Eğitim

Sosyolojik Tahayyül – C. Wright Mills Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sosyolojik Tahayyül – C. Wright Mills Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sosyolojik Tahayyül kimin eseri? Sosyolojik Tahayyül kitabının yazarı kimdir? Sosyolojik Tahayyül konusu ve anafikri nedir? Sosyolojik Tahayyül kitabı ne konu alıyor? Sosyolojik Tahayyül PDF indirme linki var mı? Sosyolojik Tahayyül kitabının yazarı C. Wright Mills kimdir? İşte Sosyolojik Tahayyül kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: C. Wright Mills

Çevirmen: Ömer Ufak

Yayın Evi: Hil Yayınları

İSBN: 9789757638827

Sayfa Sayısı: 318


Sosyolojik Tahayyül Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Sosyalbilimsel problemler, uygun bir halde formüle edildiklerinde hem kişisel sıkıntılara hem toplumsal sorunlara, hem biyografiye hem tarihe ve bunların karmaşık ilişkilerinin kesişim bölgesine yer vermelidir. Bireyin yaşamı ve toplumların inşası bu kesişim bölgesi dahilinde meydana gelir; ve sosyolojik tahayyül gücü, zamanımızda insan yaşamının durumunda bir fark yaratma fırsatını bu kesişim bölgesi dahilinde yakalar.”


Sosyolojik Tahayyül Alıntıları – Sözleri

  • Bir toplumdaki insanların haiz olduğu etik kimlikler, ekseriyetle kurumları yönetenlerin kendi sembollerini başarıyla tekelleştirmesi yada zorla benimsetmesi olgusuna dayanmaktadır.
  • “Özgürlük insanoğlunun salt keyfine gore hareket etmesi değildir; yalnızca belirlenmiş alternatifler içinde tercih yapma fırsatı da değildir. Özgürlük, ilk olarak mevcut tercihleri formüle edebilme, onlar üstünde tartışabilme olanağıdır ve sonrasında bunlar arasından tercihte bulunabilme olanağı. İşte bu yüzden özgürlük, insan iliş­kilerinde aklın görevi artırılmadan var olması imkansız…”
  • Bazı erdemleri o denli geneldir ki ne anlama geldiğini bile anlayamayız.
  • Hem üniversite içinde hem de haricinde, öğretim merkezlerindeki insanoğlu yönetimsel makinelere hapsolmuş uzmanlar haline gelmektedir.
  • Bizim çağımız huzursuzluk ve aldırışsızlık çağıdır ve bu durum hemen hemen üstünde akıl yürütmeye ve duyarlılık meydana getirmeye müsaade edecek tarzda formüle edilmemiştir. Değerler ve tehditler temelinde tanımlanmış sıkıntılar yerine yalnızca bir şeylerin yolunda gitmediğine ilişkin bir tükenmişlik hissi yargı sürmektedir çoğunlukla. Tehdit edilen değerler de bu tarz şeyleri neyin tehlike arzettiği de saptanmamıştır; doğrusu sosyalbilimsel problemler olarak formüle edilmiş olmaları şöyleki dursun karar aşamasına bile taşınmamışlardır.
  • “Heybetli teoriciler, üst düzey genellemelerden tarihsel ve yapısal bağlamları ilgilendiren somut problemlere asla inmez. Sahici problemlere dönük ciddi bir anlayıştan yoksun olmaları, yazılarında belirgin bir gerçekdışılığa neden olur. Bunun sonucunda ortaya çıkan temel kalite, kavramsal ayrımların tadı görünen bir halde ve bitimsizce çoğaltılmasıdır ki bu da ne anlayışımızı zenginleştirmekte ne de tecrübelerimizi daha anlaşılır kılmaktadır.”
  • “yüreğimin derinliklerinde koyu ve kör olasıca bir anarşistim.”
  • “Bizim çağımız huzursuzluk ve aldırışsızlık çağıdır ve bu durum hemen hemen üstünde akıl yürütmeye ve duyarlılık meydana getirmeye müsaade edecek tarzda formüle edilmemiştir. Değerler ve tehditler temelinde tanımlanmış sıkıntılar yerine belirsiz bir huzursuzluğun sancısı;
    belirgin problemler yerine yalnızca bir şeylerin yolunda gitmediğine ilişkin bir tükenmişlik hissi yargı sürmektedir çoğunlukla. Tehdit edilen değerler de bu tarz şeyleri neyin tehlike arzettiği de saptanmamıştır; doğrusu toplumsal-bilimsel problemler olarak formüle edilmiş olmaları şöyleki dursun hemen hemen karar aşamasına bile taşınmamışlardır.”
  • “Derinlik ile söz-ı güzaf arasındaki sınır çoğu zaman ince, hatta tehlikelidir.”
  • ” ‘Devletler’ {hiç de} Emerson’un inanılmış olduğu şeklinde mecburi olarak ‘insanoğlunun etik kimliğinde temellenmez.’ Bu şekilde bir şeye inanmak, devletlerin ortaya çıkış nedenlerini onların meşrulaştırmalarıyla karıştırmak olurdu. Bir toplumdaki insanların haiz olduğu etik kimlikler, ekseriyetle kurumları yönetenlerin kendi sembollerini başarıyla tekelleştirmesi ya da zorla benimsetmesi olgusuna dayanmaktadır.”


Sosyolojik Tahayyül İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Sosyolojik Tahayyül Üstüne: idrak etmek, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
idrak etmek gideni ve gelmekte olanı.
Nazım Hikmet
Bu, bir kitap araştırma yazısından ziyade sosyolojik tahayyülün ne olduğuna ve bu yetiyi niçin elde etmeye çabalamamız gerektiği üstüne bir yazı. Sosyolojik tahayyül üstüne olan bu düşünceler esasen size kitabı okuyup okumamanız ve kitapta ne bulacağınız üstüne yeterince informasyon vereceği için, bir araştırma kadar yararlı olacağını düşünüyorum.
Bir kurum, şahıs, nesne ya da metodun kıymeti kimi zaman yokluğunda anlaşılır. Bu nedenle bir alanı tanımlamak ya da önemini idrak etmek için uygulanabilecek yöntemlerden birisi de, karşı-olgusal (counterfactual) düşünme deneyidir. Karşı-olgusal düşünme kabaca “Peki, bu olmasa nasıl olurdu?” sorusunu sorup, bunun üstüne düşünme edimidir. Bu sayede, gündelik hayatta bilincinde olmadığımız, ara sıra kullandığımız şeylerin, aslen iyi mi büyük bir boşluk doldurduğunu ve olmaması halinde dünyanın ne yöne seyredeceğini görme şansına haiz oluruz. Bu bağlamda, sosyolojik tahayyülün önemini idrak etmek için, yokluğunun beyanı olan psikolojizm üstünde durmak bence uygun bir yöntem.
Psikolojizm kabaca, dünya üstündeki tüm olguları bireylerden yola çıkarak anlamayı yeğleyen bir öğretidir. Yani sonucunda cemiyet bireylerden oluşmuştur ve toplumu anlamanın yolu da fertleri ve onlar arasındaki ilişkileri anlamaktan ibarettir. Uç noktasına taşındığında bu öğreti, şu biçime dönüşür: cinayetin sebebi, insanların bunu tercih ve öykünmek etmesi; yoksulluğun sebebi insanların yeterince çaba göstermemesidir vs. Bazı okuyucular, bu yorumu abartılı bulacak bazıları ise bunda yanlış olan ne diye düşünecek. İkisini de irdeleyelim.
Wright Mills, kitapta esas tartışmalardan birisini “liberal pratikçilik” isminde olan öğretiye karşı yürütüyor. Bilhassa Amerikalı sosyologların, çalışmalarında tek bir muhitteki, tek bir ampirik detay ile ilgilenmeye daha çok meylettiklerinden bahseden Mills, bu yaklaşımın giderek tüm toplumsal fenomenlerin temelinde oldukca sayıda küçük nedenin bulunduğunu, çözüm yolunu ise bu sebepleri parça parça ortadan kaldırma yönündeki reformlarda gördüğünü ifade ediyor. Liberal pratikçilik, sonucunda bir psikolojizmdir: “Neden hırsızlık var, çünkü hırsız insanlar var; hırsızlık nasıl önlenir, hırsız insanların sayısı azaltılarak; hırsız insanların sayısı nasıl azaltılır, yoksullara yardım yapıp hırsızlık ile ilgili cezaları sertleştirerek.” Sosyal yapılara, fertleri aşan toplumsal olgulara işaret etmeyen ve yapısal dönüşümler önermeyen bu yaklaşım, şüphesiz yetki merciinde olanlar, statükoyu savunanlar ve yapmış olduğu küçük eylemlerle dünyayı değiştirdiğine inanan insanoğlu için oldukça rahatlatıcıdır. Bundan dolayı insanoğlu, bir çok süre herhangi bir zarar ya da yaptırıma uğramadan büyük işler yaptıklarına inanmak isterler. Parçası ve devamcısı olduğunuz ve devamlı yoksulluk üreten bir düzendeki rolünüzü sorgulamak ya da bu sistemle hesaplaşmak yerine, birkaç yoksula verdiğiniz yardımın yoksulluğu bitireceğine inanmak elbet daha kolaydır. Peki, psikolojizmdeki temel yanlışlık nerede?
İnsanlar gündelik deneyimleri yardımıyla yalnız bir yaşam öyküsü elde edebilirler. Ancak biyografilerin zemininde, hepsini üstünde taşıyan ve gürül gürül akan bir tarih bulunur. Gündelik deneyimler bir çok süre yanıltıcıdır ve yaşam öyküsü cephesinden bakılmış olduğu süre, işler bir çok süre camera obscuradaki şeklinde tepetaklak durur. Nedenler ile neticeleri sık sık birbirine karıştırır, kendimizi ve öteki insanları özgür ve bir çok şeyi halletmeye muktedir görürüz. Bundan dolayı da faturayı bireylere çıkarmaya daha meyilliyizdir. Ortada bir yanlış var ise, bunu icra eden kişiye atfederiz; onu -bize göre- yanlış olan bu duruma iten arka planla pek ilgilenmeyiz. Mesela ülkede saldırı vakalarının sayısı artmışsa, demek ki tecavüzcü insanların sayısı artmıştır, bunun da sebebi tecavüzcüleri caydıracak düzeyde cezaların olmayışıdır, birkaç tanesi hadım ya da idam edildiğinde mesele çözülecektir. Görüldüğü suretiyle toplumsal bir fenomenin hem izahı hem de çözümü bireysel düzeydedir. Bir çok süre Milan Kundera’nın Bir Buluşma kitabında siyasal inanca atfen söylediği şeklinde düşünürüz: “Şerefsiz, şerefsizdir. Buna ne muamma olabilir?” Ancak bu görüş açısı ile cezalarının caydırıcı olmamasına karşın, başka ülkelerdeki saldırı oranlarının niçin bu kadar düşük bulunduğunu izah edemeyiz ya da daha kötüsü bunu “oradaki insanların daha medeni” olması ile açıklayarak psikolojizm problemini sürdürmeye devam ederiz.
Psikolojizm bireylerin dünyayı yaşamış olduğu çağ ve muhitten yola çıkarak, kendi tecrübeleri üstünden değerlendirebileceği ve geleceği de buradan yola çıkarak inşa edebileceğini öğretir. Hâlbuki sosyolojik tahayyül ilkin insanların verili bir düzene doğan olmasından işe adım atar. Oyun adil değildir doğrusu; kartları dağıtılmış bir masaya oturursunuz. Tarihin o dönemindeki ana para türlerinden, toplumsal yapılarından vb. size sunulanı alır ve oyuna dâhil olmuş olursunuz. Aile, devlet, cemaat şeklinde kurumları ya da toplumsal normları belirlerken kimse size danışmamıştır fakat doğumunuzdan itibaren zaman içinde bu tarz şeyleri içselleştirmeniz ve buradaki rollere uygun davranmanız gerekir. Dolayısıyla ilk anlamanız ihtiyaç duyulan, sizi aşan oldukca büyük bir nehirde, kendi seçmediğiniz bir sal içinde seyahat yaptığınızdır. Bunu anladığınızda, başkalarını yargılamakta eskisi kadar istekli bir tavır takınmazsınız. Nihayetinde onlar da seçemedikleri şartların içine dünyaya gelmişlerdir ve aynı şartlarda siz olduğunuzda onlar şeklinde davranmayacağınıza dair geçerli bir kanıtınız yoktur.
Daha sonrasında, sosyolojik tahayyülün gelişmesiyle, toplumsal olguların bireylerde iyi mi tecelli ettiğini görmeye başlarsınız. Tarih ile biyografinin kesişim alanıdır bu ve birçok kişisel dramın ya da sevincin arkasında onları aşan olgular bulunduğunu görürsünüz. Ona hiçbir adam teklif etmediği için kendisini çirkin hisseden ve depresyona girerek günlerini pencere kenarında büyüttüğü çiçekle konuşarak geçiren kadının trajedisinin aslen o dönemde çıkan harp yüzünden adam sayısının azalmasıyla oldukca yakından ilintili bulunduğunu anlarsınız sözgelişi. Bu cepheden bakmış olduğunuzda insanoğlu {hiç de} sandıkları kadar özgür, başına emir ve eylemlerinin faili görünmezler. Hayali’nin balıkları şeklinde görünürler daha oldukca:
Cihân-ârâ cihân içindedür ârâyı bilmezler.
O mâhîler ki deryâ içredür deryayı bilmezler.
Bunları söyleyerek ruhsal açıklamaların geçersiz bulunduğunu iddia etmiyorum, yalnız bireyden yola çıkarak meydana getirilen açıklamaların kapsayıcı olamayacağını ifade ediyorum. Zaten psikolojizmin zararları, toplumsal olgular üstüne konuşmuyor ve sosyolojik tahayyüle cephe almıyorsa, psikologların incelemelerinden gelmiyor. Aksine Karen Horney, Eric Fromm vb. sosyolojik tahayyülü içselleştirmiş oldukca sayıda psikolog mevcut. Zarar daha oldukca, toplumsal olgularla ilgili konuşup, bunu ruhsal bir düzlemden izah etmeye çalışan insanlardan kaynaklanıyor. Peki, tüm sorun toplumsal olguları hesaba katmamak mı? Bunun haricinde parçalardan bütüne ulaşmanın ne şeklinde bir ziyanı var?
Yirminci yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan Gestalt Psikoloji’sinin insanlığa kazandırdığı en mühim kavrayışlardan birisi şudur: “Bütün, parçaların toplamından farklıdır.” Söz konusu olan canlı, insan, cemiyet şeklinde karmaşık yapılar olduğunda kolay bir ters mühendislik ile bütünü parçalara ayırıp, her parçanın işlevini anlayıp, yine birleştirerek yapının özünü anlayamıyoruz. Parçalar bir araya vardığında, içinde bulundukları bağlama gore değişik özellik gösteriyor, değişik anlamlar ihtiva ediyorlar. Bu nedenle yalnız bireyler üstündeki emekleri değil, dar muhitlerde yapılmış ampirik emekleri bir araya biriktirerek da cemiyet hakkında sıhhatli bir kavrayışa ulaşamıyoruz. Mills’in “yalıtılmış ampirizm” söylediği bu tavır her ne kadar tabiat bilimlerinden etkilenmesi ve istatistiki şekilleri merkeze alması sebebiyle kendisinin daha “bilimsel” bulunduğunu iddia etse de, bir tüm olarak topluma dair kavrayışımızı geliştirmiyor. Öte taraftan, ampirizme bilhassa tavır almış, heybetli kavramlar icra ederek kendi içinde tutarlı bir cemiyet felsefesi meydana getirmeye çalışan yaklaşımlar da içinde boğuldukları soyut düzlemden somut problemlere inemiyor bir çok süre. Bir heybetli teoricinin derdinin incelemiş olduğu toplumdan daha oldukca, yazdığı kavramlar arasındaki ilişkiye odaklandığını korumak için çaba sarfeden Mills, kendi kavrayışını ise şöyleki tanım ediyor:
“Benim kavrayışım, sosyal araştırmayı ‘metodolojik’ gösterişçilikle kısıtlayan, karartıcı kavramlaştırmalarla engelleyen ya da kamusal sorunlarla bağlantısız ufak problemlerle uğraşarak değersizleştiren bir dizi bürokratik teknikler bütünü olarak sosyal bilim anlayışına tamamen karşıdır.”
Bu kavrayışta, yazının başından beri ele aldığımız üç tutuma cephe alındığını görüyoruz: “yalıtılmış ampirizm”, “gösterişli teori” ve “liberal pratikçilik”. Bu üç tavrın panzehiri olacak tutum ise sosyolojik tahayyüldür. Son tahlilde sosyolojik tahayyül, dünyayı değişik bir veçheden görmemizi elde eden, bu yönüyle bizi gerçekliğe daha çok yaklaştıran bir imgelem kabiliyetidir. Bu beceri Mills’in de bahsetmiş olduğu suretiyle bazı sosyologlarda gelişmediği halde, bazı gazeteci ve edebiyatçılarda oldukça gelişkindir. Nitekim sosyoloji topluluğunda Balzac romanlarının bu kadar el üstünde tutulması, yalnız yazınsal zevk ile ilgili değildir. Dolayısıyla toplumsal olgular söz konusu olduğunda gündelik dilin kolaycılığından kurtulmak ve sosyolojik tahayyül kabiliyeti ile yaklaşmak oldukça önemlidir. Mills’in kitabı da öteki tüm toplumsal bilimin yapıtaşları şeklinde bu mevzuda içselleştirilmesi ihtiyaç duyulan eserlerden birisidir. Bu kavrayıştan yoksun, gerçekliği yalnızca bireylerin söylemleri (anket, yorum, mülakat vb.) üstünden inşa eden bir yaklaşım fikir acziyetidir. Nitekim Chomsky’nin söylediği şeklinde: “Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur, hatta haberi olmadığından dahi habersizdir.” (Hasan Suphi)

Meraklılarına; toplu intihar vakaları sosyolojik tahayyülün konusu asla değildir. İşsizlik sebebiyle intihar eden birinin sebebi yüksek oranda sosyolojik olmakla birlikte, toplu intihar vakaları indirekt olarak sosyaldir. Özünde madde bağımlılığı gözlenmiştir çoğunlukla, bu sebeple indirekt olarak değerlendirilebilir. (Birsu Gnl)


Sosyolojik Tahayyül PDF indirme linki var mı?


C. Wright Mills – Sosyolojik Tahayyül kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Sosyolojik Tahayyül PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı C. Wright Mills Kimdir?

ABD’de Texas’da dünyaya geldi. Babası siğorta komisyonculuğu yapıyordu. Annesi ise ev hanımıydı.Mills Texas ve Wisconsin Üniversitesinde eğitim ğördü. Daha sonrasında Maryland ve Columbia Üniversitesinde ders verdi. reformist ve karşılaştırmalı (mukayeseli) – tarihsel (1950’lerden sonrasında dışlanan) bir bakış açısına haiz, ABD’li muhalif sosyologtur. Çatışmacı bakışla, toplumsal seviye bağlantısını başarıyla kurabilmiştir. Oy kullanmamıştır. Pozitivizme karşı çıkarak, sosyolojiye daha hümanist bakmıştır.

Marx ve Weber’den oldukca etkilenmiş olup; “Yabancılaşma” terimini Marx’tan almıştır; düşünceleri ve görüş açısı, Coser ve Dahrendorf’un çatışmacı bakış açılarına da oldukça uygun düşmektedir.

“Güç” ve “İktidar” en mühim kavramlarındandır; sadece final formu olarak zora dayalı güçten oldukca, “Karar verme ve güç yapısı (power structure)” ile ilgilidir.

En mühim eserleri: The Power Elite (İktidar Seçkinleri), Listen, Yankee: The Revolution In Cuba (Dinle Yankee: Ve Castro’nun Tarihi Savunması), The Sociological Imagination (Toplumbilimsel Düşün), The Marxists (Marksistler)dir.


C. Wright Mills Kitapları – Eserleri

  • Sosyolojik Tahayyül
  • Toplumbilimsel Düşün
  • İktidar Seçkinleri
  • Dinle Yankee
  • The Power Elite
  • Marksistler
  • Irksal Sözleşme
  • Marksistler
  • Bilgi, Sosyoloji ve Bilgi Sosyolojisi Üstüne


C. Wright Mills Alıntıları – Sözleri

  • “Derinlik ile söz-ı güzaf arasındaki sınır çoğu zaman ince, hatta tehlikelidir.” (Sosyolojik Tahayyül)
  • Hem üniversite içinde hem de haricinde, öğretim merkezlerindeki insanoğlu yönetimsel makinelere hapsolmuş uzmanlar haline gelmektedir. (Sosyolojik Tahayyül)
  • Bizim çağımız huzursuzluk ve aldırışsızlık çağıdır ve bu durum hemen hemen üstünde akıl yürütmeye ve duyarlılık meydana getirmeye müsaade edecek tarzda formüle edilmemiştir. Değerler ve tehditler temelinde tanımlanmış sıkıntılar yerine yalnızca bir şeylerin yolunda gitmediğine ilişkin bir tükenmişlik hissi yargı sürmektedir çoğunlukla. Tehdit edilen değerler de bu tarz şeyleri neyin tehlike arzettiği de saptanmamıştır; doğrusu sosyalbilimsel problemler olarak formüle edilmiş olmaları şöyleki dursun karar aşamasına bile taşınmamışlardır. (Sosyolojik Tahayyül)
  • Taine, insanı daima toplumsal bir canlı ve toplumu da gruplar koleksiyonu olarak görmüştür. En ufak şeyleri sabırla inceleyip gözleyen, usanmak nedir bilmeyen bir saha araştırmacısı (field worker) olarak, bilhassa toplumsal olgular arasındaki ilişkileri algılamak ve anlamakta oldukca ya­rarlı bir niteliğe; bilgililiğe sahipti. Yaşadığı dönemle, aynı devrin daha sonraları en iyi tarihçilerinden biri sayılacak kadar ilgilenir; romancı olarak yazarken bir kuram kurucusu kadar düşünceler geliştirir; edebiyatın bir dönemin, bir döne­min, bir toplumun en iyi belgesi olması gerektiğine ve ola­bileceğine inanırdı… İngiliz edebiyatı üstüne yazdıkları İngiliz edebiyatından oldukca, İngiliz toplumunun moral anlayı­şını, moral niteliklerini, İngiliz halkının pozitivizmini anlatır­dı. Her şeyden ilkin, toplumla ilgili mevzularda bir teorisyendi. (Toplumbilimsel Düşün)
  • Fakat öteki taraftan, günümüzde harp, sulh, yoksulluk ve esenlik şeklinde problemler “alınyazısı” meselesi değil, denetlenmesi mümkün problemler olduğuna gore, temel iş bu denetlenemenin kimin eliyle yapılacağını saptamaktadır. (İktidar Seçkinleri)
  • Sana gore, «Küba, bir avuç komünistin dilediği şeklinde çekip çevirdikleri bir ülkedir. Fazlaca yakında Rus roketlerine üs olacaktır. Küba devrimcüeri göz açıp kapayıncaya kadar binlerce masumun kanma girmişlerdir ve bu cankınmı hâlâ sürüp gitmektedir. Küba’­da demokrasi ve özgürlükten yapıt kalmamıştır, devrimciler hususi mülkiyeti ayaklar altına almışlardır…»
    İşte senin gözündeki Küba!
    Hakkımızda istediğin şeklinde düşünebilirsin doğal… Bu senin bileceğin iş. Doğru yada yanlış, düşündüğün şeylerin senin için oldukca mühim olduğu şüphesiz…
    Ne var ki, bizim de kendimize gore düşüncelerimiz, inançlarımız, endişelerimiz var. İşin doğrusu, kafana
    taktığın bu düşüncelerle günün birinde, «Kendilerine dünyanın yardımını yaptım, teşekkür edeceklerine kalktılar, bana cephe aldılar. Üzerine üstlük bir de
    komünizmi ta burnumun altına kadar getirdiler. Atık şu belanın hakkından gelsem mi?» diyerek ölçüyü kaçırmandan bayağı bayağı kaygı duyuyoruz. Kafandan bunların geçtiğini bildiğimiz için de sana bu mektupları yazıyoruz. (Dinle Yankee)
  • Toplumda alınan kararlar sayısız denecek kadar çoksa ve bu kararların hepsi de mühim bir netice yaratmayacak kadar ufak çapta kararlarsa, tüm bu kararlar asla kimsenin evvel hedef almadığı bir halde birbiri üzerine gelip çakışmakta, böylece, alınyazısı durumunda bir tarih oluşturmaktadır. (İktidar Seçkinleri)
  • “Heybetli teoriciler, üst düzey genellemelerden tarihsel ve yapısal bağlamları ilgilendiren somut problemlere asla inmez. Sahici problemlere dönük ciddi bir anlayıştan yoksun olmaları, yazılarında belirgin bir gerçekdışılığa neden olur. Bunun sonucunda ortaya çıkan temel kalite, kavramsal ayrımların tadı görünen bir halde ve bitimsizce çoğaltılmasıdır ki bu da ne anlayışımızı zenginleştirmekte ne de tecrübelerimizi daha anlaşılır kılmaktadır.” (Sosyolojik Tahayyül)
  • Çoklarına gore gününüz için ehemmiyet taşıyan problemler, ufak yaşlarındaki çocuklarin çalıştırılmaları değil, özgür dönemin fena kullanılmasıdır. Biroldukca hususi ya da kamusal görünümlü problemler “psikiyatrik” problemler olarak nitelendirilmekte; çağıl toplumun en mühim sorunları bile, böyle- ce, gözlerden saklanmak istenmektedir. (Toplumbilimsel Düşün)
  • Evlilikte adam olsun, hanım olsun birçok insan kişisel sorunlarla karşı karşıya kalabilir. Ama her 1000 evlilikten 250’si, evliliğin ilk dört yılı içinde boşanmayla sonuçlanıyorsa, ortada, aile ve evlilik kurumlarıyla, hatta bu tarz şeyleri oluşturan temeldeki öteki toplumsal kurumlarla ilgili yapısal bir mesele var anlama gelir. (Toplumbilimsel Düşün)
  • Bazı erdemleri o denli geneldir ki ne anlama geldiğini bile anlayamayız. (Sosyolojik Tahayyül)
  • “yüreğimin derinliklerinde koyu ve kör olasıca bir anarşistim.” (Sosyolojik Tahayyül)
  • Öğret­men olarak hiçbir şeyi desteklememesi gerekir, kendi tercihini ortaya koymadan ilkin, sorunla ilgili tüm moral seçenekleri tüm açıklığı ile ortaya koyması; kendi tercihini belirttiği her seferinde bunu da yapmaktan ka­çınmaması gerekir. Bu anlayışla, bu üslupla yazmak ise, oldukca bunaltıcı ve kuru olmaktadır. Ders vermekte ger­ çekten başarı göstermiş olan kimselerin yayınlarının pek başarı göstermiş olmayışının bir sebebi de budur. (Toplumbilimsel Düşün)
  • Asıl önemlisi, “bilim” bugün pek çokları için yaratıcı bir ethos ya da belirli bir yetiştirme biçiminin ürünü olmaktan çıkmıştır. Bilimi, bir elhos ya da yetişme biçimi ürünü olarak anlamış olmayan teknisyenlerin işlettiği ve ekonomik ve askeri çevrelerce denetlenen bir makinalaşmış bilim görünümüne indirgenmiştir.
    Beri taraftan, bilimi savunuyorum diye konuşan birçok felsefeci de, bir çok kez, “bilimcilikten” başka bir şey yapmış olmamakta; savundukları türden bilimle insan yaşamının özdeş şeyler olduğunu söylemekte ve çeşitli yaşam sorunlarının ancak kendi anladıkları “bilimcilik” şekilleri ile çözülebileceğini ileri sürmektedir. Tüm bunlar ise, bir oldukca düşünürün “bilim”i bir çeşit Mehdi, ya da en azından çağıl uygarlığın en güç anlaşılır öğelerinden biri sanmasına yol açmaktadır. (Toplumbilimsel Düşün)
  • Ne var ki, gazetelerinizin hepsi, bizim için kaos ve yıkım kehanetinde bulunmağa devam ediyorlar. Ama kim ne derse desin, işte bu noktaya geldik Yankee! Karayipler Denizi’nde bir kaya şeklinde sağlamız.
    Devrimimiz aşama kaydediyor, gelişiyor. Hiç değilse Ingiliz gazetelerini oku… Onlar Küba mevzusunda sizinkilerden oldukca daha dürüst davrandılar. (Dinle Yankee)
  • Fizik bilimlere karşı duyulan saygının, eski günler den beri sürdüğü doğrudur; fakat günümüzde hızla gelişen teknolojinin yarattığı ethos ve fizik bilimlere birlikte rol alan mühendislik düşüncesi ümit verici ve gelişmeci olmaktan oldukca, güvensizlik ve ürküntü yaratıcı bir kalite kazanmış bulunmaktadır. Elbette ki, fizik bilimlerde meydana gelen bu gelişme lerin pozitif yanları da vardır, fakat negatif yanlarının istenemeyecek denli ehemmiyet kazanmakta olmasından korkulmaktadır. (Toplumbilimsel Düşün)
  • ” ‘Devletler’ {hiç de} Emerson’un inanılmış olduğu şeklinde mecburi olarak ‘insanoğlunun etik kimliğinde temellenmez.’ Bu şekilde bir şeye inanmak, devletlerin ortaya çıkış nedenlerini onların meşrulaştırmalarıyla karıştırmak olurdu. Bir toplumdaki insanların haiz olduğu etik kimlikler, ekseriyetle kurumları yönetenlerin kendi sembollerini başarıyla tekelleştirmesi ya da zorla benimsetmesi olgusuna dayanmaktadır.” (Sosyolojik Tahayyül)
  • Bir toplumdaki insanların haiz olduğu etik kimlikler, ekseriyetle kurumları yönetenlerin kendi sembollerini başarıyla tekelleştirmesi yada zorla benimsetmesi olgusuna dayanmaktadır. (Sosyolojik Tahayyül)
  • “Tarihten öğrenebileceğimiz tek şey, tarihten fazla bir şey öğrenmemizin olanaksızlığıdır. (İktidar Seçkinleri)
  • İktidardaki seçkinler ( münvezi ) yöneticilere benzemezler.Danışmanlar, akıl hocaları, sözcüler ve halkla ilişkiler uzmanı şeklinde bir oldukca kimse bu tür insanların düşüncelerine ve kararlarına aracılık etmekte ve destek olmaktadırlar. (İktidar Seçkinleri)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş