Eğitim

Zen ve Okçuluk – Eugene Herrigel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Zen ve Okçuluk – Eugene Herrigel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Zen ve Okçuluk kimin eseri? Zen ve Okçuluk kitabının yazarı kimdir? Zen ve Okçuluk konusu ve anafikri nedir? Zen ve Okçuluk kitabı ne konu alıyor? Zen ve Okçuluk PDF indirme linki var mı? Zen ve Okçuluk kitabının yazarı Eugene Herrigel kimdir? İşte Zen ve Okçuluk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Eugene Herrigel

Çevirmen: Ömer Cemal Güngören

Yayın Evi: Yol

İSBN: 9789757569145

Sayfa Sayısı: 113


Zen ve Okçuluk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Gerek Almanya’da gerek Amerika’da yayımlandığı vakit büyük bir ilgi uyandırmış ve Almanya’da 33.basıma ulaşmış olan bu kitap Suzuki’nin önsözüyle beraber bugün artık Zen klasikleri arasına girmiştir. Japonya’ya 1924 senesinde felsefe profesörü olarak giden ve Zen’le tanışmak isteyen yazar o zamanlar Batılılara kapalı olan Zen’i öğrenebilmek için okçuluk yolunu seçmiş. Bu kitapta, oldukça sarp sadece kim bilir o oranda kestirme ve dolaysız görünen okçuluk yolunda iyi mi yürüdüğünü, yolda ne benzer biçimde güçlüklerle karşılaştığını, ustalığa ve Zen’e iyi mi ulaştığını oldukça rahat ve sürükleyici bir üslupla, sıkmadan, bilmecemsi ve en anlaşılmaz Zen düşüncelerini bile açıklığa kavuşturarak, gerçeğe yol arayan kimselere ışık tutarak anlatmaktadır. Kitapta, bir Zen sanatı olan Japon okçuluğuyla yurdumuzdaki eski okçuluk geleneği arasındaki benzerliklere değinen bir araştırma yazısı da yer verilmiştir.


Zen ve Okçuluk Alıntıları – Sözleri

  • Yokluktan fışkırıyormuşçasına duygular, duyumsamalar, kaygılar ve birbiriyle ilişkisiz, karmakarışık düşünceler ansızın çıkagelirler. Ne kadar akla sığmaz, çarpıcı olurlarsa, ne kadar bastırılırlarsa o denli büyük bir baskı ve kararlılıkla bilinçte yerleşmeye çalışırlar.
  • Eller ve ayaklar fırçalardır; tüm evren ise, üstüne yaşamının yetmiş, seksen, doksan yılı süresince resmini yapabileceği bir tuvaldir. Buna da “yaşamöyküsü” denir.
  • Okçu en olgun duruma ulaştığında, artık tavşanın boynuzu ve kaplumbağanın tüyüyle ok atabilir. Yay ve ok olmadan tam ortayı vurabilir. İşte o şahıs gerçek anlamda ustadır, yapılmadan yapılanın ustasıdır. Yapılmadan yapılanla, hem ustadır hem usta değildir. Bu dönemeçte okçuluk devinmeden devinmeye, dans etmeden dans etmeye, doğrusu Zen’e dönüşür.
  • Bedensel rahatlık ve dirilik aşamasından ruhsal rahatlık ve dirilik aşamasına geçebilmek için yalnızca solunum alıştırmaları kafi olmuyor, kişinin kendi kendisini bin bir türlü bağlardan kurtararak kişiliğinden sıyrılması gerekiyor ki o şahıs kendi derinliklerine özgürce dalabilsin ve kişiliğin ötesindeki o adsız kaynaktan doya doya tadabilsin.
  • Acıkınca yiyorum, yorulunca uyuyorum..
  • (…) duyularımızı kilitlemeye ve zorla duymamaya emek harcayarak değil, onlara karşı koymayıp, aldırmamakla başarılır.
  • (…) belirli bir olgunluğa erişmemiş olan kimse ne denli kendisini sakınarak, ön yargılardan sıyrılmaya çabalayarak, yavaşça ve yumuşakça gizli saklı anlamlara yaklaşmaya çalışırsa çalışsın, her an yanılgı batağına batma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
  • Onun sonunda gerçeğe rastlaması için ne kadar oldukça şeyi yenmesi ve geride bırakması gereklidir! Hedefine giderken yarı yolda, olanaksız olanı eline geçirmeye çabaladığı duy­gusuna ne kadar sık kapılır! Fakat gene de, bu olanaksız görünen şey mümkün ve hatta kendiliğinden anlaşılır hâle gelir.
  • ”Mağrurlanmayın, vuran da yaralanan da ”O” dur.”
  • Bu yüzden satori, ruhsal dilde, “ben”in sınırlarının öte yanıdır. Mantıken incelenince, reddetmenin ve onaylamanın bileşkesine bir bakış anlamını taşır; doğa ötesi dilde, varlığın oluş ve oluşun varlık olduğuna dair bir iç sezgisel kavrayıştır.
  • Zen ile öteki tüm dinsel ya da gizemsel türden öğreti­ler arasındaki ayırım, onun asla günlük hayatımızdan yit­meyişi ve gene de tüm ergonomik uygulama olanağında ve doğruluğunda dünyasal lekelenişin ve tedirginliğin sahne­sinden kişiyi dışarıya çıkaran bir şeyi içinde taşıması olgu­sudur
  • Sanat sanatsız olur; ok atma ok atmamaya ve yaysız oksuz bir atışa dönüşür. Öğretmen tekrardan talebe, üstat ise işe yeni başlamış olan hâline gelir.
  • Usta yalnızca bigün şunları söylemiş oldu. “En yüksek gerilimde kendini bırakamamanın, bir amaç gütmeden sabrederek orada kalamamanın sizi nerelere sürüklediğini gördünüz. Siz öğrenirken bile sabredemeyip ‘acaba başarabilecek miyim’ diye devamlı kendinizi sıkarsanız bir adım ilerleyemezsiniz. Ne olacağını ve iyi mi olacağını görmek için sabırla bekleyiniz.”
  • Ok hedefi vurmak için atılmaz, kılıç hasmı yere yıkmak için savrulmaz, dans gösteriş için edilmez. Amaç bilincin şuur ötesi gerçekle uyumunu sağlamaktır.”


Zen ve Okçuluk İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Okunmasa da olur denilen cinsten bir kitaptı. Bir kaç data edindim, zen, okçuluk, Budizm vs, vs, bu da kazancım olsun. Girişteki Osmanlı dönemine ilişik okçuluk ile alakalı bilgilerin kitapla ne alakası vardı, anlamadım gitti. (Ünal Özüm)

“Gerek Almanya’da gerek Amerika’da yayımlandığı vakit büyük ilgi uyandırmış ve Almanya’da satış rekorları kırmış olan bu kitap, Suzuki’nin önsözü ile beraber bugün artık Zen Klasikleri arasına girmiştir.
Japonya’ya 1924 senesinde felsefe profesörü olarak giden ve Zen’le tanışmak isteyen yazar, o vakit Batılılara kapalı olan Zen’i öğretebilmek için okçuluk (Kyudo) seçmiş. Bu kitapta, oldukça sarp sadece kim bilir o oranda kestirme ve dolaysız görünen okçuluk yolunda iyi mi göründüğünü, yolda ne benzer biçimde güçlüklerle karşılaştığını, ustalığa ve Zen’e iyi mi ulaştığını oldukça rahat ve sürükleyici bir üslupla, sıkmadan, bilmecemsi ve en anlaşılmaz Zen düşüncelerini bile açığa kavuşturarak, gerçeğe yol arayan kimselere ışık tutarak anlatmaktadır.”
Yazıma kitabın arka kapak yazısı ile başladım zira kitabı en güzel özetleyen cümleler bunlardı. Kendi yaşamından bir kesiti mevzu alan bu kitap ile yazar Zen ve Okçuluğu birleştirerek okuyucuya aktarmıştır. Nasıl mı orası kitapta gizli saklı…
#kitapyorumu
Kitabı genel olarak değerlendirdiğimde oldukça beğendim. Kitabın kısa olması, istediği mesajı okuyucuyu yormadan direk vermesi, kitabı sıkılmadan okunmasına sebep olmuş. Kısa dediğime bakmayın kitap oldukça düşündürücü ve etkisi altına alan zira içinde yer edinen bilgiler okuyucuyu yer yer derin düşüncelere ve araştırmalara itmektedir. Ayrıca yazarın kendi yaşamını mevzu alması hissettiklerini aktarma mevzusunda daha oldukça etkili olmuştur. Spiritüel mevzular ile ilgisi olan arkadaşların oldukça beğenerek okuyacağını düşünüyorum. (Bayram Gülçin Algan)


Zen ve Okçuluk PDF indirme linki var mı?


Eugene Herrigel – Zen ve Okçuluk kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Zen ve Okçuluk PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Eugene Herrigel Kimdir?


Eugene Herrigel Kitapları – Eserleri

  • Zen ve Okçuluk
  • Zen Budizmi Yolu
  • Yay ile Ok Atış Sanatında Zen


Eugene Herrigel Alıntıları – Sözleri

  • “Kim ki bir oldukça acının içinden geçmiştir, o doğru yoldan sapmak tehlikesine düçar olur zira acı çekmenin anlamı gizlidir ve bir tek onu yenebilene o aşikar olur.” (Zen Budizmi Yolu)
  • “Başarısızlığı şifa vericidir.” (Zen Budizmi Yolu)
  • Alıştırma yapmak, tekrarlamak ve tekrarlananın tekrardan tekrarı, ilerleyen bir arttırılışla geniş alanlara yayılmakla belirgin olur. Bu, asla eğer olmazsa tüm geleneğe bağlı sanatlar için geçerlidir. (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • Üstat dedi ki: “Başarısızlığınız, başarı göstermiş olmaya çaba harcadığınız ve onu düşündüğünüz için ortaya çıkıyor. Tamamen nefes almaya veriniz kendinizi. Sanki bundan başka hiçbir işiniz yokmuş benzer biçimde davranınız!” (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • Bu yüzden satori, ruhsal dilde, “ben”in sınırlarının öte yanıdır. Mantıken incelenince, reddetmenin ve onaylamanın bileşkesine bir bakış anlamını taşır; doğa ötesi dilde, varlığın oluş ve oluşun varlık olduğuna dair bir iç sezgisel kavrayıştır. (Zen ve Okçuluk)
  • “Yapacağınız şeyi düşünmeyiniz, onun iyi mi yapılması icap ettiğini tasarlamayınız. Atış nişancıya sürpriz benzer biçimde gelirse sadece o vakit ıslak bir atış haline gelecektir” (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • (…) belirli bir olgunluğa erişmemiş olan kimse ne denli kendisini sakınarak, ön yargılardan sıyrılmaya çabalayarak, yavaşça ve yumuşakça gizli saklı anlamlara yaklaşmaya çalışırsa çalışsın, her an yanılgı batağına batma tehlikesiyle karşı karşıyadır. (Zen ve Okçuluk)
  • Eflatun 7. Mektubunda şu şekilde der: “Ciddî şeyleyle uğraşan ciddî bir adam, yazmamalıdır.” (Zen Budizmi Yolu)
  • Seneler yılı devam eden kesintisiz içe bakışla, yaşamla ölümün esasında bir ve aynı şey bulunduğunu ve aynı alınyazısı düzeyine girdiklerini öğrenmiştir. Böylece yaşam endişesinin ve ölüm korkusunun ne anlama geldiğini artık bilmez.O, bu dünyada seve seve yaşar; bu nokta Zen için oldukça karakteristiktir ve ölüm düşüncesine kendisini kaptırmadan her an dünyadan ayrılmaya hazırdır. (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • “O içinde çöken ve tekrardan alevlenen bir ateş değildir, tersine sessiz bir kor ateş gibidir… Kendi içinden beslenir. Hiç bir hayal kırıklığı uyandırmayan, bununla beraber dıştan bir yüreklendiriş beklemeyen, içine iyiliğin, acının, şükredişin de karıştığı, bir şey istemeyen, kendisini empoze etmeyen, hak iddiasında bulunmayan, peşinden gitmeyen, tedirgin etmeyen ve vermek için almayan bir sevgi.” (Zen Budizmi Yolu)
  • İnsan düşünen bir varlıktır, fakat o büyük eserlerini, evvel hesaplamazsa ve düşünmezse meydana getirir. “Çocukluk” uzun seneler alıştırma yapıldıktan sonrasında kendi kendini unutma sanatında tekrardan ele geçirilmelidir.Eğer buna erişilmişse insan düşünür ve gene de düşünmez. (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • Okçu en olgun duruma ulaştığında, artık tavşanın boynuzu ve kaplumbağanın tüyüyle ok atabilir. Yay ve ok olmadan tam ortayı vurabilir. İşte o şahıs gerçek anlamda ustadır, yapılmadan yapılanın ustasıdır. Yapılmadan yapılanla, hem ustadır hem usta değildir. Bu dönemeçte okçuluk devinmeden devinmeye, dans etmeden dans etmeye, doğrusu Zen’e dönüşür. (Zen ve Okçuluk)
  • Yay ile ok atma ustalarının üstünde durdukları bazı deyimleri kullanırsam, burada nişancının tüm eylemine rağmen, hareketsiz orta nokta haline gelişi söz mevzusudur. Bundan sonrasında en büyük ve son olarak şey kendisini gösterir: Sanat sanatsız olur;ok atma ok atmamaya ve yaysız oksuz bir atışa dönüşür. Öğretmen tekrardan talebe, üstat ise işe yeni başlamış olan haline gelir. (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • “Adlandırılmayan duygular güçlerinden hiçbir şey yitirmezler. Daha oldukça içtenlik ve güç kazanırlar.” (Zen Budizmi Yolu)
  • Üstat, “Gerçek sanat amaçsızdır ve maksatsızdır” diye bağırdı…….. Fazlaca fakat oldukça istekli bir iradenizin olması, sizin için bir engel oluşturmaktadır. (Yay ile Ok Atış Sanatında Zen)
  • Acıkınca yiyorum, yorulunca uyuyorum.. (Zen ve Okçuluk)
  • “Görünmeyen iç yapıt onun insani payesini sağlar: Bir dilenci içten bakıldığında bir kral olabilir. Bir kral, bunun tersi, içi boş bir kimse olabilir.” (Zen Budizmi Yolu)
  • Bedensel rahatlık ve dirilik aşamasından ruhsal rahatlık ve dirilik aşamasına geçebilmek için yalnızca solunum alıştırmaları kafi olmuyor, kişinin kendi kendisini bin bir türlü bağlardan kurtararak kişiliğinden sıyrılması gerekiyor ki o şahıs kendi derinliklerine özgürce dalabilsin ve kişiliğin ötesindeki o adsız kaynaktan doya doya tadabilsin. (Zen ve Okçuluk)
  • “Başlangıç ve son olan sessizlik karşısında bu gürültü nedir ki?..” (Zen Budizmi Yolu)
  • (…) duyularımızı kilitlemeye ve zorla duymamaya emek harcayarak değil, onlara karşı koymayıp, aldırmamakla başarılır. (Zen ve Okçuluk)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş