Eğitim

Tarihin Bilinçdışı – Bülent Somay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarihin Bilinçdışı – Bülent Somay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarihin Bilinçdışı kimin eseri? Tarihin Bilinçdışı kitabının yazarı kimdir? Tarihin Bilinçdışı konusu ve anafikri nedir? Tarihin Bilinçdışı kitabı ne konu alıyor? Tarihin Bilinçdışı PDF indirme linki var mı? Tarihin Bilinçdışı kitabının yazarı Bülent Somay kimdir? İşte Tarihin Bilinçdışı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Bülent Somay

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9789753424875

Sayfa Sayısı: 152


Tarihin Bilinçdışı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Bir son zamanların hakim fikirleri, o son zamanların hakim sınıfının fikirleridir”, amenna. Peki fakat o son zamanların ezilen sınıflarının fikirleri, duyguları nereye gitmiştir bu denklemde? Tabii ki bastırılmış, o son zamanların bilinçdışına itilmiştir. O yüzden de bu “bastırılmış olanın geri dönüşünü” anlamlandırabilmek için, psikanalizin yöntemine, bilinçdışına bilgili davranışları etkileyen, yönlendiren ve ara sıra da belirleyen potansiyelini kavrama tekniklerine ihtiyacımız var. Devrim daima “bastırılmış olanın geri dönüşü” olarak anlamlandırılabilir. Tam da bu yüzden daima tekinsiz bir çekirdeğe haizdir ve akıl yöntemiyle tam olarak kavranması mümkün değildir. Devrim hiçbir süre simgesel düzenin yerini kibarca başka bir simgesel düzene bırakması olarak görülemez; tersine arada geçilmesi ihtiyaç duyulan bir “Gerçek” aşaması vardır ki, bu aşama tekinsiz bir dehşetle, tekinsiz bir keyifle iç içedir. Eğer çağımız kapitalizmin yeni ve bu kez kolay kolay evcilleştirilemeyecek bir krizine gebeyse, bu “Gerçek” aşamasından geçmemiz de kaçınılmaz görünüyor.


Tarihin Bilinçdışı Alıntıları – Sözleri

  • data de ister istemez bir iktidar aracıdır.
  • Pas tekrardan demire dönüşmez, kırılan vazoyu yapıştırsanız da aynı çiçeklik olmaz artık; kemiklerden yaşayan bir dinazor çıkaramayız. Ama pasa bakarak demirin şeklini, kırıklara bakarak vazoyu, kemiklerden dinazor canlısını hayal edebilir, zihnimizde kurabiliriz.
  • Fantazi daima büyümeyi temel almış olduğu için, bir çok kez “çocuklara ait” bir biçim olarak bir kenara ayrılır. Oysa, büyümenin sonu olmayan, ya da sadece ölümle sonlanacak bir süreç bulunduğunu unutmazsak eğer, durmadan acı çekip de bir türlü psikanalize yaklaşmayı kendine yediremeyen yetişkinle, fantaziyi hayatından çıkarıp atan, LeGuin’in tabiriyle “ejderhalardan korkan” erişkin bir ve aynı kişidir aslen. Korktukları şey de bir ve aynıdır: Zor bela Mordor’a varıp orada kendi suretlerinden başka kimseyi bulamamak.
  • İnsanlık Aydınlanma ile beraber evrensel rehberlerinden (doğrusu dinin tüm data alanlarındaki kısıtlayıcı ve düzenleyici etkisinden) kurtulmuştur bir ihtimal, fakat bu kez de sınırı olan alanlarda yetkili olan sadece iktidarı Aydınlanma öncesi din adamlarından {hiç de} azca olmayan yeni rehberler yaratmıştır kendisine; ki biz bunlara “uzman” diyoruz.
  • Bazen bir ömürde birkaç kere olan türden bir Gerçek istilası yaşanır: Dev bir zelzele, cenk, devrim.Bu durumlarda alışılagelmiş yırtık teyelleme ve çatlak alçılama şekilleri sökmez; simgesel seviye tuzla buz olur.
  • “Bir cağın başat fikirleri, o son zamanların başat sınıfının fikirleridir”, amenna. Peki fakat o son zamanların ezilen sınıflarinın fikirleri, duyguları nereye gitmiştir bu denklemde? Tabii ki bastırılmış, o son zamanların bilinçdışına itilmiştir. O yüzden de bu “bastırılmış olanın geri dönüşünü” anlamlandırabilmek için, psikanalizin yöntemine, bilinçdışının bilgili davranışları etkileyen, yönlendiren ve ara sıra da belirleyen potansiyelini kavrama tekniklerine ihtiyacımız var.
  • “Kolay elde edilen, hızlı okunan ve anlaşılması için bilgi ve araştırma gerektirmeyen kitaplar”, prekapitalist dönemdeki edebiyat eserlerinin tam zıddıdır: O zamanki kitapları elde etmek zordu (sınırı olan baskı, yüksek fiyat, bir çok süre bir tek el yazması); süratli okunamazlardı (okuryazarlık fazlaca sınırlıydı); anlaşılmaları için ön hazırlık, ön data gerekiyordu (bir kısmı halkın konuşmuş olduğu bir dilde bile değildi, sözgelişi Latinceydi, çoğunda başka ve elde edilmesi daha da güç eserleri atıf vardı). Oysa demokrasi kültürü kitabı metalaraştırarak kolay elde edilir bir nesne haline getirdi.
  • Aynı şekilde, bilimkurgu romanlarının iyi niyetli pozitivist çabalarının aslen göz ucuyla görülen tekinsiz Gerçek’i evcilleştirme gayretinden başka bir şey olmadığını da fark edebiliriz bu yolla. Yoksa, Bilim kurgu tarihinde yüzlerce, binlerce örneği bulunan “başka türle karşı karşıya gelme” öykülerinin ne anlamı olabilirdi ki? Yabancı, uzaylı bir ırk gelip dünyayı fethetmeye kalkar. Ya da tam tersine, insanoğlu gidip onların gezegenlerini fethetmeye çalışır. Bunun bir sömürgecilik/buyuruculuk metaforu bulunduğunu keşfetmek kolaydır. Bilim kurgu yazarı kendi ideolojik konumuna bağlı olarak, bu durum hakkında köktencilik, liberal, hatta anarşist bir yorum yapabilir. Ancak içerikten Bilim kurgu formuna geçiş çalışmasını incelediğimizde, mühim olanın sömürgecilik metaforu değil de, “diğeri”nin sadece “pozitif bilim” içine çekilerek evcillestirilebilen Gerçek çekirdeği bulunduğunu fark ederiz. Marslı yeşil yaratiklardan kızılderiliye ya da Afrikalı siyaha aktarım yapmak kolaydır, fakat aynı metaforun tüm “ötekiler”, hanımefendiler, ezilen sınıflar, Cinsel, politik ve bölgesel ötekiler için de işlemekte bulunduğunu ve hepsi karşısında hissedilen dehşet duygusunu bilimselleştirme yöntemiyle örtmeye çalıştığını görmek, yepyeni bir içgörünün kapılarını açar bizlere.
  • Eğer bir nanosaniye öncesi de “geçmiş” ise, “Tarih” terimini tekrardan irdelememiz gerek. Biraz Fransızca düşünmek, birazcık da İngilizce kelime oyunlarına bakmak bir ihtimal bizlere destek olabilir. “Tarih” ve “Hikaye” Fransızcada aynı kelime: Historie. İngilizcede ise feministlerin sık sık yapmış olduğu bir kelime oyunu var: History is his story. Yani, “tarih, adamın hikayesidir.” İki örnekte de tarih, bir öykü.
  • Demokrasi kültürü kitabı metalaştırarak kolay elde edilir bir nesne haline getirdi. Ancak bunu yaparken de kitabın taşımış olduğu seçkin kıymeti ortadan kaldırdı…
  • Tabii ki her öykü onu anlatanın kimliğine, ideolojik terciklerine nazaran belirlenecek.


Tarihin Bilinçdışı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Tarih, ruh çözümü, popüler edebiyat yanyana olur mu? olurmuş hatta içiçe bile geçermiş, en güzel örneklerini Bülent Somay’ın oldukça yaratıcı, keyifli denemeleri ile bu kitapta görmüş oldum. Altı çizilecek üstüne düşünülecek yüzlerce satır var. Güzel kitap #tarihinbilinçdışı #bülentsomay (Fk)

BİLİM KURGU, POLİSİYE ÇOK YERİNDE VE DOĞRU TESBİTLERİYLE BENİM GÖNLÜMÜ ÇALMIŞ BİR KİTAP. TABİ SADECE BUNUNLA KALMIYOR. DAHA FAZLASIDA VAR… (NeverMore)


Tarihin Bilinçdışı PDF indirme linki var mı?


Bülent Somay – Tarihin Bilinçdışı kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Tarihin Bilinçdışı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Bülent Somay Kimdir?

1956’da İstanbul, Bakırköy’de hayata merhaba dedi. 1972’de girmiş olduğu Boğaziçi Üniversitesinden 1981 senesinde, İngiliz Edebiyatı branşında lisansüstü derecesiyle ayrıldı. 1982-83 yıllarında Montréal McGill Üniversitesinde bilimkurgu alanında doktora emek vermesi yapmış oldu, sadece doktora derecesini almadan İstanbul’a döndü. 1983’ten bu yana Akıntıya Karşı, Zemin, Birikim, Demokrat ve Defter dergilerinde tecrübe etme ve yazıları yayımlandı. 1984-1995 yılları aralığında Mozaik Müzik Topluluğunun bir üyesi olarak, 1995’ten sonrasında ise bağımsız olarak müzik çalışmalarını sürdürdü. Metis Yayınları’nda fantazi ve bilimkurgu dizilerinin editörlüğünü yapmış oldu. 1986-1994 yılları aralığında yazdığı siyasal makalelerini Geriye Kalan Devrimdir (Metis, 1997) adlı kitabında, sevilmiş olduğu şarkıların sözlerinden hareketle yazdığı denemelerini Şarkı Okuma Kitabı’nda (Metis, 2000) topladı. Tarihin Bilinçdışı (2004), Bir Şeyler Eksik (2007) ve Çokbilmiş Özne (2008)Metis yayınlarından çıkan öteki kitaplarıdır. Ütopya, Distopya ve Bilimkurgu hakkında yazılarını derlediği The View from the Masthead: Journey through Dystopia towards an Open-Ended Utopia kitabı 2010’da İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları tarafınca yayımlandı. 2002’den beri Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Kısmı’nde öğretim görevlisi olarak iş yapmaktadır. Bülent Somay bununla birlikte İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Programı Direktörüdür. Devrimci Sosyalist İşçi Partisi mensubudur.


Bülent Somay Kitapları – Eserleri

  • Bir Şeyler Eksik
  • Şarkı Okuma Kitabı
  • Cinselliğe Dair Vazgeçmemiz Gereken 100 Efsane
  • Tarihin Bilinçdışı
  • Fazlaca Bilmiş Özne
  • Geriye Kalan Devrimdir


Bülent Somay Alıntıları – Sözleri

  • Aynı şekilde, bilimkurgu romanlarının iyi niyetli pozitivist çabalarının aslen göz ucuyla görülen tekinsiz Gerçek’i evcilleştirme gayretinden başka bir şey olmadığını da fark edebiliriz bu yolla. Yoksa, Bilim kurgu tarihinde yüzlerce, binlerce örneği bulunan “başka türle karşı karşıya gelme” öykülerinin ne anlamı olabilirdi ki? Yabancı, uzaylı bir ırk gelip dünyayı fethetmeye kalkar. Ya da tam tersine, insanoğlu gidip onların gezegenlerini fethetmeye çalışır. Bunun bir sömürgecilik/buyuruculuk metaforu bulunduğunu keşfetmek kolaydır. Bilim kurgu yazarı kendi ideolojik konumuna bağlı olarak, bu durum hakkında köktencilik, liberal, hatta anarşist bir yorum yapabilir. Ancak içerikten Bilim kurgu formuna geçiş çalışmasını incelediğimizde, mühim olanın sömürgecilik metaforu değil de, “diğeri”nin sadece “pozitif bilim” içine çekilerek evcillestirilebilen Gerçek çekirdeği bulunduğunu fark ederiz. Marslı yeşil yaratiklardan kızılderiliye ya da Afrikalı siyaha aktarım yapmak kolaydır, fakat aynı metaforun tüm “ötekiler”, hanımefendiler, ezilen sınıflar, Cinsel, politik ve bölgesel ötekiler için de işlemekte bulunduğunu ve hepsi karşısında hissedilen dehşet duygusunu bilimselleştirme yöntemiyle örtmeye çalıştığını görmek, yepyeni bir içgörünün kapılarını açar bizlere. (Tarihin Bilinçdışı)
  • Tabii ki her öykü onu anlatanın kimliğine, ideolojik terciklerine nazaran belirlenecek. (Tarihin Bilinçdışı)
  • Ama korkuya umar olan bir şey var: Müzikle uğraşmak. (Şarkı Okuma Kitabı)
  • Herkes “aslında” bulunduğunu iddia etmiş olduğu şeyin bir karikatürüne dönüşür zaman içinde. Her özne kendisini minimum bir (aslen iki) “öteki” yaratarak kurar… (Fazlaca Bilmiş Özne)
  • Freud’un neredeyse bir yüzyıl ilkin söylediği şeklinde, “Eşcin­selliğin bir avantaj olmadığına kuşku yok, sadece utanılacak bir şey, bir kusur yada bir aşağılanma sebebi olduğu da söylenemez ; hastalık kategorisine dahil edilemez.” (Cinselliğe Dair Vazgeçmemiz Gereken 100 Efsane)
  • Hepimiz kıskanırız, devamlı. Eğer kıskanmasaydık, herhangi bir şeye haiz olduğumuzu iyi mi anlardık (Bir Şeyler Eksik)
  • Bir hanım, bir adam, bir “diğeri” çıkıp, bizlere varlığından haberdar olmadığımız, şüphe bile duymadığımız bir “ben”imizi aynasında gösterdiğinde, o “ben”e, kendimizdeki yeniye, şaşkınlık verici, şaşırtıcı olana aşık oluyoruz. (Şarkı Okuma Kitabı)
  • Kuşkusuz her dahice yorum, kısa zamanda cehaletin bayrağına dönüşme tehlikesiyle karşı karşıyadır. (Fazlaca Bilmiş Özne)
  • Bazı insanoğlu dinlemezler, siz konuşurken bir sonraki konuşmalarını hazırlarlar.. (Bir Şeyler Eksik)
  • Le Guin: Bir mum yakmak, bir gölge düşürmektir. (Şarkı Okuma Kitabı)
  • “Bilinen biinenler vardır.Bunlar bildiğimizi bildiğimiz şeylerdir. Bilinen bilinmeyenler vardır.Yani,bilmediğimizi bildiğimiz şeyler vardır. Ama bir de bilinmeyen bilinmeyenler vardır. Bilmediğimizi bilmediğimiz şeyler vardır. ” (Fazlaca Bilmiş Özne)
  • Eksik doldurulamaz, kapatılamaz, kamufle bile edilemez. Marifet eksikle beraber yaşamasını öğrenmekte. (Bir Şeyler Eksik)
  • Mısır papirüsünde, timsah tezeğinin doğum kontrolü için iyi mi kullanılacağı anlatılıyordu. Keçi barsağından meydana getirilen ilk prezervatiflerden 1960’ta keşfettiğimiz doğum denetim hapına kadar insanlık zamanı, üreme, çoğalma riskini almadan sevişmenin yollarını aramamızın hikayeleriyle dolu. (Cinselliğe Dair Vazgeçmemiz Gereken 100 Efsane)
  • Pas tekrardan demire dönüşmez, kırılan vazoyu yapıştırsanız da aynı çiçeklik olmaz artık; kemiklerden yaşayan bir dinazor çıkaramayız. Ama pasa bakarak demirin şeklini, kırıklara bakarak vazoyu, kemiklerden dinazor canlısını hayal edebilir, zihnimizde kurabiliriz. (Tarihin Bilinçdışı)
  • Çocukluk diye adlandırılan bir kurumun içine doğuyorduk bir kere. Yarım insandık, hatta hemen hemen indan olmayan bir şey, insan taslağı. (Şarkı Okuma Kitabı)
  • * Özenti başarısızlığa uğrayınca haseti doğurur. (Fazlaca Bilmiş Özne)
  • “Bir cağın başat fikirleri, o son zamanların başat sınıfının fikirleridir”, amenna. Peki fakat o son zamanların ezilen sınıflarinın fikirleri, duyguları nereye gitmiştir bu denklemde? Tabii ki bastırılmış, o son zamanların bilinçdışına itilmiştir. O yüzden de bu “bastırılmış olanın geri dönüşünü” anlamlandırabilmek için, psikanalizin yöntemine, bilinçdışının bilgili davranışları etkileyen, yönlendiren ve ara sıra da belirleyen potansiyelini kavrama tekniklerine ihtiyacımız var. (Tarihin Bilinçdışı)
  • Demokrasi kültürü kitabı metalaştırarak kolay elde edilir bir nesne haline getirdi. Ancak bunu yaparken de kitabın taşımış olduğu seçkin kıymeti ortadan kaldırdı… (Tarihin Bilinçdışı)
  • Akhilleus, Bri­seis adlı tutsak kadının kime ilişkin olduğu tartışması yüzünden Agamennon’a kızıp çadırına çekilmişti. Ama harbe geri dönüş sebebi (ki bunun sonu olaca­ğını da biliyordu), Patroklos’un onun kılığını (doğrusu zırhını) gi­yip harbe giderek Hektor tarafınca öldürülmesiydi. Akhil­leus-Patroklos aşkından daha büyük bir aşk hayal edilebilir mi? Bakmayın siz Patroklos’u el çabukluğuyla Akhilleus’un “kuzeni” yapıveren heteroseksist Amerikalıların çekmiş olduğu Troy filmine! (Bir Şeyler Eksik)
  • “Kolay elde edilen, hızlı okunan ve anlaşılması için bilgi ve araştırma gerektirmeyen kitaplar”, prekapitalist dönemdeki edebiyat eserlerinin tam zıddıdır: O zamanki kitapları elde etmek zordu (sınırı olan baskı, yüksek fiyat, bir çok süre bir tek el yazması); süratli okunamazlardı (okuryazarlık fazlaca sınırlıydı); anlaşılmaları için ön hazırlık, ön data gerekiyordu (bir kısmı halkın konuşmuş olduğu bir dilde bile değildi, sözgelişi Latinceydi, çoğunda başka ve elde edilmesi daha da güç eserleri atıf vardı). Oysa demokrasi kültürü kitabı metalaraştırarak kolay elde edilir bir nesne haline getirdi. (Tarihin Bilinçdışı)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş