Eğitim

Troialı Kadınlar – Seneca Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Troialı Kadınlar – Seneca Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Troialı Kadınlar kimin eseri? Troialı Kadınlar kitabının yazarı kimdir? Troialı Kadınlar konusu ve anafikri nedir? Troialı Kadınlar kitabı ne konu alıyor? Troialı Kadınlar PDF indirme linki var mı? Troialı Kadınlar kitabının yazarı Seneca kimdir? İşte Troialı Kadınlar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Seneca

Çevirmen: Çiğdem Dürüşken

Orijinal Adı: Medea, Troiades

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944885744

Sayfa Sayısı: 160


Troialı Kadınlar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Seneca (İÖ 4 – İS 65): Devlet adamı ve filozofluğunun yanı sıra Roma tarihinin en mühim söylev ustalarından biri ve tragedya yazarıdır. Antik Yunan tragedyalarına ilişkin temaları Roma’ya özgü süslemelerle bir kez daha ele almıştır. Sahneye konmak için değil, daha fazlaca okunmak için yazılan bu tragedyalar 16. yüzyılda İtalyan hümanistleri tarafınca tekrardan keşfedilmiş, Rönesans yazarlarına örnek oluşturmuştur.

Troialı Kadınlar savaşın acımasızlığını, sınırsız isteklerin ağır bedellerini, yaşamın bilinmezlikleri karşısında insanoğlunun güçsüzlüğünü yakılan ağıtlar içinde binlerce yıl öteden günümüze taşımaktadır.


Troialı Kadınlar Alıntıları – Sözleri

  • “Öldükten sonrasında nereye gideceğini mi soruyorsun?
    daha doğmamışların yanına.”
  • Hiç umudum kalmadı, iyi günler gelecek diye, fena günlerse geliyor bir yol bulup kendilerine.
  • “Ama ne diye ağlarsın, ey ayak sürüyen yaşlılık,
    viran olmuş bu kentin yıkıntılarına? Baksana, ey bahtsız,
    şu yeni yaslara; eski bir acı artık Troia.”
  • Hiç kimse zavallı değildir, başkasıyla kıyaslanmazsa.
  • “vakit, yutuyor hepimizi.”
  • “Her vakit, ah devamlı kıskanç şu insanoğlunun acısı,
    sevinir, kendisi elem çeken görmüş oldu mü,
    tek başına ceza çekti mi, üzülür.”
  • “fakat ben gözlerimle görüyorum, görüyorum.
    Güneş doğuyor,
    vuruyor ışıkları şu yamacın doruklarına,
    kovmuş gün geceyi”
  • “Hiçbir yasa mahkûmu bağışlamaz, ya da cezasını
    vermeden bırakmaz.”
  • “…hepimiz onu övgülerle terennüm edecek,
    asla bilinmeyen ülkeler bile bu büyük adı işitecek.”
  • “kim kaptırırsa ruhunu mutluluğa safça,
    baksın bana, bir de sana, ey Troia”


Troialı Kadınlar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Savaşın Ardından Geriye Kan, Kül ve Gözyaşı Kalır: Troialı Kadınlar: “Ölüm her şeyi eşit kılar.” – Seneca
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Romalı felsefeci yazar/i8990’nın yaşamı, felsefesi ve eserlerine değindikten sonrasında tragedyanın esin kaynakları ve mitoloji ile olan bağlantılarına geçeceğim. Son olarak Seneca’nın anlattığı hikâyeyi karakterler üstünden ele alarak değerlendirmeye çalışacağım. Zaman ayırıp okuyacak olanlara teşekkür ederim.
2. Seneca Kimdir? Hayatı Hakkında Özetlemek gerekirse:
Tam adı Lucius Anneus Seneca olan yazar, felsefeci ve devlet adamı, M.S. 3 senesinde dünyaya geldi. Roma İmparatorluğu’nun sınırlarını genişlettiği bir dönemde, fethedilen topraklardan önde gelen Hispania’nın Corduba kentinde dünyaya geldi. Günümüzde İspanya sınırları içinde kalan bu bölge, zamanında tam anlamıyla bir Roma kentiydi ve Seneca da Roma kültürü içinde büyüdü. Ozan yazar/i13070, Seneca’nın ailesi için minimum 3 kuşaktır yazınsal anlamda mühim kişilikler çıkardığını söyler. Ufak yaşlarda babası tarafınca imparatorluğun başkenti Roma’ya getirilir ve burada eğitim alması sağlanır.
“Yaşlı Seneca” olarak da malum babası L. Anneus Seneca, hatip kimliğiyle malum ve retorik alanında kitaplar yazan elit bir kişilikti. Babası, tıpkı büyük oğlu Novatus benzer biçimde Seneca’nın da siyasete yönelmesi yada hatip olmasını arzulasa da, Seneca felsefeye yöneldi. Pythagorasçı felsefeci Sotion ve Stoacı felsefeci Attalus’tan almış olduğu dersler onun Yunan felsefesine büyük bir sevgi duymasına yol açtı ve geleceğini şekillendirmesinde mühim rol oynadı.
Seneca’nın yaşamı da tıpkı ülkesi benzer biçimde çalkantılarla geçti. Mısır, Pompei, Korsika benzer biçimde dünyanın değişik bölgelerinde yaşamak mecburiyetinde bırakıldı. Avukatlığın peşinden devlet kadrolarında yer kabul eden yazar/i8990, siyasal hayatında birçok problem yaşadı. Bir dönem sürgün yaşamı da yaşayan Seneca, kendini Roma’nın ünlü siyasal komploları içinde buldu ve nitekim ölümü de bu sebeple gerçekleşti. İmparator Nero tarafınca kendini öldürmesi söylendi ve bu buyruğa boyun eğerek M.S. 65’te yaşamına son verdi.
3. Felsefesi ve Eserleri Hakkında Özetlemek gerekirse:
“Keşke artık insanlar her şeyi kavrayabilse, hakikat de açık ve kabul edilmiş olsa!” -Seneca
Stoacı felsefeci olarak malum Seneca, Antik Yunan’da doğan Stoa felsefesinin Antik Roma’daki en büyük temsilcisi oldu. Kıbrıslı yazar/i109079’la süregelen Stoacılık, aslı itibarıyla doğayla uyumlu yaşam anlamına gelir ve insanoğlunun doğadan bağımsız bir halde yaşamamasını salık verir. Temelde yazar/i514 çi geleneğe dayanan Stoacılık, yazar/i94650 ve yazar/i21433’in kurucuları içinde olduğu kinik felsefenin açıklarından yola çıkarak, (bakınız: kitap/kitap–236454) daha derli toplu ve doğayı örnek alan, sevgi temelli bir felsefe kurma düşüncesiyle ortaya çıkmıştır.
kitap/kitap–89748, kitap/kitap–139323 (incelemesi için bakınız: gonderi/142646095), kitap/kitap–45499, kitap/kitap–25668 benzer biçimde stoacı felsefe üstüne inşa etmiş olduğu eserleriyle tanıdığımız Seneca hem de fazlaca iyi bir tragedya yazarıdır. Antik Yunan’ın kuvvetli tragedya yazarları yazar/i6712, yazar/i5871 ve yazar/i2827’tan almış olduğu bayrağı Roma semalarında dalgalandırmış ve konusunu mitolojiden alan 10 tragedya eseri kaleme almıştır. Fakat onun eserleri daha fazlaca okunmak için yazılmıştır, sahneye konmak için değil. Bu sebepledir ki yazınsal anlamda fazlaca daha güçlüdürler. Yazdığı 10 tragedyanın içlerinden birinin ona ilişkin olup olmadığı tartışmalı olsa da, 3’ü Türkçede de yayımlanmıştır: kitap/kitap–22830, kitap/kitap–22824 ve kitap/kitap–28548
4. “Troialı Kadınlar” Tragedyasındaki Karakterlere Dair:
Romalı bir yazar tarafınca kaleme alındığı için karakterlerin Latince adı kullanılmıştır. Parantez içinde daha çoğunlukla bildiğimiz Yunancalarını ekledim:
Hecuba (Hekabe): Troai Kralı Priamos’un karısı ve Hector, Paris, Kassandra da dahil olmak suretiyle tam 19 çocuğunun anası. Savaşın peşinden acılar yaşamaya devam eden Troailı kadınlardan biridir.
Agamemnon: Kral Agamemnon, Menelaos’un kardeşi ve Klytaimestra’nın kocasıdır. Elektra, Orestes ve İphigeneia’nın da babalarıdır. İlyada’da Achilles’le olan tartışması meşhurdur. Bu tragedyada ise Achilles’in oğlu Prrhus ile tartışır.
Talthybus: Agamemnon’un habercisidir. Savaşa katılır ve üstüne düşen görevleri yerine getirir.
Calchas (Kalkhas): Yunan Mitolojisi’nde Kassandra ile beraber en büyük kahinlerden biri olarak anılır. yazar/i7219’un “kitap/kitap–198788” adlı romanı, döneme dair okunabilecek kitaplar arasındadır. Homeros ise İlyada’da Calchas’ı şu şekilde anar:
“Kalkhas, Thestor’un oğlu, tanrı sözcülerinin en büyüğü,
biliyordu her şeyi, geçmekte olanı, geçmişi, geleceği.
Phoibos Apollon verdiydi bu hüneri ona,
bu hünerle geldiydi ta İlyon’a Akhaların gemileri.”
Helena: 10 yıl sürecek ve sayısız insanoğlunun ölümüne yol açacak olan Troia Savaşı’nın yaşanmasına sebep olan hanım olarak bilinir genel anlamda Helena. yazar/i6712, “kitap/kitap–50393” adlı oyunuyla bu mitin altını oyar ve değişik açılardan yaklaşır. Paris’in Hector ile beraber gittiği Yunanistan’dan gelin olarak Troia’a getirilir. O da artık bir Troialı hanımdır ve bu oyunda karşımıza çıkar. Üstüne yöneltilen suçlamalarla baş etmek zorundadır.
Prrhus (Neoptolemos): Achilles’in oğlu. Kehanet gereği Troia Savaşı’na iştirak etmesi zorunludur. yazar/i5871’in “kitap/kitap–31498” adı oyunu buna yöneliktir. Seneca’nın tragedyasındaki görevi ise daha acımasızdır. Yine kehanet gereği hareket etmek zorundadır Prrhus ve babasına adak olarak sunulan Polyxena’yı gözünü kırpmadan öldürecektir.
Andromacha (Andromakhe): Hector’un eşi olarak bildiğimiz Andromacha, Astyanax’ın da annesidir. Troai’nın düşmesinden sonrasında büyük acılar yaşayan Troialı kadınlardan biridir zira Achilles’in oğlu Prrhus’a köle olarak verilir ve yüreğinde birçok ölümün acısını taşır.
Ulysses (Odysseus): İlyada’nın mühim kahramanlarından Ulysses, dünya edebiyatının en mühim karakterlerindendir. İthacalı Ulysses’in Troia Savaşı sonrasında eve dönüş yolculuğu Homeros’un kitap/kitap–1955 destanında anlatılır. Dünya edebiyatının mühim isimlerinden yazar/i2953 ise meşhur kitabı “kitap/kitap–6155″i kaleme alırken ondan esinlenir. Bu tragedyada ise gene kurnazlığı ve zalimliğiyle çıkar karşımıza.
Astyanax: Hector’un savaşın peşinden hayatta kalan oğlu ve Troai’nın son varisi. Ulysses, kehanet gereği Astyanax’ı almak için gelir ve karşısında Andromacha’yı bulur. Astyanax, cesurca yürür ölüme zira yazgısı bunu gerektirir.
Polyxena (Polyksene): Hecuba ile Priamos’un en minik kızları. İlyada’da adı geçmemesine karşın, tragedya yazarları tarafınca detaylıca işlenir. Sessiz karakter olarak çıkar karşımıza Polyxena ve oyun süresince asla konuşmaz. O da kaderini kabullenenler arasındadır. Achilles’in mezarına kurban olarak sunulacaktır. Canını alacak şahıs ise Achilles’in oğlu Prrhus’tur.
Troialı Kadınlar Korosu: Seneca, Yunan tragedyasındaki “Koro” görevini Troialı Kadınlar’a vermiştir. Oyunun çeşitli anlarında sahne alarak yaşananlara dair görüş bildirirler.
5. Homeros ve Troya Savaşı:
“Ama ne diye ağlarsın, ey ayak sürüyen yaşlılık,
viran olmuş bu kentin yıkıntılarına? Baksana, ey bahtsız,
şu yeni yaslara; eski bir acı artık Troia.” (sayfa 5)
Dünya edebiyatının ilk örneklerinden olmasına karşın çok önemli bir dil ve ifade örneği olan kitap/kitap–1953, günümüzden 3200 ilkin gerçekleştiği rivayet edilen Troya Savaşı’nı mevzu alır. yazar/i1047’un benzeri olmayan diliyle okuduğumuz bu çok önemli yapıtta anlatılan harp kendinden sonraki tüm dünya edebiyatını etkiledi. Fakat günümüze uzanmadan ilkin derhal Homeros sonrası döneme, Dionysos kültünün Yunanistan’a hakim olmaya başladığı zamana gidelim.
yazar/i2827, yazar/i5871 ve yazar/i6712 benzer biçimde tragedya yazarlarının eserleri Yunan mitolojisinden esinlenerek kaleme alınmışlardı. yazar/i1047 ve yazar/i12333 benzer biçimde ozanların eserleri de öteki büyük esin kaynakları olarak çıkar karşımıza. Ardından oluşmaya süregelen komedya benzer biçimde türlerle de genişleyen yelpaze, bir başka büyük uygarlık Roma’ya sıçramıştır. yazar/i8942, yazar/i10219 benzer biçimde büyük ozanların yanı sıra, yazar/i34346, yazar/i24485 ve yazar/i8990 da tragedya ve komedya benzer biçimde dallarda yapıt vererek Yunan kültürünün Roma’daki temsilcileri olmuşlardır.
Yunan Mitolojisi unsurları aynı şekilde Roma Mitolojisi’ne kaymış ve Latin yazarların ana esin deposu olmuştur. Homeros’un kitap/kitap–1953’sıyla gün yüzüne çıkan Troya Savaşı hakkında yazan yazarlardan biri ise Seneca’dır ve Troades adlı oyunu yazar/i6378 tarafınca dilimize “kitap/kitap–219837″ olarak çevrilmiştir.
6. Seneca’nın Bakış açısından Troia:
“Ah şu gelip geçici ömür nasıl da pamuk ipliğine bağlı!” (sayfa 57)
yazar/i6712’in “kitap/kitap–154686” eseri bire bir tercüme olduğundan gerçek anlamda bayanlara odaklanır fakat Seneca’nın eseri Türkçeleştirilirken “Kadınlar” ibaresinin eklenmesi çevirmenin tercihi olarak görülüyor. Yine de bunun yanlış bir tercüme olduğu söylenemez zira Seneca da tragedyasında bayanlara yer vermiş. Kadınların çevresinde dönen bir oyun olmasa da, Troialı Kadınlar’ın acıklı yaşamlarına geniş yer verildiğini görüyoruz.
yazar/i8990’nın tragedyası bizleri Troia’nın yıkıldığı güne götürüyor. Yunan ordularının tam 10 yıl süresince kuşattığı fakat bir türlü ele geçiremediği efsanevi şehir Troia onca senenin peşinden artık zayıf düşer ve yıkılır. Nice Yunan ve Anadolulu kahramanın uğruna canını verdiği kentin yıkıntıları arasındayız. Troia’nın büyük savaşçısı Hector da ölenler arasındadır. Troia Kralı Priamos’un eşi Hecuba karşılıyor bizi ilk dizelerde. Onun ağıtlarıyla tekrardan yaşanıyor acılar. Savaşın gerçek yüzü gösteriyor kendini bu satırlarda. Evlatları Paris ve Hector’u yitirmenin acısıyla beraber şu cümleleri kuruyor Hecuba:
“Kim krallığına güvenip yargı sürerse gururla
Büyük sarayında. Kararsız tanrılardan asla korkmadan,
Kim kaptırırsa ruhunu mutluluğa safça,
Baksın bana, bir de sana, ey Troia”
7. Hecuba’nın Kara Yazgısına Dair:
İşte bak, kaç şahıs kaldık o koca alaydan:
bir gömüt, bir çocuk, bir esir! (sayfa 32)
Bahtsız ve doğurgan bayanı simgeliyor yazar/i1047’un metninde Hecuba. yazar/i6712 ve yazar/i8990 benzer biçimde tragedya yazarları da bu acıklı karakteri ayrı ayrı işleyerek onun acılarına daha yakından bakıyorlar. Bir annenin feryatları inletirken yeri göğü ve harp yanında sayısız canı alıp terk etmişken Troia topraklarını, hemen hemen acılar son bulmamıştır. Yunan (Akha) gemileri deniz kenarında beklemektedir fakat bir türlü yelken açılamaz. Kaderin Troia üstüne yazılan satırları hemen hemen son bulmamıştır. Tüm yiğit savaşçılarını kaybeden şehirden geriye yalnızca yaşlı hanımefendiler, analar ve çocuklar kalmıştır. Buna karşın kâhine bakılırsa hâlâ ölmesi ihtiyaç duyulan kişiler vardır yoksa Akha orduları asla yelken açıp eve dönemeyeceklerdir. Kehanetler yerine getirilmelidir.
Troialı Kadınlar Korosu girer bu sırada devreye. Troia’nın peşinden yakılan ağıtlar, Hector ve Priamos ile devam eder. Savaş bitse de, acılar hemen hemen tazedir ve yitip giden canlar hüzünle anılırlar.
Hecuba, hemen hemen Paris’e hamileyken alev alev yanan bir meşaleye can verdiğini ve bu meşalenin Toria’yı yıkacak bir ateş bulunduğunu söyleyerek yaşananları fazlaca öncesinden bildiğini söylüyor. Kahin Kassandra’dan fazlaca ilkin Troai’nın sonunu görmüştür ve tüm yaşananlardan kendisini görevli meblağ. Kendisine ek olarak öteki büyük görevli şahıs ise Helena’dır. Troia Savaşı’nın ortaya çıkmasında büyük role haiz olan Helana’ya karşı sitemini dile getirir Hecuba ve onun savaşı önleyebilecekken durup seyrettiğini dile getirir. Paris’in Akhalar’dan gelin olarak getirmiş olduğu Helena, birçok uygarlığı karşı karşıya getiren büyük Troai Savaşı’nın başlamasına sebep olmuştur. Nice canlar ölüp giderken Helana hâlâ hayattadır ve bu durum Hecuba’yı öfkelendirir.
Konuya dair daha detaylı okumalar yapmak ve karakterleri değişik açılardan gözlemlemek için yazar/i6712’in kitap/kitap–50393, kitap/kitap–50394, kitap/kitap–161541, kitap/kitap–21959, kitap/kitap–17133, kitap/kitap–263998 adlı tragedyaları okunmalıdır. yazar/i5871’in gene Troia Savaşı ekseninde yazdığı kitap/kitap–31498, kitap/kitap–14369 ve kitap/kitap–73171 benzer biçimde tragedyaları da okunmalıdır.
(Resos incelemesi için bakınız: gonderi/153215312 Philoktetes incelemesi için bakınız: gonderi/157621148
Aias incelemesi için bakınız: gonderi/125202526
Elektra incelemesi için bakınız: gonderi/153531923 )
8. Agamemnon ve Prrhus Anlaşmazlığı ve Achilles’e Sunulan Adak:
“Hiçbir şey kalmaz ölümden sonrasında, ölüm söylediğin esasen bir hiçlik,
hızla koştuğumuz yaşam yolunun bitiş çizgisi.
Hırslılar bıraksın umutlarını, korkaklar da tasalarını:
açgözlü boşluk ve vakit yutuyor hepimizi.” (sayfa 26)
Neoptolemos ismiyle de malum Prrhus, Achilles’in kuvvetli, kudretli erkek evladıdır. Achilles’in hayattayken Agamemnon’la tartışması ve anlaşamaması benzer biçimde, oğlunun da tartıştığını görüyoruz. Karşılıklı olarak oldukça sert söylemlerde bulunarak birbirlerini aşağılarlar. Agamemnon Achilles’in anısına saygısızlık ederek ona da fena sözler söyler ve Prrhus’tan aynı seviyede karşılık alır. Yunan gemilerinin denize açılamamasından dolayı her insanın üstünde gerginlik vardır ve bu ordu içinde huzursuzluklara sebep olur. Herkes yorgundur ve bir an ilkin eve dönmek istemektedirler.
Bu duruma neyin sebep bulunduğunu idrak etmek için kâhin Calchas çağırılır ve o, gelecekte yaşanması olası vakaları öncesinden söyleyerek ölmesi ihtiyaç duyulan kişileri söyler. Andromacha ve Hektor’un oğlu, Troai’nın son varisi Astyanax ölmelidir. Zira büyüyüp de babası benzer biçimde kuvvetli güçlü olduğunda intikam almak isteyebilir ve tarih tekrardan tekerrür ederek savaşlar yaşanabilir. En iyisi bunlar yaşanmadan son vermektir. Kâhinin bir öteki kehaneti de Hecuba ve Priamos’un kızları Polyxena’nın, Achilles’in mezarına adak olarak sunulmasıdır. Bunlar olmadan gemiler hareket etmeyecek ve Troai’nın çileleri sona ermeyecektir.
Polyxena, gelinlikler içinde yürür Achilles’in mezarına. Ağzından tek bir söz dahi çıkmaz. Kaderine karşı bir kabullenmişlik vardır yüreğinde. Ölüme doğru yürümektedir büyük bir azametle. Etrafında öteki Troialı hanımlarla beraber. Troia’da artık ölümler ve düğünler birbirine karışmıştır. Polyxena’nın düğünü hem de ölümü de olur. Achilles’in oğlu Prrhus, tereddüt etmeden öldürür Polyxena’yı ve babasının mezarını kanla sular. Adak sunulmuştur.
9. Ulysses’in Hikâyedeki Rolü Üstüne:
“Zorunluluk hep baskın çıkar sadakate.” – Ulysses (sayfa 36)
kitap/kitap–1953’nın en mühim karakterlerinden önde gelen ve savaşın kazanılmasında büyük öneme haiz olan Odysseus’un Roma mitolojisindeki adı Ulysses’tir. Savaşın 51 günlük kısmı anlatılan İlyada’nın peşinden onu evine çıkmış olduğu yolculukta tekrardan okuruz. yazar/i1047’un kitap/kitap–1955 destanının ana kahramanı olan ve eve dönüş yolculuğu zorluklar içinde geçen Odysseus’un, bu yolculuğa hemen hemen çıkmadan, savaşın derhal arından neler yaptığını yazar/i8990’nın bu tragedyasında görebiliriz.
Kurnaz, parlak zeka, kuvvetli ve vatanını seven bir karakterdir Ulysses. Troia Savaşı’nda yer almak için İthaka Adası’ndan çıkar yola ve bir an bile tereddüt etmez. Savaşın son gününe dek de gene orada kalır. Türlü badireler atlatır, ölümlerden döner fakat o kurnazlığıyla nam salan biridir, hepsinden başarıya ulaşmış bir halde alnının akıyla çıkar. kitap/kitap–219837’daki görevi de gene sadakat üzerinedir. Zira ordunun denize açılması için ortaya atılan kehanetlere sadık olarak ihtiyaç duyulan görevi üstlenir ve Astyanax’ı bulmak için Andromacha’nın yanına gelir. Aynı zamanda zalim tarafını da görürüz Ulysses’in. Kendi halkının bekası söz konusu olduğunda karşısında kim olursa olsun duygusallığa yenilmez ve yapması ihtiyaç duyulan ne kadar acımasız olursa olsun yapar, asla geri adım atmaz.
10. Ölüm mü Daha İyidir Yaşam mı? Andromacha’nın Yazgısı:
“Hiç umudum kalmadı,
iyi günler gelecek diye, fena günlerse geliyor bir yol
bulup kendilerine.
Ümitler tükenince korkmak, ne korkulu.” -Andromacha (sayfa 28)
Andromacha da gözü yaşlı Troia hanımlarından biridir. Kocası Hector yiğitçe savaşarak can vermiştir. En azından ölüsünün peşinden mezarına saygısızlık edilmemesini ister fakat bir yanda da oğlu, Hector’un varisi Astyanax vardır. Tercihini kimden yana kullanacağını bilmesi imkansız. İçinde bulunmuş olduğu ağır ruhsal durum yazar/i8990’nın yazınsal gücüyle çok önemli bir halde aktarılır cümlelere. Yaşadığı gelgitler son aşama gerçekçi bir halde resmedilir. Ölüm ve yaşam içinde yapmak zorunda olduğu seçim onu yıpratır. Öylesine çaresizdir ki, bir an ölen insanoğlunun acı çekeceğini fakat yaşayan insan için bunun geçerli olamayacağını düşünür. Duyguları öylesine darmadağındır ki, azca kalsın Hector’u oğluna tercih edecektir. Neyse ki çabucak toparlanır ve hayatta kalan oğlunu saklamak üstüne plan yapar.
Fakat karşısında Akha ordularının en gözü pek, en kurnaz kişisi Ulysses vardır ve istediğini almadan yanından gitmeyecek kadar inatçıdır. Onu aşmak Andromacha için pek mümkün görünmemektedir. Tarih, Troia’nın acılarına bir yenisini daha katacaktır ve bu kadim şehir sayısız acıyla yoğrulacaktır.
11. Son Söz:
Her vakit, ah devamlı kıskanç şu insanoğlunun acısı,
sevinir, kendisi benzer biçimde elem çeken görmüş oldu mü,
tek başına ceza çekti mi, üzülür.” -Troialı Kadınlar Korosu (sayfa 61)
Astyanax ve Polyxena’nın ölümlerinin peşinden Yunanlar’ın gemileri nihayet denize açılır ve kendi yurtlarına doğru yola koyulurlar. Ölüm ve yaşam içinde sıkışmış olan Troialı hanımefendilerin son anlarına tanıklık ederiz fakat acılarının sonlanmadığını da biliriz. Savaşın yenilen tarafı olarak oğullarını, kocalarını, babalarını ve kardeşlerini yitirmiş olan Troialı hanımefendilerin hayatta kalanları kurayla birer birer Yunan askerlerine verilmektedir. Bu ağır şartlar altında nefes almaya devam eden hanımefendilerin çileleri ve acıları Seneca’nın etkisinde bırakan cümleleriyle ete kemiğe bürünüyor.
“Ölüm her şeyi eşit kılar” cümlesiyle ölüme olan bakışını dile getiren ve imparator istedi diye kendi ölümüne razı olan Stoacı felsefeci Seneca’nın ölümle içli dışlı olan bu tragedyası içinde birden fazla dram barındıran, unutulmaz bir klasik olarak binlerce senedir varlığını sürdürüyor. Homeros metinlerini okumuş olan, mitolojiye ve Troia Savaşı’na meraklı olan okurların kesinlikle okuması ihtiyaç duyulan bir kitap Troialı Kadınlar.
Keyifli okumalar dilerim.
“ Neler geçecek aklımızdan kim bilir, biz biçarelerin,
karalar yavaş yavaş küçülüp denizler gitgide büyüdükçe,
yüce Ida Dağı, uzaklara gizlenince?
O an oğul anaya, ana oğla
gösterecek Troia’nın yıkıldığı yöreyi,
“İşte Ilium orada, dumanların yükselip göğe, döne döne
kara bulutlara karıştığı yerde,” diyecek.
Bu işaretle görecek Troialılar yurdunu. “
(sayfa 62-63) (Bahri Doğukan Şahin)

Troialı Kadınlar: Güzeller güzeli Helen’in aşkı uğruna krallığını terkedip Truva Prensi Paris’le kaçmasıyla fitillenen savaşın feryadını ustalıkla işleyen Seneca öteki eserlerinde olduğu benzer biçimde karakterlerin mitolojiyle kişisel argümanlarını harmonize ederek bizleri mest etmeyi gene ve gene başarıyor…Seneca’nın zihnindeki Yunan kültürüne özgü kompartmanının ne kadar varlıklı bulunduğunu dilinin sadeliğinden anlıyoruz….Troialı Kadınlar,Truva şehri’nin hezimetinden sonraki süreçte acılarının yankısını dile getiriyor ,umutsuzluklarını göğüslerine saplanan acıyla birleştiriyor…Yiğit kocası Hector’u kaybeden Andromacha’nın kederinin, krallığının düşüşünün,halkının köle olarak soylulara verilişinin acı çığlığına tanık olan bir babanın hikayesi bu…Amansız bir aşkın tetiklediği bu muharebeye sahne olan Troya…Yüzyıllar geçse de kanlı yasını tutuyor Ulu Seneca yardımıyla yürekten hissediyoruz…(Eserdeki vakalar ve karakterlerin daha da bağdaşması için sizlere ”Truva:Bir Şehrin Düşüşü” adlı mini diziyi önermek isterim.)Mutlu hafta sonları temenni ediyorum.Keyifli okumalar… (Güner Esra Çetin)

Seneca’nın herhangi bir kitabını okuyup da aralarında beğenmediğim asla yok diyebilirim. Tragedyaları bir mükemmel. Bu kitap da onlardan biri. Homeros’un İlyada’sından yola çıkarak yazdığı bu kitapta İlyada’da yer edinen tanrı ve tanrıçaların konuşmalarına asla yer verilmemiş ve bu kitabına akıcılık kazandırmış diyebilirim. Kitapta Hecuba, Agamemnon, Helena, Andromacha karakterlerinin konuşmaları ağırlıklı içeriyor. Kitapta Hector’un ölümünden sonrasında olanları mevzu edinmiş.
Okuyun pişman olmazsınız. (Paragrafnbasi)


Troialı Kadınlar PDF indirme linki var mı?


Seneca – Troialı Kadınlar kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Troialı Kadınlar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Seneca Kimdir?

Roma’ya minik yaşta teyzesi tarafınca getirilmiş ve Mısır valisinin eşi olan bu kudretli kadının nezaretinde büyümüştür. Babası atlı sınıfına (equites) üyedir ve derlediği söylevlerle Latin edebiyatında Rhetor Seneca ve Stoacı terbiye görüşleriyle tanınan Seneka, ahlakın temeline doğaya uygun yaşama ilkesiyle, bir bilge idealini yerleştirmiştir. Zamanın toplumunu bir yırtıcı hayvanlar topluluğu olarak gören Seneka, bilge kişisini, kendi kendine yeten, hazza olmasıyla birlikte eleme karşı da duygusuz, korku bilmez, evrenin gerçek efendisi, erdemi özgür iradesinin sonucu olan ve ölümden korkmayan şahıs olarak tanımlamıştır.

Her ne kadar Stoacı maddeciliği benimsemiş olsa da, Tanrı’nın aşkın bulunduğunu öne devam eden Seneca, ergonomik felsefeyi öne çıkarmış ve gerçek erdemle değerin, dışarıda değil de, insanoğlunun içinde bulunduğunu belirtmiştir. Ayrıca harici iyiler ve zenginliklerin, insana mutluluk sağlamayacağını da söylemiştir.

Seneca, ailesinin zengin olması yardımıyla meşhur felsefeciler ve söylev ustalarından (rhetor) eğitim almış ve bilgelik sevgisi yüzünden genç yaşta retorikten (söylev sanatı bilgisi) sıyrılmış ve felsefe eğitimine ağırlık vermiştir. Pythagorasçı Sotion’dan dersler alarak onun benzer biçimde etyemez olmuş ve ruhun ölümsüzlüğüne inanmıştır. Daha sonrasında Attalus’a bağlanıp güzel kokulardan, şaraptan, istiridye ve mantar yemekten ve yumuşak bir yatakta uyumaktan vazgeçmiştir. Kynik Demetrius’u ve Papirius Fabianus’u da hararetle dinleyen Seneca’nın felsefeye olan aşırı düşkünlüğü babasını telaşlandırmıştır; zira İmparator Tiberius gençliği saran bu felsefe akımlarına asla sıcak bakmıyor, acayip kılıklı ve tavırlı bu kişileri Roma’dan uzaklaştırıyordu. Ayrıca Seneca’nın, yapmış olduğu perhizlerden dolayı esasen narin olan bünyesi daha da bozulmuştu, sağlığı iyice kötüye gidiyordu. Babası, oğlunun sağlığını düzeltmek ve felsefeden uzaklaştırmak için onu en önce Pompei’ye, sonrasında Mısır’a gönderdi. Roma’ya MS 31 senesinde dönen Seneca, kendini siyasete verdi ve quaestorluk (idam cezası vermeye yetkili hakim) elde ederek mahkemede avukatlık halletmeye başladı. Quaestor oldu, senato üyeliğine seçildi. Fabianus’tan öğrendiği keskin çelişkiler içeren, imalarla dolu kısa cümleli ifadeler kullanmada oldukça başarılıydı. Kıskanç İmparator Caligula’nın deyimiyle “kum taneleri” benzer biçimde akıp giden üslubu ölüm nedeniydi. Bu şekilde başarıya ulaşmış bir konuşmacının kendi Roma’sında yeri yoktu. Ancak saraydaki bazı kişiler Seneca’nın hasta bir insan bulunduğunu ve fazlaca azca bir ömrü kaldığını söyleyerek İmparatoru zor ikna etti ve meşhur bir düşünürün yaşamını bağışlattı. İmparatoriçe Messalina, Caligula and Agrippina’nın kızkardeşi Julia Livilla ile Seneca içinde bir ilişki olduğuna ilişkin dedikodular çıkarınca, Seneca MS 41’de Korsika’ya sürgüne yollandı. Livilla ise öldürüldü. Seneca sürgündeki yaşamını felsefe yapıtları yazarak, bilim ve şiirle uğraşarak geçirdi. İlk seneler kolay geçti, fakat sonraki yıllarda Roma’ya dönme arzusu yüreğini iyice kaplayınca, Cladius’un azatlısı Polybius’a kardeşinin ölümünden dolayı yazdığı Ad Polybium De Consolatione (Polybius’a Teselli Üstüne) başlıklı yazısında hem ona hem de imparatora adeta yalvarmıştır. Ayrıca gene aynı ruh durumuyla annesine yazdığı Ad Helviam Matrem De Consolatione (Annem Helvia’ya Teselli Üstüne) yazısında da annesinden fazlaca kendini teselli eder gibidir. Tüm bu yakarılarına rağmen Seneca Roma’ya sadece Livilla’nın kardeşi Agrippina zamanında dönebilmiştir. Genç Prens Neron’un anası Agrippina, tanınmış bir edebiyatçının, oğlunun eğitiminde mühim bir rol oynayacağını düşündüğü için Seneca’yı sürgünden çağırtmıştı. Neron’un tüm eğitimini üstüne alan Seneca, ona çağının mühim kültür mevzularıyla ilgili dersler vermiş, sadece Agrippina’nın felsefeye pek sıcak bakmaması sebebiyle bu konulardaki derslerine bazı engellemeler getirmek zorunda kalmıştır. M.S 54 senesinde Claudius öldüğünde Neron on altı yaşlarında İmparator duyuru edilince, Seneca muhafız kıtası komutanı Afranius Burrus ile beraber idarede söz sahibi olmuştur. Ama filozoflara yakışmayacak yaşam seçimi ile savunduğu düşünceler uyuşmadığı için hakkında dedikodular çıkmasına engel olamamıştır. Bu arada Neron tümüyle anormal davranışlar içine girmiş ve anası Agrippina’yı öldürtmüştür. Bunun peşinden Burrus’un zehirlenerek öldürülmesi Seneca’yı saray yönetiminde tek başına bırakmıştır. Bunun üstüne tüm servetini imparatora bırakarak hususi yaşamına çekilmeye kabul eden Seneca, bu düşüncesini Neron’a açmış, sadece reddedilmiştir. İS 64’te meydana gelen büyük Roma yangınından sonrasında bu önerisini yinelediği halde imparator tarafınca ikinci kez reddedilmiştir. Ancak Seneca bu kez kesin davranmış, Neron’dan aldıklarının bir kısmını geri vererek siyasetten ayrılmıştır.

M.S 61-65 yılları Seneca’nın kendini tümüyle felsefeye verdiği en verimli süreci oldu. Ancak M.S 65’te C. Calpurnius Piso’nun başı çekmiş olduğu, Faenius Rufus, Plautus Lateranus ve ozan Lucanus’un adının karıştığı Neron’a karşı düzenlenen bir suikast girişimine onun da adı karıştığı için, İmparator tarafınca kendini öldürmesi emri verildi. Tüm yaşamı süresince ölümün hiçe sayılması icap ettiğini savunmuş olan Seneca, bu emri metanetle karşıladı ve M.S 65’te damarlarını keserek intihar etti.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Lucius_Annaeus_Seneca


Seneca Kitapları – Eserleri

  • Medea
  • Tanrısal Öngörü
  • Phaedra
  • Doğa Araştırmaları
  • Troialı Kadınlar
  • Hoşgörü Üstüne – Ruh Dinginliği Üstüne
  • Annem Helvia’ya Teselli
  • Bilgenin Sarsılmazlığı Üstüne – İnziva Üstüne
  • Teselliler
  • Ahlak Mektupları
  • Törel Mektuplar
  • Seçme Epigramlar ve İmparator Claudius’un Kabaklaşması
  • Mutlu Yaşam Üstüne – Yaşamın Kısalığı Üstüne
  • Thyestes
  • Ruh Dinginliği Üstüne
  • İşsizliğe Övgü
  • Gladyatör Kararını Arenada Verir
  • Hiddet Üstüne
  • Dialogues and Essays
  • Dialogues and Letters
  • Das Leben ist kurz!
  • İnsan Olmak


Seneca Alıntıları – Sözleri

  • “İyi mi yaşadım?” diye soran yok.
    “Ne kadar yaşadım?” diye bakıyor hepimiz. (Ahlak Mektupları)
  • .
    Korkunun sebebi bilgisizliktir.
    … (Thyestes)
  • “Kimse bir maskeyi uzun süre taşıyamaz,
    uydurma şeyler çabucak kendi doğalarına
    geri döner…” (Hoşgörü Üstüne – Ruh Dinginliği Üstüne)
  • “Dertler hafifse konuşur, ağırsa susup kalır..” (Phaedra)
  • “ Çarpık olan şeyleri, bir cetvelin olmadan asla düzeltemezsin..! “ (Ahlak Mektupları)
  • Ne sayıları kalabalık diye kötülerden ol ne de sana benzemiyor diye birçoğuna düşman ol. (Gladyatör Kararını Arenada Verir)
  • Bu yaşam senin sefaletini ve esaretini kendiliğinden bitirmeyecektir. Yara bere içindeki başını bu boyunduruktan kurtar. Durmadan eğileceğine bir kerede kopsun daha iyi. (İşsizliğe Övgü)
  • “Mutlak bir zorunluluğun doğurduğu cesaret
    en kuvvetli cesarettir.” (Hoşgörü Üstüne – Ruh Dinginliği Üstüne)
  • Tüm acılar ölümle beraber yok olup giderler. (Teselliler)
  • Fena bir örnek olmadıkça büyük örnek de ortaya çıkmaz. (Tanrısal Öngörü)
  • Hiddet, ara sıra karşılaşmış olduğu şeyleri kırıp parçalara ayırsa bile çoğunlukla kendi kendini yıkar.. (Hiddet Üstüne)
  • İnsan hazza üstün geldiği gün, acıya da üstün gelecektir. (Mutlu Yaşam Üstüne – Yaşamın Kısalığı Üstüne)
  • Tutulmadıkça Güneş’in bile seyircisi yoktur, keza kimse, kararmadıkça Ay’ı seyreylemez. (Doğa Araştırmaları)
  • “Kaderinden kaçamazsın; seni ablukaya
    alıyor ve nereye insen, heybetli
    görünümüyle seni izliyor.” (Hoşgörü Üstüne – Ruh Dinginliği Üstüne)
  • .
    İyi bir zihin bir krallığa haizdir.
    … (Thyestes)
  • İnsanlar eskiden dostluk arardı; şimdi hepimiz av ardında.. (İşsizliğe Övgü)
  • Ölümden korkmak çılgınlıktır; zira insanoğlu belirli olanı beklerler, müphem olandan korkarlar. (Törel Mektuplar)
  • Birisinin beyaz saçlarına ve kırışıklıklarına bakıp uzun yaşadığını düşünmenin alemi yok, o uzun yaşamadı, bir tek uzun var oldu. (Mutlu Yaşam Üstüne – Yaşamın Kısalığı Üstüne)
  • Bizi incitecek olanlara hiddet duyduğumuz doğru, sadece onların amaçları esasen bizi incitmektir, can yakmaya niyetlenmiş şahıs bu eyleme çoktan adım atmıştır. (Hiddet Üstüne)
  • Hiç umudu olmayan, hiçbir şeyden umudunu kesmez. (Medea)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş