Eğitim

Terör Örgütlerinin Sonu – İlker Başbuğ Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Terör Örgütlerinin Sonu – İlker Başbuğ Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Terör Örgütlerinin Sonu kimin eseri? Terör Örgütlerinin Sonu kitabının yazarı kimdir? Terör Örgütlerinin Sonu konusu ve anafikri nedir? Terör Örgütlerinin Sonu kitabı ne konu alıyor? Terör Örgütlerinin Sonu PDF indirme linki var mı? Terör Örgütlerinin Sonu kitabının yazarı İlker Başbuğ kimdir? İşte Terör Örgütlerinin Sonu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: İlker Başbuğ

Yayın Evi: Remzi Kitabevi

İSBN: 9789751414465

Sayfa Sayısı: 232


Terör Örgütlerinin Sonu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Terör örgütlerinin de bir sonu vardır. Terör eylemlerinin geri tepen sonuçlar doğurabileceği malum bir gerçek… Ülke yönetimlerinin, uygulayacakları terörle savaşım stratejisini, terör örgütlerinin iyi mi sonlandırılabileceği, bir başka deyişle iyi mi marjinalize edilebileceği üstüne kurmaları yararlı olacaktır.

Her ulusun tarihinde elbet yaşanılan acı ve tatlı vakalar bulunabilir. Geçmişte yaşanılan acıları bugünlere taşımak toplumun gereksinim duyduğu rahatlık ve barışın korunmasına katkı sağlamaz. Etnik farklılıkların olduğu ülkelerde, bu farklılıkların derinleşmesine niçin olabilecek söz, tutum ve davranışlardan da kaçınılması gerekir. Aksi takdirde, ortaya çıkacak gelişmelerin kontrolü ve yönetilmesi zorlaşabilir.


Terör Örgütlerinin Sonu Alıntıları – Sözleri

  • Cronin’in analizine bakılırsa, 450 terörist örgütten yalnız 20’si tam hedeflerine ulaşmıştır. Bu yalnız %4,4’ünün başarı göstermiş bulunduğunu göstermektedir.
  • Terör örgütlerinin varlıklarını uzun süre sürdürecekleri düşünülür, fakat hepsinin bir sonu vardır.
    Sondan kastedilen, terör örgütünün son elemanına kadar etkisiz hale getirilmesi değildir. Kastedilen, terör örgütünün en azından marjinalize edilmesi, terörün ülkenin gündeminden düşmesidir.
  • Medyanın bu mevzuda iki genel sorumluluğu vardır; Birincisi kamuoyunu bilgilendirmektir. Medya demokratik ülkelerde, kamuoyunun “bilme hakkı”nı güvence eden bir kuruluştur. Bu bir kamu görevidir. İkincisi ise gene bir kamu görevidir. Bu vazife ise topluma karşı olan sorumluluktur. Bu mesuliyet, medyanın toplumun moralini bozmasına, karamsarlık içine girmesine, korku, kaygı ve güvensizlik duymasına niçin olmamasıdır. Buna bazıları “toplumun bilmeme hakkı” diyor.
    Medyanın işi zor olsa gerek. Bilme hakkı ile bilmeme hakkı içinde uygun dengenin sağlanması {hiç de} kolay değildir.
  • Terör örgütleri savaşım ettikleri devletin etkili şekilde terörle savaşım hareketini yürüttüğü durumlarda komşu ülkelerde sağlanacak güvenli bölgelere gereksinim duymaktadır.
    Güvenli bölgelere ilişkin olarak bir terör uzmanı şunları söylüyor:
    “İkinci Dünya Harbi’nden itibaren yaşanılan isyanların başarı göstermiş ve başarısız olması tamamen dışarıda, güvenli bir bölgenin olup olmamasına bağlıdır.”
  • Etkisiz hale getirilen teröristlerin yaş durumu incelendiğinde averaj olarak, örgüte katılım yaşlarının 19, örgütte kalma süresinin 7 yıl, ölüm yaşlarının ise 26 olduğu görülmektedir.
  • Toplumu terörle mücadelenin süresi hakkında yanlış beklentiler içine sokacak söylem ve ifadelerden kaçınılmalıdır. Terörle savaşım karmaşık bir süreçtir. 1967 Arap-İsrail Savaşı’nda altı günde zafer kazanan İsrail Silahlı Kuvvetleri, 2007’de birkaç bin kişiden oluşan Hizbullah örgütünü Lübnan’da etkisiz hale getirememiştir.
  • Teröristlerde ruhsal bir bölünme de söz mevzusudur. Bölünme duygusu, teröriste insanlık dışı eylemler yaptırır, bununla birlikte kendisini, düzgüsel bir şahıs olarak görmesini sağlar. Bunlar için suçlanacak bir düşmana gereksinim vardır. “Bizim sorunlarımızın sebebi biz değil, onlardır.” görüşü onlar için doyurucu bir ruhsal açıklamadır.
  • Terörle mücadelede kati ifadeler kullanılması uygun değildir. Terörün kökünü kazıyacağız şeklinde ifadeler oldukça iddialı olur. Bu açıdan birçok kişinin kabul etmiş olduğu, terörle mücadelede ana hedef; terör eylemlerini, terörizmi, ülkenin gündemini etkilemeyecek bir seviyeye indirmektir.
  • Teröristlerin bir kısmı teslim olmayı, kimliğini ve hedeflerini yitirme olarak görür. Bu duygu kimi zaman, fizyolojik ölüm tercihine yol açabilir. Teslim olma onlar için, ruhsal ölümdür.
  • Devletler, internasyonal hukuka ve yasalara uymak zorundadır. Teröristler ise bu şekilde kısıtlamalarla karşı karşıya değildir. Bu, terörle mücadeleyi elbet zorlaştırmaktadır.


Terör Örgütlerinin Sonu İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Eski genelkurmay başkanımız İlker Başbuğ, kendini ulusalcı olarak nitelendiren, Atatürkçü bir subay. Hem hayatında sürdürdüğü terörle savaşım tecrübeleri, hem de bir entelektüel olarak yapmış olduğu terör araştırmalarının neticesinde, kendince bir bireşim yaratarak terörle mücadeleye karşı bir yaratı bırakmış. Kitap hem dünyadaki terör örgütlerini hem de Türkiye’de etkinlik gösteren Asala ve Pkk şeklinde örgütlerin detaylarını da konu alıyor. Kitabın adı “Terör Örgütlerinin Sonu” olsa da, Osmanlı’daki durum, Türkiye’nin kuruluşu şeklinde ögeler de kitap içinde anlatılıyor. Bunlar Pkk ve amaçlarına dair okuyucuya birer giriş olarak yazılmış, sadece kitabın genel mesajı göz önüne alınırsa oldukca spesifik kalıyor ve mevzudan saptırıyor. İlker Başbuğ neticede bir yazar değil, askerdir. Kitabı içinde de çeşitli tekrarlar, mevzudan hafifçe sapmalar mevcut. Yine de dikkatli okuyucular kitabın içinden oldukca yararlı bilgiler çıkarabilir.
Terör örgütlerinin iyi mi ortadan kalkacağı mevzusunda İlker Başbuğ, son insanın öldürülmesi çözümünü çoğunlukla hayal olarak görüyor. Kitaba bakılırsa terör örgütlerinin sonunu getirmek, çoğunlukla eylemlerini halkın gündeminde olmayacak şekilde azaltmak ve basitleştirmekle mümkün.
“Terör örgütlerinin varlıklarını uzun süre sürdürecekleri düşünülür, fakat hepsinin bir sonu vardır. Sondan kastedilen, terör örgütünün son elemanına kadar etkisiz hale getirilmesi değildir. Kastedilen, terör örgütünün en azından marjinalize edilmesi, terörün ülkenin gündeminden düşmesidir.”
Örgütlerin başta belirledikleri net hedeflere erişme oranının oldukca düşük bulunduğunu görüyoruz.
“Cronin’in analizine göre, 450 terörist örgütten sadece 20’si tam hedeflerine ulaşmıştır. Bu sadece %4,4’ünün başarılı olduğunu göstermektedir.”
Terör örgütlerinin en mühim silahlarından birinin dış destek ve dış lojistik olduğundan bahsediyor.
“Terör örgütlerine sağlanan dış destek dört bölüme ayrılır. Bunlar moral desteği, politik destek, malzeme desteği ve güvenli bölge desteğidir.”
Buna bakılırsa bir örgütün, etkinlik gösterdiği ülkenin haricinde bir bölgeye, alana egemen olması, başarısının en mühim sebeplerinden biri. Türkiye’de etkinlik gösteren Pkk’nın Irak’ta kamplarının olması buna örnek olarak gösterilebilir. Pkk, büyük darbeler yediği vakit Irak’a çekiliyor, tek taraflı ateşkes duyuru ediyor ve enerjisini toparlayınca yeniden Türkiye’ye saldırıyor. Eğer gidebileceği bir yurt dışı bölgesi olmasaydı, Pkk’nın oldukca daha evvelinde çökertileceği düşünülebilir.
İlker Başbuğ bir teröristin psikolojisini de açıklamaya çalışıyor:
“Teröristi motive eden hususların başında mağdurluk ve eziklik duygusu gelir. Burada önemli olan husus, mağdurlukla ilgili travmanın halen hayatta olan kişilerle yaşanmasının da koşul olmamasıdır. Atalarının yaşadığı mağduriyet kuşaktan kuşağa anlatılarak, mağduriyet psikolojisi yaratılabilir.”
“Teröristlerde ruhsal bir bölünme de söz konusudur. Bölünme duygusu, teröriste insanlık dışı eylemler yaptırır, aynı zamanda kendisini, normal bir kişi olarak görmesini sağlar. Bunlar için suçlanacak bir düşmana ihtiyaç vardır. “Bizim sorunlarımızın nedeni biz değil, onlardır.” görüşü onlar için doyurucu bir psikolojik açıklamadır.”
“Teröristlerin bir bölümü teslim olmayı, kimliğini ve hedeflerini kaybetme olarak görür. Bu duygu bazen, fiziksel ölüm tercihine yol açabilir. Teslim olma onlar için, psikolojik ölümdür.”
Türkiye özelinde çeşitli örnekler de veriliyor. Bilhassa Pkk mevzusunda, iyi mi kurulduğunu, ilk eylemlerini, yaşamış olduğu süreçleri konu alıyor. Pkk’nın birkaç kez çözülmenin eşiğine geldiğini fakat bu fırsatların doğru kullanılmadığını söylüyor. Bilhassa teşkilat liderinin yakalanmasından sonrasında büyük bir fırsatın tepildiğini konu alıyor.
Pkk’ya katılımın batıda yetişmiş ikinci nesil Kürtlerde son aşama düşük olduğu görülüyor.
“Türkiye doğumlu katılımlara bakılınca %17 ile Diyarbakır, %12 ile Mardin ve %9 ile Hakkari doğumlular öne çıkıyor. İstanbul doğumlularda bu oran %3. İstanbul doğumlularda yüzdenin düşüklüğü, İstanbul’da ikinci kuşak olarak doğanların örgüte katılımlarının düşük olduğunu gösteriyor.”
Örgütte averaj yaşamın 7 yıl bulunduğunu görüyoruz. Tabii ki bu yaşam çatışmalara katılmayan, yönetici ekibi için geçerli olmuyor.
“Etkisiz hale getirilen teröristlerin yaş durumu incelendiğinde ortalama olarak, örgüte katılım yaşının 19, örgütte kalma süresinin 7 yıl, ölüm yaşının ise 26 olduğu görülmektedir.”
İlker Başbuğ, bir terör örgütünü bitirmek için vicdanlarda ve kalplerde yer edinmek icap ettiğini konu alıyor. Bilhassa hedef bölgenin ya da hedef milletin kendini aşağılanmış hissetmemesi, beraberce eşit şartlarda olması en mühim stratejiler. Operasyonlarda suçlu ile masumun iyi ayrılmasının, insan haklarına aykırı faaliyetlere girilmemesinin, terör örgütünün elini zayıflattığını konu alıyor. (Ediz)


Terör Örgütlerinin Sonu PDF indirme linki var mı?


İlker Başbuğ – Terör Örgütlerinin Sonu kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Terör Örgütlerinin Sonu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İlker Başbuğ Kimdir?

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 26. Genelkurmay Başkanı. Görevini 30 Ağustos 2008 tarihinde, 25. Genelkurmay Başkanı Mehmet Yaşar Büyükanıt’tan devralmış olan Başbuğ, TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası ve TSK Onur Madalyası sahibidir. Başbuğ 9 Ağustos 2010 tarihinde meydana getirilen Y.A.Ş. sonrasında görevini 27. Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’e bırakmıştır.

Mehmet İlker Başbuğ, 29 Nisan 1943 tarihinde Afyonkarahisar’da dünyaya gelmiştir. Balkan Savaşı’ndan sonrasında Makedonya’nın Manastır şehrinden Türkiye Karaman’a göç eden ailesi ondan sonra Afyonkarahisar’a yerleşmiştir. İlkokulu Afyon 27 Ağustos İlkokulu’nda, ortaokulu Afyon Lisesi’nin orta kısmında okuduktan sonrasında Kuleli Askeri Lisesi’ne gitmiştir. 1962 senesinde Kara Harp Okulu’ndan mezun olan Başbuğ, 1963 senesinde Piyade Okulu’nu başarıyla tamamladı. 1963-1971 yılları aralığında Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı birimlerde vazife alan Başbuğ, 1973 senesinde Kara Harp Akademisi’ni bitirerek kurmay subay ünvanı aldı.

Kara Harp Akademisi’nden mezun olmasının peşinden Genelkurmay Plan Harekât Daire Başkanlığında Karargâh Subaylığı, Kara Harp Akademisi Öğretim Üyeliği, Belçika / Brüksel’de NATO Uluslararası Askerî Karargâhında Cari İstihbarat Plan Subaylığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı Plan ve Prensipler Başkanlığı Savunma Araştırma Şube Müdürlüğü ve 51’inci Piyade Tümeni 247’nci Piyade Alay Komutanlığı görevlerini yürüten Başbuğ, ek olarak İngiltere Kara Harp Akademisi ve NATO Savunma Koleji’ndeki eğitimlerini de başarıyla tamamladı.

1989 senesinde Tuğgeneral rütbesine terfi ettirilen Başbuğ, 1993 senesinde ise Tümgeneral’liğe terfi ettirildi. Tümgeneral olarak Belçika’da, Milli Askeri Temsil Heyeti Başkanı olarak vazife yapmasının peşinden 1997 senesinde Korgeneralliğe terfi ettirilen Başbuğ, Korgeneral olarak vazife yapmış olduğu sırada 2. Kolordu Komutanlığı ve Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreter Başyardımcılığı görevlerinde bulunmuş oldu.

2002 senesinde Orgeneral rütbesine terfi eden İlker Başbuğ, 30 Ağustos 2008 tarihinde, Mehmet Yaşar Büyükanıt’dan Genel Kurmay Başkanlığı görevini devralarak Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı ünvanını aldı.

TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası ve TSK Onur Madalyası sahibi olan Orgeneral İlker Başbuğ, Sevil Başbuğ ile evlidir ve çiftin iki evladı bulunmaktadır.

Başbuğ 9 Ağustos 2010 tarihinde meydana getirilen Y.A.Ş. sonrasında görevini 27. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner’e bırakmıştır.

İlker Başbuğ, Emekliliğinde kitap yazmaya başladı.

6 Ocak 2012 tarihinde “silahlı terör örgütü yöneticiliği ve hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçlamalarından tutuklandı. 5 Ağustos 2013 tarihinde Mahkemenin karar duruşması yapılarak kararın açıklanması umut ediliyor.

Yazdığı Kitaplar :

2011 – Terör Örgütlerinin Sonu

2012 – 20. Yüzyılın En Büyük Lideri: Mustafa Kemal

2012 – 20. Yüzyılın En Büyük Lideri: Atatür


İlker Başbuğ Kitapları – Eserleri

  • Suçlamalara Karşı Gerçekler
  • Nasıl Bir Türkiye
  • Osmanlı’dan Cumhuriyete Güç Odaklarının Mücadelesi
  • Ergenekon’dan Çıkış
  • 20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal
  • 15 Temmuz Öncesi ve Sonrası
  • Sorunlarla Yüzleşmek
  • Unutulan Ada Kıbrıs
  • 20. Yüzyılın En Büyük Lideri Atatürk
  • Türkiye Cumhuriyeti’nde Güç Odaklarının Mücadelesi
  • Terör Örgütlerinin Sonu
  • Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler
  • Türkiye Cumhuriyeti’nde Güç Odaklarının Mücadelesi
  • Mustafa Kemal Atatürk (2 Cilt)
  • Güç Odaklarının Mücadelesi


İlker Başbuğ Alıntıları – Sözleri

  • Ermeni ihtilalcilerin amaçları öteki milliyetçi ihtilalcilerinkinden oldukca farklıydı. İtalya’da yaşayan insanoğlu İtalyan idi ve İtalyan devrimcileri çoğunluğun yönettiği bir devlet istiyorlardı. Polonyalı milliyetçiler, Rus bir azınlık tarafınca yönetilen ve bastırılmış bir çoğunluk olan Polonyalılar için bir devlet oluşturmak istiyorlardı. Aynı şey tüm dünyada geçerliydi, şekilleri her ne olursa olsun, iyi ya da fena, milliyetçiler en azından çoğunluğun kendini yönetebileceği bir devlet için savaştılar.
    Ermeni milliyetçileri için bu bu şekilde değildi. Ermeni isyancıları, kendilerinin nüfusun %20’sinden daha azca bir kısmını oluşturdukları bir toprağı ele geçirmek için savaştılar. Altı vilayet dedikleri bölgede, Müslümanlar Ermenilerin dört katı fazlaydı. Polonyalılar, İtalyanlar, Özbekler, Cenup Afrikalılar, Cezayirliler ya da İrlandalıların aksine, Ermeniler imparatorluk tarafınca yönetilen büyük bir çoğunluk değildiler. Çoğunluğu yenerek topraklarını ele geçirmek isteyen minik bir gruptular. Ülkelerinin düşmanlarından yardım alan minik bir gruptular; şu sebeple dışarıdan yardım almadan Müslüman çoğunluğu yenmeleri imkânsızdı.
    Eğer başarı göstermiş olsalardı, Ermeni milliyetçileri ne yapacaktı? Balkanlar’daki Türklerin acı kaderini örnek vererek gösteriyor tarih bunu bizlere. Bir Ermenistan kurmanın tek yolu çoğunluğu sürmek ya da öldürmekti. İhtilalciler Müslümanları saf dışı etmediği sürece, Anadolu’da bir Ermeni devleti kurulamazdı.
    Osmanlıların Ermeni isyancılara verdiği karşılık her düşünüldüğünde, bu gerçek hatırlanmalı. Osmanlılar yalnız iktidarlarını savunmuyorlardı. Çoğunluğun yönetimini reddedenlere karşı çoğunluk olan halkı savunuyorlardı. Dahası, isyancılar başarıya ulaştıkları takdirde isyancıların öldüreceği ya da yurtlarından süreceği insanları savunuyorlardı. (Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler)
  • Mustafa Kemal Atatürk’e bakılırsa; önder, ülkesinin ve ulusunun şerefi ve kurtuluşu için çalışandır. Kendilerini ilahlaştırmak için çalışanlar önder olması imkansız. Kamu hizmetinin en yüce şekli, egoist olmayan çabadır. (20. Yüzyılın En Büyük Lideri Mustafa Kemal)
  • İyi durum da olmayan ülke yönetimi için tek çıkış yolu vardır. O da meşruti idarededir. Bunu sağlayacak tek güç de ordudur. (15 Temmuz Öncesi ve Sonrası)
  • Diplomaside meydana getirilen hatanın ondan sonra düzeltilebilmesi neredeyse imkânsızdır. (Unutulan Ada Kıbrıs)
  • Türkler ve Ermeniler içinde oluşan gerginliğin rasyonel sebeplerini aramak daha uygun olacaktır. Türklerin Ermenilere karşı savaşmalarının gerçek sebebi kolayca açıklanabilir ve tamamen rasyoneldir. Türkler kendilerini savunuyorlardı.*
    * Justin McCarthy, “Kim başlattı?”, 24 Nisan 2002 tarihinde İstanbul’da yapmış olduğu konuşma. (Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler)
  • “Türkiye’de seçimler yapılacak olursa, CHP bu seçimleri kazanabilecektir.”
    –cia başkanı alen dulles / 28 nisan 1960 (Türkiye Cumhuriyeti’nde Güç Odaklarının Mücadelesi)
  • McCarthy’nin söylediği şeklinde “Bir taraf ölülerini sayarken öteki tarafın kendi ölülerinden bihaber olması” vakalara soykırım görüntüsü veriyor. (Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler)
  • Okuduğunu, gördüğünü, isittigini sorgulayan insandan korkmayın. Onlardan zarar gelmez. (Nasıl Bir Türkiye)
  • Biz teslim etmezsek, kendimize olan saygımızı alamazlar. (Ergenekon’dan Çıkış)
  • Hunlar bu topluluklar içinde yer edinen ve günümüze kadar taninan bir halktır. (Osmanlı’dan Cumhuriyete Güç Odaklarının Mücadelesi)
  • Cemaatlerin oluşumunda ekonomik çıkarlar var. Din bu amaç için bir vasıta olarak kullanılıyor. Bu vaka sonrasında eğitim, ondan sonra da politika alanına sıçrıyor. (Ergenekon’dan Çıkış)
  • Fırtınalı denizde gemisini minimum hasarla karaya yanaştıran kaptanların zamanı başka, gemisini terk edenlerin zamanı başka yazılır. (Suçlamalara Karşı Gerçekler)
  • Toplumu terörle mücadelenin süresi hakkında yanlış beklentiler içine sokacak söylem ve ifadelerden kaçınılmalıdır. Terörle savaşım karmaşık bir süreçtir. 1967 Arap-İsrail Savaşı’nda altı günde zafer kazanan İsrail Silahlı Kuvvetleri, 2007’de birkaç bin kişiden oluşan Hizbullah örgütünü Lübnan’da etkisiz hale getirememiştir. (Terör Örgütlerinin Sonu)
  • Efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler , dervişler , müritler , meczuplar memleketi olması imkansız. En doğru ve en hakiki tarikat , uygarlık tarikatıdır. Medeniyetin komut ve taleplerini yapmak , insan olmak İçin kâfidir. (15 Temmuz Öncesi ve Sonrası)
  • Etkisiz hale getirilen teröristlerin yaş durumu incelendiğinde averaj olarak, örgüte katılım yaşlarının 19, örgütte kalma süresinin 7 yıl, ölüm yaşlarının ise 26 olduğu görülmektedir. (Terör Örgütlerinin Sonu)
  • Uluslararası alanda ciddi bir mevzuda adım atmadan ilkin her şeyi oldukca detaylı ve iyi şekilde değerlendirmek zorundasınız.
    Hesapsız olarak atılan adımlardan geriye çekilme o ülkeye oldukca büyük zararlar da verebilir.
    Dış politikaya; sağduyulu, gerçekçi ve ideolojik görüşlerden arındırılmış şekilde yaklaşılmalıdır. (Unutulan Ada Kıbrıs)
  • Mustafa Kemal 1922’de eğitim ve öğretime ilişkin şunları da not defterine yazmıştır:
    “Milleti kurtarmak isteyen her yurtsever için ulusal onur ve fedakarlık başlıca özelliklerdir. Fakat bunlar kafi değildir. Bir milleti kurtarmak için iyi niyet de kafi değildir. Aynı zamanda ilim ve eğitim lazımdır. Düşmanı yenik eden ordularımızın sevk ve idaresinde fenni bilim ve bilimsel kurallar rehberimiz olmuştur.
    Bir milletin geleceğini elde etmesi ve yönetim etmesi için de eğitim bilimi lazımdır. Eğitim biliminin etkinlik merkezi: Mekteptir. Milletin siyasal ve toplumsal hayatında, fikir yapısında; her türlü dış etkiye koyabilmesi için bilimsel ve fenni bilimi rehber kabul edeceğiz.” (Sorunlarla Yüzleşmek)
  • Sıkıştığımız vakit bizim başvuracağımız tek rehber vardır, o da Mustafa Kemal Atatürk’tür. (Sorunlarla Yüzleşmek)
  • Başarı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin harekata katılan tüm personeline ve bilhassa bu harekatta şehit düşen, 498 ölümsüz kahramana aittir. (Unutulan Ada Kıbrıs)
  • Bu nedenle, Malta Yargılaması zamanı bir gerçektir. Bu yargılamada, Malta’da o günün deyimiyle “Ermeni Kırımı” bugünün deyimiyle ise “soykırım” iddiasıyla yargılanan Türkler yargı önünde aklanmışlardır. Suçsuz bulunmuşlardır.
    Malta sonucu, Osmanlı devletinin ve İttihatçı liderlerin “soykırım” suçunu işlemediklerini ortaya koyan zamanı bir yargı kararıdır.
    Bu kararın, internasyonal meşruiyetini kimse sorgulayamaz.
    Savcılıkların, “suçsuzluk” anlamı taşıyan “kovuşturmaya yer olmadığı”, ya da “takipsizlik” sonucu da yargı sürecinin bir parçasıdır.
    1919-1921 Malta Yargılaması, yargısal olarak “bir soykırım soruşturması”dır. Bu açıdan oldukca mühim bir vakadır. Bu gerçeği hiçbir şey ortadan kaldıramaz.
    Son söz; 1915 Tehcir vakası; Malta’da yargılanmıştır. Kraliyet Savcılığı, soruşturma sonunda verdiği “kovuşturmaya yer olmadığı” yada “takipsizlik” sonucu ile Tehcir vakasında kovuşturma açılmasını gerektirecek, herhangi bir “suç unsuruna” yada “deliline” ulaşamamıştır. Bu, bir halde “suçsuzluk” anlamına gelmektedir. (Ermeni Suçlamaları ve Gerçekler)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş