Eğitim

Şok Doktrini – Naomi Klein Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şok Doktrini – Naomi Klein Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şok Doktrini kimin eseri? Şok Doktrini kitabının yazarı kimdir? Şok Doktrini konusu ve anafikri nedir? Şok Doktrini kitabı ne konu alıyor? Şok Doktrini PDF indirme linki var mı? Şok Doktrini kitabının yazarı Naomi Klein kimdir? İşte Şok Doktrini kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Naomi Klein

Çevirmen: Selim Özgül

Yayın Evi: Agora Kitaplığı

İSBN: 9786051030753

Sayfa Sayısı: 640


Şok Doktrini Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“No Logo” adlı kitabıyla tüm dünyada adından söz ettiren Naomi Klein’a nazaran, küresel çaptaki özgür piyasanın zafere demokratik araçlarla ulaşmış olduğu düşüncesi bir safsatadan ibarettir. Üstelik, ‘şok terapisi’ doktrinine uygun şokların uygulanmasının derhal peşinden, toplumların hızla büyük çokuluslu şirketlerin çıkarları doğrultusunda sil baştan düzenlenmesini gerektiren yıkım kapitalizmi macerası aslına bakarsak {hiç de} 11 Eylül 2001’le başlamamıştır.

Klein bu politikanın izlerini oldukça gerilere, elli yıl ilkin Chicago Üniversitesi’nin ekonomi bölümünün Milton Friedman’ın yönetiminde olduğu zamana kadar sürer. Friedman’ın ve Chicago Okulu iktisadının görüşleri doğrultusunda, ekonomik politikalar ve ‘şok ve dehşet’ salan savaşlar ile 1950’lerde CIA’in finanse etmiş olduğu üstü örtülü elektroşok ve duyusal yoksunlaştırma deneyleri içinde direkt bir bağ vardır ve bu bağ günümüzde Guantanamo Körfezi’ndeki ‘hukuk-dışı’ hapishanelere kadar devam ettirilmiştir.

Naomi Klein’ın bu kitabı, Şili’deki 1973 Pinochet darbesinden 1989’da Çin’de Tiananmen Meydanı katliamına ve 1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılışına kadar dünyanın manzarasını değiştiren vakalarda şok doktrini yönteminin iyi mi uygulandığını ve ‘büyük şirketlerin çıkarlarını kollayan’ yeni kapitalizm modelinin dünya halkları adına iyi mi bir yıkım ve yoksulluğa yol açtığını kovuşturmak bakımından benzeri olmayan bir kaynaktır.

(Tanıtım Bülteninden)


Şok Doktrini Alıntıları – Sözleri

  • Brezilya, 1970’li yillarda ABD destekli bir cuntanın denetimindeydi ve Friedman’ın Brezilyalı öğrencilerinden bazıları kilit
    görevlerde bulunuyorlardı.
    Uruguay’da ordu 1973 senesinde bir darbe gerçekleştirmiş oldu ve erte­si yıl Chicago’nun çizdiği yolda yürümeye karar verdi.
    Bu kere deneye yeni katılan ülke, 1976’da cuntanın iktidarı Isabel Perön’dan almış olduğu Arjantin’di. Arjantin, Şili, Uru­guay ve Brezilya’nın artık tamamen ABD destekli askeri yönetimlerce yönetim edilmiş olduğu ve bu ülkelerin Chicago Okulu ekonomi biliminin canlı laboratuvarları olduğu anlamına geliyordu.
  • Arjantin, ülkeye yabancı yatırım çekmek için Business Week’in yanında sunulan otuz bir sayfalık bir reklam eki yayınlattı; bu ekte şu şekilde söyleniyordu: “Tarihte özel yatırımı destekleyen birkaç ülkeden biriyiz… Toplumsal bir devrim yaşıyoruz ve kendimize ortaklar arıyoruz. Kendimizi devletçiliğin yükünden kurtarıyoruz ve özel sektörün rolünün çok önemli olduğuna yürekten inanıyoruz.”
  • ITT’nin üst düzey yöneticileri Nixon yönetimine, çok açık şekil­ de askeri darbe çağrısını da içeren on sekiz maddelik bir strateji hazırlama cüretini göstermişti: “Şili ordusu içindeki güvenilir kaynaklara ulaşılmalı,” dendikten sonrasında şu şekilde devam ediliyordu:
    “…Planlı bir şekilde Allende’ye karşı memnuniyetsizlik yaratmalarında ve böylelikle onu görevden ayrılmak zorunda bırakmala­rında büyük fayda var.”
  • Arjantin’deki imha hareketi kendiliğinden ortaya çıkmamış, tesadüfen gelişmemiştir ve hiçbir mantığı olmayan bir vaka da değil­ dir: Arjantin ulusal topluluğunun ‘gerçek bir parçası’mn sistemli bir halde yok edilmesidir; bu sıfatla, topluluğu dönüşüme uğratmayı, oluşum şeklini, toplumsal ilişkilerini, kaderini, geleceğini tekrardan belirleme etmeyi amaçlamaktadır. ” (Daniel Feierstein, Arjantinli bir sosyolog, 2004)
  • Şili 2007’de bile dünyanın en eşitsiz toplumlarından biri olarak varlığını sürdürmeye devam etti.
  • 1972’de gazeteci Jack Anderson, telefon şirketinin iki yıl ilkin Allende’nin göreve
    gelmesini engellemek suretiyle CIA ve Dışişleri Bakanlığıyla bir­likte gizlice planlar hazırladığını gösteren belgelere dayalı, bom­ba tesiri yaratan bir takım yazı yayınladı. ITT’nin Şili’de­ ki muhalif güçlere 1 milyon dolar rüşvet teklif etmesi şeklinde, kökü derinlere giden bir komployu ortaya çıkardı.
  • Chicago Boys, Pinotchet’yi kendilerinden güvenli bir halde şuna inandırıyorlardu; devletin, yer almış olduğu tüm bu alanlardan derhal çekilmesi halinde, ekonominin ‘doğal’ yasaları kendi den­gesini tekrardan sağlayacak ve enflasyon büyülü bir halde düşecektir. Oysa yanı­lıyorlardı. 1974’te enflasyon yüzde 375’e yükselmişti  Ekmek benzer biçimde temel gereksinim madde­lerinin fiyatı zirveye tırmanıyordu. Aynı zamanda, Pinochet’nin ‘serbest ticaret’ deneyi ülkeyi ucuz ithal malları içinde yüzer bir hale getirdiğinden Şilililer kümeler halinde işten çıkarılıyorlardı.
    Rekabete dayanamayan mahalli düzeydeki işyerleri birbiri ardına kapanıyor, işsizlik üstün dereceli düzeye ulaşıyor ve açlık almış başını gidiyordu. Chicago Okulu’nun ilk laboratuvarı çökmüştü.
  • Katrina Kasırgası’nın öncesinde okullar dairesi toplam 123 devlet okulunu yönetim ediyordu; şimdiyse bu sayı bir tek 4’e inmiş bulunmaktadır. Fırtına’dan ilkin şehirde bir tek 9 tane hususi okul vardı; şimdi bu sayı 31’e ulaşmış durumdadır.7 New Orleans’ın öğretmenleri eskiden kuvvetli bir sendika tarafınca temsil edilirlerdi; şimdiyse sendikanın yapmış olduğu anlaşmalar paramparça
    edilerek yırtılmış ve 4.700 sendikalı öğretmen işinden olmuştur. Genç öğretmenlerden bazıları hususi okullar tarafınca işe alınıp maaşları düşürülmüştür, fakat bir çok işsizdir.
  • Chicago dok­trinine sıkı sıkıya bağlı kalınmasına karşın Şili ekonomisinin çökmüş durumda olmasıydı: Ülkenin borçları patlama noktasına gelmiş, bir kez daha hiper-enflasyonla karşı karşıya kalınmış ve işi olmayan­ lik yüzde 30’a dayanmıştı.
  • Kısacası, tüm ülke mesajı almıştı: Direniş ölüm demekti.
  • İşte, ben yıkım olaylarının peşinden kamu alanını hedef alan, ek olarak felaketleri ‘heyecan verici piyasa fırsatları olarak’ gören bu örgütlü saldırıları ‘felaket kapitalizmi’ diye nitelendiriyorum.
  • Şili’de, 1970’deki zamanı seçimlerle beraber, ülke büyük seviyede sola kaymıştı. Şili Projesi pahalı bir iflastı. Sol kanattaki düşmanlarıyla barışçı bir fikirler savaşı yürü­ ten ideolojik savaşçılar olan Chicagos Boys oldukça marjinal kalmıştı ve Şili’nin seçim yelpazesinde bile yer almıyorlardı.
  • Endonezya 1965’te başkan Sukarno tarafınca yönetilmekteydi. Sukar­no Endonezya ekonomisini koruyup zenginlikleri tekrardan dağı­tarak çokuluslu Batılı varlıklı ülkeleri kızdırmıştı. Milliyetçi Sukarno Komünist Partisi’yle hareket ediyordu. ABD ve İngi­liz hükümetleri Sukarno’nun yönetimine son vermekte kararlıy­dılar. 1965 Ekim’inde, CIA destekli General Suharto’ya Pentagon eks­tra silahlar temin ederken, CIA ülkenin önde gelen solcularının listesini hazırladı. Daha sonrasında Suharto askerlerini, ellerindeki CIA’in hazırladığı ‘ölüm listeleri’nde yer edinen 4-5 bin solcuyu avlamak suretiyle peşlerine gön­derdi. İnfaz görevleri çoğunlukla dini eğitim gören öğrencilere verilmekteydi.
  • Suharto Berkeley Mafyası üyeleriyle beraber kabinesini topladı ve Washington büyükelçiliğiyle tecim bakanlığı dahil olmak suretiyle kilit önemdeki finansal görevlerin hepsini onlara tahsis etti. Berkeley Mafyası, Richard Nixon’in ‘Güney Asya bölgesindeki en büyük ödül’ diye tarif­ladığı Endonezya’nın çok önemli maden ve petrol zenginliklerini çıkarmak isteyen yabancı şirketlerin bu kaynakların yüzde 100’üne haiz olmasına imkân elde eden yasalar çıkarıldı, ‘vergi muafiyetleri’ uygulaması getirildi ve iki yıl içinde Endonezya’nın organik zenginlikleri dünyanın en büyük madencilik ve ener­ji şirketleri içinde paylaştırıldı.
  • Friedman, hareketini, piyasayı devletten kurtarma girişimi olarak çerçevelendirmektedir, fakat onun pürist görüşü oldukça değişik bir halde gelişirken, gerçek dünya olup bitenlerin kaydını takip etmektedir. Geçtiğimiz otuz yılda Chicago Okulu politikalarının uygulanmış olduğu her ülkede ortaya çıkan
    durum, azca sayıdaki büyük korporasyon ile çoğu zaman varlıklı bir politikacılar sınıfı arasındaki kuvvetli bir egemenler ittifakı (iki grup arasındaki muğlak ve devamlı değişen çizgilerle beraber) şeklindedir. Rusya’da ittifak içinde yer edinen milyarder hususi oyunculara ‘oligarklar’, Çin’de ‘prensler’, Şili’de ‘piranalar’, ABD’de Bush-Cheney kampanyasının ‘öncüler’i denmektedir. Piyasaları
    devletten kurtarmanın oldukça uzağında olan, siyasal alanın ve firmalar dünyasının bu seçkin kesimleri, daha ilkin kamu alanında bulunan kıymetli kaynaklara (Rusya’nın petrol sahalarından Çin’in kolektif topraklarına, Irak’ta yapılacak işler için teklifsiz tekrardan yapılandırma ihalesine kadar) haiz olma hakkını elde etmek için kolaylıkla bir araya gelmektedirler.


Şok Doktrini İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İlk olarak kitabın minik bir ansiklopedi boyutunda bulunduğunu bu yüzden okunmasının birazcık süre aldığını belirtmeliyim. Naomi Klein yola ilk olarak bir tek ırak savaşı ve sonrasını yazmak için çıkmış. Ama sonrasında bir oldukça insanoğlunun yardımıyla da mevzuyu ve ülkeleri genişletme sonucu almış. Kitapta bir oldukça ülkenin kapitalizmle mücadelesine detaylarıyla değiniliyor ve kitapta bahsi geçen herşey belgelere dayandırılıyor. Kitabı okurken meydana getirilen haksızlıklar ve katliamlar karşısında sinirleriniz baya bir bozuluyor. Ama bilhassa kitabın sonlarında bazı ülkelerde kapitalizme karşı başarı kazanmış örgütlenme ve direnişleri okumak içinizdeki umudu herşeye karşın sürdürmenize destek olacaktır. Kapitalizmi daha iyi çözümleme edebilmek için bu kitabı okumalısınız. (birsen)

Şok Doktrini: Naomi Klein sanırım son 20 yılda paracı düzene karşı sesini en iyi yükselten yazarların başlangıcında geliyor. “No Logo” kitabıyla herkesi sarsmıştı. Şok Doktrini kitabını senelerdir okumak için bekletiyordum. Açıkçası üşeniyordum. Karantina süreci iyi bir fırsat oldu.
☆☆☆
Politik ekonomiyi takip edenler için kesinlikle okunması ihtiyaç duyulan bir yaratı. Chicago iktisatçılarını, IMF’nin ülkeleri ne hale getirdiğini, özelleştirme politikalarını, deregülasyon politikalarını, kamusal alanın daraltılmasını, büyük firmalar vasıtasıyla dünyanın yönetilmesini, insanların göz nazaran nazaran fakirleştirilmesini, işkenceleri, bitmeyen rant hesaplarını, demokrasi yalanlarını okuyacağınız bir başucu kitabı. (Murat Koçhan)

(Spoiler ihtiva eder.) Anglo amerikan firmalarının yeni tüketici uluslar inşa etmek adına gerçekleştirdiği turuncu devrimleri düzmece ulusal kahramanları afişe eden araştırma kitabı. 1929 büyük bunalım sonrası gelişen keynesyenci teoriye kucak açamamış ana para elitlerinin chicago okulu iktisatçılarını finanse ederek dünyanın dört bir yerine kapitalizmin en radikalini empoze etmesini konu alıyor. Neokoloniyal düzeni inşa adına ulusalcı ve solcu ekonomilerin tasfiyesinin şok yöntemleriyle iyi mi başarıldığını okuyunca sığ parti ideolojilerinizden medet ummanın yanlışlığını görmüş olacaksınız. (Umut Türel)


Şok Doktrini PDF indirme linki var mı?


Naomi Klein – Şok Doktrini kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Şok Doktrini PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Naomi Klein Kimdir?

Naomi Klein (d. 1970) Kanadalı gazeteci, yazar ve aktivist kolektif küreselleşme mevzusundaki politik analiziyle biliniyor.

Klein Montreal, Quebec’de dünyaya geldi. Ailesinin ve eşi Avi Lewis’in aktivizmde geçmişleri vardır. Dedesi Disney, ABD’de emek verme örgütlemesi yüzünden işten uzaklaştırıldı. Babası Michael bir hekim, Vietnam Savaşı karşıtı ve Sosyal Sorumluluk için Doktorlar’ın üyesidir. Film yapımcısı anası, Bonnie Sherr Klein anti-pornografi filmi olan Not a Love Story’yle ün kazanmıştır. Erkek kardeşi Seth, CCPA (Canadian Centre for Policy Alternatives)’nın British Columbia ofisinde yöneticidir.

Klein’in yazma kariyeri erken yaşta The Varsity isminde Toronto Üniversitesi’nin talebe gazetesinde başladı. Orada yayıncı-başkan olarak hizmet etti.

2000’de Klein sonraları küreselleşme karşıtı hareketin manifestosu da olan No Logo: Küresel Markalar Hedef Tahtasında isminde kitabını yayımladı. Bu hareket No logo iismli kitabın yayımlanmasından bir ay ilkin Dünya Ticaret Örgütü’nün 1999’daki toplantısını kapattı.


Naomi Klein Kitapları – Eserleri

  • Şok Doktrini
  • No Logo
  • Tel Örgüler Ve Pencereler
  • Hayır Demek Yetmez
  • İşte Bu Her Şeyi Değiştirir
  • Yanıyoruz
  • No Logo


Naomi Klein Alıntıları – Sözleri

  • (…) bir de geceleri binamın lobisinde uyuyan cam silen evlatların, üzerine “çengel” logosu ile “İsyan” sözcüğü dikilmiş düzmece Nike giysiler giyiyor olması gerçeği vardı. (No Logo)
  • Satış elemanlarından birine, binlerce tişört, mayo, spor sutyeni ya da çorap içinde üstünde Nike logosu bulunmayan herhangi bir parça olup olmadığını sormuş oldum. Epeyce düşündü. Tişörtlerde yok. Ayakkabılarda yok. Eşofmanlarda yok. Yok.
    “Neden sormuştunuz?” dedi en sonunda, sanki incinmiş benzer biçimde. “Birinin çengele alerjisi mi var?” (No Logo)
  • “Devamlı daha iyi işler yapmam gerek fakat yapamıyorum bu sebeple başka bir iş bulamıyorum ikilemine takılıp kalıyorsunuz, bu yüzden de kendi kendinize ben burada geçici olarak çalışıyorum, bu sebeple daha iyi bir iş bulacağım diyorsunuz. İçsel olarak algılanan bu geçicilik konumu, maaşların artmasına ve terfi etmeye oldukça azca olanak bırakmakta özgür olan hizmet sektörü işverenleri için oldukça uygun olmuştur; her insanın geçici olduğu mevzusunda aynı fikir olduğu işlerde emek verme koşullarını iyileştirmeye acil gereksinim yoktur.” (No Logo)
  • Endonezya’daki Nike fabrikasının kapısında silahlı güvenlik görevlileri tarafınca giriş-çıkışlarda işçilere çanta kontrolü yapıldığını biliyor muydunuz?
    İşverenler, molalar haricinde tuvaletleri kilitli tuttuklarından, GAP, Guess ve Old Navy için giyim dikilen bir fabrikada terzi hanımefendilerin kimi süre tuvaletlerini makinelerin altındaki plastik torbalara yapmak zorunda kaldıklarını biliyor muydunuz?
    Ağustos 1995’te GAP’in El Salvador’daki yapınak müdürünün, sendika girişimi sebebiyle 150 işçiyi işten kovduğunu ve “Örgütlenme sürerse, fabrikada kan akacak” diyerek işçileri tehdit ettiğini biliyor muydunuz?
    10 bin çocuğun belgeli köle işçi olarak işverenlere satılıp, damgalandığı Pakistan’da Nike, Adidas ve Reebok’un top üretmek için fabrikaları bulunduğunu biliyor muydunuz?
    Honduras’ta on üç yaşından beri, Lee Gifford için giyim diken bir fabrikada çalışan Wendy Diaz’ın “Benim gibi küçük yaşta yaklaşık yüz çocuk var. Bazen bütün gece bizi çalıştırıyorlar. Şefler bize bağırıyor ve daha hızlı çalışmamız için azarlıyorlar. Bazen müdürler kızlara dokunuyor. Şaka yapar gibi bacaklarınıza dokunuyorlar.” söylediğini biliyor muydunuz?
    Honduras’ta bazı çalışan hanımefendilerin kürtaja zorlandığını, Meksika’daysa aylık ped kontrolü benzer biçimde aşağılayıcı uygulamalara maruz bırakıldıklarını, hamile kalan hanım çalışanlardan kurtulmak için işverenlerin işçilerle averaj bir regl süreci olan 28 günlük sözleşme yaptıklarını biliyor muydunuz?
    Shell, çağdaş dünya olarak görmüş olduğu İrlanda’da folk festivallerine sponsor olurken, yerkürenin başka bir yerinde, Nijer deltasındaki yoksul Ogoni halkının topraklarında petrol çıkartıp, ekonomik faaliyetleri için pürüz çıkartan kişileri Nijerya askeri enerjisini kullanarak saf dışı bırakıyor.
    Nike, ABD’de reklamlarında oynaması için Michael Jordan’a senelik 20 milyon dolar öderken, Endonezya’daki taşeron işçilerine 1998 yılı fiyatlarıyla günlük bir doların altında maaş ödüyor.
    ABD’de Wal-Mart’ta satılan bayağı bir Disney tişörtü, Haiti’de o tişörtü icra eden işçilerin beş günlük tutarına denk geliyor. (No Logo)
  • Sponsorluk, bir taraftan şirketi yüceltirken, öteki taraftan sponsor olduğu şeyin kıymetini düşürür… Spor etkinliği, oyun, konser ve devlet televizyonundaki program, promosyonun arka planına itilmiş olur bu sebeple sponsorun mantığında ve etkinliğin sembolizminde, varoluş sebepleri tanıttıkları şeydir. Bu ‘sanat için sanat’tan ziyade, ‘reklam için sanat’tır. Sanat, toplumun gözünde, kendi ayrı ve kuramsal olarak bağımsız alanından koparılarak direkt doğruya ticari alana yerleştirilmiştir… Ticari olanın kültürel olana her müdahalesinde, şirket promosyonunun belirgin istilası sebebiyle kamusal alanın bütünlüğü zayıflamış olur. (No Logo)
  • Şili 2007’de bile dünyanın en eşitsiz toplumlarından biri olarak varlığını sürdürmeye devam etti. (Şok Doktrini)
  • Büyük Panik diye malum 1873 mali krizi, ekonominin iyice dibe vurmuş olduğu ve ülke­ nin fazla bölündüğü gerekçelerini daha çok pekiştirdi ve tazmi­natların yerini, Cenup’de özgürleştirilmiş kölelere karşı bir terör dalgası almaya başladı. Büyük Buhran esnasında ekonomik pani­ğin ortasında 2 milyon kadar Meksikalı ve Meksikalı Amerikalı ül­keden kovuldu. Pearl Harbor baskınının peşinden, tıpkı Kanada’da neredeyse tüm Japon-Kanadalı yurttaşların toplanıp zorla hapse tıkıldıkları benzer biçimde, ortalama 120 bin Japon Amerikalı (ki üçte ikisi ABD’de doğmuştu) toplama kamplarına alındı. (Hayır Demek Yetmez)
  • Firmalar, bir başkasının içeriğine para ödemek yerine, gıpta edilen “içerik sağlayıcı” görevi üstüne netin her yerinde denemeler yapıyorlar. Gap’in web sitesi gezi önerileri, Volkswagen ise parasız şarkı örnekleri sunuyor; Pepsi, ziyaretçileri video oyunları indirmeye teşvik ediyor ve Starbucks kendi dergisi Joe’nun çevrimiçi sürümünü sunuyor. İnternet sitesi olan her marka, sanal olmayan öteki ortamlara genişlemek için çıkartma noktası olarak kullanabileceği kendi sanal, markalı medya kuruluşuna haiz. Şirketlerin internette bir tek kendi ürünlerini satıyor olmadıkları artık net; onlar sponsor firmalar ve destekleyiciler ile medya arasındaki ilişki için yeni bir model satıyorlar. Anarşist doğası sebebiyle web, bu modelin hızlıca gerçekleştirilmesine alan açtı fakat bunun sonuçlarının web dışı ortama aktarılma amacını taşımış olduğu oldukça açık. (No Logo)
  • Trump’m dolar milyarderleri ve multi-milyonerleri kabinesi bi-
    ze, yönetimin temel amaçları mevzusunda oldukça şey anlatmaktadır.
    Dışişleri bakanı, Exxon-Mobil’den. Savunma bakanlığının yöneti-
    mi, General Dynamics ve Boeing’den. Geriye kalanın büyük kıs-
    mı da Goldman Sachs’taki heriflerden. Kuramların sorumluluğu-
    na getirilmiş olan bir avuç kariyerli politikacı, ya kuramların esasmisyonuna asla inanmadıkları ya da bu kuramların varlıklarının
    sürdürülmesi icap ettiğini düşünmedikleri için bu görevlere seçil-
    miş görünüyorlar. (Hayır Demek Yetmez)
  • Katrina Kasırgası’nın öncesinde okullar dairesi toplam 123 devlet okulunu yönetim ediyordu; şimdiyse bu sayı bir tek 4’e inmiş bulunmaktadır. Fırtına’dan ilkin şehirde bir tek 9 tane hususi okul vardı; şimdi bu sayı 31’e ulaşmış durumdadır.7 New Orleans’ın öğretmenleri eskiden kuvvetli bir sendika tarafınca temsil edilirlerdi; şimdiyse sendikanın yapmış olduğu anlaşmalar paramparça
    edilerek yırtılmış ve 4.700 sendikalı öğretmen işinden olmuştur. Genç öğretmenlerden bazıları hususi okullar tarafınca işe alınıp maaşları düşürülmüştür, fakat bir çok işsizdir. (Şok Doktrini)
  • Her sabahleyin uyanıp duşa giriyorum, başımı eğip sembole bakıyorum ve bu bana tüm gün kafi gelecek enerjiyi sağlıyor. Bu kendime her gün yapmam ihtiyaç duyulan şeyi hatırlatmak için:
    “Sadece Yap.” (No Logo)
  • Chicago dok­trinine sıkı sıkıya bağlı kalınmasına karşın Şili ekonomisinin çökmüş durumda olmasıydı: Ülkenin borçları patlama noktasına gelmiş, bir kez daha hiper-enflasyonla karşı karşıya kalınmış ve işi olmayan­ lik yüzde 30’a dayanmıştı. (Şok Doktrini)
  • “Geleneksel olarak bilimsel nitelikli çevreden gelen reklam eleştirileri değişik nedenlerle de olsa, aynı seviyede tehditkar olmaktan uzaktır. Bu eleştirilerin bir çok pazarlamanın toplumsal alan, kültürel özgürlük ve demokrasi üstündeki etkisine değil, reklamların görünüşe nazaran bu mevzuda bir fikri olmayan insanoğlu üstündeki ikna edici etkisine yönelmektedir.” (No Logo)
  • Trump, insan hayatım ırk, din, cinsiyet, cinsellik, fizyolojik görünüş ve fizyolojik kabiliyet temelinde bölüp, kademelere ayıran; sistemli şekilde ırkı, Kuzey Amerika’nın kolonileştirilmesinin ve Atlantik-ötesi köle ticaretinin ilk devirlerinden itibaren yırtıcı ekonomik politikaları uygulamaya koymanın bir silahı olarak kulla-
    nan kuvvetli fikir sistemlerinin ürünüdür. (Hayır Demek Yetmez)
  • Nike’ı marka cennetinin zirvesine çıkaran şey Michael Jordan’ın muhteşem basketbol kabiliyetiydi fakat Jordan’ı küresel bir süper yıldız icra eden da Nike reklamları oldu. Babe Ruth ve Muhammed Ali benzer biçimde yetenekli sporcuların Nike’dan ilkin meşhur oldukları doğru fakat Jordan’ın efsanevi ün seviyesine hiçbir süre ulaşamadılar. (No Logo)
  • Trump ülke yönetimi mevzusunda en küçük bir tecrübeye haiz
    olmamasına karşın, seçmenlere kendisini bir parça yeni bir çift
    yönlü parayla satmıştır (Hayır Demek Yetmez)
  • Arjantin’deki imha hareketi kendiliğinden ortaya çıkmamış, tesadüfen gelişmemiştir ve hiçbir mantığı olmayan bir vaka da değil­ dir: Arjantin ulusal topluluğunun ‘gerçek bir parçası’mn sistemli bir halde yok edilmesidir; bu sıfatla, topluluğu dönüşüme uğratmayı, oluşum şeklini, toplumsal ilişkilerini, kaderini, geleceğini tekrardan belirleme etmeyi amaçlamaktadır. ” (Daniel Feierstein, Arjantinli bir sosyolog, 2004) (Şok Doktrini)
  • Artık sponsorluk altında bir yaşam yaşadığımız su götürmez bir gerçek olduğundan, reklama meydana getirilen harcamalar artmaya devam ettikçe, biz hamam böceklerinin bu ustalık gerektiren numaralara daha oldukça maruz kalacağımızı ve azıcık da olsa hiddet toplamanın daha zor olacağını ve bunun da faydasız görüneceğini söylemek oldukça sağlam bir iddia olacaktır. (No Logo)
  • Trump, paranın ve gücün bir kişinin iradesini başkalarına zorla kabul ettirme yetkisi (bu yetki ister bayanları kaparak, isterse iklim felaketinin doruğuna çıkmış olduğu bir gezegenin bitimli kaynaklarına el koyarak ifade edilsin) verdiği inancının somut
    timsalidir. Trump, servetini hem yasaları hem de düzenleme standartlarını düpedüz ayaklar altına alarak kazanan ‘düzen bozucular’ı fetişleştiren bir iş kültürünün sonucudur. (Hayır Demek Yetmez)
  • Bu kitap rahat bir hipoteze dayanıyor: insanoğlu küresel logo ağının marka adları arkasına saklanmış sırrını keşfettikçe biriken öfkeleri, bir sonraki büyük siyasal hareketi, direkt ulusaşırı şirketleri, bilhassa de büyük marka adlarına haiz olanları hedef alan çok önemli bir karşıcılık dalgasını tetikleyecek. (No Logo)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş