Eğitim

Yüzyılın Yüz Türk Romanı – Fethi Naci Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yüzyılın Yüz Türk Romanı – Fethi Naci Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yüzyılın Yüz Türk Romanı kimin eseri? Yüzyılın Yüz Türk Romanı kitabının yazarı kimdir? Yüzyılın Yüz Türk Romanı konusu ve anafikri nedir? Yüzyılın Yüz Türk Romanı kitabı ne konu alıyor? Yüzyılın Yüz Türk Romanı PDF indirme linki var mı? Yüzyılın Yüz Türk Romanı kitabının yazarı Fethi Naci kimdir? İşte Yüzyılın Yüz Türk Romanı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Fethi Naci

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944881661

Sayfa Sayısı: 653


Yüzyılın Yüz Türk Romanı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Yüz Senenin 100 Türk Romanı;

Batı romanı, daha doğrusu roman “birey”i anlatır; burjuva toplumunun insan örneği olan bireyi. Bu romanlarda kişinin bitmez tükenmez zenginliklerle dolu iç dünyası betimlenir… bu sebeple roman kahramanı artık başlı başına bir dünyadır, toplumun yaşamına eşit bir dünya… Tarihsel açıdan ilk Türk romanı normal olarak Taaşuk-ı Talât ve Fitnat; ne var ki yazınsal açıdan ilk Türk romanı, Aşk-ı Memnu.

Yayım zamanı 1900.

Fethi Naci

Eleştiri alanının duayeni Fethi Naci bu yapıtında, ilk basımı 1900’de meydana getirilen Aşk-ı Memnu’dan başlayarak, 20. yüzyılda iz bırakmış 100 Türk romanını ve yazarlarını irdeliyor. Kitabın başlangıcında yer edinen detaylı “Önsöz” kısmı ise Türk romanına genel bir tarihsel ve toplumsal bakış getiriyor.

Türk romanının tarihsel gelişimi hakkında informasyon sahibi olmak isteyen hepimiz için olmazsa olmaz bir müracaat yapıtı.


Yüzyılın Yüz Türk Romanı Alıntıları – Sözleri

  • Hayal deyip geçmeyin, onun da faşisti var!
  • Denizinde de karasında da yaşam insanoğlunun üstüne bin bir musibet yağdıran bir kazalar belalar yığılışıydı.
  • Felaket bile bizi birleştiremedi.
  • ‘’Şimdi âdet bu şekilde imiş. Ahlaktan kaybedilen şey para ile kazanılıyormuş.’’
  • Yeniye, başından beri bizim olmadığı için işe yaramaz gözüyle bakıyoruz.
  • Reşat Nuri’nin unutulmaz bir cümlesi vardır: ‘’Sevgi, şefkat denen şeyde ne mucizeler var Ya Rabbi!’’
  • O gözler, içimdeki gece karanlığını temizleyip gökyüzünün maviliğine yükseltecek beni.
  • Roman, istemedikleri erkeklerle evlendirilen genç kızların başlarına gelecek fena sonuçlar üstünde durarak toplumsal bir eleştiri getirmektedir.
  • İnsan başkalarını tanımlamaya çalışırken bunu kendi benliğinin içinden geçerek yapar.
  • Eski efsaneleşmiş doğrudur: İnsanoğlu kendisini tamamlayacak olan yerini arar.


Yüzyılın Yüz Türk Romanı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Türk romancılığının tarihsel ve yazınsal gelişimini toplumsal kabül görmüş romanlarla inceleyen sağlam bir kaynak. Ayrıca bu kronolojik araştırmaların ışığında romanların işledikleri temalardan Türk toplumunun sosyolojik ilerleyişini, dönüşümünü, buhranlarını adım adım sezinlemenin de mümkün olduğu sıradışı bir yaratı olarak tanımlayabilirim. Ve normal olarak ki iyi bir romanın iyi mi olması gerektiği mevzusunda bizlere ustaca öğretiler sunan bir eğitici yaratı..
Kendime sağlam kazanımlar elde etmeyi hedefleyerek okurken epey yoruldum, bir o denli da lezzet buldum. Okuyorum fakat okumakta neyin neresindeyim şeklinde kaygılara yanıt veren, roman ile alakalı algımızı oldukça besleyen bu eseri, uzun soluklu okuyuşlara ve fikir bombardımanına açık arkadaşlara keyifle tavsiye ediyorum. (B‘ora)


Yüzyılın Yüz Türk Romanı PDF indirme linki var mı?


Fethi Naci – Yüzyılın Yüz Türk Romanı kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Yüzyılın Yüz Türk Romanı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Fethi Naci Kimdir?

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni tamamladı. 1940 yılından itibaren çeşitli dergilerde, şiir ve öyküleri yayımlandı. Fethi Naci adını 1953’ten sonrasında yazdığı eleştirilerde kullanmaya başladı. 1965’de Gerçek Yayınevi’ni kurdu. Yayınevinde başlatılan “Yüz Soruda” dizisi büyük ilgi görmüş oldu. Türk edebiyatına bilhassa eleştirileriyle büyük katkılarda bulunmuş oldu.


Fethi Naci Kitapları – Eserleri

  • Yüzyılın Yüz Türk Romanı
  • Sait Faik’in Hikayeciliği
  • 100 Soruda Atatürk’ün Temel Görüşleri
  • Yaşar Kemal’in Romancılığı
  • İnsan Tükenmez
  • Dönerek Baktığımda
  • Reşat Nuri’nin Romancılığı
  • 100 Soruda Türkiye’de Roman ve Toplumsal Değişme
  • Türk Romanında Ölçüt Sorunu
  • Edebiyat Yazıları
  • Anılar Kitabı
  • Şiir Yazıları
  • 60 Türk Romanı
  • Az Gelişmiş Ülkeler ve Sosyalizm
  • Eleştiride Kırk Yıl
  • Roman ve Yaşam
  • 40 Yılda 40 Roman
  • Enerjisini Yitiren Edebiyat
  • Imrenmek
  • Dünya Bir Gölgeliktir
  • Eleştiri günlüğü


Fethi Naci Alıntıları – Sözleri

  • Nedir garip icra eden İnce Memed’i?
    Öyleki sanıyorum, yarısını bu bolume başlık olarak aldığam cümlede dile getirilen görüş; şöyleki bitiyor o cümle: “bugün den de bin beter olacak, içi boşalacak, duymayı, düşünmeyi. sevmeyi, dostluğu, arkadaşlığı, göğü, yerin, kurdun kuşun, akar suyun, tanyerindeki ışığın, yürekteki sıcaklığını unutacak (s. 349). O sayfadan bir iki alıntı daha: “… korkma, içindeki o yüz bin senelik ağının, korkunun üzerine yürü, ona başkaldır. () Getirdiğin iyilikler de, bir ihtimal bigün insanoğlu için fenalık olur, kendi iyiliğine de başkaldır. (…) Allah sana büyük hazinesini, tek kıymetli varlığını armağan etti, yüreğindeki umudu verdi sana. Başkaldırman için umuttan daha kıymetli bir şey, bir tabanca veremezdi sana.” (Yaşar Kemal’in Romancılığı)
  • ‘’Şimdi âdet bu şekilde imiş. Ahlaktan kaybedilen şey para ile kazanılıyormuş.’’ (Yüzyılın Yüz Türk Romanı)
  • “İnsanoğlu birazcık da böyledir, budur kızım. Hepimiz, tüm insanoğlu çılgıncasına korkuyu yaşıyoruz. Her an, her saniye, her şeyden korkuyoruz. İnsanoğlunun mayası korkuyla yoğrulmuş. Oldukca ölüm gördüm, fazlaca yaralanma, fazlaca donma, fazlaca harp… Bir şey gördüm yalnız, bir şey vardır insanlıkta, bir tek şey o da korku. Bu çocuk da korkmuş, fazlaca şükür ki, korkusunu kusmuş, hücum etmiş adama Bu, korkunun ölümü aşmasıdır. Ölümden öte bir şey var kızım, işte o da senin oğlunun yaptığıdır, ölümün korkunun üzerine atılmasıdır Üzülmr kızım, çoğunlukla insanoğlu budur. ” (Yaşar Kemal’in Romancılığı)
  • Denizinde de karasında da yaşam insanoğlunun üstüne bin bir musibet yağdıran bir kazalar belalar yığılışıydı. (Yüzyılın Yüz Türk Romanı)
  • Soru 37 : Atatürk’ün «Komünizm İle Rus dostluğu esasları içinde bir münasebet var mı­dır?» sorusuna verdiği yanıt nedir?
    «Komünizm toplumsal bir meseledir. Memleketimizin hali, memleketimizin toplumsal şartları, dinî ve millî geleneklerinin kuvveti Rusya’daki komünizmin bizce uygulanmasına el­verişli olmadığı inancını doğrulayacak şekildedir. Son za­manlarda memleketimizde komünizm esasları üstüne ku­rulan partiler de bu hakikati bittecrübe (deneyim ile) an­layarak faaliyeti durdurma lüzumuna inanmışlardır. Hatta bizzat Rusların düşünürleri dahi bizim için bu hakikatin doğruluğuna inanıyorlar. Binaenaleyh bizim Ruslarla olan ilişkilerimiz ve barışımız sadece iki bağımsız devletin ittihad ve ittifak esaslariyle alâkadardır.» (6 Şubat 1921, «Hâkimiyet-i Millîye»nin sorularına yanıt, SD, III, s.20)
    «Bizim görüşlerimiz, bizim prensiplerimiz herkesçe bi­linir ki, Bolşevik prensipleri değildir ve Bolşevik ilke­lerini milletimize kabul ettirmek için de şimdiye kadar asla düşünmedik ve teşebbüste bulunmadık.» (14 Ağustos 1920, SD. I, s. 101)
    «Biz ne Bolşevikiz, ne de Komünist; ne biri, ne diğeri olamayız. Bundan dolayı, biz milliyetperver ve dinimize hürmetkârız.» (2 Kasım 1922, «Petit Parisien» muhabirine Bursa’da verilen demeçten, SD, III, s. 51)
    «Türkiye’de Bolşeviklik olmıyacaktır. Bundan dolayı, Türk hükümetinin ilk gayesi, halka özgürlük ve mutluluk vermek, askerlerimize olmasıyla birlikte, sivil halkımıza da iyi bakmak­tır. Türkiye’de işsizlik yoktur. Milletimizin fertleri boş za­manlarında sıhhî dinlenme imkânlarına maliktir.» (21 Ha­ziran 1935, Gladys Baker’e verilen demeçten, SD, III, s. 99) (100 Soruda Atatürk’ün Temel Görüşleri)
  • Fakir Baykurt, Beş Romancı Tartışıyor’da şöyleki diyor: “Benim alt bilincim Burdur izlenimleri, Burdur malzemesiyle dolu… Adeta köy romanı yazmaya mahkûmum. İstesem de kent romanı yazamam. Yazarsam özenti olur.” (100 Soruda Türkiye’de Roman ve Toplumsal Değişme)
  • Bana bir tek ‘yerme’ özgürlüğü tanınıyordu; eleştiri özgürlüğünü ikiye bölerek bir yanını yasaklayıp bir tek bir yanını tanıdığınız süre ortada eleştiri diye bir şey kalmaz. (Anılar Kitabı)
  • Reşat Nuri’nin unutulmaz bir cümlesi vardır: ‘’Sevgi, şefkat denen şeyde ne mucizeler var Ya Rabbi!’’ (Yüzyılın Yüz Türk Romanı)
  • Onat Kutlar’ın o canım ‘Bahar İsyancıdır’da, ” Doğu V” başlıklı yazısındaki üç satırlık parçanın tesiri sürüyor bende: ” Ayrılırken bir sepet üzüm getirdi genç kız. üstü asma yaprakları ile örtülü. Tüm aile gülümseyerek uğurladı beni.” ( s.82 )
    O cümleler bana fazlaca sevdiğim iki hikayeyi anımsatıyor: Çehov’un Güzelleri’yle, Steinbeck’in Kahvaltı’sını. Çehov’un anlattığı Ermeni kızı, güzelliğiyle cinsel talep değil de acayip bir hüzün uyandırıyor, bulanık, düşle karışık bir hüzün insana tekrar ele geçiremeyeceği bir şeyleri yitirdiğini sezdiren bir hüzün… Kahvaltı’daki öykü kahramanı da, bir tesadüf sonucu asla tanımadığı insanlarla yapmış olduğu kahvaltıyı anımsadıkça içinde acayip, ılık, tadına doyulmaz bir şeyler duyar. Onat Kutlar’ın satırları da bende aynı etkiyi yarattı. Ve seneler öncesinin unutulmaz bir akşam yemeğini anımsattı: …” (Dönerek Baktığımda)
  • Türkiye’de anadilinizi bile doğru dürüst öğrenmeden meşhur bir ozan, meşhur bir romancı olabilirsiniz. (Roman ve Yaşam)
  • «Efendiler! Yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri öğrenimin hududu ne olursa olsun en evvel ve her şeyden evvel Türkiye’nin bağımsızlığına, kendi ben­liğine, millî geleneklerine düşman olan tüm unsurlarla savaşım etmek lüzumu öğretilmelidir. Uluslararası cihan durumuna bakılırsa, bu şekilde bir cidalin (savaşın) gerektirdiği ru­hî unsurlarla hazırlanmış olmayan fertlere ve bu nitelik­te fertlerden meydana gelmiş cemiyetlere yaşam ve bağım­sızlık yoktur.» (1 Mart 1922, SD, I, s. 229-231) 98 (100 Soruda Atatürk’ün Temel Görüşleri)
  • Arif Damar’ın iki dizelik bir şiirini anımsıyorum:
    “İlle görmek için mi beklenir güzel günler / Beklemek de güzel.” (Yaşar Kemal’in Romancılığı)
  • Sait Faik’in son hikâyesi “Kalinikhta” (Az Şekerli içinde)
    şöyleki bitiyor: “… Düşün Yanakimu beni. Bin, bir yıldızın sırtına.
    Adaların içinde bir Burgaz adası vardır. (.. .) Ben, sandallar için­de bir sandal, denizler içinde bir deniz, insanoğlu içinde bir in­san. (…) Oturmuş seni düşünüyorum. (…) Sen yeşil zeytini ne­den yemedin? Omonya meydanındaki Ekselsiyor kahvesinin garsonu, ‘Kalinikhta Kiryos’ diyor bana. Benden bir Kalinikhta sana. Panco!”
    1992 (Sait Faik’in Hikayeciliği)
  • Beyaz Kale, keyifle yazılmış( Bu daha ilk sayfadaki sunuda görülüyor) keyifle okunan, edebiyatımızda rastlamadığımız tatlar getiren benzersiz bir roman. (Türk Romanında Ölçüt Sorunu)
  • Karpuzu kestin. Baktın ki kabak.
    Gene de zorla yiyecek misin o karpuzu ? Canım Fethi Naci’nin bu cümlesinden sonrasında başladığım her ne ise hoşlanmadığım yerde bırakmaya karar verdim.
    Kitabı da, insanı da.. (Dünya Bir Gölgeliktir)
  • Varsın onlar ‘ insan ruhuyla tanrısal perspektif içinde yeni temas noktaları’ bulmaya çalışadursunlar. Biz Atatürk’le beraber inanmaya devam edeceğiz: ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir ‘ (İnsan Tükenmez)
  • Bir romanın büyüklüğü iyi mi anlaşılır? Belki bazı nesnel ölçütleri vardır bunun fakat bir de doğruluğu “bittecrübe” denenmiş bir ölçüt var: O romanı tekrardan okuma isteği. (Türk Romanında Ölçüt Sorunu)
  • Yeniye, başından beri bizim olmadığı için işe yaramaz gözüyle bakıyoruz. (Yüzyılın Yüz Türk Romanı)
  • Hep aynı öykü: bir öğreti adamı objektif olamıyormuş, dört boyutlu gerçeği tek boyutlu görüyormuş. Ama nedir bu “objektivite”? Galile zamanında Galile ile inquisiteur’ler içinde taraf tutmamak, Descartes zamanında Descartes ile Sorbonne’un din adamları içinde taraf tutmamak, Ansiklopedist’ler zamanında Diderot, Helvetius vb. ile, bu tarz şeyleri eserlerini Londra’da ya da Amsterdam’da yayımlamak zorunda bırakanlar içinde taraf tutmamak… Bugün de “objectivite” adı altında meydana getirilen, gelişen toplumsal kuvvetlerin doktrininin yolunu kapamak, onu özgür düşünceye engel olan dar bir kalıp şeklinde göstermek… Gerçek korkusu ile gerçeği söyleyenlerin verdiği korku beraber gidiyor. (İnsan Tükenmez)
  • Bence Tahsin Yücel’in yanılgısı öykü biçiminde başlayıp bu hikayeyi roman biçiminde yazmaya karar vermesinde,roman yazarken de romancı bakışıyla değil hikayeci bakışıyla yazmasında. (Roman ve Yaşam)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş