Eğitim

Yaşama Sanatı – Ayhan Aydın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yaşama Sanatı – Ayhan Aydın Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Yaşama Sanatı kimin eseri? Yaşama Sanatı kitabının yazarı kimdir? Yaşama Sanatı konusu ve anafikri nedir? Yaşama Sanatı kitabı ne konu alıyor? Yaşama Sanatı PDF indirme linki var mı? Yaşama Sanatı kitabının yazarı Ayhan Aydın kimdir? İşte Yaşama Sanatı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Ayhan Aydın

Yayın Evi: Pegem Akademi Yayıncılık

İSBN: 9786054282784

Sayfa Sayısı: 272


Yaşama Sanatı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitap insan düşüncesinin ufuklarına doğru meydana getirilen gizemli bir yolculuğun öyküsüdür. En eski mitolojik anlatılardan günümüz sanat ürünlerine dek yaşamı ve insanı mevzu alan onlarca başyapıttan damıtılmış bir sevda öyküsü… Buna insanoğlunun var olma sevdası da denebilir. Zor, acılı, keyifli, alaycı, içtenlikli, onurlu, korkusuz ve şiirsel bir üslupla anlatılmış bir öykü ya da şöyleki diyelim: İnsana, var olma sanatını insanca özetleyen bir insanlık manifestosu.


Yaşama Sanatı Alıntıları – Sözleri

  • İnsan yaşamın sorumluluklarından kaçarsa, seçme hakkından ve özgürlükten de kaçıyor anlama gelir. Bu gidişin organik sonucu, fareli köyün kavalcısının sürüsüne katılmaktır.
  • Hayatı kaybetmekten daha fena bir şey vardır:Hayatın anlamını yitirmek.
  • “Acı çekmek bilinçliliğin tek deposudur.”
    Dostoyevski

  • Sonra dedim ki, söz ver kendine
    Denizleri seviyorsan dalgaları da seveceksin.
    Sevilmek istiyorsan, ilkin sevmeyi bileceksin.
    Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
    Korkarak yaşıyorsan, yalnızca yaşamı seyredersin.
    Öyleki bir yaşam yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım.
    Öyleki oldukça değerliymiş ki vakit
    Hep acil etmem bundandı,
    Anladım…
  • Nasıl kalsiyum eksikliği kemik gelişimini negatif yönde etkisinde bırakır, kişiyi zayıf ve kuvvetsiz bırakırsa, sevgisizlik de insanı edilgen, kırılgan ve sayrılıklı yapar.
  • “Bilinç derecesinde her artışla, umutsuzluğun yoğunluğu da aynı artış oranında artar. Bilinçlilik ne kadar çoksa umutsuzluk da o denli yoğundur.
    Kierkegaard
  • Bahçıvan bir gül fidanını besleyebilir de, kurutabilir de; fakat onun gül fidanı değil de, bir meşe palamudu olmasına karar veremez.
  • “Bahçıvan bir gül fidanını besleyebilir de, kurutabilir de; ama onun gül fidanı değil de, bir meşe palamudu olmasına karar veremez.”
  • Fromm’a bakılırsa averaj insan özetlemek gerekirse yaşamış olduğu toplumun ürünüdür. Kendi ürünü olan tek insan, yapıcı karakterli insandır.


Yaşama Sanatı İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Kitapta bir oldukça mevzudan söz ediliyor. Ağırlıklı olarak sevgi, saygı, acıma, itimat şeklinde insanlarla birlikte yaşamı sürdürmenin anahtarları olan mevzular işlenmiş. Yazar apaçık ufkumuzun genişletmeyi hedeflemiş. Bir oldukça mevzuda yazara katılıyorum. Bu sebeple insan olabilmemiz için oluşması ihtiyaç duyulan durumlara önemle vurgu yapmış. Tarihin ilk dönemlerinden bugüne dek bir oldukça iyiliği, sevgiyi, düşünmeyi mevzu alan değişik hikayelerle yaşamımıza yön vermek amaçlanmış olmalı.
Teoman Karadeniz isminde bir yazar der ki: “Amacım insanların benim gibi düşünmesi değil; benim gibi, düşünmesi”. Müthiş bir vurgu! Ayhan hoca da aynı mevzuya vurgu yapıyor. Toplumumuzda hepimiz edinmiş olduğu bilgiyi olduğu şeklinde kabul ediyor. Hiç mi asla sorgulamıyor. Hâlbuki inancımızda bile ilk buyruk “İkra/oku!” değil midir? Öyleyse niçin okumuyoruz? Neden araştırmıyoruz? Neden sorgulamıyoruz? M. Arnold der ki: ”Fazla hırs ve oldukça azca beyin… İşte dinozorlar neslinin tükenme sebebi. Bence düşünmememiz eğitim sistemimizin dayattığı bir şey. Sistemimiz tüm öğrencileri tek tipleştiriyor. Herkesin aynı düşünüp, başka fikirlere kafa yormamasını istiyor sistem. Neden? Bu sebeple sistemin başındakiler devrilebilir de ondan. Sonra da “Neden gelişmiyor bu ülke?” şeklinde sorular artıyor. Milyonlarca öğrencinin okul okuması ya da üniversite mezunu olması ülkemizin gelişmiş bulunduğunu, vatanımızda kültürlü insanların oldukça bulunduğunu göstermez! Bu sebeple küçüklükten değişik düşüncelere kapatılan beynimiz büyüdükten sonrasında değişik düşünme ihtiyacını duymaz. Ve üniversite talebesi dört senelik eğitiminde bir kitap bile okumaz. Neden okusun? Sistem okumasını istemiyor. Sistem değişik düşünmesini istemiyor. Fazlaca karşılaştım üniversitede, derslik ortamında: herhangi bir mevzu hakkında fikrimi söylediğimde sınıfta gülüşmeler oluyor ve hocalarım da pek söz hakkı vermiyor fikrimi söylemek istediğimde. Neden? Bu sebeple müfredata bakılırsa bugün işlediği mevzu bitmeli! Tartışma olursa mevzuyu bitiremez. Fazlaca gülünç bir durum. Aynı zamanda utanç verici. Eğitim sistemimizin negatif yönleri mevzusunda oldukça doluyum. Bu sebeple bizim yararımıza olan tek bir şey bile eğitim sistemimizde göremiyorum. Sisteme girdiğimiz anda, yanlış başlıyor. Evladı 6 yaşlarında, altı bezli halde okula gönderiyor sistem. Bilimsel olarak da kanıtlandı. Sabah saat ondan ilkin insanların öğrenme düzeyi oldukça düşük. Saat 10-11’den sonrasında algılarımız daha açık. Bizde ise aklı yatakta kalan 6 yaşındaki çocuklarımızı okula gönderiyoruz. Ve bu nesilden bir şeyler bekliyoruz. Okula bu şekilde başlatan bir sistem iyi mi devam ettirilebilir ki? Hal bu şekilde iken yeni nesilden yeni şeyler, yaratıcı işler, değişik düşünceler beklemek mantıklı olmaz. Walter Lipmann’ın bizi oldukça iyi özetleyen bir sözü vardır: “Herkes aynı şeyi düşünüyorsa, hiç kimse fazla bir şey düşünmüyor demektir”. Konfüçyus: “Unutmayın; sorgulamayan yaşam, yaşamaya değmez… Düşünmek beynin hastalığıdır.”.
Eflatuna iki sual sormuşlar:1.insanoğlunun sizi en oldukça şaşırtan davranışları nedir? Eflatun tek tek sıralamış: Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acil ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler fakat sağlıklarını geri almak için para öderler. Yarından kaygı ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü nede yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş şeklinde yaşarlar sadece asla yaşamamış şeklinde ölürler. Sıra gelmiş ikinci soruya: Peki sen ne öneriyorsun? Bilge gene sıralamış: hiç kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması ihtiyaç duyulan tek şey bir tek kendinizi sevilmeye bırakmaktır. Öyleki değil midir? Neden oldukça sevilmek amaç olsun? Biz esasen insanları sevip işimizi iyi yaparsak seviliriz. Ayhan hoca der ki ”Bir insan bir mevzudan oldukça bahsedip kendini övüyorsa o insanın o mevzuyla ilgili sıkıntısı vardır.” Fazlaca doğru. Toplumda “ben ülkemi çok seviyorum, ben bayrağımı çok seviyorum, ben Türküm, ben yüceyim, ben uluyum…” diye oldukça konuşan insanlara bakıyoruz ki askerlik yapmamış. Trajikomik. Halbuki ülkesini en oldukça seven işini en iyi yapandır dememiş midir Atatürk? İlk ilkin işimizi iyi yapmalıyız. Sonra insanoğlu bizi esasen sever de sayar da.
Yeryüzündeki en büyük ve insanı insan meydana getiren değerlerden biri sevmek ve sevilmektir asla şüphesiz. İnsanları sevmek ve bu sevginin karşılığını bulmak kadar kıymetli ve güzel bir duygu yoktur hayatta. Sevmek ve sevilmek duygusu bir kişi için oldukça şey ifade eder. Seven insan acıma ve acıma şeklinde insani duygulara da haiz bir insandır. Sevebilen insan insanlara yardım eder, empati kurma kabiliyetine haiz olur. Az ilkin de belirttiğimiz şeklinde sevebilmek insani bir özelliktir. Hiçbir insanı ve hiçbir şeyi sevemeyen bir şahıs insanlığını yitirmiş olur. Her ne kadar sevmek kıymetli ise sevilmek de kıymetlidir. Sevilen insan kendini mühim ve kıymetli hisseder. Sevilen insan sevmeyi de öğrenir. Hem sevmek hem de sevilmek insani değerler ve bireylerin mutluluğu açısından oldukça önemlidir. Sevmek ile ilgili B.Pascal diyor ki ”Sevmeye başlayınca bambaşka bir insan olduğumuzu anlarız.” Aynı zamanda R.Necdet Evrimer de sevilenin sevenden daha mutlu bulunduğunu diyor. Gerçekten de yaşam sevince güzel.
İnsanlara içinizden geldiği şekilde rol yapmadan gülümsediğinizde onlarında size güldüğünü görmüş olacaksınız. Yüzünüzü asarsanız çevrenizdeki insanoğlu da yüzlerini asacaklardır. Tıpkı aynanın karşısındaki yüz ifadenizin aynısının size dönmesi şeklinde… İçten bir gülümseme, insanoğlu tarafınca kabul edilmenizi sağlar. Ne kadar samimi olduğunuzu ortaya koyar. Size içten davranan insanlara güvenirsiniz. Itimat hisleri aranızda sevgi bağlarının oluşmasını sağlar. İçten bir gülümseme bu itimat hislerinin oluşmasının en etkili yollarından biridir. Güler yüzlü insanoğlu, mutluluk hisleriyle yaşarlar. Asık suratlı olan insanoğlu servet sahibi olsalar bile refah ve mutluluk adına istedikleri sonuca ulaşamayacak ve çevrelerinde kimseyi bulamayacaklardır. İnsanın toplumsal zekasının kuvvetli olması, güler yüzlü olmasını gerektirir. Olumlu ve etkili yazışma içten bir gülümsemeyle başlamış olur. İletişimde devamlılığı sağlar. Kitaptaki ‘Mutlu Prens’ konusunda kuşun insanlara yardım ettikçe mutlu bulunduğunu, gülümsediğini ve içinin rahatladığını görüyoruz. Heidegger’e bakılırsa insanoğlunun dünyasal varoluşu kaygı ve kaygıyla mayalanmıştır. Bireyin bu tür negatif duygulardan ve kişisel anlamsızlık şeklinde sorunlardan kurtulmak için yapması ihtiyaç duyulan tek şey, insanlarla ilgilenmektir. İlgi varlığın tüm gizil güçlerini ortaya çıkarmasının ön koşuludur. “Çok malınız olmayabilir ama gülümseyen bir simaya sahipseniz hayat da size gülecek şikayet etmeden huzurla yaşayabileceksiniz” demiş bir yazar.
Sonuç olarak kitabın genelinde gerek filmlerle, gerek kitaplarla okuyucunun ufkumuz açılmaya çalışılmış, kim bilir asla düşünmediği vakalar karşısında düşünmeye sevk edilmiştir. Gerçekten insanoğlunun fikir ufkunu genişleten sorular yaşamın anlamını bir kez daha düşünmemize destek olmaktadır. Fromm’un da söylediği şeklinde ‘Hayatı kaybetmekten daha kötü bir şey vardır; hayatın anlamını kaybetmek’. Bunun yanında kitap yaşamın anlamı üstüne düşünmemizi sağlıyor. Hayatın anlamını yitirmek demek; niçin yaşadığını bilmemek anlama gelir. Neden yaşadığını bilmeyen bir insan hayatta neler yapması icap ettiğini bilmesi imkansız. Geçenlerde bir yerde okuduğum şu söz aklımın bir köşesinde yer edindi. ‘Rotası olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez’. Onun için ikimiz de hayatta kendimize ilişik bir rota belirlemeliyiz ve bu yolda sağlam düşüncelerle ilerlemeliyiz. İleride arkamıza dönerek baktığımızda boş geçen bir yaşam değil, ne kadar yol kat ettiğimizi görmeliyiz.
Kitap bana oldukça şey kattı. En önemlisi ise insanları, bizlerden değişik olanları sevebilmeyi öğretti kitap. Bu kitapla değişik bakış açılarına haiz olduğumu kesinlikle diyebilirim. Ufkum açıldı başka bir deyişle. İyi ki okumuşum ve iyi ki bire bir yazarla, Ayhan Aydın hocamla tanışıp talebesi olmuşum. Yazardan oldukça şey öğrendim. Eğitim hayatımda bir eğitici olarak öğrendiklerimi elimden geldikçe, kendimi daha oldukça geliştirip öğrencilerime aktarmayı planlıyorum. İnşallah istediğim olur. Bunun için daha oldukça çalışmam icap ettiğini de biliyorum. Herşeyden ilkin değişik olacak olan öğrencilerime, öteki öğrencilerime baktığım şeklinde saygı ve sevgiyle bakmam icap ettiğini biliyorum. Bunu başaracağıma inanıyorum. Bu sebeple biliyorum ki “Beni ben yapan, benden olmayandır!”
Saygılarımla…
Yazar: PROF.DR. AYHAN AYDIN
TANER ÇİÇEK (Seyyâh Ubeydالله)

Hem klasik kitaplardan hem filmlerden hem felsefeden bahseden mükemmel bir kitap. Kısa kısa olması sizi sıkmıyor. Keyifle okudum. Insana yaşamı sürdürmenin bir sanat bulunduğunu ve yaşamı bir sanata dönüştürmenin elimizde bulunduğunu, kendi sanatımızın sanatçısı olduğumuzu gösteren bir yapıt. (D’)

“Farklı mevzulara değinip, her mevzuda insan doğasına bir şeyler katan, değindiği mevzularda dünyaca tanınmış yazarlara, düşünürlere ve onların felsefelerine yer vererek okura esin verici denemeler sunan, oldukça akıcı bir üslupla yazılmış olup her okurun verim alacağını düşündüğüm nadide bir yapıt… (Metin İşcan)


Yaşama Sanatı PDF indirme linki var mı?


Ayhan Aydın – Yaşama Sanatı kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Yaşama Sanatı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ayhan Aydın Kimdir?

Ankara ve Hacettepe Üniversiteleri mezunu olan yazar, İngilizce ve Eğitim Bilimleri alanında yüksek tahsil görmüştür. Bir süre İngilizce öğretmeni olarak vazife meydana getiren Aydın, bu dönem içinde bir taraftan lisansüstü öğrenimini sürdürürken öte taraftan M.E.B.’in çeşitli komisyon ve kurullarında vazife almıştır. Doktora öğreniminden sonrasında Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde part-time öğretim elemanı olarak çalışmıştır. Halen Eskikent Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğretim üyesi olarak çalışan yazar ek olarak Eğitim Bilimleri Bölüm Başkanlığı görevinde bulunmaktadır. Kendisini özetlemek gerekirse yaşamsever olarak tanımlayan yazarın 80 dolayında yayınlanmış makalesi, ek olarak ikisi araştırma kitabı olmak suretiyle (M.E.B. Merkez Örgütünde Yetki Devri Sorunu, Milli Eğitim Politikaları ve Şuraları) toplam 10 yayımlanmış kitabı vardır. Yayımlanmış kitapları şunlardır: Derslik Yönetimi, Eğitim Psikolojisi, Felsefe: Fikir Tarihi, Eğitim Sevgidir, Yaşama Sanatı, Yaşadığımız Dünya, Hayat Neden Güzeldir, Eğitim Hikayedir (Derleme), Öğretmen Yetiştirme ve Eğitim Fakülteleri (Ortak Yazarlı). Yazar psikoloji ve felsefeye ilgi duymakta ve bu alanlarda ürünler vermektedir.


Ayhan Aydın Kitapları – Eserleri

  • Eğitim Sevgidir
  • Hayat Neden Güzeldir
  • Yaşama Sanatı
  • Mutluluk…
  • Felsefe Fikir Tarihi
  • Yaşadığımız Dünya
  • Eğitim Hikayedir
  • İnsanca Varolma Sanatı
  • Derslik Yönetimi
  • Fikir Tarihi ve İnsan Doğası
  • Eğitim Psikolojisi
  • Yaşamın ve Sevginin Anlamı
  • Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi
  • Umut


Ayhan Aydın Alıntıları – Sözleri

  • İnsan kendi yaşamından görevli olmayı öğrenemediği sürece insanlaşamaz. (Eğitim Sevgidir)
  • Bazı insanoğlu hayvanları öldürmenin bir spor hatta sanat bulunduğunu düşünürler. Oysa öldürmekle sanat ve spor kavramlarını bir arada kullanmak bile sakıncalıdır… Çocuklarımıza ilk öğretmemiz gerken doğru; tüm canlıların yaşama hakkına haiz olduğu gerçeğidir… Bu sebeple hayvanların ölümü karşısında kayıtsız kalmayı başaranlar, insanların ölümüne de kayıtsız kalmayı başarıyorlar! (Eğitim Hikayedir)
  • Yaşamın bir ilkesi ya da yasası yoktur. Her şeyin kıymeti göreli ve kişiseldir. Onu sadece siz bilebilirsiniz. Size ne kadara mal olduysa onun kıymeti odur. (İnsanca Varolma Sanatı)
  • Huxley, Cesur Yeni Dünya kitabını, insanlığı kendi ürünü olan cemiyet biçimine karşı uyarmak amacıyla yazmıştır. (Yaşadığımız Dünya)
  • “Boş bir insanın ne işe yaradığını düşünmek bile insana ürtüntü verir.” diyor Aristoteles (Felsefe Fikir Tarihi)
  • Sınıfta talebe sayısının genel olarak 30’un üstünde olması, istenmeyen bir durumdur. (Derslik Yönetimi)
  • Fenalık insanoğlunun egoist ve yıkıcı bir istenci sonucudur. (Fikir Tarihi ve İnsan Doğası)
  • Sosyal yaşam bir fare yarışı gibidir. İnsanlar numaralanmış, sayılaştırılmış ve sınıflanmıştır. Tek tek bireyler olarak değil, etnik ve dinsel kökenlere yada sosyo ekonomik değişkenlere bakılırsa sınıflanan insanoğlu, bunların sebepleri üstünde düşünmekle değil, sıralamada üstte olmaya çalışmakla yükümlüdürler. Bu sebeple altta kalanların canı çıkar. Dolayısıyla çağdaş yaşamda paylaşma ve dayanışma yerine, çekişme ve rekabet vardır. (Eğitim Sevgidir)
  • Birey, içinde yaşamış olduğu toplumun değerlerine uygun bir kişilik yapısı geliştirebilmek için, ilk olarak kendini ve toplumu tanımalıdır. (Derslik Yönetimi)
  • Başkalarının problemlerine ilgi duymayan ve onlarla ilgilenmeyen insanoğlu, asla yeterince insanlaşamazlar. (Eğitim Hikayedir)
  • “Hırsız, aç olduğundan fırından ekmek çalan değil, yaşamın amacını ve öteki insanların geleceğini çalan hırsızdır.” (İnsanca Varolma Sanatı)
  • Ortaçağ felsefesine bakılırsa insanoğlunun kötülüğe karşı koyması, aslen kendini, doğaya karşı savunmasıdır. Varsayılan insan doğası kötüdür. (Felsefe Fikir Tarihi)
  • Nasıl kalsiyum eksikliği kemik gelişimini negatif yönde etkisinde bırakır, kişiyi zayıf ve kuvvetsiz bırakırsa, sevgisizlik de insanı edilgen, kırılgan ve sayrılıklı yapar. (Yaşama Sanatı)
  • “Büyük insanların hedefleri vardır, diğerlerinin arzuları.” (Yaşadığımız Dünya)
  • Başkalarına yaptığın her şeyi, hem de kendine de yapmış olursun. (Eğitim Hikayedir)
  • Göz kendini göremezmiş misali. (Mutluluk…)
  • Bozulduğu vakit, insandan daha korkulu bir mahluk yoktur.
    Sofokles (Hayat Neden Güzeldir)
  • Hatırlar mısın doğduğun zamanları? Sen ağlarken hepimiz sevinçle gülümsüyordu. Öyleki bir yaşam yaşa ki, öldüğün vakit hepimiz ağlasın, sen mutlulukla gülümse. (Hayat Neden Güzeldir)
  • Hiç kimse varoluşunu cemiyet haricinde bulamaz. (Eğitim Sevgidir)
  • İyi insanoğlu; baktıklarında iyi görürler, dinlediklerinde iyi işitirler, görünüşleri sıcaktır, davranışları zariftir, doğruları konuşurlar, mesleklerinde ciddidirler, şüphe duyduklarında doğru soruları merak ederler, öfkelendiklerinde nedenlerini bilirler, kazandıklarında da kaybettiklerinde de asla adaletten vazgeçmezler. (Umut)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş