Eğitim

Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! – Paul Ekman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! – Paul Ekman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! kimin eseri? Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! kitabının yazarı kimdir? Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! konusu ve anafikri nedir? Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! kitabı ne konu alıyor? Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! PDF indirme linki var mı? Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! kitabının yazarı Paul Ekman kimdir? İşte Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Paul Ekman

Çevirmen: Erdem İlgi Akter

Yayın Evi: Okuyan Us Yayınları

İSBN: 9786054054701

Sayfa Sayısı: 392


Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yüz İfadelerinden Duyguları ve Düşünceleri Tanımak, Okumak

 Bestseller hususi durumunu kaybetmeyen kitapları; toplumsal yaşam, iş yaşamı ve siyasete getirmiş olduğu şeffaflık anlayışı, sevilen dizilere bile mevzu olmuş yaşamıyla Paul Ekman, yaşayan bir dahi ve 20. yüzyılın en başarı göstermiş bilim adamlarından biri olarak kabul ediliyor. Paul Ekman, Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! kitabıyla artık Türkçe’de !

 Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! ‘da duygularımızla, gerçek düşüncelerimizle yüzleşeceğiz. Kendimizi iyi mi ifade ettiğimizi, kimi vakit iyi mi yanlış anlaşıldığımızı ve gerçekleri iyi mi sakladığımızı göreceğiz. Vücut dilimizi, ses tonumuzu, mimiklerimizi takip ederken, kendimizi tekrardan tanıyacağız. Aslında gerçek tüm yüzümüzden okunuyor. Gerçeği okuyabilenlerden olabilmek için, bugün FBI, CIA ve ATF benzer biçimde hükümet kurumlarının, avukatların, yargıçların ve polislerin, ek olarak Pixar ve Industrial Light and Magic benzer biçimde animasyon stüdyolarının da dahil olmak suretiyle çeşitli şirketlerin duygusal ifadeler mevzusunda çoğunlukla kullandığı Yüz Hareketi Kodlama Sistemi’ni öğreneceğiz. Yüz ifadelerinden duyguları ve düşünceleri tanıyabileceğiz, okuyabileceğiz.


Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! Alıntıları – Sözleri

  • “En çok değer verdiğimiz kişilere en fazla kızmamızın nedenlerinden biri de,bu kişilerin bizi en yakından tanıyan,korkularımızı, zayıflıklarımızı ve bizi en fazla incitecek şeyin ne olduğunu en iyi bilen kişiler olmalarıdır.”
  • “Mutluluk terimi sorunlu bir terimdir;çünkü mutsuzluk gibi yeterince açıklayıcı değildir.”
  • “Ne her şey bizi duygulandırır,ne de her zaman duygularla sarmalanmışızdır.Duygular gelir ve geçer.Bir an bir duyguyu hissederiz,sonra bakmışız başka bir an hiçbir şey hissetmiyoruz.”
  • Yüzdeki samimi bir sevinç duygusu, yüzdeki büyük elmacık kası ile gözkapakları çevre kasının kasılması ile ifade olur. Sahte sevinç ve yalancı gülüşler bu ikinci kasın kasılmasına sebep olmaz
  • Duyguların ifadesi benzer biçimde, toplumsal olarak ehemmiyet taşıyan her şey öğrenme sürecinin bir ürünüydü ve kültürden kültüre farklılıklar göstermekteydi.
  • “ Depresyonda olan kişiler kendilerini çaresiz hissederler. Bir şeylerin iyi gideceğine inanmazlar. Bu haldeyken, üzüntü ve agoniye ek olarak suçluluk ve utanç duyguları da kuvvetli bir halde hissedilir. Depresyondaki kişilerin yukarıda bahsedilmiş olduğu benzer biçimde düşünmelerinin sebebi kendilerini değersiz olduğuna inanmalıdır. Depresyon yaşam içinde meydana gelebilen bir vakaya tepki yada aşırı tepki olarak ortaya çıkabilir ya da nedensiz yere ortaya çıkmış olduğu da gözlemlenebilir. “
  • Tepkilerimizi sonlandıramıyor oluşumuz, onları yönetim edemeyeceğimiz anlamına gelmez.
  • Güceniklik, irin toplamışsa intikam alma olasılığı da büyük olacaktır.
  • Kişinin kaygı duyduğunu gösteren ifadenin düzmece olması da bir olasılıktır sadece üzüntü durumunda meydana getirilen kas hareketlerinin bir çok planlı yapılabilecek kolay hareketler değildirler.


Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Paul Ekman insanların duygu ve düşüncelerini yüz ifadelerine iyi mi yansıttığını araştırmış. Her milletten insanoğlunun aynı duygu karşısında aynı yüz ifadelerini sergileyip sergilemediğine, yüz ifadelerinin sonradan mı öğrenildiğine araştırmasında yer vermiş.
Kitapta da bu araştırmasında edinmiş olduğu bilgiler fotoğraf yardımıyla anlatılıyor.
Keyifli okumalar. (Betül Sena)

Gerçek tamamen yüzümüzdedir.: Paul Ekman kimdir?
California Üniversitesi, Psikiyatri Kısmı öğretim üyesidir. Bugüne kadar, aralarında Amerikan Psikoloji Birliği’nin Seçkin Bilimsel Katkı Ödülü ile Chicago Üniversitesi Beşeri Bilimler Fahri Doktora ünvanının da bulunmuş olduğu birçok ödüle layık görülmüştür. Ekman, yakın dönemde meydana getirilen emekler bazında, 20.yy’ın en etkili psikologları içinde yer almıştır.
Ekman’ın ilgi alanları; sözsüz davranış ve yazışma, bilhassa kişiler arası iletişimde yalan ve duyguların ifadesi ve psikolojisi mevzuları üstüne odaklanmaktadır. Ekman, 1970’lerde, psikolog meslektaşı Wally Friesen ile beraber yüz ifadelerini ölçmeye yönelik, Yüz Hareketi Kodlama Sistemi adlı bir sistem geliştirmiştir. Bu sistem günümüzde dünya üstünde yüzlerce bilim insanı tarafınca kullanılmaktadır.
Ekman, FBI, CIA ve ATF benzer biçimde hükümet kurumlarına, avukatlar, yargıçlar ve polislere ve ek olarak Pixar ve Industrial Light and Magic benzer biçimde animasyon stüdyoları da dahil olmak suretiyle çeşitli şirketlere duygusal ifadeler mevzusunda çoğunlukla danışmanlık hizmeti vermektedir.
Mikro ifadeler kişiden kişiye, toplumsal yapıya, herhangi bir kesime yada kaba tabirle ırka nazaran değişik mıdır?
Ya da evrensel midir?
Ekman; 1965 senesinde ifadeler üstüne hiçbir şey bilmiyorken tamamen rastlantı eseri.. “Savunma Bakanlığı’nın İleri Araştırma Projeleri Birimi (ARPA – Advanced Research Projects Agency) sözsüz davranışları değişik kültürlerde araştırmam için bana bir fon sağlamış oldu. Bu fon için herhangi bir müracaat yapmamıştım; sadece yaşanmış olan bir skandal sebebiyle bir araştırma projesinin bir karşı-isyan hareketini kamufle amacıyla kullanılmasıyla- fazlaca mühim bir ARPA projesi iptal edilmişti. Buna ayrılan paranın ise, söz konusu mali yıl içinde, denizaşırı ülkelerde yürütülecek, tartışmalı olmayan bir araştırmada kullanılması gerekiyordu. O gün tesadüfen bu fonların aktarımından görevli insanın ofisindeydim. Taylandlı bir hanımla evliydi ve eşiyle sözsüz iletişimlerinde deneyimlediği farklılıklardan oldukça etkilenmiş görünüyordu. Bu mevzuda nelerin evrensel bulunduğunu, nelerin kültüre bağlı değiştiğini bulmamı istedi. Başta çekimserdim; fakat bu sıkıntılı fırsatı kaçıramazdım da.” diyor kitabının yirmi dördüncü sayfasında.
Araştırmasına başlamadan ilkin dil’lerin lehçeye, ağıza nazaran değişmiş olduğu benzer biçimde, ifadelerinde tamamen değişik kültürlerde farklılık göstereceği düşünerek başlamış.. Darwin’in aksi savını hatırlasa da, “yanıldığına o denli inanıyordum ki.. kitabını okumaya tenezzül bile etmedim.” diyerek açıkça dile getirmiş.
Başına konan öteki şans kuşu ise Silvan Tomkins’le tanışmış olması. “Duygular hakkında yazdığı, yüz ifadelerinin doğuştan ve insan türü için evrensel bulunduğunu iddia eden kitabı hemen hemen yeni yayımlanmıştı. Ancak kitap bu iddiasını destekleyecek kanıtlardan yoksundu. Aynı bilimsel niteliği olan dergiye bununla birlikte ikimiz de sözsüz davranışlar hakkında birer makalemizi yollamamış olsaydık -Silvan’ın emek harcaması yüz, benimkisi ise gövde hareketleri hakkındaydı, kitaplarını okuyacağımı ya da kendisiyle tanışabileceğimi asla sanmıyorum.” diyor. Tomkins’in, Darwin benzer biçimde düşünüyor olmasından dolayı, hatalı olacağını düşünmüş.
Beş ülke(Şili-Arjantin-Brezilya-Japonya-Amerika), beş değişik kültürden oluşan ilk çalışmasında.. insanlara çeşitli fotoğraflar göstererek, onlara hangi yüz ifadesinin, hangi duyguya denk düştüğünü soruyor. Bu beş değişik kültürün insanları sanki aralarında “anlaşmış” benzer biçimde netice: İfadelerin evrensel olabileceğini gösteriyordu.
Silvan Tomkins’in tavsiyesiyle değişik kültürlerde araştırma icra eden psikolog Carrol Izard da aynı deneyi uyguladığı vakit aynı sonucu aldığını söylüyor, Ekman’a. Tomkins bu iki araştırmacıya da birbirleri hakkında data vermemiş.. yalnız bu araştırmayı yapanların yalnız kendilerini olmadığını ve ifadelerin evrensel olduğu gerçeğini açıkça göstermek istiyordu. Ekman buna içerliyor.. bundan dolayı okumaya bile tenezzül etmediği Darwin haklı çıkıyordu.
Peki fakat ya pek fazlaca “akıllı” insanoğlunun, duygularını toplumsal olarak öğrendiyse sorusu aklına takılıyor. Bazı antropologlar, insanların mutsuz olduklarını halde gülümsediklerini bulduktan sonrasında, Darwin’in fikirlerini terk etmişler. “Sosyal olarak ehemmiyet taşıyan her şey öğrenme sürecinin bir ürünüydü ve kültürden kültüre farklılar göstermekteydi.” Bu “Gösterme kuralları(display rules)” doğrusu bizlere kuşaktan kuşağa aktarılan, ebeveynlerimizden de bizlere “tembih” olarak geçen kurallar, duyguların ifade biçimi, maskeleme vb insanları yönlendiriyor. Ekman bu formülü bir takım araştırmayla kontrol etmiş.
Fakat Ekman açık aramaktan vazgeçmeyerek, değişik kültürden insanların medya aracılığı ile hatta bu değişik kültürden etkileşim halinde olan kişilerin birbirlerinden öğrenmiş olması imkansız mıydı? Mesela kimi zaman hepimiz bilincinde olmasak da, karşımızdaki insanı fizyolojik olarak yansılamak edebiliyorsak (gövde dilinin bilincinde olmayanlar) niçin duygunun yüzdeki ifadesini yansılamak edilmesin? Haklı olsa da olmasa da artık bir sonuca varmak isteyen Ekman, tamamen izole bir kültür arayışına başlıyor.
“Elimdeki yüz ifadesi fotograflarının Şili, Arjantin, Brezilya, Japonya ve Amerika’daki insanlarınkiyle aynı duyguları gösterdiği ortaya çıkarsa, resmen turnayı bakış açısından vuracaktım.”
1967 yılının sonlarına doğru, Papua Yeni Gine’nin Cenup Doğu Dağları bölgesinde, yedi bin fit yüksekliğindeki minik dağlık köylerde yaşayan Fore insanlarını araştırmaya başlıyor. Söylediğine nazaran bu halkın alfabesi yok ve dilini de bilmediğinden misyoner okulundan birkaç talebe ile İngilizce, Pidgin ve Fore dili içinde gel-git yaşarak iletişime geçmiş. Beyaz ırkın fotoğraflarını yorumlayabilecekler miydi? Hiç fotoğraf görmeyen bu kişiler gösterileni anlayabilecekler miydi? Fakat bu problemleri sorunsuz aşarken: En önemlisi yazılı bir dili olmayan bu halk, gösterilen fotoğraflardaki duygu için listeden kelime seçemiyorlardı.. onlardan her bir fotoğraf için öykü anlatmasını istiyor. Hani sırtınız kaşınır sadece kolunuzun yetişmez ya.. Ekman’ın durumu tam da buydu. Herkesten resimler üstüne hikayeleri zorda olsa toplamayı başarıyor.
“Hikayeler çoğunlukla her bir fotoğrafın gösterdigi kabul edilen duyguya uymaktaydı. Mesela, tahsilli kültürlerden insanların üzüntü olarak tanımladığı bir duygu için Yeni Gineliler çoğu zaman fotoğraftaki kişinin çocuğunun ölmüş bulunduğunu söylüyordu. Yine de öykü anlatımı oldukça acayip bir süreçti, belirli bir duyguya değişik hikayelerin denk düşmesinin kolay bir iş olmadığını gösteriyordu. Bu işi başka türlü yapmam icap ettiğini biliyordum; fakat henuz iyi mi yapacağımı bilmiyordum.”
Kişilerin duygularını kışkırtarak: Neşeli hallerini, kızgınlıklarını, kaset çalar da kendi seslerini ilk kez duydukları şaşkınlıklarını, şiddete karşı tepkilerini ölçerek hepsini filme alıyor. Ve bunlar kültürden kültüre farklılık gösteren görüşünün aksine ifadelerin evrensel olabileceğini gösteren durumlardan biri oldu onun için. 1968’in sonlarında bu kez daha kapsamlı ve net sonuçlar verecek deneyler için ekibiyle yine aynı topluluğu ziyaret ediyor ve bu kez yüze yansıyan mikro duygu ifadelerinin evrensel bulunduğunu kabul ediyor.
1969’da ulusal insanbilim konferansında edindikleri bulguları sunduklarında, araştırmasının en başlangıcında düşündüğü benzer biçimde düşünenler bu bulgulardan rahatsız oldular. Onlara nazaran insan davranışları organik değil, yetiştirme meselesi bulunduğunu inanıyorlardı. Ekman, onların şüphelerini gidermek için aynı araştırmayı başka bir bilim insanının yapmasıydı(hatta onun haksız bulunduğunu çıkartmak isteyen birinin). Endonezya’nın Batı İrian bölgesinde yaşayan ve izole grup olan Dani’lerle birkaç senedir saha emek harcaması icra eden Karl Heider adlı antropologla karşılaşıyor. Heider, Dani’lerin duygularını özetleyen kelimeler olmadığı içinse çalışmasının devamlı ters gittiğini söyleyince Ekman, araştırmasına ilişik tüm materyalleri ve kısa bir ziyaretle araştırmayı iyi mi yapacağını konu alıyor. Ve sonuçlar ise birbir aynıydı. Hatta okur-yazar kültürü ve tamamen izole yaşayan kültürler, korku ve şaşkınlık ifadelerinin görsellerini seçmekte/anlamakta epey güçlük çekmişlerdir.
Duygularımızın tamamen “gösterme kuralları” olarak öğrenilmiş bulunduğunu sadece duygularımızın yüzümüze yansıyan ifadelerinin ise, tamamen evrensel bulunduğunu, kızı Eve’in, Ekman’ın kendisinin biyometrik, tamamen izole yaşayan halkın ve gazete kupürlerinden fotoğraflarla bilimsel olarak kanıtlamaktadır. (Hatta Ekman bu araştırmaya ilk başladığında yüz hareketlerini hangi kasların etken çalıştığını anlayabilmek için, hangi duygunun hangi ifadeyi tetiklediğini idrak etmek ve yüz yapısını öğrenmek suretiyle kendi yüzünü denek olarak kullanıyor: İğne kullanarak.)
Edgar Allan Poe Çalınan Mektup’unda bunu biliyordu:
“Karşımdakinin ne kadar akıllı ya da aptal, ne kadar iyi ya da fena kalpli biri bulunduğunu ya da o anda neler düşündüğünü idrak etmek istediğimde, yüzüme elimden geldiğince karşımdakinin yüz ifadesini takınırım ve zihnimde ya da yüreğimde yüzümdeki ifadeye uygun hangi fikir yada duyguların doğacağını beklerim.
(Tüm Hikayeleri I, İthaki Yayınları, 2001)
Kitabı okurken tekrara düşüyor bulunduğunu düşünebilirsiniz fakat aslen öyleki değil. Yer yer kendi ailesinden örneklerle ya da Ekman’ın yazdığı hikayelerde, duyguların kendimiz ve karşımızdaki şahıs açısından ele alınıyor. Birkaç sayfa sonrasında ise aynı mesela tam tersini ya da daha değişik bir versiyonunu da göze alınmış hali görmüş olacaksınız. Tıpkı, perspektif ve anlatıcı türleri benzer biçimde.
Kitabın Türkçeye çevrilmiş ilk baskısını okuduğum için pek fazlaca yazım hatası gözümü kanattı. 😀 Umuryorum ki öteki baskılarında yayınevi bu hatalarını düzeltmişlerdir. Kitabın sonunda da sizi bekleyen testte başarılar dilerim… (;
Son olarak 48 bölüm ve 3 sezondan oluşan, Lie To Me dizisinde canım Tim Roth’un canlandırdığı Dr. Cal Lightman karakterinin aslolan kahramanı Paul Ekman’dır. Ekman’ın mikro ifadeler üstüne olan keşfini ve çalışmalarını ve başarısını ele alıyor. Şiddetle tavsiye etmekle birlikte nacizane düşüncem dublajlı izlememenizdir: Şundan dolayı nefes alışverişinden, ses tonundana kadar fark yaratır. Dizinin çekim açısı, mikro ifadeleri daha kati anlamanızı sağlayacak. Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın!? kitabı ve Lie To Me dizisi artık insanlara eskisi benzer biçimde göremeyeceğiniz yapımlar. Bu bir avantaj mı, dezavantaj mı.. buna siz karar vereceksiniz. (:
Sağlıcakla ve okur kalınca… (: (Élûriel)

Yalan söylediğimi iyi mi anladın?
Ilk olarak birazcık kitabından anlatmak isterim. Bilindiği suretiyle yazarın ‘Lie to me ‘ adlı dizinin çekiminde destek bulunduğunu öğrendiğimde ilkin diziyi izledim. Açıkçası ilk bölümlerde etkilendim de. Hemen diziyi bitirip kitabını okumak istedim ve aldım. Ancak beklediğimin altında çıktığını söylemeliyim.
Uzmanımızın yapmış olduğu araştırmaları, bu araştırma sürecinde yaşadıklarını ve günlük hayatımızdaki yerini çeşitli fotoğraflar üstünden değindiği bir kitap. Okurken artık ne vakit bitecek söylediğim bölümler oldu, ara verip bıraktığım, artık okumak istemiyorum deyip kenara bile koydum.
Ancak bir şey farkettim. Tüm bu mikro ifadeleri yavaş yavaş sindirip öğrendikçe bigün girdiğim bir toplumsal ortamda birinin yüz ifadesinde bu ifadelerden biri görmüş olmak… İşte o vakit içimde anlatılmaz bir mutluluk oluşmuştu. Evet neredeyse saniyelik bir görüntüydü gördüğüm fakat insanoğlunun bunu kendisinin farkedip bulması fazlaca başka bir duygu. Ve sonrasında baktığınız her yüzde o saniyelik ifadeleri aramakta buluyorsunuz kendinizi.
Sizler ister diziyi izleyin ister kitabı okuyun. Tek diyebileceğim etrafınızdaki birinin yüzünde o mikro ifadeyi görmeniz. Acaba iyi bir duygu mu yatıyor altında yoksa fena mü ?
İyi araştırmalar 🙂 (Nihal)


Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! PDF indirme linki var mı?


Paul Ekman – Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?! PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Paul Ekman Kimdir?

Paul Ekman (15 Şubat 1934), insan duyguları ve bunların yüz ifadeleri (mimikler) üstündeki etkileriyle ilgili yapmış olduğu çalışmalarıyla öncü olan bir psikologdur.

Ekman’ın araştırmasının temeli insan davranışlarının ve durumlarının vakit içindeki gelişiminin araştırılmasına dayanmaktadır.

2009 Yılının en çarpıcı tv şovlarından Fox Life ve Dizimax kanallarında gösterilmekte olan Lie to Me (Bana Yalan Söyle) adlı dizide erkek oyuncu Tim Roth tarafınca canlandırılan Cal Lightman adlı karakter, genel olarak Paul Ekman’ın yaşamı ve çalışmalarından esinlenerek yaratılmıştır.

Biyografisi

Paul Ekman 1934’te bir çocuk doktorunun oğlu olarak Washington D.C.’de Dünya’ya geldi. Çocukluğu, New Jersey, Oregon ve California içinde geçmiştir.

Lisans eğitimini Chicago ve New York üniversitelerinde tamamlamıştır. Doktorasını ise 1958’de Langley Porter Nöropsikiyatri Enstitüsünde bir yıl yetişim yaptıktan sonrasında Adelphi Üniversitesi’nden almıştır.

Kendisine 1971’de Ulusal Akıl Sağlığı Enstitüsü (UASE) tarafınca (National Institute of Mental Health (NIMH)) Araştırmacı Bilimadamı ödülü verilmiştir. Bu nişanı sonrasında 1976, 1981, 1987, 1991 ve 1997’de yine yine almıştır. 40 yılı aşkın bir süre UASE, Ekman’ın çalışmalarını burslar, ödüller ve maddi kaynak sağlamak benzer biçimde çeşitli şekillerde desteklemiştir.

2001’de Ekman John Cleese ile beraber BBC için The Human Face (İnsan Yüzü) belgeselini hazırlamışlardır.

2004’te California Üniversitesi Psikiyatri Departmanında profesör olarak emekli oldu. 1960 – 2004 içinde Langley Porter Psikiyatri Enstitüsünde vazife yapmış oldu.

11 Mayıs 2009 tarihindeki Time dergisinde en fazlaca iz bırakan 100 insan içinde adı anılmıştır.

Emekleri

Ekman’ın, yüz ifadeleri (mimikler) mevzusundaki çalışmalarının esin deposu, psikolog Silvan Solomon Tomkins’in (1911 – 1991) aynı mevzu üstünde yapmış olduğu emekleri olmuştur. Ekman, Margaret Mead benzer biçimde bazı antropologların iddialarının aksine yüz ifadelerinin kültürel kökenli olmadığını, aksine tüm yüz ifadeleri ve mimiklerin evrensel bulunduğunu ortaya çıkarmıştır.

Üstelik bu durumun yalnız insanlarda değil, insanlarla aynı evrimsel köklere haiz tüm canlılarda (ör. primatlar) aynı şekilde bulunduğunu göstermiştir. İlk aşamada gözlemlenen en temel evrensel yüz ifadeleri (mimikler) şöyleki olmuştur; kızgınlık (sinirlenme), iğrenme (tiksinme), korku, zevk, üzüntü ve şaşırma olmuştur. Bunların haricinde, aşağılama (hor görme) ifadesi diğerlerine nazaran daha zayıf belirginliğe haiz olmasına karşın evrensel kabul edilen bir başka ifade olarak tespit edilmiştir.

Dr. Maureen O’Sullivan ile beraber yürüttükleri daha önceleri Diojen Projesi olarak adlandırdıkları Büyücüler Projesi (İng.Wizards Project) adlı emek verme esnasında Ekman, insan yüzünde, eğitilmemiş yada doğuştan kabiliyete haiz olmayan kişilerin göremediği mikro ifadeler (mikro mimikler) (İng.Microexpressions) bulunduğunu ve bunların gözlemlenmesi yardımıyla yalan tespiti çalışmalarına yeni bir perspektif getirilebileceğini savunmuştur.

İleriki safhalarda, tüm derslik ve mesleklerden oluşan 15.000 denekle yürütmüş olduğu testlerin sonucunda, aralarından yalnız 50 şahıs tamamen eğitimsiz olarak tam başarı göstermiş yalan tespiti yapabildikleri görülmüştür. Bu organik yetenkli bireylere Doğruluk Büyücüleri (Truth Wizards) denilmiştir.

Bununla beraber, Yüz Hareketleri Tanımlama Sistemi (YHTS) (Facial Action Coding System (FACS)) adını verdiği bir sınıflandırma sistemi geliştirmiştir. Bu sistemin amacı insan yüzüyle oluşturulabilecek tüm ifadelerin belli kodlar vererek sınıflandırmaktır.

Ayrıca Ekman, sözel olmayan yazışma paternleri üzerine fazlaca oranda araştırma yapmış ve yayımlamıştır. Bilhassa yalan tespiti mevzusunda yapmış olduğu emekler yalnız yüzle sınırı olan kalmamış, vücudun geri kalanını da kapsamıştır.

Tüm fizyolojik ve sözel olmayan belirteçlerin haricinde, sözel belirteçlerin de yalan tespiti mevzusunda iyi mi yorumlanacağı üstünde de çalışmıştır. Monika Lewinsky skandalıyla ilgili röportajında, eğer Bill Clinton’u ben sorgulasaydım yalanını derhal yakalardım demiştir, bunu da Bill Clinton’un Monika Lewinsky’den bahsederken kendinden uzaklaştırıcı lisan kullanmasını tespit ederek desteklemiştir.

Ekman’ın emekleri, toplumsal olarak, yalanın iyi mi ve niçin söylendiği ve insanların yalan yakalamak mevzusundaki ilgisizliği konularının incelenmesine büyük katkı elde etmiştir. Katkıları içinde altürizm (diğergamlık), şefkat ve barışçıl insan ilişkilerinin kökenleri hakkında yapmış olduğu bilimsel araştırmalar da vardır.

Şu anda Paul Ekman, tüm bu çalışmalarına ek olarak görsel bilişim araştırmacısı Dimitris Metaxas ile beraber görsel yalan tespit aleti üstünde de iş koşturmacasındadır.

Emekler esnasında kültürler arası araştırmaların temellendirilebilmesi için dış kirlenmeye fazlaca azca maruz kalmış izole bir kültüre haiz olan Papua Yeni Gine yerlilerinden referans alınmıştır. Bu çalışmanın sonucunda tüm insan halklarında, her bireyde aynı olan temel yüz ifadeleri, mikro mimikler şöyleki bir listede sıralanmıştır:

Kızgınlık (sinirlenme)

İğrenme (tiksinme)

Korku

Mutluluk

Üzüntü (üzüntü)

Şaşkınlık

Fakat 90’lı yıllara gelindiğinde araştırmalarını sürdüren Ekman bu mikro ifade listesini genişletmiştir:

Eğlenme

Aşağılama (hor görme)

Hoşnutluk

Mahçubiyet

Heyecanlanma

Suçluluk duygusu

Gurur

Rahatlama

Memnuniyet

Zevk

Utanç

FACS ve F.A.C.E Eğitimleri

Paul Ekman insan yüzünün incelenmesi ve yüz ifadelerinin anlamlandırılmasının öğretilmesi için 2 emek verme programı geliştirmiştir. Bu programlar; FACS – Facial Action Coding System ve F.A.C.E – Facial Expression.Awareness.Compassion.Emotions’dır.

FACS eğitimi insan yüzü tarafınca yapılabilecek tüm hareket varyasyonlarının tek tek AU0’lara(hareket birimleri)(İng.AU – Action Unit)ayrılması ve kodlanması amacıyla meydana getirilen bir çalışmadır. FACS eğitimi, 1978 yılından beri bireylerin kendi kendilerini eğitebilecekleri bir kullanım kılavuzu şeklinde meraklılara ve eğitim göreceklere sunulmaktadır. Şu anda CD temelli bir el kitabı olarak temin edilebilmektedir.

F.A.C.E eğitimi ise insan yüzündeki hareket kombinasyonlarından duyguların ve hislerin yakalanması için meydana getirilen bir çalışmadır. Bu eğitim iki ayrı eğitim aracı vasıtasıyla verilmektedir.

Bu araçlar; Mikro ifade eğitim aracı METT (Micro-expression Training Tool) ve gizli saklı ifade eğitim aracı SETT (Subtle-expression Training Tool)’dır.

Eğitimlerin ve araçların tamamı bireylerin kendi kendilerini eğitebilecekleri şekilde dizayn edilmiştir ve Paul Ekman’ın şirketinin web sayfası üstünden meraklılara belli ücretler karşılığında tedarik edilmektedirler.

Şu anda dünyada yaygın olarak Paul Ekman International tarafınca ESaC (Emotional Skills and Competencies – Duygusal Beceriler ve Yetkinlikler) ve ETaC (Evaluating Truthfulness and Credibility – Gerçekliği ve Güvenilirliği Değerlendirmek) adlı eğitimler verilmektedir. Türkiye’de Paul Ekman International eğitimlerinin yetkili temsilcisi Sola Unitas Akademidir.

Aldığı Ödüller

1983 – Fakülte Araştırma Lektörü, California Üniversitesi, San Francisco

1991 – Üstün Bilimsel Katkı Ödülü – Temel araştırmalarda Amerikan Psikoloji Birliği’nin en büyük ödülü.

1994 – Beşeri Emekler Onursal Doktoru, Chicago Üniversitesi

1998 – William James Emsal Ödülü, Amerikan Psikoloji Derneği

2001 – Amerikan Psikoloji Derneği tarafınca 20. yüz senenin en iz bırakan psikologlarından biri olarak belirlendi.

2008 – Beşeri Emekler Onursal Doktoru, Adelphi Üniversitesi

2009 – TIME Dergisi 2009’un en iz bırakan 100 insanı içinde seçildi.


Paul Ekman Kitapları – Eserleri

  • Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!
  • Ne Düşündüğünü Biliyorum
  • Çocuklar Neden Yalan Söyler?
  • Telling Lies


Paul Ekman Alıntıları – Sözleri

  • “Ve daha da kötüsü kendini inandırmay8 başaran bir yalancının, kendi yalanının doğru olduğuna inanır hale gelmesidir. Bu tip yalancılar tespit edilemez. Sadece yalan söylediklerinin bilincinde olan yalancılar yakalanabilir.”” (Ne Düşündüğünü Biliyorum)
  • “Mutluluk terimi sorunlu bir terimdir;çünkü mutsuzluk gibi yeterince açıklayıcı değildir.” (Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!)
  • Yüzdeki samimi bir sevinç duygusu, yüzdeki büyük elmacık kası ile gözkapakları çevre kasının kasılması ile ifade olur. Sahte sevinç ve yalancı gülüşler bu ikinci kasın kasılmasına sebep olmaz (Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!)
  • “Yalanların bir çok, kimse yalanın iyi mi yakalanacağını anlamaya çalışmadığı için başarı göstermiş olur.” (Ne Düşündüğünü Biliyorum)
  • Hiçbir hareket, mimik ya da kas seğirmesi özünde birinin yalan söylemiş olduğu anlamını taşımaz. Sadece kişinin yetersiz hazırlandığını gösteren izler ve izlediği stratejiye uymayan duygusal işaretler vardır. (Ne Düşündüğünü Biliyorum)
  • Birinin görünüş itibariyle etrafa yanlış bir izlenim vermesi
    daima yalan söyleyeceği anlamına gelmez. Bir peygamber devesinin yaprağa benzemek için kamuflaj yapması, alnı yüksek olan bir insanoğlunun daha parlak zeka izlenimini vermesinden değişik
    değildir ve yalan olarak görülemez. (Ne Düşündüğünü Biliyorum)
  • “En çok değer verdiğimiz kişilere en fazla kızmamızın nedenlerinden biri de,bu kişilerin bizi en yakından tanıyan,korkularımızı, zayıflıklarımızı ve bizi en fazla incitecek şeyin ne olduğunu en iyi bilen kişiler olmalarıdır.” (Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!)
  • “Ebeveynin öfkesinden korkmak, kuşkusuz çocuğun yalan söylemesinin en büyük nedenidir. Çocuğunuzun size karşı dürüst olmasını istiyorsanız, bir engel olan öfkenizin korkusunu azaltmaya çalışın. ” (Çocuklar Neden Yalan Söyler?)
  • İnsanların bir çok gizlenen duyguların kendini belli etmesine yol açan dördüncü bir kaynak olduğuna inanırlar: Gözler. (Ne Düşündüğünü Biliyorum)
  • İnsanların gözlemcilikleri, oyunculuklarından daha iyidir. (Ne Düşündüğünü Biliyorum)
  • “ Depresyonda olan kişiler kendilerini çaresiz hissederler. Bir şeylerin iyi gideceğine inanmazlar. Bu haldeyken, üzüntü ve agoniye ek olarak suçluluk ve utanç duyguları da güçlü bir biçimde hissedilir. Depresyondaki kişilerin yukarıda bahsedildiği gibi düşünmelerinin nedeni kendilerini değersiz olduğuna inanmalıdır. Depresyon yaşam içinde meydana gelebilen bir olaya tepki veya aşırı tepki olarak ortaya çıkabilir ya da nedensiz yere ortaya çıktığı da gözlemlenebilir. “ (Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!)
  • Güceniklik, iltihap toplamışsa intikam alma olasılığı da büyük olacaktır. (Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!)
  • Çeşitli güdüler varken , neden bazi çocukların yalan söylrmek için diğerlerinden daha çok eğilim geliştirdiğini nedeni çok çeşitlidir.Bir kısmının çocuğunun kisiliğiyle ilgisi vardır.Bir kısmının, çocugun büyüdüğü çevreyle ilgisi vardır.Bir kısmının da yaşla ilgisi vardır. (Çocuklar Neden Yalan Söyler?)
  • Tepkilerimizi sonlandıramıyor oluşumuz, onları idare edemeyeceğimiz anlamına gelmez. (Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!)
  • Duyguların ifadesi gibi, sosyal olarak önem taşıyan her şey öğrenme sürecinin bir ürünüydü ve kültürden kültüre farklılıklar göstermekteydi. (Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!)
  • Kişinin kaygı duyduğunu gösteren ifadenin sahte olması da bir olasılıktır ancak üzüntü durumunda yapılan kas hareketlerinin çoğu planlı yapılabilecek kolay hareketler değildirler. (Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!)
  • “Yalan söylemek hayatın öyle merkezi bir unsurudur ki onu daha iyi anlamak neredeyse tüm insan ilişkilerinde işe yarar. Kimileri bu söylemden ürkebilir, çünkü onlar yalanı kınanması gereken bir şey olarak görürler.” (Ne Düşündüğünü Biliyorum)
  • Yanlış bir şey söylemekle doğruyu gizlemek arasında fazla bir fark yoktur.İkisi de yalandır.Amaç aynıdır.Kasıtlı olarak aldatmak. (Çocuklar Neden Yalan Söyler?)
  • “Ne her şey bizi duygulandırır,ne de her zaman duygularla sarmalanmışızdır.Duygular gelir ve geçer.Bir an bir duyguyu hissederiz,sonra bakmışız başka bir an hiçbir şey hissetmiyoruz.” (Yalan Söylediğimi Nasıl Anladın?!)
  • Daha sık yalan söyleyen çocuklarín anne babaları de devamlı yalan söylemesi şaşırtıcı değildir. (Çocuklar Neden Yalan Söyler?)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş