Eğitim

Türk Sağının Üç Hali – Tanıl Bora Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Türk Sağının Üç Hali – Tanıl Bora Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Türk Sağının Üç Hali kimin eseri? Türk Sağının Üç Hali kitabının yazarı kimdir? Türk Sağının Üç Hali konusu ve anafikri nedir? Türk Sağının Üç Hali kitabı ne konu alıyor? Türk Sağının Üç Hali PDF indirme linki var mı? Türk Sağının Üç Hali kitabının yazarı Tanıl Bora kimdir? İşte Türk Sağının Üç Hali kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Tanıl Bora

Yayın Evi: İletişim Yayınları

İSBN: 9789755166629

Sayfa Sayısı: 154


Türk Sağının Üç Hali Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Milliyetçilik, Muhafazakârlık, İslâmcılık… Türk Sağının ana ‘malzemesi’ olan bu üç ideoloji, üç ayrı pozisyon olmanın ötesinde, beraberce bir yumak oluşturmuyorlar mı? Öyleyse, birbirine iyi mi bağlanıyor, nerelerde kesişiyor, birbirleriyle iyi mi içiçe geçiyorlar? Bu üç ideoloji, Türk Sağının üç hâli olarak düşünülemez mi? Milliyetçilik, katı hâli: sağın gramer/grameri… Muhafazakârlık, gaz hâli: bir üslûp ve ‘hava’… İslâmcılık, sıvı hâli: onsuz olunmaz bir imge ve kıymet deposu… Bu soruların, bu bakış açısının, perde gerisini oluşturduğu kitapta, üç yazı içeriyor: “İnşa Döneminde Türk Millî Kimliği”, “Muhafazakârlığın Çatallanan Yolları ve Türk Muhafazakârlığında Bazı Yol İzleri”, “Din ve Milliyetçilik: Lügât ve gramer – İslâmcılıktaki milliyetçilik, milliyetçilikteki İslâmcılık”.

İlk yazı, Türk millî kimliğinin iyi mi kurulduğu üzerine: bu müessese tarzının, Türk milliyetçiliğini “evrenselcilik” ve “medeniyetçilik” iddiasındaki suretiyle bile ırkçı/özcü kıldığını ileri sürüyor. Muhafazakârlıkla ilgili yazıda, bu ideolojinin kavramsal ve tarihsel bir tasvirinden sonrasında, Türk muhafazakârlığının bazı mühim figürleri ele alınıyor: Mehmet Âkif, Baltacıoğlu, Tanrıöver, Peyami Safa, Remzi Oğuz Arık, Yahya Kemal, Topçu, Başgil… İslâmcılık-milliyetçilik ilişkisini tartışan üçüncü yazı, bu iki ideolojinin rekabet ve benzeşme dinamiğini inceliyor; İslâmcılık üstünde milliyetçi zihniyet kalıbının süregiden kuvvetli tesirini ortaya koyuyor.


Türk Sağının Üç Hali Alıntıları – Sözleri

  • “Türk”, kendisine atfedilen harikulade vasıflarla, bir üstün millet olarak taç­landırılır.
  • “Muhafazakarlık, muhafazaya kıymet olan şeyler yaratmaktır.”
  • “Devlette bir uzuv olabilmek için şuurlu bir surette onun hareketlerile ilgili olmak, ona tam bir sadakatle yardım etmek, onun inkışaf ve terakkisi­ne çalışmak lazımdır. Asiler, mücrimler ve alâkasızlar da devletin tebaasıdırlar, fakat azası değildirler.”
  • İktidar, icraatiyle ve söylemiyle, bir millet ve bir kimlik kurar; “aslında kimiz?” ve “nasıl olmalıyız?” sorularının cevaplarını sabitler
  • Modern öncesi çağda dünyaya, hayata, insani varoluşa iliş­ kin anlam haritasının koordinatlarını belirleyen din; ulusal­yetçi tasavvurun şekillenmesinde etkili olmuştur. Tersine olarak da; milliyetçilik ve millet inşaları, dinin çağdaş top­lumsal şekillenmesini belirlemiştir.
  • Anadolu’yu dolaşmak, görmek, tanımak, Ana­dolu’yla bütünleşmek, Anadolu’ya fanatik olmak ve Anado­lu’nun ızdırabını paylaşmak, millet olmanın, Onun meşhur ki­tabının başlığıyla “Coğrafyadan Vatana” geçmenin farzıdır.
  • Globalleşme diye özetlenen çığır, toplumsal ve siyasal
    kimliklerin kayganlaşmasını, çoğullaşmasını, melezleşmesini
    bununla beraber getiriyor. Bu karambolde, dini ideoloji ile
    milliyetçilik, tözsel ve bütüncül kimlikler sunarak insanlara
    tutunum sağlıyorlar, böylece ‘yükseliyorlar’.
  • Nitekim siyasal düzlemde de muhafazakârlık yönünü daima bir status quo ante (mevcut durumdan önceki durum) ölçütüne gore belirleme eder. (Dubiel 1985: 131) Burjuva devrimi evresinde devrimci olan burjuvazinin, düzenin oturmasından sonrasında gericileşip-tutuculaşıp muhafazakâr bir konum aldığını vaz’-eden ananevî Marksist tespit boş değildir.
  • … ara sıra bu üçlü içinde ‘yeni’ ve ‘şok’ sentezler keşfedip sonrasında buradan pek de ‘yeni’ bir netice doğmadığını görmek benzer biçimde şaşkınlıklara yol açabileceğini bilmek…
  • Muhafazakarlık, kendisi hakkında bilgili hale gelmiş, rasyonelleşmiş gelenekçiliktir.
  • Muhafazakarlık da, modernleşmenin her yeni evresiy­le, yenilenmiştir.
  • Türk modernleşmesini bir tek kültüre ilişkin tutumu bakımından değil, çağdaş habitus’u edinmedeki tutukluğu ve geri kalışı bakımından eleştirir. Osmanlı-Türk modernleşme tecrübesinin kıdemi itibarıyla da, varılan noktayı yetersiz bulur. Yahya Kemal’in meşrebinde, Geleneği muhafaza etmenin yolu, onu ‘saklamaktan’, aynen tutmaktan değil; “Garp metoduyla Şarkı yeniden kurmak”tan, Geleneğin tözünü çağdaş zamanlarda tekrardan üretmekten geçer . Bu sadece ‘bitmiş, zamanı geçmiş’ bir şeyi sürdürme, hayatiyetini sağlama (imtidad fikri; bkz. Ayvazoğlu 1995) iradesi ve bilinciyle yapılabilecek bir iştir. O meşhur aforizması, “Kökü mâzide olan âtiyiz”, bu ‘programın’ özetidir. Yahya Kemal, bu işin başarılmasında sanatın, edebiyatın, öznel ‘yaratma’nın önemine olan inancıyla Romantikleşir. Bir taraftan da, bu cehdin zorunluluğunun da bilincinde olarak, ‘modern zamanlarda biz’ hakkında karamsar-sinik bir tutuma haizdir: “Şiirimizin hâlâ Şark tesirinden kurtulamayışının sebebi, arkasındaki bu zengin mâzidir. Zannediyor musunuz ki, koskoca divan edebiyatını yıkmak için millî şair Mehmed Emin Bey’in manzumeleri kâfi gelsin?” (Kemal 1990: 291)


Türk Sağının Üç Hali İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Tanıl Bora, Türkiye’nin mühim entelektüellerinden , “Türk Sağının Üç Hali” de “sağcı” olmayan bir perspektiften, nitelikli bir “sağ” okuması… Milliyetçilik, Muhafazakârlık ve İslâmcılık üstünden okunası bir Türk sağı incelemesi. Bora’nın dili bir miktar takip edeni güçleştirse de okumaya kıymet… (Mehmet Akif Koç)

türk sağ düşüncesinin “kendini zamana uyarlama” mevzusundaki görkemli(!) başarısını özetleyen enfes bir yapıt.komünizmle savaşım derneklerinden, sıhhat bakanlığı ihalelerine kadar, meselenin röntgenini çekmiş yazar. (blntylv)

Tanıl Bora Türk sağını 3 ana kola ayırdığı bu kitabında, sola sinmiş sinizmin karşısında duran sağ düşüncenin sekülerizmden dinciliğe kaşar uzanan amirf spektrumu içinde ne denli pragmatist olabileceğini yalın bir üslupla izah etmeye çalışıyor. (Alper)


Türk Sağının Üç Hali PDF indirme linki var mı?


Tanıl Bora – Türk Sağının Üç Hali kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Türk Sağının Üç Hali PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Tanıl Bora Kimdir?

1963’te Ankara’da hayata merhaba dedi. İstanbul Erkek Lisesi’nin arkasından 1984’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni tamamlamış oldu. 1984-87’de Yeni Gündem’de gazetecilik yapmış oldu. 1988-89’da Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nin gösterim kurulunda yeraldı. Birikim dergisinde editörlük; Toplum ve Bilim dergisinde gösterim yönetmenliği yapmış oldu.

1988’den beri İletişim Yayınları’nda araştırma-araştırma dizisi editörlüğünü yürütmekte, üç aylık toplumsal bilimler dergisiToplum ve Bilim dergisinin gösterim yönetmeninliğini yapmakta, Birikim dergisinde yazmaktadır. Ek olarak, Radikal Gazetesi’nde haftalık futbol yazıları yazmaktadır.


Tanıl Bora Kitapları – Eserleri

  • Cereyanlar
  • Türkiye’nin Linç Rejimi
  • Zamanın Kelimeleri
  • Türk Sağının Üç Hali
  • Taşraya Bakmak
  • “Boşuna mı Okuduk?”
  • Kârhanede Romantizm
  • Yugoslavya
  • Devlet, Ocak, Dergâh
  • Medeniyet Kaybı
  • Hasan Âli Yücel
  • Sol, Sinizm, Pragmatizm
  • Milliyetçiliğin Kara Baharı
  • Yeni Dünya Düzeni’nin Av Sahası Bosna-Hersek
  • Takımdan Ayrı Düz Koşu
  • Tren Bir Hayattır
  • Devlet ve Kuzgun
  • Sayfiye
  • Çizgi Açığı
  • Ankara Rüzgarı / Gençlerbirliği Tarihi
  • Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi
  • İnşaat Ya Resulullah


Tanıl Bora Alıntıları – Sözleri

  • Çelişkiler keskinleşsin diye
    Bu şekilde mi geçsin ömrüm (Sol, Sinizm, Pragmatizm)
  • …işsizlik ve işsizlerin işsizliği yaşama biçimleri problemi son kertede siyasal bir sorundur. (“Boşuna mı Okuduk?”)
  • “Havasından mıdır suyundan mıdır pek kim bilir bura insanlarının direnme sürdürmede üstüne yoktur alimallah. Büyük bir olasılıkla dikkafalılıkta birinciliği asla hiç kimseye kaptırmayız. Politika yapması ihtiyaç duyulan birinci adamlarımızda bu alışkanlık sıkça görülmektedir. Bu güzelim ülkenin Arap saçına dönüştürülmesinde ve burada yaşayan millet ile azınlıkların nerede ise birbirlerine girmesinde direnme denilen faktörün aslan oranı geçmiştir”
    Şerafettin Ömer
    Tan (Priştine), 22 Haziran 1991 (Yugoslavya)
  • “Zaten ayrıca hümanist sıfatı, popüler dilde ‘iyi niyetli, naif, saf’ İn eş anlamlısına dönüşmüştür(1970lerde)-galiba hala da öyledir.” (Cereyanlar)
  • Demiryolcuların emek verme koşullarında ise hiçbir değişim olmamıştı. Eskiden yabancı şirketlerde iyi mi çalışılıyorsa devlet şirketinde de aynı yorucu emek verme değişmeden devam ediyordu. Makinist ve ateşçiler yazın sıcağında kazan karşısında terlerken kışın ayazında açık markizlerde üşüyor, gardıfren denilen vagon memurları daracık kabinlerde vazife halletmeye çalışıyor, makascçılar ve manevracılar her türlü hava koşulunda hâlâ ağır maaks topuzlarıyla kumanda edilen makasları yönetiyor, özetle yetersiz insan gücü ve teknolojik gerilik ile savaşım ediliyordu. Şüphesiz zorluklar demiryolcunun alnına yazılmıştı. (Tren Bir Hayattır)
  • Ezcümle, parti-devlet eliti içinde, ‘ayakla-
    rın baş olmasını’ istemeyenlerin hoşnutsuzluğu barizdir. (Hasan Âli Yücel)
  • Türkiye kapitalizminin ve modernleşmesinin malum “lümpen karakteri, Türkiye toplumunda bu krizin bilhassa ağır yaşanmasına yol açıyor. Her şeyden ilkin, kitleselleşen ve geleneksel koruma- kollama mekanizmalarını da yitiren büyük bir yoksulluk var. Bunun ötesinde, toplumsal ve ekonomik pers-pektifsizlik, “kıymet” kaybı büyüyor. Dünyayı ve kendini açıklamaya, anlamlandırmaya dönük ezberler bozuluyor. (Medeniyet Kaybı)
  • Sinizm terimi felsefi düzlemde, suni ihtiyaçlardan arınarak gerçek erdeme erişmeyi korumak için çaba sarfeden çileci bir Aristotelesçi okulun yaşam görüşünü tanımlıyor. (Sol, Sinizm, Pragmatizm)
  • Rifkin’e gore, işsizliği yapısallaştıran temel etken, ekonominin artık istihdam yaratmadan, tersine istihdamı azaltarak büyümesidir. Büyümenin temel etkeninin teknolojik gelişme olduğu koşullarda “üretkenlik artışı=istihdam artışı” denklemi geçerliliğini yitirmiştir. (“Boşuna mı Okuduk?”)
  • ‘Nisan, ayların en zalimi’ T.S. Eliot’ın ünlü dizesini tüm bahara teşmil etmeli. Baharın zalim yüzünü unutmamalı. Ahir kışın ve peşin yazın gafil avlayışını, faniliği hatırlatan nisan yağmurunu, polen alerjisini falan kastediyor değilim. İlkbahar provokatiftir ve bir tek pozitif anlamda değildir onun tahriki. Şımarık kışkırtısıyla peydahladığı umutlara hudutlarını gösterir derhal. İnfilak eden arzularla aczler arasındaki gerilmiş ipte bir cambazdır ilkbahar. Ergenin kendini evinde hissettiği mevsimdir – ve erişkinlik birazcık da evden gitmek istemektir. Şüphesiz ilkbahar bununla beraber bu güzel havada okula gitmek zorunda olmanın saçmalığı anlamına gelir. (Çizgi Açığı)
  • Iranlı yazar Macit Rahnema, kendisini yoksulluk davasına adamış bir eylemci-uzmanin su sözünü aktariyor: ” Birşeyler paylaşacağınız kimse kalmadığı vakit yoksulsunuz anlamına gelir.” Uzmanın anlattığı bir izah olmaktan öte, Kuzey Kanadalı Kizilderillilerin yoksulluğu, yoksulluklarini iyi mi algıladıklarını ve tanımladıklarını dile getiriyor bu söz (Sol, Sinizm, Pragmatizm)
  • Zaten, linç sözcüğünün refakatinde linç hukuku kavramıyla birlikte zuhur etmiş olması, bizi irkiltmeli. Kavramın adından türetildiği söylenen -farklı kaynaklara göre- dört kişiden üçü yargıçtır aslına bakarsanız. 1493’te İrlanda’nın Galway nahiyesinde katliam zanlısı oğlunu mahkûm ettikten sonrasında evinin penceresinden sarkıtarak bizzat asan, gaddarlığıyla meşhur yargıç James Lynch… Amerikan bağımsızlık cenginde gerek İngiltere’ye sadık kalan “düşmanları” gerekse her adi kabahat zanlısını mahkemeye çıkarmadan, çoğunlukla kırbaçlatarak, cezalandırtan yargıç Charles Lynch… 16. yüzyıl sonlarında Kuzey Carolina’da muhteşem sertliğiyle nam salmış bir yargıç, John Lynch… Linçin isim babası adaylarından yargıç olmayan, yalnızca William Lynch: 18. yüzyıl sonu/19. yüzyıl başlarında Pittsylvania kentinde bir haydut çetesini bizzat cezalandırmak suretiyle milis örgütleyen bir adam… (Türkiye’nin Linç Rejimi)
  • İllirya, Arnavutların ataları olduğu savlanan bir kadim Cenup Avrupa ırkının ülkesinin adıydı. (Yugoslavya)
  • Kelime, 13 Mayıs 2014’te Soma’da 301 madencinin vefat etmesiyle sonuçlanan korkulu “kaza”nın arkasından, Başbakan -o vakit öyleydi- Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleriyle ünlü oldu: “Arkadaşlar kısaca biz bir kere bu tür ocaklarında, kömür ocaklarında bu olanları, lütfen buralarda bu vakalar asla olmaz diye yorumlamayalım. Bunlar olağan şeylerdir. Literatürde iş kazası denilen bir vaka vardır. Bunun yapısında fıtratında bunlar var.” (Zamanın Kelimeleri)
  • “Devlette bir uzuv olabilmek için şuurlu bir surette onun hareketlerile ilgili olmak, ona tam bir sadakatle yardım etmek, onun inkışaf ve terakkisi­ne çalışmak lazımdır. Asiler, mücrimler ve alâkasızlar da devletin tebaasıdırlar, fakat azası değildirler.” (Türk Sağının Üç Hali)
  • Lyonlu dokumacılar Bourgneuf, Saint-Jean, Saint Georges ve Croix-Rousse mahallelerinde yoğunlaşmışlardı. Dar yollar, karanlık ve uzun avlular, sağlıksız, rutubetli ve ağır bir hava, harabeleri çağrıştıran eski binalar, loş lamba ışıklarının aydınlattığı perdesiz evler bu mahallenin başlıca görüntüsüydü. Lamartine’in “Avrupalı parya kabilesi” olarak adlandırdığı işçi yığınları, bu kirli ve hastalıkların kol gezdirilmiş olduğu yerlerde yaşamlarını sürdürürken, işi olmayan kaldıklarında yollarda şarkı söyleyerek dileniyorlardı. Lyonlu işçilerin sefalete karşı buldukları bu “çözüm”, sonraki yıllarda yaygınlaşarak sokak şarkıcılığının kaynağını teşkil edecekti. (Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi)
  • 19.yüzyılda Türkiye’de demiryolu büyük oranda II.Abdülhamid’in nüfus politikasının bir parçası olarak vazife yapmıştır. Bu kapsamda demiryollarının etrafına değişik etnik kökende göçmenler yerleştirilmiştir. Bunlar çoğu zaman istasyonun karşı kıyısında yerleştirilmiştir… Bu planlama süreci kapsamında göçmen yerleşimlerine padişahların adları verilmiştir. Demiryollarının çevresinde adı Hamidiye, Mecidiye, Mahmudiye olan sayısız göçmen yerleşimi bulunmaktadır. (Tren Bir Hayattır)
  • Prens Sabahattin’in ifadesiyle: ”En büyük düşmanımız direkt doğruya kendimiziz.” (Cereyanlar)
  • Önsöz – Ömer Laçiner
    Millet, kapitalizmle beraber ortaya çıkan, fakat onun direkt, özdeş mantıklı ürünü olmayan bir toplumsallık çerçevesidir. (Yugoslavya)
  • İnsan ölçüsünde mütevazı binalar tercihi, beşeri ebedilik yanılsamasına karşı fanilik bilincinin ifadesidir. (İnşaat Ya Resulullah)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş