Eğitim

Yitik Ufuklar – James Hilton Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yitik Ufuklar – James Hilton Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yitik Ufuklar kimin eseri? Yitik Ufuklar kitabının yazarı kimdir? Yitik Ufuklar konusu ve anafikri nedir? Yitik Ufuklar kitabı ne konu alıyor? Yitik Ufuklar PDF indirme linki var mı? Yitik Ufuklar kitabının yazarı James Hilton kimdir? İşte Yitik Ufuklar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: James Hilton

Çevirmen: Nihal Yeğinobalı

Orijinal Adı: Lost Horizon

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750711497

Sayfa Sayısı: 208


Yitik Ufuklar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İç savaşın patlak vermesi üstüne Çin’i terk etmeye çalışan dört yolcu, bir uçakla Tibet sınırları içinde, kimselerin bilmediği dağlık bir bölgeye kaçırılır. Talih eseri, gizemli bir Çinli tarafınca bulunup efsanevî manastır Şangri-La’ya götü­rülürler. Dağlarla çevrili bu tenha bölgeye niçin, iyi mi getirildiklerini bir türlü anlayamayan yolcular kurtulacakları günü beklerken, zaman içinde, çevrelerini saran güzellikten ve manastırın onları yakalayan dingin ve ulvî havasından etkilenmekten kendilerini alamaz ve önceki yaşamlarıyla derin bir hesaplaşmaya girişirler. Ancak oldukça geçmeden kaçırılışlarının ve manastırın ardındaki sır perdesi aralanacaktır.

Belki de burada, Şangri-La manastırında, kaderleriyle beraber cennetin anlamını da keşfedeceklerdir; o cenneti pek kısa bir sürede yitirmek pahasına da olsa…

James Hilton’dan, 20. yüzyılın kült romanlarından biri ve o günden bu güne sayısız hayalperestin ruh dünyasını süsleyen Şangri-La manastırının hikâyesi.


Yitik Ufuklar Alıntıları – Sözleri

  • Tutkuların tükenişi kim bilir akıl yolunun başlangıcıdır.
  • “Yaşamının ilk çeyrek yüzyılı hiç kuşkusuz, birçok şeyleri yapamayacak kadar genç olmanın gölgesi altında geçmiştir; son çeyreğin ise, birçok şeyleri yapamayacak kadar yaşlı olmanın daha bile karanlık gölgesi altında geçecektir. Bu iki gölge arasındaki dönemi aydınlatan güneş ne kadar cılızdır!”
  • Gerçekten de vadiye yapmış olduğu ziyaretlerde Conway bir asudelik bir uyum havası buluyordu. Tüm sanatlar içinde minimum gelişmiş olanın idarecilik, yönetim sanatı, bulunduğunu bilmiş olduğu için bu durum onun daha bile hoşuna gidiyordu. Bir gün bu mevzuda söylediği övgü sözlerine Çang, ” Şu var; hepimiz kusursuz yönetmek için yönetmekte de aşırıya kaçmamak gerektiğine inanırız.”
    “Gene de yönetiminizde herhangi bir demokratik mekanizma yok, değil mi? Yani oy vermek falan benzer biçimde?”
    “Hayır, yok. Bir sistemin tümüyle doğru bir sistemin tümüyle yanlış olduğuna karar vermek zorunda kalsa bizim insanımız şoka girerdi.”
  • “Sizin Shakespeare ne diyor Kleopatra için: ‘O en çok doyurduğu zaman acıktırır insanı.’ “
  • “Fazlaca azca birkaç sözcükle özetlemem gerekirse, beyefendi, başlıca inancımız ılımlılıktır derim. Her türlü aşırılıktan kaçmanın erdemine inanırız; hatta erdemin aşırılığına bile karşıyız dersem bu paradoksun kusuruna bakmazsınız, ümit ederim. Gelirken gördüğünüz vadide bizim yönetimimiz altında binlerce insan yaşıyor. Ilımlılık ilkemizin onlara hatırı sayılır mutluluk getirdiğini gördük. Ilımlı bir disiplinle yönetiyoruz, karşılığında da ılımlı bir itaatle yetiniyoruz. Halkımızın da ılımlı derecede namuslu ve ılımlı derecede dürüst olduklarını ileri sürebilirim”
  • Conway koleksiyoncu değildi; bunun için ihtiyaç duyulan edinme hırsı da, parası da yoktu. Onun Çin sanatına karşı beslediği hayranlık ussal bir sevdaydı. Gitgide daha kalabalık ve şamatalı olmaya başlamış olan dünyada o kendi başına kalmış olduğu vakit avuntuyu ince, abartısız, detaylı şeylerde, minyatür güzelliklerde arar olmuştu… Şimdi sıra sıra odalardan geçerken, dışarıda Karakal Dağı’nın o buzullu cüssesinin tüm yüksekliği ve ağırlığıyla, tüm bu narin, kırılgan güzelliklerin tepesinde beklediğini düşünmek, içinde belirsiz, adsız bir sızı uyandırıyordu.
  • “Çang, ‘Elmasın sayısız yüzü vardır’, dedi. ‘Bu nedenle, birçok farklı dinin ılımlı biçimde doğru olmaları mümkündür.’ “
  • İnsan birisi ile yaşlanmalı, birisi yüzünden değil.
  • Iki dünya içinde sürgündü o artık ve yaşam boyu sürgün kalacaktı.


Yitik Ufuklar İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İç savaşın patlak vermesi üstüne Çin’i terk etmeye çalışan dört yolcunun bindikleri tayyare Tibet sınırı içinde, kimsenin bilmediği dağlık bir bölgede kaçırılır. Uçağın inişi esnasında ise yolcuları kaçıran pilot yaşamını kaybeder. Talih eseri, gizemli biri yolcuları bulur ve onları efsanevi Sangrı-La manastırına götürür.Bu tenha bölgede kurtarılmayı bekleyen yolcular vakit içinde bölgenin dingin ve ulvi havasından etkilenmeye başlarlar.Ancak bu süreçte yaşadıkları bu olayların hiçbirinin rastlantı olmadığını anlayacaklar ve sır perdesi aralanacak.
Son kısmına kadar heyecanla okuduğum kısacık fakat oldukça sarsıcı bir kitap ‘Yitik Ufuklar ‘ …
“Tutkuların tükenişi kim bilir aklın yolunun başlangıcıdır.” ( syf. 162)
Keyifli okumalar (Seda Tuğba Güler)

Tutkuların tükenişi kim bilir akıl yolunun başlangıcıdır.”
#yitikufuklar
James Hilton’un 1933’de değindiği bu yaratı yeryüzü cenneti Shangri-La’dan bahseder, mistik Budist manastırı. Orada vakit kısıtlaması yoktur, ölümsüzlük olmamasına karşın uzun yaşamın sırrı mevcuttur. Ilımlılık çerçevesinde refah, sulh vardır ve çağıl dünyanın yıpratıcı etkisinden oldukça oldukça uzaktır.
Karakal eteklerindeki Mavi Ay vadisinde bolluk ve bereketin yargı sürdüğü bir #ütopya dır aslen orası, Hilton’un kendi cenneti.
İç cenk sonrası Baskül’den kaçmak zorunda kalan dört kişinin vadideki macerasının anlatıldığı, ruhani boyutun hissedildiği, cenk sonrası bitkin ruhuna şifa arayanların anlatıldığı kitapta budist rahipler sanata, edebiyata, müziğe o şekilde oldukça zaman ayırıyorlardı ki bu detay gözümden kaçmadı.
Zamanın yavaş akmış olduğu Shangri-La’ da üstüne düşünelesi doktrinler mevcut.
Okurken aklıma #sonsamuray filmini izlerken hissettiğim refah geldi. Yine huzurun doruklarında gezindim.
.
#tavsiyemdir
Kitapla kalınca… (epia)

Yeterince vakit var ise niçin bu telaş? Yok ise niçin bu telaş?: Gerçek hayatta bilincinde olmadan eksikliğini hissettiğiniz, rüyada bile peşinden koştuğunuz, size en mutlu hâlinizi sunacak olan hayalinizi bulsanız ve o imgesel kendi ellerinizle bıraksanız ne hissedersiniz?
Bilinçli bir hayal kurma sonucu elde edilmiş bir şey değil aslen bu bahsettiğim, keza Shangri-La da o şekilde bir yer değil.
Dünyada birçok mitte yer edinen, sonsuz refah kaynağının simgesi yitik yerlerden birisi Shangri-La. Kimileri Shambhala demiş, kimileri Agartha, kimileri Avalon, kimileri Valhalla, kimileri ise İrem… Her millet kendi inancına uygun bir ütopya yaratmış. Hilton da kendi ütopyasına Shangri-La demiş. Shambhala ise aslolan ilhamı veren yer diyebiliriz, Tibet’te yüksek dağların doruklarında verimli bir vadi. Hem de her yönden verimli…
Conway -baş kahramanımız- karakteri kendime oldukça yakın hissettiğim sorgulamalarla ve bilincinde bile olmadığı arayışlarla dolu bir karakterdi. Beni kitaba bağlayan da o oldu.
Üstüne oldukça şey yazmak istediğim bir kitap fakat spoiler vermeden yazamam ne yazık ki.
Tek şikayetim kitabın daha uzun olmaması, Shangri-la’dan daha çok bahsedilmemiş olmaması fakat sanırım bu da “ılımlılık” gereği yapılmış bir seçim.
Kitapta hepimiz kendisinden bir şey bulabilir, değişik özellikte karakterler olması size bu olanağı sunuyor. Yazarın dili de oldukça mütevazı, akıcı ve anlaşılır. Şimdiden keyifli okumalar. (Ram Ses)


Yitik Ufuklar PDF indirme linki var mı?


James Hilton – Yitik Ufuklar kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Yitik Ufuklar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı James Hilton Kimdir?


James Hilton Kitapları – Eserleri

  • Yitik Ufuklar
  • Livia
  • Beni Nasıl Unuttun
  • Yalnız Değiliz
  • Ateş Parçası
  • Gümüş Alev
  • Tıpkı Anası Gibi
  • Allaha Ismarladık Mister Chips
  • Alev Saçlı Kız
  • Kahraman Dr. Wassell


James Hilton Alıntıları – Sözleri

  • Iki dünya içinde sürgündü o artık ve yaşam boyu sürgün kalacaktı. (Yitik Ufuklar)
  • Conway koleksiyoncu değildi; bunun için ihtiyaç duyulan edinme hırsı da, parası da yoktu. Onun Çin sanatına karşı beslediği hayranlık ussal bir sevdaydı. Gitgide daha kalabalık ve şamatalı olmaya başlamış olan dünyada o kendi başına kalmış olduğu vakit avuntuyu ince, abartısız, detaylı şeylerde, minyatür güzelliklerde arar olmuştu… Şimdi sıra sıra odalardan geçerken, dışarıda Karakal Dağı’nın o buzullu cüssesinin tüm yüksekliği ve ağırlığıyla, tüm bu narin, kırılgan güzelliklerin tepesinde beklediğini düşünmek, içinde belirsiz, adsız bir sızı uyandırıyordu. (Yitik Ufuklar)
  • Fakir kimselerin evinde daima korku yargı sürer. Ya ev sahibinden
    korkarlar, ya polisten, ya iş sahiplerinden ya işsizlikten, ya beslemek mecburiyetinde kalacakları yeni bir boğazdan… Doğum, evlenme, ölüm. Insana hepsi kaygı olur. (Livia)
  • “Yaşamının ilk çeyrek yüzyılı hiç kuşkusuz, birçok şeyleri yapamayacak kadar genç olmanın gölgesi altında geçmiştir; son çeyreğin ise, birçok şeyleri yapamayacak kadar yaşlı olmanın daha bile karanlık gölgesi altında geçecektir. Bu iki gölge arasındaki dönemi aydınlatan güneş ne kadar cılızdır!” (Yitik Ufuklar)
  • İnsan birisi ile yaşlanmalı, birisi yüzünden değil. (Yitik Ufuklar)
  • “Çang, ‘Elmasın sayısız yüzü vardır’, dedi. ‘Bu nedenle, birçok farklı dinin ılımlı biçimde doğru olmaları mümkündür.’ “ (Yitik Ufuklar)
  • Tutkuların tükenişi kim bilir akıl yolunun başlangıcıdır. (Yitik Ufuklar)
  • “Fazlaca azca birkaç sözcükle özetlemem gerekirse, beyefendi, başlıca inancımız ılımlılıktır derim. Her türlü aşırılıktan kaçmanın erdemine inanırız; hatta erdemin aşırılığına bile karşıyız dersem bu paradoksun kusuruna bakmazsınız, ümit ederim. Gelirken gördüğünüz vadide bizim yönetimimiz altında binlerce insan yaşıyor. Ilımlılık ilkemizin onlara hatırı sayılır mutluluk getirdiğini gördük. Ilımlı bir disiplinle yönetiyoruz, karşılığında da ılımlı bir itaatle yetiniyoruz. Halkımızın da ılımlı derecede namuslu ve ılımlı derecede dürüst olduklarını ileri sürebilirim” (Yitik Ufuklar)
  • Gerçekten de vadiye yapmış olduğu ziyaretlerde Conway bir asudelik bir uyum havası buluyordu. Tüm sanatlar içinde minimum gelişmiş olanın idarecilik, yönetim sanatı, bulunduğunu bilmiş olduğu için bu durum onun daha bile hoşuna gidiyordu. Bir gün bu mevzuda söylediği övgü sözlerine Çang, ” Şu var; hepimiz kusursuz yönetmek için yönetmekte de aşırıya kaçmamak gerektiğine inanırız.”
    “Gene de yönetiminizde herhangi bir demokratik mekanizma yok, değil mi? Yani oy vermek falan benzer biçimde?”
    “Hayır, yok. Bir sistemin tümüyle doğru bir sistemin tümüyle yanlış olduğuna karar vermek zorunda kalsa bizim insanımız şoka girerdi.” (Yitik Ufuklar)
  • “Sizin Shakespeare ne diyor Kleopatra için: ‘O en çok doyurduğu zaman acıktırır insanı.’ “ (Yitik Ufuklar)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş