Eğitim

Beyin Ekran – Ulus Baker Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Beyin Ekran – Ulus Baker Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Beyin Ekran kimin eseri? Beyin Ekran kitabının yazarı kimdir? Beyin Ekran konusu ve anafikri nedir? Beyin Ekran kitabı ne konu alıyor? Beyin Ekran PDF indirme linki var mı? Beyin Ekran kitabının yazarı Ulus Baker kimdir? İşte Beyin Ekran kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Ulus Baker

Yayın Evi: Birikim Yayınları

İSBN: 9789755160467

Sayfa Sayısı: 364


Beyin Ekran Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Ulus Baker, beyaz perdenin öykü ve enformasyon sunma yönünü değil düşünme ve tahayyül etme yetisinin kısaca fikir-imajının, montaj-düşüncenin yaratım olanaklarını araştırdı. Beyin Ekran üç bölümden oluşuyor: Minör-fikir: Zaman-imaj ya da Video-imaj: Godard, Bresson, Tarkovski; Montaj-düşünce: Şok-görüntü: Eisenstein, Cenup, Lanzman; Aralık-fikir: Rizom-İmaj: Vertov.

Beyin Ekran, Baker’in beyazperde yazılarının bir montajıdır, onun deyişiyle “düşünen” bir kitaptır.


Beyin Ekran Alıntıları – Sözleri

  • Şu giderek genel kültür haline geliyor: gittikçe daha azca okuyor, daha oldukca seyrediyoruz…
  • Artık yalnızca köleler var – ve bu kölelik içinde birileri paranın, ötekiler ise parasızlığın kölesi durumundalar…
  • Artık roman sanatı bile toplumsal tipler üretemiyor (oysa eskiden Dostoyevski’nin Budala’sı, Dickens’ın “yoksul”u, Gogol’ün “işyar”u vardı…)
  • Bu aralar o denli yaygınlaşmış bir genel kültürsüzlük ortamı, neredeyse kültürel bir çölleşme halinde dünyayı sarmış göründüğü gibi, Türkiye özelinde bu ortamları suçlayamıyoruz bile… Dünyada da işler minimum Türkiye’deki kadar fena…
  • Deleuze’ün yazdığı benzer biçimde, “bir imajda gerektiğinden azca şey görebiliyorsak bu onu okumayı iyi bilmediğimizdendir.”
  • Acaba niçin Dostoyevski edebiyatın en yüksek noktasında yer ediniyor? Ve bir yüzyıl sonrasında Tarkovski başka bir alanda beyaz perdede, en yüksek filmleri yapabiliyor?
  • Godard’ın işaret etmiş olduğu benzer biçimde biz aslen bir “klişeler” çağındayız – etrafımızı saran, altımızı oyan, üstümüzü örten ve hepimizi kuşatan…


Beyin Ekran İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Sinemanın imajları da dahil olmak suretiyle her şey belgelenebilir bir kalite kazanmıştı. Kaydedenin imajları izleyicinin ve kayıt altına alanın beraber “görüyorum” söylediği bir alan yarattı kendine. Video görüntü, insanoğlunun kendini görebildiği, tanıyabildiği bir ayna haline dönüştü. Doğanın diyalektiği içinde kameranın kendisini de katmış olduğu bir bütünlük söz mevzusuydu artık (Vertov). Maurice Blanchot’nun edebiyat tartışmalarında formüle etmiş olduğu “konuşmak görmek değildir” sözündeki yüksek görme yetisi video’da somutlanmıştı. Baker’in deyişiyle “Ne zaman ki bir film anlatılabilir olmaktan çıkar, asla aktarılamaz hale gelir, o zaman film bir gerçektir, dilsel sanallığından kurtulmuştur”. İmajın bugün kitlesel baskı araçlarıyla tutsak edilmişliği sadece, mekan ve zamandaki hacimsel varlığında şiirsellik yakalanarak bertaraf edilecek
İmajların özgürleşmesi arayışı, zorunluluğu iyi mi hayata merhaba dedi? Hareketle yaşamı dönüştürmek inancının hayal kırıklığıyla neticelenmesi, aksiyonun imajı olarak bildiğimiz sinemayı sona erdirmişti. II. Dünya Savaşı’nın yarattığı muhteşem yıkım. Nazilerin titizlikle kayıt altına aldıkları soykırıma dair belgelerin cenk sonunda Naziler tarafınca yok edilmesi, sinemayı eli kolu bağlı bırakır. İtalyan yeni gerçekçiliğinde örneğini gören tanıklık değerleri yere düşen bayrağı alıyor eline. Perdedeki karakter görüyor, maruz kalıyor. Elinde gerçekliği tüm çıplaklığıyla gösterecek belgelerden yoksun fakat olayların tanığı durumunda bizatihi bir belge olarak düşünüyor. Zaman burada eskisi benzer biçimde hareketin bir işlevi değil, onu da kapsayacak şekilde yekpare bir varlık olarak geri dönüyor beyaz perdeye. Zamanın imajı. (oSe)

Lumiere kardeşlerden Vertov’a Godard’dan Kusturica’ya beyazperde ve fotoğrafla ilgili sarsıcı fikirler okudum. Aldığım tattan dolayı kasten elimde süründürdüğüm bir kitap oldu. Bilhassa bir göçmen olarak beni Kusturica’nın “Yeraltı” filmi ile ilgili sözleri oldukca etkiledi. (Sercan Ş.)


Beyin Ekran PDF indirme linki var mı?


Ulus Baker – Beyin Ekran kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Beyin Ekran PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ulus Baker Kimdir?

Kıbrıs Türk’ü bir ailenin evladı olarak Ankara’da hayata merhaba dedi. Babası Sedat Baker ruh hastalıkları hekimi, anası Pembe Marmara ise Kıbrıs Türkü bir ozan ve öğretmendi.

Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Kısmı’nden mezun oldu. Gilles Deleuze ve Baruch Spinoza çevirileri yapmış oldu, makaleler yazdı. ODTÜ Sosyoloji Kısmı’nde yüksek lisans ve doktora yapmış oldu. Çeşitli yayınevlerine katıda bulunmuş oldu. Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’ni (İletişim, 1988) hazırlayan kadroda yer aldı. Toplum ve Bilim dergisi gösterim kurulu üyeliği yapmış oldu. Başka dergilerin yanı sıra Birikim’de yazıları yayımlandı. Biroldukca platformda dersleriyle, konferanslarıyla, “serbest” konuşmalarıyla, sanal ortamda yazışmalarıyla, hep insanlarla söyleşi halinde oldu ODTÜ, İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Özgür Üniversite’de beyazperde zamanı ve sosyoloji dersleri verdi. Siyâsî kuram, kitle kontakt araçları, beyazperde alanlarında çalıştı. Dziga Vertov üstüne beyazperde eleştirileri yapmış oldu. Birikim, Toplum ve Bilim, Virgül, Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nde yazılar yazdı.

12 Temmuz 2007 tarihinde, böbrek ve kalp yetmezliğinden öldü.


Ulus Baker Kitapları – Eserleri

  • Sanat ve Arzu
  • Aşındırma Denemeleri
  • Yüzeybilim Fragmanlar
  • Dolaylı Eylem
  • Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru
  • Beyin Ekran
  • Siyasal Alanın Oluşumu Üstüne Bir Deneme
  • Siyasal Dilde Huzur Söylemi
  • Yüzeybilim Fragmanlar


Ulus Baker Alıntıları – Sözleri

  • “Hakikat şudur ki insan, insanda bile hiçbir süre insani olana hayranlık duymadı, hep insan-üzerine duydu…” (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • Herakleitos hekimler mevzusunda şöyleki diyordu: “Hekimler kesip biçtikleri, yakıp dağladıkları zaman hastalıkların yaptığından farklı hiçbir şey yapmadıkları halde bir de gelip para istiyorlar.” (Siyasal Alanın Oluşumu Üstüne Bir Deneme)
  • Ölüm mevzusundaki en garip felsefi tutumu spinoza’da buluyoruz: canlı kişinin özünun değil varoluşunun sonlanışı olarak ölüm onun için bir hiçtir ve onun bilincine hiçbir kavram sunamaz. Başka bir deyişle bir hiçlik olan ölümü düşünmek bir hiçten ibarettir. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • Acaba niçin Dostoyevski edebiyatın en yüksek noktasında yer ediniyor? Ve bir yüzyıl sonrasında Tarkovski başka bir alanda beyaz perdede, en yüksek filmleri yapabiliyor? (Beyin Ekran)
  • Formalizmin tersine yapısalcılık, somut ile soyutu zıtlaştırmayı reddeder bu sebeple soyutu ayrıcalıklı kılmak ister. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Aşk “organizma” ile “ruh” u birbirinden ayırmadan bedenlerin safi bir karışımıdır. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Fikir dünyasının bugün artık bir zamanlar Marx’ın Ruge’ye yazdığı mektupta dile getirmiş olduğu benzer biçimde, acımasız bir eleştiriye, ” mukaddes” sayılan her şeyi tepeden tırnağa eleştirmeye, kısacası bir ” fikirler terörüne” ihtiyacı var… (Aşındırma Denemeleri)
  • Doğa uluslar, milletler, kabileler yaratmaz, yalnızca bireyler yaratır. (Sanat ve Arzu)
  • Aşka meydana getirilen en büyük hakaret karşındakini belli şartlar dahilinde sevmektir – kısaca aşka koşullar dayatmak. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • “Aşıklar da genel anlamda deli benzer biçimde olurlar,” diyor Spinoza, “komik duruma düşerler,” diyor. (Sanat ve Arzu)
  • Itimat” ya birisine mutlak duyulacak bir duygudur ya da her an tuzla buz olmaya açık bir gerilim hâlidir… (Dolaylı Eylem)
  • Kederli ruhların desteklemek ve propagandasını yapmak için bir despota gereksinimleri olduğu benzer biçimde, despotunda amacına ulaşmak için ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır. (Yüzeybilim Fragmanlar)
  • “Devlet, dinin devam etmesinin bir aracıdır.” (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Kişinin haiz olduğu haklar daha ziyade hemen hemen döl iken sabitleniyor. (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Şu giderek genel kültür haline geliyor: gittikçe daha azca okuyor, daha oldukca seyrediyoruz… (Beyin Ekran)
  • ”Neden, diye sormuştu Deleuze, her aşk, her yaşantı, her vaka bizi yaralıyor, paramparça ediyor? ”Neden tüm vakalar hep bir salgın, cenk, yaralanma ya da ölüm türünden?” (Dolaylı Eylem)
  • Muhafazakar fikriyat, toplumsal yaşantı içinde toplumsal ve politik bir tavır haline erişince, bu “dram” traji-gülünç bir hâle bürünür. Geçmişin “değerlerini” korumak, “ataların mirasını” korumak için çaba sarfetmek oldukca kolay ırkçılığa ve faşizme neden olan tutkulara dönüşebildiyse, bunun sebebi, bir muhafazakarın kafasındaki “geleneğin” büyük bir kısmının devlet, aile, vatan, ülke, millet, halk benzer biçimde göreli terkiplerden oluşmasıdır. “Yerlilik” fikri de bu terkiplerden pek bağışık değildir (Aşındırma Denemeleri)
  • Metaforlar dünyanın biricikliğini şiirsel olarak oluşturan araçlardır. (Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru)
  • Tarih, bir anlatıdan, “bildiren bir dil”den başka bir şey değildir (Faye, 1972: 3). (Siyasal Dilde Huzur Söylemi)
  • Sinematografi metin değildir, bilâkis toplumsal fenomenleri çözümleme (Vertov), görünmeyeni görünür kılma(Jean-Luc Godard) yoludur. (Kanaatlerden İmajlara – Duygular Sosyolojisine Doğru)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş