Eğitim

Şehir Hakkı – Henri Lefebvre Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şehir Hakkı – Henri Lefebvre Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şehir Hakkı kimin eseri? Şehir Hakkı kitabının yazarı kimdir? Şehir Hakkı konusu ve anafikri nedir? Şehir Hakkı kitabı ne konu alıyor? Şehir Hakkı PDF indirme linki var mı? Şehir Hakkı kitabının yazarı Henri Lefebvre kimdir? İşte Şehir Hakkı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Henri Lefebvre

Çevirmen: Işık Ergüden

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755707761

Sayfa Sayısı: 167


Şehir Hakkı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnsanlık tarihinde ilk kez şehirlerde yaşayanların sayısı kırsal kesimde yaşayanları katbekat geride bırakırken, şehirlerdeki savaşım ve problemler da dünya tarihinde görülmemiş seviyede öne çıkmıştır.

HenriLefebvre’in Şehir Hakkı da yayımlandığı 1968’den bu yana giderek öne çıkan bir mücadelenin temel sloganına ve fikrine dönüşmüştür.

Derinlikli çalışmasının bu birinci kitabında, şehir adı altında oluşan yeni gerçekliğin endüstri şehrinin sonu, çeperler ve banliyöler halinde parçalanması anlamına geldiğini gösteren Lefebvre, kent mekânının paracı üretimini kullanım değerinden ziyade mübadele değerinin belirlediğini, dolayısıyla ana para ve mülk sahibi olmayan, mekânların mübadele kıymeti üstünden kâr sağlayamayan sınıfların kent üstünde söz hakkını yitirdiğini de ortaya koyar.

Şehri tekrardan-üreten siyasal ve tutumsal süreçlere kolektif müdahalelerle kent hakkının şehirli mülksüzlerce tekrardan ele geçirilmesi benzer biçimde temel bir politik savaşım ekseninin dünyaya gelen olduğu günümüzde, yaşam alanlarına haiz çıkma mücadelesi veren dünya halklarının temel sloganına dönüşmüş “adil ve yaşanılası bir kent hakkı” antikapitalist mücadelenin ana eksenlerinden biri haline gelmiştir. Bu mücadeleyle direkt ya da dolaylı ilişkide bulunan her insanın, siyasetten sosyolojiye, sanattan felsefeye ve bilime dek her alanın düşünür ve aktivistlerinin dönerek dolaşıp geleceği referans

metinlerden biri olmuştur Şehir Hakkı. Fikir tarihinde kent algısını değiştirmiş, yeni bir bilinçlenme yaratmış öncü düşünürlerden biri

olarak yerini alan Lefebvre’in bu esinleyici ve kurucu metni, kent hakkı, kentsel yaşam hakkı, yeni bir hümanizma ve demokrasi tasarımlarının odağında yer almayı hak eden temel bir yaratı.


Şehir Hakkı Alıntıları – Sözleri

  • İnsanlık sadece çözebileceği sorunları önüne koyar, der Marx.
  • Kentliler, şehirciliği değilse de kenti yanlarında taşırlar!
  • Oturduğu evden çıkıp yakındaki ya da uzaktaki gara, tıklım tıklım dolu metroya, büroya ya da fabrikaya koşturan, akşam olduğunda aynı yolu gerisin geri teperek evine gelen ve tekrardan başlamış olacak ertesi güne hazırlanmaya çalışan kimsenin gündelik yaşamını idrak etmek için insanoğlunun gözlerini açması yeter.
  • Nietzsche Tanrı’nın ve insanoğlunun ölümünü duyurduğunda, geride koca bir boşluk bırakmıyor yada boşluğu derme çatma malzemelerle, dille ve dilbilimle doldurmuyordu. O, geleceğini düşündüğü Üstinsan’ı da haber veriyor; teşhis etmiş olduğu nihilizmi aşıyordu.
  • Büyük şeyler hakkında ya susalım ya da büyüklükle, doğrusu sinizm ve masumiyetle söz edelim…
    Gerçek ya da imgesel şeylere ödünç verdiğimiz her güzelliğin, her soyluluğun insan özelliği ve ürünü olmasını talep ediyorum…
  • “Zaman, geri dönüşsüz olanı yaratmasa bile, onarılması güç olanı yaratabilir.”
  • Eşzamanlılığın kurulması, şehir yaşamının içeriklerinin bir araya gelişi kimin karşısında ve kimin içindir?
  • “Katılım ideolojisi pratikte, ilgili ve işin içindeki kişilerin rızasını en düşük bedelle elde etmeyi sağlar. Enformasyonun ve toplumsal faaliyetin azca oldukca teşvik edilmiş bir simülakranın peşinden, bu kişiler kendi sakin pasifliklerine, inzivalarına geri dönerler. Gerçek ve etken katılımın aslına bakarsan bir adının olduğu açık değil midir? Bu katılımın adı özyönetimdir.”
  • Şehir (ve kentsellik) teorisine, tarihe ve sosyolojiye zamansal ve mekânsal süreksizliklerin dahil edilmesi, bu tarz şeyleri istismar etme hakkını vermez.
  • Kimileri günümüzde insanların sadece çözümsüz sorunları önlerine koyduklarını düşünüyor. Bu kişiler aklı inkâr ediyorlar. Ama kim bilir çözülmesi kolay problemler vardır; çözümleri de burada, yakınımızdadır fakat insanoğlu bu sorunları önlerine koymazlar.
  • Zaman, geri dönüşsüz olanı yaratamasa bile, onarılması güç olanı yaratabilir.
  • “Karar merkezi halini alan, daha doğrusu, karar merkezlerini gruplaştıran çağdaş kent, günümüzde tüm toplumun (bir tek işçi sınıfının değil, egemen olmayan başka toplumsal sınıfların da) sömürülmesini örgütleyerek yaygınlaştırıyor. Demek ki çağdaş kent üretimin ya da sermayelerin yoğunlaştığı eylemsiz bir yer değildir; mevcut haliyle şehir üretime (üretim araçlarına) müdahale eder.”
  • “Kent, insanların yaya olarak yürüdükleri, obje yığınlarının önünde ve içinde buluştukları, faaliyetlerinin neticelerini göremeyecek şekilde çaprazlama temas kurmuş oldukları, öngörülemeyen durumlar meydana getirecek şekilde kendi durumlarını karmaşık hale getirdikleri yerdir” Henri Lefebvre/Şehir Hakkı
  • “Faniler, toprağı kurtarırken, tanrıları beklerken… Kendi varlıklarını, koruma ve kullanıma yöneltirken , ikamet ederler…” Filozof ve ozan Heidegger konut’ den bu şekilde söz eder.
  • “Ticaret merkezinin mimari ve kentsel olarak tekrardan ortaya çıkışı, eski şehrin ticari, dinsel, entelektüel, politik, ekonomik (üretici) çekirdeğinin monotonlaşmış ve sakatlanmış bir versiyonunu sunar.”


Şehir Hakkı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bir cümleyi 100 kere okumama sebep olan oldukça kuramsal olan bir kitaptı. Sadece bana lazım olan bölgeleri okuyup bıraktım. Zira aşırı detaya girmiş. Marx alıntıları ise şahane. (Merve)

Yazar, şehir sorununu incelemek için kendine mihenk taşı olarak sanayileşmeyi alır. Yazara bakılırsa sanayileşme yöntemiyle şehirler salgın edilmiştir. Baskıcı olarak adlandırdığı pre-paracı dönemde bile bir yapıt duygusu bulunduğunu, mübadele değerinden ziyade kullanım değerinin hakim bulunduğunu dile getirir.
Yazara bakılırsa banliyöler sanayileşme sonucu şehir merkezine olan kitlesel akına yanıt vermek için yaratılmıştır. Şehirden uzak tutulan proletaryanın yapıt duygusu kaybolacak, şehir bilinci yok olacaktır. Yazar bu paradoksal duruma “kentsizleştirici şehirleşme” adını verir.
Şehir hakkı ise yazara bakılırsa, birçok hakkı kapsar: özgürlük hakkı, toplumsallık içinde bireyleşme hakkı, habitat ve konut hakkı, yapıt hakkı ve sahiplenme hakkı (iyelik hakkından değişik olarak) kent hakkının içinde yer alırlar. (Ramazan Kocakaya)


Şehir Hakkı PDF indirme linki var mı?


Henri Lefebvre – Şehir Hakkı kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Şehir Hakkı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Henri Lefebvre Kimdir?

Henri Lefebvre ( d. 16 Haziran 1901 – ö. 29 Haziran 1991) Fransız sosyolog, entelektüel ve felsefecidir. Daha oldukca Neo-Marksist olarak bilinir.

Biyografi

Lefebvre, Hagetmau, Landes, Fransa’da dünyaya geldi. Paris Üniversitesi (Sorbonne)’nde felsefe okudu ve 1920 senesinde mezun oldu.

1924 senesinde birlikte çalmış olduğu Paul Nizan, Norbert Guterman, Georges Friedmann, Georges Politzer ve Pierre Morhange ile “Philosophies” adlı felsefe grubunda bir “felsefi devrim” arayışındaydı. Bu çaba, Fransız Komünist Partisi (FKP)’ne doğru kaymadan ilkin, Gerçeküstücüler ve öteki gruplarla temasa geçmelerini sağlamış oldu. Lefebvre 1928’de FKP’ye katıldı.

1930 – 1940 yılları aralığında Lefebvre, felsefe profesörü olarak çalıştı ve 1940’da Fransız Direnişine katıldı. 1944 – 1949 yıllarında Radiodiffusion Française’de yönetici oldu ve Toulouse’da Fransızca radyo yayıncılığı yapmış oldu.

Gündelik yaşam eleştirileri ilk olarak 1947 senesinde basıldığında, COBRA ve Durumcular içinde entelektüel bir tesir oluşturdu.

1958’de Lefebvre FKP’den ayrıldı. Daha sonraki yıllarda Arguments ve New Left dergisinde gösterim kuruluna katıldı.

1965 senesinde Nanterre’deki üniversiteye geçmeden ilkin, 1961 senesinde başladığı Strasbourg Üniversitesi’nde sosyoloji dersleri verdi.

Fransızca, İngilizce ve Almanca yazdı.

Lefebvre 1991 senesinde öldü.


Henri Lefebvre Kitapları – Eserleri

  • Kentsel Devrim
  • Modern Dünyada Gündelik Hayat
  • Mekânın Üretimi
  • Şehir Hakkı
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 1
  • Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm
  • Ritimanaliz
  • Diyalektik Materyalizm
  • Marx’ın Sosyolojisi
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 2
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 3
  • Tarih ve Tarihçi
  • Vladimir İlyiç Lenin
  • Yaşamla Söyleşi
  • Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik
  • Marx’ın Sosyolojisi


Henri Lefebvre Alıntıları – Sözleri

  • “(…)İnkalar’da yada Aztekler’de, Yunanistan’da yada Roma’da, en küçük bilgileri; davranışları, sözleri, aletleri, alışılmış nesneleri, giysileri, vs. belirleyen bir üslup vardı. Kullanılagelen, alışılmış (gündelik) nesneler, hemen hemen içlerindeki şiiri yitirmemişlerdi. Düzyazıda yansıyan yaşam ile şiirsel yaşam birbirinden ayrılmamıştı. Bizim gündelik yaşamımız ise, üsluba karşı duyulan nostalji, üslupsuzluk ve inatla bir üslup aranması benzer biçimde özellikleriyle öne çıkar. Üslubu yoktur; eski üslupları kullanmaya yada bu üslupların kalıntıları, yıkıntıları ve anıları içine yerleşmeye yönelik çabalara karşın kendine bir üslup yaratmakta başarısız kalır. O aşama ki, üslup ve kültür, birer karşıtlık olarak tanımlanacak denli birbirinden ayırt edilebilir. Gündelik hayata ayrılan toplam, gündelik olanın tecim ve para ekonomisinin genelleşmesinden, XIX. yüzyılda kapitalizmin kurulmasının peşinden edinmiş olduğu özgüllüğü açmayarak, kavramları muğlaklaştırır ve birbirine karıştırır. Böylece, dünyayı anlatmayı üstüne alan düzyazı her şeyi, metinleri, yazılanları, yazıların yanında nesneleri salgın eder; ta ki şiir bu yayılmanın önünde geri çekilene kadar(…)” (Modern Dünyada Gündelik Hayat)
  • Burjuva ekonomistlerin nesneler (emtia, para, ana para) içinde ilişkiler gördükleri yerde, Marx insanoğlu içinde ilişkiler ortaya çıkarmıştır. (Vladimir İlyiç Lenin)
  • Yaratıcı kapasitenin(hayal gücünün) ilk olarak varolanla hem kavramsal hem de gerçek, ideolojik ve ergonomik bir kopuş gerektirdiği bellidir. Bu kopuş nevroza, şizoide, paranoyaya kadar gidebilir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • Kral Davud Ahit Sandığı önünde dans etmişti;Doğu’daki dinlerde (Budizm? Şintoizm?) mukaddes danslar vardır ;insan bedeni, ilahiyatçıların tasvir etmiş olduğu suretiyle, evrenin doğumunu ve ölümünü aktarır… (Ritimanaliz)
  • İkincisi, ahlâklar davranış ve düşüncelere, aslı-astarı olmayan değerler yakıştırdılar, onları allayıp pulladılar. Meselâ ferdi faaliyetin sınırı olan oluşu karşısında ya da bir acı karşısında gösterilen sabır, bir erdem kılığına sokuldu: stoacıların ya da hıristiyanların tevekkülü benzer biçimde… Pek kolay bir durum ya da başka türlüsü mümkün olmayan bir boyun-bükme (edilginlik) o süre gerek ahlâkçı için, gerekse o ahlâkı benimseyen kimse için büyük bir ehemmiyet, bir kıymet aldı. Bu durum ile ahlâkî büyüklüğü duymak için isteyerek acı çekmek ya da nefsin gemleyip sınırlandırmak durumu içinde, sık sık ve çarçabuk geçiliveren bir adımlık bir ara vardır. O süre insan kendi zincirlerini doğru atılmış olur ve bunu yaparken özgürlüğe, kavuştuğunu sanır. İmkânlarının sınırına vardığı ve varlığının çemberli ve sınırı olan bulunduğunu acı bir halde duyduğu süre, ahlâkın sonsuzluğuyla karşı karşıya geldiğini sanır. “Ahlâken büyüklük” deyimi aldatıcıdır, şundan dolayı ahlâk hiçbir süre, belirli bir andaki averaj toplumsal uygulama’yı -ferdin içinde vicdan biçiminde, ferdin haricinde nasihat ve müeyyide biçiminde- onaylamaktan başka bir iş yapmaz. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • “(…)Felsefeci, felsefeci kimliği dolayımıyla tamamlanmış bir aklın vücut bulmuş hali olmayı istediği andan itibaren, bir hayal dünyasında yaşamaya adım atar. İnsanın olanaklarını felsefi araçlarla gerçekleştirmek istediğinde, bu araçlara haiz olmadığını görür. Felsefe, felsefi olmayanı dışlayarak, kendisini tanımlanmış ve tamamlanmış bütünlük olarak duyuru ettiğinde, sadece kendi çelişkisini gerçekleştirir ve kendi kendisini ortadan kaldırır(…)” (Modern Dünyada Gündelik Hayat)
  • Maraziliğin şiddetlenmesi, yaratıcının gündelik yaşamın üzerine çıkmasını elde eden tek şeydir. Fakat kuvvetli bir sanayi halini almış kültür üretimi bu maraziliği olumsuzlar ya da inkar eder. Bu yüzden yeni bir sanat tipi türer; Güvenlik içinde mutluluk sanatı. Oysa ki yaratı, hakim olunan ya da olunamayan kaygıdan meydana gelir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • gündelik yaşam inşasının, egzotik ya da kendinden geçirici ritimlerin devasa başarısıyla beraber, toplumsal hayatta müziğin büyüyen rolüyle beraber ölümün kendinden geçiriciliğine varana dek tüm kuralların ihlali içinde ‘uyuşturucu etkisiyle bilinci yitirme’ ve gündelik yaşamın dışına cıkma arayışıyla beraber gelişmesi tesadüfmüdür?… (Ritimanaliz)
  • Formel mantık asla içeriksiz olması imkansız, yalnızca içinde ne olduğunun bir parçasını kopartır, onu incelte incelte iyice “soyut” hale getirir fakat ondan asla tamamen kurtulamaz. (Diyalektik Materyalizm)
  • Üretim bir tek işgücü ve üretim araçlarının değil, toplumsal tahakküm ilişkilerinin de tekrardan üretimini ihtiva eder ve kapsar. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • Demek ki, toplumsal ilişkilere somut anlaşılabilirlik [kavranabilirlik]
    kazandıran şey devrimci praksis’tir. Devrimci praksis, tasarımlar
    ile gerçeklik; kurumlar (üstyapılar) ile üretici güçler (temel)
    ve formlar ile içerik içinde çakışmanın ortaya çıkmasını
    sağlar. Burada, temel bir kavramla; aşma (depassement) kavramıyla
    tekrardan karşılaşıyoruz. Aşma, toplumsal-olanın akliliğini
    ve insan zihinlerinde canlı bir fikir olarak anlaşılabilirliği yaratmaktadır. (Marx’ın Sosyolojisi)
  • Oturduğu evden çıkıp yakındaki ya da uzaktaki gara, tıklım tıklım dolu metroya, büroya ya da fabrikaya koşturan, akşam olduğunda aynı yolu gerisin geri teperek evine gelen ve tekrardan başlamış olacak ertesi güne hazırlanmaya çalışan kimsenin gündelik yaşamını idrak etmek için insanoğlunun gözlerini açması yeter. (Şehir Hakkı)
  • Paradigmanın esrarengiz gücü şudur : Karanlık olanı saydam olana dönüştürmek, karanlığın “nesnesini” şekilsizleştirmeden -yalnızca formülasyonu sayesinde- aydınlığa taşımak. Kısacası, çözmek. Bilgi, direnişleri, gölgeleri ve “varlıklarını” ortadan kaldırarak, hayranlık verici bir bilinçdışıyla iktidarın hizmetine girer. (Mekânın Üretimi)
  • Marksçılık gerçeklerin dışından bir ekip değerler koymayı reddederek, dolayısıyla ahlâkî değerlerin temellerini gerçeklerin içinde arayarak, ahlâkî yabancılaşmadan ve ideolojik yanılsamalardan sıyrılımış yeni bir törebilim(ethique) oluşturmak icap ettiğini söyler. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • Marksçılık duygulu ve gözü yaşlı Blbir hümanizma getirmez. Marks proletaryayla, bu derslik baskı altında ezildiği için, onun ezilişine acımak için ilgi duymamıştır. Marks, proletaryanın baskıdan iyi mi ve niçin kurtulabileceğini, insanları bekleyen imkânlara varacak yolu proletaryanın iyi mi ve niçin açabileceğini göstermiştir. Marksçılık proleteryayla, zayıf olduğundan değil, bir kuvvet olduğundan; bilgisiz olduğundan değil, bilgiyi kendine mal edeceği ve zenginleştireceği için; burjuvazi tarafınca gayrî-beşerîlîğe itilmiş olduğu için değil, insanoğlunun geleceğini proleterya kendinde taşımış olduğu ve o övüngen burjuvaziyi gayrî-beşerî bularak reddettiği için ilgilenir. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • İyi bir tarihçi, efsanelerin canavarına benzer: insanlık onurunun kokusunu almış olduğu yerin avlanacağı bölge bulunduğunu bilir. (Tarih ve Tarihçi)
  • Şehirciliği hem maske hem de vasıta olarak ifşa etmek gerekir: O, devletin ve politik eylemin maskesi, bir strateji ve sosyo-mantık içinde gizlenmiş çıkarların aracıdır. Şehircilik, mekanı bir sanat eseri olarak veya öne sürdüğü teknik nedenlere bakılırsa biçimlendirmeye çalışmaz. Gerçekte bir politik mekanı biçimlendirmeye çalışır. (Kentsel Devrim)
  • Logos yalnızca bir yazışma aracı değildir. Onu teşvik eden ve onun düzenlemiş olduğu duygular ve heyecanlar için bir filtredir. Bu sıfatla bir tür varlıktır, bir varlık biçimidir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 2)
  • Birkaç günde eski Rejim toplumsal, etik ve ruhsal tüm sonuçlarıyla değilse de objektif te­melleri ve kurumlarıyla yok oldu: Serfliğin artık­ları, asillerin toprak mülkiyeti, yarı derebeyi kast­lar rejimi, erkekle kadının eşitsizliği, ulusal azın­lıkların ezikliği, Kilisenin resmi olan imtiyazlı du­rumu, vb. Ortaçağ geçmişinin devasa bir arıtılması ile hem de bankaların, demiryollarının, ağır sanayinin millileştirilmesi sağlanıyor ve üretim ile dağıtım üstünde işçi kontrolü kuruluyordu. Böy­lece iki devrim oluşmaktaydı: Fransada 1789-1793’­de meydana getirilen, feodaliteye karşı yönelmiş ihtilale uyan demokratik burjuva devrimi, üstelik bu devrim son raddesine kadar güdülmekteydi ve üretim toplumsal ilişikilerinin toplumcu dönüşümünün başlan­gıcı, objektif ön verisi, şartları ile, toplumcu dev­rim. (Vladimir İlyiç Lenin)
  • Fethedilmemiş iğrenç rahatlık göz ardı edilen ve küçümsenen tüm yoksunluklar, tüm çatışmalar, yetkin doğrulanmış çocukluk seni tanıyorum. Çocukluğumun iğrenç huzuru! Kurtulmak için, bu külü söndürmek için ne kadar sorun çekmek gerekiyor. “Gerçek mümin çatışmasız değildir. İnanç kaygıdan doğar.” bu şekilde mi diyecekler. Hangi kaygı? Evet batak bir rahatlık içinde cerh eden kaygı. Derin yoksunluklar mistik kesinliklerden ayrılmaz olduğundan huzurla karışmış kaygı. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 1)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş