Eğitim

Şeytani Öyküler – Barbey d’Aurevilly Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şeytani Öyküler – Barbey d’Aurevilly Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şeytani Öyküler kimin eseri? Şeytani Öyküler kitabının yazarı kimdir? Şeytani Öyküler konusu ve anafikri nedir? Şeytani Öyküler kitabı ne konu alıyor? Şeytani Öyküler PDF indirme linki var mı? Şeytani Öyküler kitabının yazarı Barbey d’Aurevilly kimdir? İşte Şeytani Öyküler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Barbey d’Aurevilly

Çevirmen: Aysel Bora

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750709012

Sayfa Sayısı: 320


Şeytani Öyküler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Şeytanî Öyküler, 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransız edebiyatında büyük tartışmalara neden olan sıradışı yazar Barbey d’Aurevilly’nin skandal yaratan altı öyküsünden oluşuyor. Daha basılmadan “büyük bir merak, şaşkınlık uyandıracağı, hatta insanları incitme başarısına ulaşacağı” söylenen öyküler düşünüldüğünden oldukça daha çok tepki alır. “Toplum ahlakına ve genel adaba aykırı hareket etmek”la suçlanan Barbey eserinin amacının erdemsizliğin iğrençliğini göstererek insanları ahlaka çağrı etmek bulunduğunu; eserinde çizdiği kötülüğün ise iyilikle karıştırılmaması icap ettiğini, herkeste korku ve dehşet uyandırması için bilhassa daha çarpıcı bir renk verdiğini açıklamak zorunda kalır.

Devrin toplumsal, siyasî ve ahlakî yapısını eleştiren yazar, her ne kadar kendini “Hıristiyan ahlakçı” olarak tanımlasa da, bir taraftan da Byron ve Baudelaire’den oldukça etkilenmiştir ve belli bir yoğunluğa ulaşan tutku ve günahı bazı ruhlar için bir çeşit erdem olarak görür.


Şeytani Öyküler Alıntıları – Sözleri

  • “…Ancak insanın hiç unutamadığı şeyler vardır. Çok değildir ama vardır. Ben bunlardan üçünü bilirim; kuşandığınız ilk üniforma, katıldığınız ilk savaş ve sahip olduğunuz ilk kadın.”
  • “yaşadığımız aşkların en güçlüsünün çoğu kimsenin sandığı gibi ilk ya da son aşk olmayıp ikinci aşk olduğunu duymuşumdur.”
  • Mutlu insanların ciddi bulunduğunu daha ilkin de fark etmişimdir. En minik bir harekette dökülüverecek ya da kırılabilecek, ağzına kadar dolu bir kadeh şeklinde taşırlar yüreklerini içlerinde.
  • ..bundan dolayı o şekilde bayanlar vardır ki aşk ve özveriyle yoğrulmuşlardır, kendilerini öldüren darbeye karşılık bile vermezler.
  • Ölememek öldürüyor beni!
  • …yaşam ilerledikçe anılar içinde devamlı ötekilerden oldukça daha şiddetli parıldayan ve insanoğlunun, uğruna her şeyini vereceği bir duygunun olduğu da gerçektir.
  • Ama en sağlam ruhta bile her şey uyuşuyor ve ruh, kim bilir bu yüzden en sağlam şey…
  • Şeytanın en parlak şöleni, bir masumiyettir.
  • Ben bazı ruhların mutluluğu yalancılıkta bulduğuna inanmışımdır.
  • Aşkımız tetiği aynı anda çekilen ve öldüren iki tabanca atışı şeklinde eşzamanlı oldu…


Şeytani Öyküler İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İlk 2 öykü güzeldi fakat geri kalanında acaip sıkıldım. Yarım bırakmamak adına bir an ilkin okuyup bitireyim dedim. Hani aklınızda var ise bir kez daha düşünün derim. (Duygu şanlı)

Ilk olarak kitabı sonuna kadar okumanızı tavsiye ederim. Muhtemelen başlangıçta, bilhassa ilk 2 hikayeden sonrasında okumaktan sıkılacak ve bırakmaya yelteneceksiniz fakat yapmayın okumaya devam edin. Lakin kitabı okumadan ilkin yazar ve görüşleri hakkında birazcık informasyon toplamınızda yarar olacaktır (bulduğum bir yaşam öyküsü yazısının bir kısmını -kitapla ilgili bölümü- paylaşıyorum).
Kitabı okumaya devam edip son bölüme geldiğinizde yazarın kitabı yazmaktaki amacının ne işe yaradığını okuyucuyla paylaştığını görmüş olacaksınız. Keyifli okumalar dilerim.
“Toplum ahlakına ve genel adaba aykırı hareket etmek”la suçlanan Barbey bir müdafa hazırlar ve savunmasında, kendisinin cemiyet ahlakına aykırı davrandığından şüphelendikleri için kırıldığını; yaşamının amacının iyi şeyler yaparak topluma katkıda bulunmak bulunduğunu; eserinin amacının insan kardeşlerine erdemsizliğin iğrençliğini göstererek onları ahlaka çağrı etmek bulunduğunu; bazı eserlerde iyilikle kötülüğün birbirine karıştığını, bundan dolayı onları saran nefes renklerin onları birbirinden ayırt edilmez kıldığını; kendi eserinde çizdiği kötülüğe ise, iyilikle karıştırılmaması ve herkeste korku ve dehşet uyandırması için bilhassa daha çarpıcı bir renk verdiğini; öykülerinin hiçbirinin sonunda erdemsizliğin asla yüceltilmediğini, ödüllendirilmediğini; bu amaçla yazılmış öykülerle cemiyet ahlakına iyi mi saldırabileceğini; karakterinin, yaşamının, geçmişinin kendisine kefil olduklarını; renklere ve renklendirmeye düşkün olabileceğini, fakat asla bile bile ahlaksız olmadığını söyler.
Kitabına yazdığı önsözde, kitabının adının niçin İblisler bulunduğunu, yer edinen öyküler yüzünden mi, yoksa buöykülerdeki bayanlar yüzünden mi bulunduğunu sorar ve kim bilir, diye yanıt verir. Öykülerinin gerçek bulunduğunu, hiçbir şeyi uydurmadığını, her şeyi görüp, yakından şahit bulunduğunu, bir tek kişilerin adlarını vermediğini belirtir. Bu öykülerdeki hanımefendilerin İblisler adını hak edecek kadar iblis olduklarını; içlerinde, ciddi ciddi “meleğim” denilebilecek bir tanesinin bile bulunmadığını söyler. Bu hanımların —onların toplumdaki karşıtları olan hanımların oldukça daha minik bir müzesi kurulana kadar— minik bir müzesini oluşturmak istediğini belirtir. Doğanın bu bir gözü mavi bir gözü siyah hanımefendilere benzediğini ve burada mürekkeple çizilenin bu siyah göz bulunduğunu söyleyip, bir ihtimal ileride mavi gözü de çizebiliriz, der ve şu şekilde bitirir: “İblisler’den sonrasında Melekler… Eğer yeterince duru mavi bulabilirsek… Peki fakat var mı?”
Bu öykülerin yayımlanmasının yarattığı skandal, kitabın başlığı, özgünlükleri, Barbey’nin eserinin bütününün okurun bakış açısından kaçmasına niçin olmuştur. Aslında İblisler’deki kişiler, yazarın öteki eserlerindeki kişilerden temelde değişik değildirler. Fark daha ziyade teknikte, anlatı sanatında, atmosferdedir. Buradaki iblislik, daha önceki eserlerinde de görülenle aynıdır, yalnız öykü anlatımının gerektirdiği özlülük, temaları daha belirgin bir halde ortaya çıkarmıştır, o denli. İblisler’in doğuşunda rol oynayan unsurların başlangıcında Barbey’nin yaşamış olduğu çağa karşı duyduğu tepki gelir. İblisler, öteki hiçbir romanında olmadığı kadar, Barbey’nin kendini ifadesidir. Bildiği çevrelerde, çocukluğunun yada yetişkinliğinin geçmiş olduğu yerlerde, çeşitli maskeler —hanım yada adam maskeleri— ardında gizlenen Barbey’nin ta kendisidir. O “Kırmızı Perde”deki orta yaşlı; bir dandy yakışıklılığını korumayı bildiğinden, hâlâ yakışıklı; gururu yüzünden “teslim olmayan” Brassard Vikontu’dur. “Don Juan’ın En Güzel Aşkı”nda kahramanına kendi adlarını vermiştir (Jules-Amédée), öykünün anlatıcısı da kendisidir aslına bakarsanız. Aynı zamanda, “Suçta Mutluluk”taki Voltaire’yen ve kinik Doktor Torty’nin ağzından konuşur; bundan dolayı Torty, kendilerinde Kudret’in damgasını ve soluğunu taşıyanların soyundandır. Her ne kadar kendini “Hıristiyan ahlakçı” olarak tanıtsa da, Byron ve Baudelaire’den oldukça etkilenen İblisler’in yazarı, belli bir yoğunluğa ulaşan tutku ve günahı bazı ruhlar için bir çeşit erdem olarak görür. Victor Hugo’nun Sefiller’inde ilkin cani olup sonradan nedamet getiren Jean Valjean’daki değişikliği saçma ve imkânsız gören Barbey, aynı görüşte olan Baudelaire’den de etkilenerek, duygusal edebiyatta oldukça sık rastlanan pişman olmuş ve yürek paralayan suçluların karşısına, pişman olmayan ve kesinlikle acıma uyandırmayan, aksine belli bir hayranlık duygusu veren, “Suçta Mutluluk”taki o çekici iki canavarı çıkarır. Lanetlilerin mutluluğu. Bu cehennem ateşi, cennetin vaat etmiş olduğu mutluluklardan daha hoş, daha tatlı mıdır? Kim bilir? (K)

19. yüzyılın ikinci yarısında Fransız edebiyatında büyük tartışmalara neden olan sıradışı yazardan “skandal yaratan” altı öykü…
Daha basıma girmeden büyük bir merak ve şaşkınlık uyandıran kitap devrin bilhassa aristokrat tebaasında büyük bir hezeyana sebebiyet vermiş.
‍️Neden mi ?
Safahatın oldukça boyutlu portresinde eğer kendilerinin de adları geçerse yitirecekleri prestij, maddi-içsel
yitik endişesi yüzünden.
Ancak Barbey düşünülenin tersine anlatılarında onları asla ismen ifşalamaz, fizyolojik ve duygusal yönleriyle tanımlayarak işaret eder.
”Toplum ahlâkına ve genel adaba aykırı hareket etmek”la suçlanan yazar “zarureten” eserinin amacının erdemsizliğin çirkin yüzünü insanlara göstermek suretiyle bu tür davranışlar içinde olan kişileri edepli olmaya çağrı ettiğini beyan etmek durumunda kalır.
Eserindeki bu kösnül yaşam tarzını benimsemiş kişilerin çizdiği fena tabloyu cemaat içinde korku ve dehşet uyandırarak “vazgeçilebilir” kılmayı hedeflediğini ifade etmiş.
‍️Barbey her ne kadar kendini “Hıristiyan ahlakçı” olarak tanımlasa ve “ahlâka mugayir” yaşayan kesimin gözlerini açmak için yazdığını söylese de yazdıklarıyla epey eğlenmişse benziyor.
“Adı çıkmış dokuza, inmez sekize”#byron ve #baudelaire şeklinde edebiyat dünyasının “iki namlı” kaleminden ve yaşantılarından etkilendiğini kendisi ifade etmiş.
Hatta belli bir yoğunluğa ulaşan tutku ve günahın bazı ruhlar için bir çeşit erdem bulunduğunu da…
#samueljohnson ‘ın söylediği şeklinde :
“Bilgisiz fazilet (erdem) zayıf ve faydasızdır, faziletsiz bilgi ise tehlikeli ve dehşetlidir.” kitap/kitap–30923 (Meltem Bige)


Şeytani Öyküler PDF indirme linki var mı?


Barbey d’Aurevilly – Şeytani Öyküler kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Şeytani Öyküler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Barbey d’Aurevilly Kimdir?

2 Kasım 1808’de Saint-Sauveur-le-Vicomte’ta hayata merhaba dedi. 1756’da soyluluk unvanı almış ve Devrimin yaşantılarını altüst etmiş olduğu kralcı bir ailenin çocuğudur. Paris’teki Stanislas Koleji’nde ve Caen’de Hukuk Fakültesi’nde tahsil gördü. Caen’de yayıncı Trebutien’le dostluk kurdu. Fazlaca okuyan ve bilhassa Byron’un eserlerine tutkun olan Barbey, öğrenimini tamamladıktan sonrasında Paris’e yerleşti. Sanatçıların uğrak yeri olan salonların müdavimi olup dağınık bir yaşam sürmekle beraber okumayı ve yazmayı dikkatsizlik etmedi. Joseph de Maistre ve Stendhal’in eserlerinden etkilenen, Balzac’ın yazdıklarına büyük bir hayranlık duyan Barbey, çeşitli gazete ve dergilere makaleler yazdı, moda eleştirmenliği yapmış oldu. 1846’da Katolikliğe dönerek Katolik Dünyası Dergisi’ni çıkardı. 1852’de o an için mümkün olabilecek tek rejim olarak görmüş olduğu imparatorluğun tekrardan kurulması için Le Public’te kampanya başlattı ve edebiyat eleştirmeni olarak Bonapartist gazete Le Pays’ye girdi. 1857’de hakkında fena eleştiriler çıkan Balzac’ı Le Pays’de savundu, Fenalık Çiçekleri yüzünden başı adaletle derde giren Baudelaire’in yanında yer aldı. Yavaş yavaş imparatorluk fikrinden uzaklaştı. 1861’de yeniden “uygunsuz” alışkanlıklarına ve salonlara döndü. 1851’de tanıştığı ve sevilmiş olduğu Barones de Bouglon’la evlenme projesinin devamlı ertelenmesi ve hiçbir sonuca ulaşamaması, annesinin ölümü, yayıncı Trebutien’le bağlarını koparması, 1862’de Victor Hugo’nun Sefiller’ine saldırmış olduğu için Le Pays’den kovulması, liberal imparatorluğa doğru gidişten duyduğu kaygı – tüm bunlar imparatorluk fikrinden uzaklaşmasına ve muhalif bir kimliğe bürünmesine yol açtı. Yazdığı eleştirilerde aslına bakarsanız keskin olan dili giderek sertleşti. 1874’te basılan İblisler hakkında kovuşturma açıldı. Barbey arkadaşlarının müdahalesiyle mahkemeye çıkmaktan kurtuldu. Karaciğerinden rahatsız olmasına karşın gene de emek vermeyi sürdürdü. Geçirdiği ağır bir kanamanın arkasından 23 Nisan 1889’da Paris’te öldü.


Barbey d’Aurevilly Kitapları – Eserleri

  • Şeytani Öyküler
  • Perde Arkası
  • Adı Sanı Belirsiz Bir Olay
  • Kırmızı Perde
  • Suçta Mutluluk
  • Züppelik


Barbey d’Aurevilly Alıntıları – Sözleri

  • “Devamlı bir mutluluk aslına bakarsanız şaşırtıcı bir şeydir; fakat suçlulukta yaşanmış olan bu mutluluk insanı afallatıyor.” (Suçta Mutluluk)
  • “…Ancak insanın hiç unutamadığı şeyler vardır. Çok değildir ama vardır. Ben bunlardan üçünü bilirim; kuşandığınız ilk üniforma, katıldığınız ilk savaş ve sahip olduğunuz ilk kadın.” (Şeytani Öyküler)
  • ..bundan dolayı o şekilde bayanlar vardır ki aşk ve özveriyle yoğrulmuşlardır, kendilerini öldüren darbeye karşılık bile vermezler. (Şeytani Öyküler)
  • …yaşam ilerledikçe anılar içinde devamlı ötekilerden oldukça daha şiddetli parıldayan ve insanoğlunun, uğruna her şeyini vereceği bir duygunun olduğu da gerçektir. (Şeytani Öyküler)
  • “Yazgı, insanın doğduğu toprağı sevmesini en yüce nedenlerle istemiştir; tıpkı, sevgisine layık olmasa da annesini sevmesi gibi.” (Adı Sanı Belirsiz Bir Olay)
  • …insan olmanın zavallılığı, her şeye alışmak zorunda olunmasında yatıyor. (Adı Sanı Belirsiz Bir Olay)
  • Aşkımız tetiği aynı anda çekilen ve öldüren iki tabanca atışı şeklinde eşzamanlı oldu… (Şeytani Öyküler)
  • Ah, sizi seven bayanlar tarafınca devamlı sevilmek isteyen sizler, kendinizi asla tamamen bilinebilir kılmayın. (Adı Sanı Belirsiz Bir Olay)
  • Mutlu insanların ciddi bulunduğunu daha ilkin de fark etmişimdir. En minik bir harekette dökülüverecek ya da kırılabilecek, ağzına kadar dolu bir kadeh şeklinde taşırlar yüreklerini içlerinde. (Şeytani Öyküler)
  • artık tek düşündüğüm şey mutlu olmaktı. (Kırmızı Perde)
  • Mutluluk anlatılamaz! Tarif edilemez. Nasıl damarlarda dolaşan kanın resmi yapılamazsa, mutluluğun da, yaşama daha yüce bir yaşamın doluşunun da resmi yapılamaz. (Suçta Mutluluk)
  • “Mutluluk anlatılamaz!” (Suçta Mutluluk)
  • “Kimsenin beşiğine bakmamak gerek.” (Suçta Mutluluk)
  • “yaşadığımız aşkların en güçlüsünün çoğu kimsenin sandığı gibi ilk ya da son aşk olmayıp ikinci aşk olduğunu duymuşumdur.” (Şeytani Öyküler)
  • Marmor, Kur’an’a inanç eden bir Türk kadar katıydı. Düşüncelerinin sarayını sımsıkı sakınan dilsiz gibiydi. (Perde Arkası)
  • Ama en sağlam ruhta bile her şey uyuşuyor ve ruh, kim bilir bu yüzden en sağlam şey… (Şeytani Öyküler)
  • fakat gencecikti ve gençlikte her derde ilaç bulunabilirdi! (Adı Sanı Belirsiz Bir Olay)
  • fakat insan olmanın zavallılığı, her şeye alışmak zorunda olunmasında yatıyor. (Adı Sanı Belirsiz Bir Olay)
  • “Romandan konuşmak, her insanın kendi hayatından bahsetmesi şeklinde bir şeydi.” (Perde Arkası)
  • bana bakıyor fakat görmüyor gibiydi. (Kırmızı Perde)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş