Eğitim

Tarihte İstanbul Esnafı – Reşad Ekrem Koçu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarihte İstanbul Esnafı – Reşad Ekrem Koçu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tarihte İstanbul Esnafı kimin eseri? Tarihte İstanbul Esnafı kitabının yazarı kimdir? Tarihte İstanbul Esnafı konusu ve anafikri nedir? Tarihte İstanbul Esnafı kitabı ne konu alıyor? Tarihte İstanbul Esnafı PDF indirme linki var mı? Tarihte İstanbul Esnafı kitabının yazarı Reşad Ekrem Koçu kimdir? İşte Tarihte İstanbul Esnafı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Reşad Ekrem Koçu

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050934496

Sayfa Sayısı: 256


Tarihte İstanbul Esnafı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Dört başı mamur bir İstanbul esnaf zamanı: Çengilerden berberlere, çiçekçilere, esircilere, bakkallara, çöpçülere, dilencilere, arabacılara, bekçilere, cellatlara varıncaya kadar tüm İstanbul esnafı… Gedik, hirfet, tarik, lonca, lonca piri, esnaf nizamı, sandık, çarşı, esnaf giysileri, çırak çıkarma, peştamal kuşatma, narh defterleri, esnaf teftişi ve cezalar, orduyla birlikte sefere çıkan esnafın düzenlemiş olduğu ordu alayı, saray düğünlerinde esnaf alayları ve esnafın düğün armağanları, sofa tezkereleri, bekâr hanları, bekâr odaları, esnaf civanları, şehrengizler, esnaf türküleri ve kantoları…

Ve daha nice garip data Tarihte İstanbul Esnafı’nda.

“Uzun seneler öncesine dönüyorum ve Murat Reis’in Oğlu’nu okumaya başlıyorum. Büyük bir hayranlıkla okuduğum bu roman uçsuz bucaksız denizlerden geçip giderek bana Osmanlı tarihini sevdiriyor. Yazarı Reşad Ekrem Koçu, Osmanlı tarihini ‘bugünde yaşatan’ olağanüstü, görkemli bir yazar! Reşad Ekrem’in benzeri olmayan eseriyle dostluğum artık hep sürecek, herhalde ölünceye kadar…”

-Selim İleri-

“20. yüzyılın başlangıcında şehrin hüzünle yaraladığı ve şehrin hüzünlü fakat tamamlanmamış bir imgesini yaratan o hususi ruhlardan biridir Reşad Ekrem Koçu.”

-Orhan Pamuk-


Tarihte İstanbul Esnafı Alıntıları – Sözleri

  • 16. çağ sonlarında, bostancıbaşılardan Ferhad Ağa, bir defaya mahsus olarak bir de “top” cezası buluş etmişti: suçlu, genç bir yeniçeriydi, bir imamın nikâhlı genç karısını kandırıp kaçırmış, kadının saçlarını keserek oğlan giysisine sokmuş, pervasızca bir süre yanı sıra gezdirmişti. Üsküdar’da yakalandı, Tophane’ye götürüldü. Ferhad Ağa, çengeli, çarmıhı, kazığı azca görmüş oldu, delikanlıyı çırılçıplak soydurttu, bilek, dirsek, diz ve ayak mafsallarını demir çekiçlerle kırdırıp zavallıyı yağlı paçavralara sararak bir havan topunun namlusuna gülle şeklinde tıktırttı, sonrasında topu ateşleterek havaya firlattı, paramparça etti.
  • Hemen istisnasız hepsi bununla birlikte dişçiydi;diş tedavisi bilmezler, ağrıyan dişi bulamazlar, müşterinin ağrıyor diye gösterdiği dişi çekerlerdi. Meraklılar çektikleri dişleri atmaz, toplar, bu dişlerle, yüzeysel boyanmış bir tahta üzerine tespit suretiyle örneğin ‘Berber Ali Usta’ diye kendi isimlerini yazarak bir levha, tabela yaparlar ve dükkânlarının göze çarpacak bir yerine asarlardı.
  • Eski berberler bununla birlikte sünnetçi, dişçi ve hacamatçıydı;kellik, uyuz, sıraca, egzama şeklinde cilt hastalıklarına da ilaçlar, merhemler yapardı,çeşitli uzmanlık sahibi mütetabbiptiler.
  • Büyük İtalyan edibi Edmondo de Amicis de (1846-1908) İstanbul Seyahatnamesi’nde İstanbul esnafından bahsederken şunları yazıyor :
    Türklerle pazarlık etmeyin
    “Rum, müşteriyi seslenip çağırır, eliyle koluyla işaretler yaparak çağrı eder ;Ermeni, birazcık daha temkinlidir;Yahudi, malının fiyatını kulağa fısıldayarak arz eder;Türk’e ulaşınca, sessiz, müşterisini yalnız bakışlarıyla çağırır. Bir Türk’e söylediği fiyat için, sakın, ‘Biraz aşağı olmaz mı?’ diye pazarlığa girişmeyin, bunu kendisine bir hakaret sayar ve ‘Ben hırsız mıyım ki ilkin sizden hakkım olmayan fahiş bir para isteyeyim ve sonrasında pazarlığa girişeyim!..’ der. “
  • Ayak berberlerinin çoğunun esnaf ruhsat tezkeresi yoktu, belediye çavuşlarının baskınlarına uğrarlardı. Çavuşun geldiğini görünce iskemlesini, gezici mangalını, zenbilini alıp kaçar, müşterilerini, yüzünün bir tarafı tıraşlı, diğer yanı tıraşsız sabunlar içinde bırakırlardı.


Tarihte İstanbul Esnafı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kitabı okurken İstanbul sokaklarında dolaştım. Kahvelerin içinde olması mecburi olan berberlere girdim. Bu berberler ki müşterilerinin başını dizlerinin üstüne yatırıp tıraş ederler.
Veresiye defteri kargacık burgacık doldurulmuş, köşeleri kıvır kıvır olmuş, üstü başı asla temiz olmayan bakkallara uğradım!
Akşam vakitlerinde zamanı yere vurmuş olduğu çubukla ahaliye duyuran “Bekçi Baba’ya” rast geldim.
Giysisinde 82 yama sayılmış amelenin memleketine dönene kadar cüzdanını yalnız para koymak için açtığını; paranın cüzdan yalnızca İstanbul’dan ayrılırken çıktığını öğrenince pek şaşırdım.
Çırak usta olurken söylenenleri işitince pek duygulandım:
Ey oğul! Evvela harama bakma, yalan söyleme, haram yeme, haram giyme, haram içme, ekmek tuz hakkına ihanet etme, ihtiyarları hor görme, uluların önünden gitme, sabretmesini bil, tahammül etmesini bil, bir şey koymadığın yere el uzatma, emanete ihanet etme, kanaat sahini ol!
Reşad Ekrem Koçu bana zamanı sevdirmiş büyük tarihçi ve yazardır! Saygıyla anıyorum. (ilker Görkem)

İstanbul esnafı: İstanbul esnafı ile ilgili oldukça ilgi çekici bilgiler vardı. Kitabı okurken tebessum ettiğim bölgeler çokca vardı. Yazarin dili her insana etki edecek şekilde . Ama bazı yerlerde yine cumleler vardı. Okuduğum bölgeleri ben bunu önceki sayfada okudum söylediğim bölgeler fazlaydı. (Tugce Kübra)


Tarihte İstanbul Esnafı PDF indirme linki var mı?


Reşad Ekrem Koçu – Tarihte İstanbul Esnafı kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Tarihte İstanbul Esnafı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Reşad Ekrem Koçu Kimdir?

Tarihi mevzularda yazdığı fıkra, roman, hikâye ve incelemeleriyle ve en mühim yapıtı İstanbul Ansiklopedisi’yle bilinmektedir. 1905’te İstanbul’da doğan Koçu, Bursa Erkek Lisesi’ni ve İstanbul Üniversitesi Tarih Kısmı’nü 1931 tarihinde tamamladı. Aynı fakültede asistan oldu, sadece, 1933 Üniversite Reformunda hocası Ahmet Refik Altınay’la birlikte üniversiteden ayrıldı. Alman, Kuleli, Pertevniyal ve Vefa liselerinde tarih öğretmenliği yapmış oldu. Reşad Ekrem Koçu 6 Temmuz 1975’te İstanbul’da öldü.

Öğretmenliği esnasında Tarihten Sesler şeklinde çeşitli mecmua ve gazetelerde şiir, hikâye ve çocuk romanları, Osmanlı periyodunun garip vakalarını ve kişilerini öyküleştirdiği Forsa Halil (1962), Patrona Halil (1967), Erkek Kızlar (1962) ve Haşmetli Yosmalar (1962) şeklinde kitaplar yazdı. Evliya Çelebi Seyahatnamesinin (1943-1967, 6 cilt) bazı bölümlerini bugünkü dile aktardı. Türk Giyim, Kuşam ve Süsleme Sözlüğü (1967) ise alanında yapılmış ilk mühim çalışmadır. Reşad Ekrem Koçu’nun en mühim ve büyük yapıtı, İstanbul’u her yönüyle detaylı halde özetleyen İstanbul Ansiklopedisi olarak kabul edilir. Bu ansiklopedinin ilk baskısı 1944-1951 Aba-Bahadir Sokağı maddeleri ve ikinci baskısı 1958-1971 yayımlandı ve 11’inci ciltte 7076 sayfaya ulaşarak “Gökçınar” makalesinde yarım kaldı. Koçu’nun öteki kitapları içinde Osmanlı Padişahları (1960) ile Eski İstanbul’da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri (1947) ve 2 ciltlik Kösem Sultan sayılabilir.


Reşad Ekrem Koçu Kitapları – Eserleri

  • Tarihimizde Garip Vakalar
  • Yeniçeriler
  • Kızlarağasının Piçi
  • Kösem Sultan
  • Fatih Sultan Mehmed
  • Osmanlı Padişahları
  • Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş
  • Eski İstanbul’da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri
  • Tarihimizde Kahramanlar
  • Topkapı Sarayı
  • Patrona Halil
  • Kabakçı Mustafa
  • Forsa Halil
  • Erkek Kızlar
  • Osmanlı Tarihinin Panoraması
  • Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar
  • Esircibaşı
  • Kafes Arkası Günahkarları
  • Cevahirli Hanım Sultan
  • Aşık Ozan ve Padişahlar
  • Tarihte İstanbul Esnafı
  • Dağ Padişahları
  • Hatice Sultan ile Ressam Melling
  • Haydut Aşkları
  • Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü
  • Türk Zaferleri
  • İstanbul Tulumbacıları
  • Taçlı Fahişeler
  • Selçuk Tarihi
  • Ahmed Rasim – Ahmed Refik


Reşad Ekrem Koçu Alıntıları – Sözleri

  • Bir kere bir akıl çelindi mi üst yanı kolaydır. (Kafes Arkası Günahkarları)
  • Alemdar Mustafa Paşa’nın İstanbul’a girdikten sonrasında yapmış olduğu işler Vaka-yi Selimiye denilen 1807 Mayıs İhtilali’ne kuvvetle bağlıdır. (Kabakçı Mustafa)
  • Bir gün yeni harp hazırlığının nereye karşı bulunduğunu soran bir ordu kadısına;
    “Efendi! Eğer sakalımın tellerinden bir tanesi tasavvurlarımı bilseydi onu koparır ve yakardır!” demişti.. (Fatih Sultan Mehmed)
  • Mayaları aynı çamurdan insanoğlu acele anlaşırlar, ilk tanıştıkları gün kırk senelik dost kadar yaklaşırlar. (Cevahirli Hanım Sultan)
  • Tüm tebaasının malı ve canı iki dudağı içinde çıkacak emre bağlı padişahlar, askeri ihtilallerde o şekilde bir acze düşmüşlerdir ki, yüzlerine karşı pervasızca hitaptan ve hatta hakaretten çekinilmemiştir. (Topkapı Sarayı)
  • Abdülaziz’in horoz ve koç dövüştürme merakı ve galip gelen hayvanların boyunlarına elmas nişanlar taktığı rivayetleri saltanatının bu sonuncu devrine yakıştırılan şeylerdir. (Osmanlı Padişahları)
  • Gidenler devlet hazinesini soymuştu, gelenler hazinede bir şey bulamadıkları için gidenlerin terekesini yağmaladılar. (Yeniçeriler)
  • Eski berberler bununla birlikte sünnetçi, dişçi ve hacamatçıydı;kellik, uyuz, sıraca, egzama şeklinde cilt hastalıklarına da ilaçlar, merhemler yapardı,çeşitli uzmanlık sahibi mütetabbiptiler. (Tarihte İstanbul Esnafı)
  • “Bir yeniçeriye de bigün,
    – Nizamıcedid olur musun? diye sormuşlar.
    – Vallah billah Moskof olurum, Nizamıcedid olmam!.. demiş.” (Yeniçeriler)
  • “Şimâlden, cenuptan, şarktan ve garptan, İstanbul’a esen tüm rüzgârlar, fitne ve fesat tohumları saçıyordu.” (Esircibaşı)
  • Sarayın odun ambarı 16. asırda bir adam öldürmeye sahne olmuştu. 17. çağ ortasında ise zamanı bir idam fermanının uygulama edilmiş olduğu yer oldu. Sultan IV. Murad zamanında asrın büyük şairi, Türk hiciv edebiyatının büyük üstadı Nef’î, bu padişahın gazabına uğrayarak burada idam olundu. … Şairin cesedi Saray-ı Hümayun’un deniz kenarındaki Balıkhane Kapısı önünden denize atıldı. (Topkapı Sarayı)
  • Tüm bu suları, merhemleri, tozları hazırlamak için kimi zaman 14 yaşlarında bir adam evladı beyni, bir ufak kızcağızın kalbi lazım geliyordu.
    Evinin fırınında ve bahçesinin çeşitli yerlerinde, 2.000’den fazla yakılarak öldürülmüş çocuk iskeleti buldular!.. (Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar)
  • Büyük İtalyan edibi Edmondo de Amicis de (1846-1908) İstanbul Seyahatnamesi’nde İstanbul esnafından bahsederken şunları yazıyor :
    Türklerle pazarlık etmeyin
    “Rum, müşteriyi seslenip çağırır, eliyle koluyla işaretler yaparak çağrı eder ;Ermeni, birazcık daha temkinlidir;Yahudi, malının fiyatını kulağa fısıldayarak arz eder;Türk’e ulaşınca, sessiz, müşterisini yalnız bakışlarıyla çağırır. Bir Türk’e söylediği fiyat için, sakın, ‘Biraz aşağı olmaz mı?’ diye pazarlığa girişmeyin, bunu kendisine bir hakaret sayar ve ‘Ben hırsız mıyım ki ilkin sizden hakkım olmayan fahiş bir para isteyeyim ve sonrasında pazarlığa girişeyim!..’ der. ” (Tarihte İstanbul Esnafı)
  • Halk denilen esrarengiz kitlenin içinde kulakların asla duyamayacağı ve gözlerin asla göremeyeceği kim bilir ne acayip ve şaşırtıcı ve hayret verici şeyler oluyordu? (Erkek Kızlar)
  • Sultan İbrahim’in devrinde hakikat olan yolsuzluk, makam temini için rüşvet toplama, hısım ve akrabayı bir mansıpa kaydırmada dalkavuk hanımefendilerin devlet işlerine karışmasıdır; sancakbeyleri, valiler ve kadılar dama taşları şeklinde durmadan değiştirilmiş, hepimiz makamından güvenilir olmadığı için verdiği rüşveti gittiği yerde halktan fazlasıyla çıkarmaya çalışmış, bu suretle memleketi zulüm kaplamıştır. (Osmanlı Padişahları)
  • “Şu dünyada acayip kaldım. ” (Kafes Arkası Günahkarları)
  • “Bencillik gütme, *müstebit olma. Adalet tarlasını data sapanı ile sür ve **meşveret tohumunu ek. Bir an evvel bitip yeşermesi içinde durmadan gözyaşlarınla sula”
    *ceberrüt, baskıcı
    **danışma, istişare, görüş paylaşımı (Dağ Padişahları)
  • Abbasi halifelerinden Filozof Memun, “İnsan üç çeşittir” diyor, “Bir kısmı besin şeklinde daima ve her yerde lazımdır. Bir kısmı ilaç gibidir, yerinde ve zamamnda lazımdır, bir kısmı da illet gibidir, Allah bizi onlardan korusun!..” (Patrona Halil)
  • Bu hezele guruhunun (Patrona Halil ve peşinden giden ayaktaşlar) kıyamını, Lale Devri’nde İbrahim Paşa ve yâranının sefahat ve lüksüne karşı cemiyet ıstırabından doğan bir hareket şeklinde göstermek, bizce oldukça hatalıdır. Patrona ile ayaktaşlarının acı yaşam hikâyesini yazar ve onların hakiki simalarını göstermeye çalışırken yukarıdaki satırları, işte bunun için yazdık Halkın ve esnafın bin türlü şikâyeti, vergiler, para ayarsızlığı, toplumu kızdıran himayeler de, lale merakı ve helva sohbeti şeklinde, Lale Devri’nden evvel de vardı, sonrasında da devam etti. Kaldı ki, karşısında aşırı istekli muhalifleri ve düşmanları bulunamayan bir iktidar, Türkiye tarihinde değil, cihan tarihinde görülmez. (Patrona Halil)
  • Oğullar ataya yürek yağıdır.
    Oğulun iyisi gamı dağıtır,
    Oğlu kim atanın hemsazı olsa
    Safalı bağları, bostan bağıdır.
    Oğlu kim yakarış alup makbul olsa
    Atanın devleti, yüzü akıdır. (Fatih Sultan Mehmed)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş