Vietnam’a Sevgiler – Edita Morris Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Vietnam’a Sevgiler – Edita Morris Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Vietnam’a Sevgiler kimin eseri? Vietnam’a Sevgiler kitabının yazarı kimdir? Vietnam’a Sevgiler konusu ve anafikri nedir? Vietnam’a Sevgiler kitabı ne konu alıyor? Vietnam’a Sevgiler PDF indirme linki var mı? Vietnam’a Sevgiler kitabının yazarı Edita Morris kimdir? İşte Vietnam’a Sevgiler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…
Kitap Künyesi
Yazar: Edita Morris
Çevirmen: Ideal Tamer
Yayın Evi: Remzi Kitabevi
İSBN: 9789751405692
Sayfa Sayısı: 79
Vietnam’a Sevgiler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
‘…Yanan bir şehrin resmini çizdim. Nagasaki bir ihtimal, bir ihtimal bir Vietnam şehri, kim bilir bigün onların nefretlerine hedef olacak bir başka kent, dünyanın başka yerlerinde bir kent. Şehrin üzerine atom bombaları atan, yangın bombaları atan, patlayıcı bombalar atan, guava bombaları atan insanoğlu çizdim. Evet, geleceği çizdim, bundan dolayı tüm düşmanlarını bombalamaya yemin etmişler, tüm düşmanlarını, ne olurlarsa olsunlar – sulh isteyen, daha iyi bir yaşam isteyen, sivil, asker, tüm insanları…’
Edita Morris, bu kitabında, Nagasaki’ye atılan atom bombasından yanan bir Japon delikanlısıyla, Vietnam’da napalmden yanmış genç bir genç kız arasındaki, mektuplarla süregelen arkadaşlığı konu alıyor.
Vietnam’a Sevgiler Alıntıları – Sözleri
- Biz Asyalıların ölme hakkından başka hakkımız yok mu?
- Bir ölünün umutlanması olmayacak şey fakat ben de bunu ümit etmekteyim.
- Sol yanımda bir acı başladı. Bağırmaya başladım. Anne-Babam aniden toz haline gelip yok olduğu için mi bağırıyordum, yoksa sol yanım çiğ et haline geldiği için mi, bilmiyorum.
- “Mlle, gelecekteki kuşaklar, benim «mağara resimlerim» için ne düşünecekler dersiniz? Avrupadaki ünlü mağaralarda, ilkel insanların yaptıkları resimler hala duruyor; resimler, insanın o zamanki en büyük düşmanını, yırtıcı hayvanları gösteriyor. Bundan yüz yıl, bin yıl sonra benim insan kanıyla çizilmiş resimlerimi görenler ise günümüzde insanın en büyük düşmanının İNSAN olduğunu öyrenerek şaşıracaklar. Evet, insan! Ah, tatlı bir kaplanı nasıl özlüyorum!”
- Bir gün bizim ağaçlarımızı da kurutmaya karar verirlerse bu fotoğraflar duracak,
Kahverengi bir kir haline ulaşmadan önce dünyamızın iyi mi bir yer bulunduğunu gösterecek. - Ama ölmüş benzer biçimde değildim artık. Ah Dan, ikimiz de yaşamalıyız! Sen on yedisindesin daha, öğrencisin. Ben de yaşlı değilim. Biz Asyalıların ölme hakkından başka hakkımız yok mu?
- Ha! Ağaç orada duruyordu! Pembe sabahleyin ışığında, meltem uzun dallarını kımıldatmaktaydı. Dalları neye benzemektedir? Kendi kendime bu suali sormuş oldum. Evet, saman şiltenin üstündeki dağınık saçlarına! Sevinçle bağırdım o anda. Demek ağacımla sen, bir bakıma aynı şeydiniz. Kiraz ağacını severken ayrıca hep seni sevmişim, Dan! Fısıldadım Seni seviyorum. Seni seviyorum. Evet, şimdi şuna karar verdim Sana gideceğim, Vietnam’a kadar yüzmek zorunda kalsam bile.
- Bu gece o, Dan, bir nöbet esnasında yırtık gömleğini açtı. Minimini bir çocuk, şilteye çıkıp aç pençeleriyle Dan’ın göğsüne yapıştı. Dan’ın bakire göğsünden süt gelemezdi; fakat çocuk, onun ılık derisine dokunur dokunmaz uyuyuverdi. Gözlerimiz çocuğun başının üstünden buluştu, bizim çocuğumuz diyerek. Dan’ın içtenlikle gülümsediğini ilk o vakit gördüm. Ama sonrasında göz yaşları süzüldü yanaklarından, göğsüne aktı; çocuk, susamış olduğu için, o göz yaşlarını içti. Kurban edilmiş Vietnamlı Dan’ların sütleri göz yaşıdır.
- Acı çekmeyenler acı kelimesini ne rahat kullanıyorlar…
- Lütfen sizi rahatlatacak bir hayvan bulunuz. Bir köpek bile yalnızlık çeken bir insanoğlunun içini rahatlatır.
Vietnam’a Sevgiler İncelemesi – Kişisel Yorumlar
Fazlaca sevdiğim bu eserin incelemesine ÜLKÜ TAMER’İN sunusuyla adım atmak isterim.
Sanırım 1970 yılıydı. Yabancı bir derginin kitap eleştirileri bölümünü karıştırırken bir başlık dikkatimi çekti: Vietnam’a Sevgiler. Bir romanın adıydı bu. Yazarı, o güne kadar adını duymadığım biriydi: Edita Morris. “Vietnam’a Sevgiler” için yazılmış kısa tanıtma yazısını okudum. Sonra da kitabı okumak isteğini duydum. Amerika’daki ozan dostum Seyfettin Başçıllar’a mektup yazdım; o kitabından bana bir tane göndermesini diledim. Sevgili Seyfi dileğimi derhal yerine getirdi ve bir ay kadar sonrasında postadan minik bir paket çıktı adıma. Fazlaca iyi anımsıyorum: Kitabı bir solukta okudum. Ara vermeden bir kere daha okudum. Öylesine sevmiştim romanı. Memet Fuat’a koştum derhal. “Vietnam’a Sevgiler”i gösterdim. “Bu kitabı çevirmek isterim,” dedim. Memet Fuat, “Çevir, yayımlayalım,” dedi. Yalnız bir mesele vardı: Yeni çıkmıştı kitap. İlk yayımlanışından o yana on yıl geçmediği için, çevirmeden ilkin yazarından izin almak gerekiyordu. Bu mevzuda kuşkuları vardı Memet Fuat’ın. Yazarın “yüklüce” bir “telif hakkı” istemesinden korkuyordu. Bu şekilde bir isteği de, De Yayınevi karşılayamazdı. “Bana kalırsa,” dedim Memet Fuat’a, “bu şekilde bir kitabı yazan şahıs, muhteşem bir telif hakkı istemez.” Oturdum, Edita Morris’e, kitabı yayımlayan yayınevi adresine bir mektup yazdım. Kitabı okuduğumu, oldukca sevmiş olduğimi, Türkçeye çevirmek istediğimi, fakat ülkemizin şartları sebebiyle büyük bir “telif hakkı’ veremeyeceğimizi bildirdim. Bir hafta sonrasında da Amerika’ya yazdığım mektubun yanıtını Fransa’dan aldım. Edita Morris, oldukca sevindiğini belirtiyor ve asla “telif hakkı” istemediğini, bu kitabın Türkiye’de de yayımlanmasının kendisi için kafi bulunduğunu yazıyordu. ”Vietnam’a Sevgiler”i büyük bir coşkuyla Çevirdim. Ortaya, doğal kendi çapıma bakılırsa, “en iyi çevirim” saydığım yapıt çıktı. Memet Fuat da bu yapıtı De Yayınları içinde her zamanki özeniyle yayımladı. Bu arada Edita Morris’le yazışmayı sürdürdük. Güzel bir dostluk kuruldu aramızda. Onu ve kocası Ira Morris’i (bana kalırsa günümüzün en iyi yazarlarındandı Ira da) bir oldukca kere ziyaret ettim. Birlikte Cenup Amerika’yı dolaştık. Edita, eşimin ve benim çağrılım olarak iki kere Türkiye’ye geldi. Bodrum’da kaldı. Bu arada dostluğumuz daha da büyüdü.
ÜLKÜ TAMER
Nagasaki’ye atılan atom bombasından dolayı yanan bir genç erkekle, Vietnam’da napalmden yanan bir genç kızın mektuplaşmayla süregelen arkadaşlığını ve aşkını konu alıyor bu kitap. Kitabın her yerini çizmek istedim asla unutmayacağım bir sürü alıntılar barındırıyor içinde.
Ne söylesem ne desem asla bilmiyorum. Beni hakikaten oldukca derinden etkileyen bir eserdi bu kitap. Yazarın okuduğum ilk kitabı idi son olmayacakta kesinlikle. Hiroşimaya Çiçekler adlı kitabını da okumaya başlayacağım fakat ilkin bu kitabı sindirmem lazım içimde ve beynimde.
Yaşanmışlıkları okumaya devam edeceğim. Her ne kadar yaralanmaya devam etsemde…
Sevgili okurlar okuyun, okutturun…
Kitap ile kalınca… (Filiz)
Savaş sonrası kalan yaraları ve cenk esnasında çekilen acıları özetleyen bir takım mektuptan oluşuyor.
Bu kadar güzel bir anlatımın bu kadar etkisi altına alan bir mevzunun bu kadar azca okunmuş olması hakikaten üzücü. Gereksiz bilgilerden, kafa yoran olaylardan kaçınmış yazar ve kendisini yalnız savaşın acılı havasına bırakmış. Mektuplar içinde öylesine gezerken bile cenk çığlığı atan evlatları, kaçan insanları düşlemeniz mümkün; kim bilir o yüzden bu kadar etkisi altına alan bir kitap.
Kitabın basımı durdurulmuş olsa da kolayca bulunabilir. Bence her okurun okuması ihtiyaç duyulan bir yapıt. (Volkan Refik ARAÇ)
Vietnam’a Sevgiler PDF indirme linki var mı?
Edita Morris – Vietnam’a Sevgiler kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Vietnam’a Sevgiler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Edita Morris Kimdir?
Edit (Edita) Dagmar Emilia Morris,(kızlık soyadı Toll) (d. 5 Mart 1902, Örebro, İsveç – ö. 1988) İsveç asıllı ABD’li yazar.
Hayatı ve emek harcamaları
Edita Morris Stokholm’de büyüdü ve gazeteci-yazar Ira Victor Morris (d. 1903 – ö. 1972) ile evliliğe ilk adımını attı. Eşinin babası Ira Nelson Morris, Stokholm’de bir ABD diplomatı olarak görevde bulunmuş oldu.
Daha oldukca Hiroşima’nın Çiçekleri (1959) romanıyla tanınır. Romanı yazarken japonolog oğlu Ivan Morris’in ABD Deniz Kuvvetleri’nde çalışırken Hiroşima’ya atom bombası düştükten derhal sonraki ziyaretten kalan deneyimlerinden yararlanır. Kitap 39 dile çevrilmiştir.
Varlıklı ailelerden gelen karı-koca Hiroşima’da bir hastane yaptırdılar. Ölümünden sonrasında Edita ve Ira Morris Hiroşima Kurumu Barış ve Kültür için Ödül, daha oldukca Hiroşima Ödülü olarak malum ödül tanınmaya başlanmıştır.
Edita Morris Kitapları – Eserleri
- Hiroşima’nın Çicekleri ile Tohumları
- Hiroşima’nın Çiçekleri
- Hiroşima’nın Tohumları
- Nasıl mısın İyi misin?
- Vietnam’a Sevgiler
- Vietnam’a Sevgiler
Edita Morris Alıntıları – Sözleri
- “Mlle, gelecekteki kuşaklar, benim «mağara resimlerim» için ne düşünecekler dersiniz? Avrupadaki ünlü mağaralarda, ilkel insanların yaptıkları resimler hala duruyor; resimler, insanın o zamanki en büyük düşmanını, yırtıcı hayvanları gösteriyor. Bundan yüz yıl, bin yıl sonra benim insan kanıyla çizilmiş resimlerimi görenler ise günümüzde insanın en büyük düşmanının İNSAN olduğunu öyrenerek şaşıracaklar. Evet, insan! Ah, tatlı bir kaplanı nasıl özlüyorum!” (Vietnam’a Sevgiler)
- Bel kemiğime dokundu , bu nedir , diye sordu , belkemiğimdir, dedim güldüm.
Garson, sırtındaki bel kemik, diye bağırdı .
Gövdeni dik tutuyor, bir de yüreğinde belkemik olmalı. (Nasıl mısın İyi misin?) - Dedim ki: gelecek Cumartesi biz evleneceğiz, gelecek Cumartesi cabuk gelir, gelecek Cumartesine kadar oldukca şey olur, bu cevabı Daryl verdi. Ben sormuş oldum: ne, Daryl yanıt verdi: oldukca şey. (Nasıl mısın İyi misin?)
- Sadece sevgi duyuyordum şimdi! Garip! Onu sevmeye yeni yeni başlıyordum – sargılar altında çirkinleştiği vakit… Öylesine büyük bir sevgiydi ki bu, baharda buzlar iyi mi çatlarsa, yüreğim de o şekilde çatlayacak sandım. (Nasıl mısın İyi misin?)
- Üçümüz de minik, kolay insanlarız. Günümüz dünyasındaki büyük vakalar yüzünden, büyük insanoğlu benzer biçimde hareket etmek zorunda kalıyoruz. (Hiroşima’nın Çicekleri ile Tohumları)
- Gözleri sincabın kırmızı kuyruğunda, daha büyük bir soruya yanıt arıyorlar. O sincabın kuyruğundaki tüylerden bir tekini bile yaratamaz insanoğlu, fakat canlıları yok etmekte uzmanlaşmıştır. Niye? (Hiroşima’nın Çiçekleri)
- Acı çekmeyenler acı kelimesini ne rahat kullanıyorlar… (Vietnam’a Sevgiler)
- Ama ölmüş benzer biçimde değildim artık. Ah Dan, ikimiz de yaşamalıyız! Sen on yedisindesin daha, öğrencisin. Ben de yaşlı değilim. Biz Asyalıların ölme hakkından başka hakkımız yok mu? (Vietnam’a Sevgiler)
- Ha! Ağaç orada duruyordu! Pembe sabahleyin ışığında, meltem uzun dallarını kımıldatmaktaydı. Dalları neye benzemektedir? Kendi kendime bu suali sormuş oldum. Evet, saman şiltenin üstündeki dağınık saçlarına! Sevinçle bağırdım o anda. Demek ağacımla sen, bir bakıma aynı şeydiniz. Kiraz ağacını severken ayrıca hep seni sevmişim, Dan! Fısıldadım Seni seviyorum. Seni seviyorum. Evet, şimdi şuna karar verdim Sana gideceğim, Vietnam’a kadar yüzmek zorunda kalsam bile. (Vietnam’a Sevgiler)
- Bayan, insanoğlunun zayıf yanlarına bakmadan edemiyorlar. Bunu bilincinde olmadan yaptıklarını sanıyorlar. Bana kalırsa, isteyerek, sadistçe yapıyorlar.. (Nasıl mısın İyi misin?)
- Zenciler gülümsemelidir, yoksa beyazlar onları işe almaz, Smith o şekilde diyor. (Nasıl mısın İyi misin?)
- Sincabın kuyruğundaki tüylerden bir tekini bile yaratamaz insanoğlu,fakat canlıları yok etmekte uzmanlaşmıştır. (Hiroşima’nın Çiçekleri)
- Lütfen sizi rahatlatacak bir hayvan bulunuz. Bir köpek bile yalnızlık çeken bir insanoğlunun içini rahatlatır. (Vietnam’a Sevgiler)
- ‘’Hayata verilebilecek tek bir şeyim var. Ölümüm’’ (Hiroşima’nın Tohumları)
- Ufacık bir yalan, gerçeğin keskin bıçağından iyidir (Hiroşima’nın Tohumları)
- Biz Asyalıların ölme hakkından başka hakkımız yok mu? (Vietnam’a Sevgiler)
- Hadi uyku gel artık! Faydasız Yalnız insanlara gelmez uyku. (Hiroşima’nın Çicekleri ile Tohumları)
- Bir ölünün umutlanması olmayacak şey fakat ben de bunu ümit etmekteyim. (Vietnam’a Sevgiler)
- Coca’ya yeni diş verin , yoksa işi olmayan duracak.
Zenciler gülümsemelidir, yoksa beyazlar onları işe almaz. (Nasıl mısın İyi misin?) - Güzellik nedir? Anne’nin güzelliği, uçuşan yapraklara benzeyen ayaklarından başlıyor, biçimli, uzun bacaklarına tırmanıyordu. Kalçalarıyla göğüsleri, pamuklu elbisesinin altında dört elmayı çağrıştırıyordu. Boynunun üzerine beşinci bir elma kondurulmuştu: yuvarlak, ufacık başı. Saçları omuzlarına dökülüyordu. Gülümsedi. (Nasıl mısın İyi misin?)
Yorum Ekle
[
YORUMLAR
YORUM YAZ!