Eğitim

Demokratik Sol – Bülent Ecevit Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Demokratik Sol – Bülent Ecevit Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Demokratik Sol kimin eseri? Demokratik Sol kitabının yazarı kimdir? Demokratik Sol konusu ve anafikri nedir? Demokratik Sol kitabı ne konu alıyor? Demokratik Sol PDF indirme linki var mı? Demokratik Sol kitabının yazarı Bülent Ecevit kimdir? İşte Demokratik Sol kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Bülent Ecevit

Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786053600688

Sayfa Sayısı: 257


Demokratik Sol Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

1970’lerin ikinci yarısında Türkiye’de devrimci ve sol hareketlerin güç ve tesirinin artmasıyla beraber siyasal çatışmalar da giderek şiddetlenmekteydi. Bu dönemde sağın ürettiği en temel politikalardan biri, bu eylemci hareketlerle CHP’yi ilişkilendirerek devlet ve seçmen nezdinde parti üstünde bir şike bulutu yaratmaya çalışmaktı. Denebilir ki Bülent Ecevit, tüm o yılları bu suçlamalara karşı partisini savunmakla geçirdi.

Soldan da devamlı eleştirilen CHP’nin ülkede yargı devam eden kaotik ortam içinde geliştirdiği en mühim siyasetlerden biri, hem siyasal rakip ve karşıtlarına, hem seçmenlere, hem de kendi üyelerine siyasal yelpazedeki yerini yeterince açık şekilde ifade etmeye çalışmaktı. Devrimci sol hareket ve kavramlarla arasına her insanın rahatça fark edebileceği kalınlıkta bir çizgi çekmek isteyen Ecevit’in en kuvvetli araçlarından biri, Marksist köklere haiz olmadığını vurguladığı “demokratik sol” kavramıydı. Elinizdeki kitap, uzun yıllardan ve türlü siyasal maceralardan sonrasında kuracağı yeni partinin adını oluşturan bu kavramın içinin bizzat Ecevit tarafınca iyi mi doldurulduğunu gösteren konuşma ve söyleşilerden oluşmaktadır.


Demokratik Sol Alıntıları – Sözleri

  • Türkiye’de de eskiden, “devlet baba” deyimi kullanılırdı. Artık bu deyim ortadan kalkmaktadır. Bir baba benzer biçimde görmüyor ve kabul etmiyor halk devleti.
  • Şimdi bu kendilerini devletle bir sanan kimseler hükümettedirler. Başlarında da siyasal iktidarın sınırlanmasını bir türlü içine sindiremeyen, kendine ve hükümete sınırsız yetkiler isteyen, başka türlü hükümet edilemeyeceğini sanan, kendi yetersizliğini, yeteneksizliğini sınırsız yetkilerle giderebilmek isteyen bir Başbakan…
  • Devlet ve hükümet kişilikleri geleneksel olarak Türk toplumunda birbirine karışmış durumdaydı. Sayın Demirel’in zihninde bu kargaşalık hâlâ devam etmektedir. Devlet-hükümet ayrımı yoktur Sayın Demirel’in kafasında. Fakat biz devletin ayrı ve hükümetten üstün bir varlığı bulunduğunu, hükümetin devleti oluşturan unsurlardan yalnızca bir tanesi bulunduğunu ve iyi işleyen bir devletin, tüm organları görevlerinin bilincine varmış bir devletin bari bir süre için hükümetsiz de yaşayabileceğini ve toplumu yaşatabileceğini kanıtlamak istedik.
  • Çağımızdaki milliyetçilik akımlarının kim bilir insancası Cumhuriyet Türkiyesi’nin mayası olan ve CHP’nin simgesi olan Atatürk milliyetçiliğidir.Atatürk milliyetçiliğinde ırk ayrımının da, din ve mezhep ayrımının da yeri yoktur. Zaten bu ayrımları yapmak ve gözetmek, Türk ulusunun, Türk toplumunun tarihsel geleneklerine de aykırıdır. Sayısız etnik grupların yüzyıllar süresince kaynaştığı ve bütünleştiği bir ülkede yaşıyor olmanın gerçeğinden meydana gelen bir milliyetçiliktir Atatürk milliyetçiliği ve CHP de bu milliyetçiliğin bayrağını inançla taşımaktadır. Atatürk milliyetçiliği egoist bir milliyetçilik değil, tüm insanlığın esenliğini gözeten bir milliyetçiliktir, yurtta da dünyada da sulh isteyen bir milliyetçiliktir.
  • —“Kalkınma köylüden başlayacak” derken, bir köy romantizmine kaptırmıyoruz kendimizi. Dikkat edilirse, “köyden” demiyoruz, “köylüden” diyoruz. Adalet Partisi, bizim bu sloganımızı öykünmek ederken, bilerek ya da bilmeden bir kelime değişikliği yapmış oldu: Bizim, “Kalkınma köylüden başlayacak” sözümüzü, “Kalkınma köyden başlayacak” diye değiştirdi. Bizce mühim bir ayrılık vardır ikisi içinde… Köylü yoksul bırakılarak da bir köy kalkındırılabilir. Mesela, toprak adaletsizliği bulunan bir köye kafi sulama, tohumluk ve gübre sağlanınca, toplam gelir artışı bakımından köy kalkınmış sayılır, fakat toprak ağasıyla topraksız köylü arasındaki gelir farkı büsbütün açılır. Ağa güçlendirilmiş, topraksız köylü daha kuvvetsiz kılınmış olur. Sosyal içerikten yoksun bir “yeşil plan” yada “yeşil devrim” bu sonucu doğurur.
    “Kalkınma köylüden başlayacak” derken, bizim hareket noktamız, fizik yerleşim birimi olarak köy değildir, insan olarak köylüdür. Bu yaklaşım, fizik yerleşim birimi olarak köyün yapısını da değiştirmeyi öngörür. Nitekim biz, halk sektörü kavramımızla bütünleşen bir köykent terimi öneriyoruz. Bunun bir anlamı, köylüyü büyük seviyede şehirlileştirmek ve köylü-işçi bir araya gelmesini gerçekleştirmektir. Nüfusunun büyük kısmı köylü olan bir ülkede, köylüyü dikkatsizlik eden bir solcu rejim, özgürlükçü demokrasiyi de benimseyemez. Bundan dolayı özgürlükçü demokraside köylü bu ihmalin bedelini seçimlerde ödettirir.
  • Kendi devletinin kendi üstünde değil, fakat hükümetin üstünde; halkı düşünen fakat, halkın hizmetinde olan, halk önünde alçakgönüllü olan bir devlet istiyor halk. Bu da sadece, halkın egemenliğinde bir devlet olabilir.
  • Okuma ve oyun çağındaki evlatların sokakta hamallık, satıcılık, ayakkabı boyacılığı yapmadığı, toprağı alın teriyle sulayan, eliyle işleyen köylünün, topraksız yada yoksul kalmadığı, kimsenin, “hastalanırsam, sakatlanırsam, yaşlanıp da çalışamaz duruma gelirsem halim ne olacak, aileme kim bakacak” diye düşünmediği bir seviye…
  • Tam tersine, eskiden benimsedikleri yada benimser göründükleri kadar bile demokrasiyi benimsemiyorlar.Ve Türkiye’de demokrasi kurallarını etkisiz bırakmak için ellerinden geleni yapmışlardır.
  • Bir kere başta işsizlik ortaya çıkarır. Zaten dışa bağımlı tüketim sanayiine ağırlık vermiş olmanın en büyük ve giderilmesi en zor sakıncası da burada. Bir ülke kilit sanayilere, temel sanayilere ağırlık vermiş olduğu zaman belli ekonomik bunalım dönemlerinde tüketimini kısarak ekonomisini kurtarabilir. Türkiye bu olanaktan yoksun. “Tüketimi bir süre için kısayım da şu bunalımlı dönemi atlatayım” dedi mi, büyük çapta işsizliğe yol açmak zorunda kalacaktır. Bundan dolayı endüstri büyük seviyede tüketim sanayiidir. O sanayinin üretimi kısılır yada durursa işsizlik artacaktır. Onları kapatmamak içinse devamlı ithalât yapmak zorundadır ülkemiz. Dövizimiz daraldı deyip, ithalâtını kesmek olanağı yoktur Türkiye’nin.Dış tecim alanında içine düştüğümüz çıkmaz ve korkulu durum da bundandır.
    Mesela otomobil sanayiimiz yüksek maliyetli ve dışa bağımlı olarak kurulmuş, iç pazara dönük üretim kısılsa ihracata hız vererek ayakta durması imkansız. Döviz yutan bir endüstri, bu durumuyla… Fakat dövizimiz kalmadı deyip, otomobil sanayiinin parça ithalini kısamazsınız. Dışarıdan devamlı olarak parçaları geliyor, motoru geliyor. Bunları ithal etmek zorundasınız. Aksi halde on binlerce işçi, işi olmayan kalacaktır. Bunları ithal edip, fabrikanın çarklarını süratli şekilde döndürmek zorundasınız. O süre ek olarak petrol ithalâtını da çoğaltmak zorundasınız. opec ülkeleri petrole ne kadar zam yaparlarsa yapsınlar, bizlerden fazlaca daha varlıklı Avrupa ülkeleri kadar bile yakıt kısıntısı yapamayız. Bundan dolayı yakıt kısıntısı yaptık mı, otomobil fabrikalarının üretimi duracaktır, işsizlik artacaktır. Böylece bir kısırdöngüye düşmüş oluyoruz.
  • Öte taraftan Türkiye’de üretimden fazlaca tüketimi ve spekülatif kazancı özendiren bir seviye seneler süresince yoğunlaşarak oluşturulmuş ve böylelikle esasen iktisat için, sınaileşme için kaynak üretme olanakları sınırı olan olan Türkiye’de üretilen maddi kaynaklar, mali olanaklar da üretken alanlardan fazlaca sanayiden fazlaca, spekülatif etkinlik alanlarına yönelmiş, hatta bir kısmı yurtdışına firar etmiş.


Demokratik Sol İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kitap Bülent Ecevit ile İsmail Cem içinde 1975 senesinde gerçekleşen röportaj tadında görüşmesinin derleyip yazılmış halidir.
Beş bölümden oluşan kitap demokratik sol terimini ön planda tutarak ilerlemiştir.
Kitap içinde 12 Mart, halk terimi, köylü, köykent, sendikalar, 1973 seçim bildirgesi benzer biçimde mevzular konuşulmuştur.
Beşinci bölümde Bülent Ecevit’in ara ara yapmış olduğu konuşmalardan kısa kesitlere yer verilmiştir.
Süreci, Bülent Ecevit’in görüşlerini merak ediyorsanız kesinlikle tavsiye ettiğim iyi bir siyasal kitap. (Nazlı Dursun)


Demokratik Sol PDF indirme linki var mı?


Bülent Ecevit – Demokratik Sol kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Demokratik Sol PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Bülent Ecevit Kimdir?

Mustafa Bülent Ecevit (d. 28 Mayıs 1925; İstanbul – ö. 5 Kasım 2006; Ankara), Türk gazeteci, ozan, yazar, siyasetçi ve Türkiye eski başbakanı.

1974 ile 2002 yılları aralığında beş kez Türkiye başbakanlığı icra eden Bülent Ecevit, düşünceleri ve uygulamalarıyla, 20. yüzyıl Türk siyasal yaşamının en mühim adlardan biri olmuştur.

1972 ile 1980 içinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığında, 1987 ile 2004 içinde da Demokratik Sol Parti Genel Başkanlığında bulunmuştur. 1961 ile 1965 içinde VIII., IX. ve X. İsmet İnönü hükümetlerinde Emek harcama Bakanı olarak yer almıştır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 11. ve 12. Dönem Ankara, 13., 14., 15., 16. ve 19. Dönem Zonguldak, 20. ve 21. Dönem İstanbul milletvekili olarak vazife yapmış olan Ecevit, 1961’de Kurucu Meclis Cumhuriyet Halk Partisi Temsilciliği (6 Ocak 1961-25 Ekim 1961) yapmıştır.[1]

2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üniversite mezunu olmaması sebebiyle Cumhurbaşkanlığı’na aday olamamış, koalisyon partilerinin bu hükmü değişiklik yapma teklifini ve kendisine cumhurbaşkanlığı teklifi getirmesini ise teşekkür ederek reddetmiştir.


Bülent Ecevit Kitapları – Eserleri

  • Bir Şeyler Olacak Yarın
  • Ortanın Solu
  • Atatürk ve Devrimcilik
  • Bu Seviye Değişmelidir
  • Demokratik Sol
  • Şiirler
  • Sömürü Düzeninde Yeni Aşama
  • Mithat Paşa ve Türk Ekonomisinin Tarihsel Süreci
  • Elele Büyüttük Sevgiyi
  • Türkiye 1965-75
  • Umut Yılı 1977
  • Dış Politika ve Kıbrıs Dosyası
  • Savunmam
  • Ecevit’in Açıklamaları 1976
  • Kardelen ve Doğa Sevdası Yazılar


Bülent Ecevit Alıntıları – Sözleri

  • Türkiye kadar toplumsal adaletsizlik ve dengesizlikler içinde bulunan bir ülkede, bir iktidarın, “toplumsal hakkaniyet getiriyorum” diye, tutum bonosuyla ve minimum geçim indirimiyle ilgili iki ufak tedbiri göstermesi, halkımız bakımından fazlaca acıklı, iktidar bakımından da pek komik bir davranıştır (Bu Seviye Değişmelidir)
  • 10 Kasım 1938’ten sonrasında yaşasaydı, normal olarak başlatmış olduğu devrimleri başka devrimlerle bütünleyip sürdürerek daha ileri götürmek isteyecekti. (Atatürk ve Devrimcilik)
  • —“Kalkınma köylüden başlayacak” derken, bir köy romantizmine kaptırmıyoruz kendimizi. Dikkat edilirse, “köyden” demiyoruz, “köylüden” diyoruz. Adalet Partisi, bizim bu sloganımızı öykünmek ederken, bilerek ya da bilmeden bir kelime değişikliği yapmış oldu: Bizim, “Kalkınma köylüden başlayacak” sözümüzü, “Kalkınma köyden başlayacak” diye değiştirdi. Bizce mühim bir ayrılık vardır ikisi içinde… Köylü yoksul bırakılarak da bir köy kalkındırılabilir. Mesela, toprak adaletsizliği bulunan bir köye kafi sulama, tohumluk ve gübre sağlanınca, toplam gelir artışı bakımından köy kalkınmış sayılır, fakat toprak ağasıyla topraksız köylü arasındaki gelir farkı büsbütün açılır. Ağa güçlendirilmiş, topraksız köylü daha kuvvetsiz kılınmış olur. Sosyal içerikten yoksun bir “yeşil plan” yada “yeşil devrim” bu sonucu doğurur.
    “Kalkınma köylüden başlayacak” derken, bizim hareket noktamız, fizik yerleşim birimi olarak köy değildir, insan olarak köylüdür. Bu yaklaşım, fizik yerleşim birimi olarak köyün yapısını da değiştirmeyi öngörür. Nitekim biz, halk sektörü kavramımızla bütünleşen bir köykent terimi öneriyoruz. Bunun bir anlamı, köylüyü büyük seviyede şehirlileştirmek ve köylü-işçi bir araya gelmesini gerçekleştirmektir. Nüfusunun büyük kısmı köylü olan bir ülkede, köylüyü dikkatsizlik eden bir solcu rejim, özgürlükçü demokrasiyi de benimseyemez. Bundan dolayı özgürlükçü demokraside köylü bu ihmalin bedelini seçimlerde ödettirir. (Demokratik Sol)
  • Çağımızdaki milliyetçilik akımlarının kim bilir insancası Cumhuriyet Türkiyesi’nin mayası olan ve CHP’nin simgesi olan Atatürk milliyetçiliğidir.Atatürk milliyetçiliğinde ırk ayrımının da, din ve mezhep ayrımının da yeri yoktur. Zaten bu ayrımları yapmak ve gözetmek, Türk ulusunun, Türk toplumunun tarihsel geleneklerine de aykırıdır. Sayısız etnik grupların yüzyıllar süresince kaynaştığı ve bütünleştiği bir ülkede yaşıyor olmanın gerçeğinden meydana gelen bir milliyetçiliktir Atatürk milliyetçiliği ve CHP de bu milliyetçiliğin bayrağını inançla taşımaktadır. Atatürk milliyetçiliği egoist bir milliyetçilik değil, tüm insanlığın esenliğini gözeten bir milliyetçiliktir, yurtta da dünyada da sulh isteyen bir milliyetçiliktir. (Demokratik Sol)
  • Değerli dostlarım, dış siyaset, internasyonal ilişkiler, kimi zaman, bu şekilde ufak meseleler yüzünden de değil, bir tercüme yanlışlığı yüzünden, bir virgülün yanlış yere konmuş olması yüzünden bile altüst olabilir. (Türkiye 1965-75)
  • Atatürk’ün kurduğu devlette ve Atatürk’ün çizdiği yönde yeni devrimci atılımlar yaparken, Atatürk’ü ve Atatürk devrimciliğini, yalnız Atatürk’ün kendi yaşamış olduğu devrin koşullarına nazaran değil, yaşadığımız devrin koşullarına ve problemlerine nazaran de değerlendirmek zorundayız. (Atatürk ve Devrimcilik)
  • Ekonomik problemler öğütlerle çözülemez. (Bu Seviye Değişmelidir)
  • umutsuz gelip bu dünyaya
    mutsuz gidenler (Bir Şeyler Olacak Yarın)
  • Türkiye’ye yabancı sermayenin gelmesini kuşkusuz özendirmek gerekir. Ama bir özendirmeyi, kendi gücümüzün, sermayemizin, teknolojimizin yetmediği alanlarda, dışsatımımızı arttıracak, Türkiye’ye yeni dış pazar olanakları sağlayacak yönde ve kendi girişimcilerimizi engellemeyecek, ekonomik bağımsızlığımızı zedelemeyecek şekilde ve seviyede yapmak gerekir. (Sömürü Düzeninde Yeni Aşama)
  • Kadın hakları alanında meydana getirilen devrim de bir üstyapı devrimi sayılır. Fakat ilkin bu devrim yapılmadan, altyapı devrimciliğine geçmek fazlaca güçtü. Bundan dolayı, hanımefendiler özgürleşmeden, Türkiye’de
    gerçek bir özgürlük ortamı gelişemezdi ve Türk halkının tüm gücü harekete geçirilemezdi. (Atatürk ve Devrimcilik)
  • Lâiklik, devrimler yada özgürlükler tehlikeye fikir, özerk üniversiteler, ânında, topluca seslerini yükseltebilmektedir. (Ortanın Solu)
  • Türkiye’de bazı aydınlar, -kendileri yönetime hakim olmak şartıyla- diktatörlük isteyebilirler. Ülkenin yararını bunda görebilirler. Ama halk bunu istemez. İstememekte de kendi tecrübeleri açısından haklıdır. (Ortanın Solu)
  • Devletle halkın arası açıldıkça açıldı. Devlet halka yukarıdan bakar oldu. Halk, devletten soğudu, devlete küstü. (Ortanın Solu)
  • Karşında polisiye roman okumak vardı
    Sorgusuz bakışmak
    Yoruldukça gözlerimiz
    Sevinçsiz gülmek, üzüntüsüz ağlamak (Şiirler)
  • JEOLOG
    avucumda bir buhurdan bu dünya
    çağlar tüter insansız
    sarıyor beni benden uzağa
    yokolmuş dağlar
    yankılar beni yapayalnız
    toprağın basamaklarından iner
    derin dağlara yükselirim
    eski ırmak izlerinde
    akar yiterim kumlarla
    görmez olur beni gözlerim (Şiirler)
  • “O bir şey olsun istedi mi,
    ‘Ol’ der ve olur”
    (Yasin Suresi) (Bir Şeyler Olacak Yarın)
  • Kabahat düzenindir. (Bu Seviye Değişmelidir)
  • On yıldan beri engelleme tehditlerini dinleriz. Sağa bakarız kabahat etmiş oluruz, engelleme tehdidi gelir; sola bakarız engelleme tehdidi gelir.
    Jeopolitik açıdan Türkiye kadar eleştiri bir bölgede, bir yerde bulunan bir ülke, kendi ulusal güvenliğini, bir başka devletin iç politikasındaki dalgalanmaların seyrine, tesadüflerine bırakamaz. (Türkiye 1965-75)
  • Ne var ki fikir kuşlar benzer biçimde özgürdür. (Bir Şeyler Olacak Yarın)
  • “Elektriğe, kömüre, gaza, mazota, fuel-oil’e yüzde yüz zam.
    Demir-çelik ürünlerine yüzde yüz zam. Çimentoya bir büyük zam, derhal arkasından bir zam daha.
    Kağıda yüzde 400, tuza yüzde 500 gübreye yüzde 500’le yüzde 750 arası zam.
    Ekmeğe, süte, ete zam, sigaraya, beze, şekere zam, ptt’ye, demiryoluna, uçağa, otobüse ve daha nicelerine zam.
    Birinin acısına alışılmadan yenileri ve daha büyükleri ardı ardına gelen zam haberlerini günlerdir her akşam radyoda televizyonda dinleyen, her sabahleyin gazetelerde okuyan yurttaşlarımız, soruyor olmalılar:
    “Ne süre arkası kesilecek bu zamların?” diye… Acı gerçek o ki arkası kesilmeyecek. Bunlar daha başlangıç…” (Sömürü Düzeninde Yeni Aşama)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş