Eğitim

The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia – Firdevsi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia – Firdevsi Kitap özeti, konusu ve incelemesi

The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia kimin eseri? The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia kitabının yazarı kimdir? The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia konusu ve anafikri nedir? The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia kitabı ne konu alıyor? The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia PDF indirme linki var mı? The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia kitabının yazarı Firdevsi kimdir? İşte The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Firdevsi

Yayın Evi: Wisehouse Classics

İSBN: 9789176373873

Sayfa Sayısı: 156


The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

The Shahnameh, also transliterated as Shahnama (“The Book of Kings”), is a long epic poem written by the Persian poet Ferdowsi between c. 977 and 1010 CE and is the national epic of Greater Iran. Consisting of some 50,000 “distichs” or couplets (2-line verses), the Shahnameh is the world’s longest epic poem written by a single poet. It tells mainly the mythical and to some extent the historical past of the Persian Empire from the creation of the world until the Islamic conquest of Persia in the 7th century. Today Iran, Azerbaijan, Afghanistan and the greater region influenced by the Persian culture (such as Georgia, Armenia, Turkey and Dagestan) celebrate this national epic.

The work is of central importance in Persian culture, regarded as a literary masterpiece, and definitive of the ethno-national cultural identity of çağıl-day Iran, Afghanistan and Tajikistan. It is also important to the contemporary adherents of Zoroastrianism, in that it traces the historical links between the beginnings of the religion with the death of the last Sassanid ruler of Persia during the Muslim conquest and an end to the Zoroastrian influence in Iran.


The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia Alıntıları – Sözleri

  • Yüreğim tasalı, aklım yitik, bu derdin dermanı ne işe yaradığını siz açıklayın!
  • “Ey, oğul! Adaletli olmaktan başka düşüncen olmasın!”
  • Yarabbi, bu iğreti dünyadan artık bıktım, ona doydum. Beni bir an evvel onun zahmetinden kurtar!
  • Ben, sana bir nasihat vereyim: Bu dünyaya bağ­lanmaktan vazgeç!
  • Ey, dünya! Sen baştanbaşa ıstırapla dolusun, saadetten yana bomboşsun; hiçbir akıllı kimse sende mesut olamamıştır.
  • Şu iğreti dünya sarayı hep böyledir. Kimine rahat, bazısına zahmet düşer. İyi günler de gelir geçer, fena günler de… Akıllı olan niçin tasalansın?
  • Sen demirden yapılmış bir kale bile olsan, felek seni gene toprakla bir yapar.
  • Saadet olsun, felâket olsun, gördüğün her şey bir rüya şeklinde gelip geçer. Bu dünyada ebedî kalmak için asla çabalama.
  • Nihayet, zulmün de bir ortası, bir sonu, bir sınırı ve bir sebebi olur…
  • Fakat, verdiğini sonunda geriye alacak olduktan sonrasında, verdiğin ha toprak olmuş, ha mercan… ne kıymeti var?


The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Söz söylemek irfan ister idrak etmek insan.
Evet firdevsi sözü tartı, inceledi ve kitaba döktü, bizde okuyarak anlayarak, düşünerek akla döktük.
1) Şahnâme’nin yazılış amacı?
Söylenecek tüm sözler söylenmiş, tekrardan söylenmeye kıymet söz kalmamıştır.
Bende sana bunlardan birini söyleyeyim. Ama ne söyleyeyim? Benim her söylediğim benden ilkin söylenmiş, informasyon bahçesinin her yeri gezilmiştir.
Bununla birlikte bir meyve ağacının üstünde yer bulamayınca onun meyvesinden de yoksun kalmak doğru olur mu?
Bir kimse büyük bir ağacın gölgesine sığınınca, gölge onu güneşin kızgınlığından korur. Belki ben de her tarafa gölge salan o servi ağacının bir branşının gölgesinde kendime yer bulurum.
Ve o meşhur padişahın adına yazmak istediğim bu kitapla bu dünyada bir yadigar bırakırım.
Sen bu anlatılanların yalan ve efsaneleşmiş bulunduğunu sanma. Cihanda tek tarzda gidiş yoktur.
Aklı başlangıcında olan bir kimse eğer bunun işaret etmiş olduğu anlamı araştırırsa bundan faydalanır. İçinde eski zamanlardan kalma birçok destanın yazılı olduğu bir kitap vardı. Bu kitap şurada burada bazı mûbedlerin elinde dağınık bir halde bulunmaktaydı ve akıllı olan hepimiz bundan faydalanırdı.
Dihkânlar soyundan gelme olgun, bilgili, akıllı ve yürekli bir yiğit vardı. Eski zamanlarda olup bitmiş vakaları araştırır dururdu.
Her memleketten yaşlanmış mûbedleri getirterek o dağınık parçaları topladı. Onlara, o zamana kadar gelmiş geçmiş tüm padişahların, o meşhur bahtiyarların bizlere fena bir durumda bıraktıkları bu dünyayı iyi mi yönetim ettiklerini, saltanat günlerinin saadetle iyi mi gelip geçtiğini sordu. Onlar da bu kahramana, tüm padişahların başlarından geçmiş vakaları ve feleğin onlara iyi mi davrandığını tek tek söyledi.
Bu yiğit onların bu sözlerini dinledikten sonrasında her yanda tanınacak bir kitap vucüda getirdi. Böylece cihanda ondan bir yadigâr kaldı ki, bu büyük ufak hepimiz tarafınca beğenildi.
Sözlerine güvenilen kişilerin yazdıkları tarihlerden topladığım bilgilerle bu eski İran tarihini meydana getirdim. Fakat Keyânîyan tahtı üstünde, dört bir yanı aydınlatan, bağışı bolca bir padişah göremedim. Bunun içindir ki, cömertliğinin hazinesi kilitli olmayan, dini ve padişahlığı korumuş olan, tacı ve fildişi tahtı aydınlatan, yaratılışın sırrını bilen; yürekli, cenk yiğitleriyle savaşmakta kuvvetli, dinin ve aklın ağacını yeşillendiren, Düşüncesi aklın ve bilginin üstünde olan, fenalık düşünmeyen ve her işinde Tanrı’ya sığınan bir padişah ortaya çıkana kadar bekledim. Böylelikle ömrümün altmış beş yılını yoksulluk ve zahmet içinde geçirdim. Bu altmış beş yıl, çöllerde esen bahar yelleri şeklinde çarçabuk geçiverdi. Altmış altıma girince çöktüm, bir sarhoşa döndüm; elime dizgin yerine asa almaya zorunlu kaldım.
Vaktiyle lale şeklinde olan kırmızı yanaklarım saman şeklinde sarardı; o siyah saçlarım kafur şeklinde ağardı. Servi şeklinde muntazam boyum kamburlaştı ve nergise benzeyen gözlerimin ışığı azaldı. Altmış sekizime geldiğimde, gençliğimin geçmiş olmasına karşın gene de kendimi genç hissediyordum. Bu sırada, dünyanın dört bir yanından yükselen bir sesle, yoksulluk ve yoksulluk düşüncelerinden kurtuldum.
Bu ses şu şekilde diyordu: “Ey Feridun’dan yeryüzünde bir nişan arayan büyük ve meşhur kişiler!, O uyanık yürekli Feridun dirildi, tekrardan dünyaya geldi ve zeminle vakit ona kul oldu. Adaleti ve cömertliğiyle tekrardan dünyaya başat oldu. Onun başı, tüm padişahlardan daha yücedir. Onun bıraktığı eserler hâlâ ortalıkta parıldıyor. Soyu sonsuz olsun!” Bunu duyduktan sonrasında artık hiçbir sese kulak vermedim.
O kılıç, taç ve taht sahibi padişahın Tanrı onu büyüklük makamında sonsuz kılsın! İhtiyar halimde bana destek olması için bu kitabı ona armağan ediyorum. Sağ olduğum müddetçe yüce Tanrı’dan dilerim ki, bu kitabı o yeryüzü padişahı’nın adına yazıp bitireyim de, kalmasın yazılmadık bir şey. Şu değersiz vücudum toprak olduktan ve ruhum o temiz makama eriştikten sonrasında adım yeryüzünde unutulmasın!
Tüm erdemleri yeryüzünde açıkça görünen o adaletli ve eli bol dünya fatihi. Hint’in, Çin’in, Turan’ın ve İran’ın sahibidir; temiz yaradılışlı ve ahlaklı, her türlü eksiklikten uzak bir yeryüzü padişahıdır. Onun bir kerecik kızıp bağırmasıyla korkudan kaplanların derisi çatlar. O karada kaplan, denizde de timsah’tır.
Güneşe benzeyen o cihan fatihi Mahmud, savaşlarda kılıç kullanan bir aslandı! e, dünyada beni her türlü ihtiyaçtan arındırmış ve benim için büyükler içinde seçkin bir yer ayırmıştır.
Onun padişahlık tahtı sonsuz olsun; talihi gönlünün dileğince dönsün. Eğlence meclislerinde toprakla altın onun için birdir. Cömertlikten yana, hiçbir şeyden çekinmez. Onu övmek büyük bir cesaret sayılır. Ben onu övebilsem bile gene de kimse onu kavrayamaz. Şu sebeple o hayalin üstündedir. Satın alan yıldızının tacına benzer. Ey padişah! Kulluğumu göstermek için sana bir yapıt takdim ediyorum ki, o bu dünyada benden bir yadigâr olarak kalacaktır.
Mamur yapılar, yağmur ve güneşten harap olur. Bense sana yağmurun ve rüzgarın zarar veremeyeceği şiirden yüce bir saray yaptım. Bu eserin üstünden seneler geçse de aklı olanlar onu gene okuyacaklardır. Cihan fatihi padişaha dualar ederim. Kimse tahtı onsuz görmesin! Onun övülmesini sağlayanlar da gene kendi işleridir. Tüm yeryüzü onun eserleriyle doludur. Benim gücüm ne ki onu, hatta onun ayağının tozunu övebileyim? Yeryüzü onunla var olsun ve aklı onun talihini nurlandırsın! Yüreği bahar şeklinde şen, vücudu feleğin felaketlerinden ırak olsun. Onun yardımıyla milletin yüreği sevinçle dolsun. Her işte muzaffer olsun ve vücudu selamette kalsın! Şu felek bir tekerlek şeklinde döndükçe ve Satın alan yıldızı üstünde dolaştıkça, o da büyüklük ve naz içinde var olsun! Fena gözler ondan ırak olsun, muhtaçlık nedir bilmesin! Sözüne güvenilir kimselerden işittiğim vakaları toplayıp, bu tarih kitabını yazdım. Feleğin elinden çıkmış bir vakası anlatmak için başka bir alim kişinin öğütlerine ihtiyacım yok. Şimdi sıra Keyhüsrev’in yapmış olduğu savaşlara geldi. Bunları anlatırken fazlaca hünerler göstermem gerek; inciler saçıp, kayalarda laleler bitireceğim.
Bu mevzuyu canlandırmaya lüzumlu malzemeyi ele geçirdiğim için, işlenmiş bir kumaşi çağrıştıran şiirler düzeceğim. Ey bu tarz şeyleri hayal eden şahıs, bu zamanlar kimi zaman luk kimi zaman de öfkeyle geçmiştir. Şu süratli dönen felek ne tuhaftır. Gönül devamlı bazı dertlerle karşılaşır. Bakarsın birinin ömrü zahmet, yıkım, dert ve pişmanlıkla geçerken; bir başkasının hissesine bal, şeker, rahat, naz ve padişahlık tahtı düşer!
Kimi feleğin devamlı hilesine ve haksızlığına uğrar; kimi zaman yükselir kimi zaman alçalır. İşte felek insanları bu şekilde büyütüp yetiştirir. Dikenin cefası, gülün sefasından çoktur. Altmışına giren bir kimse felekten daha fazlasını istememeli. (Ha K eN)

Size bu kitapla ilgili arastirmalarimi anlatacagim İnsaAllah
Merhabalar
Benim İstanbul da kitapciya gidip orada gördüğüm bir kitap pek ilgimi cekmisti adı şahname idi ben de derhal bir arastirma yaptim
Tabi kitabin adı da ilgincti acaba şahmerandan mi geliyor diye de sormadan edemedim ben arastirmami buraya yazayim siz eger okuyanlariniz var ise fikirlerinizi alalim İnsaAllah
ŞAHNAME YAZIN TERİMİ
Divan Yaziminda hükümdarlarin yaşam öykülerini üstün başarilarini özetleyen mesnevi biciminde yazilmis koşuk
Şahname ne anlatir?
Sahname tarihte yasandiğı
Kabul edilen
İran ve Turan savaşlarina ve ilişkilerine ışık tutması bakimindan
Mühim bir kaynaktır
Firdevsin ara sıra övdüğü ara sıra kendi milletini yüceltmek adına kücümsedigi efrasiyabin iskit destan kahramani olduğu pek cok kaynakta belirtmektedir
Sahname firdevsin eski İran efsaneleri üstüne kurulu manzum destanidir İran edebiyatinin en büyuk eserlerinden biri olarak kabul edilir
977 ile 1010 yılı arasinda yazilmistir 60.000 beyit civarinda hacime tek sair tarafindan yazilan en uzun epik şiirlerindendir sahname tarih oncesi zamanlarda baslayip sasani imparotorlugu sonuna dek tüm eski İran krallarini inceler
Bunlar keyûmers
( Orta farsca koyomart hosengi) hosen tahannunes cemsid zehhak ferudun menucer
Keykubat keykavus
Keyhusrev bahman dara
(III. DARİUS ) (iskender
Buyuk iskender
1. Ardesir 1. Sapur
1. Hürmuz V. Behram
1. Husrev III.yezdigirit şeklinde krallar ana tema zebulistan prensi efsanesi kahraman Rüstem esfandar şeklinde kahramanlari
Ve suclulalri icerir ozelte
Bu kitap mesnevi ve birazcık da zamanı bir kitap olsa gere k
Daha iyi aciklama icin
Kaynaklara bakiniz (Yazar Gizem Canver)

Kitabın kalınlığı ilk başta gözü korkutsa da üç hafta şeklinde bir sürede bitirmiştim kitabı.
Firdevsî, yer yer aşırıya kaçıp Kürtlere, Araplara ve Türklere hakaret-âmîz şeyler söylüyor. O zamanlar bunu milliyetçi bi edâ ile okuduğumdan “heh, hepimiz fena bir siz iyisiniz“ diyordum. Zamanla okuyup, Şuubiye akımını da öğrendiğim vakit bunun Emevîler yüzünden ortaya çıkmış bir durum bulunduğunu anladım.Beni aslolan şaşkınlık ettiren şey dünyada yapılmış her ilki Farslara dayandırmasıydı (ilk giyecek, ilk uygarlık vs vs) hatta tüm ulusların Farslardan çıktığını iddia ediyordu ozan. Kitapta beni en fazlaca etkileyen şey ise Firdevsî’nin Sohrab bahsinde yapmış olduğu ölüm tasviriydi. Okuduğumda tüylerim diken diken olmuştu. (İbrahim Demirdelen)


The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia PDF indirme linki var mı?


Firdevsi – The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Firdevsi Kimdir?

Samanîler ve Gazneliler dönemleri İran edebiyatının önde gelen Fars ozan.

Başlıca yapıtı Şehnâme’yi (60.000 beyitten oluşur; ilk insandan III. Yezdigirt dönemine kadar İran zamanı anlatır) tamamlayınca 1010 senesinde Gazneli Mahmut’a sunan Firdevsi, bağlanan aylığı azca bulmuş olduğu için sultanı ağır halde hicvedince, Gazne’den göçmek mecburiyetinde bırakıldı. Bir süre Herat’ta ve Taberistan emiri Şehriyar’ın yanında kaldıktan sonrasında, Tus’a dönerek orada öldü. Firdevsi’nin soyca bir Dihkan ailesinden olduğu söylenir. Doğum yılı kati olarak bilinmemektedir. Firdevsî, Gazneli Mahmut’un fikirler almış olduğu bilginlerden de bir tanesidir. Firdevsi şeklinde bilginlere Gazneli Mahmut maddi ve tinsel yönden destek olmuştur.


Firdevsi Kitapları – Eserleri

  • Şahnâme
  • Şehname 1
  • Şehname 2
  • Şehname 3
  • Zal ile Rudabe
  • Şehname 4
  • Rüstem ile Efrasiyab
  • Zaloğlu Rüstem
  • İskendername
  • Şehnameden Seçme Hikayeler
  • The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia
  • Şerîfî Şehnâme Çevirisi


Firdevsi Alıntıları – Sözleri

  • “Ey, oğul! Adaletli olmaktan başka düşüncen olmasın!” (Şehname 1)
  • Dünyada en iyi hanım, anasından doğmayandır! (Şehname 3)
  • Ben, sana bir nasihat vereyim: Bu dünyaya bağ­lanmaktan vazgeç! (Şahnâme)
  • Eğer bir kimse kanatlanıp bulutlara uçsa, gücüyle mızrağın ucunu çiğnese, onun kükremesiyle korkan aslanların derisi yırtılsa ya da büyük bir kuvvete haiz olup dişleri çelik kadar sağlam bile olsa o, Tanrının fermanının tutsağı olmaktan kurtulamaz. (Zal ile Rudabe)
  • Komutan gerçek bir savaşçı olursa, erler timsahlarla bile savaşmaktan çekinmezler. (Şehname 4)
  • O denli üzülmüştü ki gözlerinde ay ve güneş bile kararmış oldu… (Şehname 2)
  • Zaman rüzgar şeklinde önümüzden akıp geçiyor. Ve akıllı insanların bu rüzgara kapılmaları; ona gönül vermeleri, taç, taht, saraylar ve bahçeler için, bir diğeriyle harbe tutuşmaları ve kemerlerini birbirlerini öldürmek için kuşanmaları onlara yakışmaz. (Rüstem ile Efrasiyab)
  • Yarabbi, bu iğreti dünyadan artık bıktım, ona doydum. Beni bir an evvel onun zahmetinden kurtar! (Şahnâme)
  • Bu uçsuz bucaksız dünyadan yedi karışlık bir yere sıkıştın.Bunun bu şekilde bulunduğunu bilseydin,nefsini dünya ardında sürüklemezdin. (İskendername)
  • Yarabbi, bu iğreti dünyadan artık bıktım, ona doydum. Beni bir an evvel onun zahmetinden kurtar! (Şehnameden Seçme Hikayeler)
  • Kızgınlık anında yargı verme. Şu sebeple, bu şekilde işlerde acil, pişmanlık verir. (Şehname 3)
  • Fakat, verdiğini sonunda geriye alacak olduktan sonrasında, verdiğin ha toprak olmuş, ha mercan… ne kıymeti var? (The Epic of Kings- Hero Tales of Ancient Persia)
  • Bir filin bile sineğe zulm etmeye hakkı yoktur. (Rüstem ile Efrasiyab)
  • Barışı sağlamak için sakın bugünü yarına bırakma. (Rüstem ile Efrasiyab)
  • Nihayet, zulmün de bir ortası, bir sonu, bir sınırı ve bir sebebi olur… (Şahnâme)
  • Şu dönen felek, oldum olasıya hep böyledir. İnsana bazan sevginin balını yedirir, bazan da savaşın zehirini… (Şehname 4)
  • “Herkes biliyor ki ölümün elinden kaçıp kurtuluş asla mümkün olamaz!Ben bu konuda asla ve asla telaş ve korkuya kapılmıyorum!Benim artık bundan daha fazla ömrüm kalmadı.Demek ki bu dünyadan nasibim bu kadarmış!Kader insanın ömrünü ne eksiltebilir ne de ona bir an ekleyebilir!” (İskendername)
  • Ey yüce gökleri yücelten!
    Neden yaşlılığımda beni çaresiz bırakıyorsun? (İskendername)
  • Benim gözlerim üç km uzaklıkta ki siyah bir kumaşın üstündeki siyah bir karıncanın arka ayaklarını seçebiliyor . (Rüstem ile Efrasiyab)
  • Biz insanoğlu, başımıza taç da giysek, tulga da giysek, çoğumuz ölümün avıyız! (Şehname 2)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş