Eğitim

Zamanın Sınavından Geçmek – Atasoy Müftüoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Zamanın Sınavından Geçmek – Atasoy Müftüoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Zamanın Sınavından Geçmek kimin eseri? Zamanın Sınavından Geçmek kitabının yazarı kimdir? Zamanın Sınavından Geçmek konusu ve anafikri nedir? Zamanın Sınavından Geçmek kitabı ne konu alıyor? Zamanın Sınavından Geçmek PDF indirme linki var mı? Zamanın Sınavından Geçmek kitabının yazarı Atasoy Müftüoğlu kimdir? İşte Zamanın Sınavından Geçmek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Atasoy Müftüoğlu

Yayın Evi: Mana Yayınları

İSBN: 9786055793371

Sayfa Sayısı: 209


Zamanın Sınavından Geçmek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Eskikent’deki mütevazi ofisinde her gün onlarcasını ağırlamıştır. Kim bilir kimler uğramıştır “abi!” diyerek. Ve niceleri o ofiste uygarlık ve medenilik dersi almıştır.

Gidenlerin tanıklık yapacağına inanırım; orada bir deneyim ve birikim abidesinin yanında bir incelik ve zerafet timsali bir adam bulursunuz. Giren ister bir kanaat önderi olsun, ister bir sayaç okuyucusu, ister bir çaycı; yılların yorgunluğu ve ağrı nöbetleri koltuktan kalkmasına engel olsa da, ayakta karşılayan ve kapıda uğurlayan, söyleşi esnasında her bir fiil sonunda nezaket cümlelerini noksan bırakmayan bir adam…

Şöyleki diyor:

İslamcılık tarihsel sorumluluğun adıdır.

Ahlaki sorumluluklar alarak, tarihsel sorumluluklar alarak, insan, hayvani alandan insani alana geçer.

Kendi zamanımızın insanı olmak, kendi zamanımıza özgü sorumluluklar almamızı mecburi kılar.

Zamanın sınavından geçmeyi başaramayanlar, dönemin kölesi olurlar.


Zamanın Sınavından Geçmek Alıntıları – Sözleri

  • Zamanın sınavından geçmeyi başaramayanlar, dönemin kölesi olurlar.
  • Güncellikle sınırı olan ilgiler, duyarlıklar sebebiyle Müslümanlar oldukca yönlü kuşatılmışlıkları hissetmiyor, medyanın körleştirici tesirini başaramıyor, dünya kamuoyuna hitap etme kabiliyeti kazanamıyor. Daha ok kuşatıldığımız ve soyutlama edildiğimiz için yeni bir model inşa etme umudunu, bilincini ve çabasını yükseltemiyoruz. Üretkenliği elde eden ilgilere haiz değiliz. Tüketimciliğin çekiciliği karşısında etik bir direniş sergileyemiyoruz. Temennilerle gerçeklikleri birbirine karıştırıyoruz. Güncellikle sınırı olan ilgiler, duyarlıklar hepimizde büyük şuur ve kişilik kayıplarına yol açıyor.
  • Sistem, bir halde hepimizi evcilleştirmek istiyor.
    Müslümanlar olarak ya evcilleşerek, itaat ederek, boyun eğerek, ahlaken yok olacağız, ya da direnerek her alanda var olmayı sürdüreceğiz.
  • “Akıp giden zamana andolsun ki insan elbette ziyandadır.yanlızca iman edip de, ALLAH’ın güzel gördüğü ameller işleyenler ve de hakkı ve sabrı birbirine tavsiye edenler bunun dışındadır .”Asr/1-3
  • Emperyalist projenin bir parçası olmayı kabul eden Filistin yönetimi, Mısır yönetimi, Gazze ve Hamas’ın bütünüyle imhası için israil’le ortaklaşa iş yaparak insanlık tarihinin en utanç verici teslimiyetçiliğini gerçekleştiriyor.
  • Kendi zamanımızın insanı olmak, kendi zamanımıza özgü sorumluluklar almamızı mecburi kılar.
  • Sınırsızlığın özgürlük olarak algılanması, kuralsızlığı yeni bir kaide haline getiriyor.
  • Ölümü hatırlamaksızın yaşamak, bugünün haz toplumlarında olduğu şeklinde tüm sapıklıkları bir yaşam tarzına dönüştürerek yaşamaktır. Ölümü hatırlayarak yaşamak, anlamlı ve görevli bir yaşam seçimi yaşamamızı mümkün kılar.
  • Profesyonel terörist devleti İsrail kurulduğu günden beri, Filistin, siyasal anlamda etkin bir varoluşa haiz olamadı. Bu durum İslam dünyasının, İsrail kurulduğu günden beri her alanda oldukca ciddi bir iktidarsızlik problemi yaşadığını gösterir.
  • Bir dili tahakküm altına almak, yasaklamak bu dilin kültürüne cenk açmak anlamına gelir.


Zamanın Sınavından Geçmek İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kitap araştırma yazısı
Kitap adı: Zamanın sınavından geçmek
Yazarı. : Atasoy Müftüoğlu
Yayıncı. : Mana Yayınları
Baskısı. : 3.Baskı/mart 2014/209 Sayfa
Son kitap siparişim, minik-büyük hacimli 27 tane kitaptı. 9.kitabı okuyorum ve ilk bu kitaba araştırma yazma ihtiyacı hissettim.
Önereceğim ilk kitap bu olmadığı şeklinde, tek kitap da bu olmayacak. Yeni yaratı ve yazarlar tanıdıkça tavsiye listem gelişleyecek ve güncellenecek.
Yazarın öngörüsü, objektifiği, toplumsal tavrı ve sağduyusu; yüzde yüz içtenlik ve dürüstlük mesajları içerdiğini gözlemledim.
Cümle kurgumuz ve ifade sanatlarımız oldukca örtüşüyor. Her tespitini, birebir aynen kabullenmek zorunluluğumuz yok. O vakit bireysel tercih ve iradeler kısırlaştırılmış olurdu. Kaldı ki kitaplar, statik ve son noktası, belli bir tarihte konulmuş görüşler içeriyor.
Kitabın 1.baskısı 9 yıl ilkin yapılmış.
Bugünkü edinim ve tarihsel birikimiyle yine baksa tespitlerine, bir ihtimal bazılarını güncelleme ihtiyacı hissedecektir yazar.
Müslümanca bir inanış, anlayış ve cemiyet özlemi ile yola çıkanların; yanılgılarını, çelişki ve hezeyanlarını öyleki bir yalın ifadeyle gözler önüne sermiş ki, “sadece bu kadar güzel anlatılabilirdi” duygusu ile okumaya devam ediyorsunuz.
Yazarın kimliğini senelerdir bilsem de, ilk kitabını bu kadar geç okuduğum için mahcubiyetimi ifade etmeliyim. Kimbilir nice kaleminden sevgi, yüreğinden aşk dağıtan yazarları daha tanıma imkanımız olamadı.
Takdir edersiniz ki; iki gözümüz var ve günde en fazla 12 saat yazıyla/kitapla beraber olabiliyoruz.
Yazar toplumsal özeleştiri ile; “sual sorma, sorgulama, düşünme, alternatif üretme” beceri ve isteğimizin iyi mi ortadan kaldırıldığını irdeliyor. Sebep- netice ilişkileri ile, çıkış yollarını da tavsiyeler şeklinde aktarıyor.
Her okuyan, muhakkak yarasına sürebilecek bir merhem bulacaktır eserde.
İnanç hassasiyeti/tercihi olmayan bir fert bile okusa, toplumun büyük bir kesimi için meydana getirilen sosyolojik tahlillerle, data dağarcığını genişletecektir.
Sorunlar/hastalıklar çokca ve çeşit çeşit.
Yani oldukca çeşitli başağrısı türleri var. Sonuçta baş ağırsa da ağrıya sebep olan etkenler değişebiliyor. Yüksek gerilim da öyleki.
Doktor her başı ağırana aynı tedaviyi uygulamıyor, aynı ilacı önermiyor.
Yüksek gerilim hastaları da öyleki. Psikolojik tedavi görenler de. Toplumsal, toplumsal problemler da tıbbi hastalıklarla oldukca benzeşiyor. Aynı dertten muzdarip iki kişinin çözüm reçetesi değişik olabilir. Zira şuur düzeyi, yaşam algısı, beklentisi, eğitimi, ruhsal ve fizyolojik durumu değişik olabilir.
Bu ihtimalleri de göz önünde bulundurarak, sabırla alternatif arayışları sürdürebilmeli.
27 kitabından kim bilir en fazla 5 adedi öncelikli listeme girebilecek. Bana düşen hepsini sabırla okumak. Zira asla ummadığım aniden ve bir sayfadaki cümle, benim için gömü kıymeti taşıyabiliyor.
Sonuç olarak şunu ifade etmeliyim:
Medeniyet öngörüsüne tam katılmayabilirsiniz fakat evrensel ve toplumsal, refah ve sulh için bu içten yürek feryadına da kulak vermeye ihtiyacımız var.
24.08.2018
Ali Rıza Malkoç
#armozdeyis (Ali Rıza MALKOÇ)

(doğruluk ya da yanlışlıktan oldukca içerik ve usulden bahis açacağım)
Dili oldukca varlıklı.
Aynı şeyi değişik tencerelerde ısıtıp önümüze seriyor.
Kitabı tamamlayana kadar neredeyse her sayfada “ben bunu okudum mu acaba?” sorusu geçiyordu zihnimden.
Yazar bu eserinde bizi radikalizmin zararlarını radikalist bir üslupla sıralıyor..
Bence bir yazar(ki bu entellektüel biri ise) geneli kapsayıcı tabirlerden mümkün olduğunca uzak durmalıdır. Malumunuz yazarın eserinde Ciddi bir nurcu ya da cemaat eleştirisini farketmemek olanaksız yazar neredeyse her mevzuyu onlara bağlamakta da oldukca iyi bir yetkinlik göstermiş. haklı mı değil mi ayrı bir mevzu fakat her mevzuda bunu dile getirmesi okuyucuda onlara karşı bir kin nefret algısı oluşturuyor. (ki bu da kitapta belirtilen tabirlere nazaran en büyük ihanettir)
(Tamamen bağımsız bir fikirle ele alıyorum bağlı ya da bağımlı olduğum çerçeveden falan değerlendirdiğimi söyleyip yaftalamayın lütfen anlamaya çalışın.!) (Enîs Bawer)


Zamanın Sınavından Geçmek PDF indirme linki var mı?


Atasoy Müftüoğlu – Zamanın Sınavından Geçmek kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Zamanın Sınavından Geçmek PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Atasoy Müftüoğlu Kimdir?

Atasoy Müftüoğlu, 1942 senesinde Trabzon’un Çaykara ilçesinde hayata merhaba dedi.

Mehmet Akif, Necip Fazıl, Sezai Karakoç ve daha bir oldukca müslüman yazar ve şairin kuşatıcı bir uygarlık söylemine yöneldiği bir dönemde yetişti. Çocukluğundan itibaren Sebilürreşad, Büyük Doğu, Diriliş ve Millet şeklinde fikir çevreleriyle tanıştı.

1960 senesinde Trabzon’da başladığı yazarlık hayatına, Eskikent’de bir han odasındaki daktilosundan kuvvetli, görevli üslubuyla müslümanları beslemeyi sürdürerek devam etti.

Zamanla Büyük Doğu lehine bir tercihte bulunan Müftüoğlu, uzun seneler bu tercihi heyecanlı ve bilgili bir halde korudu.

Müftüoğlu, sıhhatli bir anlayışa ve kavrayışa sadece, ümmeti kuşatan bir perspektif ile ulaşabileceğini düşünerek, ulusalcı fikir çevrelerine mesafeli durmaya başladı. Edebiyat Dergisi’ne uzun aralıklarla, Mavera Dergisi’nde ise kısa aralıklarla tecrübe etme yayınladı. Daha sonrasında yazarlık ve yazarlar mevzusunda değişik bir tavır ortaya koyan Müftüoğlu, düşünsel hareketliliğin yaşandığı dergilerin etrafından uzaklaştı. Bu seçiminden sonrasında Müftüoğlu İslam’ın ve müslümanların üstünlüğü için bir etkinliği fiilen ortaya koyan her düşünceye, her eğilime, her kişiliğe zihnini ve yüreğini sonuna kadar açtı.

Yüreğine çokça müslüman adresi ve geniş bir coğrafya sığdıran Atasoy Müftüoğlu, giderek daralan kuşatmanın algılarımızı parçalamasına, bilincimizi yok etmesine ve tüm coğrafyamızı işgal etmesine karşı direnmeyi kendisine şiar edinen bir savaşım insanı oldu.

Başta Büyük Doğu, Yeni İstiklal, Yeni İstanbul, Yeni Devir, Yeni Şafak olmak suretiyle kimi günlük gazetelerde aralıklı olarak köşe yazarlığı yapmış oldu ve bazılarında hala yazılarına devam etmektedir.

Yazıları ve sohbetleriyle İslam ümmetinin ve insanlığın esenliğini samimi duygularla korumak için çaba sarfeden Atasoy Müftüoğlu, kendisinin bir oldukca ulusal derginin haricinde Anadolu’dan gelen davetlere de icabet etti.

Diriliş, Deneme, Edebiyat, Mavera, Selam, Edebi Pankart, Vuslat, Umran ve Bilge Adam dergileri başta olmak suretiyle pek oldukca edebiyat, sanat, fikir, kültür ve politika dergisinde denemeler yazdı ve bir oldukca dergide yazılarını sürdürmektedir.

Müftüoğlu yaşamının her döneminde, insanoğlunun ufkunu genişleten ilkeli bir şahsiyeti, derviş merşreb bir kişilikle siyasal bir duruş ortaya koydu. Bir aktivist olarak, kendisine ulaşan her haberin, her eylemin ardında koşan, yanında olmak isteyen biri olarak; ülkesindeki bir muhitin devamlı ufkunu açmış, gönlünü genişletmiştir. Onun heyecanıyla heyecanlanan, onun öfkesiyle öfkelenen bu çevre, İngiltere’den, Çeçenistan’a; İran’dan, Afganistan’a; Somali’den, Bosna’ya kadar geniş bir İslam coğrafyasına duyarlılık gösterdi.

Atasoy Müftüoğlu, kendine ilişik durusu ve söylemi ile Afrika, Kudüs, Kandahar, Moro, Hayfa, Isfahan, Halep, Harlem, Peşver, Keşmir, Taşkent, Grozni, Doğu Türkistan’ı ve daha nice İslam coğrafyasını kelimeleri ile kucakladı.

Müftüoğlu böyle de kalmayarak, internasyonal konferanslarda ve seminerlerde tebliğler yayınladı.

Bu dönemde yaşanmış olan iki vaka onu derinden etkiledi; Biri Şeyh Abdülkadir Es-Sufi ile tanışması, diğeriyse İran İslam Devrimi. Es-Sufi ve cemaatini tanıyınca öylesine sarsıldı ki, izlenimlerini layıkıyla anlatamamaktan çekindi. Ayrıca İran İslam Devrimi’ni büyük bir heyecanla karşılamakla kalmadı o heyecanı edebiyat inceliği ve mü’mince dikkatiyle çevresindekilere de taşıdı.

Atasoy Müftüoğlu’nun yoğunluğunu en oldukca gösterdiği 80’li ve 90’lı yılarda Türkiye’de yükselen İslamcılık eğiliminin temelinde yaşamın tüm alanlarına yöneltilmiş sağlam bir ‘birleştirme’ algısı ortaya koydu. Kitaplarında birleştirme, savaşım, terbiye, hikmet ve acıma eksenli denemeler yazan Müftüoğlu, derhal her müslümanın duygu ve fikir dünyasında bu kavramların yerleşmesinde büyük hisse sahibi oldu.

Atasoy Müftüoğlu, kendi kuşağı içinde Rasim Özdenören’le beraber tercihini net olarak ortaya koyan bir insandır. Necip Fazıl Kısakürek ve Sezai Karakoç derhal her alanda ürün verirlerken Rasim Özdenören ‘öykü’yü, Atasoy Müftüoğlu da ‘tecrübe etme’yi tercih etmiş ve tercihlerinde derinleştiler. O şekilde ki, Atasoy Müftüoğlu tecrübe etme dili ile din dilini birleştiren; üsluptan, mesajdan ödün vermeden yazı serüvenini aralıksız sürdürdü.

Uzun seneler ara verdiği mecmua yazılarına Vuslat, Umran ve Bilge Adam dergileriyle tekrardan başlamış olan Müftüoğlu, bir mü’min yürekten dev gibi bir coğrafyayla bütünleşmeye devam etmektedir.

Atasoy Müftüoğlu’nun, Kur’an’ın, hadislerin, Gazali’nin, İmam-ı Rabbani’nin, Hasan el-Benna’nın, Malik Bin Nebi’nin, Mevdudi’nin, Seyyid Kutub’un terimleriyle örülü dili, çağdaş ve batılı bir yapı taşımaktadır. Bu nedenle konuşmalarında ve yazılarında edebiyat ilgililerini muhatap almakta, mesajlarını olanak bulmuş olduğu sürece edebiyat dergileri üstünden iletmeyi seçmektedir.

Kuşağının moralini ve umudunu diri tutan Atasoy Müftüoğlu’nun en mühim özelliği okurunu eleştirinin sonuçlarıyla baş başa bırakması değil oradan bir adım daha öteye giderek, çözüm yolu göstererek destek olmasıdır.

2005 yılının Kasım ayında gösterilen Kitap Postası’nda ise hususi olarak yaşamı ve fikirleri irdelendi.

2008’de Hece Yayınları’nda çıkan, Hayatın Kareleri, Dilden Dünyaya, Armağan Yazılar, Kalplere Kablo Döşemek, Mektuplar, Kaynakça ve Albüm bölümlerinden oluşan ‘Irmağın İçli Sesi: Atasoy Müftüoğlu Kitabı’ yazarın yaşamını çeşitli yönleri ile okuyucuya sunmaktadır.

Müftüoğlu’nun müstesna kişiliğini; ağabeyliği, kadirşinaslığı, vefakarlığı, çilekeşliği, dostluğu, arkadaşlığı, mürebbiliği, eğitmenliği, aydınlatıcılığı, üretkenliği, paylaşmacılığı ile kendisini göstermektedir.


Atasoy Müftüoğlu Kitapları – Eserleri

  • Ümmet Bilinci
  • Vakti Kuşanmak
  • Zamanın Sınavından Geçmek
  • Firak
  • Hakikat Bilincinin Kaybı
  • Tarihin Taşrasında Yaşamak
  • Tevhidi Gerçekliğin Işığında
  • Yeni Bir Dilin İnşası
  • Sahte Mutlakların Hükümranlığı
  • Putlarını Kıramayan Kabileler
  • Farkındalığın Dili
  • Ağır Hasarlı Algılar
  • Küresel Çağda Kaybolmak
  • Rahmanın Ayetleri Karşısında
  • Varoluşsal Belirsizlikler
  • Evrensel Vicdanın Sesi Olmak
  • Varoluşsal Kaygılar
  • Küresel İhtiraslar ve Küresel Kuşatma
  • İnsansız Dünyalar İnsansız Hayatlar
  • Teslimiyetçilik Kader Değildir
  • Göklerin ve Yerin Dili
  • Küresel Çağda Varolmak
  • Yeni Bir Tarih Şafağı
  • Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek
  • Barbarlığa Dönüş
  • Evrensel Ufkun İmkanları
  • Popülist Zamanlar Ölümcül İyimserlikler
  • Geleceği Özgürleştirmek
  • Furkan Günleri
  • Onurumuzla Yaşamak
  • Düşsel Ufuklardan Gerçek Ufuklara
  • Umut ve Sorumluluk
  • Yeni Bir Zamanı Başlatmak
  • Bunca Tuğyan Bunca Issızlık
  • Vahyin Kılavuzluğu Altında
  • İlahi Şiarları Özgürleştirmek
  • Sözün Erimi


Atasoy Müftüoğlu Alıntıları – Sözleri

  • Özkisiligini yitirenin geride bıraktığı bir şey kalmamıştır. Yetenekleri yitmistir, özgürlüğü de . Bir insanoğlunun ve bir toplumun özkişiliğinı yitirmesi demek başkalarının kişiliğine bürünmesi anlamına gelir. (Firak)
  • Uyumlu ve itaatkâr toplumlar hiçbir vakit sorgulama yapma ihtiyacı duymazlar. (Farkındalığın Dili)
  • Zira hepimiz kendisini zihinsel bir hapishaneye kapatmış durumda. … (Düşsel Ufuklardan Gerçek Ufuklara)
  • “Bir insanoğlunun bir insana kulluğu iyi mi fıtrata aykırıysa, bir toplumun öteki topluma kulluğu, bir ülkenin öteki ülkeye kulluğu da o seviyede fıtrata aykırıdır.”
    Atasoy Müftüoğlu // Bunca Tuğyan Bunca Issızlık (Bunca Tuğyan Bunca Issızlık)
  • Herhangi bir toplumda anormallikler, normalleşmişse o cemiyet her türlü ahlâkî ilke ve duruşu terk etmiş anlamına gelir. Bir propaganda, halkla ilişkiler ve çıkar aracı olarak kullanılan hoşgörü klişesi bugün merhametsizlik ölçüsünde bir hoşgörüsüzlüğe dönüşmüştür. (Varoluşsal Kaygılar)
  • bireysel anlamda da toplumsal anlamda da her aşırılık ilgili kişinin ya da toplumun kesinlikle olgunlaşmadığını gösterir. (Rahmanın Ayetleri Karşısında)
  • “Bize gelmeyin, kendinize gelin. Kendiniz olun, düşünmeye cesaret edin.” s.32 (Yeni Bir Dilin İnşası)
  • “Bekleyerek umutlanmak yerine, eylemde bulunarak umutlanmayı öğreneceğiz..” (Barbarlığa Dönüş)
  • Küreselleşmenin tüm kültürlerin lehine geliştiğini söyleyebilir miyiz?
    Hayır, doğal ki… Küreselleşme kanalıyla kuvvetli kültürler kuvvetsiz kültürleri ilhak ediyor ya da etkisiz hale getiriyor. Televizyon, web, medya, beyazperde, tiyatro vs. kanalıyla kuvvetsiz kültürleri eritiyor, zayıflatıyor, güçsüzleştiriyor, marjinalleştiriyor hatta gayrimeşru hale getiriyor.
    Bugünlerde Ortadoğu’da meydana gelen gelişimleri de bu kanallar vesilesiyle izliyoruz…
    Evet. Bu sebeple vakalar hakkında biz daha oldukca yüzeylerde gördüklerimiz çevresinde konuşuyoruz. Yüzeyleri görmek kolaydır, yüzeysel olanı hepimiz görür. Yüzeyleri bir kamera, fotoğraf makinesi görür. Bunun için bir uzman olmaya gerek kalmamıştır. Ama aslolan derinlikleri fark etmektir. Olayları hazırlayan derinliklerde ne işe yaradığını görmektir. (Umut ve Sorumluluk)
  • Kağıt üstünde bağımsız oldukları söylenen ülkeler Batı modeline bağlılıklarını münakaşa konusu bile yapamıyor (Sahte Mutlakların Hükümranlığı)
  • İman, insanda her şeyi yalnızca Allah’a bağlayan nihai bir güvenlik duygusudur. (Tevhidi Gerçekliğin Işığında)
  • “İdeolojik ya da hizipsel körleşme, tüm toplumlarda insani her şeyi yok etti. İnsani problemler unutturuldu, konuşulamadı, tartışılamadı.
    İdeolojik dil sebebiyle insanoğlunun dini, tinsel, ahlâkî, ruhi boyutu insandan uzaklaştırıldı..” (Barbarlığa Dönüş)
  • İnsanı amaçların yerini, ekonomik amaçlar alınca; değerleri esas alan toplumun yerine, çıkarları esas alan cemiyet geçince; insani akılcılık da yerini ekonomik akılcılığa bırakıyor. (İnsansız Dünyalar İnsansız Hayatlar)
  • Modern dünya sistemi Müslümanların varlığını, çağdaş dünya sistemi lehine feragat ve fedakârlıkta bulunmaları koşuluyla kabul ediyor.
    Atasoy Müftüoğlu / Bunca Tuğyan Bunca Issızlık (Bunca Tuğyan Bunca Issızlık)
  • Vicdani ölümlerin kitleselleştiği bir çağda yaşıyoruz. (Yeni Bir Zamanı Başlatmak)
  • Hayatın ve tarihin içersinde kullanabileceğimiz, kuvvetli ve etkili bilgilere haiz olmaya çalışmalıyız. Metalar ve gösteriler dünyasının haricinde yaşamaya itina göstermeliyiz. (Yeni Bir Zamanı Başlatmak)
  • İslam toplumlarında, Türkiye’de de somut olarak deneyim ettiğimiz suretiyle, muvafık ya da muhalif kesimler, toplumu, entelektüel-etik anlamda ikna etmek yerine, ya duygusal olarak ya da ideolojik olarak ikna etmeye çalışıyor. Bu nedenle, toplumlarımızda kültürel iklimin yerini, ikili karşıtlıklara dayalı önyargılar ve nefret duyguları alıyor. Sloganlara, duygusallıklara, hamasete ve ideolojik klişelere hapsedilen toplumlar, anlam/düşünce/bilgelik/dayanışma ve felsefi içerik üretemiyor. Bu tür toplumlarda iktidarlar, toplumlara ya resmî yorumları ya da ideolojik yorumları dayatıyor. Bu yorumlarla toplumlar dizgesel bir halde denetim ediliyor. (Evrensel Yalanlarla Yüzleşmek)
  • Teslimiyetçi bir kültür, koşulları dönüştüremez, koşullar tarafınca dönüştürülür. (Küresel İhtiraslar ve Küresel Kuşatma)
  • Karşımızda yasadışı bir dünya var. (Küresel İhtiraslar ve Küresel Kuşatma)
  • Zihinsel bir devrim için zihinsel cesarete ihtiyacımız var. (Umut ve Sorumluluk)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş