Eğitim

Sarı Duvar Kağıdı – Charlotte Perkins Gilman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sarı Duvar Kağıdı – Charlotte Perkins Gilman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sarı Duvar Kağıdı kimin eseri? Sarı Duvar Kağıdı kitabının yazarı kimdir? Sarı Duvar Kağıdı konusu ve anafikri nedir? Sarı Duvar Kağıdı kitabı ne konu alıyor? Sarı Duvar Kağıdı PDF indirme linki var mı? Sarı Duvar Kağıdı kitabının yazarı Charlotte Perkins Gilman kimdir? İşte Sarı Duvar Kağıdı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Charlotte Perkins Gilman

Çevirmen: Sevda Deniz Karali

Editör: Alican Saygı Ortanca

Tasarımcı: Hamdi Akçay

Orijinal Adı: The Yellow Wallpaper

Yayın Evi: İthaki Yayınları

İSBN: 9786057762306

Sayfa Sayısı: 72


Sarı Duvar Kağıdı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Sarı Duvar Kağıdı, yazılmış en güzel ve en güçlü korku öykülerinden biri.” – Alan Ryan

Feminist bilinçle yazan Amerikalı ilk yazar olarak kabul edilen, Kadınlar Ülkesi’nin yazarı Charlotte Perkins Gilman, “Sarı Duvar Kağıdı”nda eşiyle beraber, kendisinin “perili ev” diye tanımladığı bir malikâneye taşınan ve odasındaki sarı duvar kağıdını saplantı haline getiren isimsiz hanım karakterinin başından geçen gerilimli bir öyküyü konu alıyor. Toplumsal cinsiyet, delilik, evlilik ve özgürlük şeklinde meseleleri tüyler ürperten bir hayalet hikâyesiyle birleştiren “Sarı Duvar Kağıdı”, yazıldığı günden beri en oldukça tartışılan ve incelenen korku eserlerinden. Doris Lessing, Toni Morrison ve Alice Walker şeklinde yazarları etkilemiş bir klasik.

Bu cilt ek olarak yazarın “Ben Cadıyken”, “Büyük Morsalkım” ve “Sallanan Sandalye” şeklinde korku öykülerini de içeriyor.

Duvarda gezinen bir şeyler var… Hayır, birisi var…


Sarı Duvar Kağıdı Alıntıları – Sözleri

  • Hiçbir şey için kılımı kıpırdatamıyorum, ek olarak korkulu derecede huysuz ve sinirli olmaya başladım. En küçük şeye bile ağlıyorum, devamlı ağlıyorum. John buradayken değil doğal ya da herhangi biri buradayken. Yalnızca yalnızken ağlıyorum.
  • Keşke daha süratli iyileşebilsem.
  • Yalnızca yalnızken ağlıyorum.
  • “Bazen düşünüyorum da, birazcık olsun yazabilecek kadar iyi olsaydım en azından düşüncelerimin baskısından kurtulup rahatlayabilirdim.”
  • “Cansız bir şeyde asla bu kadar oldukça ifade görmemiştim daha ilkin, ki cansız şeylerin aslına bakarsak ne oldukça şey ifade edebildiğini çoğumuz biliyoruz.”
  • kimi zaman düşünüyorum da, birazcık olsun yazabilecek kadar iyi olsaydım en azından düşüncelerimin baskısından kurtulup rahatlayabilirdim.
  • Bu aralar da bir fazlaca yalnızım.
  • “John benim gerçekte ne kadar acı çektiğimi bilmiyor. Acı çekmem için hiçbir niçin olmadığını biliyor,bu da ona yetiyor.
  • Yalnızca yalnızken ağlıyorum.


Sarı Duvar Kağıdı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

#1001kitap~~~: ~~~Bazen düşünüyorum da, 1az olsun yazabilecek kadar iyi olsaydım en azından düşüncelerimin baskısından kurtulup rahatlayabilirdim~~~
Amerikalı ilk feminist yazarlardan 1i olan Charlotte Perkins Gilman, kendi hayatından izler taşıyan “Sarı Duvar Kağıdı” öyküsünde şefkat ve korumacılık adına meydana getirilen kontrollere, baskılara, hanıma biçilen toplumsal rollere, soyutlanmaya ve en çok da fazla kapatılmaya isyan eder ki bu öyküye oyuzden kalbimi bırakmış olabilirim daha güzel ifade edilemezdi bu durum sanırım. Duvara yapışmış olan sari duvar kağıdı şeklinde yaşamını ve zihnini karartan, kaplayan bu baskılar onu güçsüzleştirir, zayıflatır, çaresizleştirir bu hikayedeki ruhsal yaşanmış olan tüm durumları hissederek okudum resmen oldukça etkileyiciydi…
“Ben Cadıyken” hikayesindeki hanım fikirleri her daim üzerimize yapışan rollerimiz adına gene etkileyiciydi zira bu durumlar hala güncelliğini ne yazık ki koruyorlar…
“Büyük Morsalkım” kokelerimizden sarkan sessizlikler içinde utanç olarak görülen hallerin ifadesi gibiydi öykü…
“Sallanan Sandalye” sınırlarımız içinde bilinçaltındaki düşüncelerimizden oluşan kuruntuların anlatıldığı güzel 1hikaye…
Gotik edebiyata 1yildir ağırlık veriyorum kesinlikle oldukça sevdiğim 1tarz oldu, karanlıklar, hayaletler ya da olmadığını düşündüklerimiz altındaki ruhsal durum ve tespitler bu edebiyat türünde beni en oldukça etkileyen kısımlar…
Oldukça yoğun olduğum bu günlerde gün içinde dinlenme aralarında okuduğum bu 4gotik öykü gün içinde elinize aldiginizda 1saatte bitecek 1kitap olup, ölmeden ilkin okunması ihtiyaç duyulan 1001kitap arasındadır, hikayelerin özünde oluşan sıkışmışlık durumlarının en güzel ifadesi gibiydi sanki hikayeler, arada nefes almak isteyenlere kesinlikle tavsiyemdir… (Ayşe…)

‘Bazen güçlü yanımız zaaflarımızdır. Bazen güçlü olabilmek için önce zayıf olmak gerekir.’ der, Glenn Beck.
On dokuzuncu yüzyıl Amerika’sında “kadın hastalığı” olarak malum deliliğin bu öyküyle aslına bakarsak katı cinsiyetçi toplumda toplumun problemi bulunduğunu yansıtmak amacıyla yazılmış kısa fakat dahiyane atıfları olan bir kitap okudum.‍️ Yazar Perkins Gilman yaşamış olduğu dönemde bu temada çokça eserler vermiş, bununla birlikte feminizm savunucularından biri olmuş. Sarı Duvar Kağıdı’nda ise adı olmayan başkarakterinin geçirdiği bunalım sürecini ve bu süreçten kurtulmak için verdiği mücadeleyi konu alıyor. Sinir bozukluğu ve halsizlik şikayetlerinin iyileşmesi ümidiyle kocası John, bebekleri ve kocasının kızkardeşi, beraber üç ay geçiricekleri kolonyal bir malikaneye gitmeleriyle başlıyor öykü. Edebiyatı oldukça seven başkarakter bu malikaneye taşındıktan sonrasında malikanenin sarı duvar kağıdı şeklinde genel detaylarında hayal dünyasını ileri derecede besliyor ve malikanenin perili köşkleri anımsattığını düşünmeye başlıyor. Bu durumun patolojik gösterilmemesi ve engellenme korkusu ile kendini ifade etmeye çalışsa da anlaşılamıyor, dolayısıyla gizlice günlük tutarak iyi hissetmeye çabalıyor fakat nafile.. artık bu sanrılarla baş başa kalıp bunu kendi içinde fazlasıyla normalleştiriyor. Ayrıca malikaneyi betimlediği bir oldukça satırda kölelik, delilik ve evlilik bağlamında adam egemenlik atıfları oldukça yerinde. Bilhassa kendi ruhsal bunalımını görmezden gelen kocasının yazarın rahatsızlığı üst sınıra vardığında öyküde geçen “Ne diye bayıldı ki bu adam şimdi? Ne yapalım, bayıldı işte, hem de duvarın derhal önüne, yolumun üstüne! Her geçişimde üstünden sürünmek zorunda kaldım!” deyişinin fazlasıyla etkisi altına alan bir fikir bloğu kurması bu öykünün türünün yalnız bir öykü olmadığını kanıtlıyor. Yazar hanım adam rollerini üst düzey bir psikolojiyle eleştirmiş ve feminist ütopya türünü bir kadının haleti ruhiyesi üstünden zekice anlamlandırarak ciddi bir noktaya taşımış. (Fulya)

Sarı Duvar Kağıdı Kitap Analizi: Bu kitabı anlatmaya başlamadan ilkin büyük olasılıkla yazarın hayatından bahsetmeliyim. Charlotte Perkins Gilman 1860 larda Amerika’da dünyaya geldi. İlk çocuğundan sonrasında doğum sonrası depresyonu görmeye başladı. Bu zamanlarda doğum sonrası depresyonu ciddiye alınan bir hastalık değildi. Doktoru ona düşünmemesini ve yazmamasını önerdi. Fakat bu onun yalnızca daha da kötüleşmesini sağlamış oldu. Durumunun kötüleşmesine kayıtsız kalamayan Gilman kontrolü kendi eline almaya karar verdi. Ona bu zararı dokunan tedaviyi veren doktorundan ve eşinden uzaklaştı. Zamanını yazı yazarak geçirdi ve bu da onun iyileşmesini sağlamış oldu. İşte Sarı Duvar Kâğıdı isminde öyküsünü de başından geçen bu olaylardan esin alarak yazdı. Gilman bu eseriyle ilgili: “ Bu öyküyü insanları delirtsin diye değil, delirmekten kurtarsın diye yazıldı ve işe yaradı da.” demiştir.
Bu araştırma burdan sonrasında spoiler ihtiva eder.
Sarı Duvar kâğıdının ana karakteri isimsiz, yeni evlenmiş, yeni anne olmuş bir karı. Yakın zamanda doktoru tarafınca sinirsel çöküntü ve depresyon teşhisi konduğu için eşi John’la üç aylığına eski bir konağa göç eder. Bu konakta kendini yormaması, düşünmemesi ve yazı yazmaması gerekmektedir. Ama ana karakterimiz bu kuralları saçma bulur, uymaz. Düşünmeyi bırakmaz ve gizlice yazı yazmaya devam eder. Bu da ana karakterin ikiye bölünmesini sağlar: içindeki ve dışındaki kişilik. Biz de bu hikâyeyi onun yazılarından okuruz. Başta yazılarında günlük olaylardan, eşi John’dan, ona bakmakla yükümlü olan eşinin kız kardeşi Jennie’den ve konağın fena zevkle yapılmış sarı duvar kâğıtlarından bahseder. Bir süre sonrasında bu duvar kâğıtları onda bir saplantıya dönüşür. Devamlı onları izlemeye ve onların gizemini açığa çıkarmayı kafasına koyar. Geceleri bu duvar kâğıtlarına bakarken duvar kâğıdının içinde kaçmaya çalışan bir karı görür ve bu onu sinirlendirir. Onu duvar kağıtlarına bağlamak ister. Ne diye kaçmaya çalışıyordur ki? Sahip oldukları ona yetmez mi? Aslında bu hanım onun içindeki benliğin bir yansımasıdır. Hapsedildiği bu yaşamdan kaçmak ister fakat dış benliği izin vermez. Ana karakter dış dünyayla iletişimi kestikçe kendi iç benliğini anlamaya adım atar, adeta gözleri açılır. Gözlerinin açılmasıyla da etrafındaki hanımlarında bu duvar kağıdının içindeki hanım şeklinde süründüğünü farklıdır. Bundan dolayı onlar da kendilerine dayatılan bu domestik hayata mahkumdur. Ana karakter sonunda duvar kağıdının içindeki bu bayanı, kısaca kendisini özgür bırakma sonucu alır. Bunu yapmanın tek yolunu da duvar kağıtlarını- bu durumda kendi dış benliğini yok etmektir. Öykünün sonunda ana karakter eşine şunları söyler : “ Nihayet çıkabildim, sana ve Jane’e rağmen! Ayrıca duvar kağıdının neredeyse hepsini söktüm, beni geri sokamazsınız içine!” Burada gördüğümüz suretiyle artık ana karakter kendisini duvar kağıtlarında görmüş olduğu hanımla bir tutmaktadır. Bu cümlede üstünde durmamız ihtiyaç duyulan bir öteki şeyse bahsi geçen Jane’dir. Bundan dolayı bu adı kitap süresince ilk kez duyarız. Bu iki türlü yorumlanabilir. İlki bu ismin yalnızca bir yanlışlık olarak yazılması, burada aslolan söylenmesi gerekenin Jennie olduğudur. İkinci yorumsa Jane’in ana karakterin adı olduğudur. Burada artık kendini Jane isminden, onun yaşantısından, onun toplumundan ve onun eşinden tamamen soyutlamıştır. Sonunda kendisine karşın özgür kalmayı başarmıştır. (Burcu)


Sarı Duvar Kağıdı PDF indirme linki var mı?


Charlotte Perkins Gilman – Sarı Duvar Kağıdı kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Sarı Duvar Kağıdı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Charlotte Perkins Gilman Kimdir?

Amerikan edebiyatının etkili sesi Charlotte Perkins Gillman (1860-1935), feminist harekete yüzyıl dönümünde mühim katkılar icra eden Amerikan geleneğinin mühim yazarlarından biridir ve feminist bir bilinçle yazan ilk Amerikalı (feminist) hanım yazar olarak kabul edilir.

Din bilimcisi olan babası çocukken ailesini terk ettiğinden yalnız ve mutsuz bir çocukluk geçiren Gillman, yaşamı süresince hanımefendilere uygulanan adaletsizlikleri eleştirmiş ve bayanların oy hakkını savunmuştur.

Sanat öğretmenliği ve mürebbiyelik icra eden Gillman, yazar olacağını sezdiğindeyse gönülsüzce evlenir. Ancak bir anne, ev idarecisi ve eş olarak yaşayacağı güçlükleri de tahmin eder ve evlendikten on bir ay sonrasında bir kızı olduğunda umutsuzluğa kapıldığından evliliğinde problemler yaşar. Annesi ve kocası ise, genç bayanı depresyonu yenmesi için dinlenmesi gerektiğine inandırarak, tedavi için Philadelphia, Amerika’da periyodunun bayanların sinir hastalıklarında uzmanlaşmış meşhur nörologu Dr. Sir Weir Mitchell’a gönderir. Histeri hastalarına verdiği dinlenme kürleriyle meşhur nörolog, Gillman’a altı haftalık yatak istirahatı verir ve entelektüel aktivitelerini kısıtlar. Eve döndükten sonrasında üç ay süresince bu tavsiyelere uyan Gillman, zihinsel bir çöküntü olan “borderline” hastalığının eşiğine gelir ve nerdeyse çıldırır. Hayatını, isteksiz bir eş ve anne olarak yaşamakla, istekli bir yazar olmak içinde geçirdiğini düşünür.

1888’de ise, evliliğinin deliliğine eğilim verdiğini anladığı için boşanma davası açan Gillman, kızıyla beraber Kaliforniya’ya taşınsa da sadece 1892’de resmen boşanabilir. 1900’de tekrardan evlenen yazar, 1934’de eşinin ölümü üstüne kızının ailesinin yanına göç eder ve bir yıl sonrasında göğüs kanseri bulunduğunu öğrenince bunun üretken yaşamına engel olacağına inanılmış olduğu için intihar eder.

Gillman’ın boşandıktan sonrasında değindiği ve evliyken yaşamış olduğu depresyonu otobiyografik öğelerle beraber anlattığı “Sarı Duvar Kağıdı” adlı öyküsü de, Freud’un özgül nedenlerle oluşan nevroz tespitine uygun bir halde sinirsel buhranları yüzünden hekim tavsiyesi üstüne, kocasıyla beraber dinlenmeye geldiği yazlık malikâne de kocasından ve onun kız kardeşinin denetim ve baskılarından uzakta, gizlice yazı yazmaya ve kitap okumaya çalışırken tamamen çıldırarak; evin sarı renkli duvar kağıtlarının desenlerinden dışarı çıkmak isteyen bir karı bulunduğunu düşünen, yazar bir kadının hikâyesini anlatır.

Öykünün derhal başlangıcında, kocasıyla beraber babadan miras kalan kolonyal bir malikâneye taşınan anlatıcı kadının, “perili ev” diye tabir etmiş olduğu ev, 19. yüzyıl romanslarını çağrıştıran bir atmosfere haizdir. Patriarkal bir simge olan bu çok önemli evin, kolonyal bir malikâne olduğu gerçeğinin ilk olarak vurgulanması, Amerikan tarihinin köle ticareti geçmişine de işaret eder ve öykünün sonunda, anlatıcının sadece duvar kağıdının desenlerinde görmüş olduğu hanım şeklinde delirerek özgürleşeceğini ima eder.

Kölelerin özgürlük hareketiyle özdeşleşerek, kolonyalizm eleştirisi de icra eden yazar, bayanların toplumsal cinsiyet öğretilerinin dışına çıkarak, özgürleşmeleri icap ettiğini de savunur. Gillman’a nazaran bu bağlamda, siyah kölelerin hayaletleri de, Amerikan kadının bastırılmışlığında, susturulmuşluğunda ve nihayet deliliğinde açığa çıkacaktır.

Hikâyenin sonunda anlatıcı hanım, baskıdan meydana gelen kendi şizofrenik bölünmesini yansıtır bir halde hem duvar kağıdını hem de kendi yazılarını kast ederek kocasına “Sonunda sana ve Jane’e karşın çıktım! Ve, kağıtların çoğunu parçaladım, kısaca beni yine oraya kapatamazsın.” der.


Charlotte Perkins Gilman Kitapları – Eserleri

  • Kadınlar Ülkesi
  • Sarı Duvar Kağıdı
  • Bizim Ülkemiz
  • Dağı Yerinden Oynatmak
  • Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler
  • The Yellow Wallpaper and Other Stories


Charlotte Perkins Gilman Alıntıları – Sözleri

  • ”Erkeklerin kadınlardan daha üstün olduğu şeylerin cinsiyet farlılığından kaynaklandığını gururla iddia ediyorduk. Erkeklerin hanımlarda görülmeyen fena özellikler sergilediği şeyleriyse büyük bir kolaylıkla ırk özelliği olarak değerlendiriyorduk.” (Bizim Ülkemiz)
  • “Bazen düşünüyorum da, birazcık olsun yazabilecek kadar iyi olsaydım en azından düşüncelerimin baskısından kurtulup rahatlayabilirdim.” (Sarı Duvar Kağıdı)
  • ”Her dinin içindeki dayatma inanç, nihai hakikat bulunduğunu iddia ederek, öteki inananlara ve inanmayanlara karşı ahmakça bir üstünlük duygusu geliştirilmesini teşvik etme eğiliminde olduğundan, zulümde uç noktalara koşarlar.” (Bizim Ülkemiz)
  • “Havva Ana’ya ulaşınca, orada değildim ve hikayeyi inkar edemem fakat şunu söyleyeyim ki eğer günahı dünyaya getirdiyse bile biz erkekler günahın bugüne dek gelmesinde aslan payına sahibiz. Buna ne dersiniz?” (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
  • İnsan zihninin en ayırt edici özelliklerinden biri, daha iyi şeyler öngörmesidir.
    Önceye ve sonraya bakarız biz
    Ve olmayan için yas tutarız. (Dağı Yerinden Oynatmak)
  • Yalnızca yalnızken ağlıyorum. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Şahsen, zevk alarak meydana getirilen bir işin, coşku ve değişiklikle birlikte bana iyi geleceğine inanıyorum… (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
  • Yalnızca yalnızken ağlıyorum. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Erkekleri dişilikle etkilemekten oldukça onlarla insan olarak dost oldu; insan olarak düşünce alışverişi yapmış olup anlaştılar. Kadınlar o denli insan değildi. Genellikle daha dar bakış açıları, daha azca deneyimleri vardı. İçlerinden birine konuşmak için yaklaştığında, fazla kadınca bir perspektif, faklı toplumsal ve etik kıymet anlayışları, konumlarının getirmiş olduğu garip sınırlamalar devreye giriyordu. (Bizim Ülkemiz)
  • ”Her şey bolca oranda olduğunda, hepimiz istediği kadar almakta özgürdü; yetersiz olduğunda bölüyorlardı. Ne yaptıklarıyla ve ne yapacaklarıyla ilgileniyorlardı, ne alacaklarıyla değil.” (Bizim Ülkemiz)
  • İnsanlarınız halka yalan söylenmesine o denli alışmış ki umursamıyorsunuz. Gözünüzü dört açmanız ihtiyaç duyulan belli kötülüklere karşı nüzul olmuş, hissizleşmiş, nasırlaşmışsınız. Oldukça daha çok ses çıkardığınız, oldukça daha azca tehlikeli bir sürü şey var. (Bizim Ülkemiz)
  • Keşke daha süratli iyileşebilsem. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Bu aralar da bir fazlaca yalnızım. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Otorite yöntemi oldukça rahat. ‘Bu bir emirdir!’ ve sen yalnız yerine getirirsin. Düşünmek yok, emek yok, mesuliyet yok. Tanrı bu şekilde söylüyor, kral ya da kaptan bu şekilde söylüyor, kitap bu şekilde söylüyor ve hepsinin omurgası Aile, Baba-Patron. Nasıldı o güzel öykü: ‘Baba ne diyorsa odur!’ (Bizim Ülkemiz)
  • “Yalanlara inanmayı bırakıp gerçekleri gördüğümüzde, dünyanın nasıl bir sabaha uyandığını sana hissettirebilseydim keşke.” (Dağı Yerinden Oynatmak)
  • ”Demokrasi, tüm insanların bilgili, mantıklı ve koordineli eylemlerde bulunmasını gerektirir.” (Bizim Ülkemiz)
  • Neden olmasın? Neden hayatında bir kez olsun kendin olmayasın, insanların senden istediklerini değil kendi istediğin şeyi yapmayasın? (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)
  • “John benim gerçekte ne kadar acı çektiğimi bilmiyor. Acı çekmem için hiçbir niçin olmadığını biliyor,bu da ona yetiyor. (Sarı Duvar Kağıdı)
  • Beyefendiler her daim zararsız mıdır? (Kadınlar Ülkesi)
  • “…yazmak düşüncelerin basıncını azaltır ve beni rahatlatırdı.” (Sarı Duvar Kağıdı ve Diğer Öyküler)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş