Eğitim

Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları – Thomas de Quincey Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları – Thomas de Quincey Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları kimin eseri? Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları kitabının yazarı kimdir? Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları konusu ve anafikri nedir? Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları kitabı ne konu alıyor? Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları PDF indirme linki var mı? Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları kitabının yazarı Thomas de Quincey kimdir? İşte Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Thomas de Quincey

Çevirmen: Batu Boran

Orijinal Adı: Confessions Of An English Opium-Eater

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9789944882514

Sayfa Sayısı: 148


Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

19. yüzyılda İngiliz süreli yayınlarının en oldukca okunan yazarlarındandır. Edebi ününü 1821’de yazdığı Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları ile kazanmıştır. Yüzyılın ortasına gelindiğinde İtiraflar artık dünya klasikleri içinde yer alıyordu.

(Tanıtım Yazısından)

Batu Boran (1972): İlköğrenimini Brüksel’de, ortaokul ve liseyi Ankara’da tamamladı. İstanbul ve Hacettepe üniversitelerinde internasyonal ilişkiler ve edebiyat, Evergreen State College ve New York Üniversitesi’nde felsefe okudu. İngilizce ve Fransızcadan çeviriler yapıyor. 

Thomas De Quincey (1785 -1859): 19. yüzyılda

İngiliz süreli yayınlarının en oldukca okunan yazarlarından olan De Quincey, yazınsal ününü 1821’de yazdığı Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları ile kazanmıştır. 

Yüzyılın ortasına gelindiğinde İtiraflar artık klasikler içinde yer alıyordu. De Quincey’e hayranlık duyanlar içinde Edgar Allen Poe, Alfred de Musset, Lewis Carrol, Oscar Wilde, Marcel Proust, Virginia Woolf, William Burroughs ve Jorge Luis Borges’in de bulunması, onun dünya kültüründe bıraktığı izin derinliğini gösterir.

(Arka Kapak)


Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları Alıntıları – Sözleri

  • Şu hayatta kahkahaya ve gözyaşına vesîle olan durumlar o şekilde iç içe geçmiş, o şekilde bir arada örülmüştür ki..
  • Kitaplar, komşularımdan daha varlıklı olduğum yegâne iyelik türünü teşkil eder.
  • Hayatın baharında hemen hemen kişinin yapabileceklerinin kati sınırları belli olmamışken ümit ve keyfin verdiği cesâret bu sınırları âdetâ sonsuza dek uzatır.
  • Kitaplar, komşularımdan daha varlıklı olduğum yegâne iyelik türünü teşkil eder.
  • Hem kendi adıma hem de başkaları için mutluluğun hasretini lüzûmundan fazla çekiyorum.
  • Kitaplar,komşularımdan daha varlıklı oldugum yegane iyelik türünü teşkil eder.
  • Kitaplar,komşularımdan daha varlıklı oldugum yegane iyelik türünü teşkil eder.
  • Lakin bir kez afyonun tanrılara layık sefasını sürmüş olan asla kimsenin hemen sonra alkolün kaba ve fani zevklerine razı olacağına inanmıyorum.
  • Kimi kederli kimi mesut pek oldukca hatıra iyi mi da yüreğimi sarsıyor!
  • Afyonu ilk kez temel bir gıdâi madde benzer biçimde kullanmaya başladığımda gayem bir keyif hali yaratmak değil, çektiğim korkulu ağrıların sertliğini azaltmaktı.
  • Hayatın curcunasından uzakta, apayrı bir yerde durduğumu hissediyordum, sanki kargaşalar, telaşlar, kavgalar askıya alınmış, yüreğin gizli saklı yükleri ertelenmiş, dinlenip toparlanmak için insani gayretlerin tümüne ara verilmişti.
  • Piskoposun daha ilkin asla görmediği birinin namusuna dolaylı yollarla da olsa gölge düşürebilecek sözler sarf etmesi beni hakikaten oldukca sinirlendirmişti.
  • Lakin insan iyi gününde dost bilmiş olduğu her insanın karşısına zor gününde de aynı kolaylıkla çıkamıyor.
  • Son kez yaptığımızı bildiğimiz bir şeyi yaparken elimizde olmadan hüzünleniriz.
  • Sonraki yıllarda kim bilir kaç kere yapayalnız kaldığım anlarda yaralı yüreğimle ve tertemiz bir aşkla seni düşündüm.


Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İngiliz edebiyatının en büyük yazarlarından kabul edilen Thomas de Quincey, birçok büyük kitleyi etkiliyor fakat eserleri ve adıyla ön planda göremiyoruz ne yazık ki.
Charles Baudelaire, Marcel Proust, William Burroughs, Huxley, Poe benzer biçimde büyük yazarları etkilemiş biri. Hatta Baudelaire Thomas’ın bir eserinin bir bölümünü Fransızcaya çeviriyor ve kendince bir şeyler de ekleyip harmanlıyor. Bilirsiniz, şarap ve esrar diyince aklımıza gelen ilk adlardan birisi Baudelaire’dır.
Bu eserinde ise yaşamış olduğu sefalet dolu yılları dile getiriyor. Afyonu ilk olarak masum bir şey için kullanıp günden güne bağımlısı hale geliyor. Ve bu kadar zehir benzer biçimde kafa hakettiği konuma gelmeden kendi kendine harcanıyor. Afyon’un etkisiyle çeşitli sanrılar görüyor. Ve bu sanrılar çoğunlukla dünya mitleri ile dolu. Thomas’ın Kantla alıp veremediği içsel bir tarafı da var. Bu pozitif yönde yönde doğal olarak. Kitaplarında daha oldukca John Milton ve Kant tesirini görüyoruz. Hatta Milton’ın şiirsel dilini kendince düz yazı şekilde yorumlamış. Kafası hakkaten küçük çaplı bir mikserdi. (Ged)

Bu tercüme dili ile olmaz.: 10. sayfaya geldiğimde kendimi niye bu kadar kasıyorum diyerek ilk kez (fena kitapları bile zorla okuduğum halde bu gitmez dedim) bir kitabı yarım bıraktım. Gerekçesi ise, daha 36 yaşlarında olan çevirmenin (1972 doğumlu, 2008’de ilk baskısı yapılmış) bu kadar eski kelimelerle dolu metin bana hitap etmedi. Şu aklama geldi: Acaba bu kitap 1900’lerin başlangıcında Türkçeye çevrilmiş bu şahıs de oradan bir sadeleştirme mi yapmış. Zira tercüme metni ona benziyor. Benim kelime dağarcığım kendime gore iyidir, lakin bir metin yazmaya kalksam bu kadar zorlama kelime seçmem. Açıkçası bu kişinin bunu çevirilmiş olduğu mevzusunda şüphem var. Çevirmenin biyografisiyle bu tercüme asla bağdaştıramadım. O vakit o biyografide, söylenmeyen, yazılmayan bilgiler mi var? ÖzTürkçeye de karşıyım lakin 2008’deki bu çeviride kullanılan dile de karşıyım. Bu tercüme dili 1930-70 li seneler arası olabilir. Aynı şekilde 2221 senesini görecek kişilere de 2221 yılının diliyle aktarım yapılması gerekir. Sermuallim kelimesini bırakın ilk-lise çağındaki öğrenciye kendi yaşıtlarına (ki çevirmenle yaşıtız) sorsun kaç şahıs bilecek? Allame kelimesi Türkçe çevirilerde genel anlamda bir kitap türünde bazı kişiler için kullanılır. Müderris kelimesi iyi mi tercih edilmiş. bu kelime bizde medreseden geldiğine gore Avrupa kültüründe medrese mi varmış ki bu kullanılmış. Bir Arapça metin çevirisinde mevzunun içinde müderris orada sırıtmayabilir, lakin burada olmaz.
Ezcümle: Ben çevirinin yanlış ve hatalı olduğu iddiasında bulunmuyorum. Sadece çevirmenin bu kitabı çevirmeyip sadeleştirme yaptığını düşünüyorum. Kitap yayımlandığında 36 yaşlarında olan bir çevirmenin bu kadar ağdalı dili iyi mi kullandığını ve buna da İşKültür’ün iyi mi cevaz verdiğini anlayamadım.
İptila, ifrat, müptedi, hassa, istimalin, ezkaza, seyyare, fasıla, karşılık, müderris, allame, sermuallim vb. onlarca. Bir kısmı tolere edilebilir. Benim de örnek olarak sevdiğim kelimeler var. Fakat tercüme de birazcık değişik bir yol izlenebilirdi.
Çeviride seçilen kelimelerden kaynaklı olarak kitabın okumasını bırakıp kitabı arşive kaldırdım. (S. Ali)

Referans noktamız olan bu site içinde bir tek 52 kişinin okumuş olduğu (bu kitap burada niçin ilgi çekmedi bilemiyorum, gerçi aslına bakarsan 2008’den beri vatanımızda sadece 3 baskı yapabilmiş; bu bilgiye gore klasik eserlerin popülerliğe kurban edildiğine dair çıkarsama yapabiliriz her her neyse klasik eserlerin popülerliğe kurban gitmemesi dileğiyle sözlerime adım atmak isterim) kitaba araştırma yazmak bir ihtimal oldukca tercih edilecek bir davranış sayılmayabilir. Ancak bazı dostlar yazmışlar bende bu incelemeyi yazmadan ilkin bir çok zamanda yaptığım benzer biçimde öteki arkadaşların incelemelerini de okudum. Onlara kendi incelememde değinmek isterim. Biri haricinde hepsinin “bende böyle düşünmüştüm, güzel bir noktaya dikkat çekmişsin” diyeceğim türden bulunduğunu gördüm. Nitekim kitap söylenildiği benzer biçimde* hakkaten okuması zor bir kitap fakat bunun sebebi kitabın mevzusunun oldukca çetrefilli olması değil, çevirmenin tercihinin modern Türkçe yerine 1940-1950 Türkçesi’nden yana olması. Bu da bizi benim beğenmediğim söylediğim arkadaşın incelemesine* getiriyor. Arkadaşın eleştirisi çevirmenin zorlama bir dil kullandığı yönünde olmuş, ben bu şekilde bakmıyorum.
Baktığınız yere göre farklılık gösterir ne anlam çıkardığınız. Aksine çevirmenin 2007 senesinde yapmış olduğu bu işe ödüller verilmesi icap ettiğini düşünüyorum. O denli kaliteli ve ince ustalıkla, emek emek çevrilmiş ki bunu hissedebiliyorsunuz. Bu kelimelere şu an uzak olmamız bu kelimelerin bizim olmadığı anlamına gelmez, aksine birkaç nesil üstümüzün bu kelimelerle yaşamını idame ettirdiğini gösterir, çevirmen bizlere bunu verebilmiş buyrun o zamanlar insanoğlu böyleydi demiş adeta. Bu kitabın dilini sevmeyenler, ilk aklıma geldiği için söylüyorum Tanpınar’ı da sevmezler. Ya da Sabahattin Ali’yi, şu sebeple o yazarların kullandıkları kelimeler bunlar. Ve ben bu öznel bir yorum doğal olarak ki o kelimelerin verilmek istenen anlamı daha iyi yakaladığını düşünenlerdenim. Söz gelimi, danışma kelimesini karşılayacak şu anda aklıma gelen ve bulabildiğim kelimeler; müracaat, istişare, görüşme, müşavere, enformasyon, meşveret. Yani sırf dilde sadeleşme diye dilde çoraklaşmaya olanak vermemeliyiz. Her her neyse mevzudan uzaklaştım birazcık fakat bu söylediklerim okuduğum kitapla ilgili söylemek istediğim şeylerdi.
Bir kitabı okumadan ilkin asgari o kitabın yazarıyla ilgili informasyon sahibi olmak gerekir. Burada da öteki bir arkadaşımız bizleri zahmet etme derdinden kurtarmış ve Thomas De Quincey hakkında güzel bilgiler vermiş onu okumadan ya da belirli bir araştırma yapmadan başlamanızı önermem.
Konusuna gelirsek onu da başka bir arkadaşımız kısa ve öz bir halde anlatmış ki bende katılıyorum. Yukarıda da söylediğim benzer biçimde kitabın oldukca rahat bir konusu var, kitabı garip kılan mevzunun karmaşıklığı değil tam tersine basitliğinin üstüne gidilmiş kameranın, objektifin her neyse işte vakalara değil karakterlere odaklanmış olmasıdır bana gore. Nedir işte bazı ciddi ağrılar çeken bir kişinin bu ağrıları dindirmek uğruna -hepimizin de yapabileceği benzer biçimde doğal olarak bizim erişme imkanımız boşluk sual işareti – afyon alıp kullanmasını ve bu sırada yaşadıklarını mevzu alıyor özetle.
Her her neyse incelemeyi uzatıp sizleri de yormak istemiyorum, birazcık daha bir şeyler söyleyebilirim fakat genel olarak söyleyeceklerim bunlar. Ben oldukca oldukca beğendim, bizlere ve dahi tarihe 2007 benzer biçimde bir yıldan itibaren bu şekilde bir armağan takdim eden Batu BORAN’a teşekkürlerimi naçizane sunmak isterim. Şunu da not etmek isterim ki her ne kadar beğenmiş olsam da bitirmekte aşırı zorlandım ve oldukca uzun süre süresince okumaya çalıştım. Takdir edersiniz ki bu şekilde bir kitap üstün bir ilgi istiyor bunu vermediğinizde ise o denli iyi niyetli davranmıyor size.Son olarak hepinize iyi okumalar temenni ediyorum. (Göksel Göktürk)


Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları PDF indirme linki var mı?


Thomas de Quincey – Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Thomas de Quincey Kimdir?

Edgar Allan Poe’dan Charles Baudelaire’e, Aldous Huxley’den William Burroughs’a pek oldukca yazar ve şairi etkileyen Thomas de Quincey, bir kumaş tüccarının ikinci evladı olarak 1785’te Manchester’da dünyaya geldi. Bath, Winkfield ve Manchester’da eğitim görmüş oldu, sadece son okumuş olduğu okuldan kaçarak Galler ve Londra’da sokaklarda beş parasız bir yaşam sürdü. Bu dönemde yaşadıkları hemen sonra İtiraflar’ında da yer alacaktı. 1804’te ailesiyle barışarak Oxford’daki Worcester Koleji’ne girdi, sadece dört yıl sonrasında mezun olmadan ayrıldı. Lyrical Ballads’ın hayranı olan De Quincey, Wordsworth ve Coleridge’le tanışmasının peşinden onlarla dostluk kurarak aralıklı olarak şairlerin yaşamış olduğu Lake District’teki Grasmere’de yaşadı. 1817’de bir çiftlik sahibinin kızı olan Margaret Simpson’la evliliğe ilk adımını attı. Bu dönemde, hemen hemen kolejde okurken ağrı kesici olarak kullanmaya başladığı afyona bağımlı hale gelmişti.

De Quincey, 1821’de Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları’nın (Confessions of an English Opium Eater) London Magazine’de yayımlanması ve bir yıl sonrasında da kitabının basılmasıyla adını duyurdu. Kitap, yazarın kişisel afyon bağımlılığı süreci yaşantısından örnekler sunan şaşırtıcı ve gündem yaratan bir yapıt olarak, bir dehanın aşırı uyuşturucu kullanımı sonucunda beynini iyi mi tahrip ettiğini ortaya koyuyordu. Bu yapıtın haricinde, felsefeden tarihe, ekonomiden siyasete dek pek oldukca mevzuda makaleler ve araştırma yazıları yayımladı. Sonradan piyasaya çıkan çalışmalarının bir çok Blackwood’s benzer biçimde dergilerde yayımlandı. Bunlardan en mühimleri, 1927’de piyasaya çıkan Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet (On Murder Considered as One of the Fine Arts) ve İtiraflar’ın devamı olan Suspiria de Profindis’ti (1945). 1834-40 yılları aralığında Tait’s Magazine’de yayımladığı anılarıyla Wordsworth ve öteki Lake District şairlerini çokça kızdırdı.

Karısının 1837’deki ölümünün peşinden afyona artan bağımlılığının etkisiyle gittikçe daha aykırı ve yalnız bir yaşam sürmeye başladı. De Quincey, 1859’da Edinburgh’da yaşama veda etti.


Thomas de Quincey Kitapları – Eserleri

  • Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet
  • Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları
  • Immanuel Kant’ın Son Günleri
  • İngiliz Posta Arabası
  • Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet


Thomas de Quincey Alıntıları – Sözleri

  • “Düş, kendine özgü bir yasadır.” (İngiliz Posta Arabası)
  • Güzel sanatlara kendini vermek insanoğlunun ahlâkını yumuşatır ve azgınlığa izin vermez (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet)
  • … yıkım saydığımız vaka için üzüntülerimizi ilettikten sonrasında, kaçınılmaz olarak, kendimizi asla tutmaz, olanları bir sahne gösterisi olarak değerlendirmeye koyuluruz. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet)
  • “Bir yol umuda uzanmakta; sen ötekini seç ve sonsuza kadar ağla!” (İngiliz Posta Arabası)
  • Ay tutulmasının koyu gölgesine batmamışsak da, en azından onun yarı karanlığının eteklerindeydik. (İngiliz Posta Arabası)
  • Hem kendi adıma hem de başkaları için mutluluğun hasretini lüzûmundan fazla çekiyorum. (Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları)
  • Dünya, baylar, genel olarak son aşama kan düşkünüdür; insanların bir katliam vakasından tüm istedikleri, kucak kucak kan dökülmesidir. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet)
  • Ah! keşke, halinize ağlayacak zamanımız olsa! (İngiliz Posta Arabası)
  • Güzel sanatların bir dalı olarak değerlendirildiği zaman, cinayetin nihai amacı, “acıma ve dehşet vasıtasıyla kalbi arındırmak.” (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet)
  • “Geçmiş tüm canlılığı ve netliğiyle çok yakına gelirken şimdiki zaman sonsuz uzaklıkların bilinmezliğine doğru gitmişti.” (Immanuel Kant’ın Son Günleri)
  • Dünya, baylar, genel olarak son aşama kan düşkünüdür; insanların bir katliam vakasından tüm istedikleri, kucak kucak kan dökülmesidir. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet)
  • Kitaplar, komşularımdan daha varlıklı olduğum yegâne iyelik türünü teşkil eder. (Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları)
  • “… zira nasıl olsa kurban ölünce, canlıyken olduğundan daha fazla mumyaya benzemeyecekti.” (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet)
  • Şu hayatta kahkahaya ve gözyaşına vesîle olan durumlar o şekilde iç içe geçmiş, o şekilde bir arada örülmüştür ki.. (Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları)
  • Piskoposun daha ilkin asla görmediği birinin namusuna dolaylı yollarla da olsa gölge düşürebilecek sözler sarf etmesi beni hakikaten oldukca sinirlendirmişti. (Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları)
  • Kitaplar, komşularımdan daha varlıklı olduğum yegâne iyelik türünü teşkil eder. (Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları)
  • Onun söyleşi seçimi daha oldukca kafa dağıtma üstüne olup eğiticilik meselelerinden uzaktı. O şekilde ki hem onunla tanışma fırsatı bulmuş hem de çalışmalarını incelemiş bir yabancı, bu candan ahbaplığın Soyut Felsefe’nin kurucusu olan dahiye ilişkin olduğuna inanmakta güçlük çekebilirdi. (Immanuel Kant’ın Son Günleri)
  • Güzel sanatlara kendini vermek insanoğlunun ahlakını yumuşatır ve azgınlığa izin vermez. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet)
  • İlk adam öldürme vakasını hepiniz bildiğiniz gibi. Bu işi buluş eden şahıs ve bu sanatın babası olarak, Kabil herhalde birinci derslik bir dahiymiş. (Güzel Sanatların Bir Dalı Olarak Cinayet)
  • Afyonu ilk kez temel bir gıdâi madde benzer biçimde kullanmaya başladığımda gayem bir keyif hali yaratmak değil, çektiğim korkulu ağrıların sertliğini azaltmaktı. (Bir İngiliz Afyon Tiryakisinin İtirafları)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş