Eğitim

Beynin Gölgeleri – Saffet Murat Tura Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Beynin Gölgeleri – Saffet Murat Tura Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Beynin Gölgeleri kimin eseri? Beynin Gölgeleri kitabının yazarı kimdir? Beynin Gölgeleri konusu ve anafikri nedir? Beynin Gölgeleri kitabı ne konu alıyor? Beynin Gölgeleri PDF indirme linki var mı? Beynin Gölgeleri kitabının yazarı Saffet Murat Tura kimdir? İşte Beynin Gölgeleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Saffet Murat Tura

Yayın Evi: Metis Yayıncılık

İSBN: 9786053160366

Sayfa Sayısı: 352


Beynin Gölgeleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Öznellik problemine ayırdığımız bu uzun münakaşanın sonunda nöro-biyolojik (nöro-bilimsel), nörolojik ve psikiyatrik olgu durumlarına dayanarak şunu söylemiş oluyoruz: naif gerçekçi tutumumuzda diş ağrımızı, şu masanın üstündeki kırmızı domatesi, bilincimizi, bedenimizi, uzayı, uzak yıldızları, başka insanları, ağaçları ‘ben’ duygumuzu ve daha pek oldukca şeyi içeren bu dünya, beyinde onu kuran nöral faaliyetlerle ontolojik olarak özdeş fenomenal bir dünyadır. Beyin bir özne değil de biyolojik bir organ olduğundan kurucu öznesi olmayan ve fizyolojik gerçekliği kendi sunum biçiminde temsil eden bu fenomenal dünya özdeş olduğu nöral faaliyetler üstüne hiçbir fizyolojik-nedensel etkiye haiz olmadığı için epifenomenaldir. ”

-Saffet Murat Tura-


Beynin Gölgeleri Alıntıları – Sözleri

  • Dil herşeyden ilkin yalan söylemek için vardır.
    Umberto Eco
  • olduğumuzu sandığımız varlık seçimi değiliz.
  • Hata yapmaktan korkmuyorum: Eğer yanlış düşünüyorsam, en azından daha doğru düşünülmesine zemin hazırlayabilecek bir yanlışa işaret etmiş, problemin netleştirilmesine katkıda bulunmuş olurum.
  • °•Hata yapmaktan korkmuyorum:
    Eğer yanlış düşünüyorsam,
    en azından daha doğru düşünülmesine
    zemin hazırlayabilecek bir yanlışa işaret etmiş,
    problemin netleştirilmesine katkıda bulunmuş olurum.°•
  • İnsan anlıyorsa, anlama aslına bakarsanız bir tabiat vakasıdır.


Beynin Gölgeleri İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bir Psikiyatri Felsefesi alt başlıklı Beynin Gölgeleri(2016) adlı çalışmanın üstüne eğildiği, yoğunlaştığı ana sorun, psikiyatrideki “eş ölçümlü olmama” problemidir. Bu eş ölçümlü olmama durumu neyi ifade etmektedir ona bakalım; psikiyatride insan davranışına ilişkin iki değişik izahat seçimi vardır; sebep-gerekçe veren izahat ve fizyolojik-kimyasal nedensel izahat. Yani uzanıp şu ötede duran sigara paketine yönelmem, fizyolojik-kimyasal bir çerçevede naturel bir vaka olarak açıklanabilir fakat bu fizik biliminin epistemik sınırları içinde benim ötemde duran sigara paketine uzanmamın herhangi bir “anlamı” yoktur (“anlamsızdır” değil). Fizik biliminin kuramsal çerçevesi anlama kördür ve ve benim sigara paketine uzanmamı “Nasıl?” sorusuna cevap olarak açıklamaya çalışır. Oysa bizim “sebep-gerekçe veren izahat” dediğimiz şey ise benim sigaraya uzanmamı, “Niçin?” sorusuna cevap olarak açıklamaya çalışır. Şimdi bu fizyolojik-kimyasal izahat bizlere diyecektir ki şu şu nörotrasmitterler şu şu nöral aktiveteler şu yolakla, şu assasyonlarla lokalize olup periferik sinir sistemini harekete geçirerek organizmayı harekete geçirmiştir; sebep-gerekçe veren izahat ise şu şekilde diyebilecektir, şahıs sigara paketine uzandı bu sebeple sigara içmek “istiyor (önermesel tutum [ö. t.]), sigara paketine uzandı bu sebeple pakette kaç tane sigara kaldığını” merak ediyor” [ö. t.], sigara paketine uzandı bu sebeple sigarayı bırakmaya karar verdiğinden paketi atması gerektiğine “inanıyor” [ö. t.]. Görüldüğü suretiyle bu iki izahat seçimi birbirinden oldukça değişik dünyaları betimler gibidirler. Tura’nın kitaptaki hedefini de bu değişik epistemolojik temellerden yükselen iki izahat seçimi içinde köprüler kurmaktır diyebiliriz sanırım. Elbette tözcü düalizme yer vermeden biyofonksiyalizm tezinden hareketle bir natüralizasyon operasyonuyla. Bu natüralizasyon bir tür “kavramsal operasyon” gerektirir bu sebeple psikiyatrinin kuramsal tutarsızlığı olarak adlandırılan “eş ölçümlü olmama problemi”nin nedenini bahsedilen kavramlardan meydana gelmektedir ve bu operasyondan nasibini alan kavramlar; (1)Fail (2) Öznellik (3)Gerçeklik (4) Teleoloji (5)Rasyonalite (6)Davranışın Anlamı ve (7) Dilsel İfadelerin Anlamı’dır. Özetle, (1) Fail; Doğada edim(action) yoktur vaka(davranış) vardır ve biz edimde bulunan bir fail olarak insanı ele alırız. Hatalıdır. İnsan olaylardan bir vakadır. (2) Öznellik; Doğa bilimi açısından fenomenolojik deneyimlerin deneyimleyen bir öznesi olmaması gerekir; şu demek oluyor ki bunların derin fenomenolojik bir anlamda bir şahsın(sözgelişi transandantal egonun) deneyimleri olmaması gerekir (s. 108). Fenomenal Dünya = Öznel Fenomenallik(diyelim sigara dumanın vücudumda yarattığı hafifçe pelteleşme hali [yani öznel-öznel]) + Nesnel Fenomenallik(diyelim ötemdeki sigara paketinin görüntüsü/varlığı [yani nesnel-öznel]). gonderi/33949567, buradaki alıntıda bilhassa “c.)” maddesine dikkat. (3) Gerçeklik; Fenomenolojik gerçeklik hem günlük naif gerçeklik anlayışımızdan hem de natural gerçeklikten farklıdır. Burada N3 Monadik-Solipsist Beyin Modeli>>(http://i.hizliresim.com/GDOZg2.jpg). Temelde bu model bizlere şunu telkin eder; beyin dış dünyadan izole olmuş bir halde kendini referans alan kapalı bir modeldir, bu model “nöroenformatik temsili dünya” üstünden dış dünyayla ilişkide bulunur, algıladığım gerçeklik nesnel-dış gerçekliğin ta kendisi değildir onun temsili haritasıdır, simülasyonudur sadece, fakat benim günlük yaşamımın naif ontolojisindeki anlayışım N1 Beyin modeline uygun işler [N1 Girdi—–>Beyin——>Çıktı]. (4) Yukarıda verdiğimiz örnekte benim sigara paketine uzanmamı sebep-gerekçe veren izahat tarzıyla açıkladığımızda organizmanın davranışına (ister istemez) bir “maksat” atfettik. Peki tabiat biliminde böylesi bir “normatiflikten” söz edilebilir mi? Bu kavram da biyofonksiyonalizmden güç alan “fonksiyonel teleoloji” terimine evrilir. Yani sibernetiğin de gösterebildiği şeklinde natural bir normatiflikten bahsedilebilir [Tüm canlılar homeostasizi korumak ve uygun şartlar sağlandığında üremek ister ve canlılığın iki temel amacı olan bu iki ilke insanı büyük gruplar kurmaya sevk etmiştir. Buradan ise insan yaşamı, büyük gruplar halinde yaşamanın getirdikleriyle birlikte dolayımlanıp, kompleksleşip ancak temel amaçlarına ulaşabilmeye olanak verir olmuştur. Yani insanın türoluşsal sosyalizasyonu sürecinde, davranışları her ne kadar bu iki temel amaca yönelik olsa da artık davranışları daha fazla kompleks bir hal almıştır.>>kur davranışları, dil, sanat] (5)Rasyonalite; tabiat biliminde şu demek oluyor ki nedensel izahat dediğimiz fizyolojik-kimyasal açıklamada bu nosyona yer yoktur şu demek oluyor ki rasyonalite normatif bir kavramdır. Uğramış olduğu operasyonla “fonksiyonel rasyonelite” adını alır ve biyofonksiyonalizm açısından normatiflik;
“1. Hiçbir şekilde normatif olmayan durumlar (bir gezegenin elektromanyetik alan oluşturup oluşturmaması şeklinde).
2. İnsani-toplumsal kıymet ve normlar açısından normatif durumlar (kanser ya da delilik iyidir ya da kötüdür şeklinde).
3. Biyofonksiyonal nesnel, naturel, yansız normlar bakımından normatif durumlar (biyolojik bir fonksiyonun maksadına uygun olup olmaması şeklinde). Bu tür durumların fonksiyonel rasyonellik açısından normatif değerlendirmesi durumuna ‘fonksiyonel normatiflik’ diyeceğim. ” (s. 264). durumlarına göndermede bulunur. (6) Davranışın anlamı; afektif nörobilim ve evrimsel psikoloji-biyoloji açısından, insana, naturel robot, yaklaştığımızda davranışlarını toplumsal normatiflik içinde dönüşen, mekan gören ve fonksiyonel normatifliği hedef alan, devamlı gayesi fonksiyonel normatiflik(bu açıdan homeostasis ve üreme) olan bir canlı buluruz. Yani “Bir davranışın fonksiyonel anlamı davranışın parçası olduğu bütünsel davranıştaki fonksiyonel rolüdür.” (s. 271) diyebiliriz. (7)Dilsel İfadelerin Anlamı; dilsel ifadelerin tabiat bilimleri statüsünde hiçbir karşılığı, anlamı yoktur. Oysa dil, fonksiyonel anlamın yanında bir de potansiyel anlam barındırır. Fakat” epistemik nörofonksiyonel/fenomenal ayırt edilemezliğe nazaran organizmanın davranış fonksiyonunun bir kısmı olan beynin davranışsal fonksiyonlarının (beynin enformatik durumlarının) dil düzeyinde” (s. 280) ayırt edilemez. Kitaptaki problemi çözerken izlenen yolu şu şekilde gösterebiliriz >> ( http://i.hizliresim.com/NDRLoO.jpg) Tura’nın sebep-gerekçe veren izahat ile fizyolojik-kimyasal izahat veren kuramsal çerçeveler arasına attığı köprüye “Biyofonksiyonalizm” diyebiliriz böylece. Fakat Tura bu kitabında epifenomenalist bir tutumla zihne eğilirken bu tutumu bir sonraki kitabı olan Zor Problem Bilinç:Bilinç Nörobiyolojisinin Fenomenal Dünya Yorumu’nda değişip ontolojik özdeşliğe kayar. Bu iki kitap içinde yapılacak karşılaştırmalı okumalar bütünsel bir kavrayış elde edecektir sanıyorum. Ayrıca Tura’nın Histerik Bilinç(2007) ve Madde ve Mana(2011) adlı emekleri da Beynin Gölgeleri’ni anlamakta destek olacak bir temel sağlıyor diyebilirim. Bu varlıklı içerikli emek vermeyi Tura, bitirirken şu şekilde diyor; “Varlık üstüne düşünmeyen bir psikiyatr düşünemiyorum.” (s. 295). Çalışmanın, her ne kadar “Bir Psikiyatri Felsefesi” alt başlığını almış olsa da, varlığın kaygısını taşıyan her varlığa dönük bir emek verme bulunduğunu düşünmekteyim.
İÇİNDEKİLER
Teşekkür
Önsöz
1 Kitap Hakkında I
2 Kitap Hakkında II: Çözüm Yolları
3 Psikiyatrinin Pratik Sorunları I: Sosyal Değerler Sorunu
4 Psikiyatrinin Pratik Sorunları II : Fenomenoloji ve Psikiyatrinin Fenomenolojik Eleştirisi
5 Psikiyatride Teorik Sorunlar
6 Biyofonksiyonalizm I: Genel Olarak Fonksiyonalizm
7 Biyofonksiyonalizm II : Fizik ve Biyoloji
8 Öznellik I : Temel Varsayım: Bir Epistemolojik
Kopuş Olarak “Fenomenal Dünya”
9 Öznellik II : Naif Gerçekçilik ve “Fenomenal Dünya”
10 Öznellik  III : Epifenomenalizm
11 Öznellik IV: “Ben” ve Özdeşlik
12 Rasyonel Fail ve Davranışın Anlamı
13 Sonuç ve Tartışma
Ekler
Ek 1: Szasz
Ek 2: Foucault
Ek 3: Modern Bilim Felsefesinde Bazı Tartışmalar
Ek 4: Sartre ve Varoluşçu Fenomenoloji
Ek 5: Fodor
Ek 6: Biyofonksiyonel Açıdan Beyin
Kaynakça   (Mihriban Karadağoğlu)


Beynin Gölgeleri PDF indirme linki var mı?


Saffet Murat Tura – Beynin Gölgeleri kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Beynin Gölgeleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Saffet Murat Tura Kimdir?

1955 senesinde Akyazı’da dünyaya geldi. 1980 senesinde Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Bir süre fizyoloji üstüne çalıştıktan sonrasında 1986 senesinde İstanbul Tıp Fakültesinde psikiyatri uzmanlığını tamamladı. Analitik yönelimli psikoterapi üstünde emek harcamalar yapmış oldu. 1990 senesinde İmago Psikoterapi Merkezi’ni kurdu. Yurt içinde ve yurt haricinde piyasaya çıkan bilimsel çalışmalarının haricinde felsefe ve siyaset mevzularında yazıları yayımlandı.Defter dergisi gösterim kurulunda bulunan ve Metis ‘Ötekini Dinlemek’ dizisinin editörü olan Tura’nın, Freud’dan Lacan’a Psikanaliz (Ayrıntı, 2. basım, 1995) adlı kitabı bulunmaktadır.


Saffet Murat Tura Kitapları – Eserleri

  • Freud’dan Lacan’a Psikanaliz
  • Zor Problem: Bilinç
  • Şeyh ve Arzu
  • Histerik Bilinç
  • Madde ve Mana
  • Beynin Gölgeleri
  • Günümüzde Psikoterapi


Saffet Murat Tura Alıntıları – Sözleri

  • Eğer evren dizgesel bir bütünse insan beyni, içinden neşet ettiğimiz tabiat ananın en temel hususi durumunu bizzat kendimizde gözlememize imkanı verir. (Zor Problem: Bilinç)
  • Freud’un söylediği şeklinde, “nesne ilişkilerinde kin sevgiden daha eskidir”. (Freud’dan Lacan’a Psikanaliz)
  • Böylece bizlik bilinci daima bir “öteki” kurgular. (Şeyh ve Arzu)
  • Psikanaliz kuramında insan uygarlık kurmuş sadece geniş seviyede biyolojik kökenli dürtüsel motivasyonlarına uygun davranmaya yatkın bir hayvan olarak düşünülmüştür. İnsanın nevrotik iç çatışmaları da son tahlilde bir hayvan olmasından meydana gelen bu ilkel güdülenmeleriyle bir uygarlık üyesi olarak bu tarz şeyleri dizginlemesi gerekliliğinin yarattığı çelişki üstünden açıklanmıştır. (Histerik Bilinç)
  • Bizi zayıf düşüren, sulu gözlü kılan vicdanımızla savaşım ediyor olmalı. (Şeyh ve Arzu)
  • Vicdanla aklın yolu devamlı bir değildir…. (Şeyh ve Arzu)
  • “uzak galaksilerde veya kara deliklerde değil, hemen kafatasımızın içindeki evrenin bu en büyük sırrı” karşısındaki yetersizliğimiz, muhtemelen kuantum mekaniğindeki mühim kuramsal eksikliklere dayanmaktadır ve çözümü önümüzde uzanan yüzyıla devredilmiştir. (Şeyh ve Arzu)
  • “Kernberg’in patolojik kişilik örgütlenmelerini üç düzeyde ele aldığın­dan söz edilmişti. Buraya kadar daha oldukca sınır durum patolojisi üze­rinde duruldu. Yukarıda da anlatıldığı şeklinde Kernberg patolojik kişilik örgütlenmelerini klinik bakımdan ayırt ederken şu üç ölçütü temel alır: kimliğin bir araya gelmesi, müdafa mekanizmaları ve gerçekliği de­ğerlendirme. Nevrotik örgütlenmede kimlik bütünleşmişken, sınır du­rum ve psikotik örgütlenmelerde kimlik dağınıklığı vardır. Ancak sı­nır vakalar kendilik ve nesneyi ayırt edebilirken, psikotik örgütlenme­lerde bu ayrışma netleşmemiştir. Savunmalar bakımından nevrotik hasta bastırma ve yüksek destek savunmalar kullanırken, sınır vakalar bölme ve ilkel destek savunmalar kullanır. Her iki durumda da müdafa ruh içi çatışmaya yöneliktir. Oysa gene bölme ve ilkel destek savunmaları kullanan psikotiklerde bu mekanizmalar kişili­ğin çözülmesine karşıdır. Gerçekliği değerlendirme bakımından ise nevrotik ve sınır vakalar hasar görmemiştir. Ancak sınır vakalarda gerçeklikle ilişki ve gerçeklik duygusu ara sıra bozulur. Psiko­tiklerde ise gerçekliği değerlendirme kapasitesi yitirilmiştir.” (Günümüzde Psikoterapi)
  • İnsan anlıyorsa, anlama aslına bakarsanız bir tabiat vakasıdır. (Beynin Gölgeleri)
  • dünya zamanı ırkların mücadelesidir, evreni Allah yaratmıştır. (Şeyh ve Arzu)
  • Bilinç yoktur; şuur algısı vardır. Bilinçli ben de ötekiler şeklinde bir algıdır, fenomenal bir yaşantıdır: Bilinçli ben yaşantısı biyolojik organizmanın kendisinde kendisiyle ilgili bir idrak, fenomenal bir yaşantıdır. (Zor Problem: Bilinç)
  • İçten bir ilişkiye girmedeki güçlük daima bilgili yada bilinçdışı değersizlik duygularıyla ilgilidir. (Günümüzde Psikoterapi)
  • Bilinç fenomenleri uzayda yer kaplamazlar, bir tek zamanda varlardır. (Histerik Bilinç)
  • “Bilinçli ben yaşantısı niçin bütünsel fenomenal dünya yaşantısının her anında var ? ” (Zor Problem: Bilinç)
  • ”Doğal seçilimin niçin olduğu bir süreç sonucunda kendimizi özneler olarak düşünmemizi elde eden bir dile doğduk.” (Madde ve Mana)
  • Beynin fenomenal dünyasını oluşturan yaşantılar beynin bazı enformasyon işleme süreçlerinin “çıktılarını” (şu demek oluyor ki “bilgili ben” yaşantısının eşlik etmiş olduğu nöral sürecin girdilerini) gerçekleştiren nöral vakayla birlikte ortaya çıkar. (Zor Problem: Bilinç)
  • ” yaşam ölüme giden dolambaçlı bir yol şeklinde ” (Freud’dan Lacan’a Psikanaliz)
  • Tüm biyolojik sistemler, bilhassa insan şeklinde karmaşık organizmaların sinir sistemleri hayatta kalmak ve türünü devam ettirmek için kendiyle (organizmayla) kendi olmayanı ayırt etmek zorundadır. (Zor Problem: Bilinç)
  • Dil herşeyden ilkin yalan söylemek için vardır.
    Umberto Eco (Beynin Gölgeleri)
  • ”Bazen neyin kavgasını verdiğimizi bilmez, kendi kabusumuzu gerçeğe dönüştürürüz.” (Madde ve Mana)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş