Eğitim

Villa Şakayık – Yaprak Öz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Villa Şakayık – Yaprak Öz Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Villa Şakayık kimin eseri? Villa Şakayık kitabının yazarı kimdir? Villa Şakayık konusu ve anafikri nedir? Villa Şakayık kitabı ne konu alıyor? Villa Şakayık PDF indirme linki var mı? Villa Şakayık kitabının yazarı Yaprak Öz kimdir? İşte Villa Şakayık kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Yaprak Öz

Yayın Evi: Maceraperest Kitaplar

İSBN: 9789753299855

Sayfa Sayısı: 344


Villa Şakayık Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Kocası Ziya’nın tüm endişelerine ragmen detektiflik macerasına kalmış olduğu yerden devam ediyor Yıldız Alatan.

Bu kez gizemli vakalar, seksenli yıllarda, Villa Şakayık adlı bir yazlık sitede yaşanıyor.

Polisiye romanlara düşkün Alatan, usta bir terzi, dört dörtlük bir ev hanımı, tatlı bir komşu, iyi bir dost ve keyifli bir anneannedir.

En büyük düşsel, çözüme kavuşturduğu gizemli vakalarla ilgili yazdıklarının bigün yayımlanmasıdır.

Türk polisiyesinin usta kalemlerinden

Yaprak Öz’ün, bu yeni macerasında

Yıldız Alatan’la beraber sırların peşinden gitmeye hazır mısınız?

Bir Yıldız Alatan Macerası’nın ikinci kitabı, Villa Şakayık, doğal ki Oğlak Yayınları’nda.


Villa Şakayık Alıntıları – Sözleri

  • “Neticede, kadınlar çamaşır asıp, ütü yapıp, barbunya ayıklarken de gayet güzel cinayet çözebilir. Hatta tatil yaparken bile.”
  • “Olsun, insanlık hallerini ilişki başlarken görmek doğallık katar herhalde bir aşk hikayesine.”
  • Dünyadaki en korkulu şey nedir biliyor musunuz? Açlık, hem fizyolojik hem de Ruhsal manada açlık bir insan aç kalmaya görsün türlü şeyi meydana getirecek hale gelir
  • “Aile bazen cehennemdir. Bu dünya üzerinde cennet diye bir yer olsaydı, belli bir uyumu, arkadaşlığı yakalamış karıkocaların ve iyi yetiştirilmiş evlatların olduğu bir aile olurdu.”
  • Neticede, hanımefendiler çamaşır asıp ütü yapmış olup barbunya
    ayıklarken de oldukça güzel katliam çözebilir. Hatta dinlence
    yaparken bile.
  • “Dünyadaki en korkulu şey nedir, biliyor musunuz,
    Yıldız Hanım?”
    “Nedir sizce?”
    “Aclık. Hem fizyolojik hem de ruhsal manada açlık. Bir
    insanoğlunun karnı aç kalmayagörsün, her türlü şeyi meydana getirecek
    hâle gelir. Bunu yaşamadım maddi açıdan hep rahat bir
    yaşam sürdüğüm için fakat gözlemleme fırsatı buldum. Ruhsal açlıksa daha beterdir. İşte o vakit kendinize zarar vermeye başlarsınız… Ve yakınlarınıza…
  • Kadının elinin ucuyla, iğrenir benzer biçimde parmaklarımı hafifçe
    sıkmasından asla hoşlanmamıştım. Bu şekilde el sıkışan insan-
    ları sevmem bu sebeple, muhakkak bir güvensizlikleri ya da
    falsoları vardır.
  • İnsanların bazısı böyledir:Bir başarınız olduğunda ilkin aşırı bir hayranlıkla sarsılır, çevrenizde pervane olurlar, size yakın durarak kendilerini önemli hissederler, bir süre sonrasında da bu yakınlığı kaldıramaz hâle gelirler, bu sebeple şahsiyetlerinde bir şey eksiktir.Katiyen kabul etmeseler de, bu türden insanoğlu muhakkak ruhlarındaki eksikliği sezer ve sizde bulunan o fazla şeyden olağanüstü hastalık duyarlar.
  • “İnsanların bazısı böyledir: Bir başarınız olduğunda ilkin aşırı bir hayranlıkla sarsılır, çevrenizde pervane olurlar, size yakın durarak kendilerini önemli hissederler, bir süre sonrasında da bu yakınlığı kaldıramaz hâle gelirler, bu sebeple şahsiyetlerinde bir şey eksiktir. Katiyen kabul etmeseler de, bu türden insanoğlu muhakkak ruhlarındaki eksikliği sezer ve sizde bulunan o fazla şeyden fevkalede hastalık duyar.”
  • Kendimi pislenmiş hissederken birden arınır benzer biçimde olmuştum.


Villa Şakayık İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Yıldız abla diye bahsedeceğim, yadırgamayın. Zira bir ablamız, arkadaşımız oldu. Yine Farahnaz’ın Çiçeğinde olduğu benzer biçimde bir taraftan her sayfada karşımıza çıkan 80’lerin mükemmel şarkılarını dinledim, öteki taraftan böğürtlenli turta tarifini not aldım. Bu enstantaneler okumama mükemmel bir tamamlayıcılık ve keyif kattı.


Bu sefer Yıldız ablanın macerası 1984 yıllarında bir sahil kasabası olan Karasuda geçiyor. Yıldız abla, eşini, torununu ve doğal olarak ki dikiş makinesini alarak bu güzel dinlence beldesine geliyor. “Villa Şakayık” sitesinde bir yazlık ev tutuyor. Üç ay kalmayı planladıkları bu ev ve dinlence yöresinde ilk olarak sitenin sahibi olan aileyle, sonrada öteki komşularla tanışıyor. 1979 senesinde yaşamış olduğu olaylardan sonrasında yaşamı kalmış olduğu yerden devam eden Yıldız abla, başına gelenlerin etkisinden uzun süre kurtulamıyor. O nedenle bir arınma kampı benzer biçimde görmüş olduğu bu yerde yeni kişiler tanımanın ve tatile başlıyor olmanın heyecanını yaşıyor. Lakin daha adımını attığı andan itibaren bir şeylerin yolunda gitmediği hissine kapılıyor. Bu huzursuz hissiyat Yıldız ablanın gene dedektiflik damarlarına sinyaller gönderiyor ve böylece başlıyor maceramız. Site sahipleri Handan, Tanju ve Leyla. Diğer komşular Asuman ve yiğenleri İrem ile Emre. Kız kardeşler Mürvet ve Ziynet. Yine orada tanıştıkları Cem, Yağmur, Züheyir, Binnur ve ötekiler… Hasret’le devamlı gelişen vakalar üzerine o denli oldukça düşünce yürüttük ki; o mu, bu mu, şu mu derken kitap gene bizlere en hakikatlisinden bir gol atarak bitti :)) Final kısmındaki şoktan sonrasında beni mutlu edense Yıldız ablanın maceralarının devam edeceğini sevgili yazarın tüyo vermesi oldu. Geç olmadan alın ve okuyun derim (Elif Acar)

Türk polisiye edebiyatında adını altın harflerle yazdıran Yaprak Öz bu başarısını Kristal kelepçe ödülü ilede ispatlamış günümüzün okurken en keyif aldıgım yazarlardan.
Bizden mevzular ve Yıldız Atalan karakteri polisiye azca birazcık seven tüm bayanların içindeki dedektifi ortaya çıkarıyor.
Bolca evde zaman geçirdiğimiz bu dönem görkemli bir serüven ve kahkaha garantili.
kitap/kitap–204621 yazar/i11689 (onyuzmilyonkitap)

Yaprak Öz’ün ‘Yıldız Alatan’ serisinin ikinci kitabı olan Villa Şakayık, ilk kitabının aksine beni baya şaşırttı. Zira ilk kitabı olan Farahnaz’ın Çiçeği’nde yaşadığım büyük spoiler etkisinden sonrasında (sonunu derhal tahmin etmiştim) eğer satın almamış olsaydım muhtemelen bu kitabını okumazdım. Ama bu kitapta sonunu tahmin edemediğim benzer biçimde büyük şok yaşadım.
Yazarın birçok yerli yazarın da yapmış olduğu benzer biçimde siyasal düşüncelerini serpiştirme çabasını saymazsak baya da merak uyandıran bir konusu vardı bu kitabının. Serinin ilk kitabın aksine baş karakterimiz olan Yıldız ablayi içime daha bı sindirdim. Meraklı, yerinde duramayan, dost canlısı, yetenekli bir terzi olmak Yıldız abla karaketerine bu sefer oturmuş, sevdim. Fakat yinede kurguda eksikliğini hissettiğim şeyler vardı. Yıldız ablanın yazları kendisinde kalmaya gelen torunu ile ilişkisine bu romanında bol miktarda yer veren yazar, kızıyla olan ilişkini geçiştirerek yazmasını garipsedim. Zira ailenin önemini vurgulayan bir mevzuya sahipti kitap. Yine bu bağlamda ilk kitabında olayların çözümü neredeyse bir yılı bulmuştu ve orada da kızı Berrin’den asla iz yoktu. Bu şekilde bir anaç karakterin bilhassa bu diyaloglarının azca olmaması icap ettiğini düşünüyorum. Yine ortaokul öğretmeni olmam sebebiyle kitapta bahsi geçen evlatların yaşları ile tavırları içinde da tutarsızlık bulunduğunu gözlemledim. Biraz daha ufak yaş profiline haiz bence çocuklar. Tabi yıl 1984 olunca zamanımızla kıyaslamak pek doğru da olmayabilir. Ve gene menapozlu Yıldız abla ile altmış bir yaşındaki kocasının diyalogları da bana birazcık fazla balon gelsede okurken Ziya abiye bir hayranlık duyduğumu da itiraf etmem gerekir.
Kitabın sonunda olayların çözümünü üç değişik ağızdan yazmış yazar. Aslında birbirini destek sunar şekilde değişik bakış açılarıyla tamamlamayı amaçlamış fakat bana mektup kısmı birazcık gereksiz geldi. Bu sebeple esasen mahkemede şahitlik yapmış olduğu için son olarak Yıldız ablanın ağzıylada tüm vakalar toparlanıyor. Yani bazı şeyler devamlı yeniden yeniden yazılmış hissine kapıldım. Ama doğal olarak ki mektup kitabın aslolan toplumsal mesajının verildiği yer ve Yıldız ablanın patlatıldığı yer olduğundan yazar tarafında bilhassa önemsenmiş olsa gerek. Serinin devam edeceği mesajını da Yıldız ablanın iç sezgilerine engel olamayacağı ve Ziya abinin onun destekleyeceği ifadeleriyle veren yazar kitabını bu şekilde sonlandırmış. İlk kitabın sonundaki görüşüm aksine bu kitabın sonunda yeni macerasina karşı daha pozitif bakıyorum. Sanırım seriyi takibe alacağım. (Mavi Saçlı Peri)


Villa Şakayık PDF indirme linki var mı?


Yaprak Öz – Villa Şakayık kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Villa Şakayık PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Yaprak Öz Kimdir?

Yaprak Öz, 1973 senesinde hayata merhaba dedi. İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümünde öğrenimini tamamladı. Şiirleri bugüne dek Şiir Oku, Poetik’us, Hayvan, Başka, Üç Nokta, Özgür Edebiyat, Akköy ve Akata l p a da, ek olarak Avrupa’da çeşitli şiir dergilerinde yayımlandı. İlk şiir kitabı Fırtına Günlüğü 2006’da, ikinci şiir kitabı Şiirli Müzik Kutusu ise 2009 senesinde yayımlandı ve bu kitabıyla Cemal Süreya Başarı Ödülü’ne layık görüldü. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli edebiyat festivallerine misafir olan Öz, modern Avrupalı yazar ve şairlerin pek oldukça eserini Türkçeye çevirdi ve bu çevirilerden bir kısmı çeşitli yayınlarda yer aldı. Kendi şiirleri ise Yunanca, Romence, Bulgarca, Sırpça, Makedonca ve İngilizceye çevrildi. Bir, İki, Üç Sema, şairin 3. şiir kitabıdır.


Yaprak Öz Kitapları – Eserleri

  • Berlinli Apartmanı
  • Farahnaz’ın Çiçeği
  • Tilki, Baykuş, Bakire
  • Şeytan Disko
  • Sobe Siyah Orkide
  • Villa Şakayık
  • Perisiz Köşk
  • Dolapta Biri Var
  • Eski Saat Tik Tak
  • Şiirli Müzik Kutusu
  • Bir, İki, Üç Sema
  • Fırtına Günlüğü


Yaprak Öz Alıntıları – Sözleri

  • Hayatım süresince pek oldukça haksızlığa tanık olmama, kimi zaman de bizzat yaşamama karşın hala iyimser bir insanım. Bu yüzden sözlerimi kötülerin ceza bulmasını gönülden dileyerek sonlandırmak isterim. (Farahnaz’ın Çiçeği)
  • Hayat kötülüklerle dolu. İnsanlar oldukça fena oldukça… (Farahnaz’ın Çiçeği)
  • Benim yaşadıklarımı yaşarsanız çıldırırsınız diyorum her birine. Duymuyorlar. Hiçbiri duymuyor. Oldukça yalnızım. (Tilki, Baykuş, Bakire)
  • Hiçbir şey gerçek değil. Her şey düzmece. Sadece rüyalar gerçek. Uyandığımız andan itibaren yaşadığımızı sanıyoruz. Hayır aslına bakarsak yaşamıyoruz. Sadece rüyalarımız da gittiğimiz yerlerde var oluyoruz (Tilki, Baykuş, Bakire)
  • Kapı ağzında ona baktığımı görünce bana tekrardan sımsıkı sarıldı, alnıma dudaklarını bastırarak hayatım süresince unutamayacağım bir öpücük kondurdu. (Şeytan Disko)
  • Herkes bana oldukça güzel olduğumu söylüyor. Güzellik bu şekilde hoyratça bir sapkınlık içinde harcandıltan sonrasında ne anlamı var….. (Tilki, Baykuş, Bakire)
  • “Neticede, kadınlar çamaşır asıp, ütü yapıp, barbunya ayıklarken de gayet güzel cinayet çözebilir. Hatta tatil yaparken bile.” (Villa Şakayık)
  • ️”Mühim olan, geçmişi hep içinde taşıdığın hâlde onunla barışabilmek, yeni yaşamının içinde bir yere sığdırabilmek, geleceğe öyleki adım atmakmış.” (Sobe Siyah Orkide)
  • “Efendim,size Zonguldak hakkında birkaç şey söyleyeyim, bir ihtimal biomiyorsunuzdur; güzeller güzeli şehrimiz, Atatürk tarafınca duyuru edilen ilk vilayettir. Ve Fener de, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, kent planlama ilkelerine bakılırsa kurulmuş ilk mahallesidir, gururla belirteyim.” (Farahnaz’ın Çiçeği)
  • “Ada’nın okumasını sağlayarak insanların ne kadar fena olabileceğini, yaşamın ne kadar acımasızlaşabileceği gerçeğini kızımın aklından çıkarmamasını isterim.” (Tilki, Baykuş, Bakire)

  • “Kitap okuyan bir kız olmalı normal olarak.Okuma zevki olan, kültürlü biri.Kendine güvenen, bir mesleği ya da ilgi alanları olan.” (Perisiz Köşk)
  • “Olsun, insanlık hallerini ilişki başlarken görmek doğallık katar herhalde bir aşk hikayesine.” (Villa Şakayık)
  • Bir kere odaklanıldımı ,elişleri kadar zihin oyalayan başka uğraş yoktur. (Farahnaz’ın Çiçeği)
  • Son okuduğum kitapta bir yer ilgimi çekti önceki gece ve altını çizdim. Dokuzuncu Hariciye Koğuşu’nda Peyami Safa’nın kahramanı diyor ki: Bazen etrafımızda o denli gizemli bir hadise olur ki, ince teferruatına kadar bunu sezeriz, fakat hiçbir şey algı etmeyiz; ruhumuzun içinde ikinci bir ruh her şeyi anlamış olur, fakat bizlere anlatmaz, bu şekilde korkulu işaretlerle bizi muammanın derinliklerine atar ve boğar. (Dolapta Biri Var)
  • Pupa yelken geliyor vapur.
    Yine de hâlâ
    papatya kadar tazeyim.
    Yalnızca daha tozlu
    aklımın tavan arası. (Eski Saat Tik Tak)
  • Okudukça içimdeki acı boşalıyordu sanki. (Dolapta Biri Var)
  • Her şeyin başına seyahat etmeliyim şimdi. (Dolapta Biri Var)
  • Yazarak düşünmem gerek. (Dolapta Biri Var)
  • “Möbleli ev tutmak böyle hissettiriyor demek ki insana. Hiçbir şey bana ait değil ve gereklilik sınırları içinde rahatlık hissi sinmiş her yana.” (Sobe Siyah Orkide)
  • İnsanların bazısı böyledir:Bir başarınız olduğunda ilkin aşırı bir hayranlıkla sarsılır, çevrenizde pervane olurlar, size yakın durarak kendilerini önemli hissederler, bir süre sonrasında da bu yakınlığı kaldıramaz hâle gelirler, bu sebeple şahsiyetlerinde bir şey eksiktir.Katiyen kabul etmeseler de, bu türden insanoğlu muhakkak ruhlarındaki eksikliği sezer ve sizde bulunan o fazla şeyden olağanüstü hastalık duyarlar. (Villa Şakayık)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş