Sinema Nedir? kimin eseri? Sinema Nedir? kitabının yazarı kimdir? Sinema Nedir? konusu ve anafikri nedir? Sinema Nedir? kitabı ne konu alıyor? Sinema Nedir? PDF indirme linki var mı? Sinema Nedir? kitabının yazarı André Bazin kimdir? İşte Sinema Nedir? kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap Künyesi

Yazar: André Bazin

Çevirmen: İbrahim Şener

Orijinal Adı: Que-est-ce que Le Cinema?

Yayın Evi: Doruk Yayınları

İSBN: 9789755535425

Sayfa Sayısı: 320

Sinema Nedir? Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

André Bazin, beyaz perde kuramı denince akla gelen ilk isim, bir film filozofu. Bugün film emek harcamaları diye bağımsız bir disiplinden, entelektüel bir uğraştan bahsedebiliyorsak, bu büyük seviyede Bazin’in yardımıyla. Fransız Yeni Dalga akımının ve auteur kuramının düşünce babası, beyaz perde tarihindeki en etkili gösterim olan Cahiers du Cinema’nın kurucusu ve editörü, İtalyan Yeni Gerçekçi akımının en mühim kuramcılarından olan Bazin, Godard’ın “Sinema hayattır” düsturunu kırk senelik kısa yaşamıyla özetlemiş biri.

Bazin, film çeker şeklinde, kare kare ördüğü yazılarında, beyaz perde nedir sorusunun yanıtını; beyaz perdenin öğelerinde, film dilinde, beyaz perdenin öteki sanatlarla olan ilişkilerinde, Chaplin, Bresson, De Sica şeklinde büyük yönetmenlerde, “Yer Sarsılıyor”, “Sahne Işıkları” şeklinde başyapıtlarda arıyor. Sinema çalışmalarında temel metin kabul edilen Sinema Nedir?, Renoir’ın söylediği şeklinde, “bigün beyaz perde yok olsa da yaşamaya devam edecek” bir emek verme.

Sinema Nedir? Alıntıları – Sözleri

• Sinema kimi zaman dış tabiatın kurgulanması aracılığı ile oluşturulur. Bunun muhteşem bir örneği ‘Les Parents Terribles’ filmidir.
• Psikanalistlerin açıklamalarına bakılırsa bizim rüyalarımız, görüntülerin özgür akışlarının fazlaca zıddıdır.
• Tiyatro ile beyaz perde içinde geçmişten elde edilmiş bazı verilerin toplanması sonucunda bir bağ oluşturularak “filmleştirilmiş tiyatro” olgusuna erişilmiştir.
• Kamera, yönetmenin direktiflerine uygun olarak bir teleskoo ve mikroskop işlevi görür.
• Sahne bizlere gerçekliğin illüzyonu hariç her illüzyonu su­nar
• naturel montajın, en azından ruhsal olarak, kati bir şey olmadığına işaret edelim. İnsanlar onun kolay şeklini ilk kez Lumiere’nin’ filmi­nin ilk gösteriminde Ciotat istasyonuna giren trenin kendilerine doğru geldiğini sanarak yerlerinden kalkıp, kaçışmaya başladıkla­rında görme olanağı bulmuşlardır. Sinemaya gitme alışkanlığını kazanan insanoğlu, ondan sonra gerçek görüntüler ile montajla yaratıl­mış olanlar arasındaki farkı anlayacak kabiliyeti kazanmışlardır.
• Her sanatta ve her sanatın gelişiminin her evresinde hususi kıymet ölçütleri vardır.
• Hiçbir vakit benim ne kadar yanlış olduğumu söylemezdi, yalnız kendisinin ne kadar doğru bulunduğunu söylerdi
• Tüm dünyada beyaz perde bir kaçış yolu ol­maktan çıkarak bizlere yaşamın gerçeklerini sunabilecek bir vasıta ol­ma yolunda ilerlemiştir. Artık gördüğümüz ekran, yaşamın buna­lımlarından bir süre için uzaklaşmayı değil, bizlere o yaşama karşı daha hazırlıklı olma yöntemini öğreten bir konuma girme amacın­dadır. Onun görevi insanları düşünmekten uzaklaştırmak yerine, onlara felsefe yapmasını öğretmektir. Sinemanın bunu yapabile­cek kapasitesi vardır. Bu gerçeği bizlere Andre Bazin öğretmiştir.
• Filmleştirilmiş tiyatronun yaşamış olduğu en büyük sorun, klasiklerin hareketi sahneden ekrana aktarmada çeşitli handikaplara haiz olmasından meydana gelmektedir

Sinema Nedir? İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“Sinema nedir?” diye yönelttiğimiz vakit bir ihtimal birkaç kelime ile yanıt verip geçiştireceğimiz suali Bazin, tam 320 sayfaya anca sığdırabilmiş. O dönemin en iyisiydi. Sinema şu zamanlara onun filmlere perspektif, eleştirisi ve filmlerdeki mesajları anlatmasıyla geldi. François Truffaut şeklinde bir yönetmenin esin kaynağı ve yol göstericisi oldu. Sinemanın, filmin, eski tarihlerde ressamlardan bu yana geldiğini bağlayacak kadar usta bir beyaz perde yorumcusunun bu kitabı hepinize birçok şey katacaktır. Charlie Chaplin’in filmlerini seyrettiğimiz vakit biz yalnız güldürü ve bir iki ufak bildiri görsek de, Chaplin’in giyiminin bile bir öz eleştiri bulunduğunu özetleyen Bazin, sinemayı en ince ayrıntısına kadar bu kitapta konu alıyor ve okuyan herkesi birçok informasyon aktarıyor. Bu kitabı hepinize tavsiye ediyorum. Mutlaka okumalısınız. (Arif Öcal)

Rts öğrencileri için kaynak yaratı durumunda. Sinemayla ilgili kuramsal bir altyapı sağlıyor. Bilhassa lisans aşamasında okuyanların yüksek lisans aşamasında fazlaca yararını göreceği kanaatindeyim. (Frenk Serpuşu)

Sinema Nedir? PDF indirme linki var mı?

André Bazin – Sinema Nedir? kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Sinema Nedir? PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı André Bazin Kimdir?

Bazin 1918’de Angers, Fransa’da dünyaya gelmiştir. İlk eğitimini La Rochelle’de almış, 1938’de St. Cloud’daki Ecole normale supérieure’de eğitimine devam etmiştir. Sınavlarda yüksek not almasına karşın kekemeliği yüzünden öğretmenliğe kabul edilmemiştir. Sinemaya olan tutkusu orduya çağrıldığı 1939 yılından itibaren artmaya başlamış, ordudaki görevi esnasında kısa zamanda politik nedenlerle kapatılacak olan bir beyaz perde kulübü kurmuştur [1]. Sinema üstüne yazmaya 1943’te Le Parisien Libére dergisinde başlamış ve 1951’de Jacques Doniol-Valcroze ve Lo Duca ile beraber Cahiers du cinéma adlı film dergisinin kurucuları içinde yer almıştır. Yeni Dalga’nın “tinsel babası” olarak, Jean-Luc Godard veFrançois Truffaut şeklinde gelecekte film yapımcıları olacak olan genç film eleştirmenlerinin akıl hocası ve yakın arkadaşı olmuştur. Bazin 40 yaşlarında lösemiden ölmüştür

André Bazin Kitapları – Eserleri

• Sinema Nedir?
• Bir Charlie Chaplin Kitabı
• Uygar Sinemanın Sorunları
• Orson Welles

André Bazin Alıntıları – Sözleri

• BENİM HAYATIMDAKİ EN BÜYÜK DÜŞMAN ZAMANDIR. (Bir Charlie Chaplin Kitabı)
• ” Mutlu bir son istiyorsan, hikâyeyi nerede sonlandırdığına bakmalısın ” (Orson Welles)
• Gerçek kumarbaz, kaybetmeyi göze alamadığı şey için kumar oynamaz… (Orson Welles)
• Kültür yönünden beyaz perdenin önemi, gerçekte beyaz perdenin -radyoyla, basınla, afişle birlikte- kentli halkın bütünü ve taşra halkının gittikçe artan çoğunluğu için sanatla ilişkilerinin neredeyse tümünü meydana getirmesidir. (Uygar Sinemanın Sorunları)
• İnsanların birçoğu nezaket kuralları gereği ağzı doluyken konuşmazlar fakat kafaları boşken konuşmaktan asla çekinmezler. (Orson Welles)
• Sinemanın 20. yüzyıldaki zaferi’nin, dilin
  çelişmelerinin, hatta gerçeğin bir çeşit matbaa
  işini gören teknik paradoksun çözümünden
  ileri gelip gelmediğini sormak yersiz olmaz.
  Şüphesiz her sanat, sanatçının söyleyebilecek
  bir şeyi olduğu ve bunu bu araçla
  söylediği seviyede, kendine bakılırsa bir dildir. Bir
  tablo da bir şiir şeklinde bir işaretler düzenlemesidir;
  sonucu, duyguları ve düşünceleri aktarmaktır.
  Sinema bu yüzden diğer sanatların bir
  devamı olmaktan başka bir şey değildir. Ancak,
  beyaz perdenin ifade olanakları geleneksel
  sanatlarınkinden öylesine varlıklı ve değişiktir
  ki, sinemayı ek olarak ele almak ve konuşma diliyle
  hakikaten boy ölçüşebilen tek ifade
  tekniği saymak daha yerinde olur, Bir şiir
  sözcüklerle meydana getirilir, fakat sözcük ileride
  bir sanat haysiyetine kavuşmadan ilkin bir
  işaret ve bir dildir. (Uygar Sinemanın Sorunları)
• Sinema, görüntünün plastik içinde ne olduğu kadar kurgunun kaynaklarıyla da seyirciye, anlattığı olayın yorumlamasını kabul ettirmek için tüm bir işlemler deposunu elinde bulundurmaktadır. (Uygar Sinemanın Sorunları)
• Filmleştirilmiş tiyatronun yaşamış olduğu en büyük sorun, klasiklerin hareketi sahneden ekrana aktarmada çeşitli handikaplara haiz olmasından meydana gelmektedir (Sinema Nedir?)
• Tiyatro ile beyaz perde içinde geçmişten elde edilmiş bazı verilerin toplanması sonucunda bir bağ oluşturularak “filmleştirilmiş tiyatro” olgusuna erişilmiştir. (Sinema Nedir?)
• Arı sanat (arı şiir, arı fotoğraf vb.) terimi anlam ifade etmeyen değildir, tanımlaması itirazı kadar kuvvetli olan güzel duyu bir gerçeğe dayanır. (Uygar Sinemanın Sorunları)
• “Affetmek için iki kişilik erdem lazım. Hem onu affetmek, hem onu affettiği için kendini affetmek.” (Orson Welles)
• Tüm dünyada beyaz perde bir kaçış yolu ol­maktan çıkarak bizlere yaşamın gerçeklerini sunabilecek bir vasıta ol­ma yolunda ilerlemiştir. Artık gördüğümüz ekran, yaşamın buna­lımlarından bir süre için uzaklaşmayı değil, bizlere o yaşama karşı daha hazırlıklı olma yöntemini öğreten bir konuma girme amacın­dadır. Onun görevi insanları düşünmekten uzaklaştırmak yerine, onlara felsefe yapmasını öğretmektir. Sinemanın bunu yapabile­cek kapasitesi vardır. Bu gerçeği bizlere Andre Bazin öğretmiştir. (Sinema Nedir?)
• “Affetmek için iki kişilik erdem lazım. Hem onu affetmek, hem onu affettiği için kendini affetmek.”
  – Orson Welles (Orson Welles)
• ✔Makineleşmeyle geliştirdigimiz hızın içinde sıkışıp kaldık. Bereket bizi terk etti. Bilgimiz bizi alaycı kıldı. Aklımız ise anlaşılmaz ve kaba. Oldukça düşünüp azca hissettik. Teknolojiden fazlaca insanlığa, zekadan fazlaca nezakete ihtiyacımız yok mu? (Bir Charlie Chaplin Kitabı)
• ✔Makineleşmeyle geliştirdigimiz hızın içinde sıkışıp kaldık. Bereket bizi terk etti. Bilgimiz bizi alaycı kıldı. Aklımız ise anlaşılmaz ve kaba. Oldukça düşünüp azca hissettik. Teknolojiden fazlaca insanlığa, zekadan fazlaca nezakete ihtiyacımız yok mu? (Bir Charlie Chaplin Kitabı)
• Kamera, yönetmenin direktiflerine uygun olarak bir teleskoo ve mikroskop işlevi görür. (Sinema Nedir?)
• Sana engel olmaya çalışanlar, başaracağına en fazlaca inananlardır.. (Bir Charlie Chaplin Kitabı)
• Hiçbir vakit benim ne kadar yanlış olduğumu söylemezdi, yalnız kendisinin ne kadar doğru bulunduğunu söylerdi (Sinema Nedir?)
• “Affetmek için iki kişilik erdem lazım. Hem onu affetmek, hem onu affettiği için kendini affetmek.” (Orson Welles)
• Doğruyu dile getirmek, gerçeği, tüm gerçeği, yalnızca gerçeği göstermek kim bilir saygıya kıymet bir istektir. Bu kadarla kalmış olduğu takdirde, bu talep töre alanını aşmaz. Sinemada sadece gerçeğin gösterilmesi söz konusu olabilir. Estetik mesele bu gösterişin araçlarıyla adım atar. Omuz çekimindeki ölü bir çocuk, genel çekimdeki ölü çocuk değildir, renkli filmdeki ölü çocuk da değildir. Gerçekte gözümüzün, dolayısıyla bilincimizin gerçekteki ölü evladı görmekte kendine özgü bir seçimi vardır ki, bu, görüntüyü perdenin dik dörtgeninde kesen alıcının görüş seçimi değildir. Demek ki “gerçekçilik” bizlere yalnız bir cesedi göstermekle değil, naturel algılamanın bazı fizyolojik ya da zihinsel verilerine uyan ya da daha doğrusu bunun eşdeğerlerini tekrardan elde eden koşullardadır. (Uygar Sinemanın Sorunları)