Eğitim

Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması – Mete Tunçay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması – Mete Tunçay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması kimin eseri? Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması kitabının yazarı kimdir? Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması konusu ve anafikri nedir? Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması kitabı ne konu alıyor? Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması PDF indirme linki var mı? Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması kitabının yazarı Mete Tunçay kimdir? İşte Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Mete Tunçay

Yayın Evi: Tarih Vakfı Yurt Yayınları

İSBN: 9789753331142

Sayfa Sayısı: 532


Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Derslik-ı münevver telkinle, irşadla kitle-i ekseriyeti kendi maksadına bakılırsa iknaa muvaffak olamayınca, başka vasıtalara tevessül eder. Halka tahakküm ve tecebbüre adım atar; halkı istibdatta bulundurmağa kalkar. (…) Halkı ne birinci usûl ile ne de tahakküm ve istibdat ile kendi hedefimize sürüklemeye muvaffak olamadığımızı görüyoruz. (…) Bunda muvaffak olmak için, münevver sınıfla halkın zihniyet ve hedefi içinde doğal bir intibak olmak lazımdır. Yani derslik-ı münevverin halka telkin edeceği mefkûreler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalı. Halbuki bizde bu şekilde mi olmuştur? O münevverlerin telkinleri milletimizin umk-ı ruhundan alınmış mefkûreler midir? Şüphesiz hayır… -M. Kemal Atatürk, 1923-


Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması Alıntıları – Sözleri

  • Parti’nin kuruluşu ile ilgili Cumhuriyet’in ilanı esnasında Matbuat umum Müdürlüğü icra eden Zekeriya Sertel Bey’in 1925 başlarında bir çeşit almanak olarak çıkan “Resimli Yıl”a yazdığı “Türkiye’nin Siyasi Tarihi” başlıklı yazının bir kısmı şöyledir:
    “Onların tek bir endişesi vardır ve tüm bu yeni cereyan bu endişeden dünyaya gelmiştir: diktatörlüğün, istibdatın (despotluğun) önüne geçmek. (…) Bu zihniyetin anlamsız ve hailesiz (engelsiz) ilerlemesi memlekette bazı tehlikeler ihdas edebilirdi. Reis-i Cumhura fazla hak verilmesi bigün bu makama gelecek eşhasın tahakküm ve istibdatını intac edebilirdi. Bunu sadece birinci fırkanın harekatını sürekli bir denetim altında bulundurabileceği yeni fırka yapabilirdi. Reis-i cumhurun istibdatına, eski fırkanın vazifesini istismar etmesine sadece bu şekilde bir güvenlik sübabı engel olabilirdi. Işte TpCF’nı doğuran en büyük amil budur.”
  • Artık mesele fes ya da şapkayı değil, onlardan birinin giyileceği kafayı yerinde tutabilmektir.


Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması İncelemesi – Kişisel Yorumlar


Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması PDF indirme linki var mı?


Mete Tunçay – Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mete Tunçay Kimdir?

1954’te Beyoğlu Atatürk Erkek Lisesi’ni tamamlamış oldu. 1958’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olduktan sonrasında aynı yıl Âmme Hukuku ve Siyaset Nazariyeleri kürsüsünde asistan oldu. 1961’de Özgürlük Kavramı üzerine yazdığı tezle doktora derecesini aldı. 1961-63 yıllarında Rockefeller bursuyla London School of Economics and Political Science’ta incelemeler yapmış oldu. 1966’da Türkiye’de Sol Akımlar 1908-1925 adlı çalışmasıyla Siyasal Teoriler Doçenti oldu.

1972’de Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden çekilme etti. 1974-1975 yılları aralığında Kültür Bakanlığı Yayınlar Daire Başkanı oldu. 1975-1977 yılları aralığında Milli Kütüphane’de müşavirlik yapmış oldu. 1978’de Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki görevine döndü. Aynı yıl Sovyet Bilimler Akademisi’nin konuğu olarak Moskova, Leningrad veBakü’de; 1979-80’de de Fulbright bursuyla ABD Stanford Üniversitesi’nde araştırmalarda bulunmuş oldu.

1981’de Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması 1923-1931 adlı kitabı yayımlandı. 1983 senesinde 1402 sayılı yasa uyarınca üniversiteden uzaklaştırıldı. 1987-88’de Freie Universitaet Berlin’de Carl von Ossietzsky Profesörü oldu. 1984-93 yıllarında aylık Tarih ve Toplum, 1994-96 yıllarında da Toplumsal Tarih dergilerinin editörlüğünü yapmış oldu. 15 Haziran 1990’da Danıştay kararıyla Siyasal Bilgiler Fakültesi’ndeki görevi iade edildi sadece kendisi 18 Eylül’de çekilme etti.

Hâlen İstanbul Bilgi Üniversitesi Tarih Kısmı Başkanı, Helsinki Yurttaşlar Derneği ve Tarih Vakfı yönetim kurullarının da başkan yardımcısıdır. Bunlara ilavetenAbant Platformu Eş Başkanlığı görevini de sürdürmektedir.

Bilhassa siyasal düşünceler zamanı disiplininin Türkiye’de gelişmesinde katkısı büyüktür,tutumsal mevzularda şerh düşmekle beraber liberal geleneğe bağlı bir politik duruş sergiledi,sosyalizmi net bir üslupla savunurken bile liberal-demokrat duruşa saygısını beyan etti.[kaynak belirtilmeli] Bu alanda bilhassa hocası olan 20.asrın en mühim filozoflarından liberal-demokrat Karl Popper’dan etkilendiği bilinmektedir. Bugün toplumcu çizgiden ziyade sol-liberal bir entelektüel çizgidedir]Murat Belge ile beraber sol-liberal çizginin Türkiye’deki en mühim ismidir.


Mete Tunçay Kitapları – Eserleri

  • Türkiye Tarihi 4
  • Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması
  • Batıda Siyasal Fikir Tarihi
  • Batıda Siyasal Düşünceler Tarihi 2
  • Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi 3
  • Türkiye’de Sol Akımlar 1925-1936 (Cilt 2)
  • Türkiye’de Sol Akımlar 1908-1925 (Cilt 1)
  • Eleştirel Tarih Yazıları
  • Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (1920 – 1923)
  • Bilineceği Bilmek
  • Arif Oruç’un Yarın’ı
  • Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (1920-1923)
  • BKP’nin Türkçe Yayın Organı
  • Türkiye Sol Tarihine Notlar
  • Türkiye Komünist Partisi’nin Kuruluşu


Mete Tunçay Alıntıları – Sözleri

  • “devlet işlerine karışmayanlara, kendi işi gücü ile uğraşan sessiz bir yurttaş değil, hiçbir işe yaramayan biri gözüyle bakıyoruz. bir politikayı, sadece birkaç şahıs ortaya koyabilir, fakat çoğumuz onu yargılayacak yetenekteyiz. biz münakaşaya, siyasal eylemin önüne dikilen bir engel diye değil, bilgece davranmanın olmazsa olmaz bir ön hazırlığı diye bakarız.” (Batıda Siyasal Fikir Tarihi)
  • Çoğunluk sözden fazlaca zorunluluğa; güzelden fazlaca cezalara başeğiyor. (Batıda Siyasal Fikir Tarihi)
  • Onun içindir ki yaşayan varlıklar içinde insandan başka Tanrı üzerine bir bilgisi olan bir varlık yoktur; insanoğlu içinde ise inanması ihtiyaç duyulan tanrının iyi mi bir tanrı bulunduğunu bilmese bile, bir tanrıya inanması gerekeceğini bilmeyecek kadar fazlaca uygarlaşmamış ya da bu kadar yırtıcı olan bir ırk bulunmaz. (Batıda Siyasal Fikir Tarihi)
  • İçtenlikten ve içerikten yoksun övgü edebiyatı, bir çok gençlerde bizlerden edindikleri dudak alışkanlığını sürdürseler bile Atatürk’e karşı bir ilgisizlik, giderek onu umursamazlık yarattı. Bunun başlıca sorumlusu doğru ve inandırıcı olamayan ölçüsüzlüğümüzdür. (Eleştirel Tarih Yazıları)
  • İktidar yozlaştırır, mutlak iktidar mutlak yozlaştırır.
    -Lord Acton (Türkiye Tarihi 4)
  • Her özgürlüğe kavuşma, insanoğlunun kendisine dönmesidir. (Batı’da Siyasal Düşünceler Tarihi 3)
  • Topluluğun bir kesiminin muhteşem zenginleşmesine karşı korunmak gerekir. Bu çekince, tüm atama ve sorumlulukların yalnız bir kesime bırakılmaması, ayrı ve karşıt kesimlere verilmesiyle önlenebilir. (Batıda Siyasal Fikir Tarihi)
  • Artık mesele fes ya da şapkayı değil, onlardan birinin giyileceği kafayı yerinde tutabilmektir. (Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması)
  • İnsana tatmadığı, denemediği iyi şeylerden yoksun kılınması değil, alışmış olduğu yerin elinden alınması insana acı gelir. (Batıda Siyasal Fikir Tarihi)
  • Türkiye’de siyasal mesuliyet taşıyanların ve yöneticilerin kendilerini yanlışlardan soyutlayarak başarısızlıklarını anayasaların üstüne yıkmaları yerleşmiştir. (Türkiye Tarihi 4)
  • Parti’nin kuruluşu ile ilgili Cumhuriyet’in ilanı esnasında Matbuat umum Müdürlüğü icra eden Zekeriya Sertel Bey’in 1925 başlarında bir çeşit almanak olarak çıkan “Resimli Yıl”a yazdığı “Türkiye’nin Siyasi Tarihi” başlıklı yazının bir kısmı şöyledir:
    “Onların tek bir endişesi vardır ve tüm bu yeni cereyan bu endişeden dünyaya gelmiştir: diktatörlüğün, istibdatın (despotluğun) önüne geçmek. (…) Bu zihniyetin anlamsız ve hailesiz (engelsiz) ilerlemesi memlekette bazı tehlikeler ihdas edebilirdi. Reis-i Cumhura fazla hak verilmesi bigün bu makama gelecek eşhasın tahakküm ve istibdatını intac edebilirdi. Bunu sadece birinci fırkanın harekatını sürekli bir denetim altında bulundurabileceği yeni fırka yapabilirdi. Reis-i cumhurun istibdatına, eski fırkanın vazifesini istismar etmesine sadece bu şekilde bir güvenlik sübabı engel olabilirdi. Işte TpCF’nı doğuran en büyük amil budur.” (Türkiye Cumhuriyeti’nde Tek-Parti Yönetiminin Kurulması)
  • Bir yerde bir türlü, diğer yerde başka türlü olan kamuoyunu aşağılamayı öğrenemeyen bir kimse hiçbir süre büyük işler başaramaz.
    -Hegel (Batıda Siyasal Fikir Tarihi)
  • – Araya girerek bir karşılaştırma yapacağım. İlber Hoca da siz de bizim gözümüzde fazlaca geniş bir genel kültüre sahipsiniz. Arada fazlaca temel bir fark var fakat. İlber Hocanın bilgisiyle ‘ezen’ bir tavrı vardı; insana kendisini bir işe yaramaz, bir şey bilmez hissettiren. Oysa sizin dersinizden çıktıktan sonrasında gidip sözgelimi bir Yunan mitolojisi okumak hevesi gelir insana.Bir Osmanlı zamanı okumak. Fazlaca mühim bir fark bu.
    – Anlıyorum. Hocalıkta mühim olan öğrenciyi özendirmek. Ben de bu insanın bilmiş olduğu şeyleri bilsem ne iyi olur, duygusu. Bu mümkün. İlber ne yazık ki öteden beri “sizin hiçbir şansınız yok, adam olmanız mümkün değil” duygusu uyandırırdı. Onun bu hakaretâmiz tutumuna karşın birşeyler yapabilenler de oldu doğal fakat bayağı talebe için ezicidir İlber’in tavrı. Dil bilmiyorsunuz. Şunu da bilmiyorsunuz bunu da bilmiyorsunuz. İlber birazcık kendi bildiğinden fazlasını da biliyormuş şeklinde icra eden bir insandır öteden beri. Ne bileyim doğru dürüst Farsça bilmeden konuşmasının içinde ezberlemiş olduğu uzun bir Farsça şiiri uygun bir telaffuzla okuyunca her insanın ağzı açık kalıyor fakat İlber Farsça biliyor
    muydu o süre? – Hâlâ biliyor mu, güvenli değilim. O mühim bir fark, doğrusu özendirmek lazım fakat özendirirken ezmemek, onların da bir şansı bulunduğunu hissettirmek… (Bilineceği Bilmek)
  • Devletle ilgilenmeyen bir kimseyi zararsız değil, yararsız buluruz ve bir politikayı sadece birkaç şahıs ortaya koyabilir, fakat çoğumuz onu yargılayacak yetenekteyiz. Biz münakaşaya, siyasal eylemin önüne dikilen bir engel diye değil, bilgece davranmanın olmazsa olmaz bir ön hazırlığı diye bakarız. (Batıda Siyasal Fikir Tarihi)
  • İnsan ayrıcalıklara değil sadece her insana ilişik haklara haiz olmakla özgür olabilir. (Batıda Siyasal Düşünceler Tarihi 2)
  • … Gerçekten de Türk sağı derhal tüm kesimleriyle kendi varlığını naturel bulur ve savunurken, karşısında sol düşüncenin ve örgütlerin olması icap ettiğini, bunun asla eğer olmazsa sistemin devamlılığı açısından mecburi bulunduğunu kavramak istemez… (Türkiye Tarihi 4)
  • Buna karşılık Türkiye’de emekçi sınıfların politika sahnesine çıkabildikleri en etkili şekil, Cumhuriyetin ilk 25 yılını kapsayan reformcu ve otoriter bir paternalizmi izleyen ve yukarıda “popülizm” diye adlandırdığımız parlamenter rejim içinde olmuştur. Popülist rejimin, burjuva demokrasisinden temel farkı, emekçi sınıfların somut ve örgütlü siyasal mücadeleler sonunda belli hakları “koparan” değil, egemen sınıfların inisiyatifinde yalnız “ödünler verilen” erkek oyuncular olarak yer almalarıdır. Iktidar,egemen siniflar blokunun monopolündedir ve paylaşılmaz; sadece, ekonominin genişleme konjonktürlerinde (ve ithal ikameci modelde olduğu şeklinde) halk sinıflarının göreli durumlarını değilse bile, mutlak gelir düzeylerini devamlı olarak ilerletecek mekanizmalar geliştirir. Egemen sinifların denetimindeki bu mekanizmalar siyasal istikrar ve toplumsal sulh için gereklidir. Bu denetimin zayıfladığı, emekçi sınıfların ekonomik mücadeleleri egemen sinifların “sindirim” sınırlarının ötesinde edinimler kazanmaya başladığı yada bu mücadelelerin bağımsız siyasal biçimler kazanarak rejimin gerçek bir burjuva demokrasisine dönüşme ihtimalinin güçlendiği durumlarda popülizm son bulur; askerî darbeler vesilesiyle tutucu-otoriter bir rejim gündeme gelir. Ulusal farklılıkları dikkatsizlik etmemek koşuluyla ihtiyatlı bir genelleme yaparsak bu senaryonun yalnız Türkiye’nin değil, popülist sivil rejimlerle askerî rejimleri içinde devamlı yalpalayan ve böylece bir türlü demokratik devrimlerini tamamlayamayan pek fazlaca Üçüncü Dünya ülkesinin, bilhassa Latin Amerika’nın kaderini de yansitmakta bulunduğunu söyleyebiliriz. (Türkiye Tarihi 4)
  • Işte azgelişmişlik denen olgu da yukarıda sayılan (ve Batı kapitalizminin dünü ve bugünü ile karşılaştırıldığında belirginleşen) temel farklılikların bir bileşkesinden başka bir şey değildir. Kapitalist dünya ekonomisinin etken ve belirleyici merkezinde değil, eylemsiz ve bağımlı çevresinde
    yer almak; içsel ekonomik yapıida belirgin bozukluk ve deformasyonların kronikleşmesi ve reformcu-paternalist yada tutucu-baskicı askerî (otoriter) rejimlerle, popülist sivil rejimler içinde yalpalayan ve bir türlü burjuva demokrasisine dönüşemeyen bir politika rakkası… Bunlara, gelişme sürecinde katedilen mühim mesafelere karşın, üretim güçlerinin gelişimi bakımindan ve bilhassa teknoloji alanında emperyalist sistemle bir türlü mutlak anlamda kapatılamayan farkı da eklersek, Türkiye toplumunun
    ve ekonomisinin 20. yüzyılın sonlarına yaklaşırken niçin hâlâ azgelişmiş olarak nitelendirilmesi gerektiği ortaya çıkacaktır.
    Ne var ki, burada sözünü ettiğimiz toplumsal gerilik tablosunu bir zamanı mahkûmiyet olarak yorumlamak da kesinlikle yanlıştır. 20. yüzyıl Türkiyesi üstündeki bu araştırma Türkiye’nin durağan bir cemiyet yapısina haiz olmadığını göstermiş olsa gerektir. Yukarıda gözden geçirdiğimiz tüm olumsuzluklarına karşın Türkiye toplumu derslik çelişkilerinin çeşitliliği ve sınifsal dinamikler bakımından pek fazlaca Uçüncü Dünya ülkesinden ileri özellikler taşımaktadır. Biraz ilkin sözünü ettiğimiz “politika rakkası”nin dahi yalnız kendini tekrarlayan bakışımlı dalgalanmalardan ibaret olmadığını; her yeni sallantının Türkiye halkının özgürlüğe, eşitlige, bağımsızlığa giden uzun yolculuğunda minik aşamalar oluşturan bireşim öğeleri de taşıdığını bu emek harcama ortaya koymuş olmalıdır. (Türkiye Tarihi 4)
  • Ziya Gökalp’de dahil olmak suretiyle, kimi Türk aydınları tarafınca Türkiye’de demokrasinin başlangıcı olarak selamlandı. Buna rağmen aydınların büyük çoğunluğuna bakılırsa Sened’i İttifak devleti yok sayıp ona meydan okuyarak kendi kişisel çıkarlarını devletin ve toplumun üstüne çıkarmayı amaçlayan aç gözlü mütegallibenin küstah bir girişimiydi. Birinci yorum mu? İkinci yorum mu? Açıklamasıyla lütfen. (Türkiye Tarihi 4)
  • 1935’teki dünya kongresinde o zamana kadar komünistlerin fena gözle gördükleri toplumsal demokratlarla işbirliğine gitmek hatta, mütevazi toplumsal demokratlarla değil anti-faşist olan tüm demokratik güçlerle halk cepheleri oluşturmak bir ilke olarak benimsenince, Türkiye’de dönerek deniyor ki siz partinizi kapatın bir ihtimal bir iskelet haline getirin, legale çıkın. Halk Partisi’nin egemen olduğu yasal kuruluşlarda vazife alın. Yasal basında yazılar yazın. Demokrasiyi savunun ve eğer Türkiye’de bir nazi yanlısı yada bir faşizm yanlısı hareket olursa engel olmaya çalışın. Yoksa bu şekilde işçi hakları şeklinde mevzularda hükümetin canını sıkmayın. Bu esas itibarıyla Sovyet dış politikası gerekleri sebebiyle Türkiye komünistlerine zorluk çeken çözüm. (Türkiye’de Sol Akımlar 1925-1936 (Cilt 2))

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş