Eğitim

Thérèse ve Laurent – George Sand Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Thérèse ve Laurent – George Sand Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Thérèse ve Laurent kimin eseri? Thérèse ve Laurent kitabının yazarı kimdir? Thérèse ve Laurent konusu ve anafikri nedir? Thérèse ve Laurent kitabı ne konu alıyor? Thérèse ve Laurent PDF indirme linki var mı? Thérèse ve Laurent kitabının yazarı George Sand kimdir? İşte Thérèse ve Laurent kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: George Sand

Çevirmen: Volkan Yalçıntoklu

Orijinal Adı: Elle et Lui

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944887670

Sayfa Sayısı: 218


Thérèse ve Laurent Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu roman George Sand ‘ın sayısı epey kabarık olan aşk serüvenlerinden birinin, Alfred de Musset ile olan serüveninin öyküsüdür. Bu bakımdan da özyaşamöyküsel bir kıymeti vardır. Yazar küçücük ve ekndinden yana kimi değişimlerle duygusal yaşamının bir sürecini canlandırıyor. Kitap yayınlandıktan sonrasında epey dedikoduya niçin olmuş, hatta Alfred de Musset ‘nin kardeşi Paul de Musset kardeşini korumak için çaba sarfetmek amacıyla ‘Lui et Elle’ adıyla bir kitap bile çıkarmıştır.


Thérèse ve Laurent Alıntıları – Sözleri

  • Hayatı hem yaşamak hem de çalışmak için fazlaca kısa buluyorum.
  • … aşk üstüne basılıp geçildiğinde tekrardan ayağa kalkamayacak kadar duyarlı bir çiçektir.
  • Bu dünyada olması beklenenler çoğu zaman umulduğunun aksine gerçekleşirler.
  • Bir süredir günler asla bitmeyecek benzer biçimde uzun, sizce de o şekilde değil mi?
  • Ara sıra içimi daraltan sıkıntıyı kime çaba harcayarak dağıtacağımı bilemiyorum. Ne yazık ki durum bu şekilde!.. Bunları size anlatmalı mıyım? Hayır, duygularımı ilkin kendim çözümlemeli ya da çözümlesem bile sizi içimdeki fırtınayı paylaşarak üzmemeliyim.
  • Azla yetinmeyi biliyordum, fazlası bana ağır geliyor olmalı, dedikleri benzer biçimde muhteşem iyinin düşmanıymış.
  • Size kendi deneyimlerimin bana öğrettiğini tekrarlayacağım: Bu dünyada olması beklenenler çoğu zaman umulduğunun aksine gerçekleşirler.
  • Mutlu olma hakkını yitirmiş olsa da, kendisine olan saygısını koruyordu.
  • Sevme ihtiyacı içini kemirip bitiriyor ve günde yüz kere kendi kendine ürküntüyle, yaşamın onu şimdiden yeterince yıpratıp yıpratmadığını, mutlu olmaya kafi gelecek gücü kalıp kalmadığını soruyordu.


Thérèse ve Laurent İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Toksik bir birlikteliğin anatomisi kitap. İnişli çıkışlı , yaş farkının birlikteliğin dinamiklerini belirlediği bir bayan adam anlatısı. Anlık kararların bir insanoğlunun kaderinde ne denli mühim bulunduğunu okuyoruz kitapta. Sonu , finali ders durumunda. (yasin itina)

Aslında kitap George Sand’ın Alfred de Musset’le yaşamış olduğu aşkı mevzu alıyor. Fakat roman içindeki karakterleri Laurent ile Thérèse olarak ele almış ve her iki karakterde ressam olarak tanımlanmıştır. Felsefeye dayalı olarak anlatılan hanım adam ilişkilerini okuduğumuz kitapta kadının Laurent ve Palmer’la yaşamış olduğu ilişkilerin çıkmazını okuyoruz. Aslında Thérèse daha evvelinde bir evlilik yapmış ve erkeklere, aşka, kadınlığına inancı kalmamıştır. Yaşadığı mutsuz ve sorunlu evlilikle kaybetmiş olduğu çocuğunun acısı onu bir başkasıyla ilişki yaşamaktan alıkoymaktadır. Fakat Laurent’in aşk itirafı, sonsuz dostluğu, ikili uyumları onu derinden etkilemektedir. Hepsi sonucu Laurenti hayatına bir sevgili benzer biçimde kabul etmesini sağlarken mutsuzluğu da bununla beraber getirmiştir. Laurent her ne kadar Thérèse’yi sevse de kendi kişiliği ve iç dünyasında yaşamış olduğu karmaşa sebebiyle ona mutluluğu yaşatamamaktadır. Ne Thérèse’yle yapabilmekte ne de Thérèse’siz yapabilmektedir. Gelgitleri olan Laurent hikayenin hanım karakterini de negatif yönde etkilerken onu aşk anlamında devamlı kendinden uzaklaştırmaktadır. Thérèse ona karşı devamlı anne şefkatiyle ve bir dost olarak yaklaşsa da bir halde onun için Laurent zaaf haline dönüşmüştür. Ne yaparsa yapsın onu affetmekte ne olursa olsun onu hayatından çıkaramamaktadır. Bir öteki taraftan Laurent’in davranışları yüzünden birlikteliğin bitmesi peşinden, uzun süredir fazlaca yakın arkadaşı olan Palmer’ın Thérèse’ye karşı gizli saklı aşkını itiraf etmesi yeni bir şeyleri başlatmıştır. Thérèse Palmer’da mutluluğu yakalayabileceğine inansa da işler {hiç de} bu şekilde gitmez. Thérèse’nin Laurent’in hayatından çıkmasına, onu bir dost, sırdaş, eski bir yoldaş olarak görmesine karşın Laurent devamlı bundan daha fazlasını istediği için peşini bırakmamaktadır. Laurent Thérèse’nin yaşamını alt üst etmekte ve kafasını karıştırmaktadır. Bir taraftan Palmer’da görmüş olduğu kıskançlık emareleri Thérèse’yi negatif etkilerken, Laurent’in ona tekrardan başlama teklifleri Palmer’ın aradan çekilmesine sebep olmuştur. Vazgeçemediği Laurent’iyle asla yapamayacağını anlaması için türlü üzüntüler yaşamak zorunda kalsa da buna son verir. Biranda Thérèse için her şey yoluna girecektir. Fakat bu iyi mi ve ne süre olacak? Pek tahmin edilebilecek şekilde sonlanmayan kitap, sonunda okuruna da rahat bir nefes aldırıyor. Yine bir kadının iç dünyası, çıkmazlar, sevgi arayışı ve hanımla adam ilişkisini inceleyen kitap, birazcık ağır ilerlerken oldukça çok betimlemeyle dolu. Bu fazla betimlemeler yer yer vakası, mekanı, kişileri detaylandırsa da okura bıkkınlık verebiliyor. (İncilay Yaman)


Thérèse ve Laurent PDF indirme linki var mı?


George Sand – Thérèse ve Laurent kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Thérèse ve Laurent PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı George Sand Kimdir?

19. yüzyıl, şüphesiz, edebiyat tarihinde eleştiri ve nitelikli yapıtların üretimi alanında en mühim yüzyılıdır. Devrin burjuva sınıfının zeka inceliği, iyi ile fena yapıtı birbirinden ayırabilme benzer biçimde özelliklerini göz önünde bulundurduğumuzda, kendini öteki çağlardan ayıran değişik bir cemiyetin oluşumuna tanıklık ederiz. Elbette bu kadar değil; yayıncılık alanında devrim niteliği taşıyan değişimlerin getirmiş olduğu birçok yeni gazete ve dergilerin bu alana dahil olması ve üniversite çevresinin de bu edebî hareketlenmede kendine yer bulması, yeni polemiklerin oluşmasına ve bu süreci öteki dönemlerden daha yürekli ve üstün kılmasına sebeptir. İşte bu çağ, Tanrı’yı duyma ve güzelliğin sırrını anlama arzusuyla, insanoğlu için en büyük meselenin aşk ve açlık bulunduğunu yazdıklarıyla ısrarla korumak için çaba sarfeden Aurore Dupin’in (Duderant Baroniçesi) doğduğu çağdır. Oğlak Yayınları tarafınca piyasaya sürülen “George Sand-Hayatımın Hikâyesi” adlı kitap, bizi devrin bu mühim hanım yazarının bir ihtimal marazî ruhuna değil fakat dünyadaki seyahatine çağrı ediyor. Asıl adı Aurore Dupin olan Sand, 1804’te Paris’te doğar. İtalya ordusunda subay olan babasının 1808’de görevi dolayısıyla Madrid’e gitmesiyle 1812’ye kadar bu şehirde kalır. Babasının ani vefatıyla beraber Mayıs 1812’den itibaren büyükannesi ile yaşamaya süregelen Sand burada dilbilgisi, Latince ve bilim öğrenimi görürken bununla birlikte müzik eğitimi de alır. Ocak 1818’de Paris’teki İngiliz Dame Agustine Manastırı’na girmesiyle Sand’ın hayatında mistik bir süreç adım atar. Bu süreçte, büyükannesinin ölmesiyle beraber yazar kendini büyük bir boşlukta bulur ve annenin hegemonyasından da kurtulmak amacıyla bir imparatorluk baronunun oğlu olan subay Casimir Dudevant’la evlenir. Artık can sıkıntısının sık sık yer değiştirdiği, mutluluğun sorgulandığı, mutsuzluğunsa kâğıtlara teslim edilmiş olduğu yeni bir süreç adım atmıştır: Le voyage chez M. Blaise-1829… 1831 yılı Sand’ın edebiyat yaşamına artık iyiden iyiye atılmış olduğu senelerdir. Paris’tedir ve daha şimdiden Balzac, Latouche, Felix Pia benzer biçimde birçok yazarla ilişki kurmuştur. Kocasından da ayrılan George Sand’ın kendini devrin edebiyat ortamında var etme mücadelesinde ilk ürünü Jules Sandeau ile 1831 Aralık sonunda piyasaya sürülen Pembe ve Beyaz adındaki romandır. Bu romanda imza J.Sand’a aittir (bu mahlas, sevdiği olan Jules Sandeau’dan gelir.) Ve ertesi yıl, G.Sand imzasıyla büyük ilgi uyandıran “Indiana” ve “Valentine” adlı iki romanı yayımlanır. 1833’ten 1835’e kadar son zamanların en büyük şairlerinden Alfred De Musset ile bir ilişki yaşar. 1838’e kadar olan süreçte Sand birçok roman yazar. Bunlardan en önemlisi 1837 tarihindeki “Mauprat”tır. Görüldüğü suretiyle Sand’ın yaşamı devamlı yazmak ve dönemin mühim kişilikleriyle yaşanmış olan aşklarla geçer. Kısa devam eden ilişkiler ve bunların getirmiş olduğu açmazlar, onu kısa süreli de olsa insancıl (!), birazcık da yavan bir mistisizme yönlendirir. Bu dönemde en uzun ilişkisini yaşayacağı Chopin ile tanışır. Nohant-Paris içinde yazmaya devam eder. Daha fazlaca toplumcu eğilimli olan bu yeni romanlar pek hoş karşılanmaz. Biraz da bu durumun getirmiş olduğu değişik bir duyarlılıkla kır romanları yazmaya adım atar. Bu devrin en mühim romanı: “Şeytanlı Göl”dür. Hep Tanrı’yı aradı fakat… 1848’de süregelen ihtilalle beraber Sand, politik hayata karışma arzusuyla kendini yine Paris’te bulur. Kısa süreli bazı siyasal çalışmalardan sonrasında 1849’da tekrar dönmeme sonucu üstüne Nohant’a gider ve politik yaşamdan kendini soyutlayarak daha fazlaca tiyatro eserlerine yönelir. Bu alandaki mühim eserleri, “Claudie”, “Mauprat”, “Flaminio” ve “Maitre Fauilla”dır. Nihayetinde mütevazi ve sakin bir yaşamın içindedir artık. 1856’dan itibaren Nohant’ta yazarak, botaniğe merak sararak ve tiyatro düzenleyerek vaktini geçirir. Bu sakin yaşam içinde hayatına rastlantı eden en mühim vaka, 1857’de Flaubert’le tanışmasıdır. Sand, ölümüne kadar kâh aşk romanı kâh kır romanları yazmış, geriye onlarca ilişki, yüzlerce yapıt ve sonuçsuz kalan Tanrı arayışını bırakmıştır. George Sand, coşkun ve ihtiraslı tabiatıyla yaşamış olduğu devrin neredeyse tüm yazınsal ve toplumsal cereyanlarına sürüklenmiş, Musset ve Chopin benzer biçimde büyük dehalarla girmiş olduğu ilişkilerle (suni da olsa) yazdıklarına bir güzel duyu duygusu kazandırmayı becerebilmiş bir bayan yazar olarak XIX. yüzyıl edebiyatında iz bırakabilmiştir. Sonuç olarak bence, onun yazarlığını ne Baudelaire’in: “George Sand; tüylerim diken diken olmadan düşünemiyorum bu aptal yaratığı, o ki hiçbir süre sanatçı olamadı.” sözü derecesinde aşağılayabilir ne de M. Caro’nun: “George Sand; şüphenin ince azabına karışan o şekilde insan üstü emelleri temsil ediyor ki…” sözü mertebesine kadar yüceltebiliriz. Ama Sand’ın yaşam hikayesi asla kuşku yok ki yazar olsun olmasın, birçok insanoğlunun hayretle ve imrenerek bakabileceği bir tutku ve özgürlükle örülüdür. Hayatımın Hikayesi – George Sand


George Sand Kitapları – Eserleri

  • Lavinia
  • Lanetli Göl
  • Thérèse ve Laurent
  • İndiana
  • Hayatımın Hikayesi
  • Lelia
  • Köyün ikizleri
  • Leone Leoni
  • Consuelo 1
  • Şeytan Gölü
  • Consuelo III
  • Gizli Günlük
  • Paris’in Kızları


George Sand Alıntıları – Sözleri

  • Tüm hisler, duyula duyula körleşir. (Lelia)
  • Bir kadının haiz olabileceği en bahtsız karaktere büründüm, hayalperest oldum. (Leone Leoni)
  • ” Indiana , mutluluğa devamlı ulaşılabilir. Bazen yakalamak için elini uzatman yeter .” (İndiana)
  • Onu aradığımızda bulamayız da, beklemediğimiz süre kendisi ayağımıza gelir. (Şeytan Gölü)
  • … aşk üstüne basılıp geçildiğinde tekrardan ayağa kalkamayacak kadar duyarlı bir çiçektir. (Thérèse ve Laurent)
  • Mutlu olma hakkını yitirmiş olsa da, kendisine olan saygısını koruyordu. (Thérèse ve Laurent)
  • …Ne var ki sizin acımanız üzüntülerimi gideremez… (Lanetli Göl)
  • Hayallerinin hazinesini zekice kullan, dikkatle sakla, idareli harca. Bu sebeple düşüncenin ateşliliğine, duygularının kaygı veren ıstırabına boyun eğeceğin gün altın ve elmastan yapılmış putunun kaba bir balçığa döndüğünü göreceksin. (Lelia)
  • Aşk kadının erdemidir. Kadın, aşk uğruna işlediği günahlarla gurur duyar. (İndiana)
  • Anneciğim, bembeyaz ve buz gibiydi. Cennette ısınsın diye, teyzem, her akşam, bana yakarma ettirdi. Acaba cennette midir şimdi? (Lanetli Göl)
  • Sevmekten ve yaşamaktan korkuyorum. (Lelia)
  • İnsan kalbi hiçbir süre derinliğine girilememiş ve girilemeyecek olan bir ıstıraplar uçurumudur. (Şeytan Gölü)
  • “Aslında suçlu olan siz değilsiniz. Ben fazlaca akılsızlık ettim. Sizin yüreğiniz kurak değildi, yalnızca benimkine kapalıydı. Siz bana yalan söylemediniz, ben kendimi aldattım. Siz ne yalancı ne de duyarsızdınız. Yalnızca, beni sevmiyordunuz.” (İndiana)
  • Hayat kırıklıkları… (Lelia)
  • #şeytanlıgöl #georgesand
    ️Hayır, bizi ölüm değil, yaşam ilgilendiriyor. Biz mezarın ötesindeki yokluğa da, zorlama bir özveriyle elde edilmiş esenliğe de inanmıyoruz. Verimli olmasını dilediğimiz içindir ki, yaşamın mutlu olmasını istiyoruz. Zenginin ölümüne yoksulun sevinmemesi için, Lazar gübrelikten kurtulmalı. Kimilerinin mutluluğunun kabahat sayılmaması ve Tanrının ilencine uğramaması için, hepimiz mutlu olmalıdır. Çifçi buğdayını ekerken, yaşam denen yapıt için çalıştığını bilmeli; çevresinde ölümün dolaşmasına sevinmemeli. Sonunda ölüm, ne gönencin cezası, ne de acının avuntusu olmalı. Tanrı ölümü, yaşamı cezalandırmak için de, ödüllendirmek için de, vermiş değildir. Bu sebeple ona bakılırsa yaşam kutsaldır, işte bunun için mezarın, mutlu olması istenmeyen insanların gönderileceği bir sığınak olması gerektir.
    Zamanımızın kimi sanatçıları, çevrelerine ciddi bir gözle bakarak üzüntüyü, yoksulluğun kötülüğünü, Lazar’ın gübreliğini betimlemeye çalışıyorlar. Bunlar, sanat ve felsefenin mevzuları olabilir, fakat, yoksulluğu öylesine çirkin, aşagılık, kimi süre da fena ve canicesine betimlemekle amaçlarına ulaşmış oluyorlar mı? Ve bunun tesiri, umdukları benzer biçimde yararlı mıdır? Bu mevzuda bir yargıya varamayız. “Ölülerin Dansı” yapıtının yaratıldığı dönemde, fena yürekli zengine, acık duran mezarında onu iğrenç kollarıyla kavramaya hazır ölümün gösterilmesi benzer biçimde.
    . (Şeytan Gölü)
  • “Hayatta aşktan başka bir gerçeklik olduğuna inanıyor musun? Bana sorarsan, ben inanmıyorum. Peki aşkı esinlemek ve hissetmenin kolay bir şey olduğuna inanıyor musun? Binlerce insan aptallara özgü aşktan başkasını tanımadan eksik ölüyor. Aşkı hissetme kapasitesine sahip bir kalp, yerini alacak başka bir şeyi boşuna arıyor ve belki de dünyadaki bütün kucaklaşmalarından aşkı göklerde aramak üzere bakir çıkıyor. Ah! Tanrı bu derin, şiddetli, tarifsiz duyguyu bize yeryüzünde verdiğinde artık cenneti istemek ya da beklemek gerekmiyor Juliette. Çünkü cennet, iki ruhun bir aşk öpücüğünde birbirine katışmasıdır. Bunu kutsal bir adamın ya da bir iblisin kollarında bulmuşsun ne fark eder?” (Leone Leoni)
  • Mutlu insan, işini bilen, çalışan, özgürlüğünü; zekasını kullanarak gören, duygu ve mantığıyla yaşayan, kendi yapıtını anlayan, Tanrı’nın yapıtını sevme olanağı gören insandır. (Şeytan Gölü)
  • Bu insanoğlunun doğasıdır;devamlı sahib olmadığı şeyler için çabalar. (İndiana)
  • Ayrıca onun ruhundaki yalınlığı, sizin ruhlarınızdaki düzmece ışıklara yeğlerim. (Lanetli Göl)
  • “Neden bu kadar fazlaca dostumuz var? Birbirimize yetemez miyiz?” (Leone Leoni)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş