Eğitim

Üç Yapraklı Ahududu – Kübra Nur Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Üç Yapraklı Ahududu – Kübra Nur Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Üç Yapraklı Ahududu kimin eseri? Üç Yapraklı Ahududu kitabının yazarı kimdir? Üç Yapraklı Ahududu konusu ve anafikri nedir? Üç Yapraklı Ahududu kitabı ne konu alıyor? Üç Yapraklı Ahududu PDF indirme linki var mı? Üç Yapraklı Ahududu kitabının yazarı Kübra Nur kimdir? İşte Üç Yapraklı Ahududu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Kübra Nur

Yayın Evi: Ren Kitap Yayınları

İSBN: 9786257310161

Sayfa Sayısı: 344


Üç Yapraklı Ahududu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Poyraz Sarıcalı yediğim elmadan çıkan kurttu. Tam evden çıkacakken kaçıveren kalitesiz naylon çoraptı. Lunaparklardaki hiçbir şey kazanamadığınız, para tuzağı olan o sinir bozucu oyuncaklardandı. Oldukca sevdiğiniz dizinin senaristinin değişmesi ve her şeyin, tüm karakterlerin mahvolmasıydı. Nefret ettiğim her şeydi kısacası.

Pansiyonumun derhal yanı başlangıcında gece kulübü açma girişiminde bulunan bu adamdan daha ilk bakışta, hatta adını duyduğum ilk anda nefret etmiştim. Hem de tüm kalbimle ve inanılmaz bir şiddetle.

Eğer içinde yaşadığımız dünyanın düzenini birazcık olsun kabullendiyseniz şunu bilirdiniz; bu şekilde ani ve büyük nefretlerin yalnızca iki sonucu vardır. Ya siz silahlarınızı kuşanıp nefret ettiğiniz kişiyi mahvedersiniz ya da asla hesapta yokken

ona âşık olmuş olursunuz ve o sizi mahveder.

Benim başıma hangisinin geldiğini kestirmek {hiç de} kolay olsa gerek. Ama hikâyemin tüm detaylarını sizinle paylaştığımda ve sonucunda beni yakından tanıdığınızda artık oldukca yakın iki dost olacağımızı ve beni anlayacağınızı umut ediyorum. Başlayalım mı?


Üç Yapraklı Ahududu Alıntıları – Sözleri

  • Dudaklarımdan bir homurdanma döküldü.”Kuvvetli kadınmış”diyerek pufladım.
    “Bu da yeni moda.Kuvvetli kadınız diye her şeye yakınma etmeden katlanmamız umut ediliyor.Ne hikmetse ya kuvvetli ya zayıf oluyoruz ,ya hep ya asla oluyoruz.Bir türlü insan olamıyoruz sizin gözünüzde.”
  • Annem devamlı,bir muharebeye girmeden ilkin düşmanımı oldukca iyi tanımam icap ettiğini söylerdi.Düşmanımı tanımazsam galibiyetin sadece talih eseri benim olabileceğini…
  • Zira uzun süredir kendimi fazlasıyla tek başıma hissediyordum
    Yalnız değildim normal olarak.Babam vardı kardeşlerim ve dostlarım vardı fakat tek başımaydım.Devamlı bir şeyleri tek başıma başarmaya çaba ediyordum.Bu güzel bir şey olsa dahi oldukca yorucuydu.Arada sırada birinin yanınıza gelip yükünüzü azaltması hoştu.Dinçleştiriciydi.
  • “Aynı şeyi istediğine istediğine inanan insanoğlu da mutsuz evlilikler yapabilirler.” dedi.
    “Hatta büyük bir aşkla evlenmenin en fena yanlarından biri de yanlış bir evlilik yaptığını anladığında bile bırakıp gidememektir.
    Aşk insana tutamayacağı sözler verdirir.”
  • Eğer ilişkiyi doğru temeller üstünde başlatırsan en küçük sıkıntıda yıkılmaz
  • Ben de aşka karşı kurşun geçirmez olabilmeyi istiyordum.Göğsümü tüm kırıklıklara korkusuzca siper edebilmek istiyordum.Ben de aklıma koyduğum herşeyi meydana getirecek gücü kendimde bulabilmek istiyordum.Ben annemin kızı olabilmek istiyordum.
  • Aşkın kalbini kırmasına asla müsade etmemişti.Gerçek aşkı onu terkettiği vakit bile.
  • Eğer içinde yaşadığınız dünyanın düzenini birazcık olsun kabullendiyseniz şunu bilirdiniz, bu şekilde ani ve büyük nefretlerin yalnızca iki sonucu vardır; ya siz silahlarınızı kuşanıp nefret ettiğiniz kişiyi mahvedersiniz yada asla hesapta yokken ona aşık olmuş olursunuz ve o sizi mahveder.
  • Pes etmenin kıyısında bile değildim.
  • “Evlilik mühim bir şeydir. Deli bir aşktan söz etmiyorum fakat sevginin bulunmadığı bir aile oluşturmak, aynı şeyleri istemediğin biriyle evlenmek yaşamını oldukca daha zor bir hale getirebilir.”


Üç Yapraklı Ahududu İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Gargamell ve Şafak: Kitap oldukca güzel ve tatlı bir kitaptı Şafak ve Poyraz’ın birbirlerine karşı olan nefretinin tatlı bir aşk hikayesine dönüştüğünü görüyoruz.İyi ki varsınız Gargamel ve Şafak iyi ki sizi tanımışım 🙂 (sinem gül)


Üç Yapraklı Ahududu PDF indirme linki var mı?


Kübra Nur – Üç Yapraklı Ahududu kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Üç Yapraklı Ahududu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Kübra Nur Kimdir?

1994 senesinde Van’da doğdum.

Babamın mesleği dolayısıyla İstanbul, Balıkesir, Kastamonu şeklinde şehirler gezdim.

Şu an Yalova Üniversitesinde Endüstri mühendisliği okumaktayım.

Hikayelerimi yazmaya ise 14 yaşlarında başladım.


Kübra Nur Kitapları – Eserleri

  • Üç Yapraklı Ahududu
  • Bir İstanbul Gecesi
  • Çirkin Ördek Yavrusu
  • Son Şansım
  • Son Çarem
  • Ben Prenses Değilim!
  • Lacivert
  • Son Aşkım


Kübra Nur Alıntıları – Sözleri

  • Yalan sizi kendisine tutsak eder. (Son Aşkım)
  • ~ Sokakları denize çıkan bir şehirde yaşamı sürdürmenin hafifletici hissi vardı yüreğimde. / 69
    ~ Beni yoran şey yaşamın ta kendisiydi, ne yazık. / 201
    ~ Herkesin her duyguyu gizleme derdinde olduğu şu dünya…
    / 218
    ~ Elinizde hakkaten fena bir örnek varken, iyi olanın aslına bakarsak ne işe yaradığını daha kolay öğreniyordunuz. / 273
    ~ Hayatın bir çok vakit karmaşık olduğu doğruydu fakat oldukca kolay noktaları da vardı. Sevgi tüm yaraları kapatmaya yetmiyordu bir ihtimal. Her şeyi kolaylaştırdığını da söyleyemezdim fakat birçok şeye iyi geldiğini biliyordum. Birine bir evi sevdirmeye yetiyordu. Bazen karanlıkları aydınlatmaya yetiyordu. Bazen tek başımıza kaldığımızda aslına bakarsak tek başımıza olmadığımızı bilmemize yetiyordu. Sevgi kolay bir şeydi. Doğru anda, doğru insanoğlu içinde filizlenip büyüdüğünde dünyanın en güzel şeyine dönüşüyordu. Birbirini seven iki insan, bu dünyada asla yalnız kalmıyordu. Aralarında kilometreler olsa bile. Bu, her şey demek değildi bir ihtimal fakat birçok insan için oldukca şey demek bulunduğunu biliyordum. Benim için öyleydi. / 292
    ~ Sevgi saklanamazdı. / 316 (Bir İstanbul Gecesi)
  • “Seninle tanışmadan ilkin bir insanoğlunun bu kadar mutlu olabileceğini de bu kadar üzülebileceğini de bilmiyordum.Yaşamın değişik bir boyutunu keşfetmiş gibiyim.Şimdi de tüm bu tarz şeyleri; daha oldukca hissedebilmeyi, daha içten gülebilmeyi, kalbimin mutluluktan perendeler atışını,tüm güzel rüyalarımı ve nicesini kaybettiğim için müthiş bir azap çekiyorum.” (Son Çarem)
  • “Bakışları almam ihtiyaç duyulan bir emanetmiş şeklinde orada öylece bekliyor ve beni her hatırladığımda yine yine gülümsetiyordu.” (Bir İstanbul Gecesi)
  • “Yanlış bir zamanda mı geldim?” diye sordu Arın.
    “Hayır,” dedim derhal. “Akın’ın gömleğine bir şey dökülmüş. Ben de çıkarmaya çalışıyordum.”
    Arın’ın tek kaşı yavaşça yukarı kalktı. “Gömleği mi?”
    “Hayır,” dedim gene. “Lekeyi. Aslında gömleğini de çıkarmak istedim fakat Akın istemedi.
    Arın gür sesli bir kahkaha koyuverirken başını iki yana salladı. “Kardeşim hep birazcık salak olmuştur.” (Son Aşkım)
  • “Aşkın sabitlerden, değişkenlerden, kısıtlamalardan daha fazlası olduğunu öğrendim. En büyük değişkenin, insanın sol kaburgasının altında sakladığı yüreği olduğunu öğrendim. Kalp ve yüreğin aslında çok da aynı anlama gelmediğini öğrendim. Aşk kimileri için bir yuva, kimileri için huzurdu. Benim içinse akasyalar, ateş böcekleri, yıldızlı gökyüzü ve mavi renk olduğunu öğrendim.” (Son Aşkım)
  • Sizin derdinizi kendi derdi bilecek insanların olması kalkandır. (Bir İstanbul Gecesi)
  • Bahçeden çıkıp Akın’ın yolun karşısına park etmiş olduğu otomobilinin yanına gittik. Bir beyefendi şeklinde, benim için kapımı açıp binmemi bekledikten sonrasında kapıyı kapattı. Ardından sürücü koltuğuna yerleşti. Tam arabayı çalıştırmaya hazırlanıyordu ki, bakışları torpidonun üstündeki bir şeye takıldı. Yarım bir gülüşle uzanıp, orada duran tek dal pembe gülü alıp bana uzattı.
    ”Bir çiçekçi yolumu kesti ve ondan bir çiçek almam için oldukca ısrar etti. Öyleki ki , almazsam beni lanetleyeceğini falan düşünmeye başladım. En sonunda pes ederek bu gülü aldım ve randevumuz için güzel bir başlangıç olur diye düşündüm.”
    Gülü sapından tutarak aldım ve burnuma götürüp kokladım. ”Teşekkür ederim. Oldukca hoş,” dedikten sonrasında, pembe yapraklarından birini koparıp ağzıma attım.
    Akın’ın bana taraftan bir bakış attığını, sonrasında ufak bir hıhlama sesi çıkararak yine yola döndüğünü, peşinden yine bana dönerek kaşlarını şaşkınca çatarak yüzüme baktığını fark ettim. Hepsi iki saniye içinde oluverdi.
    ”Bir şey mi oldu ? ” diye sormuş oldum ağzımdaki yaprağı yutarken.
    ”Yanlış mı gördüm, yoksa birazcık ilkin sana verdiğim gülü mü yedin ?”
    Bir an durakladım. Bir çok insanoğlunun onlara armağan edilen gülü yemedikleri bilgisi her nede olsa beynimin arka köşelerine saklanmıştı. Ve sadece Akın’ın şaşkın bakışlarını gördüğünde saklandığı köşeden çıkma zahmeti göstermişti.
    ”Hı,hı.” Usulca mırıldanırsam bir ihtimal mevzuyu uzatmaz, öylece geçiştirmeyi tercih ederdi. (Son Aşkım)
  • ” Bir kadının sevilmeyi ya da kabul görülmeyi hak etmesi için güzel olmasına gerek yoktu. Kadınlar, hayatlarındaki iyi şeyleri güzellikleri karşılığında almak zorunda değillerdi. Güzellik, onların sevilmemelerinin karşılığında ödedikleri karşılık değildi. ” (Çirkin Ördek Yavrusu)
  • Ben, Damla’yı güzel buluyor, bilhassa gözlerini oldukca beğeniyordum. Ama bu, gözleri mavi olmasa onu sevmeyeceğim anlamına gelmiyordu. Damla’yı beğeniyordum fakat insan her beğenmiş olduğu hanıma aşık olmuyordu. Aşk için daha fazlası gerekiyordu; onun için kendinde, kişiliğinde, kalbinde bir yer açabilecek kadar önemsemen gerekiyordu. Ve bu bir tek güzellikle olmuyordu. (Çirkin Ördek Yavrusu)
  • Lacivert diyorum…:
    ” Siyah kadar asil,mavi kadar güzel. ” (Lacivert)
  • ” Sizi öldürmeyen şey güçlendiriyordu. ” (Çirkin Ördek Yavrusu)
  • Eğer ilişkiyi doğru temeller üstünde başlatırsan en küçük sıkıntıda yıkılmaz (Üç Yapraklı Ahududu)
  • Terbiyesizin biri kapıma dayandı diye evimden ayrılmam haksızlık.”
    Elindekileri yine sehpanın üstüne bıraktı ve gelip yanıma oturdu. “Elbette haksızlık,” diye konuşmaya başladı, içimi titreten bir anlayışla gözlerimin içine bakarken. “Elbette olması ihtiyaç duyulan o insanın bir yere kapatılması, cezalandırılması ve senin asla bu şekilde rahatsız edilmemen. Elbette bir evde dilediğin şeklinde tek başına kalabilmelisin, sokakta günün her saatinde dilediğin şeklinde yürüyebilmelisin, yaşamının hiçbir anında hiçbir insan seni rahatsız
    etme hakkını kendinde bulmamalı. Fakat olması gerekenin olduğu bir dünyada yaşamıyoruz,
    ne yazık ki. (Son Şansım)
  • Dudaklarımdan bir homurdanma döküldü.”Kuvvetli kadınmış”diyerek pufladım.
    “Bu da yeni moda.Kuvvetli kadınız diye her şeye yakınma etmeden katlanmamız umut ediliyor.Ne hikmetse ya kuvvetli ya zayıf oluyoruz ,ya hep ya asla oluyoruz.Bir türlü insan olamıyoruz sizin gözünüzde.” (Üç Yapraklı Ahududu)
  • Kış bitmişti fakat yine vardığında el ele tutuşup gene baharı getirecektik (Son Şansım)
  • – şimdi sen bu şekilde söyledin ya .
    Ben sanki bu şehri fethetmişim şeklinde hissettim. Ama savaşmadan,kan dökmeden. Acısız bir yengi. (Ben Prenses Değilim!)
  • “Bana uyacak biri nasıl biri, onu soruyorum.” dedi gülerek.
    Ortada gülünç bir şey vardı da ben mi göremeiyordum. Omuz silktim. ‘“Başvuranlar arasında henüz öyle bir adaya rastlamadım. O yüzden tam bilemiyorum.”
    “Sana bu konuda yardımcı olabilirim.”
    Önerisine göz devirmemem hakkaten yaptığım en zor şeylerden biriydi. Benim ne kadar başarıya ulaşmış ve ustalaşmış bir çöpçatan olduğumu buradan anlayabilirdiniz.
    “Öyle mi ? Bu… iyi olur.”
    Evet, lütfen sana iyi mi birini ayarlamamı istediğini anlat bana. Anlat da ağlayarak masanın altına girme aşamasına daha süratli geleyim.
    “Bence…” dedi, benim içimdeki fena hislerden habersiz,rahat, güzel bir gülümsemeyle.
    “Bana uyacak kişi sevimli biri olmalı. Orta boylu, beyaz tenli. Çilli.’”
    Bunları saydıktan sonrasında bir yanıt bekliyormuş şeklinde yüzüme baktı. Ama ne diyebilirdim ki ? Tüm çilli hanım müşterilerimle yollarımızı ayırma planları yapmakla meşguldüm.
    Akın ufak bir öksürükten sonrasında devam etti.
    “Çok zeki biri olmalı.” derken kaşları yukarı doğru kavislendi.
    “Bana gökyüzünde yıldızların yerini gösterip isimlerini söyleyebilecek kadar zeki.”
    Bir dakika. Beklediğim bu değildi… Kaşlarım şüpheyle birbirine yaklaşırken Akın saymaya devam etti.
    “Sonra, biraz tuhaf biri olmalı. Erkek köpeğine, bir dişi ismi verecek ya da ona getirilen çiçekleri yiyecek kadar tuhaf biri.”
    İşte bu tarz şeyleri söylemesinin peşinden gözlerim hayretle dev gibi açılmıştı. Bu şahıs sana da birazcık tanıdık geliyor muydu, sayın okur ? Yoksa beynim üzüntüden kendini kapattı da rüyalar âlemine mi geçiş yapmıştım?
    “Her güzel şeye, onu anlamak için pürdikkat bakacak biri olmalı.” diye sürdürdü Akın konuşmasını.
    “Etrafındaki insanlara ger zaman ayak uyduramasa da onları incitmeden yaşamayı başarmış biri olmalı. Kendisi incinmiş olduğu halde üstelik. Eşsiz biri olmalı. Kendi mucizevi ışığını yaymalı.”
    Beynim kendini kapatmış mıydı bilmiyordum fakat bana komut vermeyi kestiğine güvence verebilirim. (Son Aşkım)
  • ” Birine güvenmek, aşktan, sevgiden, iyilikten bağımsız bir şeydi.Birine güvenmek, insanoğlunun karşısındakinden ziyade ta kendisiyle alakalıydı. ” (Ben Prenses Değilim!)
  • Ama geçiyordu işte. Herşey gelip geçiyordu. Ve geriye yalnız ben kalıyordum.. (Çirkin Ördek Yavrusu)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş