Eğitim

Güneş Devletleri ve İmparatorlukları – Cyrano de Bergerac Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Güneş Devletleri ve İmparatorlukları – Cyrano de Bergerac Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Güneş Devletleri ve İmparatorlukları kimin eseri? Güneş Devletleri ve İmparatorlukları kitabının yazarı kimdir? Güneş Devletleri ve İmparatorlukları konusu ve anafikri nedir? Güneş Devletleri ve İmparatorlukları kitabı ne konu alıyor? Güneş Devletleri ve İmparatorlukları PDF indirme linki var mı? Güneş Devletleri ve İmparatorlukları kitabının yazarı Cyrano de Bergerac kimdir? İşte Güneş Devletleri ve İmparatorlukları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Cyrano de Bergerac

Çevirmen: Mustafa Demirkan

Orijinal Adı: Les États et Empires du Soleil

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750830716

Sayfa Sayısı: 128


Güneş Devletleri ve İmparatorlukları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Savinien Cyrano de Bergerac (1619-1655) ilk olarak Gassendi, Giordano Bruno ve Machiavelli’nin düşünceleriyle beslenmiş, bohem bir yaşam ardında olmuş, özgürlükçü bir kişiliktir. Felsefeye meraklı Cyrano de Bergerac, kıvrak ifade kabiliyeti ve engin hayal gücü yardımıyla eserlerinde eleştirel düşüncelerini dile getirmeyi başarmış ve yaratıcı kişiliğiyle kendisinden derhal sonrasında İngiltere’de Swift, Fransa’da da Voltaire’in bayrağını devralacağı felsefi hikâye geleneğinin temellerini atmıştır. Cyrano’nun dehasını en iyi ifade eden eserler, kuşkusuz Diğeri Dünya / Ay Devletleri ve İmparatorlukları ile Güneş Devletleri ve İmparatorlukları olmuştur. Ay Devletleri ve İmparatorlukları’nın devamı niteliğindeki Güneş Devletleri ve İmparatorlukları’nda, kahramanımız bu kez Güneş’e yelken açar. Felsefi bilimkurgu denilebilecek bir anlatıyla bu eserinde de yaşamış olduğu devrin cemiyet düzenini eleştirmekten geri kalmayacaktır Cyrano. 


Güneş Devletleri ve İmparatorlukları Alıntıları – Sözleri

  • Kaderin hayatımızı altüst etmiş olduğu tüm vakalara karşın yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz!
  • “Nitekim sen de henüz doğmamış olacaksın; hayatından bir göz açıp kapama sonrasında, bir göz açıp kapama evvelinde nasıl idiysen öyle olacaksın ve bu göz açıp kapama geçince, bin asır önce ölenler kadar eskiden ölmüş gibi olacaksın.”
  • Teşebbüsümün başarısına inatla karşı duran kaderin, başımı iyi mi döndürmediğine şaştığım hain huysuzluklarıma kesinlikle
    al­dırmadım.
  • Saat yediyi çaldığında, bir anahtar tomarının şakırtısı çekilme zamanının geldiğinin işaretini verdi. Bana bir altınlık odaya götürülmeyi isteyip istemediğim soruldu; başımı aşağı eğerek cevapladım; refakat memuru “Öyleyse para!” diye karşılık verdi. Bana oldukca fazla para lazım olacak bir yerde bulunduğumu pek güzel anladım. Bu sebeple kendisine, nezaketinin yarına kadar bana kredi sağlayamaması halinde, zindancıya benim tarafımdan, benden alınan paranın iade edilmesini söylemesini rica ettim. Herif, “Hoop! Yok ya!” diye karşılık verdi, “Bizim ağa iyi kalplidir, hiçbir şeyi geri vermez. Yoksa bunu güzel burnunuz için mi yapacaktı? Ha? Hadi, kara zindana gidelim.”
  • Kalbim sebebini bilmediğim bir sorun içinde bana bir yıkım gelecekmiş şeklinde çarpıyordu.
  • Hayranlık içinde boynuma sarıldı, yüzlerce kere öptükten sonrasında, mutluluktan titreyerek beni şatosuna götürdü, gözleri yaşla dolarak, “Nihayet,” diye haykırdı, “kaderin hayatımızı altüst etmiş olduğu tüm vakalara karşın yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. Ama iyi saatte olsunlar!
  • Kalbim sebebini bilmediğim bir sorun içinde bana bir yıkım gelecekmiş şeklinde çarpıyordu.
  • İnsan, diyorum, o denli aptal ve o denli boş ki, bizlerin bir tek kendisi için yaratıldığına ikna olmuş; insan, son aşama öngörülü ruhuyla, şekeri arsenikten ayırt etmeyi bilmesi imkansız, güzel muhakemesinin maydanoz zannettiği baldıran otunu da yutuverir. Sadece duyguların ilişkisiyle akıl yürütüldüğünü korumak için çaba sarfeden insan, bununla beraber, tüm yaratıklar içinde, en zayıf, en yavaş ve en yanlış duygulara haizdir. İnsan ki sonuçta tabiat, onu her şeyden yaparken canavarlar şeklinde yaratmıştır fakat ek olarak içinde tüm canavarlara hükmetme ve onları yok etme duygusunu dahil etmiştir.


Güneş Devletleri ve İmparatorlukları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Cyrano De Bergerac, Paris doğumlu Fransız bir oyun yazarı, bu romanı kitap/oteki-dunya-ay-devletleri-ve-imparatorluk–73836 ‘un devamı durumunda olarak yazılan gülmece eğilimli, ütopya ve maddeci felsefe içerikli bir bilimkurgu romanı olarak anılır. Hayalgücüyle beslediği düşüncelerini eleştirel ve özgürlükçü bir halde sürecinin toplumsal düzenlerini ve sorunlarını hikayeleştirerek eleştiriyor. Sanırım eleştirilerin en didaktik olanı ‘şakacılık’la olanları. Zihinde daha güzel yer ediniyor.
Kuşkusuz yazdıkları üstüne uçsuz bucaksız yorumlamalar getirilebilir, gerek yaşamış olduğu dönemde yazacaklarının hayal gücü olmaksızın imkansızlığından dolayı, gerek benzerlerine öncülük etmesine karşın adının bir tek karakterize edilmiş olduğu uzun burunluluğuyla anılmasından… Bu toplara asla girmeden hikayeciliğinin gene en güzel kendisinin ifade etmiş olduğu alıntıyı bırakarak, peşinden bir şiirle meskeni olan bölgelere seslenmekle yetineceğim;
‘E güzel işte, doğrusu bu hikayeler şaşırtıcı değil mi? Öyledirler, zira bir kızın babasıyla çiftleştiğini, bir genç prensesin bir boğayla aşk açlığını giderdiğini, bir adamın bir taştan doygunluk bulunduğunu, bir başkasının kendisiyle evlendiğini görmek şaşırtıcıdır. Bunun şeklinde, bir evliliğe kız başlayarak adam olarak sürdürmek, hanım ol­maya başlamadan adam olmayı bırakmak, ana karnının haricinde ikiz olmak ve kendi kardeşi olmayan birinin ikizi olmak, tüm bunlar, tabiat ananın olağan yolunun fazlasıyla dışındadır ve gene de şimdi öykü edeceklerim sizleri daha da oldukca fazla hayrete düşü­recektir’ S.92
bu gece
itlerden emanet bana
öyleki sefil, öyleki kimsesiz
bu gece baykuşlar dahi uykuda
ay sarımtırak
hastalıklı çamlar fısıldıyor
yılanların dilini:
saklanın sıçanlar!
sağırlar sabırsız
ses sunuyor sakiler silahlarda;
sarımtırak
bu gece
bir adam dövüşte.
kırılmış tüm kemikleri,
sevgiye ve hayata dair.
tanrı diyor yanılmış olmalı
ben buraya ilişik değilim
ben bu boğulmuşların,
kangrenden 
hakkaniyet uzvunu kaybetmişlerin,
çelişkilerinin içinde çürümüşlerin,
lağıma dönmüş beyinlerin;
kokan leş şeklinde kin,
kadavra olmuş vicdanların; 
ruhsuz…
adamı
demir attığı çağların
değilim
terk etmiş tabutları topal kediler
ölüm lanetlemiş ölümlüleri
melek inmiyor şehre bu gece
ölüler kaçmak için toprak kazıyor
tırnaklarında kanları solucanların
bir çocuk inliyor, benzi sarımtırak:
uyandırsın diyor
biri şu baykuşları !
bu gece
bir karı dargın
kırmış tüm kemiklerini adam,
sevgiye ve hayata dair.
tanrı diyor, O asla yanılmaz
git demişse içimdeki ruh
ruhundur beni çağıran.
ah Cyrano, duymalısın içindekini!
silahları bırak ellerindeki
tanrı kurşunla vurulamaz ki
kaçmak daha ne kadar süre?
öğrenmeli, hiçbir süre kaçamaz insan
yaşamdan; elinden
o çirkef karadulun,  
gözleri sarımtırak
doksanlık bir dilenci;
topluyor uyluk kemiklerini,
çene kemiğini asıyor 
köprücük kemiğine 
kaçık ozanın, 
mezarından kaçmak istemeyen. 
kokuyor kemikler
sarımtırak
madeni bir ses gönderiyor ozan
kulağı yarı kopmuş dilenciye;
“sevgilim bu gece tabut sıcak,
akrepler daha parlak,
yaşamak öldürüyor beni,
ölüyken güzel yaşamak…”
kelimeler
kokuyor sarımtırak
baykuşlar uyandı uyanacak
Cyrano diyor hanım 
nüzul etmiş seni gözleri
o sarımtırak
şok veriyor aralıklarla ümit dozunda
o anlardan birinde tanıdın beni
fakat doldu zaman
ve işte ötüyor baykuş
baykuş gömüleceğe öter
ki o gömü beni çağırmış olman
“gitmek zorundasın”  dedi dilenci 
gömüyü dilendi 
çene kemiklerine…
ses oldu ordularca sağır…
sarsaraktan çekildi  
sessizlik hanımı.
her harf bir zelzele,
dümdüz etti olanları 
uykusunda baykuşların.
ölümlüler yaşanmamış saydı 
bu gece
hafıza denen o menfaatçi bunak,
unutmuş oldu
dahi 
unutmuş bulunduğunu
kaldı yalnız sessizliği
kaçık ozanın, 
güç yetiremedi
hiçbir ses
örtmeye onu
elinde kanlı gömü
dilencinin getirmiş olduğu
mezarlığından
lanetli
her pazar gecesi terfi etti 
karadulun kölelerini
ürperten şarkı;
“oo Cyrano bilmelisin
ölecek
kendisine kaçmak istediğin ölüm de 
kalacaksın çırılçıplak
tüm sevdiklerin ve sevmediklerinle
kırık bir kalp verecek eline
tanrı dirilt diyecek 
sen dirilt şunu tüm bildiklerinle
bir karı sonsuza dek ölü duracak
sen dilinde lanetlerinle…”
tanrı suyu yarattı sevgiler için
ve de ateşi nefrete
                                      (Kyrios & Maldoror)

Ay Devletleri ve İmparatorluklarında gördüğümüz yüksek teknoloji, yaşam ve düşünüş biçiminden sonrasında yine dünyaya, yeryüzüne inen dostumuz Dyrcona (yazar Cyrano d’nin anagramıdır ek olarak bu isim), dünyada dostu olan Colignac kontunun yanına yerleşir. Dyrcona’nın Ay Devletleri ve İmparatorluklarında başından geçen vakalar yazıya aktarılıp yayılınca, halk tarafınca büyük bir kesim onu büyücülükle suçlar. Zira içinde bulunmuş olduğu dönem Avrupa’da skolastik düşüncenin yaygın olduğu, engizisyon mahkemelerinin yakmaları, boğmaları ve tadı eylemleri ile nam salmış olduğu bir dönemde bu düşünceleri yaymak cesaret ister.
Dyrcona ne kadar kaçsa da yakalanır ve hapsedilir. Ufak bir torpil ile aletlerine kavuşup hapsedildiği yerden yine kendi icadı olan roketine biner ve bu kere istemeyerek de olsa Güneş Devletleri ve İmparatorluklarına iner.
Dünyada kendisini büyücülükle suçlayan insanlardan kaçan Dyrcona, Güneş Devletleri ve İmparatorluklarında da insanların öteki canlılara verdiği eziyetlerden yargılanır. Nr kadar kaçsa da nereye kaçsa da zamanının görüşleri, hatta zamanına ilişik olmayan fakat türünün davranışları onu mahkum etmek için sıradadır. İnsan yapmış olup ettikleri ile her an hata içerisindedir.
Bu devletler ve imparatorlarda da kendisini kurtaracak bir akıl ile karşılaşır Dyrcona ve en oldukca sevilmiş olduğu şeye, Fiziğe, bilime ve felsefeye kavuşur. Kitabın garip yerlerinden biri de Campanella ile Descartes’in zıt görüşler tqşımalqrına karşın sıkı tanış olmalarıdır. (Sîdar Ronahî)


Güneş Devletleri ve İmparatorlukları PDF indirme linki var mı?


Cyrano de Bergerac – Güneş Devletleri ve İmparatorlukları kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Güneş Devletleri ve İmparatorlukları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Cyrano de Bergerac Kimdir?

Hercule-Savinien de Cyrano de Bergerac (6 Mart, 1619 – 28 Temmuz, 1655) Paris doğumlu Fransız oyun yazarı ve düellocu.

Aynı zamanda yetenekli bir asker ve ozan olan Bergerac’ın askerliği babadan gelmektedir.Zira babası Solomon Bergerac orduda albaydı. Bir “libertin”dir doğrusu kiliseyle kralın sanat üstünde uyguladıkları mutlak monarşiyi (akademiler) reddeder. Hatta bu yüzden kralın casusları tarafınca düzenlenen bir suikasta kurban gitmiştir. Bugün çoğunlukla yaşam hikâyesinden uyarlanarak yazılmış sanat eserleri ve bu eserlerdeki kurgusal karakterle anılmaktadır. Bilhassa Edmond Rostand tarafınca yazılmış ve aynı adı taşıyanCyrano de Bergerac adlı oyun oldukca ünlenmiştir. Kurgusal karakterlerde çoğu zaman oldukca büyük bir burna haiz olmakla karakterize edilmiştir.


Cyrano de Bergerac Kitapları – Eserleri

  • Diğeri Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorluk
  • Güneş Devletleri ve İmparatorlukları
  • A Voyage to the Moon
  • Diğeri Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorlukları


Cyrano de Bergerac Alıntıları – Sözleri

  • Edebiyatta ütopya, bir bakıma Gılgamış Destanı ve İsrail Oğulları’nın çöl yolculukları efsaneleriyle başlamış sayılabilir (Diğeri Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorlukları)
  • Ne doğrusu! Güneş hep bizim günlerimizi ve aylarımızı ölçsün ve umutsuzluğa düşüp kafayı yemeyelim diye yaratılmıştır denebilir mi? (A Voyage to the Moon)
  • kaderin hayatımızı altüst etmiş olduğu tüm vakalara karşın yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz (A Voyage to the Moon)
  • Ne doğrusu! Güneş hep bizim günlerimizi ve aylarımızı ölçsün ve umutsuzluğa düşüp kafayı yemeyelim diye yaratılmıştır denebilir mi? (Diğeri Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorluk)
  • Küçümsenme endişesiyle, büyük güruhun zekasını yansılamak ederek, ellerini patlatırcasına her kelimede alkış tuttular ve asla anlamadıkları yerlerde büyük bir neşeyle “Ne kadar da güzel” diye bağrıştılar. (Diğeri Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorlukları)
  • Küçümsenme endişesiyle, büyük güruhun zekasını yansılamak ederek, ellerini patlatırcasına her kelimede alkış tuttular ve asla anlamadıkları yerlerde büyük bir neşeyle “Ne kadar da güzel” diye bağrıştılar. (A Voyage to the Moon)
  • kaderin hayatımızı altüst etmiş olduğu tüm vakalara karşın yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz (Diğeri Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorlukları)
  • Kalbim sebebini bilmediğim bir sorun içinde bana bir yıkım gelecekmiş şeklinde çarpıyordu. (Güneş Devletleri ve İmparatorlukları)
  • İnsan, diyorum, o denli aptal ve o denli boş ki, bizlerin bir tek kendisi için yaratıldığına ikna olmuş; insan, son aşama öngörülü ruhuyla, şekeri arsenikten ayırt etmeyi bilmesi imkansız, güzel muhakemesinin maydanoz zannettiği baldıran otunu da yutuverir. Sadece duyguların ilişkisiyle akıl yürütüldüğünü korumak için çaba sarfeden insan, bununla beraber, tüm yaratıklar içinde, en zayıf, en yavaş ve en yanlış duygulara haizdir. İnsan ki sonuçta tabiat, onu her şeyden yaparken canavarlar şeklinde yaratmıştır fakat ek olarak içinde tüm canavarlara hükmetme ve onları yok etme duygusunu dahil etmiştir. (Güneş Devletleri ve İmparatorlukları)
  • Teşebbüsümün başarısına inatla karşı duran kaderin, başımı iyi mi döndürmediğine şaştığım hain huysuzluklarıma kesinlikle
    al­dırmadım. (Güneş Devletleri ve İmparatorlukları)
  • Küçümsenme endişesiyle, büyük güruhun zekasını yansılamak ederek, ellerini patlatırcasına her kelimede alkış tuttular ve asla anlamadıkları yerlerde büyük bir neşeyle “Ne kadar da güzel” diye bağrıştılar. (Diğeri Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorluk)
  • “Nitekim sen de henüz doğmamış olacaksın; hayatından bir göz açıp kapama sonrasında, bir göz açıp kapama evvelinde nasıl idiysen öyle olacaksın ve bu göz açıp kapama geçince, bin asır önce ölenler kadar eskiden ölmüş gibi olacaksın.” (Güneş Devletleri ve İmparatorlukları)
  • Edebiyatta ütopya, bir bakıma Gılgamış Destanı ve İsrail Oğulları’nın çöl yolculukları efsaneleriyle başlamış sayılabilir (Diğeri Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorluk)
  • “Eh, diriliş karşıtı çokbilmiş laflarınıza verecek bir cevabım yok. Tanrı yalan söylemez, ne dediyse doğrudur.”
    “Yavaş olun bakalım. Daha şimdi ‘Tanrı dediyse?’ dediniz ama önce Tanrı’nın varlığını kanıtlamalısınız, zira ben onun varlığını katiyen reddediyorum.” (Diğeri Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorluk)
  • Ne doğrusu! Güneş hep bizim günlerimizi ve aylarımızı ölçsün ve umutsuzluğa düşüp kafayı yemeyelim diye yaratılmıştır denebilir mi? (Diğeri Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorlukları)
  • kaderin hayatımızı altüst etmiş olduğu tüm vakalara karşın yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz (Diğeri Dünya: Ay Devletleri ve İmparatorluk)
  • Kalbim sebebini bilmediğim bir sorun içinde bana bir yıkım gelecekmiş şeklinde çarpıyordu. (Güneş Devletleri ve İmparatorlukları)
  • Saat yediyi çaldığında, bir anahtar tomarının şakırtısı çekilme zamanının geldiğinin işaretini verdi. Bana bir altınlık odaya götürülmeyi isteyip istemediğim soruldu; başımı aşağı eğerek cevapladım; refakat memuru “Öyleyse para!” diye karşılık verdi. Bana oldukca fazla para lazım olacak bir yerde bulunduğumu pek güzel anladım. Bu sebeple kendisine, nezaketinin yarına kadar bana kredi sağlayamaması halinde, zindancıya benim tarafımdan, benden alınan paranın iade edilmesini söylemesini rica ettim. Herif, “Hoop! Yok ya!” diye karşılık verdi, “Bizim ağa iyi kalplidir, hiçbir şeyi geri vermez. Yoksa bunu güzel burnunuz için mi yapacaktı? Ha? Hadi, kara zindana gidelim.” (Güneş Devletleri ve İmparatorlukları)
  • “Eh, diriliş karşıtı çokbilmiş laflarınıza verecek bir cevabım yok. Tanrı yalan söylemez, ne dediyse doğrudur.”
    “Yavaş olun bakalım. Daha şimdi ‘Tanrı dediyse?’ dediniz ama önce Tanrı’nın varlığını kanıtlamalısınız, zira ben onun varlığını katiyen reddediyorum.” (A Voyage to the Moon)
  • Edebiyatta ütopya, bir bakıma Gılgamış Destanı ve İsrail Oğulları’nın çöl yolculukları efsaneleriyle başlamış sayılabilir (A Voyage to the Moon)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş