Eğitim

Sokağın Dili Olsa – James Baldwin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sokağın Dili Olsa – James Baldwin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sokağın Dili Olsa kimin eseri? Sokağın Dili Olsa kitabının yazarı kimdir? Sokağın Dili Olsa konusu ve anafikri nedir? Sokağın Dili Olsa kitabı ne konu alıyor? Sokağın Dili Olsa PDF indirme linki var mı? Sokağın Dili Olsa kitabının yazarı James Baldwin kimdir? İşte Sokağın Dili Olsa kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: James Baldwin

Çevirmen: Seçkin Selvi

Orijinal Adı: If Beale Street Could Talk

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9750812323

Sayfa Sayısı: 172


Sokağın Dili Olsa Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Baldwin’in bu kitabında 70’lerin başlangıcında Harlem’de yaşanmış olan bir aşk öyküsü anlatılıyor. On dokuz yaşındaki Tish ve yirmi iki yaşındaki Fonny, bir taraftan yaşadıkları ortamın ırkçı tavrına ve karşılaştıkları zorluklara beraberce karşı koymakta, bir taraftan da aşkı en saf haliyle keşfetmeye iş koşturmacasındadır.

Cinsel kimlik, insan hakları ve ırkçılık sorununu mevzu alan yazılarıyla tanınan Baldwin’in bu kitabı, aşkın yalnızca sadık ve şefkatli yanını değil, vazgeçmeyen savaşçı ruhunu da ortaya koyuyor.


Sokağın Dili Olsa Alıntıları – Sözleri

  • .
    Ama unutma, seni buraya aşk getirdi. Buraya kadar aşka güvendiyseniz, şimdi ürkü yapmayın.
  • Tanrı her insana yardım etmez miydi? Eski bir şarkıdır bu ve asla cevaplanmamış bir sorudur.
  • .
    Akıl, toz toplayan bir nesne gibidir. Nesne, zihnin bildiğinden daha çok bilmez, kendisine neyin niçin yapıştığını bilmesi imkansız.
  • .
    Ama acı çekmeyi biliyorum; bu destek olursa, bittiğini biliyorum.
  • .
    Güçle birleşen bilgisizlik, adaletin haiz olabileceği en yırtıcı düşmandır.
  • The love and the laughter come from the same place: but not many people go there.
  • .
    Fonny beni oldukça sevmiş oldu, birbirimize oldukça ihtiyacımız vardı. Birbirimizin bir parçasıydık, birbirimizin etiydik.
    Bu da birbirimizi o şekilde kabul ettiğimiz anlamına geliyordu ki, eti asla düşünmedik. Bacakları vardı ve benim bacaklarım vardı
    Bildiğimiz tek şey bu değildi fakat tek kullandığımız buydu. Bizi merdivenlerden yukarı, merdivenlerden aşağı ve daima birbirimize getirdiler.
  • It’s a miracle to realize that somebody loves you.
  • Yoruldum, usandım ve yavaş yavaş her olayın bir anlamı olabileceğini düşünmeye başladım. Ama hakkaten korkulu bir fikir bu. Bu şekilde bir fikir sadece sıkıntıdan doğar- anlamı olmayan sıkıntıdan.
  • Erkeklerin olgunlaşması oldukça daha zor olsa gerek, oldukça daha uzun vakit alır ve erkekler bunu yanlarında bir bayan olmaksızın beceremezler. Bu bir bayanı ürküten ve donduran bir sırdır ve daima da kadının en derin umutsuzluğuna, çaresizliğine, yıkkınlığına nedendir. Kadın devamlı tetikte olacak, devamlı yol gösterecektir. Ama başı çeken hep adam olacak ve adam daima, hanımına gösterdiği ilgiden daha çoğunu arkadaşlarına aktarıyor benzer biçimde görünecektir.
  • Bundan dolayı insanoğlunun gözünü kör eden ne sevgidir, ne de korku. İnsanı kör eden yalnız kayıtsızlıktı.
  • .
    Birbirimize dokunmuyorduk, birbirimize bakmıyorduk fakat gene de sallanan bir kayıktaki çocuklar benzer biçimde birbirimize tutunuyorduk.
  • Yoruldum, usandım ve yavaş yavaş her olayın bir anlamı olabileceğini düşünmeye başladım. Anlamı olmasa, olur muydu bu vaka gibilerinden. Ama hakkaten korkulu bir fikir bu. Bu şekilde bir fikir sadece sıkıntıdan doğar -anlamı olmayan sıkıntıdan.
  • Sevmek ve gülmek hep aynı yerden gelir de, o noktaya pek oldukça şahıs erişemez.
  • Ölümün çeşitli biçimler almasına ve insanların genç yaşta çeşitli şekillerde ölmelerine karşın, aslen ölümün kendisi de, sebebi de oldukça basitti. Gençler ölüyorlardı, zira çevrelerindekiler onlara bir boka yaramayacakları fikrini aşılıyorlardı ve yaşamları içindeki her şey de bu görüşü kanıtlar durumdaydı.


Sokağın Dili Olsa İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bir oldukça acı gerçeği surata vuran bir Baldwin romanı daha. Baldwin doğduğu, büyümüş olduğu Harlem sokaklarını aktarıyor bizlere.
Amerika’da siyahi hareketinin en mühim isimlerinden biri Baldwin. Aynı şekilde eşcinsel. Bu mevzuya daha oldukça Giovanni’nin Odası’nda değinmişti. Elim değmişken belirteyim, Baldwin’in bu iki davadaki haklı tutumu da bugünün o büyük SJW kitlelerinin tutumundan kat kat iyidir.
Amerika, bilhassa Harlem, o dönemlerde (70’lerde) tutuklanmak için siyahi olmanın yettiği bir yer. 22 yaşındaki Fonny’nin de tek suçu siyah olmak. Bir beyaz bölgesinde yaşamak isteyen, aile oluşturmak isteyen bir siyahi olmak. Karısı ve pek yakında çocuğunun anası olacak Tish ise 19 yaşlarında.
Fonny bir Latin Amerika’lıya saldırı etmiş olduğu için hapse atılmış. Fakat bu bir kara çalma. Ve biz şunu görüyoruz ki bu romanda, suçlu, hain, kirli olmak için siyahi olmak kafi. Bunlar kurgu olsa da gerçekte daha ağırları yaşanmış şeyler.
Kitabın dili akıcı. Okuduklarınızı sindirmek isterseniz birazcık uzatabilirsiniz benim benzer biçimde. Çarpıcı aynı şekilde Tish ile söyleşi ediyormuş benzer biçimde hissettiriyor. Onun ağzından dinliyoruz.
Baldwin bana oldukça şey kattığını düşündüğüm bir yazar. Dünyaya, insanlara, farklılıklara Netflix’ten izlenecek dandik yapımlar yerine, kim bilir bu davalar uğruna can vermeyi göze almış yada bu mevzuda etken vazife almış Baldwin benzer biçimde kişileri okumak daha doğrudur, ne dersiniz? Ben üç kitabını okudum, okumaya devam edeceğime de inanırım.
Öğrendiğim garip bir şeyi daha yazayım, Baldwin sık sık İstanbul’a gelirmiş ve Yaşar Kemal ve Engin Cezar ile sıkı dostlarmış. Hatta Yaşar Kemal Baldwin’e Arap Jimmy lakabını vermiş. (Ömer Ökten)

Aile ilişkileri, ırkçılık problemi, insan hakları benzer biçimde konuların içine serpilmiş olduğu bu kitabı sevdim fakat son sayfalarına doğru okurken acele bitirilmek istenmiş bir havasının bulunduğunu da sezmedim degil. (Sinem Karadayıoğlu)

Akıcı bir dili ve oldukça zekice diyalogları var. Bir günde bitirilecek sürükleyici bir kitap.
Hikayesi sert bir Harlem hikayesi. Cinsellik de barındırıyor.
Edebiyata dair bir şeyler öğrenilebilecek bir kitap.
Baldwin’i sevdim. (Özge)


Sokağın Dili Olsa PDF indirme linki var mı?


James Baldwin – Sokağın Dili Olsa kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Sokağın Dili Olsa PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı James Baldwin Kimdir?

James Baldwin (d. 2 Ağustos 1924 – ö. 1 Aralık 1987), Afrikalı-Amerikalı yazar.

20. yüzyıl ortalarında, ABD’de yaşanmış olan ırk sorunlarının yanında, Baldwin’in siyahi bir eşcinsel olması da eserlerine toplumsal ve ruhsal derinlik katar.

1956 senesinde gösterilen “Giovanni’nin Odası” (Giovanni’s Room) romanı, samimiyeti ve kırılgan bir mevzuda öncü olmasıyla eşcinsel edebiyatının mühim bir eseri kabul edilir.

Aktör ve tiyatro yönetmeni Engin Cezzar’ın yakın arkadaşı olan Baldwin, Cezzar’ın anılarına bakılırsa 1962’de gösterilen “Bir Başka Ülke” (Another Country) romanını İstanbul’da, Engin Cezzar – Gülriz Sururi çiftinin evinde tamamlamıştır.


James Baldwin Kitapları – Eserleri

  • Giovanni’nin Odası
  • Bundan Sonrası Ateş
  • Ben Senin Zencin Değilim
  • Sokağın Dili Olsa
  • Bir Başka Ülke
  • Ne Zaman Gitti Tren
  • Sonny’s Blues
  • Bir Vatan Evladının Notları
  • Go Tell It on the Mountain
  • Dost Mektupları
  • Going to Meet the Man


James Baldwin Alıntıları – Sözleri

  • She sighed, and turned slightly away, looking out of the window. ‘Your Daddy beats you,’ she said, ‘because he loves you.’
    Roy laughed. ‘That ain’t the kind of love I understand, old lady. What you reckon he’d do if he didn’t love me?’ (Go Tell It on the Mountain)
  • .
    Birinin geçmişini kendi tarihini kabul etmesi, onun içinde boğulmakla aynı şey değildir; onu kullanmayı öğreniyor.
    İcat edilmiş bir geçmiş asla kullanılamaz; kuraklık mevsiminde kil benzer biçimde yaşamın baskıları altında çatlar ve ufalanır.
    … (Bundan Sonrası Ateş)
  • .
    Hayat trajiktir zira dünya dönüyor ve güneş karşı konulmaz bir halde doğup batıyor ve bigün her birimiz için güneş son, son kez batacak.
    Belki de derdimizin, insani derdimizin tüm kökü, hayatımızın tüm güzelliklerini feda etmemiz, kendimizi totemlere, tabulara, haçlara, kan kurbanlarına, çan kulelerine, camilere, ırklara, ordulara, bayrak milletlerine hapsetmemizdedir.
    Ölüm gerçeğini inkar etmek, elimizdeki tek gerçek. Bana o şekilde geliyor ki, şahıs ölüm gerçeğine sevinmeli; hakkaten de, yaşamın bilmecesiyle tutkuyla yüzleşerek ölümünü kazanmaya karar vermelidir.
    Kişi yaşamdan mesuldür. İçinden geldiğimiz ve geri döneceğimiz o korkulu karanlıktaki minik işarettir.
    … (Bundan Sonrası Ateş)
  • .
    Hiçbir şey kalmadı: Her şey kaosa sürüklendi.
    … (Go Tell It on the Mountain)
  • Once, she asked him:
    ‘Richard, did you go to school much when you was little?’
    And he looked at her a long moment. Then:
    ‘Baby, I done told you, my mama died when I was born. And my daddy, he weren’t nowhere to be found. Ain’t nobody never took care of me. I just moved from one place to another. When one set of folks got tired of me they sent me down the line. I didn’t hardly go to school at all.’
    ‘Then how come you got to be so smart? how come you got to know so much?’
    And he smiled, pleased, but he said: ‘Little-bit, I don’t know so much.’ Then he said, with a change in his face and voice which she had grown to know: ‘I just decided me one day that I was going to get to know everything them white bastards knew, and I was going to get to know it better than them, so could no white son-of a- bitch nowhere never talk me down, and never make me feel like I was dirt, when I could read him the alphabet, back, front, and sideways. He weren’t going to beat my arse, then. And if he tried to kill me, I’d take him with me, I swear to my mother I would.’ Then he looked at her again, and smiled and kissed her, and he said: ‘That’s how I got to know so much, baby.’ (Go Tell It on the Mountain)
  • İnsanın beyninin kafatasının içinde kendi ekseninde döndüğünü hissettiği anlardan biri. İki arada bir derede kalınca içinden geleni yapacaksın. Gerçekten istediğin şeyi biliyorsan ne söz, ne ilke kalmalı. (Dost Mektupları)
  • .
    Kötülüğe bir isim vermek, içindeki terörü bulmaktan daima oldukça daha kolay olmuştur.
    … (Ne Zaman Gitti Tren)
  • Anımsamayı seçenler acıyı, içtenliklerinin asla aralıksız ayaklar altında ezildiğini görmenin acısıyla çılgına dönmeyi göze almalı. Unutma yolunu seçenleri bekleyense bir başka çılgınlık tutkusu; acıyı tanımamanın, içtenlikten uzak kalmanın getirmiş olduğu çılgınlık. (Giovanni’nin Odası)
  • Erkeklerin olgunlaşması oldukça daha zor olsa gerek, oldukça daha uzun vakit alır ve erkekler bunu yanlarında bir bayan olmaksızın beceremezler. Bu bir bayanı ürküten ve donduran bir sırdır ve daima da kadının en derin umutsuzluğuna, çaresizliğine, yıkkınlığına nedendir. Kadın devamlı tetikte olacak, devamlı yol gösterecektir. Ama başı çeken hep adam olacak ve adam daima, hanımına gösterdiği ilgiden daha çoğunu arkadaşlarına aktarıyor benzer biçimde görünecektir. (Sokağın Dili Olsa)
  • “Siyah adamın nefretinin kökünde öfke vardır, beyaz adamdan nefret etmekten çok yolundan çekilsin ister. Aslında bunun da ötesinde çocuklarının yolundan çekilsin ister.” (Ben Senin Zencin Değilim)
  • İnsanlar yalnız hayatlarını sürdürerek,
    Çocuklarını büyüterek, doğum, vergiler ve
    Ölümün sonsuz muammasıyla başa çıkarak da
    Yeterince gerçekliğe katlanıyor. (Ben Senin Zencin Değilim)
  • Sevmek ve gülmek hep aynı yerden gelir de, o noktaya pek oldukça şahıs erişemez. (Sokağın Dili Olsa)
  • It’s a miracle to realize that somebody loves you. (Sokağın Dili Olsa)
  • “İnsanların insafı yok. Sevgi adına seni lime lime ederler. Sonra sen ölünce, onlar seni yaptıklarıyla öldürünce, senin bir kişiliğinin olmadığını söylerler. Kocaman, acı gözyaşlarıyla ağlarlar. Sana değil ama. Kendilerine ağlarlar, oyuncaklarını kaybettikleri için.” (Bir Başka Ülke)
  • Zaman görecelidir, saatler ise okyanusta boğulan bir insanın oksijen tüpü fotoğrafı görmesinden farksızdır. (Bir Başka Ülke)
  • .
    Korku ve kederden yarı deli…
    … (Go Tell It on the Mountain)
  • “Siz beş ya da altı veya yedi yaşlarındayken Gary Cooper Kızılderilileri öldürür ve siz Gary Cooper’ı desteklerken, o Kızılderililerin siz olduğunuzu keşfetmek büyük şok yaratır.” (Ben Senin Zencin Değilim)
  • Çalışmak mükemmel bir avutucudur; insanlardan nefret etmeyi sürdürecek kadar boş vakit bırakmaz. (Dost Mektupları)
  • “Ölenleri merak etmemin tek sebebi; onların yaşayacak günlerini yitirmiş olmaları, benimse önümde yaşanacak günlere ilişkin hiçbir bilgimin olmamasıydı.” (Giovanni’nin Odası)
  • “Anımsamayı seçenler acıyı, içtenliklerinin asla aralıksız ayaklar altında ezildiğini görmenin acısıyla çılgına dönmeyi göze almalı.” (Giovanni’nin Odası)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş