Eğitim

Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş – Reşad Ekrem Koçu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş – Reşad Ekrem Koçu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş kimin eseri? Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş kitabının yazarı kimdir? Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş konusu ve anafikri nedir? Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş kitabı ne konu alıyor? Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş PDF indirme linki var mı? Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş kitabının yazarı Reşad Ekrem Koçu kimdir? İşte Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Reşad Ekrem Koçu

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050927368

Sayfa Sayısı: 128


Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Konusu hayalden dünyaya gelen hikâyeleri, geçmişin dekorları, giysileri, günlük yaşam cilveleriyle tarihe mal etmek (…) zor olsa gerek.” Reşad Ekrem’in dilinde tarih gerçek yaşamdan daha canlı, daha güzel, daha esrarengiz…

Reşad Ekrem ustalıkla altından kalkıyor bu zor işin: Eski meddah defterlerinde bulmuş olduğu, “bir kahvehanede yada bir konakta, beyaz perde ve tiyatronun, gazetenin ve dolayısıyla tefrika yazılarının bulunmadığı devirde birkaç gece süresince anlatacak meddahlara kolay bir not şeklinde kaydedilmiş” dört meddah hikâyesi konu alıyor. Sürprizlerle dolu bu hikâyeleri, eskinin “one-man show” yıldızlarının emek harcama tekniklerine dair, defterlerden aktardığı garip notlarla da zenginleştiriyor.


Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş Alıntıları – Sözleri

  • … bir insan ömrünün de rüyadan ayrımsız bulunduğunu düşündü.
  • Her güzel bir aşkın mihrakıdır.
  • Pervaneler ışıklara koşar, toplanır; her duman olan yerde ateş vardır; selin akmış olduğu yerde kum, balçık kalır. Güzeller de ışık şeklinde, ateş şeklinde, sel gibidir. Her güzel bir aşkın mihrakıdır; her güzelin çevresinde aşıklar toplanır, acı yada tatlı hatıralar bırakmak her güzelin alın yazısıdır.
  • Hiç ummadığın yerde
    Birden açılır perde
    Derman erişir derde…
  • Kaşı gözü de yerinde fakat, işte o denli. Allah’ın “tosun’u, serpilince öküz olacak…
  • “Söyleyene bakma ,söyleten Hak’tır!”
  • Ben sevdiğim güzellerin baş belasıyım!
  • Güzellik ve gençlik bir kuş gibiydi, uçup gidince!
  • Dünyaya bel bağlanmaz oğlum…
  • Hiç ummadığın yerde
    Birden açılır perde
    Derman erişir derde


Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İnanmazsınız, bu kitabı Ozan Itimat yardımıyla okudum (Sosyal medyada paylaşmıştı) 😀
İhsan Oktay Anar okuyormuş şeklinde okudum. Sanırım ben eski Türkçe’yi seviyorum. O zamanların hikayelerini/efsanelerini okumak oldukca mutlu ediyor beni.
O denli akıcı öykülerdi ki, bir kaç saat sürdü yalnızca.
“Zade”leri, efendime söyleyeyim “kadd ü kamet”leri, “esvap”ları seviyorsanız kesinlikle okumalısınız dört öyküden oluşan bu kitabı. (Z. Aydemir)

Bir oturuşta okunabilecek uzunlukta kitap.
İçinde dört öykü var dördü de birbirinden güzel.
Okuduğum üçüncü Reşad Ekrem Koçu kitabı. Dili görkemli. Anlatımı su şeklinde. Oldukça oldukca keyif alarak okudum gene.
Başlangıç için güzel bir seçim olabilir. (Ceren Çetinkaya)

İstanbul…
Üsküdar…
Salacak sahili.
İki kattan oluşan bir kahvehâne. Ahşap yapılı. Geniş saçaklı ve kiremit çatısıyla köşke benziyor. Alt katın adı “divânhâne” üst katın adı “cihânnümâ”… Leb-i deryâya bir bûse bu kahvehâne…Karşıda dünyanın en müstesna manzarası…Nefs-i İstanbul…
Zemini Malta taşı döşeli, duvarlarında en güzel İznik çinileri…Mısır hasırları, çeşitli kumaşlardan şilteler ve sofalar. Nakışlı tavanlar, Venedik billurundan avizeler. Fağfurî fincanlar, altın ve gümüş telkârî zarflar, başları kehrübâdan ve lüleleri ayrı-ayrı güzellikte yasemin ve kirazdan çubuklar, gümüş küllükler, gümüş maşalar, gümüş başlıklı billur nargileler, billur şerbet bardakları…
Taze çekilmiş kahve kokusu, cezvede köpük köpük girdâb olan kahve. Denize ve İstanbul’a karşı yakılan tütün çubukları…Manzarının mütemmimi dalga sesleri…
Hattatlar, musîkişinâslar, şairler, seyyahlar…
***
Akif’in Çiçekçi Kahvesini, Küllük’ü, Marmara Kahvesini oldukca merak ederdim. Yukarıdaki metni yazarken İstanbul kahvelerine ne kadar imrendiğimi bir kez daha hissettim. Bu kahvelerin hem uğultusunu, hem sükûtunu, hem sohbetini arzuluyorum asla tatmadığım fakat hayalini içimde büyüttüğüm bir hasretle.
***
Bu kadar uzun girizgâh olmaz. Birazdan bir meddah gelip, cep telefonlarını kapatmamızı söyleyecek. Dinleyeceğimiz dört güzel öykü var zira. Bu satırları yazarken instagram yok, feysbuk yok, whastapp yok…
Hayalen (orada bir ihtimal asla olmadı bir ihtimal) Salacak’ta, sofalara oturmuşuz. Kahve eşliğinde tütün çubukları elimizde, sofanın tarafındaki mangallarla mazinin sıcaklığı ısınıyoruz… Birazdan bir meddah gelecek. Kulak vermek lazım. “Mangal kış gününün lâlezârıdır.”, meddahın hikayeleri ise kalbi ısıtacak. İnanın ilk kere okuyacağınız kelimeler bile, hayal edince kalbinizi ısıtacak…
Nâçîzâne tavsiyedir. (Vakti Garîbe Âlemi Muhal)


Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş PDF indirme linki var mı?


Reşad Ekrem Koçu – Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Reşad Ekrem Koçu Kimdir?

Tarihi mevzularda yazdığı fıkra, roman, hikâye ve incelemeleriyle ve en mühim yapıtı İstanbul Ansiklopedisi’yle bilinmektedir. 1905’te İstanbul’da doğan Koçu, Bursa Erkek Lisesi’ni ve İstanbul Üniversitesi Tarih Kısmı’nü 1931 tarihinde tamamlamış oldu. Aynı fakültede asistan oldu, sadece, 1933 Üniversite Reformunda hocası Ahmet Refik Altınay’la birlikte üniversiteden ayrıldı. Alman, Kuleli, Pertevniyal ve Vefa liselerinde tarih öğretmenliği yapmış oldu. Reşad Ekrem Koçu 6 Temmuz 1975’te İstanbul’da öldü.

Öğretmenliği esnasında Tarihten Sesler şeklinde çeşitli mecmua ve gazetelerde şiir, hikâye ve çocuk romanları, Osmanlı periyodunun garip vakalarını ve kişilerini öyküleştirdiği Forsa Halil (1962), Patrona Halil (1967), Erkek Kızlar (1962) ve Haşmetli Yosmalar (1962) şeklinde kitaplar yazdı. Evliya Çelebi Seyahatnamesinin (1943-1967, 6 cilt) bazı bölümlerini bugünkü dile aktardı. Türk Giyim, Kuşam ve Süsleme Sözlüğü (1967) ise alanında yapılmış ilk mühim çalışmadır. Reşad Ekrem Koçu’nun en mühim ve büyük yapıtı, İstanbul’u her yönüyle detaylı şekilde özetleyen İstanbul Ansiklopedisi olarak kabul edilir. Bu ansiklopedinin ilk baskısı 1944-1951 Aba-Bahadir Sokağı maddeleri ve ikinci baskısı 1958-1971 yayımlandı ve 11’inci ciltte 7076 sayfaya ulaşarak “Gökçınar” makalesinde yarım kaldı. Koçu’nun öteki kitapları içinde Osmanlı Padişahları (1960) ile Eski İstanbul’da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri (1947) ve 2 ciltlik Kösem Sultan sayılabilir.


Reşad Ekrem Koçu Kitapları – Eserleri

  • Tarihimizde Garip Vakalar
  • Yeniçeriler
  • Kızlarağasının Piçi
  • Kösem Sultan
  • Fatih Sultan Mehmed
  • Osmanlı Padişahları
  • Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş
  • Eski İstanbul’da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri
  • Tarihimizde Kahramanlar
  • Topkapı Sarayı
  • Patrona Halil
  • Kabakçı Mustafa
  • Forsa Halil
  • Erkek Kızlar
  • Osmanlı Tarihinin Panoraması
  • Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar
  • Esircibaşı
  • Kafes Arkası Günahkarları
  • Cevahirli Hanım Sultan
  • Aşık Ozan ve Padişahlar
  • Tarihte İstanbul Esnafı
  • Dağ Padişahları
  • Hatice Sultan ile Ressam Melling
  • Haydut Aşkları
  • Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü
  • Türk Zaferleri
  • İstanbul Tulumbacıları
  • Taçlı Fahişeler
  • Selçuk Tarihi
  • Ahmed Rasim – Ahmed Refik


Reşad Ekrem Koçu Alıntıları – Sözleri

  • Bir kere bir akıl çelindi mi üst yanı kolaydır. (Kafes Arkası Günahkarları)
  • Alemdar Mustafa Paşa’nın İstanbul’a girdikten sonrasında yapmış olduğu işler Vaka-yi Selimiye denilen 1807 Mayıs İhtilali’ne kuvvetle bağlıdır. (Kabakçı Mustafa)
  • Bir gün yeni harp hazırlığının nereye karşı bulunduğunu soran bir ordu kadısına;
    “Efendi! Eğer sakalımın tellerinden bir tanesi tasavvurlarımı bilseydi onu koparır ve yakardır!” demişti.. (Fatih Sultan Mehmed)
  • Mayaları aynı çamurdan insanoğlu acele anlaşırlar, ilk tanıştıkları gün kırk senelik dost kadar yaklaşırlar. (Cevahirli Hanım Sultan)
  • Tüm tebaasının malı ve canı iki dudağı içinde çıkacak emre bağlı padişahlar, askeri ihtilallerde o şekilde bir acze düşmüşlerdir ki, yüzlerine karşı pervasızca hitaptan ve hatta hakaretten çekinilmemiştir. (Topkapı Sarayı)
  • Abdülaziz’in horoz ve koç dövüştürme merakı ve galip gelen hayvanların boyunlarına elmas nişanlar taktığı rivayetleri saltanatının bu sonuncu devrine yakıştırılan şeylerdir. (Osmanlı Padişahları)
  • Gidenler devlet hazinesini soymuştu, gelenler hazinede bir şey bulamadıkları için gidenlerin terekesini yağmaladılar. (Yeniçeriler)
  • Eski berberler hem de sünnetçi, dişçi ve hacamatçıydı;kellik, uyuz, sıraca, egzama şeklinde cilt hastalıklarına da ilaçlar, merhemler yapardı,çeşitli uzmanlık sahibi mütetabbiptiler. (Tarihte İstanbul Esnafı)
  • “Bir yeniçeriye de bigün,
    – Nizamıcedid olur musun? diye sormuşlar.
    – Vallah billah Moskof olurum, Nizamıcedid olmam!.. demiş.” (Yeniçeriler)
  • “Şimâlden, cenuptan, şarktan ve garptan, İstanbul’a esen tüm rüzgârlar, fitne ve fesat tohumları saçıyordu.” (Esircibaşı)
  • Sarayın odun ambarı 16. asırda bir adam öldürmeye sahne olmuştu. 17. yüzyıl ortasında ise zamanı bir idam fermanının uygulama edilmiş olduğu yer oldu. Sultan IV. Murad zamanında asrın büyük şairi, Türk hiciv edebiyatının büyük üstadı Nef’î, bu padişahın gazabına uğrayarak burada idam olundu. … Şairin cesedi Saray-ı Hümayun’un deniz kenarındaki Balıkhane Kapısı önünden denize atıldı. (Topkapı Sarayı)
  • Tüm bu suları, merhemleri, tozları hazırlamak için kimi zaman 14 yaşlarında bir adam evladı beyni, bir ufak kızcağızın kalbi lazım geliyordu.
    Evinin fırınında ve bahçesinin çeşitli yerlerinde, 2.000’den fazla yakılarak öldürülmüş çocuk iskeleti buldular!.. (Haşmetli Yosmalar Osmanlı Tarihinde Yasaklar)
  • Büyük İtalyan edibi Edmondo de Amicis de (1846-1908) İstanbul Seyahatnamesi’nde İstanbul esnafından bahsederken şunları yazıyor :
    Türklerle pazarlık etmeyin
    “Rum, müşteriyi seslenip çağırır, eliyle koluyla işaretler yaparak çağrı eder ;Ermeni, birazcık daha temkinlidir;Yahudi, malının fiyatını kulağa fısıldayarak arz eder;Türk’e ulaşınca, sessiz, müşterisini yalnız bakışlarıyla çağırır. Bir Türk’e söylediği fiyat için, sakın, ‘Biraz aşağı olmaz mı?’ diye pazarlığa girişmeyin, bunu kendisine bir hakaret sayar ve ‘Ben hırsız mıyım ki ilkin sizden hakkım olmayan fahiş bir para isteyeyim ve sonrasında pazarlığa girişeyim!..’ der. ” (Tarihte İstanbul Esnafı)
  • Halk denilen esrarengiz kitlenin içinde kulakların asla duyamayacağı ve gözlerin asla göremeyeceği kim bilir ne acayip ve acaip şeyler oluyordu? (Erkek Kızlar)
  • Sultan İbrahim’in devrinde hakikat olan yolsuzluk, makam temini için rüşvet toplama, hısım ve akrabayı bir mansıpa kaydırmada dalkavuk hanımefendilerin devlet işlerine karışmasıdır; sancakbeyleri, valiler ve kadılar dama taşları şeklinde durmadan değiştirilmiş, hepimiz makamından güvenilir olmadığı için verdiği rüşveti gittiği yerde halktan fazlasıyla çıkarmaya çalışmış, bu suretle memleketi zulüm kaplamıştır. (Osmanlı Padişahları)
  • “Şu dünyada acayip kaldım. ” (Kafes Arkası Günahkarları)
  • “Bencillik gütme, *müstebit olma. Adalet tarlasını informasyon sapanı ile sür ve **meşveret tohumunu ek. Bir an evvel bitip yeşermesi içinde durmadan gözyaşlarınla sula”
    *ceberrüt, baskıcı
    **danışma, istişare, görüş paylaşımı (Dağ Padişahları)
  • Abbasi halifelerinden Filozof Memun, “İnsan üç çeşittir” diyor, “Bir kısmı besin şeklinde daima ve her yerde lazımdır. Bir kısmı ilaç gibidir, yerinde ve zamamnda lazımdır, bir kısmı da illet gibidir, Allah bizi onlardan korusun!..” (Patrona Halil)
  • Bu hezele guruhunun (Patrona Halil ve peşinden giden ayaktaşlar) kıyamını, Lale Devri’nde İbrahim Paşa ve yâranının sefahat ve lüksüne karşı cemiyet ıstırabından dünyaya gelen bir hareket şeklinde göstermek, bizce oldukca hatalıdır. Patrona ile ayaktaşlarının acı yaşam hikâyesini yazar ve onların hakiki simalarını göstermeye çalışırken yukarıdaki satırları, işte bunun için yazdık Halkın ve esnafın bin türlü şikâyeti, vergiler, para ayarsızlığı, toplumu kızdıran himayeler de, lale merakı ve helva sohbeti şeklinde, Lale Devri’nden evvel de vardı, sonrasında da devam etti. Kaldı ki, karşısında tutkulu muhalifleri ve düşmanları bulunamayan bir iktidar, Türkiye tarihinde değil, cihan tarihinde görülmez. (Patrona Halil)
  • Oğullar ataya yürek yağıdır.
    Oğulun iyisi gamı dağıtır,
    Oğlu kim atanın hemsazı olsa
    Safalı bağları, bostan bağıdır.
    Oğlu kim yakarma alup makbul olsa
    Atanın devleti, yüzü akıdır. (Fatih Sultan Mehmed)

loading…

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş