Eğitim

Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın – Fatmagül Berktay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın – Fatmagül Berktay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın kimin eseri? Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın kitabının yazarı kimdir? Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın konusu ve anafikri nedir? Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın kitabı ne konu alıyor? Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın PDF indirme linki var mı? Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın kitabının yazarı Fatmagül Berktay kimdir? İşte Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Fatmagül Berktay

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9789753420969

Sayfa Sayısı: 280


Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Kadının ikincilliğinin organik kabul edilerek bunun onun bedeninin denetlenmesinin meşru öne sürülen nedeni sayılması, her üç tektanrılı dinin ortak özelliği. Bu ortak özellik, tarihsel ve coğrafi olarak üç geleneğin de aşağı yukarı aynı ya da birbirine yakın topraklarda ve benzer maddi koşullarda benzer gereksinimlere cevap olarak doğup gelişmeleriyle açıklanabilse bile, garip olan, bugünkü ifadelerinde de hanımefendilere ilişkin tutum ve anlayışı odak almaları. Günümüzdeki Protestan ve İslamcı köktendinciliğin de kadının konumu ve denetimi üstünde yoğunlaştığını ve kendilerini toplumsal cinsiyet ve kadının “doğru” toplumsal görevi vesilesiyle meşrulaştırdıklarını görüyoruz. Karşılaştırmalı yaklaşım, bu mevzuda da, partikülarizme ve oryantalizme düşülerek dinsel canlanışı salt İslam’a özgü bir olgu olarak görme yanılgısına engel olacak ve köktendinciliğin, İslam’ın “egzotik” alanıyla sınırı olan ve anlaşılmaz bir şey olmadığının görülmesine yardım edecektir.”

-Fatmagül Berktay-


Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın Alıntıları – Sözleri

  • Örtünme: Erkeğin Kadın Bedeni Üstündeki Denetiminin Göstergesi
  • Kadınlarda yüceltilen erdemler, yumuşak başlılık ve sessizlikti.
  • Müslüman toplumların, hanımefendilerin kendi statülerini değişiklik yapma taleplerine bunca direnmeleri ve bu tarz şeyleri Batı’dan ithal edilmiş kavramlar olarak kötülemelerinin sebebi, yalnızca kadınlardan duydukları korku değil, hem de bireysellikten duydukları korkudur.
  • Müslümanların kaçınması ihtiyaç duyulan hanım tipi­ şadaka, kısaca “oldukça konuşan hanım” dır.
  • Ataerkil sistemin doğuşu ve kurumlaşması ile olan etkileşim sonucunda hanımı ve erkeği mutlak ve hiyerarşik bir şekilde ikiye bölen katı toplumsal cinsiyet rollerinin vazedilmesi,adamın üstünlüğüne dayanan ataerkil aile ilişkisinin kutsanması ve bu bağlamda hanım bedeni üstündeki denetimin yasallaştırılıp meşrulaştırılması bulunduğunu söyleyebiliriz .
  • ”Weber, insanı ”anlam ardında koşan hayvan”, Durkheim ise ”topluluk inşa eden hayvan” olarak tanımlar.
  • ”Bir kültürün gelenekleri, onun ifade biçimleri; anlam ve imge oluşturma ve tertipli bir dünya, bir kozmos yaratma süreçleridir.”
  • “Beni hanım yaratmayan Tanrı’ya şükürler olsun.”
    Yahudi din adamları
  • Toplumu bütünleştiren ve bir arada tutan bir güç benzer biçimde görünmesine karşılık, din kimi zaman bir toplumun bölünmesine de yol açabilir.


Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kadının adı hala yok…: Şükürler olsun ki hanım olarak yaratılmadım. (Yahudi din adamları)
En iyi hanım, ortalıkta minimum görünen hanımdır. (Eski Yunan anlayışı)
Kadının tane görmesi dinen noksan olduğuna kanıttır. (İsmet Hususi)
Kadın, yaratıldığı ilk andan itibaren horlanmış, ikincilleştirilmiş ve adamın zevksel emrine verilmiştir. Gerek oldukça tanrılı dönemlerde, gerekse tek tanrılı dönemlerde artan bir baskıya, şiddete maruz bırakılmıştır. Bu okuduğumuz emek verme, kadının yasak meyveyi yiyip, ilk günaha girmiş olduğu günden bugüne adım adım kadının maruz kalmış olduğu sertliği gözler önüne seriyor. Hiç sona bırakmadan en baştan söyleyeyim, lütfen bu kitabı tüm hanım okurlarımız okusun.
Eski Mezopoyamya’dan itibaren ortaya çıkarılan arkeolojik buluntular bizlere gösteriyor ki, hanım bugünkü olduğundan daha üst bir kimlikte yaşamın içindeydi. Ana Tanrıça inanişi oldukça yaygındı. Gerek tabiatın doğurganlığı, gerekse bireylerin üremesinin Ana Tanrıça aracılığı ile gerçekleştiğine inanılıyordu. Toprak Ana terimi bunun neticesiydi. Her uygarlık, Tanrıçalarıyla tanınırdı. Kadınlar statü olarak erkekten oldukça yerde üstün ya da eşitti. Ta ki kent devletleri kurulana kadar. Tarım ve hayvancılığın gelişmesi kadının ikincil statüye düşmesine yol açtı. Zira ziraat hanımefendilerin icadı olarak bilinir. İ.Ö. 3000’lere kadar ziraat minik bahçecilikten ibaretti. Bu da kadının konumunu korudu. Bahçe işleri ve hayvancılık kadının üzerindeydi. Bu da kadının saygınlığını korudu. Ne vakit ki, iyelik problemi ortaya çıktı, o zaman ziraat ve hayvancılık büyüdü, hanım geri plana düştü. Ana Tanrıça kültü yavaş yavaş Göklerin Babası kültüne dönüştü.
Bilinenin aksine Antik Yunan’da hanımefendilere verilen kıymet, bugünlerin habercisiydi. Demokrasisi ile meşhur Atina Devletinde hanım resmen ikincildir. Platon, Aristo benzer biçimde filozoflar kadının ruhtan yoksun, yalnız tohum taşıyıcısı bulunduğunu düşünürler. Erkek, soyun yaratıcısıdır. Aynen ondan önceki medeniyetlerde olduğu benzer biçimde. Gerek Asur yasaları, gerekse Hammurabi kanunu, hanımı kölelerin önüne koyar yalnız. Erkek hanım adaletinde hanım hep geri plandadır. Tek tanrılı dinlerin hanıma bakışı geçmişten mirastı açıkçası.
Gelelim tek tanrılı dinlere..
Yahudilikte kadının kıymeti yoktur. Eski Ahit oldukça katıdır bu mevzuda. Yeni ahitte ise bilhassa İsanın öğretisinde daha serbesti bir durumda olmasına karşın, sonradan Hristiyanlığı kurumsallaştıran Pavlus, kuralları katılaştırmıştır. Oysa Yahudi ezici topluluk içinde yeşeren Hristiyanlığın ilk yıllarında isanın izinden ilk hanımefendilerin gitmesi şaşırtıcı değildi. Yahudiliğin sert kurallarından bunalan İsaya akın etmeleri de sürpriz değildir. Ancak daha sonradan sertleşen Katolik kilisesi , hanımı gene aşağı çekmiştir. Kadının statüsü son din İslam’da da aynen korunmuştur.
Tarih süresince girişilen yenilikler hanıma iyileştirme getirmemiş. Gerek Lutherin reformu, gerekse Rönesans. Aksine ataerkillik daha da sağlamlaştırılmış. Her üç din de hanımı aşağılayıp, ikincilleştirmede anlaşmışlar.
Kadının her üç dinde de yeri yok. Erkeğin hizmetinde, evinde kapalı, dışarda örtülü. Kamusal alanda yeri yok. İbadetde yeri yok. Tek vazife biçilmiş ona, annelik. Olabildiği kadar doğurmak. Gene yaranamamış. O şekilde sapık fikirler var ki, hanım ilk adetini koca evinde görmeliymiş. Evlenme yaşı 8,9 olabilirmiş. Din hanım bedeni üstünden adama güç gösterisi sunuyor. Yüzyıllar süresince, ve hala islam coğrafyasında adamın zevk aracı olarak görülmüş hanım. Kendine ilişik asla amam asla hakkı yok. Miras, ceza yasaları, evlilik benzer biçimde temel haklar adamın kontrolünde olöuş. Boşama hakkı yok, isyan, karşı gelme hak getire. Tek yol adama itaat. Hatta öte dünyada hanım, ilkin namazından ,sonrasında erkeğine itaatten sorgulanacak.
Bu ülkede hanım olup, hala bu ülkenin kurucusuna, hanımı zevk aracı olmaktan kurtarıp insan seviyesine yükselten
yazar/i1426 ‘e dil uzatanlar, sizin yatacak yeriniz yok. Bugün hala sizi damdaki hayvanlarınızdan daha aşağı gören kafadan, baştacı eden statüye getiren insanoğlunun kıymetini ümit ederim gün gelir anlarsınız.
Ben kitabı oldukça beğendim. Derinlemesine güzel bir araştırma olmuş. Tek tek kanıtlarıyla, referanslarıyla, dipnotlarıyla. (Barış)

Rica ediyorum okuyun bu kitabı: Bu kitabı bitirdiğimde, o denli fanatikçe sevdim ki derhal bir araştırma yapmanın doğru olmadığına karar verdim. Biraz kitap hakkında fikirlerim demlensin istedim. Aradan ortalama 5 ay geçti fakat ben bu kitabı hâlâ oldukça fakat oldukça seviyorum.
Genelde kitaplarımı çizemem ben, ikinci el bile olsalar, bu kitabı çizmek durumunda kaldım. Zira çizdiğim bölgeleri yine yine okumak isterim, hatim edene kadar.
Terimlerle dolu, okuması zor bir kitap bir oldukça insan için. Ben bundan dolayı bu kitabı keşfetmeme karşın, 1 yıl süresince satın bile almadım okuyamam diye. Elime aldığımda okumam oldukça süratli ve kolay oldu fakat. Oldukça iyi yazılmış, terimlerle dolu olsa da okuması kolay, korkmanıza hakikaten gerek yok.
Gerçekleri tokat benzer biçimde çarpıyor yazar yüzünüze. Bildiğiniz şeyleri yine edecek zannediyorsanız yanılıyorsunuz, değişik açılardan ele alıyor mevzuyu ve ben bunu asla bu şekilde düşünmemiştim demenize sebep oluyor.
Elimde olsa tüm kitabı alıntılamak arzu ederdim, fakat paragrafları bölümlerden ayırınca o güzel anlamlarını kaybediyorlar benzer biçimde geldi, bundan dolayı kitabından alıntı yapamadım. Konuyu merak ediyorsanız acilen alın ve okuyun derim.
Okuduktan sonrasında kitabı, dini kullanarak cinsiyetçilik ve hanım düşmanlığı yapanların kafasına atmak için de kullanabilirsiniz. Tekrar yine okumayı planlamıyorsanız doğal. Atmak yerine okutalım derseniz, okutamazsınız muhtemelen derim. Bu biçim kitapların tutucu cinsiyetçilerde olan tesirleri, korku filmlerinde mukaddes suyun şeytan girmiş ufaklıklara olan etkileriyle oldukça benzer bundan dolayı, denendi onaylandı. Sadece kitapta yazılan bir kısımcığı savunarak bile, başınıza bela alabilirsiniz, kaldı ki okutmak…
Bu kitabın bu kadar azca okunmuş olması utanç verici bir durum. Fatmagül Berktay hakikaten oldukça azca tanınıyor fakat oldukça daha fazlasını hak ediyor. Ama sanırım “pizza olmadığından herkesi mutlu edememiş” yazarımız, hiçbir kitapçıya girip bulamadım kendisini, bazı gereksiz kitapların aksine.
Lafın kısası kitap efsaneleşmiş, destansı, epik ve oldukça daha fazlası. Okuyun, okutun.
Esen kalınca… (Ceren)

Kitap dört bölümden oluşmakta, bu dört bölümde tek tanrılı dinler içinde gitgeller yaparak hanım imgesini, toplumun hanım algısını, hanım bedenini ve hanım bedeni üstüne kurulan tahakkümün zamanı analizini okuyoruz. Tahmin edeceğiniz suretiyle en oldukça atıf Sümerlere ve Asur yasalarına yapılmış, yazar tek tanrılı dinlerin Sümer dininden “ödünç” almış olduğu ritüelleri ve bu ritüellerin evrim geçirdiği sürede o dönemin toplumunun algısına iyi mi uyarlandığını oldukça net göstermiş. Yaratılıştan başlayıp günümüze kadar gelirken kim bilir en güncel hanım meselesi olan İranlı hanımefendilerin İslam Devletinin tahakkümüyle mücadelesine dair hem kapsamlı hem de öğretici bilgileri okuyoruz. Verdiğim puandan ve yaptığım alıntılardan anlayacağınız kadarıyla öyleki basit bir araştırma kitabı değil, hem de yüzyıllar önceki muamelenin “modernite” adı altında hangi biçimlerde devam ettiğine mercek tutan bir araştırma. İyi okumalar.
Kitapta kaynak gösterilen çalışmalardan bazıları:
kitap/tanrinin-tarihi–23672
kitap/biri-otekidir–72869
kitap/hz-muhammed-ve-arap-islam-kulturu-donemi–274888
kitap/insan-evriminde-din–87741
kitap/dinin-toplumsal-gercekligi–25087
kitap/arap-dunyasinda-koktencilik–20767
kitap/tohum-ve-toprak–46207
kitap/medineden-uzaklarda–193329
kitap/dogal-semboller–127345
kitap/saflik-ve-çekince-kirlilik-ve-tabu-kavramlarinin-bir-cozumlemesi–93457
kitap/mukaddes-ve-mukaddes-disi–87803
kitap/dinler-evveliyatına-giris–23029
kitap/cinselligin-tarihi–252
kitap/çağıl-mahrem–23991
kitap/eski-turk-toplumu-uzerine-incelemeler–26648
kitap/uygarlik-tarihinde-araplar–45613
kitap/hakikatin-arastirilmasi-i–164930
kitap/vahsilerin-cinsel-yasami–87929
kitap/din-ve-ideoloji–52600
kitap/pecenin-otesi-islam-toplumunda-kadin-adam-dinamikleri–48180
kitap/siyasal-islamin-iflasi–126495
kitap/toplumsal-cinsiyet–45944
kitap/dinin-turk-toplumuna-etkileri–251984
kitap/islam-cagimiza-yanit-verebilir-mi–9272
kitap/harem-ve-kuzenler–22523
kitap/din-ve-çağıl-toplum–155887
kitap/gövde-ve-toplum–206904
kitap/eski-turk-toplumunun-cinsiyet-kulturu–243890
kitap/islam-felsefesi-eski-yunandan-cagdas-dusunceye-dogru–199093
kitap/din-politika-ve-kadin-iran-devrimi–126778
kitap/islam-sureklilik-ve-degisim–266996
kitap/gunumuzde-islam-ve-hristiyanlik–182353 (orpheus)


Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın PDF indirme linki var mı?


Fatmagül Berktay – Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Fatmagül Berktay Kimdir?

1978 senesinde Ankara Üniversitesi SBF’ni tamamladı.

1992 senesinde İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Kısmı’nde araştırma görevlisi oldu.

1995 senesinde doçent, 2001 senesinde profesör oldu.

İÜ SBF’de ‘Siyasal Düşünceler Tarihi’, İÜ Kadın Sorunları Araştırma Merkezi’nde ‘Feminist Teoriler’ dersleri veriyor. Türkiye’yi çeşitli internasyonal platformlarda temsil etti. İngilizce ve Fransızca biliyor.

Religion: Discourses of Domination and Resistance (Kadınlar ve Din: Baskı ve Direnme Söylemleri) adlı bir sav yazdı.

Doktorasını AÜSBF’de politika bilimi branşında tamamlayan yazar, çeşitli gazete ve dergilerde feminist edebiyat eleştirisi, tarih, politika ve felsefe alanlarında yazılar yayımladı; yazılarından bir kısmı Kadın Olmak, Yaşamak, Yazmak (Pencere, 1992) adlı kitapta toplandı. Tektanrılı Dinler Karşısında Kadın (Metis, 1996) adlı kitabı İngilizcede 1998 senesinde Black Rose Books tarafınca yayımlandı. Sonraki kitabı Tarihin Cinsiyeti (Metis, 2003) Arapçaya çevrilerek Dar Kreideh yayınevi (Beyrut) tarafınca 2009’da yayımlandı.

Yazarın Politikanın Çağrısı (İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2010) adlı bir kitabı daha yayımlanmıştır. İÜSBF’de Siyasal Fikir Tarihi, Siyaset Teorisi ve Feminist Teoriler dersleri veren Fatmagül Berktay’ın ilgi odağını, “siyaset” ve “politik olan”a ilişkin alışılagelmiş kavramsallaştırmaların ötesine geçmeyi hedefleyen eleştirel kuram oluşturuyor.


Fatmagül Berktay Kitapları – Eserleri

  • Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın
  • Tarihin Cinsiyeti
  • Dünyayı Bugünde Sevmek
  • Kadın Olmak Yaşamak Yazmak
  • Politikanın Çağrısı
  • Düşünme Etiği


Fatmagül Berktay Alıntıları – Sözleri

  • Dünyanın ne işe yaradığını, onun içinde kendi yerinizin ne işe yaradığını düşünmek ve sorulara bu temelde yanıtlar bulmak zorundasınız. (Tarihin Cinsiyeti)
  • Eğer çocuk, yapınak işine mahkum edilirse ya da eğer kız evladı annesinin mecburi olarak yapmış olduğu doğurma işini devralmaya zorlanırsa o vakit yeni bir şeyin başlaması değil, yalnız eski döngünün devam ettirilmesi söz konusu olur. Doğumlar, bu durumda, alınıp satılabilen malların, metaların, üretilmesi için lüzumlu emek enerjisini yaratmış olur. Gene de, doğum, yeni bir başlangıcı, yeniye ve daha iyiye yönelmeyi simgeleme gücüne haizdir. (Dünyayı Bugünde Sevmek)
  • Özgürlüğün ön koşulu kendini makinenin bir vidası olarak algılayanlar yerine, başlangıç yapma kabiliyetine haiz, düşünen ve yargıda bulunan, fail olan insanların varlığıdır. (Düşünme Etiği)
  • İşte erkekler, kendilerine dayatılan bir erkeklik kalıbına uymak, insan benzer biçimde hareket etmek yerine “adam benzer biçimde hareket etmek” için bin senelerdir kendilerini helak ediyorlar. Bu da oldukça yorucu bir şey olsa gerek. (Politikanın Çağrısı)
  • “peki, kazandığımız vakit ne kaybedeceğiz?” (Dünyayı Bugünde Sevmek)
  • “Felsefe, hepimiz için olan kamusal bir şeydir, bundan dolayı özünde kontakt vardır.” (Dünyayı Bugünde Sevmek)
  • “Erkeklerin bayanları boyunduruk altına alma arzusunda oldukları fakat bunu yapabileceklerinden de şüphe duydukları bir dönemde, kadının cinsel organı tehdit edici bir kalite kazanır.” Fraser Harrison (Tarihin Cinsiyeti)
  • Kadınlar insanlığın yarısını, kimi zaman daha da çoğunu meydana getiriyorlar ve bilgili insan varlıkları olarak tarihin yapımına etkin şekilde katılıyorlar; üstelik toplumun varlığının sürdürülmesinde merkezi bir öneme sahipler. O şekilde olması durumunda, tarih yazımından böylesine açık bir şekilde dışlanmış olmaları, bu alanın bir iktidar ve egemenlik alanı bulunduğunun çarpıcı bir göstergesi. (Tarihin Cinsiyeti)
  • Fransız Devrimi’ne katılan Jironden Olympe de Gouges, “Kadınların giyotine gitme hakları var ise, kürsüye çıkma hakları da vardır” diyordu. Ama “kürsüye çıkmak” istediği için giyotinde can verdi! Suçu, devrim düşmanlığı değildi; “bir politikacı olmak istediği ve cinsine uygun faziletleri unuttupu” için cezalandırılmıştı. Bu “faziletlerin” neler bulunduğunu da, doğal ki kendi cinsinden olanlar belirlememişti! (Kadın Olmak Yaşamak Yazmak)
  • Peyami Safa, Fransız tarihçi Elizabeth Badinter’in, “cinselleşmiş düalizm, tüm düalizmlerin paradigmasıdır; dünya tarihinin paradigmasıdır” saptamasını haklı çıkarırcasına, hem Doğu-Batı karşıtlığını, hem de klasik zihin-madde karşıtlığını, hanım-adam karşıtlığı üstüne kurar. Genelde romanlarında dört baş şahıs vardır: Biri Doğu’yu, diğeri Batı’yı temsil temsil eden iki adam; bunlar içinde bocalayan bir karı ve bir de yazarı- ve sağduyuyu- temsil eden bilge adam. Bocalayanın hanım olması doğaldır, bundan dolayı yazara bakılırsa, “hanım kalbi dediğimiz doğal sevkler ve şuursuz temayüller mecmuu olan gizli saklı ve muğlak halita” nın ne yapacağı belli olmaz! Kadın, klasik karşıtlığın organik/duygusal – ve aşağı!- kutbunun dört başı mamur örneğidir. (Tarihin Cinsiyeti)
  • İtaatsizliği cezalandırmak ve özgürlüğü disiplin altına almak için, aile geleneği, bayanları aşağılayan, ufaklıklara yalan söylemeyi öğreten ve korku hastalığını yürüyerek bir terör kültürünü sürdürmektedir. İnsan haklarının evde başlaması gerekir. (Eduardo Galeano) (Tarihin Cinsiyeti)
  • Trabzansız düşünmek… (Dünyayı Bugünde Sevmek)
  • Toplumsal cinsiyet düşmanlığı en oldukça, hanıma yönelik şiddetin ve LGBTİ+ bireylere saldırıların artmasında ve kazanılmış hakların geri alınması çabasında kendisini gösteriyor. Ekonomik koşullarla ve başka koşullarla baş edemeyen siyasal iktidarlar da buna dört elle sarılıyor. (Düşünme Etiği)
  • ”Weber, insanı ”anlam ardında koşan hayvan”, Durkheim ise ”topluluk inşa eden hayvan” olarak tanımlar. (Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın)
  • …bu aşamada, aşırıya varıldığı ve katı şekilde kavrandığı takdirde her erdemin bir kötülüğe dönüşebileceğini söyleyen Montaigne’in sözleri hakikaten anlamlı: ”Erdem, eğer onu fazlasıyla keskin ve şiddetli bir arzuyla kavrarsak bir kötülüğe dönüşebilir.” (Politikanın Çağrısı)
  • Ataerkil sistemin doğuşu ve kurumlaşması ile olan etkileşim sonucunda hanımı ve erkeği mutlak ve hiyerarşik bir şekilde ikiye bölen katı toplumsal cinsiyet rollerinin vazedilmesi,adamın üstünlüğüne dayanan ataerkil aile ilişkisinin kutsanması ve bu bağlamda hanım bedeni üstündeki denetimin yasallaştırılıp meşrulaştırılması bulunduğunu söyleyebiliriz . (Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın)
  • Zira Arendt, hangi kimlikle ya da kimliğin hangi yanıyla aşağılanıyorsa gene onunla kendisini savunması icap ettiğini daha çocukken öğrenmişti, fakat hem de o kimliğe saygı göstermenin onu-kısaca bizzat kendisini- eleştirebilmekten ve durağan(durgun) bir kimliğe çakılıp kalmak anlamına gelen kimlik yüceltmelerine ya da ”mağdur söylemi”ne kapılmamaktan geçtiğini düşünmekteydi. Yahudi konseylerinin tavrına dikkat çekmesinin sebebi Arendt’in ”kendinden nefret eden bir Yahudi” olması değil, vizyonu belirli bir durağan(durgun) kimlikle sınırı olan olmayan bir düşünürün totalitarizmin yalnız suçluları ve muktedirleri değil, mağdurları da dönüştürme potansiyelinin bulunduğunu saptamasıdır. (Politikanın Çağrısı)
  • “hadi münakaşaya katılın da bu dünya için bir şeyler yapın” (Dünyayı Bugünde Sevmek)
  • “Kendi doğumundan ilkin olanları bilmeyen, devamlı çocuk kalmaya mahkumdur.” Cicero (Tarihin Cinsiyeti)
  • Deneyim, karşılaştırmaya ve anlaşılmaya açıktır, ve karşılaştırma, farklılıklar kadar benzerlikleri aramak için yapılır. (Tarihin Cinsiyeti)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş