini umarlar. ALLAH, oldukca bağışlayıcıdır, oldukca acıma edicidir.)
-Evlenme, boşanma, hanım, süt emzirme… ile ilgili hükümler, (Bu mevzular derin ayetler derin.. 221. ayetten başlayarak mealini hatta tefsirini okursanız oldukca fazla faydası olacaktır.)
-Bunlar harici, faiz ve haramlardan bahsedilmiş.. (275. ayet )
Ve bu sure başı şeklinde oldukca güzel bir halde sonrasında erer; “Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işleri de yükleme. Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim Mevlamızsın, kafirler topluluğuna karşı bizlere yardım et.”
İşte.. bu sure, en güzel şekilde, Mü’minlerin güzel vasıflarını anlatarak başlamış ve onların duaları ile sonlanmıştır. ALLAH bizlere bu vasıfları anlatılan Mü’minler içinde olmayı ve her daim gönlümüzde bu duayı barındırıp bir an olsun bile tereddüt etmeden gerekeni yapmayı nasip etsin. Sadakallahul azim! (DeliZekalı)

Kur’an’ı Okuyalım Anlamak ve Yaşamak için: Gönül rahatlığıyla alabilir okuyabilirsiniz. Açık ve açıklayıcı güzel anlaşılır bilgiler içeriyor. Her Müslüman Kur’ana ilgi duymak, anlamaya çalışmak ve yaşamak zorundadır. Bilhassa İslami ilimler öğrenmek isteyenlere başlangıç olarak bu tür tefsirleri tavsiye ederim. (meczup)

Okumama değdi: Bu emek harcama benim 2021 okuma hedefim idi. 7. Cildini de şükür bitirdim.
Eser oldukça mütevazi anlaşılır bir üslupla ile hazırlanmış ve çevrilmiş. Dolayısıyla elinizin altında buluasi ihtiyaç duyulan bir yaratı olarak tavsiye ederim.
Bilhassa tefsir okumasına yeni başlayacaksınız yada oldukca derin bilginiz yok ise başlangıç için oldukca yararlı olacak bir yaratı.
Dili mütevazi;
1- Ilkin Kur’an Arabi olarak veriliyor.
2- Meal veriliyor
3- Bazı mühim kelimelerin etimolojisi veriliyor
4- Nüzul sebebi veriliyor
5- Ayet ayet tefsir veriliyor
6- Sürede geçen yazınsal sanatlar açıklanıyor
7- Faydalı, nükteli informasyon verip sürenin tefsirini bitiriyor.
Tavsiye ederim. İyi okumalar dilerim. (Muhammed)


Safvetü’t Tefasir PDF indirme linki var mı?


Muhammed Ali Es-Sabuni – Safvetü’t Tefasir kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Safvetü’t Tefasir PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Muhammed Ali Es-Sabuni Kimdir?

1930 senesinde Suriye’nin ilim ve âlimler şehri olan Halep’te ilim ile ünlü bir ailenin evladı olarak dünyaya geldi. Babası Halep şehrinin büyük âlimlerindendir. Şeyh Muhammed Ali es-Sâbûnî, Arapça ilimlerini, faraiz(miras) ilmini ve öteki dinî ilimleri babası Şeyh Cemil’den okudu. Diğer taraftan Suriye’nin ileri gelen âlimlerinden dersler aldı.

Hocalarından bazıları şunlardır: Şeyh Muhammed Necip Sirâc, Şeyh Ahmed eş-Şemmâ’ Şeyh Muhammed Said el-İdlibî, Şeyh Rağıb et-Tabbâh, Şeyh Muhammed Necip Hiyata.

Şeyh Sâbûnî 1952 senesinde Ezher Üniversitesi, eş-Şerî’a fakültesini tamamladı. Daha sonrasında Şerî kadâ (yargı) bölümündeki tahassus eğitimini de tamamlayarak 1954 senesinde Ezher’den mezun oldu ve el-Âlimiyye diplomasını almaya hak kazanmıştır. el-Âlimiyye, o devrin en yüksek ilmî kariyeri olup günümüzdeki doktoranın muadilidir. Daha sonrasında ülkesi Suriye’ye dönerek sekiz yıl sürecek olan öğretim faaliyetlerinde bulunmuş oldu.

Daha sonrasında Suudi Arabistan’a göç etmek durumunda kaldı ve burada Mekke-i Mükkerreme Üniversitesi Eğitim Fakültesinde ve eş-Şerîa fakültesinde dersler vermeye başladı. Buradaki öğretim hizmeti ortalama yirmi sekiz yıl devam etti. Bu uzun süre süresince üniversite hocaları yetiştirdi ve Ümmü’l-Kurâ Üniversitesi’nde birçok klasik eserin tahkikini yapmış oldu. İmam Ebû Cafer en-Nahhâs (v.338h.)’ın “Me’âni’l-Kur’ân adlı tefsirinin tahkiki bunlardan yalnız biridir.

ESERLERİ:

Safvetü’t-Tefâsîr

El-Mevârîs fi’ş-Şerîati’l-İslâmiyye

Min Künûzi’s-Sünne

Ravâ’i’u’l-Beyân fî Tefsîri Âyâti’l-Ahkâm

Kubes min Nûri’l-Kur’âni’l-Kerîm

Es-Sünnetü’n-Nebeviyye Kismün mine’l-Vahyi’l-İlâhî el-Münezzel

Mevsû’atü’l-Fikhi’ş-Şer’î el-Muyesser

Ez-Zevâcü’l-İslâmî el-Mübekkir Seâdetün ve Hisânetün

Et-Tefsîru’l-Vâdıh el-Müyesser

El-Hedyü’n-Nebeviyyü’s-Sahîh fî Salâti’t-Terâvîh

Îcâzü’l-Beyân fî Süveri’l-Kur’ân

Mevkifü’ş-Şerîati’l-Garrâ’ min Nikâhi’l-Müt’ati

Haraketü’l-Ardi ve Deverânühâ Hakîkatün İlmiyyetün Eşbetehâ’l-Kur’ân

Et-Tibyân fî Ulûmi’l-Kur’ân

Akîdetü Ehli’s-Sünneti fî Mîzâni’ş-Şer’i

En-Nübüvvetü ve’l-Enbiyâ’

Risâletü’s-Salâti

El-Mehdiyyü ve Eşrâtü’s-Sâ’ati

El-Müktetaf min ‘Uyûni’ş-Şi’r

Keşfü’l-İftirâ’ât fî Risâleti’t-Tenbîhât Havle Safveti’t-Tefâsîr

Dürratü’t-Tefâsîr

Cerîmetü’r-Ribâ Ahtaru’l-Cerâ’imi’d-Dîniyyeti ve’l-İctimâ’iyyeti

Et-Tebsîr bimâ fî Rasâ’ili Bekr Ebû Zeyd mine’t-Tezvîr

Şerhu Riyâdi’s-Sâlihîn

Şübehât ve Ebâtîl Havle teaddüdi Zevcâti’r-Rasûl

Risâletün fî Hukmî’t-Tasvîr

Me’âni’l-Kur’ân

El-Muktetaf min ‘Uyûni’t-Tefâsîr

Muhtasaru Tefsîri İbn Kesîr

Muhtasaru Tefsîri’t-Taberî

Tenvîru’l-Ezhân min Tefsîri Rûhi’l-Beyân

El-Müntekâ’l-Muhtâr min Kitâbi’l-Ezkâr

Fethu’r-Rahmân bi Keşfi mâ Yeltebisü fi’l-Kur’ân


Muhammed Ali Es-Sabuni Kitapları – Eserleri

  • Tefsirlerin Aslı: Safvetü’t Tefasir
  • Ahkam Tefsiri (2 Cilt)
  • Kur’an İlimleri
  • 40 Hadis Şerhi
  • Nebevi Sünnet
  • Sünnet Hazinelerinden Bazı Hadis-i Şeriflerin Edebi ve Dil Açısından İncelenmesi
  • Et-Tibyan Fi Ulumi’l Kur’an (Arapça)
  • Safvetü’t-Tefasir – صفوة التفاسير
  • Hadis Deryasından İnciler
  • Muhtasar İbn Kesir
  • İslam’da Evlilik ve Aile Mutluluğu
  • Cennete Kimler Girecek?
  • Et Tefsirül Vadıhul El Müyesser
  • Teravih Namazında Peygamber Ölçüsü
  • Safvetü’t Tefasir
  • Amme Cüzü Tefsiri
  • Fıkhül İbadet – فقه العبادات
  • مختصر تفسیر ابن كثیر


Muhammed Ali Es-Sabuni Alıntıları – Sözleri

  • … onun yerine bana daha hayırlısını ver.
    … Fakat ben oldukca kıskanç biriyim. (Muhtasar İbn Kesir)
  • Ålem kelimesinin kökü hakkında iki görüş vardır. Birincisi lügatçilerin (dil bilginlerinin) görüşüdür. Buna bakılırsa âlem kelimesi “ilim” kelimesinden türemiştir. İkincisi de mütefekkirlerin görüşüdür. Bu görüşe bakılırsa de âlem kelimesinin kökü, “alâmet” kelimesidir.” diyor. (İbn Cevzi, Zâdü’l-Mesir, 1/12.)
    Kâinattaki her varlık ayrı ayrı yönetici, yaratıcı ve Hakim olan Allah’ı gösterir, O’na işaret eder. Bu hakikati şâir şu şekilde dile getirir: “Beni hayrete düşüren şudur, günahkâr şahıs Allah’a iyi mi isyan eder? / İnkarcı, Allah’in varlığını iyi mi inkâr eder? / Zira her hareket, her duruş ebediyen O’nun varlığına şahidlik eder. / Her şeyde Allah’ın birliğine işaret eden bir âyet vardır.” (Ahkam Tefsiri (2 Cilt))
  • … kul hakkı tevbe ile düşmez. Mutlaka hak sahiplerine bu hakların ödenmesi gerekir. (Muhtasar İbn Kesir)
  • İşlerin düzelmesi, dosdoğru olman iledir.
    Ahlaki esaslara bağlılık bunun gereğidir. (40 Hadis Şerhi)
  • “Salih kimselerle meydana getirilen söyleşi, kalbimin özlediğidir.” (40 Hadis Şerhi)
  • İman zulmü engeller. (Safvetü’t-Tefasir – صفوة التفاسير)
  • Allah nezdinde İsa’nın durumu Adem’in durumu gibidir. (Cennete Kimler Girecek?)
  • Tüm insanların Cennete girmesini arzu edebiliriz sadece cennetin anahtarları ne biz Müslümanların elindedir ne de keşiş ve ruhbanın elindedir. (Cennete Kimler Girecek?)
  • Din şahsen değil ümmet olarak yaşanmalıdır. (Hadis Deryasından İnciler)
  • ” Bakara suresindeki 281. ayeti kerimenin inmesiyle vahiy kesilmiş. Bu ayeti kerimenin inmesi göğün yere son bağlantısı olmuştur.”
    Son inen ayeti kerime şudur;
    ” Öyleki büyük bir günden hakkıyla sakının ki; kendisinde Allâh(ın huzurun)a döndürüleceksiniz de sonrasında her insana kazanmış olduğu şeyler(in karşılığı) tamamen ödenecektir ve onlar (sevapları eksiltilerek ya da günahları artırılarak) zulme uğratılmayacaklardır! ” (Kur’an İlimleri)
  • Çocuklarınızı şu üç haslet suretiyle terbiye ediniz: 
    Peygamberinizin sevgisi, onun Ehl-i Beytinin sevgisi ve Kur’ân okumak. Zira Kur’ân okuyanlar, Allah’ın Arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı Kıyamet Gününde, peygamberler ve asfıyalarla birlikte Arşın gölgesinde bulunacaklardır. (40 Hadis Şerhi)
  • Cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım. (Safvetü’t Tefasir)
  • 95- … Allah malları ve canları ile cihad edenleri, aşama bakımından oturanlardan üstün kıldı. (Muhtasar İbn Kesir)
  • Tüm İzzet yalnızca Allah’a aittir. (Tefsirlerin Aslı: Safvetü’t Tefasir)
  • Sonuç olarak Allah’a küfredenlere rahmet mevzusunda ifrata düşmemeye dikkat etmek gerekir. Zira asla kimse Allah’ın kulları üstüne Allah’tan daha merhametli olması imkansız. (Cennete Kimler Girecek?)
  • Tüm İzzet yalnızca Allah’a aittir. (Safvetü’t Tefasir)
  • Benim belimi iki adam kırmıştır: Birincisi, bilimsel ile amel etmeyen alim; ikincisi, amel eden bilgisiz. (Safvetü’t Tefasir)
  • Biliyoruz ki Kuran ,doğa geometri ya da bir fizik kitabı değildir .Biliyoruz ki Kuran yalnız hidayet ve irşad kitabıdır . (Kur’an İlimleri)
  • Azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvadır. (Safvetü’t-Tefasir – صفوة التفاسير)
  • مَرَرْتُ عَلَى مُوسَى لَيْلَةَ أُسْرِيَ بِي عِنْدَ الْكَثِيبِ الْأَحْمَرِ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي قَبْرِهِ. (م)
    “Yürütüldüğüm gece (yani Mirac gecesi) kızıl bir tepenin yanında Mûsâ Aleyhisselâm’a uğradım. O, kabrinde ayakta namaz kılmakta idi.”
    (Sahîh-i Müslim) (Sünnet Hazinelerinden Bazı Hadis-i Şeriflerin Edebi ve Dil Açısından İncelenmesi)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş