Eğitim

Yalan Yıllar – Can Kozanoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yalan Yıllar – Can Kozanoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yalan Yıllar kimin eseri? Yalan Yıllar kitabının yazarı kimdir? Yalan Yıllar konusu ve anafikri nedir? Yalan Yıllar kitabı ne konu alıyor? Yalan Yıllar PDF indirme linki var mı? Yalan Yıllar kitabının yazarı Can Kozanoğlu kimdir? İşte Yalan Yıllar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Can Kozanoğlu

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750725340

Sayfa Sayısı: 280


Yalan Yıllar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“İlkokul üçüncü derslik talebesi, sınıfın en kısa boylu erkeği, fizik kurallarını biliyordu ha! İşin kötüsü, ikinci sınıftayken eski dili bildiğime, üçüncü sınıftayken fizik kurallarını kavradığıma ben de inanmaya başlamıştım. Tabii ki ne eski dille alakam vardı ne fizik kurallarından haberdardım. Yalnızca başkalarından aldığım iki cümleyi satmıştım. Ama doğru zamanda, doğru yerde, usturuplu halde satmıştım. Ben bilemezdim, büyükler de bilincinde değildi; hayatta ne iş yapacağım o zamandan belliydi. Gazeteci-yazar olacaktım.

Gazeteci-yazar oldum hakikaten de. Bana gazeteci-yazar dendi, daha doğrusu. Ama tire işaretinin iki yanında da kayda kıymet bir başarı sağlayamadım.” Gazetelerde, dergilerde, tv kanallarında, entelektüel âlemlerde ve romancılık hayallerinin ardında geçmiş otuz küsur yıl. Uzun bir başarısızlık hikâyesi… Magazincilikten haber kanallarına, erotik yayınlarından kültür sanat programlarına, ufak şarkıcılardan büyük patronlara, düğün salonlarından Lübnan dağlarına, uçan tekmelerden başkanın suratında patlayan yumruğa, Bukowski kitaplarından çakma tasavvuf eserlerine, 12 Eylül döneminden AKP’li yıllara…

Can Kozanoğlu, çocukluk yıllarını ve aile çevresini anlattığı Acemi Eğitimi’nden sonrasında, şimdi de yetişkinlik periyodunu, “meslek yaşamı” nı konu alıyor. Nasıl görmek isterseniz o şekilde: hakikate sadık kalınarak yazılmış anılar ya da Yalan Yıllar…

(Tanıtım Bülteninden)


Yalan Yıllar Alıntıları – Sözleri

  • Hiçbir şey yoktan var olmaz mevcud şey de yok olmaz!
  • hayatta ne vakit hangi şarkıya sığınacağınızı bilemezdiniz
  • Hikâyelerimin kendilerini yeniden eder hâle geldiğini düşünenler olabilir, doğru. Ama emin olun bir yönüyle anı yazmanın cilvesi bu. Ömrünüz uzadıkça hikâyeler birbirini yeniden etmeye başlıyor.
  • İşte bu sana ders olsun çocuk…Bulutlara fazla güvenirsen güneşin altında kalıverirsin


Yalan Yıllar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İki kitaplık serinim ikinci kitabı. İlk kitap Acemi Eğitimide oldukca eğlenmiştim o yüzden bu kitaba birazcık yüksek beklentiyle başladım. Acemi Eğitimi kadar olmasada gene de beni güldürdü eğer esprili yazıları seviyorsanız iki kitabada bakın derim. (Ecem alkan)

Ani Turu: Can kozanoglu’nun okudugum ilk kitabi, çömez egitimi’ni de ekledim listeye. Cok kolay okunan, turkiye’nin yakin gecmisine dair anektodlarla dolu, anlaticinin metin süresince kendini kötü hasladigi bir kitap olmus. Isminden de anlasilacagi uzere, nelerin gercek nelerin tasarı oldugundan asla güvenilir olamiyorsunuz kitap süresince. bir insanin anilarini yazmasi cok dogal isleyen bir surec degil aslına bakarsan. Isin icine hatirlama eylemi girdiginden, bir noktada yazar kendi hatiralarini da tekrardan yaratmis oluyor. Kurmacanin sinirlarina siziyor ister istemez. kaldi ki okur olarak, ne kadar gercege sadik kaldigini iddia ederse etsin yazar, okuduklarimizin dogrulugundan güvenilir olma şeklinde bir luksumuz yok. Uzun lafin kisasi keyifli bir okumaydi, turle yakindan ilgilenenlere ozellikle tavsiye ederim. (Gulden akyildiz)

Kitaptaki samimiyete dayanarak Can Kozanoğlu’na Can abi demek isterim. Okunacaklar listeme aylar ilkin ‘gülünç’ diye eklemişim Yalan Yıllar’ı. Gerçekten gülünç bölgeleri var ve aklıma geldikçe gülüyorum. Ama bir tek gülmece tarafıyla değerlendiremem bu kitabı, haksızlık olur.
“Benim medya serüvenimin manşeti tek kelime: Hayal kırıklığı!” bu itirafla başlamış olan kitap iyi mi bitti anlayamadım. Ve kitap bittikten sonrasında bi mimik yerleşti suratıma “Ah Can abi ah!” mimiği… (Berna Kalaycıoğlu)


Yalan Yıllar PDF indirme linki var mı?


Can Kozanoğlu – Yalan Yıllar kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Yalan Yıllar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Can Kozanoğlu Kimdir?

1963 senesinde Adana’da dünyaya geldi. Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Kısmı’nü tamamladı. Gazeteciliğe 1981 senesinde Hayat dergisinde başladı. Aralarında Yeni Gündem,Nokta, Cumhuriyet ve Milliyet’in de bulunmuş olduğu oldukca sayıda gazete ve dergide muhabir, editör, köşe yazarı olarak çalıştı. Çeşitli gülmece dergilerine takma isimlerle yazılar yazdı. Uzun seneler süresince TRT’de piyasaya sürülen Okudukça isminde kitap programını sundu. Televizyonculuk kariyerini hemen sonra CNN Türk ve NTV’de sunucu, belgeselci, editör, yönetici olarak sürdürdü.

Sosyoloji alanındaki çalışmalarını popüler kültür üstünde yoğunlaştıran Can Kozanoğlu’nun futbol arzusunun toplumsal boyutlarını ele almış olduğu ilk kitabı Bu Maçı Alıcaz 1990’da yayımlandı. Bunu, Türkiye’nin 80’li yıllarda yaşamış olduğu toplumsal değişimi devrin starları üstünden anlattığı Cilalı İmaj Devri (1992) izledi. Pop Çağı Ateşi (1995), İnternet Dolunay Cemaat (1997) ve Yeni Kent Notları’nın (2001) arkasından, Kozanoğlu’nun ilk kurgu denemesi olan Acemi Eğitimi (2005) yayımlandı.


Can Kozanoğlu Kitapları – Eserleri

  • Acemi Eğitimi
  • Yalan Yıllar
  • Cilalı İmaj Devri
  • Pop Çağı Ateşi
  • Bu Maçı Alıcaz
  • Yeni Kent Notları
  • İnternet Dolunay Cemaat


Can Kozanoğlu Alıntıları – Sözleri

  • Bir dönem iyimserlik modası vardı Türkiye ‘de. Mevcut durumla ya da gelecekle ilgili en küçük bir endişeyi dile getirenler, derhal yıkım tellalığıyla suçlanıyordu. Aynı tepkilerle hala karşılaşılsa da, iyimserlik eski statüsünü yitirdi. Artık “Türkiye tıkandı” demek pirim yapıyor.
    ….
    Şundan dolayı Türkiye hakikaten tıkanmış durumda ve kaybedecek fazla vakti yok; tıkanmayı bir an ilkin aşmak, zaaflarından bir an ilkin kurtulmak zorunda. Ve “Ne olacak bu Türkiye’nin hali?” sorusundan ilkin “Nedir bu Türkiye’nin hali?” sorusuna zaman ayırmak zorunda… “Düşmanlar azdı, Cumhuriyet elden gidiyor” feryarlarının bir faydası yok. “Bir nesil geliyor ki, asla merak etmeyin” edebiyatının da o şekilde… “Devlet” i ve iktidarı tartışmadan, doldur-boşalt taktiğiyle varılacak yer, bugünkğnden daha iyi olmayacak zira… (Pop Çağı Ateşi)
  • Edi: Büdü, senin en sevdiğin sayı kaç?
    Büdü: Altı. . .
    Edi: Ama bir insanoğlunun en sevilmiş olduğu sayı altı olması imkansız ki!
    Büdü: Neden olamazmış?
    Edi: Bak, bir başımız var, bir burnumuz var,
    her şey birle adım atar.İki elimiz, iki gözümüz, iki bacağımız var. Altı’nın hiçbir özelliği yok.
    Büdü: Olsun, ben gene de en oldukca altı’yı seviyo­ rum.
    Edi: Ama Büdü, bir yılda dört mevsim var, bir elimizde beş parmak var, bir haftada yedi gün var. Altı’nın hiçbir özelliği yok.
    Büdü: Olsun, gene de en sevdiğim sayı altı! (Pop Çağı Ateşi)
  • Hiçbir şey yoktan var olmaz mevcud şey de yok olmaz! (Yalan Yıllar)
  • ”Niçin bu fukara ülkelerde insanoğlu o denli da sporcu olma kabiliyetine haiz değilken, böylesine büyük bir merak duyarlar maçlara? Hangisi hayatında spor yapmıştır? Protein alamayan çelimsiz kişilerdir bir çok. Giderler ta sabahtan sabahleyin namazı, yer bulabilmek için tribün kapılarında saatlerce beklerler. O denli eziktirler ki bu insancıklar, bir yenme özlemi içindedirler. Takım galip geldikçe, içlerindeki yaşam ezikliğini atarlar. Sanki kendileri galip gelmiş şeklinde olurlar. Ve ekip yenilince de gözleri görmez şeklinde olur. Gittiğin vakit maça bağırır çağırır, at golünü, ye onu, hakeme kızar sövgü eder, hırslanır. Aslında, tüm bu deşarjlar, dünyadaki bunalımından ve boyuna yenik düşmekten gelmektedir, Ve bu ruhsal boşalma, tüm geri ülkelerin spor gösterilerinde aynı neticeleri verir. İşssizlik, eziklik, sömürü düzelmedikçe asayiş konusu da çözümlenemez. Bilmiş olun bunu.”
    1965 seçimleriyle oluşan Meclis’in ve Türk parlamento tarihinin tek aykırı grubu ”TİP’li milletvekilleri” adına Çetin Altan konuşuyordu kürsüde. O dönem ”sol”unun el üstünde tuttuğu ”afyon teorisi”nden esintiler taşıyan; iyi fena, doğru yanlış, fakat en azından ciddi ve iyi niyetli kaygılarla bezeli bir konuşmaydı. Ne hakkında? 43 kişinin öldüğü Kayserispor-Sivasspor maçı hakkında… Ap sıraları, gevrek gevrek yanıt veriyordu: ”Toto oynasınalar, toto…” (Bu Maçı Alıcaz)
  • Yaşam dediğimiz şey ölümün yavaşlatılmış vizyonu olabilir mi? Yoksa ölüm mü yaşamın bir âna sıkıştırılmış hali? (Acemi Eğitimi)
  • İşte bu sana ders olsun çocuk…Bulutlara fazla güvenirsen güneşin altında kalıverirsin (Yalan Yıllar)
  • Bir insanoğlunun iyi mi yaşamış olduğu, niçin yaşamış olduğu, sadece tabutunun başlangıcında derinlemesine anlaşılabiliyor galiba. Bireyci değerlere yüz vermeden, toplumsal değerlerle yaşayarak “gerçek kişi” olabilen, eğilmeyen, bükülmeyen, ödün vermeyen insanoğlu, bıraktıkları anılarla başkalarından ayrılıyor. Farklı dünyalardan değişik hayatlara yayılmış, somut ve onurlu anıların zenginliği, geride kalanlara “işte bu şekilde yaşamalı” dedirtebiliyor. Herkese değil normal olarak, niyeti olanlara. (Cilalı İmaj Devri)
  • Hayatımızda hiçbir şey değişmemiş şeklinde davranma çabaları, gene bir tutukluk, hafifçe soğukluk… (Acemi Eğitimi)
  • Bir taraftan “adil seviye”, ezilenlere haiz çıkma nutukları atılırken, fakirlerin hastane kapılarında süründükleri filan anlatılırken, RP’li Mehmet Metiner, Yüksek Tansiyon programında “Biz yoksulların partisi değiliz” diyebiliyor ve bu sözünü bir örnekle besliyor: “Biz paralı eğitimden ve paralı sıhhat hizmetinden yanayız.” (Pop Çağı Ateşi)
  • “17 Nisan 1993 günü, Fenerbahçe Stadı’nda, Fenerbahçe-Koca­elispor maçının cumhurbaşkanının ölümü nedeniyle ertelendiği anonsu yapıldığında ilk tepkileri “Paralar n’ola­cak?” sloganını atmak olan taraftarlar mesela… Belki ilk anda Özal’ın ölümünden çok etkilenmemişlerdi ama Özal döneminin değerlerinden yeterince etkilendikleri açık de­ğil mi?” (Pop Çağı Ateşi)
  • Cumhuriyet kuşağının evlatları ya da torunları, büyüklerinden, “Siz o sakallı yobazlara bakmayın, aslolan Müslüman biziz” konuşmalarını kucak kucak dinlemişlerdir, hala da dinliyorlar. İbadete mesafeli duran ya da ibadeti “mahrem” alanların dışına pek çıkarmayan, “kurum ideolojisi”ne uygun bir tavır bu; dindarlığı anlatırken bile özünde laikliğe vurgu meydana getiren Cumhuriyet kültürü. Oysa bugün merkezde karşılaşılan şey, popüler kimliğin bir parçası olarak, laikliği anlatırken dindarlığa vurgu meydana getiren İslami kültür. (Pop Çağı Ateşi)
  • Gerçekten de yaşam kimi vakit, “insanoğlu çıldırmış” dedirtiyordu. (Pop Çağı Ateşi)
  • 1914 senesinde, Fenerbahçeli Otomobil Nuri, aralarında büyük golcü Bekir’in de bulunmuş olduğu altı arkadaşını ayartır ve Altınordu takımına götürür. O dönemde Altınordu en varlıklı ve en forslu takımdır. Şundan dolayı başkanı, Talat Paşa’dır. Eğer Fenerbahçe’den kopan futbolcular İttihatçıysa ve Talat Paşa’nın gül hatrı artı kara kaşı kara gözü için ekip değiştirmişlerse, Türkiye’de ustalaşmış futbolun yaşı birazcık daha küçüktür. Eğer üç beş kuruş para alarak geçmişlerse, Türkiye’de ustalaşmış futbol 1914 doğumludur. O şekilde ya da bu şekilde “Altınordu vakası” hususi koşulların ürünüdür. 1910’lu ve hatta 1920’li yıllarda ustalaşmış ilişkiler derhal asla gündeme gelmez. (Bu Maçı Alıcaz)
  • Bir insanı dinlerken sinirlenebilirsiniz. Bu, o insanoğlunun nitelikleri hakkında bir gösterge değildir. Yalnızca, uyuşamadığınızı gösterir.
    Ama bir insanı dinlerken onun adına utanıyorsanız… Bu, o insanoğlunun nitelikleri ve kabiliyetleri hakkında, en azından sizin için mühim bir göstergedir. Dahası, oldukca yıpratıcı bir duygudur. (Cilalı İmaj Devri)
  • “…kimi zaman en kolay hakikatler oldukca inanılmaz görünür ve inandırıcı olmak için hakikatleri değişiklik yapmak zorunda kalırsın.” (Acemi Eğitimi)
  • Eğer “kıro zannedilme” kompleksiniz yoksa ve İbrahim Tatlıses’in hiçbir şeyine katlanamama hakkınızı kullanmıyorsanız, “Türkmen Gelini” türküsünü bir kulak verin, n’olur. Yitirmek suretiyle olduğu iki misyonun bırakacağı boşlukta, İbrahim Tatlıses’in, yalnızca sesine tutunarak da ayakta kalabileceğini düşünürsünüz bir ihtimal. En iyi İbrahim Tatlıses, türkü söyleyen İbrahim Tatlıses değil mi aslına bakarsan? (Cilalı İmaj Devri)
  • …kimi zaman en kolay hakikatler oldukca inanılmaz görünür ve inandırıcı olmak için hakikatleri değişiklik yapmak zorunda kalırsın. (Acemi Eğitimi)
  • Oldukça küçük bir şeyin, akla gelmeyecek bir meselenin insan kaderini iyi mi değiştirebileceğini öğrenmek üzereydim… (Acemi Eğitimi)
  • Öldürenlere, yakanlara, kanlı rövanş ardında koşanlara niçin bu kadar kolayca tahrik oldukları ve niçin can almadan tatmine ulaşamadıkları pek sorulmuyordu. (Pop Çağı Ateşi)
  • Kovalanıyorsun, kaçıyorsun, aranıyorsun, var olduğun kabul ediliyor, tehlikeli bulunuyorsun. Seni yok etmeye çalışıyorlar fakat yok sayamıyorlar. (Cilalı İmaj Devri)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş