Eğitim

Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında – Caner Taslaman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında – Caner Taslaman Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında kimin eseri? Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında kitabının yazarı kimdir? Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında konusu ve anafikri nedir? Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında kitabı ne konu alıyor? Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında PDF indirme linki var mı? Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında kitabının yazarı Caner Taslaman kimdir? İşte Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Caner Taslaman

Yayın Evi: İstanbul Yayınevi

İSBN: 9786056621239

Sayfa Sayısı: 77


Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Benim “tarihselci” deyip de eleştirdiklerim, Kuran’ın tarihin belli bir döneminde indiğini ve kendi periyodunun problemlerine da çözümler sunduğunu ifade edenler değildir. Böylesi bir tanımlamayı derhal hepimiz kabul edecektir. Benim “tarihselci” deyip eleştirdiklerim, bugün bu etiketle anılırken; Kuran’daki kıssalara mitoloji diyen, Kuran’daki ahiret anlatımlarını Arapları uyutmak için anlatımlar olarak sunan ve Kuran’daki bizlere yönelik birçok “Yap” emrini, bu tarz şeyleri hayata geçirmeye gücümüz de yetmesine karşın, zamanı geçmiş olduğu için yapmayabileceğimizi ve hatta yapmamamız icap ettiğini ifade edenlerdir. Yani eleştirdiklerim; ahiret anlatımları, kıssaları ve hükümleri ile Kuran’ın yarısından oldukça daha fazlasını boşaltan bir zihniyettir.Toplumun şekillendirdiği akıl Kuran ile düzeltileceğine, Kuran’ı toplumun şekillendirdiği akla uydurmak, Kuran’ın Allah’tan olduğuna inanma iddiasıyla çelişkilidir. Kuran’a ilk karşı çıkan müşrikler, kendi toplumlarının geleneklerini, kısaca tarihin o döneminde şekillenmiş hayata bakışları temelinde Kuran’a karşı çıktılar, Peygamberimize “Kuran’ı değiştir” dediler. Kuran’ın bu iddiaya cevabı, onların kendilerini değiştirmesi gerektiği yönündeydi. Bugün tarihin her döneminde oluşan kültürel yapıların inşa etmiş olduğu zihinleriyle Kuran’ın hükümlerinin uygulanmayıp başka hükümler uygulanması icap ettiğini söyleyenler, kendilerini düzeltmek yerine Kuran’daki ayetlerin uygulamasının değişmesini isteyenler, Kuran’a ilk karşı çıkanlara benzer bir yaklaşım sergilemiyorlar mı?


Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında Alıntıları – Sözleri

  • Tek bir kişinin, birkaç kişinin yada oldukça azca kişinin yargı olarak uygulayacağı ayetlerin Kuran’da olması, eğer Kuran haricinde bu ümmetin rehberi olan başka bir vahiy yoksa (vahyi gayri metluv yoksa) tam da olması beklenecek durumdur.
  • “O dönemin Arapları çöldeydi, susuzdu; bu yüzden onlara ahirette bahçeler, ırmaklar vaat edildi.” Bu arada ben Bosna kökenliyim; Bosna’nın derhal her yeri oldukça yeşildir ve her tarafınca ırmaklar akar. Ama gidip bir Boşnak’a idealize etmiş olduğu ahiret tasvirini sorsanız, o bile size çölden ve susuzluktan bahsetmez, gene suların akmış olduğu, yeşillik bir ortamı ideal bir ortam olarak görür. Bu tip olgular üstüne birazcık düşünselerdi, Kuran’ın hitabında,
    Arap coğrafyasının değil de insan fıtratının merkeze alındığını rahatça anlayabilirlerdi.
  • s. 70’te “bir şeyler demekle probleminin yanıtını vermek arasındaki farka dikkat edin. Bu görüşleri ileri sürenlerin, bu soruya tutarlı bir yanıt vermesi mümkün değil. Ama bir de siz deneyin ve sonucu görün…” diyen abi çokeşliliğe yanıt veriyor. (= Fazlaca-eşlilik: Tarihselcilerin yapmış olduğu en büyük yanıltmacalardan biri, günümüzde birçok kimsenin uygulamadığı çokeşlilik şeklinde İslam’ın haram kılmadığı fakat İslam’ın komut ve tavsiyesi de olmayan meseleleri, sanki bu tarz şeyleri uygulamak İslam’ın komut yada tavsiyesiymiş şeklinde “Tarihselci olmayanlar haydi çok-eşlilik yapsanıza” şeklinde bir mugalatayla sunmaktır. İslam’ın tarihin değişik dönemlerine ve değişik coğrafyalarına uygun bir din olmasını mümkün kılan en mühim unsurlardan biri helal dairesinin genişliğidir. İslam’da kertenkele yiyecek de yememek de, çokeşlilik yapmak da yapmamak da, yer sofrasında oturmak da oturmamak da helaldir. Fakat “Tarihselci olmayanlar haydi kertenkele yesenize” yada “Haydi yer sofrasında yemek yesenize” diyerek, helal olanla komut ve tavsiye olan arasındaki farkı karıştırmak (daha doğrusu aradaki farkı bile bile tahrif etmek) ne kadar belirgin bir hataysa, tezleriniz destek kazansın diye çokeşlilik mevzusundaki mugalatalarınız da böylesi bir tavırdır.
  • Dünyadaki bir ülkenin bir şehrini özetleyen bir kitap bile Kuran’dan daha kalınca olup da gene o şehri tam olarak anlatamıyorsa; Kuran’ın ahiretle ilgili tüm olguları değil fakat bir kısmını aktardığı bellidir. Zaten bunun aksini düşünen de olmamıştır.
  • Tarihin belli bir ortamında şekillenmiş “tarihsel zihin” (mesela tarihselcilerin tarihin bu döneminde şekillenmiş Zihni) vahye gidilip düzeltileceğine, tarihin bugününün yaygın kabullerine vahyin üstünde bir kıymet verilip, vahyin bunlara uymadığı için “tarihsel” bulunduğunu söylemekten ibaret meydana getirilen. Toplumun şekillendirdiği akıl Kuran ile düzeltileceğine, Kuran’ı toplumun şekillendirdiği akla uydurmak, Kuran’ın Allah’tan olduğuna inanma iddiasıyla çelişkilidir. Kuran’a ilk karşı çıkan müşrikler, kendi toplumlarının gelenekleri, kısaca tarihin o döneminde şekillenmiş hayata bakışları temelinde Kuran’a karşı çıktılar, Peygamberimize “Kuran’ı değiştir” dediler. Kuran’ın bu iddiaya cevabı onların kendilerini değiştirmesi gerektiği yönündeydi. Bugün tarihin bu döneminde oluşan kültürel yapıların inşa etmiş olduğu zihinleriyle Kuran’ın hükümlerinin uygulanmayıp başka hükümler uygulanması icap ettiğini söyleyenler, kendilerini düzeltmek yerine Kuran’daki ayetlerin uygulamasının değişmesini isteyenler, Kuran’a ilk karşı çıkanlara benzer bir yaklaşım sergilemiyorlar mı? Üstelik bugün bunu yapanlar “Kuran Kitabullah’tır” diyorlarsa; bu çelişkileri ortaya çıkarmak gerekmez mi?
  • …Olgular üstüne birazcık düşünselerdi, Kuran’ın hitabında, Arap coğrafyasının değil de insan fıtratının merkeze alındığını rahatça anlayabilirlerdi.


Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Hemen okuyup bitirdiğim bir kitap oldu. Sanki derhal yazılıvermiş, basılıvermiş izlenimi uyandırıyor. Öyleki de olabilir bilemem. Ancak belirtmem ihtiyaç duyulan mühim bir nokta var. Burada bilimsel yaklaşımı ve tarihsel yaklaşımı bilmeyen insanoğlu ne yapacaklar? Konuya başat olmayan insanlara kesinlikle hitap etmiyor. Konuya başat olanlar için de oldukça yetersiz diyebilirim. Müslümanlar birbirini dışlamak ayrışmak yerine bir araya gelmek için çözüm yolları arasaydı daha değişik bir durumda olabilirdik. Bu mevzuda sözü geçen öncülük edenlerin sorumluluğunu anlatmama gerek yok esasen. Konuyu iyi bildiğim için hocanın demek istediğini iyi anladım. Ama bir oldukça kişinin anlamayacağına inanırım. (F.Zehra)

”…Birincilerin kutsalı atalarıdır, ikincilerin kutsalı Batı medeniyetidir. Bizim için mukaddes Kuran’dır, ne anane ne de Batı uygarlığı Kuran Üstü Kuran’ı değerlendirebilecek bir kaynaktır. Eğer ”Kuran Allah’tandır.” diyorsanız bu inancın mantıksal gereği budur.” (Salih Balcı)

Kitap aslen bir reddiye niteliği taşıyor.
Tarihselcilerin yapmış olduğu hatalar, oluşmuş oldukları yerin sağlamlıktan uzak oluşunu konu alıyor.Ve bu kitap akılcı Müslümanların bir el kitabı olmaya aday. (Havva Kılınç)


Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında PDF indirme linki var mı?


Caner Taslaman – Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Caner Taslaman Kimdir?

Caner Taslaman, ilk, orta ve lise eğitimini doğduğu kent olan İstanbul’da tamamlamış oldu. Kimya mühendisi bir annenin ve tabip bir babanın oğlu olarak ufak yaşlardan itibaren tabiat bilimleri ile ilgilendi. Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Kısmı’nde üniversite eğitimini tamamladı. Üniversite eğitimi esnasında insanbilim, din sosyolojisi, data sosyolojisi şeklinde alanlarla ilgilendi. Marmara Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri bölümünde, Big Bang Teorisi’nin felsefe ve teoloji ile bağlantısı üstüne yapmış olduğu teziyle yüksek lisans, Evrim Teorisi’nin felsefe ve teoloji ile bağlantısı üstüne yapmış olduğu teziyle doktora derecesini kazanmıştır. Daha sonrasında ise Kuantum Teorisi’nin felsefe ve teoloji ile bağlantısı üstüne yazdığı kitapla doçent oldu, gene bilim-felsefe-din üçgenindeki çalışmalarıyla profesörlük derecesini de aldı. Ayrıca “Küreselleşme Sürecinde Türkiye’deki İslam” çalışmasıyla ikinci doktorasını İstanbul Üniversitesi Siyasi Bilimler Fakultesi’nde tamamladı. İlk olarak Tokyo Üniversitesi’nde sonrasında Oxford Üniversitesi’nde post doktora emekleri yapmış oldu. Harvard Üniversitesi’nde ve Cambridge Üniversitesi’nde konuk akademisyen olarak bulunmuş oldu. Son dönemdeki çalışmalarında ve yurtdışında bulunmuş olduğu üniversitelerde en oldukça odaklandığı mevzu çağdaş bilim-felsefe-din ilişkisi olmuştur. Yıldız Teknik Üniversitesi Felsefe Kısmı’nde profesör öğretim üyesidir.


Caner Taslaman Kitapları – Eserleri

  • Allah’ın Varlığının 12 Delili
  • Big Bang ve Tanrı
  • Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi?
  • Kuran ve Bilimsel Zihnin İnşası
  • Allah Felsefe ve Bilim
  • Ahlak Felsefe ve Allah
  • Tanrı Parçacığı
  • Kuantum Teorisi Felsefe Ve Tanrı
  • Evrim Teorisi Felsefe Ve Tanrı
  • Modern Bilim Felsefe ve Tanrı
  • Terör’ün ve Cihad’ın Retoriği
  • Neden Müslümanım?
  • Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında
  • Arzulardan Allaha Ulaşmak
  • Fıtrat Delilleri
  • Evren’den Allah’a
  • Arzulardan Allah’a
  • Küreselleşme Sürecinde Türkiye’de İslam
  • Hayretten Hayranlığa Aforizmalarım
  • Türkiye’de İslam ve Küreselleşme
  • Big Bang ve Tanrı


Caner Taslaman Alıntıları – Sözleri

  • “Yokluğu psikopatiye neden olan empati, karmaşık ve oldukça katmanlı bir özelliktir. Bu kadar mühim ve karmaşık bir özellik olan empati ile ilgili ve özelliklere yeni doğan bebek aşamasından itibaren rastlanır.” (Ahlak Felsefe ve Allah)
  • Yazılarak ve ezberlenerek korunan Kur’an, hem de gözlerin hep üstünde olduğu kitap oldu. (Neden Müslümanım?)
  • Eğer kalplerine gerçek anlamda bakmayı
    öğrenirlerse, insanların çoğunluğu, şiddetli bir halde istedikleri şeyin bu dünyada olmadiğın anlayacaklardır…Öyleki bir hasrettir ki hiçbir evlilik,hiçbir gezi, hiçbir eğitim, gerçek anlamda onu doygunluk edemez. Bunu söylerken başarısız birliktelikleri, tatilleri, eğitimleri kastetmiyorum. Olması mümkün en başarılılarını kastediyorum. Eğer kendimde, bu dünyadaki hiçbir deneyimin doygunluk edemediği bir arzu tespit edersem, bunun en olası açıklaması, başka bir dünya için yaratılmış olduğumdur. Eğer dünyevi hazların hiçbiri onu doygunluk edemezse bu, dünyanın bir hile bulunduğunu göstermez. Muhtemelen dünyadaki hazlar onu doygunluk için değil, tersine onu açığa çıkarmak içindir. Böylece gerçek yaşamın farkına varalım. Eğer buysa, bir taraftan bu dünyevi nimetleri hiçbir vakit ufak görmemeli ve şükürsüzlük etmemeliyim, öteki taraftan bu tarz şeyleri bir kopyası, yankısı, serabı oldukları şeyle karıştırma yanılgısına düşmemeliyim. Kendimde gerçek vatan için arzuyu muhafaza etmeliyim, o vatan ki ölmeden ona kavuşamam… (Fıtrat Delilleri)
  • Çağlarca sarf edilmiş tüm emekler, tüm özveriler, tüm parlak fikirler, insanoğlunun tüm parlak dehası, Güneş sisteminin vefatıyla yok olmaya mahkum ve insanoğlunun başarılarının hepsinin evrenin yıkıntıları içine gömülmesi kaçınılmaz. (Modern Bilim Felsefe ve Tanrı)
  • Allah’ın sınırsız gücü ve müthiş yaratışları karşısında aciziz fakat yaratıcımız evreni böylesine keşfedilebilir kıldığı için uçsuz bucaksız evrendeki noktacık hükmünde olan varlığımız ve acizliğimize karşın evreni böylesine keşfedebiliyoruz. (Kuran ve Bilimsel Zihnin İnşası)
  • Salt bilimle evrenin duyulmayan sesini duyarız, bilim-din birlikteliğiyle ise görkemli bir müziği dinleriz. (Hayretten Hayranlığa Aforizmalarım)
  • Tüm insanoğlu mutluluğu arar. Bunun hiçbir istisnası yoktur. Tüm insanoğlu yakınma etmektedir; prensler, hizmetciler, asiller, halk, yaşlı, genç , kuvvetli, zayıf, eğitimli, bilgisiz, sıhhatli, hasta, her ülkede, her zamanda, her dönemde, her şartta… Boş yere etrafındaki her şeyle boşluğu kapamaya çalışır, o şeylerden hiçbiri ona destek olması imkansız, zira bu sonsuz boşluk sadece sonsuz ve değişmez bir objeyle kısaca Allah ile kapatılabilir. (Arzulardan Allaha Ulaşmak)
  • Materyalistlerin de kabul etmiş olduğu şeklinde sadece iki şık savunulabilir. Ya madde öncesiz ve asli unsurdur, ya da Tanrı ezelidir ve maddeyi yaratmıştır. Big Bang bu şıklardan birincisini tamamen geçersiz kılmıştır, böylece ikinci şıkkın doğruluğu anlaşılmıştır.
    Materyalistler, felsefelerinin en temelinden çöktüğünü görmeliler ve terbiye ile yaşam alanını, Tanrı’nın varlığını göz önüne alarak, tekrardan biçimlendirmelidirler. (Big Bang ve Tanrı)
  • Eğer kalplerine gerçek anlamda bakmayı öğrenirlerse insanların çoğunluğu, şiddetli bir halde istedikleri şeyin bu dünyada olmadığını anlayacaklardır. (Arzulardan Allaha Ulaşmak)
  • Eugene Wigner’in söylediği şeklinde “olağanüstü bir halde matematiğin dilinin fizik yasalarını formüle etmeye uygun olması, bizim anlayamadığımız ve hak edecek birşey yapmadığımız mekemmel bir hediyedir”. (Tanrı Parçacığı)
  • “Bu evrenin anlamı nedir”, “Hayatın anlamı nedir”, “İyi ve kötünün rasyonel temeli ne- dir” yada “Güzel kavramı izafi midir” şeklinde soruların cevabı bilimin sınırlarını aşmaktadır. Bu yüzden ne “Tanrı Parçacığı”nın bulunması ne de başka fizyolojik bir başarı, bu sorulara ne yanıt sağlayabilir ne de bu sorunları gündemden kaldırabilir. Bu problemler bilimin çözmeye çalıştığı sorunların sınırlarının ötesindedir. Bilim felsefesinin yaklaşımlarıyla bilimin sınırları belirlenmek suretiyle, bilimciliğin düştüğü dikkat çekilen hatalardan sakınılmasının önemli bir husus olduğu kanaatindeyiz. (Tanrı Parçacığı)
  • Tek bir kişinin, birkaç kişinin yada oldukça azca kişinin yargı olarak uygulayacağı ayetlerin Kuran’da olması, eğer Kuran haricinde bu ümmetin rehberi olan başka bir vahiy yoksa (vahyi gayri metluv yoksa) tam da olması beklenecek durumdur. (Tarihselcilik: Çelişkiler Bataklığında)
  • İslam’ın varlık anlayışı Allah merkezlidir. (Arzulardan Allaha Ulaşmak)
  • Bilim felsefesi, zihin felsefesi ve din felsefesi şeklinde alanlar açısından mühim bir husus, insan zihninin evreni anlama beceresidir. Hem evrenin matematik yasalarla açıklanabilir olması hem insan zihninin rasyonel yapısı hem de evren-zihin arası mevcut uyumun birleşmesi bunu mümkün kılmaktadır. (Tanrı Parçacığı)
  • Ahlaki bir sistemin Allah inancı olmadan işlemesi pratikte elbet mümkündür.. (Ahlak Felsefe ve Allah)
  • Eşyayı bir şekildeyken isimlendirdiğimizde o eşya değişik bir şekle bürünürse o isimlendirmenin,
    yaptığımız bir fiilin sonucu her seferinde değişik olursa o
    fiili dil ile ifade etmenin, bunlara bağlı olarak ne tümevarım ne de tümdengelim şeklinde mantık kurallarını kullanmanın, sonuçta dili kullanmanın ve rasyonel akıl yürütmenin
    imkânı olmaz. (Allah’ın Varlığının 12 Delili)
  • Yahudi, Hristiyan geleneğinin ve İslamın varlık anlayışı Allah merkezlidir. Buna gore Allah dışındaki tüm varlıklar var oluşlarını tüm ayrıntılarıyla Allah’a borçludurlar. Galaksilerden dünyaya, bitkilerden hayvanlara ve insana, insanoğlunun bilincinden tüm naturel arzularına kadar her şey Allah’ın yaratışının ürünleridir. (Allah Felsefe ve Bilim)
  • Felsefe, bilimdeki bilhassa fizikteki uygar gelişmelere ayak uyduramamıştır. Bilgi arayışımızdaki keşiflerin meşalesi artık bilim adamlarının elindedir.
    Stephen Hawking (Tanrı Parçacığı)
  • ”Erasmus, canlıların daha karmaşık bir yapıya doğru evrimleşmelerinin Allah tarafınca canlılara içkin yaratılan özelliklerle mümkün bulunduğunu açıkladı. Yazılarında savunduğu fikirlerin Kitab-ı Mukaddes ile uyumlu bulunduğunu göstermek için Kitab-ı Mukaddes’ten alıntılar yapıyordu.” (Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi?)
  • Tarihe baktığımızda, insana zarar vermekten kaçırmayan insanoğlunun çevreye zarar vermekten asla kaçınmadığını görürüz.
    Kuran, 7. yüzyılda, çevre duyarlılığı olan bir zihin inşa etmiştir:
    30- Rum Suresi 41: İnsanların elleriyle yaptıkları yüzünden karada ve denizde çöküş çıktı… (Neden Müslümanım?)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş