Eğitim

Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı – Ebu’l A’lâ el-Mevdudi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı – Ebu’l A’lâ el-Mevdudi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı kimin eseri? Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı kitabının yazarı kimdir? Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı konusu ve anafikri nedir? Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı kitabı ne konu alıyor? Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı PDF indirme linki var mı? Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı kitabının yazarı Ebu’l A’lâ el-Mevdudi kimdir? İşte Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Ebu’l A’lâ el-Mevdudi

Çevirmen: N. Ahmet Asrar

Yayın Evi: Pınar

İSBN: 9789753520003

Sayfa Sayısı: 1015


Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

`İslâm nimeti her devirde insana sadece iki kaynaktan gelmiştir. Birincisi, Allah`ın kelâmı, ikincisi Allah`ın peygamberleri (Allah`ın selâmı onların üstüne olsun) . O peygamberler ki Allah-ü Tealâ tarafınca yalnız kelâmını yaymak, buyruklarını duyurmak ve açıklamakla değil, bununla birlikte bunların iyi mi uygulama edildiğini ve başkalarına iyi mi örnek olabileceklerini göstermek için de görevlendirmişlerdir. Peygamberler bununla birlikte, Kur`an`ın belirlediği amaçları varılabilmesi için, fertler ile toplumu denetlemeye, insan yaşamının eksikliklerini düzeltmeye de memurdurlar.Hem Kur`an-ı Kerim, hem Hz. Muhammed (s.a.v.) in vazifesi aynı olup, aynı amacı taşımaktadırlar. Onları gerçek anlamda kaavramamız, sadece o vazife ve amacı anlama derecemize bağlıdır. Bu gerçek unutulmuş olduğu takdirde, Kur`an-ı Kerim yalnız sözler yığını ve siret-i kutsal de yalnız bir yaşam hikâyesi ve vakalar zincirinden ibaret kalır. Siz, lügat, kitap, belge, ilmî emek verme ve araştırmalar ile bir yığın tefsir kitapları yazabilirsiniz. Tarihi araştırmadaki ustalığınızla da Hazreti Peygamberin şahsiyeti ve asr-ı mutluluk ile ilgili kim bilir en doğru ve en geniş detayları toplayabilirsiniz. Fakat, dinin ruhuna ve özüne varamazsınız. Bundan dolayı bu iş yalnız sözler ve vakalarla bitmiyor, aslolan varılmak istenen o amaç ve hedeftir ki, uğruna Kur`an-ı Kerim inidirilmiş ve Muhammed Mustafa (s.a.v.) örnek olarak bizlere gönderilmiştir. Bu amaç ne kadar iyi anlaşılırsa, Kur`an ve siyer de o denli iyi anlaşılacak ve ne kadar yanlış anlaşılırsa, ikisi hakkında bilgimiz de o aşama yanlış ve noksan olacaktır.`Mevdudi


Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı Alıntıları – Sözleri

  • İslamiyet’i kabul etmiş ve Müslüman topluluğa girmiş olanlar için Hz. Peygamber Efendimiz (s)’in durumu yalnız bir elçi yada haberci benzer biçimde değildir. Aksine, Rasulullah onlar için hem hoca hem velidir. Peygamber (s) hem İslam şeriatı ve yaşam tarzının canlı misali, hem de kendisine her devirde itirazsız sadakat gösterilmesi ve itaat edilmesi ihtiyaç duyulan başat ve önderdir. c-I/s-159
  • …peygambere tam itaat ve teslimiyet din ve imanın esaslarındandır. Bir insanoğlunun hidayet bulması sadece nebi yada peygambere itaat ile mümkündür. Peygamberin sözlerini dinlemeyen, onun yaşamını örnek almayan bir şahıs ne dünyada ne de ahirette felah ve refah bulabilir. c-I/s-167
  • Kur’an-ı Kerim’in indirilişinin başlıca amacı, insanı Allah’tan başka varlıkların boyunduruğundan kurtarıp onu Allah’ın kulu haline getirmek ve ayrıca, kendisine tam bir düşünce ve vicdan hürriyeti bahşetmektir. Nitekim, insanların insanlara köleliğine karşı en oldukca savaşım veren ilâhi kitap Kur’ân-ı Kerim olmuştur. Bu kitap, hiçbir insana helâli haram yada harami helâl yapma yetkisi vermemiştir. Ayrıca, bir insanoğlunun kanun ve yasaklarının sanki ilâhi buyruk ve buyruklarmış benzer biçimde geçerli ve itaate layık olduğu fikrini ortadan kaldırmıştır. Bu tür sadakat ve itaat Kur’ân-ı Kerim açısından şirktir. Nitekim, Kur’an-ı Kerim, din adamları, ulema, evliya, rahip, keşiş, medyum, papaz, papa ve dini sıfatlar taşıyan hükümdarlarına bir ekip tanrısal ödat ve ünvanlar verip tapmaya başlamış olan, emirlerini Allah’ın emri benzer biçimde yerine getirmeye çalışanlara müşrik demiştir. Zâten bir insan, başka bir insana aşırı derecede bağlanıp onun bir ekip insan üstü ödat ve selâhiyetler taşıdığına inanmaya başlayınca, ister istemez onu ilâh derecesine çıkarır, kendisini de onun kulu haline getirir. Bir insan, bir başka insana karşı kalben, zihnen ve bedenen, tüm beceri ve özgürlüklerinden feragat edince karşısındakini her türlü kusur, hata ve ayıptan beri saymış olur. Bu şekilde bir şahıs, bağlı olduğu kişinin, insan hak ve hürriyetleri hakkında son sözü söyleyebileceğine, her insana hükmetme hakkına haiz olduğuna kendi emrindekilere kår ve zarar verme gücüne haiz olduğuna ve hatta insanlara rızk verme ve onları aç bırakma gücünde olduğuna inanır. Allah (c.c.)’tan başka herhangi bir hiç kimseye bu ödat ve özellikleri yakıştırmak şirkin ve köleliğin ta kendisidir. Buna karşılık, “Tevhid”, Allah’ı tek saymak, Allah’tan başka kimsede tanrısal özelliklerin bulunmadığına inanmaktır. Tek Allah’a bağlı olan bir şahıs, diğerlerine köle olmaktan kurtulur, tek Allah’ın hakimiyetine ve himayesine girmiş olur. c-I/s-166
  • Hz. Peygamber (s)’in yaşamı, canlı bir Kur’ân-ı Kerim ve İlahi Nizamnamedir. Neyin caiz, helal, mübah, geçerli, yararlı ve neyin mekruh, haram, geçersiz ve zararı dokunan bulunduğunu Peygamber Efendimiz’in kutsal hayatından anlayabiliriz. Nelerin Allah’ı hoşnud edebileceğini, nelerin O’nun gazabını gerektirdiğini, hangi mevzularda içtihad edebileceğimizi, hangi meselelerde Rabbımıza itaat edeceğimizi ne benzer biçimde meseleleri birbirimize danışmak suretiyle halledebileceğimizi ve dinimizde özgürlüğün yerinin ne işe yaradığını, kısacası her şeyi, Hz. Muhammed (s)’in örnek hayatından öğrenebiliriz. c-I/s-161
  • – “İnne aleyke illlel-belåg” ayetine bakarak, peygamberin yalnız bir elçi ve haberci bulunduğunu ileri sürenler önemli bir noktayı unutuyorlar. Bir peygamberin bildiri edici yada telkin edici hüviyeti, sadece onun dinine insanların girmesine kadar sürer. Yeni dine girip bir ümmet oluşturduktan sonrasında inanç edenler için peygamber kimliği, bildiri ve telkin edicilikten çıkar, bir önder, hakim, bir hükümdar, bir hukukçu, bir kadı bir hoca, bir veli ve bir kumandan haline gelir. Artık ümmetinin O’na sadakatını bildirmesi, O’na itaat etmesi şarttır. c-I/s-160
  • Kulumuz Eyyûb’û da hatirla. Hani o, ‘Ya Rabbi, şeytan beni güçlük ve azaba uğrattı’ diye nidâ eyledi. O’na ayağınla yere vur dedik. İşte hem yikanacak, hem de içecek serin bir su.” Sa’d; 41-42Yani,
    Hz.Eyyûp as, Allah’ın direktifiyle yere ayağını vurur vurmaz oradan bir su fışkırdi. Bu sudan içerek ve bundan yıkanarak uzun müddet devam eden hastalığından kurtulacak, şifa bulacaktı. Hz.Eyyûb’un ağır hasta olduğu kuvvetle muhtemeldir.
  • Onları yiyip içmez bir gövde kılmadık, ölümsüz de değillerdir. Enbiyâ Suresi – 8
  • “Ve kâfirler, ‘Bu iyi mi peygamberdir? Yemek yiyor ve carsilarda geziyor? O’nunla birlikte nezir olmak için niçin bir melek indirilmedi?’ Dediler.” Furkan;7
  • Hz. Muhammed (s)’in hazırladığı ve uyguladığı harp yasaları yalnız kendi süreci için değil, tüm çağlar için geçerlidir. Kanun ve şeriat açısından mühim olan; Hz. Peygamber (s)’in kılıç, kalkan, top yada tüfek kullandığı değil, bu kılıç, top ve tüfekleri iyi mi ve hangi amaçlar için kullandığıdır. Hz. Peygamber (s)’in kutsal gazve(harp)larında bu mevzuda koyduğu kurallar ve gösterdiği örnekler, İslâm’da harp ve sulh yasalarını vücuda getirmişlerdir. İslâm’da Cihad’ın ne işe yaradığını biz Rasûlullah’tan öğrenmişizdir ve Server-i Alem (Cihan Önderi) manevî bakımdan kıyamete kadar tüm İslâm ordularının Başkomutanı’dır. c-I/s-163
  • Kur’an-ı Kerim’de itaatın üç derecesi açıkça belirlenmiştir. Bunlar: 1) Allah’a itaat, 2) Peygambere itaat, 3) Egemen yada devletin büyüklerine itaattir. Allah’a itaat ve bağlılık, Kur’ân-ı Kerim’in buyruk ve buyruklarına uymak anlama gelir. Peygamber’e itaat, Peygamber (s)’in söz ve hareketlerini izlemek anlama gelir. Hakim ve devlet büyüklerine sadakat ve itaat da, Müslüman tebaa’nın kendi hakim ve devlet yöneticilerine itaat etmesi anlama gelir. Itaatin ilk iki derecesi hakkında Kur’ân-ı Kerim’in bir değil birçok yerinde, Allah ve Rasûlü’nün emirlerine herhangi bir itiraz edilmeden uyulmak gerektiği belirtilmiştir. Müslümanlar için Allah ve Rasûlune itaat etmekten başka deva yoktur. Bir mevzuda Allah ve Rasûlü kararlarını vermişlerse, hiçbir Müslüman bu mevzuda kendi görüşünü ileri süremez, hazzı hareket edemez. Üçüncü itaat derecesine ulaşınca devlet büyüklerine, sadece Allah ve Rasûlüne bağlı kalınmak suretiyle itaat edilmesi farzedilmiştir. Yani bir mevzuda Allah ve Rasûlü’nün emirleri başka, devlet büyüklerinin emirleri başkaysa, asla tereddüt edilmeden ilk zikrolunan emirler tercih edilmelidir. Herhangi bir kuşku ve ihtilâfta da Allah ve Rasûlünün emirlerine öncelik tanınmalıdır. Böylesine açık seçik emirler varken, Allah ve Rasûlünün emirlerini, başat ve hükümdarlarınki ile bir tutmanın hiçbir anlamı yoktur. c-I/s-164
  • “Vahiy” kelimesi artık yalnız peygamberlere Cenab-ı Hak’tan gelen kelâm için kullanılıyor. Fakat Kur’an-ı Kerim’de bu kelime yada terim yalnızca bu anlamda kullanılmıyor. Meselâ, göklerde tüm düzenin vahye nazaran devam etmiş olduğu belirtilir (Hâ-mim). Yeryüzüne de vahiy geliyor, ki bu işareti alır almaz, dünyamız kendi fonksiyonunu icra ediyor (Zilzâl). Meleklere de vahiy iner. Buna nazaran işlerini yapar, görevlerini yerine getirirler (Enfal). Hatta, arıya bile tüm işleri vahiy (naturel eğitim) kanalıyla öğretilir. Bu hususta Nahl Süresi altmış sekizinci ayete bakılabilir. Ve vahiy yalnız arılarla sınırı olan değildir. Balık yüzmeyi, kuş uçmayı ve yeni doğan bebek süt içmeyi de Allah’ın vahyiyle öğreniyor. Ayrıca, bir insana, fikir ve incelemeden sonrasında sağ duyusuyla karar verme ve yolunu atama etme kabiliyet ve salahiyeti de vahiy ile veriliyor (Kasas). Ve bu vahiy’den hiçbir insan yoksun değildir. Dünyamızda şimdiye dek ne kadar keşifler yapılmış. yararlı icadlar yapılmış, yararlı işler yapılmış ve ne kadar oldukca düşünür, felsefeci, bilim adamı, fâtih, hükümdar ve yazarlar eserler ortaya koymuş yada başarılar kazanmışsa, hepsinde vahy’in görevi olmuştur. c-I/s-55
  • Fakat tüm çabalarına karşın hiçbir şahıs yada grup o sıralarda Rasulullah’ın data kaynağının Allah’ın vahyinden başka bir şey bulunduğunu kanıtlayacak en küçük bir şey bulamadı. Bu gösteriyor ki Peygamber Efendimiz’e gelen vahiy hakkaten Allah’ın kelâmıydı. Şu nokta da unutulmamalıdır ki, Kur’ân-ı Kerim çeşitli yerlerde çeşitli peygamber kuşaklarından söz ederken, Hz. Muhammed (s)’in data kaynağının yalnız ve yalnız ilâhî vahiy bulunduğunu belirtmiştir.
    Meselâ Hz. Zekeriya (as) ile Hz. Meryem (as)’in kıssalarına bakalım:
    “Bunlar gaipten haberlerdir, bu tarz şeyleri Biz size vahiy ile gönderiyoruz. Meryem’in kefaletinin kime ilişik olacağına karar vermek suretiyle kalemlerini attıkları sırada sen orada yoktun. Sen kavga ettikleri sırada da yoktun.” (Al-i İmran; 44)
    Hz. Yusuf’un kıssası anlatıldıktan sonrasında şu şekilde buyurulmuştur:
    “Bunlar gaipten haberlerdir, bu tarz şeyleri Biz size vahiy olarak gönderiyoruz. Sen (Yusuf’un kardeşlerinin) yanlarında ve etraflarında yoktun. Onlar o sıra alacakları tedbirde anlaşmışlardı ve oyunlarını oynamaya hazırlanıyorlardı.” (Yusuf, 102)
    Aynı şekilde Hz. Nuh’un hikâyesi uzun uzun anlatıldıktan sonrasında şu şekilde denilmiştir:
    “Bunlar gaipten haberlerdir, ki biz size vahiy şeklinde gönderiyoruz. Sen ve senin ümmetin bundan ilkin bu tarz şeyleri asla bilmezdiniz” (Had; 49)
    Bu vakalar ve kıssaların yeniden yeniden anlatılması ve Kur’an-ı Kerim’in Allah’tan gelen bir kitap olması ve Hz. Muhammed (s)’in Allah’ın Resûl’ü olmasının, Kitabullah’da deliller ile beyan edilmesinin amacı, binlerce yıl ilkin meydana gelen zamanı vakaları tüm ayrıntılarıyla özetleyen ümmi (okuma, yazma bilmeyen) bir peygamberin data kaynağının vahiyden başka bir şey olmadığını göstermektir. c-I/s-63
  • Kur’an-ı Kerim’de görüyoruz ki peygamberler belirli aralıklarla dünyaya geliyor ve ümmetlerini hep aynı şeylere çağrı ediyorlar.
    “Ey milletim, Allah’a itaat ediniz. O’ndan başka ilahınız yoktur.” (A’raf/59)
    c-I/s-45
  • İnsanın Allah’a kul olmayıp, kendi nefsine uyması ve Allah’ın emirlerini bir kenara iterek ahlâk, toplum ve medeniyetleri için başka başka temel ve ilkeler aramaları tüm kötülüklerin deposu olup başlı başına bir fesattır. c-I/s-47
  • “Allah katında din, İslamdir. Kitab verilmiş olanlar, kendilerine ilim ulaştıktan sonra sırf aralarındaki ihtirastan dolayı, ayrılığa düştüler. Kim Allah’ın ayetlerini inkâr ederse, bilsin ki Allah, hesabı acele görendir.” (Al-i Imran; 19)
    Demek ki, Allah tarafınca, dünyanın her köşesine ve her devirde gönderilen peygamberlerin dini İslâm’dı. Ve hangi dilde olursa olsun, dünyaya nazil olan Allah’ın kitabı insanlara İslamiyet’i öğretti. Gerçek dinin değiştirilip, başka din ve nizamlar haline sokulan inanç ve kuralların ortaya çıkmasının sebebi de, insanların kendi menfaatlerini ön plâna çıkarıp başkalarının haklarına saldırı etme hevesleriydi. c-I/s-48/49


Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kitabın ilk bölümünde Tarih süresince gelmiş tüm peygamberlerin Tevhid için yaptıkları mücadeleyi konu alıyor.
Kitabın ikinci kısmında ise Peygamber (sav)’in siretini (yaşamını) konu alıyor. Mevdudi ilmiyle ve oldukca güzel bir üslubuyla yazdığı bu kitabı her Müslümanın okuması gerek.
Not: Kitap oldukca kalınca fakat içindeki bilgiler gömü değerindedir. (Köksal YILDIZ)

Siyer kitabı niyetiyle okuyacaksınız asla başlamayın derim. Medine döneminden asla bahsedilmiyor. Mekke süreci ise son 200 sayfa ve daha oldukca yorum içeriyor. İnsanın kafasında bir kurgu oluşturmuyor. Siyer kitabı olarak değil de genel bir İslami kitap olarak okunabilir. Sanki bir şeyleri ispatlama ihtiyacı için yazılmış. Aklınıza takılan sorular var ise ‘İslami anlamada’ yanıt bulabilirsiniz. İslami bakış ve bilinç için okunabilir fakat bunun içinde gereksiz uzun yazılmış bir kitap bana nazaran. (Büşra Özdemir)

Peygamberliğin gerekliliğini akli delillerle uzun uzun özetleyen muhteşem bir yaratı.. Merhum Mevdudi’nin -Allah kendisinden razı olsun-kalemini ve ilmini adeta konuşturduğu, okumaya doyamayacağız iki ciltli bir siyer kitabı..okumanızı şiddetle tavsiye ederim.. (Mali Ethem)


Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı PDF indirme linki var mı?


Ebu’l A’lâ el-Mevdudi – Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ebu’l A’lâ el-Mevdudi Kimdir?

Mevdudi, 25 Eylül 1903 senesinde Pakistan’ın Haydarabad Dekran bölgesinde dünyaya geldi. Hint Yarımadası’nın büyük alim yetiştiren ailelerinden birine mensup olan Mevdudi’nin babası, çocuğunu İngiliz eğitiminden uzak hususi bir eğitimle yetiştirdi. Hususi öğretmenlerden almış olduğu derslerle yetişen Mevdudi; İngilizce, Arapça ve Farsça öğrendi.

1920’de babasının vefatı üstüne emek verme hayatına atıldı ve 17 yaşlarında iken Hint Kıtası Müslümanlarının büyük ilgi ile izlediği el Camiat Gazetesi’nin yazı işleri müdürlüğüne getirildi. Daha sonrasında Tercüman’ul Kur’an adıyla bir gazete çıkarmaya başladı. 1941 senesinde Cemaat-i İslâmiyye’yi kurdu ve 1976 yılına kadar bu teşkilatın liderliğini sürdürdü.

Ebû’l-A’la Mevdûdî, fıkıh, iktisat, politika, tarih, siyer, sosyoloji, kültür zamanı ve Kur’an bilimleriyle ilgili mühim eserler yazdı ve bu eserleri dünyanın neredeyse tüm dillerine çevrildi. Yüzyılımızın en büyük bilginleri arasından yer edinen Mevdûdi, 22 Eylül 1979’da Amerika’da tedavi görmüş olduğu Buffalo Hastahanesi’nde vefat etti.


Ebu’l A’lâ el-Mevdudi Kitapları – Eserleri

  • Kur’an’a Bakılırsa Dört Terim
  • Gelin Müslüman Olalım
  • İslam’a Giriş
  • Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim
  • Kur’an’ı Nasıl Anlayalım
  • Hicab
  • İslamda Cihad
  • Tefhimu’l-Kur’an – 1.Cilt (Büyük Boy)
  • Tefhimu’l-Kur’an – 2.Cilt (Büyük Boy)
  • İslami Kavramlar
  • İslâm’da İhyâ Hareketleri
  • Tefhimu’l-Kur’an – 3.Cilt (Büyük Boy)
  • Tefhimu’l-Kur’an – 7.Cilt (Büyük Boy)
  • Tefhimu’l-Kur’an – 4.Cilt (Büyük Boy)
  • Tefhimu’l-Kur’an – 6.Cilt (Büyük Boy)
  • Tefhimu’l-Kur’an – 5.Cilt (Büyük Boy)
  • Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı
  • Sünnetin Anayasal Niteliği
  • İslam Davetçilerine
  • İslamda Siyasi Sistem
  • Hilafet ve Saltanat
  • İslam İnkılabının Süreci
  • Cihad
  • Açıklamalı Kur’an-ı Kerim Meali
  • İslamın Geleceği ve Öğrenciler
  • İslam’ı Anlamaya Doğru
  • Tevhid Bilinci
  • Siret-i Nebi (Arapça-Türkçe)
  • İslami Hareketin Ahlaki Temelleri
  • İslam’da Aile Hukuku
  • Fetvalar
  • Faiz
  • Müslümanların Temel Problemi ve Çözümü
  • İslam’ın Çağrısı
  • Cebir ve Kader Problemi
  • Fıtrat Bilinci
  • İslam Savaşçısının Ahlaki Stratejisi
  • İslam Medeniyeti
  • İslam’ın Anlaşılmasına Doğru
  • İslam’da İnsan Hakları
  • İslâmda Savaş Hukuku
  • İslam Nizamı
  • Tefhimu’l-Kur’an: Kısa Surelerin Tefsiri
  • Cuma Konuşmaları
  • Namaz Bilinci
  • İslam Ekonomisinin Temel İlkeleri
  • Barışın Yolu
  • Yeniden Diriliş Yolunda Engeller Tavsiyeler
  • Tevekkül Bilinci
  • İman Bilinci
  • İslam ve Eğitim
  • Tefhimu’l-Kur’an Kur’an’ın Anlamı ve Tefsiri (7 Cilt Takım – Minik Boy)
  • İslam ve Modern Medeniyet
  • Modern Çağda İslami Meseleler
  • İslam ve Cahiliye
  • İslam’da Hükümet
  • Savaşım Bilinci
  • Tefhimu’l-Kur’an
  • Kur’an ve İnsanlık
  • Hitabeler
  • İslam Bilinci
  • Sünnet Bilinci
  • İslam Nazarında Doğum Kontrolü
  • İslamı Doğru Anlamak
  • Takva Bilinci
  • Günümüzde İslam
  • Kıyamet Bilinci
  • Ümmet Bilinci
  • Cahiliye Bilinci
  • Kur’an Bilinci
  • İnfak Bilinci
  • Sabır Bilinci
  • Devlet Bilinci
  • İslami Yaşama Biçimi
  • İslami Hareketin Dinamikleri
  • Müslüman Gençliğin Görevi
  • Müslümanca Yaşamak Üstüne
  • Salah ve Fesat
  • İslami Hareketin Stratejisi
  • İslam’da Ahlak Nizamı
  • Kur’an’da Firavun
  • İslam Hukukunda Sünnetin Yasal Konumu
  • İslam’da Yönetim Tartışmaları ve İnsan Hakları
  • Sünnetin Anayasal Niteliği
  • Dua Bilinci
  • Cihad Bilinci
  • Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı 2. Cilt
  • İslam’ın İstikbalinde Talebeler
  • İslam Vahdeti ve Irkçılık
  • İslam Dinine İlk Adım
  • Kur’an’ın Dört Temel Terimi
  • Tefhimu’l Kur’an Meali
  • Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı 1. Cilt
  • Tarih Boyunca Tevhid Mücadelesi ve Hz. Peygamberin Hayatı 3. Cilt


Ebu’l A’lâ el-Mevdudi Alıntıları – Sözleri

  • “Asra yemin olsun ki, insan Ziyan içindedir. Ancak inanıp Salih amellerde bulunanlar birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabır tavsiye edenler kural dışı.”
    (Asr,1-2-3) (Tevhid Bilinci)
  • Kur’an-ı Kerim’de anlam ve sözcüklerin her ikisi de Allah’ındır. Bunlar olduğu benzer biçimde insanlara iletilmek suretiyle Resulullah’a indirilmiştir. Bu nedenle bunlara vahy-i metluv denilir. Vahyin öteki türü, şu demek oluyor ki “gayr-i metluv” niteliği, yapısı ve amacı bakımından bundan tamamen farklıdır. Bunlar Resulallah’a yol göstermek amacıyla inerdi. İnsanlara, Allah’ın sözleriyle değil, Hz. Peygamber’in emir, karar ve işleri olarak ulaşırdı. Bir şahıs, Hz. Peygamber’e ilk tür vahiylerin geldiğini kabul ediyorsa, başka türlü bir vahyin de geldiğini niçin kabul etmiyor? Kur’an’ın olağanüstü kelamı, bunun tanrısal kelam bulunduğunu bizlere kanıtlıyorsa, peki Resul-u Muhterem’in olağanüstü yaşamı ve olağanüstü işleri, Allah’ın rehberliğinin neticeleri olduğu mevzusunda bizi niçin ikna edemesin? (Sünnetin Anayasal Niteliği)
  • Ey Allah’ı zikreden ve O’na yakarma eden kimseler(!) boynunuza kölelik, zulüm halkasını geçirten sebep nedir? (İslami Kavramlar)
  • Hz.Ömer Sahâbîlere:
    “–Allah’ın yardımı ve fetih ulaştığında…
    diye başlamış olan Nasr Sûresi hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye sordu. Bir kısmı:
    “–Yardım görüp fetih gerçekleşince Allah’a hamd ve istiğfar etmekle emrolunmaktayız.” dedi.
    Kimi de asla yorum yapmadı. Ömer (r.a) bu sefer bana hitâben:
    “–Ey İbn-i Abbâs! Sen de böyle mi düşünüyorsun?” dedi. Ben:
    “–Hayır!” dedim.
    “–Peki, ne diyorsun?” diye sordu. Ben de:
    “–Bu sûre, Efendimiz’in(sav) ecelinin geldiğini kendisine haber verdi. Allah’ın yardımı ve fetih sana ulaşınca -ki, bu Sen’in ecelinin geldiğinin alâmetidir- Rabbini hamd ile tesbih et, bağışlanma dile!
    Bundan dolayı o tevbeleri kabul edendir.” buyruluyor dedim. (Tefhimu’l-Kur’an – 7.Cilt (Büyük Boy))
  • Hidaye’de sorun şu şekildedir.
    “Kitabi hanımlarla evlenmek caizdir fakat evlâ olan fakirlik bulunmadıkça onlardan evlenmemek ve kestiklerini yememektir. Harp ehli kitabî hanımlarla evlenmek icma ile mekruhtur bu sebeple bu biçim evlenme ile adamın hanımla birlikte diyar-ı harpte yaşaması ihtimali ve dolayısıyla doğacak olan evlatların kafirlerin ahlakından etkilenmeleri söz konusu olacağı için fitne kapısı açılmış olur.” (Modern Çağda İslami Meseleler)
  • İman, talep ve histen ibaret değildir. Ancak kalpte yerleşip amelde kendini gösterendir.. (İslamda Cihad)
  • “Gidilecek yeri aynı olmayanların yaşam yolu iyi mi bir olabilir ki? (Takva Bilinci)
  • Dünya’da hiçbir yer yoktur ki orada Müslümanların yerleşim yeri olmasın ve orada ezan okuyarak Resulullah’ın risaleti duyuru edilmesin.Namazda da Resulullah’a salavat getirilir.Cuma hutbesinde de Resulullah zikredilir.Senenin on iki ayının hiçbir günü ve günün 24 saatinin hiçbir ânı yoktur ki yeryüzünde bir yerde Resulullah zikredilmesin.Bu, Kur’an’ın doğruluğunun açık ispatıdır. (Tefhimu’l-Kur’an – 7.Cilt (Büyük Boy))
  • ‘İlimden kendilerine oldukca azca hisse verilmiş insanların, düzen koyma, kanun yapma yetkilerini kendilerinde görmeye kalkmaları, sonu cehennem olan bir tağutluk iddiası olduğu benzer biçimde fazlasıyla gülünçtür de.’ (İslâm’da İhyâ Hareketleri)
  • “Hevasını kendisine ilâh edinen kimseyi gördün ya. Allah, onu bir ilim üstüne şaşırtmış kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne de bir perde çekmiştir. Artık ona Allah’tan başka kim hidâyet edebilir? Hâlâ düşünmez misiniz? (Ayet;23) (Takva Bilinci)
  • Ikinci Bölüm: İkinci bölüm ise, İslam’a hizmet et meye gönül vermiş askerleri yetiştiren bir imalathane olacak ur. Bunların köşe taşları iffet ve dolandırıcılıktan uzaklık olan erdemli bir ahlakla bezenmeleri gerekir. Ayrıca bakış lanı kesinlikle asil gayelerinden başkasına yönelmeme lidir. Şiarları, bu amaç uğrunda fedakârlık ve çaba göster mek olmalıdır. İşinde mütevazi, sıkı ve istikrarlı olmakla tanınan fertlerden oluşan bu genç gruptan, hedeflenen devrim par tisinin çekirdeği oluşacaktır. İşlerinde ve davranışlarında nizamın, kardeşliğin ve dayanışmanın ruhu onlara başat olur, öyleki ki insanoğlu onlarda, iki ayağı üstünde yürüyen İslam’ı görür. (Müslümanların Temel Problemi ve Çözümü)
  • İslâm nizâmı, gayri meşru parayla kurulamaz. (Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim)
  • İnsana bedeni varlığı için değil de etik sıfatları için insan denilmektedir. (Savaşım Bilinci)
  • Nitekim hakikati bilmek için bizzat Allah’ın bilimsel kâfidir. (Tefhimu’l Kur’an Meali)
  • İmanın İslam ile olan ilgisi, ağacın tohumla olan ilgisi gibidir. Tohumun ihtiva ettiği güzellikler, sadece o tohumdan gelişen ağaçta gözlenebilir. Öyleki ağacı iyice incelediğiniz süre tohumda olan tüm özellik ve güzellikleri rahatça görebilirsiniz. (Savaşım Bilinci)
  • Siz bir Müslümanın ahlâk ve karakterini iyice kavrarsınız, bir Müslümanın hiçbir süre dünyada rezil , mahkum ve yenik olarak yaşamayacağına yürekten inanırsınız. Bir Müslüman devamlı galip ve hakim olarak yaşar , bu sebeple İslâm’ın onda yaratmış olduğu özellikler hiçbir güç bastıramaz. (İslam’a Giriş)
  • Bir kulun Rabbine en yakın anı, secde etmiş olduğu andır. (Tefhimu’l-Kur’an: Kısa Surelerin Tefsiri)
  • Gözler O’na ulaşamaz. Ancak O, gözlere ulaşır. O, her şeye derinlemesine nüfuz eder ve her şeyden haberdardır. (Tefhimu’l Kur’an Meali)
  • Ben sizden birini, Allah’ın bana havale etmiş olduğu bir devlet işi için vergi memuru olarak gönderiyorum da geri döndüğünde bana; ‘Şu mal devlet malı, şu da bana verilen hediyedir’ diyor. Bu doğru olsaydı, acaba babasının anasının evinde otururken de kendisine bu şekilde hediyeler verilir miydi? (Fetvalar)
  • İslam, imanın fiiliyata aktarılmış halidir. (Savaşım Bilinci)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş