Eğitim

Simone de Beauvoir Aramızda – Julia Kristeva Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Simone de Beauvoir Aramızda – Julia Kristeva Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Simone de Beauvoir Aramızda kimin eseri? Simone de Beauvoir Aramızda kitabının yazarı kimdir? Simone de Beauvoir Aramızda konusu ve anafikri nedir? Simone de Beauvoir Aramızda kitabı ne konu alıyor? Simone de Beauvoir Aramızda PDF indirme linki var mı? Simone de Beauvoir Aramızda kitabının yazarı Julia Kristeva kimdir? İşte Simone de Beauvoir Aramızda kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Julia Kristeva

Çevirmen: Özgü Berksoy

Orijinal Adı: Beauvoir présente

Yayın Evi: Sel yayıncılık

İSBN: 9789755708935

Sayfa Sayısı: 118


Simone de Beauvoir Aramızda Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Julia Kristeva ve Simone de Beauvoir… Kadın özgürlüğü mücadelesinde ufuk açıcı çalışmalarıyla anılan iki isim, iki fikir insanı, iki yazar…

Kristeva’nın hayranlık ve eleştirellikle ele almış olduğu, sürecini önceleyen ve kendisini kuşatan Simone de Beauvoir üstüne yazılarından oluşan bu derleme bizi Beauvoir’ı tekrardan okumaya çağrı ediyor. Hem yaşamıyla hem de eserleriyle antropolojik bir devrim gerçekleştirmiş, bireysel ve toplumsal geleceğimize damgasını vurmuş Beauvoir’dan bu yana feminist hareketin temel problemlerine, farklılaşan idrak ve yaklaşımlarına kuvvetli bir değini niteliği taşıyor.

Çin’den Afganistan’a uzanan bir coğrafyada temel yaşam haklarından dahi yoksun bayanların mücadelesini gene Kristeva’nın kaleminden okuduğumuz bu derleme, her ikisinin de düşün evrenine derinlemesine bir giriş…

(Tanıtım Bülteninden)


Simone de Beauvoir Aramızda Alıntıları – Sözleri

  • .. “mutluluğun çağıl anlamı” özgürlüktür.
  • “Özgürlük asla verilmez, daima kazanılır.”
  • “Bir çok vakit hakikaten yaşamaktan oldukca bir psikodrama oynadığımı sanıyorum.”
  • “Kederler düşüncelere dönüştüğünde bizlere acı çektirme enerjisini yitirirler.”
  • Kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur…
  • “Kederler düşüncelere dönüştüğünde bile acı çektirme enerjisini yitirirler.”
  • Canımı yakanlardan intikam almayı düşünmedim asla Hayat benden daha yaratıcı…
  • Ülkede Simone de beauvoir & sartre tadında başlamış olan ilişkilerin safiye & faik gerçeğine dönüşmesi …
  • “Doğuran hanım illa ki iyi anne değildir, muhteşem annelerin birçoğu da doğurgan değildir.”


Simone de Beauvoir Aramızda İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Aramızda şu sebeple, dünyayı tanıdığımızdan beri kendimizi arıyoruz.
Aramızda şu sebeple, davranışlarımız doğuştan(emsalsiz) değil, toplumun terbiye ve kıymet paradigmaları çerçevesinde şekilleniyor.
Aramızda şu sebeple, hanım bugün bile adamın ötekisi konumunda.
Aramızda şu sebeple, kendisiyle eşit olmayı hazmedemeyen ataerkil, dini referanslarla iş başlangıcında.
Aramızda şu sebeple, sonu gelmeyen bu oluşun mücadelesi de bitmiyor.
Aramızda şu sebeple, hanım erkekle esir değil özgür olmalıdır.
Aramızda şu sebeple, tüm ‘yaptırımlardan’ sıyrılıp kendimiz olmalıyız.
Aramızda şu sebeple, insanoğlunun antropolojik travmaları devam ediyor.
Julia Kristeva, bu kitabında Simone de Beauvoir derlemesi yaparak geniş bir çözümleme metni oluştururken bir taraftan da ataerkilin Çin’den Afrika’ya kadar toplumsal çürümüşlüğünü yansıttığı uygulamalara değinip kadının dünya genelinde iyi mi bir baskının altında tutulduğunu gözler önüne seriyor.
Feminist felsefede Beauvoir tesirini anlatırken, Beauvoir sonrası süreçte feminizmin kendisine iyi mi bir yol çizdiğine de değiniyor yazarımız. Oldukça kuvvetli bir şekilde Beauvoir tesirini görebiliriz Kristeva üstünde. Keza Beauvoir’dan etkilenmeyecek, düşüncede yolu Beauvoir’dan geçmeyecek şahıs tanımıyorum açıkçası.
Toplum-bilimci bir niteliğiyle bizlere yol gösterici olan Beauvoir ve felsefesi varoluşumuza ümit ışığı olduğu sürece (ki çağlar süresince olacak), o ışığın perdenin, pencere mazgallarının arasından süzülerek gelmesini seyretmek yerine hanımı da erkeği de o mazgallardan kurtulması icap ettiğini bilecek. (Uğur De Molinari)

Kendinin Sınırında*: Kristeva, 20. Yüzyıl felsefesini üç evrede açıklar: Süfrajetler, Simone de Beauvoir ve 68 Mayısından sonrasında yeni özgürleşmeler ve yeni çıkmazlar. Kristeva’nın Beauvoir keşfi, 1958’de İkinci Cins kitabıyla tanışmasıyla başlıyor. Kristeva bu süreci, Dünya’nın Stalin Sonrası çözülme sürecinde bulunduğunu söyleyerek, özgürlüğün açıkça tartışıldığı o süreçte Beauvoir’da özgürlüğün vücut bulmasıyla izah ediyor.
Simone de Beauvoir, feminizmin başucu kaynaklarından İkinci Cins kitabında “özgür kadın henüz doğmakta” diyerek yeni kadının doğuşunu müjdeliyordu. Kristeva “Simone de Beauvoir Aramızda” kitabı ile Beauvoir’ın yeni kadının şerhini yapıyor adeta. Kristeva, Beauvoir’ın İkinci Cins kitabıyla başlamış olan bu süreci “antropolojik devrim”le izah ediyor. Şundan dolayı bu bayanların toplumsal, ekonomik, politik haklar elde etmesinin de ötesinde annelik seçimi, yeni var olma biçimleri benzer biçimde mevzularda aşkın bir yol devrimi ve deneyimidir.
Beauvoir, İkinci Cins kitabının giriş bölümünde özgürlüğe yeni bir tarif kazandırır: “Mutluluğun modern anlamı özgürlüktür.” Beauvoir özgürlük üstüne kuvvetli bir felsefe inşa eder. Buradan hareketle onun felsefesinin bir özgürlük felsefesi bulunduğunu söylemek yanlış olmaz. Kristeva, Beauvoir’ın özgürlüğünün neliği üstüne kuvvetli sorular sorar: “Özgürlük başkaları üzerinde nüfuz gösterme hırsı mıdır? Yoksa insanın benliğinde filiz verdirdiği fallik iktidara duyduğu ölçüsüz bir aşk mıdır?” Kristeva‘ya bakılırsa onun aşkınlık olarak adlandırdığı ve yorulmaksızın kendi benliğini yonttuğu şey, kendi benliğini aşma yöntemiyle gerçekleşen bu özgürlük gücüdür.
Entelektüel Dürüstlük
Kritsteva, Beauvoir’ın Freud’dan ziyade kendisine entelektüel dost olarak Heidegger ve Kierkegaard’ı seçtiğini söyler, bu tercihini ise varoluş ve kişilik kaygısı taşımasına bağlar. Varoluşçulardaki öz ve kendilik kaygısı onu bütünüyle kendi olma cesareti ve entelektüel dürüstlüğe iter. Kristeva’nın Beauvoir’ı tanımlama şekli enteresandır: “Ben Beauvoir’ı politik ve hukuksal bir militana indirgenmiş feminist klişesi içinde tanımlamıyorum. Benim için o özel hayatında ve düşüncesinde kendini sürekli riske atan ve her kadını kendi kişiliğini tekrar oluşturmaya, yaratıcılığını geliştirmeye davet eden bir laboratuvar deneycisidir.” Kristeva, Beauvoir’ın kendi soruşturmasının merkezinde gözlem icra eden, yapmış olduğu deneyin hem kobayı hem de mesafeli gözlemcisi hem de parçalanmış bir av hayvanı olarak değerlendirir. Kristeva, Beauvoir’ın romanını ise onun “büyük kadın entelektüel” eserinin bir parçası olarak değerlendirir Kristeva.
Beauvoir, Tput Compte Fait (Hesap Tamam) kitabında yirmi sayfalık rüya anlatımını sunar okuruna. Kristeva benzer şekilde Beauvoir’ın Sartre’la olan ilişkisinde içinde filizlenen kıskançlığı, kitabı Konuk Kız’da aşikâr ettiğini söyler. Kristeva, biliçaltını ortaya seren Beauvoir’in bu metinlerine “Kendi mahremiyetin kamuya sunmak acaba bir baştan çıkarma eylemi midir? Nüfuzunu kanıtlama mıdır? Ya da bir aşk ve kırılganlık çağrısı mıdır?” sorularını sorar. Kristeva, zihnini, bilinçaltını kamuya açma cesareti gösteren Beauvoir’ın bu tavrını entelektüel dürüstlükle izah eder. (Zeynep Merdan)

Julia Kristeva, 1941 Bulgaristan doğumlu, edebiyat teorisyeni, psikanalist, yazar ve felsefeci.
Simone de Beauvoir 1908 doğumlu felsefeci ve yazar.
İki isim de hanım özgürlüğü mücadelesinde öncü sayılan iki fikir insanı.
Kitap, Kristeva’nın, feminizmin İncil’i olarak adlandırdığı İkinci Cins’e, Beauvoir’ın meşhur ‘hanım doğulmaz, hanım olunur’ söylemine ve onun düşüncelerine eleştirel bakışla yazdığı yazılarından ve dünyanın çeşitli bölgelerinde hanım haklarından hatta temel insani haklarından yoksun bayanlara dair yazdıklarından oluşuyor.
Yazılarında Beauvoir’ın düşüncelerinin tümelliği, anneliği bir mağduriyet olarak tanımlayışı benzer biçimde mevzulara itiraz ederken bugün hanım hakları üstüne konuşulan tüm sözlerin yollarını açan cesaretine hayranlığını konu alıyor. Kitabın söyleşi kısmında antropolojik devrim olarak nitelendirdiği bu hareketi taçlandırmak için başlatıcısı olduğu Simone de Beauvoir Ödülünü alan bayanlara ve onlarla beraber tüm bayanlara sesleniyor.
#juliakristeva
#simonedebeauvoiraramızda
#selyayincilik
#birannedoğdukitap (Nehir Turan)


Simone de Beauvoir Aramızda PDF indirme linki var mı?


Julia Kristeva – Simone de Beauvoir Aramızda kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Simone de Beauvoir Aramızda PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Julia Kristeva Kimdir?

Julia Kristiva (24 Haziran 1941, Sliven), edebiyat teorisyeni, psikanalist, yazar ve felsefeci. 1965’ten beri Fransa’da Paris’te yaşamakta ve çalışmalarını esas olarak burada yürütmektedir.

Julia Kristeva, 1970’li yıllardan itibaren modern aydınların en saygı duyulan isimlerinden biri olmanın yanı sıra, eleştirel felsefenin de en mühim dayanaklarından birisi olmuştur. 1973 yılından beri Denis Diderot Üniversitesi’de profesör olarak kürsüye haizdir. Dilbilim,


Julia Kristeva Kitapları – Eserleri

  • Samuraylar
  • Kadın Dehası
  • Kara Güneş – Depresyon ve Melankoli
  • Korkunun Güçleri: İğrençlik Üstüne Deneme
  • Ruhun Yeni Hastalıkları
  • Bizans’ta Cinayet
  • Melanie Klein
  • Aşk Hikayeleri
  • Simone de Beauvoir Aramızda
  • Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik
  • Hannah Arendt


Julia Kristeva Alıntıları – Sözleri

  • “Hayal gücü eksikliği insanların var olmasını engelliyor.” (Kadın Dehası)
  • Eğer “Anne” bir şahıs değilse, kimse yoktur. (Ruhun Yeni Hastalıkları)
  • Nasıl ki yoksa sonsuz yansısı olmayan bir hayvan;
    kah şefkatli kah acımasız tanrının gazabına
    uğramayan gözbebeği de yoktur iğrenç ve aşağılık
    Victor Hugo, La Legende des siecles (Korkunun Güçleri: İğrençlik Üstüne Deneme)
  • ”Depresyon analizi, kendinden yakınmanın ötekine yönelik bir nefret olduğu ve kuşkusuz bu nefretin de akla getirilmeyen bir cinsel arzunun taşıyıcı dalgası olduğu gerçeğinin açıklığa kavuşturulmasından geçer.” (Kara Güneş – Depresyon ve Melankoli)
  • “‘Erkek’ ne kadar gerçeğin ve aslına bakarsak kolay bir zaaf olan uyanıklıktan ‘taraf’ ise, ‘hanım’ devamlı dünyayı değişiklik yapmak istemekten kendini alamıyordu, şu sebeple o ‘anarşistti’.” (Kadın Dehası)
  • ”İçinde yaşadığımız dönemin söylemimizin zamanı olduğu göz önüne alınırsa, melankolik kişinin yabancı, yavaşlayan, ya da dağılan sözü, onun merkezsiz bir zamansallık içinde yaşamasına neden olur.
    Bu zamansallık akmaz, ilkin-sonrasında vektörü tarafınca yönetilmez, bir geçmişten bir amaca doğru yönlendirilmez. Yoğun, ağır ve kuşkusuz fazla acı ya da fazla sevinçle yüklü olduğundan travmatik bir an, depresif zamansallığın ufkunu kapatır ya da daha doğrusu, her türlü ufku ve perspektifi ortadan kaldırır.
    Geçmişe saplanmış, aşılmaz bir deneyimin cennetine ya da cehennemine gerileyen melankolik şahıs garip bir bellektir: Her şey geçip gitti, der gibidir, fakat ben o geçip giden şeye sadığım, ona çivilenmişim, bir devrim olanağı yok, gelecek yok… Aşırı şişmiş, abartılı bir geçmiş ruhsal sürekliliğin tüm boyutlarını işgal eder.” (Kara Güneş – Depresyon ve Melankoli)
  • İki şahıs arasındaki aşk buluşması iki çocukluğun anlaşmasıdır. Öyleki olmasa, pek bir şey ifade etmez. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
  • ”Arzunun ne anlama geldiğini bilmemek, arzunun kendisine haiz olmamak anlama gelir.” (Kara Güneş – Depresyon ve Melankoli)
  • Tanrı’ya inanmak birçok çifti dengelemişe benziyor. Tüm problem, günümüzde Tanrı inancı kaybolmuşken onun yerini kimin alacağı. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
  • Kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur… (Simone de Beauvoir Aramızda)
  • Canımı yakanlardan intikam almayı düşünmedim asla Hayat benden daha yaratıcı… (Simone de Beauvoir Aramızda)
  • Sezgi bir affetmedir, armağan sunumudur. (Ruhun Yeni Hastalıkları)
  • Varlığın kuralsız, zıvanadan çıkmış bir içeriden ya da dışarı­
    dan kaynaklandığını sandığı, tahammül ve tahayyül edilebilir
    olasılığın dışına defedilmiş bir tehdide karşı o şiddetli, karanlık
    isyanlarından biridir iğrenme. (Korkunun Güçleri: İğrençlik Üstüne Deneme)
  • (…) aşk temelde bireysel ve dolayısıyla da ölçüsüz değil midir, bundan dolayı de partnerleri bir tek sonsuzlukta buluşmaya mahkûm etmez mi? (Aşk Hikayeleri)
  • Ülkede Simone de beauvoir & sartre tadında başlamış olan ilişkilerin safiye & faik gerçeğine dönüşmesi … (Simone de Beauvoir Aramızda)
  • İşte aşkın mümkün bir tarifi: İnsan birbirini sadece çocuk olarak tanırsa sever. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
  • iki şahıs arasındaki aşk buluşması iki çocukluğun anlaşmasıdır.
    öyleki olmasa, pek bir şey ifade etmez. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Evlilik)
  • Sır benzer biçimde ve gizemli Yahudi (“Yahudi gizemlidir, onun garip dav­ranışları vardır…”) kavranılamaz bir iktidara haizdir. Yahudi­nin her yerdeliği yalnızca uzamla sınırı olan değildir, yalnızca bizim yaşadığımız mekanlarda değildir, derimize işlemiştir, derhal en yakınımızdaki ve bizlere en benzeyen kişidir, asla ırkını ayırt ede­mediğimiz kişidir, kimlik şaşkınlığı: “Ne haiz oldukları ve haiz olabilecekleri yüzleri tanıyoruz ne de iyi mi davrandıklarını.” Böylece Yahudi dönemin tümlüğünü ele geçirir, kendisine hem geleneği hem de aileden ve toplumdan oluşan grubun servetini devralma şansını güvence eden bir soyun, bir tür soylular sınıfının mirasçısı, devamcısı ve bunlardan yararlanacak kişiye dönüşür:
    Her ufak Yahudi güzel bir kariyer halletmeye yarayacak tüm olanakları daha doğduğu anda beşiğinde bulur…
    Yahudi, Birin ve Ötekinin, Yasanın ve Hazzın, Var Olan şahıs ile Sahip olan kişinin şu tahammül edilemez birleşmesi olduğun­ dan dolayı tehditkar hale gelir. Yahudi karşıtı ntezi buna karşı kendini korumak için çaba sarfetmek için bu nesneyi [objet] iğrencin [ab-ject] yerin­ de konumlandırır. Yahudi: Atığın ve arzu nesnesinin, kadavranın ve yaşamın, dışkısalın ve zevkin, öldürmeye yönelik saldırganlı­ ğın ve en nötrleştirici iktidarın birleşmesidir – “Ne biliyordum?” “Ya Yahudi olmakya da ölmek icap ettiğini”… içgüdülerimle ve tar­ tışmasız bir halde biliyordum!”48 Yahudi, egemen konumuna yerleştirilmiş şu dişil, şu başkalaşmış e ndi, şu oldukca anlamlı şey, benzer ile diğeri, özne ile nesne ve hatta içerisi ile dışarısı içinde­ ki katı fark çizgilerinin kaybolduğu şu sınır haline gelir. Demek ki Yahudi, hem korku hem de büyülenme nesnesidir. Bizzat iğ­ rençliğin kendisidir. Yahudi iğrençtir: kirlidir, çürümüştür. Onun­ la özdeşleşen, onunla kardeşçe ve ölümcül bir halde kucaklaşmayı (sınırlarımı yitirdiğim kucaklaşmayı) arzulayan ben, kendimi aynı iğrençliğe, çürümüşlüğe, dışkısallığa, dişilliğe ve edilgenliğe indirgenmiş olarak bulurum: “iğrenç Celine”. (Korkunun Güçleri: İğrençlik Üstüne Deneme)
  • “Umutsuzluğun anlamını aramaktansa, umutsuzluktan başka anlam olmadığını itiraf edelim.” (Kara Güneş – Depresyon ve Melankoli)
  • Arzu ve haz içine kök salmış, bir taraftan da gerçekte mütevazi­ce simgesel ya da imgesel bir şekilde alevlendirmek amacıyla bunlardan vazgeçebilen aşk, kabul edeceğiniz benzer biçimde narsisizmle idealleştirme’ ’in iki ucu içinde yargı sürer. Yüce Benlik idealleştirilmiş bir diğeri’de yansıdığında kendini gösterir ya da kendini göklere çıkarır yada parçalanır ve yok olur: Bu idealleştirilmiş diğeri yücedir, kıyaslanamazdır, benim ona layık olmayabileceğim kadar o (bana?) layık bir kimsedir, ve gene de bizim bölünmez birliğimiz için yaratılmıştır. Tüm aşk söylemleri narsisizmi işlemiştir ve pozitif, ideal değerler içeren kodlardan oluşur. (Aşk Hikayeleri)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş