Eğitim

Siyonizm ve Türkiye – Yaşar Kutluay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Siyonizm ve Türkiye – Yaşar Kutluay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Siyonizm ve Türkiye kimin eseri? Siyonizm ve Türkiye kitabının yazarı kimdir? Siyonizm ve Türkiye konusu ve anafikri nedir? Siyonizm ve Türkiye kitabı ne konu alıyor? Siyonizm ve Türkiye PDF indirme linki var mı? Siyonizm ve Türkiye kitabının yazarı Yaşar Kutluay kimdir? İşte Siyonizm ve Türkiye kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Yaşar Kutluay

Yayın Evi: Bilge Karınca Yayınları

İSBN: 2789785829372

Sayfa Sayısı: 217


Siyonizm ve Türkiye Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Elinizdeki kitap;

Ömrünü; dünyanın birçok ülkesine dağılmış ve bir yurt özlemi içinde yaşayan Yahudileri Arz-ı Mevûd kabul ettikler Filistin’de bir Yahudi Devleti kurulması ülküsüne adayan Politik Siyonizmin kurucu Dr. Theodor Herzl’in, Sayın Yaşar Kutluay tarafınca yorumlanmış anılarıdır.

Dr. Herzi bir Yahudi Devleti’nin ne olursa olsun kurulması dâvâsına öylesine inançla bağlanmıştır ki, bu uğurda Sultan Abdülhamit’in yakınındaki Paşaları dâvâsına hizmet etmeleri için paraya boğar, gerçekleşmesi için seferber eder. Profesör Vambery’yi Sultan ile görüşmeler ayarlaması ve istikbâldeki Yahudi Devleti için aracı yapar. Ancak Herzl’in tüm çabalarına karşın Sultan Abdülhamit’in Filistin’de bir Yahudi Devleti’nin kurulmasına rıza göstermemesi üstüne gene de ümidini kaybetmeyen Herzl bu kere Osmanlı’nın bir an ilkin yıkılmasını hedefler. Bu uğurda Avrupa’daki Yahudi basınını Türkiye aleyhine çevirir. Dış borçlardan dolayı kıvranan Osmanlı’nın külleri içinde bir Yahudi Devleti’nin çıkacağına inanan Dr. Herzl, 1900 başlarında gelecek elli yılda İsrail’in kurulacağını ifade ederken, 1948’de Ben Gurion’un İsrail’in kurum haberini tüm dünyaya duyurması, Dr. Herzl’in ne denli ileri görüşlü bulunduğunu ortaya koyuyordu.

Yazarın yaşamını ortaya koyarak çevirilmiş olduğu bu kitap; lâyıkıyla okunup, anlaşıldığı taktirde, ülkemizin bugünkü durumu ve Siyonizm’in gerçek hedefi fazlaca daha iyi anlaşılacaktır.


Siyonizm ve Türkiye Alıntıları – Sözleri

  • Daily Chronicle gazetesinde benim “Yahudi Devleti” dolayısıyla ressam Holman Hunt ve milyoner Sir Samuel Montagu ile yapılmış bir röportajım gösterildi.
    Montagu’ya bakılırsa birisi Filistin’i Türklerin sultanından iki milyon altına alabilir.
  • Paris’te, bari gözlemci olarak politikanın tam ortasındaydım. Dünyanın iyi mi yürütüldüğünü gördüm. Burada Yahudi aleyhtarlığı olmadığı için meseleyi daha iyi tahlil edecek seviyeye yükseldim. Avusturya yada Almanya’da arkamdan birisinin “Hep, Hep” 2 diye bağıracağından sürekli olarak kaygı duyardım. Ama burada kalabalıkta asla tanınmadan dolaşabiliyordum.
    2 Almanya ve Avusturya’da Yahudilere hakaret olmak suretiyle söylenen bir küfürdür. Latince “Yerulaşaym elden gitti” anlamına gelen cümlenin baş harflerinden meydana getirilmiş olduğu söylenir.
  • Siyonizm ve Siyonist kelimelerinin fazlaca eski bir zamanı vardır.
    İki bin yıla yakın zamandır kullanılan ve görünüşe bakılırsa daha da kullanılacak olan bu kelimelere verilen anlamlar bilhassa Türkçede fazlaca değişik ve çoğu kez da yanlıştır.
    Siyonizm ve Siyonist’in ne işe yaradığını bilmek için ilkin “Siyon”un ne işe yaradığını bilmek, bunun için de milâttan on iki yüzyıl geriye giderek Mısır’da Hazreti Musa (İbrani dilinde Moșe) ve Firavun içinde süregelen mücadeleden itibaren Yahudi evveliyatına kuşbakışı bir göz atmak lâzımdır.
  • Dün değil evvelki gün Sefir Mahmut Nedim Bey tarafınca çağrıldım. Bir saat mutlak surette boş konuşma yaptık. İstanbul için bana bir tavsiyede bulunması ricama karşılık bir Arap hikâyesi söyledi: Bir bahçıvan varlıklı bir adama gelip borç para ister. Zengin vermeyi reddeder. Altı ay sonrasında bahçıvan elinde bir sepet meyve olmasına rağmen zengine gelir ve teşekkür eder. Zengin şaşırmıştır, bunda bir yanlışlık olduğu kanaatindedir. Bahçıvan “Hayır” der. “Ben size minnet borçluyum, siz bana derhal hayır demekle benim asla zaman geçirmeden yardım edecek bir başka birine gitmemi temin ettiniz.”
    Bu sebeple bana tavsiye mektubu vermeyecekmiş fakat benim hakkımda bir sual sormuş olacaktır olurlarsa olumlu şekilde cevaplandıracakmış.
    “Ekselans, ümit ederim ki altı ay sonra size bir sepet meyve ile gelirim” dedim.
  • Vambery’ye bu mektubun suretini gönderip aracılık etmesini is tedim. Yazdığı cevapta açıkça 700 binlik işte 5 bin altın komisyon alacağını bildiriyor.
    Verdiğim cevapta kendisinin bu şekilde minik hesaplar ardında koş maması icap ettiğini, 5-10 binin hiçbir kıymeti olmadığını, yapmış olduğu vazifenin eski kavmine karşı zamanı bir ehemmiyet taşıdığını anlattım. “Sadrazam meseleyi Sultan’a açmak için senin benim hakkımda yazacağın mektubu bekliyor. Lütfen Türkler gibi ‘yavaş hareket etme, Allah aşkına harekete geç ve yarından tezi yok şu mektubu yaz” dedim.
  • 5 Kasım
    Yafa ile İskenderiye içinde
    “Dundee” gemisinde
    Olup bitenleri sadece şimdi gözden geçiriyorum ve görüyorum ki oldukça başarıya ulaşmış oldu.
    Eğer Türk Hükümetinin zerre kadar siyasî basireti olsaydı benim oyunuma bir son verirdi. Bu seferki İstanbul seyahatimde ellerinde bu şekilde bir fırsat vardı, pekala oradan geri dönmezdim.kovabilirlerdi yada herhangi bir sebeple jandarmaya teslim edebilirlerdi.
  • Akşam Newlinsky fena haberler ve asık bir suratla Yıldız Sarayı’ndan döndü.
    Garsona yas alameti olarak yarım şişe şampanya getirmesini emrettikten sonrasında iki kelime ile bana vaziyeti söyledi: “Hiçbir şey yapamadım. Zatışahane bu mevzuda hiçbir şey işitmek istemiyor.”
    “Sultan dedi ki: “Eğer Mr. Herzl senin benim dostum olduğun şeklinde arkadaşın ise ona söyle bu meselede ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış dahi olsa toprak satamam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu kanlarını dökerek kazanmış ve gene kanlarıyla mahsuldar kılmıştır. O bizlerden ayrılıp uzaklaşmadan yeniden kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne’de şehit düşmüştü, bir tanesi dahi geri dönmemek suretiyle hepsi muharebe meydanında kalmıştı. Türk İmparatorluğu bana ilişik değildir , Türk milletinindir, ben onun hiçbir parçasini veremem. Bırakalım Yahudiler milyarlarını saklasınlar. Benim imparatorluğum parçalandığı vakit onlar Filistin’i asla karşılıksız ele geçirebilirler. Fakat yalnız bizim cesetlerimiz bölme edilebilir. Ben canlı bir gövde üstünde ameliyat yapılmasına müsaade edemem.
  • Bugün Newlinsky kahvaltıya bana geldi.
    Haber aldığına bakılırsa “Babiali bana ağır sözler söylüyor”. Zira İstanbul’da iken söz verdiğim şeklinde basın Türkiye’yi desteklemiyor, bilåkis aleyhte yazılarla dolup taşıyormuş. Bu yazıların da deposu benmişim, buna da sebep Filistin’i bizlere satmaya razı olmadıkları imiş.
    Türklerin bu yanlış yorumlarına kızmadım. Demek ki ben İstanbul’da bir “kuvvet” olarak kabul ediliyorum.
    Ona, basının desteğini ben şarta bağlı olarak teklif etmiştim, dedim. Eğer Türkiye bizimle müzakereye oturursa onları basında savunma edecektik, veren alır.
    Newlinsky “Eğer basında Türkiye’ye hücumlar devam ederse orada da Yahudi aleyhtarlığı başlar?” dedi.
    Ben bundan çekinmiyorum. Eğer Babiali Yahudi aleyhtarlığına başlarsa hiçbir yerden para alamazlar, bulamazlar. Tüm büyük bankerler de benim yanımda yer alır.
  • Biz Türkiye maliyesini düzeltmek için 20 milyon Osmanlı lirası harcarız. Bu mikdara iki milyon da Filistin için ilave ederiz ki bu da halen 80 milyon lira olan borçların senelik faizini karşılar. 14 milyon sarfı ile de Türkiye’yi Avrupa Kontrol Komisyonundan kurtarırız.
    Reichenfeld bilgileri ile ileri sürdüğüm bu plana şaşıp kaldı ve bana bunu hangi maliyecilerin hazırladıklarını sordu. Ona gizemli bir sükutla yanıt verdim.
    Bugün Newlinsky için İstanbul’a kadar bir bilet getirttim. Tutarı çok çok fazla. Bunun haricinde Türk heyeti için meyve de aldırtmamı söylemişti. Hotel Sacher’den çilek, şeftali vs. -ki hepsi Fransa’dan ithal edilmişti- hazırlattım.
  • Tarihî gerçek şudur ki münferit vakalar haricinde Yahudiler çoğu zaman Hazreti İsa’yı “sahte Mesih” saymışlar ve hiçbir vakit kabul etmemişlerdir . Bununla da kalmamışlar , Hıristiyan inancına bakılırsa onun aleyhinde çalışmışlar ve sonunda çarmıha gerilmesine sebep olmuşlardır. Onun için Yahudiler lanetlenmişlerdir . Bu lanetten sonrasında gelen nesiller de kurtulamamışlardır. Günlük ibadetlerde Yahudiler için okuna gelen bu lanetleme bedduaları son yıllarda Papa’nın talimatıyla yakarış mecmualarından çıkarılmaya başlanmışlar.


Siyonizm ve Türkiye İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Herkesin siyonizmden bir haber olduğu veyahut haberdar olup da tek bir kelime etmediği bir dönemde; bugünkü siyonist, kanun tanımaz, zalim israil devletinin temellerini 1897’de İsviçre’nin Basel kentinde, kuruculuğunu yapmış olduğu ‘Dünya Siyonist Teşkilatının’ 1. Kongresini biriktirerek atan ve halen Yahudi israil Devleti’nin içsel babası olan Theodor Herzl’in hatıratlarını ve Abdülhamid’in İsrail devletinin kurulmasını 50 yıl ertelediğini bizzat Herzl’in kaleminden hatıratlarıyla kanıtlayan Yaşar Kutluay, 1967 senesinde bu kitabını yayınlamıştır. Osmanlı Devleti’nden ingiliz eliyle koparılan ve 2000 senelik hasret ve gayretle 1948 senesinde yapay olarak kurulan ve hemen hemen 20 senelik devlet olan İsrail’i, bu koparılma ve kurulma periyodunu Osmanlı bakiyesi olan Türkiye’den bir yazarın gün yüzüne çıkarması rahatsız etmiş olacak ki, Yaşar Kutlualp bu kitabının yayınlanmasından 2 yıl sonrasında, havanın sakin denizin çarşaf şeklinde olduğu 12 Aralık 1969 senesinde, balık tutmak için bir motorla açıldığı Mersin’in Silifke ilçesinde kaybolmuş, kendisinden tekrar haber alınamamıştır.
Yaşar Kutluay’ın bu kitapla, hafızalardan silinmiş olan gerçekleri/tarihimizi Türk milletinin belleklerinin kıyısına getirmiş olduğu için bir suikaste maruz bırakıldığını düşünüyorum. Bu durum nazara alınarak okunduğunda, kitabın önemi daha da anlaşılacaktır. Yakın tarih(imiz) açısından fazlaca kıymetli bir yapıt. Allah Yaşar Kutluay’ın şehadetini kabul etsin, rahmet eylesin. İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun. (Râci)

Her kitabın muhtevası ni idrak etmek için yazarın karakterini göz önünde bulundurmak şarttır zira Doçent Dr Yaşar Kutluay kendi zamanına bakılırsa pek yürekli atılgan bir tanrı bilim çı yazardır bir deniz felaketinden sonrasında uzun senelerdir ve hala haber alınamamış…
Burada ünlü Theodor Herzl in anıları ve Siyonizmin amacının ne olduğu tarihinin nerde başladığı bahsedilmiş bu mevzuda okuyanlar için bir düşünce verilmiştir Herzlın Hristiyanlığa meylettigini kendi günlüğünde bahseder fakat bunu çekmiş olduğu acılara ve dayanamayışından gelen zaafa bağlamaktadır…
İyi ya da fena faşist yada vatanperver ne bulunduğunun önüne geçen özelliği idealist biri olması asla birimizin kabul etmediği devleti bu insanın fikirleri ışığında kurdular (Tayyip Akçin)

Kitapta İsrail’in düşünce babası Theodor Hertz ‘ in anılarından Abdülhamit ile ilgili olan ilgili kısımlarının yaptığı bir derleme , Hertz ‘in Osmanlı ile ilgil bilgi görüş tavsiye tecrübelerinden ibaret , Osmanlı sarayında dönen komisyonculuk , rüşvet ve saraydaki gizli kapaklı düzene de değinmekle beraber . Osmanlı’nın içindeki bulunmuş olduğu ekonomik kriz ortamında Filistin’den toprak verilmesi karşılığında Osmanlı’ya yapacağı yardımların bir sıralaması şeklinde , kolay okunabilir sadece kendini tekrarlayan bir süreç olması açısından birazcık bunaltıcı , tercih sizin . (Gündüzalp GÜNEY)


Siyonizm ve Türkiye PDF indirme linki var mı?


Yaşar Kutluay – Siyonizm ve Türkiye kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Siyonizm ve Türkiye PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yaşar Kutluay Kimdir?

Doç.Dr. Yaşar Kutluay (d. 1931, Silifke) Türkiye’de İslam Mezhepler Tarihi alanında ciddi emekler yapmış ve kalıcı eserler bırakmış bir tanrı bilim akademisyenidir. Kutluay’ın bu alanda ilk emek harcaması İslamiyette İtikadi Mezheplerin Doğuşu adlı eseridir. Bu emek vermeden sonrasında mezheplerin tarihiyle beraber günümüzdeki durumunu da inceleyen Tarihte ve Günümüzde İslam Mezhepleri isminde bir kitap yazmıştır. Ardından da alanında ilk olan bir çalışmaya imzasını atmış ve İslam Mezhepleri ile Yahudi Mezheplerini tanıttıktan sonrasında iki dinin mezheplerini karşılaştırmaya doğal olarak tutmuştur ve Theodor Herzl’den tercüme ile Siyonizm ve Türkiye adlı eseri yazmıştır. Daha başka fazlaca eseri de bulunan ve ayrıca 1961 senesinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın reorganizasyonunda mühim görevler üstüne alan Yaşar Kutluay 1961 senesinde –Prof.Dr.Hüseyin Atay ile beraber Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini hazırlayarak büyük kitlelerin mukaddes kitabı anlamasına mühim katkıda bulunmuştur.

Yaşar Kutluay, 1931 senesinde Silifke’de hayata merhaba dedi. İlk ve Orta tahsilini Mersin’de tamamladıktan sonrasında Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun oldu. 1949 senesinde tahsile açılmış olanAnkara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin ilk öğrencilerindendir. 1954 senesinde bu fakültede Mezhepler Tarihi Kürsüsünde asisten olarak göreve başlamış, 1958 senesinde doktorasını tamamlamıştır. 1964 senesinde Doçent ünvanını kazanmıştır. Arapça, İngilizce ve Farsça’yı iyi bilen Yaşar Kutluay İbranice ve İtalyanca’yı da anlardı.

Dinlenmek amacıyla ailecek gittiği Silifke’nin Taşucu Beldesinde 12 Aralık 1969 günü bir balıkçı motoru ile açıldığı Akdeniz’de çıkan bir fırtına sonunda kaybolmuş ve kendisinden tekrar haber alınamamıştır. Yaşar Kutluay evli idi ve iki adam evladı vardı.


Yaşar Kutluay Kitapları – Eserleri

  • Siyonizm ve Türkiye
  • İslam ve Yahudi Mezhepleri
  • Tarihte ve Günümüzde İslam Mezhepleri
  • İslamiyette İtikadi Mezheplerin Doğuşu


Yaşar Kutluay Alıntıları – Sözleri

  • Daily Chronicle gazetesinde benim “Yahudi Devleti” dolayısıyla ressam Holman Hunt ve milyoner Sir Samuel Montagu ile yapılmış bir röportajım gösterildi.
    Montagu’ya bakılırsa birisi Filistin’i Türklerin sultanından iki milyon altına alabilir. (Siyonizm ve Türkiye)
  • 5 Kasım
    Yafa ile İskenderiye içinde
    “Dundee” gemisinde
    Olup bitenleri sadece şimdi gözden geçiriyorum ve görüyorum ki oldukça başarıya ulaşmış oldu.
    Eğer Türk Hükümetinin zerre kadar siyasî basireti olsaydı benim oyunuma bir son verirdi. Bu seferki İstanbul seyahatimde ellerinde bu şekilde bir fırsat vardı, pekala oradan geri dönmezdim.kovabilirlerdi yada herhangi bir sebeple jandarmaya teslim edebilirlerdi. (Siyonizm ve Türkiye)
  • Dün değil evvelki gün Sefir Mahmut Nedim Bey tarafınca çağrıldım. Bir saat mutlak surette boş konuşma yaptık. İstanbul için bana bir tavsiyede bulunması ricama karşılık bir Arap hikâyesi söyledi: Bir bahçıvan varlıklı bir adama gelip borç para ister. Zengin vermeyi reddeder. Altı ay sonrasında bahçıvan elinde bir sepet meyve olmasına rağmen zengine gelir ve teşekkür eder. Zengin şaşırmıştır, bunda bir yanlışlık olduğu kanaatindedir. Bahçıvan “Hayır” der. “Ben size minnet borçluyum, siz bana derhal hayır demekle benim asla zaman geçirmeden yardım edecek bir başka birine gitmemi temin ettiniz.”
    Bu sebeple bana tavsiye mektubu vermeyecekmiş fakat benim hakkımda bir sual sormuş olacaktır olurlarsa olumlu şekilde cevaplandıracakmış.
    “Ekselans, ümit ederim ki altı ay sonra size bir sepet meyve ile gelirim” dedim. (Siyonizm ve Türkiye)
  • Biz Türkiye maliyesini düzeltmek için 20 milyon Osmanlı lirası harcarız. Bu mikdara iki milyon da Filistin için ilave ederiz ki bu da halen 80 milyon lira olan borçların senelik faizini karşılar. 14 milyon sarfı ile de Türkiye’yi Avrupa Kontrol Komisyonundan kurtarırız.
    Reichenfeld bilgileri ile ileri sürdüğüm bu plana şaşıp kaldı ve bana bunu hangi maliyecilerin hazırladıklarını sordu. Ona gizemli bir sükutla yanıt verdim.
    Bugün Newlinsky için İstanbul’a kadar bir bilet getirttim. Tutarı çok çok fazla. Bunun haricinde Türk heyeti için meyve de aldırtmamı söylemişti. Hotel Sacher’den çilek, şeftali vs. -ki hepsi Fransa’dan ithal edilmişti- hazırlattım. (Siyonizm ve Türkiye)
  • Vambery’ye bu mektubun suretini gönderip aracılık etmesini is tedim. Yazdığı cevapta açıkça 700 binlik işte 5 bin altın komisyon alacağını bildiriyor.
    Verdiğim cevapta kendisinin bu şekilde minik hesaplar ardında koş maması icap ettiğini, 5-10 binin hiçbir kıymeti olmadığını, yapmış olduğu vazifenin eski kavmine karşı zamanı bir ehemmiyet taşıdığını anlattım. “Sadrazam meseleyi Sultan’a açmak için senin benim hakkımda yazacağın mektubu bekliyor. Lütfen Türkler gibi ‘yavaş hareket etme, Allah aşkına harekete geç ve yarından tezi yok şu mektubu yaz” dedim. (Siyonizm ve Türkiye)
  • Paris’te, bari gözlemci olarak politikanın tam ortasındaydım. Dünyanın iyi mi yürütüldüğünü gördüm. Burada Yahudi aleyhtarlığı olmadığı için meseleyi daha iyi tahlil edecek seviyeye yükseldim. Avusturya yada Almanya’da arkamdan birisinin “Hep, Hep” 2 diye bağıracağından sürekli olarak kaygı duyardım. Ama burada kalabalıkta asla tanınmadan dolaşabiliyordum.
    2 Almanya ve Avusturya’da Yahudilere hakaret olmak suretiyle söylenen bir küfürdür. Latince “Yerulaşaym elden gitti” anlamına gelen cümlenin baş harflerinden meydana getirilmiş olduğu söylenir. (Siyonizm ve Türkiye)
  • Bugün Newlinsky kahvaltıya bana geldi.
    Haber aldığına bakılırsa “Babiali bana ağır sözler söylüyor”. Zira İstanbul’da iken söz verdiğim şeklinde basın Türkiye’yi desteklemiyor, bilåkis aleyhte yazılarla dolup taşıyormuş. Bu yazıların da deposu benmişim, buna da sebep Filistin’i bizlere satmaya razı olmadıkları imiş.
    Türklerin bu yanlış yorumlarına kızmadım. Demek ki ben İstanbul’da bir “kuvvet” olarak kabul ediliyorum.
    Ona, basının desteğini ben şarta bağlı olarak teklif etmiştim, dedim. Eğer Türkiye bizimle müzakereye oturursa onları basında savunma edecektik, veren alır.
    Newlinsky “Eğer basında Türkiye’ye hücumlar devam ederse orada da Yahudi aleyhtarlığı başlar?” dedi.
    Ben bundan çekinmiyorum. Eğer Babiali Yahudi aleyhtarlığına başlarsa hiçbir yerden para alamazlar, bulamazlar. Tüm büyük bankerler de benim yanımda yer alır. (Siyonizm ve Türkiye)
  • Siyonizm ve Siyonist kelimelerinin fazlaca eski bir zamanı vardır.
    İki bin yıla yakın zamandır kullanılan ve görünüşe bakılırsa daha da kullanılacak olan bu kelimelere verilen anlamlar bilhassa Türkçede fazlaca değişik ve çoğu kez da yanlıştır.
    Siyonizm ve Siyonist’in ne işe yaradığını bilmek için ilkin “Siyon”un ne işe yaradığını bilmek, bunun için de milâttan on iki yüzyıl geriye giderek Mısır’da Hazreti Musa (İbrani dilinde Moșe) ve Firavun içinde süregelen mücadeleden itibaren Yahudi evveliyatına kuşbakışı bir göz atmak lâzımdır. (Siyonizm ve Türkiye)
  • Akşam Newlinsky fena haberler ve asık bir suratla Yıldız Sarayı’ndan döndü.
    Garsona yas alameti olarak yarım şişe şampanya getirmesini emrettikten sonrasında iki kelime ile bana vaziyeti söyledi: “Hiçbir şey yapamadım. Zatışahane bu mevzuda hiçbir şey işitmek istemiyor.”
    “Sultan dedi ki: “Eğer Mr. Herzl senin benim dostum olduğun şeklinde arkadaşın ise ona söyle bu meselede ikinci bir adım atmasın. Ben bir karış dahi olsa toprak satamam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu imparatorluğu kanlarını dökerek kazanmış ve gene kanlarıyla mahsuldar kılmıştır. O bizlerden ayrılıp uzaklaşmadan yeniden kanlarımızla örteriz. Benim Suriye ve Filistin alaylarımın efradı birer birer Plevne’de şehit düşmüştü, bir tanesi dahi geri dönmemek suretiyle hepsi muharebe meydanında kalmıştı. Türk İmparatorluğu bana ilişik değildir , Türk milletinindir, ben onun hiçbir parçasini veremem. Bırakalım Yahudiler milyarlarını saklasınlar. Benim imparatorluğum parçalandığı vakit onlar Filistin’i asla karşılıksız ele geçirebilirler. Fakat yalnız bizim cesetlerimiz bölme edilebilir. Ben canlı bir gövde üstünde ameliyat yapılmasına müsaade edemem. (Siyonizm ve Türkiye)
  • Tarihî gerçek şudur ki münferit vakalar haricinde Yahudiler çoğu zaman Hazreti İsa’yı “sahte Mesih” saymışlar ve hiçbir vakit kabul etmemişlerdir . Bununla da kalmamışlar , Hıristiyan inancına bakılırsa onun aleyhinde çalışmışlar ve sonunda çarmıha gerilmesine sebep olmuşlardır. Onun için Yahudiler lanetlenmişlerdir . Bu lanetten sonrasında gelen nesiller de kurtulamamışlardır. Günlük ibadetlerde Yahudiler için okuna gelen bu lanetleme bedduaları son yıllarda Papa’nın talimatıyla yakarış mecmualarından çıkarılmaya başlanmışlar. (Siyonizm ve Türkiye)
  • ” Ali b. Ebu Talib bazı kimselerin kendisini hilafette hak iddiasına teşvik etmelerine karşın onlara uymadığı, hatta azarlamış olduğu, Ebu Bekir’i överek ona biat etmiş olduğu görülür. Hemen biat etmeyişinin sebebi mevhum kırgınlıklar değil, en yakını olması hasebiyle Hazreti Peygamber’in teçhiz ve tekfin işleri ile meşgul olmasıdır. ” (İslam ve Yahudi Mezhepleri)
  • ” Ali b. Ebu Talib bazı kimselerin kendisini hilafette hak iddiasına teşvik etmelerine karşın onlara uymadığı, hatta azarlamış olduğu, Ebu Bekir’i överek ona biat etmiş olduğu görülür. Hemen biat etmeyişinin sebebi mevhum kırgınlıklar değil, en yakını olması hasebiyle Hazreti Peygamber’in teçhiz ve tekfin işleri ile meşgul olmasıdır. ” (İslam ve Yahudi Mezhepleri)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş