Eğitim

Son Aşkım – Kübra Nur Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Son Aşkım – Kübra Nur Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Son Aşkım kimin eseri? Son Aşkım kitabının yazarı kimdir? Son Aşkım konusu ve anafikri nedir? Son Aşkım kitabı ne konu alıyor? Son Aşkım PDF indirme linki var mı? Son Aşkım kitabının yazarı Kübra Nur kimdir? İşte Son Aşkım kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Kübra Nur

Yayın Evi: Agapi Yayınları

İSBN: 9786257969192

Sayfa Sayısı: 303


Son Aşkım Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Çöpçatan kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılığı tam olarak şu şekilde; Evlenmelerde aracılık eden kimse. Benim yaptığım iş de tam olarak bu. Yani çöpçatanlık. İşimde oldukça da başarılıyım üstelik. Ama sizin bildiğiniz çöpçatanlardan değilim. Benim aşk hakkında en küçük bir fikrim bile yok. İnsanları bir araya getirmekte ve birbirlerine âşık olmalarını sağlamakta başarı göstermiş olmak, ne yazık ki beni bir aşk profesörü yapmıyor. İnsanların niçin âşık olmak istediklerini, niçin bu duygunun ardında koştuklarını bile bilmiyorum. Fakat ufak bir yalanla başlayıp, Akın Arıkan’la tanışmamla beraber garip bir maceraya dönüşen hikâyemde hepimizin bazı cevaplar bulabileceğini umuyorum.

(Tanıtım Bülteninden)


Son Aşkım Alıntıları – Sözleri

  • ” Doğru süre her şeyi daha etkisinde bırakan kılar. “
  • Yalan sizi kendisine tutsak eder.
  • Bahçeden çıkıp Akın’ın yolun karşısına park etmiş olduğu otomobilinin yanına gittik. Bir beyefendi benzer biçimde, benim için kapımı açıp binmemi bekledikten sonrasında kapıyı kapattı. Ardından sürücü koltuğuna yerleşti. Tam arabayı çalıştırmaya hazırlanıyordu ki, bakışları torpidonun üstündeki bir şeye takıldı. Yarım bir gülüşle uzanıp, orada duran tek dal pembe gülü alıp bana uzattı.
    ”Bir çiçekçi yolumu kesti ve ondan bir çiçek almam için oldukca ısrar etti. Öyleki ki , almazsam beni lanetleyeceğini falan düşünmeye başladım. En sonunda pes ederek bu gülü aldım ve randevumuz için güzel bir başlangıç olur diye düşündüm.”
    Gülü sapından tutarak aldım ve burnuma götürüp kokladım. ”Teşekkür ederim. Fazlaca hoş,” dedikten sonrasında, pembe yapraklarından birini koparıp ağzıma attım.
    Akın’ın bana taraftan bir bakış attığını, sonrasında ufak bir hıhlama sesi çıkararak yine yola döndüğünü, peşinden yine bana dönerek kaşlarını şaşkınca çatarak yüzüme baktığını fark ettim. Tamamı iki saniye içinde oluverdi.
    ”Bir şey mi oldu ? ” diye sormuş oldum ağzımdaki yaprağı yutarken.
    ”Yanlış mı gördüm, yoksa birazcık ilkin sana verdiğim gülü mü yedin ?”
    Bir an durakladım. Bir çok insanoğlunun onlara armağan edilen gülü yemedikleri bilgisi her nede olsa beynimin arka köşelerine saklanmıştı. Ve sadece Akın’ın şaşkın bakışlarını gördüğünde saklandığı köşeden çıkma zahmeti göstermişti.
    ”Hı,hı.” Usulca mırıldanırsam bir ihtimal mevzuyu uzatmaz, öylece geçiştirmeyi tercih ederdi.
  • “Hani parktaki şu kadının ne kadar garip giyindiğini söylediğimde bana söylediğin benzer biçimde, kimse senin kafandaki güzellik standartlarına uymak zorunda değil, Mine Araz.”
  • “Eğer Mars’a gidecek olsam seninle gitmek arzu ederdim.”
    “Neden?”
    “Öyleki bir gezegeni sadece sen yaşanılır kılarsın bundan dolayı, sevgili Mine.”
  • ” Gerçekten aşık olana kadar kimsenin aşk hakkında bir fikri olmaz. “
  • ” Bir insanı sevdiğinizde, onun sevilmiş olduğu ve ilgilenilmiş olduğu şeyleri de birazcık olsun sevmeye başlıyorsunuz sanırım.”
  • “Yanlış bir zamanda mı geldim?” diye sordu Arın.
    “Hayır,” dedim derhal. “Akın’ın gömleğine bir şey dökülmüş. Ben de çıkarmaya çalışıyordum.”
    Arın’ın tek kaşı yavaşça yukarı kalktı. “Gömleği mi?”
    “Hayır,” dedim gene. “Lekeyi. Aslında gömleğini de çıkarmak istedim fakat Akın istemedi.
    Arın gür sesli bir kahkaha koyuverirken başını iki yana salladı. “Kardeşim hep birazcık salak olmuştur.”
  • “Aşkın sabitlerden, değişkenlerden, kısıtlamalardan daha fazlası olduğunu öğrendim. En büyük değişkenin, insanın sol kaburgasının altında sakladığı yüreği olduğunu öğrendim. Kalp ve yüreğin aslında çok da aynı anlama gelmediğini öğrendim. Aşk kimileri için bir yuva, kimileri için huzurdu. Benim içinse akasyalar, ateş böcekleri, yıldızlı gökyüzü ve mavi renk olduğunu öğrendim.”
  • “Bana uyacak biri nasıl biri, onu soruyorum.” dedi gülerek.
    Ortada gülünç bir şey vardı da ben mi göremeiyordum. Omuz silktim. ‘“Başvuranlar arasında henüz öyle bir adaya rastlamadım. O yüzden tam bilemiyorum.”
    “Sana bu konuda yardımcı olabilirim.”
    Önerisine göz devirmemem hakikaten yaptığım en zor şeylerden biriydi. Benim ne kadar başarı göstermiş ve ustalaşmış bir çöpçatan olduğumu buradan anlayabilirdiniz.
    “Öyle mi ? Bu… iyi olur.”
    Evet, lütfen sana iyi mi birini ayarlamamı istediğini anlat bana. Anlat da ağlayarak masanın altına girme aşamasına daha süratli geleyim.
    “Bence…” dedi, benim içimdeki fena hislerden habersiz,rahat, güzel bir gülümsemeyle.
    “Bana uyacak kişi sevimli biri olmalı. Orta boylu, beyaz tenli. Çilli.’”
    Bunları saydıktan sonrasında bir yanıt bekliyormuş benzer biçimde yüzüme baktı. Ama ne diyebilirdim ki ? Tüm çilli hanım müşterilerimle yollarımızı ayırma planları yapmakla meşguldüm.
    Akın ufak bir öksürükten sonrasında devam etti.
    “Çok zeki biri olmalı.” derken kaşları yukarı doğru kavislendi.
    “Bana gökyüzünde yıldızların yerini gösterip isimlerini söyleyebilecek kadar zeki.”
    Bir dakika. Beklediğim bu değildi… Kaşlarım şüpheyle birbirine yaklaşırken Akın saymaya devam etti.
    “Sonra, biraz tuhaf biri olmalı. Erkek köpeğine, bir dişi ismi verecek ya da ona getirilen çiçekleri yiyecek kadar tuhaf biri.”
    İşte bu tarz şeyleri söylemesinin peşinden gözlerim hayretle devasa açılmıştı. Bu şahıs sana da birazcık tanıdık geliyor muydu, sayın okur ? Yoksa beynim üzüntüden kendini kapattı da rüyalar âlemine mi geçiş yapmıştım?
    “Her güzel şeye, onu anlamak için pürdikkat bakacak biri olmalı.” diye sürdürdü Akın konuşmasını.
    “Etrafındaki insanlara ger zaman ayak uyduramasa da onları incitmeden yaşamayı başarmış biri olmalı. Kendisi incinmiş olduğu halde üstelik. Eşsiz biri olmalı. Kendi mucizevi ışığını yaymalı.”
    Beynim kendini kapatmış mıydı bilmiyordum fakat bana komut vermeyi kestiğine güvence verebilirim.


Son Aşkım İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Serinin ikinci kitabına başlamış olalım Bakalım bu kitapta da Akın Mine aşkı var
Çöpçatanlık Yapan bir kız Mine
Akınla Minik Bir yalanla tanışıyor ve aşık oluyorlar
Ve En sonunda Evleniyorlar (Merve Geçit)

Mine Araz, bir çöpçatan olmasına rağmen hayatında biri yoktur ve bu durumun müşterilerini etkileyeceğini düşününce hayatında biri olduğu yalanını söyler. Bu noktada birinden yardım istemesi gerekmektedir fakat çevresinde kimse düzmece sevdiği olmaya uygun değildir. Bir akşam yürüyüş yaparken parkta yalnız başına duran ve muhtemelen aşk acısı çeken Akın ile karşılaşır. Akın, başta Mine’nin deli olduğunu düşünse de ona destek olmayı kabul eder. Karşılığında ise, kendi hayatında aynı başarıyı yakalayamasa da iyi bir çöpçatan olan Mine ona ruh eşini bulacaktır.
Fizik mezunu olan ve çok parlak zeka Mine toplumsal mevzularla birazcık beceriksizdir. Akın ise alaycılığı ilk etapta göze çarpsa da toplumsal ve sempatik birisidir.
Mine’yi çok sevdim, ilk kez karşılaştığı duygulara verdiği tepkileri, inatla doktora başvurma isteği ve en çok da aklına koyduğu şeyin peşine düşecek cesaretiyle beni kendine fanatik bıraktı. Özellikle kitap süresince nedenini sorguladığım bir durumu öğrenmek Mine’yi daha iyi anlamamı ve daha çok sevmemi sağladı. Akın ise sempatikliği, alaycılığı ve Mine’ye yaptığı jestleri ile gönlümü kazanmıştır.
Son Aşkım, bir çok garipliğin, yenilebilen çiçeklerin ve eşsiz ateş böceklerinin olduğu bir kitaptı. Okurken içinizi ısıtan, Mine’nin hem yüzüne boş boş bakmak hem de yanaklarını sıkıp sevme isteği uyandıran bir kitap. Romantik güldürü sevenlerin kaçırmaması ihtiyaç duyulan bir kitap. Keyifli okumalar (Whocanread)

| Son Aşkım ~ Kübra Nur
.
Yine bir seriyi karmakarışık okuyarak selamlıyorum sizi. Konular değil karakterler bağlantılı. Yani bir tek kronolojik açıdan ters oldu benimki
Mine Araz. Oldukça başarı göstermiş bir çöpçatan.Evet evet mesleği bu. İnsanları gözlemleyip notlar alıp birbirine uygunları bir araya getiren bir bayan. Tek eksiği kendi hayatında kimsenin olmaması. Söylediği bir yalanla acil sevgili aramaya başlıyor. Ve o talihli talihli parkta hüzünle oturan Akın Arıkan. Bir anda karşısına çıkıp onun hakkında çözümlemeler yapmış olup destek olmak isteyen deli kızın isteğini duyunca şaşırıyor fakat Akın da minimum Mine benzer biçimde deli. Sahte sevgili oyunları, birbirlerini tanımaları aşırı eğlenceliydi. Akın hayalimdeki keyifli insan diyebilirim. Mine mi? Onu okudukça hem şaşırıp hem alıp içinize sokmak isteyeceksiniz. Düşünün ki adam köpeğe Yonca adını koyuyor.Ne var şu demek oluyor ki? Yonca bir nebat adı doğal ki koyabilir. Alakalı alakasız her şeyde bilimsel enteresan şeyler aklına gelip anlatabilir. Fizik okuduğundan bahsetmem lazım. Ama düşünün fizikçi bir kız niçin çöpçatan olur? İşte bu kitapta saklı. Bir de dudak parlatıcılarına bağımlı çantasında onlarca var
Zekası üst düzey fakat çöpçatanlık haricinde toplumsal çevresi düşük olan kızımızın karşısında fazlasıyla sempatik ve bol miktarda toplumsal adam Akın. İkisinin keyifli diyalogları, bilhassa Akın’ın abisi, yengesi ve arkadaşları şaşırtıcı ve hayret verici eğlenceliydi. Minik bir informasyon hepsi aslına bakarsak benim tersten okuduğum kitapların kahramanları
Öyleki karakterler düşünün ki çiçekleri yiyecek ve ateşböcekleri onlar için hususi olsun.Ve o sahnelerde bol miktarda eriyoruz.Akın benzer biçimde başlıyorum cümleye; Sevgili Mine, seni hatta sizi oldukca sevdim. İyi ki hayatımın bir parçası oldunuz
Yazarımızın fikir yapısını karakterlerine yansıtmasını oldukca seviyorum.Bilhassa şimdiye kadar okuduğum tüm kitaplarını göz önüne alarak söylemeliyim ki güzellik algısını yıkan düşünceleriyle enfes cümleler kuruyor.Fazlaca güzel yakışıklı, bayağı ya da düzgüsel tipler olsa da hepsi güzelliğinden ya da çirkinliğinden baş döndüren tipler değil de karakterleri, zekaları ve ruhlarıyla ön plana çıkıyor.Ve bu şekilde kaliteli bir fikir şekline haiz karakterleri okumaktan keyif alıyorum (Zeynep Şimşek)


Son Aşkım PDF indirme linki var mı?


Kübra Nur – Son Aşkım kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Son Aşkım PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Kübra Nur Kimdir?

1994 senesinde Van’da doğdum.

Babamın mesleği dolayısıyla İstanbul, Balıkesir, Kastamonu benzer biçimde şehirler gezdim.

Şu an Yalova Üniversitesinde Endüstri mühendisliği okumaktayım.

Hikayelerimi yazmaya ise 14 yaşlarında başladım.


Kübra Nur Kitapları – Eserleri

  • Üç Yapraklı Ahududu
  • Bir İstanbul Gecesi
  • Çirkin Ördek Yavrusu
  • Son Şansım
  • Son Çarem
  • Ben Prenses Değilim!
  • Lacivert
  • Son Aşkım


Kübra Nur Alıntıları – Sözleri

  • Yalan sizi kendisine tutsak eder. (Son Aşkım)
  • ~ Sokakları denize çıkan bir şehirde hayata devam etmenin hafifletici hissi vardı yüreğimde. / 69
    ~ Beni yoran şey yaşamın ta kendisiydi, ne yazık. / 201
    ~ Herkesin her duyguyu gizleme derdinde olduğu şu dünya…
    / 218
    ~ Elinizde hakikaten fena bir örnek varken, iyi olanın aslına bakarsak ne işe yaradığını daha kolay öğreniyordunuz. / 273
    ~ Hayatın bir çok süre karmaşık olduğu doğruydu fakat oldukca rahat noktaları da vardı. Sevgi tüm yaraları kapatmaya yetmiyordu bir ihtimal. Her şeyi kolaylaştırdığını da söyleyemezdim fakat birçok şeye iyi geldiğini biliyordum. Birine bir evi sevdirmeye yetiyordu. Bazen karanlıkları aydınlatmaya yetiyordu. Bazen tek başımıza kaldığımızda aslına bakarsak tek başımıza olmadığımızı bilmemize yetiyordu. Sevgi rahat bir şeydi. Doğru anda, doğru insanoğlu içinde filizlenip büyüdüğünde dünyanın en güzel şeyine dönüşüyordu. Birbirini seven iki insan, bu dünyada asla yalnız kalmıyordu. Aralarında kilometreler olsa bile. Bu, her şey demek değildi bir ihtimal fakat birçok insan için oldukca şey demek bulunduğunu biliyordum. Benim için öyleydi. / 292
    ~ Sevgi saklanamazdı. / 316 (Bir İstanbul Gecesi)
  • “Seninle tanışmadan ilkin bir insanoğlunun bu kadar mutlu olabileceğini de bu kadar üzülebileceğini de bilmiyordum.Yaşamın değişik bir boyutunu keşfetmiş gibiyim.Şimdi de tüm bu tarz şeyleri; daha oldukca hissedebilmeyi, daha içten gülebilmeyi, kalbimin mutluluktan perendeler atışını,tüm güzel rüyalarımı ve nicesini kaybettiğim için müthiş bir azap çekiyorum.” (Son Çarem)
  • “Bakışları almam ihtiyaç duyulan bir emanetmiş benzer biçimde orada öylece bekliyor ve beni her hatırladığımda yine yine gülümsetiyordu.” (Bir İstanbul Gecesi)
  • “Yanlış bir zamanda mı geldim?” diye sordu Arın.
    “Hayır,” dedim derhal. “Akın’ın gömleğine bir şey dökülmüş. Ben de çıkarmaya çalışıyordum.”
    Arın’ın tek kaşı yavaşça yukarı kalktı. “Gömleği mi?”
    “Hayır,” dedim gene. “Lekeyi. Aslında gömleğini de çıkarmak istedim fakat Akın istemedi.
    Arın gür sesli bir kahkaha koyuverirken başını iki yana salladı. “Kardeşim hep birazcık salak olmuştur.” (Son Aşkım)
  • “Aşkın sabitlerden, değişkenlerden, kısıtlamalardan daha fazlası olduğunu öğrendim. En büyük değişkenin, insanın sol kaburgasının altında sakladığı yüreği olduğunu öğrendim. Kalp ve yüreğin aslında çok da aynı anlama gelmediğini öğrendim. Aşk kimileri için bir yuva, kimileri için huzurdu. Benim içinse akasyalar, ateş böcekleri, yıldızlı gökyüzü ve mavi renk olduğunu öğrendim.” (Son Aşkım)
  • Sizin derdinizi kendi derdi bilecek insanların olması kalkandır. (Bir İstanbul Gecesi)
  • Bahçeden çıkıp Akın’ın yolun karşısına park etmiş olduğu otomobilinin yanına gittik. Bir beyefendi benzer biçimde, benim için kapımı açıp binmemi bekledikten sonrasında kapıyı kapattı. Ardından sürücü koltuğuna yerleşti. Tam arabayı çalıştırmaya hazırlanıyordu ki, bakışları torpidonun üstündeki bir şeye takıldı. Yarım bir gülüşle uzanıp, orada duran tek dal pembe gülü alıp bana uzattı.
    ”Bir çiçekçi yolumu kesti ve ondan bir çiçek almam için oldukca ısrar etti. Öyleki ki , almazsam beni lanetleyeceğini falan düşünmeye başladım. En sonunda pes ederek bu gülü aldım ve randevumuz için güzel bir başlangıç olur diye düşündüm.”
    Gülü sapından tutarak aldım ve burnuma götürüp kokladım. ”Teşekkür ederim. Fazlaca hoş,” dedikten sonrasında, pembe yapraklarından birini koparıp ağzıma attım.
    Akın’ın bana taraftan bir bakış attığını, sonrasında ufak bir hıhlama sesi çıkararak yine yola döndüğünü, peşinden yine bana dönerek kaşlarını şaşkınca çatarak yüzüme baktığını fark ettim. Tamamı iki saniye içinde oluverdi.
    ”Bir şey mi oldu ? ” diye sormuş oldum ağzımdaki yaprağı yutarken.
    ”Yanlış mı gördüm, yoksa birazcık ilkin sana verdiğim gülü mü yedin ?”
    Bir an durakladım. Bir çok insanoğlunun onlara armağan edilen gülü yemedikleri bilgisi her nede olsa beynimin arka köşelerine saklanmıştı. Ve sadece Akın’ın şaşkın bakışlarını gördüğünde saklandığı köşeden çıkma zahmeti göstermişti.
    ”Hı,hı.” Usulca mırıldanırsam bir ihtimal mevzuyu uzatmaz, öylece geçiştirmeyi tercih ederdi. (Son Aşkım)
  • ” Bir kadının sevilmeyi ya da kabul görülmeyi hak etmesi için güzel olmasına gerek yoktu. Kadınlar, hayatlarındaki iyi şeyleri güzellikleri karşılığında almak zorunda değillerdi. Güzellik, onların sevilmemelerinin karşılığında ödedikleri karşılık değildi. ” (Çirkin Ördek Yavrusu)
  • Ben, Damla’yı güzel buluyor, bilhassa gözlerini oldukca beğeniyordum. Ama bu, gözleri mavi olmasa onu sevmeyeceğim anlamına gelmiyordu. Damla’yı beğeniyordum fakat insan her beğenmiş olduğu hanıma aşık olmuyordu. Aşk için daha fazlası gerekiyordu; onun için kendinde, kişiliğinde, kalbinde bir yer açabilecek kadar önemsemen gerekiyordu. Ve bu bir tek güzellikle olmuyordu. (Çirkin Ördek Yavrusu)
  • Lacivert diyorum…:
    ” Siyah kadar asil,mavi kadar güzel. ” (Lacivert)
  • ” Sizi öldürmeyen şey güçlendiriyordu. ” (Çirkin Ördek Yavrusu)
  • Eğer ilişkiyi doğru temeller üstünde başlatırsan en küçük sıkıntıda yıkılmaz (Üç Yapraklı Ahududu)
  • Terbiyesizin biri kapıma dayandı diye evimden ayrılmam haksızlık.”
    Elindekileri yine sehpanın üstüne bıraktı ve gelip yanıma oturdu. “Elbette haksızlık,” diye konuşmaya başladı, içimi titreten bir anlayışla gözlerimin içine bakarken. “Elbette olması ihtiyaç duyulan o insanın bir yere kapatılması, cezalandırılması ve senin asla bu şekilde rahatsız edilmemen. Elbette bir evde dilediğin benzer biçimde tek başına kalabilmelisin, sokakta günün her saatinde dilediğin benzer biçimde yürüyebilmelisin, yaşamının hiçbir anında hiçbir insan seni rahatsız
    etme hakkını kendinde bulmamalı. Fakat olması gerekenin olduğu bir dünyada yaşamıyoruz,
    ne yazık ki. (Son Şansım)
  • Dudaklarımdan bir homurdanma döküldü.”Kuvvetli kadınmış”diyerek pufladım.
    “Bu da yeni moda.Kuvvetli kadınız diye her şeye yakınma etmeden katlanmamız umut ediliyor.Ne hikmetse ya kuvvetli ya zayıf oluyoruz ,ya hep ya asla oluyoruz.Bir türlü insan olamıyoruz sizin gözünüzde.” (Üç Yapraklı Ahududu)
  • Kış bitmişti fakat yine ulaştığında el ele tutuşup gene baharı getirecektik (Son Şansım)
  • – şimdi sen bu şekilde söyledin ya .
    Ben sanki bu şehri fethetmişim benzer biçimde hissettim. Ama savaşmadan,kan dökmeden. Acısız bir yengi. (Ben Prenses Değilim!)
  • “Bana uyacak biri nasıl biri, onu soruyorum.” dedi gülerek.
    Ortada gülünç bir şey vardı da ben mi göremeiyordum. Omuz silktim. ‘“Başvuranlar arasında henüz öyle bir adaya rastlamadım. O yüzden tam bilemiyorum.”
    “Sana bu konuda yardımcı olabilirim.”
    Önerisine göz devirmemem hakikaten yaptığım en zor şeylerden biriydi. Benim ne kadar başarı göstermiş ve ustalaşmış bir çöpçatan olduğumu buradan anlayabilirdiniz.
    “Öyle mi ? Bu… iyi olur.”
    Evet, lütfen sana iyi mi birini ayarlamamı istediğini anlat bana. Anlat da ağlayarak masanın altına girme aşamasına daha süratli geleyim.
    “Bence…” dedi, benim içimdeki fena hislerden habersiz,rahat, güzel bir gülümsemeyle.
    “Bana uyacak kişi sevimli biri olmalı. Orta boylu, beyaz tenli. Çilli.’”
    Bunları saydıktan sonrasında bir yanıt bekliyormuş benzer biçimde yüzüme baktı. Ama ne diyebilirdim ki ? Tüm çilli hanım müşterilerimle yollarımızı ayırma planları yapmakla meşguldüm.
    Akın ufak bir öksürükten sonrasında devam etti.
    “Çok zeki biri olmalı.” derken kaşları yukarı doğru kavislendi.
    “Bana gökyüzünde yıldızların yerini gösterip isimlerini söyleyebilecek kadar zeki.”
    Bir dakika. Beklediğim bu değildi… Kaşlarım şüpheyle birbirine yaklaşırken Akın saymaya devam etti.
    “Sonra, biraz tuhaf biri olmalı. Erkek köpeğine, bir dişi ismi verecek ya da ona getirilen çiçekleri yiyecek kadar tuhaf biri.”
    İşte bu tarz şeyleri söylemesinin peşinden gözlerim hayretle devasa açılmıştı. Bu şahıs sana da birazcık tanıdık geliyor muydu, sayın okur ? Yoksa beynim üzüntüden kendini kapattı da rüyalar âlemine mi geçiş yapmıştım?
    “Her güzel şeye, onu anlamak için pürdikkat bakacak biri olmalı.” diye sürdürdü Akın konuşmasını.
    “Etrafındaki insanlara ger zaman ayak uyduramasa da onları incitmeden yaşamayı başarmış biri olmalı. Kendisi incinmiş olduğu halde üstelik. Eşsiz biri olmalı. Kendi mucizevi ışığını yaymalı.”
    Beynim kendini kapatmış mıydı bilmiyordum fakat bana komut vermeyi kestiğine güvence verebilirim. (Son Aşkım)
  • ” Birine güvenmek, aşktan, sevgiden, iyilikten bağımsız bir şeydi.Birine güvenmek, insanoğlunun karşısındakinden ziyade ta kendisiyle alakalıydı. ” (Ben Prenses Değilim!)
  • Ama geçiyordu işte. Herşey gelip geçiyordu. Ve geriye yalnız ben kalıyordum.. (Çirkin Ördek Yavrusu)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş