Eğitim

Dava – Alparslan Türkeş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dava – Alparslan Türkeş Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Dava kimin eseri? Dava kitabının yazarı kimdir? Dava konusu ve anafikri nedir? Dava kitabı ne konu alıyor? Dava PDF indirme linki var mı? Dava kitabının yazarı Alparslan Türkeş kimdir? İşte Dava kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Alparslan Türkeş

Yayın Evi: Kamer Yayınları

İSBN: 9789758035540

Sayfa Sayısı: 383


Dava Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Biz Türkler ne başkalarına uşaklık etmeyi, ne de başkalarını uşak olarak kullanmayı kabul etmeyiz. İnsanlık haysiyetine saygı duymayan, Türk insanına karşı gönlünde sevgi taşımayan, Türk Milletini Türk Halkını hor gören zihniyete karşıyız. Dokuz Işıkçılar olarak biz Türk halkını, Türk insanını Allah’ın mukaddes bir emaneti telakki etmekteyiz yönetici ve aydınların milletimizin tüm fertlerine bu anlayış içinde hizmet etmeleri, hangi mevkide olurlarsa olsunlar, mevki farkı, zenginlik farkı gözetmeksizin her insanın hakkına, hukukuna riayetkar olmaları, sadece gönüllerinin insan sevgisi ve insan haysiyetine sonsuz saygı ile dolu olmasına bağlıdır.


Dava Alıntıları – Sözleri

  • Inançsız bir insan boş bir kabuk gibidir inançsız insan pusulasız dümensiz vapur gibidir .
  • Bugün Türkiye’nin genel görünüşü kısa çizgilerle şöyledir:
    Dudaklar çatlak, mideler boş, köyler karanlık, dağlar tepeler çıplak, halk yoksul, millet düne küskün, gelecekten ümitsizdir
  • “İnsanları insanlıktan uzaklaştıran en tiksindirici tutum, insanların öteki insanlara köle olmasıdır.”
    Not: Adam Smith’in görüşleri:
    1. “Köleler aşınması ve yıpranması olan üretim araçlarıdır”.
    2. “Kölelerin aşınması ve yıpranması efendileri için bir maliyettir”.
    3. “Ücretli emek, aşınma ve yıpranma maliyetinin [işvereni] ile paylaşılmaması nedeniyle [işvereni] açısından daha az maliyetli bir üretim aracıdır”.
    Adam Smith’in bu görüşlerinin 1800’li yılların başından itibaren geniş seviyede benimsenmeye başladığı ve geleneksel köleliğin yüksek maliyetli olması yerini çağdaş köleliğin düşük bir maliyetle sürdürülmesine bırakması sonucu 1833 senesinde tüm İngiliz İmparatorluğu’nda köleliğin kaldırıldığı görülmektedir.
  • Her hakikat ilkin bir hayal ile adım atar
  • Milliyetçiliği hata kabul ediyorsanız, ölünceye kadar bu suçun faili olacağım
  • İçinde bulunulan hal; geçmişin toplamı, geleceğin tohumudur
  • .
    Tehlikenin gözünün içine bakmak, zafer için şarttır !
    .
  • Gençlik, bitkin ve yıpranmış yetişkinlerin baskı ve istismarına hedef kabul edilmiştir.


Dava İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Ülkücüyüm diyen her insan bu kitabı okumalı diye düşünüyorum. Okumadan ülkücü olunmaz.
Başbuğ Alparslan Türkeş’e Allah’tan rahmet arzuluyorum. yazar/i9669 (Ahmet Hamdi)

Vatanımızda bir oldukca ideoloji mevcuttur bunlardan birisi olan ülkücülüktür. Alparslan Türkeş’in “Dokuz Işık” fikri ile var olmuştur.
Bu fikri korumak için çaba sarfeden çevremizde bir oldukca insan vardır fakat Alparslan Türkeş’in hiçbir kitabını dahi okumamış fikirlerini anlamamış anlamadığı şeyi savunmaya çalışmaya devam etmektedir. Ellerinde tesbih ile bu ideoloji üstünden mafya ayağı oynarlar.
Bu ideoloji gönül vermiş insanoğlu bilgili olmak zorundadır. Yoksa bir oldukca yerde ideolojinin yayılmasında problemler çıkar ve yanlış anlaşılır
Dokuz Işık kitabını okumayanların en azından bu kitabı okumasını tavsiye ederim imkanınız var ise tüm kitaplarını okuyun (Bayur Tigin)

Başbuğ Alparslan Türkeş’in konuşmalarından, söyleşilerinden ve mitinglerinden derlenen bu yapıt Başbuğ’un milliyetçi duruşu, bakışı ve devlet adamlığı yönüyle beraber Türk milletine özgü özellikleri ayrıntılarıyla gözler önüne sermiştir. Ayrıca bu eserde dikkat çeken bir mevzuda Başbuğ’un 9 Işık ülküsüdür. Türk milletinin geçmişi, şimdiki durumu, geleceği, sorunları ve çözümlerinen dair bilgilerde bu kitapta bizlere sunulmuştur. Başkalarının gözünde, hainlerin gözünde, sözüm ona horlanan! milliyetçilik Başbuğ’un bu eserinde Türk milletinin tek çıkar yolu olduğu, sorunlara çözüm bulmuş olduğu, devlet yapısının iyi mi olması gerektiği, komşu ülkelerle ilişkiler, diplomatik ve dış ilişkiler kanalları milliyetçilik düşüncesinin duygusunun insan ve devletteki tezahürü ile dile gelmiş can bulmuş hali bizlere güzel bir halde aktarılmıştır. Ne mutlu Türküm diyene (Cüneyt)


Dava PDF indirme linki var mı?


Alparslan Türkeş – Dava kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Dava PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Alparslan Türkeş Kimdir?

Alparslan Türkeş kimdir?

25 Kasım 1917’de Lefkoşa’da dünyaya geldi. Babası Ahmet Hamdi Efendi, anası Fatımatül Zehra Hanım’dı. Dervişe Türkeş isminde bir de kızkardeşi vardı. Aslen Kayserili olan Türkeş’in büyük büyükbabası Arif Ağa, Kayseri’nin Pınarbaşı kazasının Yukarı Köşgerli köyündendi ve Koyunoğlu ailesiyle bir toprak meselesi yüzünden kavgaya girmiş olduğu için Sultan Abdülaziz’in fermanıyla Kıbrıs’a sürgün edilmişti.

İlköğretimini Sarayönü İlkokulu’nda alan Türkeş, Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asım Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak benzer biçimde adlar tarafınca yetiştirildi. Anne babası tarafınca adı Ali Arif olarak konulmasına karşın, Osman Zeki Bey, “Türkeş’in adını Senin adın Alparslan olsun ve Sultan Alpaslan’a denk bir yiğit Türk ol” diyerek değiştirdi. O yıllarda Kıbrıs, İngiliz işgali altında olduğundan, Türkeş ailesi 1933 senesinde tüm malvarlıklarını satıp İstanbul’a taşındı.

Kuleli Askeri Lisesi’ne kaydolan Türkeş, o dönemde Turancı yazar ve ideolog Nihal Atsız’la tanıştı. Atsız’dan oldukca etkilenen, siyasal anlamdaki düşüncelerini geliştiren Türkeş 1936 senesinde Kuleli Askeri Lisesi’ndeki, 1938’de Harp Okulu’ndaki eğitimini tamamladı. Bir yıl sonrasında da piyade asteğmeni olarak girmiş olduğu atış okulundan teğmen rütbesiyle mezun oldu.

Alparslan Türkeş 1940 senesinde yaşamını Muzaffer Türkeş’le birleştirdi. Bu evlilikten Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Davet) ve Yıldırım Tuğrul isimlerinde beş evladı oldu.

İyi bir puan alarak kazanılmış olduğu Harp Akademisi’ndeki eğitimini 1944 senesinde tamamlayan Türkeş, aynı senenin mayıs ayında Ankara’da gerçekleşen yürüyüşte bir grup milliyetçiyle beraber tutuklandı. Alparslan Türkeş, Nihal Atsız’la beraber CHP’nin açmış olduğu Irkçılık-Turancılık davasından yargılandı ve dokuz ay on gün hapse mahkum edildi. Ancak mahkeme süresince bir yıl hücre hapisinde yatmış olduğu için tahliye edilen Türkeş, kendisine verilen cezanın Askeri Yargıtay tarafınca bozulması sonucu 1947 senesinde beraat etti. 1948’de Genel Kurmay tarafınca oluşturulan sınavları kazanarak Amerika’ya gönderildi ve iki yıl süresince Amerikan Harp Akademisi’nde eğitim görmüş oldu. Mezuniyetinin arkasından 1955’de kurmay binbaşı olan Alparslan Türkeş, Washington’da bulunan NATO Daimi komitesinde Türk Genelkurmayı’nın temsil heyeti üyeliğine atama edildi. 1957 yılının sonuna kadar buradaki görevini sürdürürken bir taraftan da University of America’da internasyonal iktisat eğitimi aldı. 1959 senesinde Almanya’da bulunan Atom ve Nükleer Okulu’na gönderilen Türkeş, eğitimini tamamladıktan sonrasında albaylığa yükselerek Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na NATO şube müdürü olarak atandı.

Alparslan Türkeş, 27 Mayıs 1960 darbesinden kısa bir süre ilkin Elazığ’daki birliğinden Ankara’ya atanmıştı. Talat Aydemir’in önerisiyle Milli Birlik Komitesi’ne alınan Türkeş, darbeyi planlayıp yürütecek olan 38 kişilik grubun içinde yer aldı. Türkeş, bu hareketi ulusal birliği sağlayacak bir düzeltim hareketi olarak düşünüyordu ve darbe bildirisini 27 Mayıs 1960 günü radyoda duyuru etti. O tarihten sonrasında adı sıkça duyulmaya başlamıştı. 25 Eylül 1960 evveliyatına kadar Milli Birlik Komitesi üyesi olarak, Başbakanlık Müsteşarlığı yapmış oldu. Bu süre içinde ülke bütünlüğü ve devlet planlama teşkilatı tasarılarını kanunlaştırdı. Türkeş, Türk siyasal evveliyatına “14’ler” olarak geçen iktidarın sivil hükümetlere devredilmesine karşı çıkan grubun lideriydi. MBK grubundaki albayların da görüş ayrılıkları vardı ve Türkeş, ülkeyi nasyonal toplumcu bir sisteme süreklediği ileri sürülerek 22 Eylül 1960’ta Milli Birlik Komitesi’nden çıkartıldı. Resmen emekli edilen Türkeş, Yeni Delhi büyükelçilik müşaviri olarak Hindistan’a gönderildi. Sürgünde iken Türkiye ile ilişkilerini koparmadı ve MBK Başkanı Cemal Gürsel’e, Yüksek Adalet Divanı ‘nda yargılanan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinin doğru olamayacağını vurgulayan mektubu gönderdi. Mektup “Milli Yol” adlı dergide de yayınlanmıştı. Ayrıca 14’ler grubundaki dostlarıyla sık sık haberleşti ve sürgünden sonraki siyasal stratejisini belirleme hazırlıkları yapmış oldu.

Türkeş’in 1961-1963yılları içinde Türkiye’ye dönmesine izin verilmemişti. 23 Şubat 1963’de Gümülcine’den yurda dönen Türkeş, kalabalık bir topluluk tarafınca karşılandı. Gökhan Evliyaoğlu’nun Adalet Partisi’ne iştirak etmesi yönündeki teklifini reddeden siyasetçi, milliyetçi çevreleri aynı çatı altında toplamak amacıyla 2 Mayıs 1963’te “Türkiye Huzur ve Yükselme Derneği”ni kurdu. Darbe hazırlığı meydana getiren Talat Aydemir-Fethi Gürcan ikilisiyle bağlantı kurdu. Ancak Talat Aydemir’le aralarında görüş ayrılıkları oluştu. Bunun üstüne darbe olacağına dair hükümeti bilgilendiren Türkeş, mevzuyla ilgili olarak yargılandı ve dört ay süresince Mamak Askeri Cezaevi’nde hücre hapisinde yattı. Ancak darbe girişimini hükümete duyurduğu için beraatına karar verildi ve 5 Eylül 1963’te tahliye edildi.

12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleşen darbeden üç gün sonrasında teslim olan Türkeş, cunta tarafınca tutuklandı. İdam edilmesi istenmesine karşın ondan sonra cezası hapise çevrilen siyasetçi, bir ay Uzunada’da ondan sonra da Ankara Askeri Dil Okulu’nda ve hastalanılmış olduğu dönemde de Mevki Hastahanesi’nde 4,5 yıl hapis yattı. Türkeş, 9 Nisan 1985’de tahliye oldu. 6 Eylül 1987 tarihindeyse siyasal yasakların referandum ile kalkmasından sonrasında Milliyetçi Emek verme Partisi’ne (MÇP) katıldı.

4 Ekim 1987 tarihinde meydana getirilen muhteşem 2.Kongre ile MÇP Genel Başkanlığı’na seçilen siyasetçi, 1991 genel seçimlerinde IDP ve RP ile seçim ittifakı yaparak Yozgat milletvekili olarak tekrardan parlamentoya girdi. Ancak 15 Kasım 1991 tarihinde 18 arkadaşı ile ittifaktan ayrılarak bağımsız milletvekili oldu. Türkeş, 25 Aralık 1991 tarihinde Demokratik Hareket Partisi’ni kurdu sadece parti kurucular kurulu kararıyla kapatıldı. 29 Aralık 1991 tarihinde ise Milliyetçi Emek verme Partisi’nin Genel Başkanlığı’na tekrardan seçildi.

12 Eylül 1980 darbesinden sonrasında kapatılan siyasal partilerin isim ve amblemlerinin kullanılması yasaklanmıştı. 1992’de 12 Eylül darbesiyle kapatılmış olan partilerin eski adlarını almasıyla ilgili olarak Siyasi Partiler Kanunu’nda değişim yapılması sonucu, MÇP’nin adı de 1993 senesinde tekrardan MHP olarak değiştirildi. Alparslan Türkeş 4 Ocak 1993 tarihinde meydana getirilen kongrede MHP’nin genel başkanlığına seçildi.

Türkeş 24 Aralık 1995 tarihinde meydana getirilen genel seçimlerde Adana’dan milletvekilliği adaylığını deklare etti. Ancak MHP, 24 Aralık 1995’te meydana getirilen genel seçimlerde %10 luk ülke barajına takılarak meclise giremedi. Bu dönemde uzlaşmacı bir önder profili çizerek ülke siyaseti üstünde etkili olan Türkeş, başta 9 Işık olmak suretiyle siyasal ve zamanı görüşlerini içeren birçok kitap da yazdı. Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997’de geçirdiği kalp krizi sonucu Ankara’da hayata gözlerini yumdu. Cenaze töreni için Türkiye’nin her tarafınca yüz binlerce insan Ankara’da biraraya geldi.

Eserleri

Milli Doktrin 9 Işık; Alparslan TürkeşKamer Yayınları; İstanbul, 1997.

Dokuz Işık; Berikan Elektronik Basım Yayım;

9 Işık; Hamle Yayınevi; İstanbul

Dokuz Işık ve Türkiye;Hamle Yayınevi; İstanbul

Ülkücülük; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1995.

12 Eylül Adaleti (!) : Savunma; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1994.

1944 Milliyetçilik Olayı; Hamle Yayınevi;

Modern Türkiye ; İstanbul.

Milliyetçilik Olayları; Berikan Elektronik Basım Yayım.

27 Mayıs ve Gerçekler; Berikan Elektronik Basım Yayım.

27 Mayıs, 13 Kasım, 21 Mayıs ve Gerçekler; İstanbul, 1996.

Ahlakçılık; Berikan Elektronik Basım Yayım.

Etik (Ahlak Felsefesi), Etik.; Bunalımdan Çıkış Yolu; Kamer Yayınları.

Türk Edebiyatında Anılar, İncelemeler, Tenkidler, Anı-Günce-Mektup; İstanbul, 1994.

Bunalımdan Çıkış Yolu; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1996.

Dış Meselemiz; Berikan Elektronik Basım Yayım.

İlimcilik; Berikan Elektronik Basım Yayım

Kahramanlık Ruhu; İstanbul, 1996.

Temel Görüşler; Kamer Yayınları.

Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1994.

Türkiye’nin Meseleleri; Hamle Yayınevi; İstanbul, 1996.

Yeni Ufuklara Doğru; Kamer Yayınları.

Sistemler ve Öğretiler; İstanbul, 1995.


Alparslan Türkeş Kitapları – Eserleri

  • Alparslan Türkeş ve Dokuz Işık
  • Dava
  • Savunma
  • 1944 Milliyetçilik Olayı
  • Kahramanlık Ruhu
  • Yeni Ufuklara Doğru
  • Dış Politikamız ve Kıbrıs
  • Temel Görüşler
  • Türkiye’nin Meseleleri
  • 27 Mayıs ve Gerçekler
  • Gönül Seferberliğine
  • Milliyetçilik – Ülkücülük Üstüne Konuşmalar
  • Dış Meseleler
  • Milliyetçilik
  • Türk Milliyetçilerinin Zaferi
  • Milli Devlet Kuvvetli İktidar
  • İlimcilik
  • Ülkücülük
  • Bunalımdan Çıkış Yolu
  • 27 Mayıs 13 Kasım 21 Mayıs ve gerçekler
  • Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik
  • Toplumculuk
  • 12 Eylül Adaleti! – Savunma
  • Alparslan Türkeş ve Ülkücü Hareket- İddianame ve Cevaplar
  • Ahlakçılık
  • Türkiye Ve Dünya
  • Sorgu


Alparslan Türkeş Alıntıları – Sözleri

  • “Her şeyden mühim olarak üstünde duracağımız şey, Türkiyemiz için, Türk Milleti için insanlarımızı uyandırmak, uyanık tutmak, kendimizi duyurmak, anlatmak ve yaşama azmimizi mâşerî vicdandan (kamu vicdanı, kollektif bilinçten) kırılamaz bir irâde olarak her insana duyurmak…. ” (Dış Politikamız ve Kıbrıs)
  • Her işin bir bedeli vardır ve ödenir. İktidarın bedeli yoktur. (1944 Milliyetçilik Olayı)
  • .
    Biz, Türk toplumunun dünya görüşünün, yaşama felsefesinin kendi dini inançlarından, İslâmiyet’ten ve ulusal tarihten kökünü aldığını görmekteyiz.
    . (Kahramanlık Ruhu)
  • “Ey müminler! Allah yolunda iyi mi cihat etmek gerekiyorsa öylece hakkıyla cihat edin.” (Hacc:78) (Savunma)
  • Doğulu ve Batılı emperyalist
    büyük devletlerin sömürme vasıtaları olan komünizm ve
    kapitalizm, Türk Milleti’nin ülküsü olması imkansız. (Alparslan Türkeş ve Dokuz Işık)
  • Öğretmen , peygamberlerin de ifâ etmiş olduğu bir mukaddes vazifeyi icra etmektedir . O’nun vazifesi insana şahsiyet vermek , mukaddes kelâmla “eşref-i mahlukat” olan insanı ‘inşa’ etmektir. Bu vazifeyi yürüten başkaca bir meslek daha yoktur. Bu itibarla öğretmenler bir milletin içsel askerleridir. Dolayısıyla mensup oldukları milletin hususiyetleri öğretmenlerde temayüz etmek mecburiyetindedir. (Alparslan Türkeş ve Dokuz Işık)
  • Milletlerin kuvvet kaynağını teşkil eden ve toplumları yükselten ana ilkeler oldukça özet olarak şöyleki sıralanabilir:
    1- Yüksek, sağlam bir içsel inanç ve sağlam terbiye sahibi olmak.
    2- Kuvvetli bir ulusal bilinç ve milliyetçilik ruhu taşımak.
    3- İlim ve teknikte en yüksek seviyeye ulaşmak.
    4- Sanayide ve tarımda çağdaş, kitle halinde oldukca üretim yapabilmek. (Yeni Ufuklara Doğru)
  • Son yıllarda yurdumuzda ortaya cıkmış olan sağ-sol, gerici-ilerici ve buna
    benzer uydurma kışkırtmalarla milletimizin kıymetli gayretleri, zamanları boşa harcanmış ve memleketin insanları birbiri ile boğuşturulmuştur. Bunların ağır sorumluluğu devletin ve milletin başlangıcında bulunan yöneticilerdedir. (Alparslan Türkeş ve Dokuz Işık)
  • .
    Sayın Ecevit ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin dieğer bazı yöneticileri bilhassa son zamanlarda verdikleri demeçlerde şöyleki diyor:
    “Üniversitelerde, iki kavgacı gurup vardı, bunlardan biri tarafa mensup olanlar, yakalanarak içeriye tıkıldı, öteki grup ellerini, kollarını sallıyarak dışarıda özgür geziyolar. Cumhuriyet Halk Partisi iktidara gelir gelmez içerdekileri hürriyetlerine kavuşturacak ve aldatılmış olan öteki gurubu da irşat edecektir.”
    Ana mu karşıcılık partisinin liderinin şu sözlerin bakınız ve yurdumuzun en büyük tehlikelele karşı karşıya bulunduğunu anlayınız. Demek sıkıyönetim tarafınca mahkemeye verilenler üniversitede kavga çıkardıkları için tutuklandılar…
    O halde Kültür Sarayı’nı kimler yaktı? Marmara Vapuru’nu ve öteki Araba Vapuru’nu kimler batırdı? Bankaları kimler soydu?
    Adam kaçıranlar, adam öldürenler kimlerdi? Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Türk askerine ateş açarak, dokuz saat Jandarma Alayına karşı muharebe eden ve erlerimizi şehit edip subaylarımızı yaralayanlar kimlerdi?
    Bunlar Sayın Ecevit’in masum kavgacı gurubu, Dev-Genç üyesi azılı komünistlerdir.
    Sevgili yurttaşlarım, kuzu postuna bürünerek sizden oy isteyenleri tanıyınız.
    . (Gönül Seferberliğine)
  • .
    Bugün gençlerin ekserisi evlenmiyorlar, evlenmek istemiyorlar. Bunun önüne geçilmelidir. Memlekette büyük bir evlenme cereyanı uyandıralım. (Toplumculuk)
  • .
    Zafer bizim, hüsran ise harici ve dahili düşmanlarımızın.
    Allah ve Millet bizimledir.
    . (Türkiye’nin Meseleleri)
  • .
    Kendi insanımıza yalınayak olsa da, kir içinde olsa da, bit içinde olsa da haiz çıkmamız lâzımdır.
    O bizim insanımızdır. O maya aynı asil mayadır. Ona haiz çıkacağız. Kurtuluşumuzun başlangıcı burasıdır.
    . (Gönül Seferberliğine)
  • İnsanlar; yoksulluğa açlığa, susuzluğa tahammül ederler. Fakat, adaletsizliğe, hor görülmeye aşağılanmaya asla müsaade, hoşgörme etmezler… (Ülkücülük)
  • Türk milletinin ve Türk vatanının en büyük düş­manı komünizmdir, dedim. Bunun en canlı örnekleri son yıllarda devletimizde cereyan eden olaylardır. Üniversitelerimizde başlatılan boykotlar, işgaller, kavgalar sokağa çıkarılmış; banka soygunları, Türk Devletinin askerine, polisine kurşun sıkmalar ve adam
    kaçırmalar, işte büyük düşmanın emrine hizmet için yapıldığı milletçe anlaşılmıştır. Biz bunun için komü­nizmi en büyük çekince ve düşman duyuru ettik. (Alparslan Türkeş ve Dokuz Işık)
  • Türk Milliyetçiliği Türk Milletini yaşatan, Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran felsefedir. Devleti kuran, yaşatan, ona güç veren Türk Milliyetçiliği bu şekilde horlanır, zulüm ve işkenceye maruz bırakılır, suçlanır ise bunun millete ve memlekete ziyanı büyük olacaktır. (Savunma)
  • Gerçek mücahit nefsiyle savaşandır. (Savunma)
  • Bir Türk dünyaya bedeldir.
    ~Mustafa Kemal ATATÜRK (1944 Milliyetçilik Olayı)
  • Gençlik beğendi insanı gene alkışlardı. Alkışlar oldukca geçmeden çoğaldı ve halkı da sard.

    Fakat hazırlıklıydı bu sefer Milli Şef… ve Milliyetçi gençliğe kinini kusmak için fırsat beklemekteydi. Nümayiş kim bilir bu sefer Çankaya’nın gizli saklı ajanları tarafınca tahrik edilerek şiddetli bir şekle sokulmuştu. (1944 Milliyetçilik Olayı)
  • .
    Ilkin ulusal eğitim, memleketin çocuklarını, memleketin insanlarını, vatanını seven, milleti ni seven ve milletine hizmet etme ülküsü, yararlı olma ülküsü taşıyan kişiler olarak yetiştirmeyi amaç edinmelidir.
    Türk milletinin eskiden beri kendisine güç veren bir geleneği vardır. Bu anane de daima şahıs menfaatinin, millet menfaatinden sonrasında gelmesidir. Yani şahıs varlığı bizim geleneksel görüşümüzde, dünyaya bakşımızda cemiyet varlığından sonrasında gelir. Bunu daha açmak gerektirme ederse toplumun menfaati, milletin menfaati, şahıs menfaatinin üstünde yer alır.
    Bunu memleketin çocuklarına, memleketin insanlarına anlatmak, öğretmek lâzımdır ve memleketimiz çocuklarını, insanlarını milliyetçi şuurla dolmuş, ulusal ülkülere haiz, insan sevgisi ve insanlara saygı zihniyeti taşıyan bir zihniyetle yetiştirmesi gerekir.
    İkinci ilke ise, memleketin insanlarını üretici olarak yetiştirme ilkesidir. Bu şekilde, üretimi hesaba katmaksızın rastgele data hamalı halinde memleketin insanlarını yetiştirip, onları sonrasında da devlet kapısına saldırıya geçirmek, Türkiye’ye oldukca şeye mal ol muştur. Bunun için ulusal eğitim herşeyden ilkin insanlarımızı asalak olmaktan uzak kalmış olarak üre eğitici olarak yetiştirme ilkesidir. Bu şekilde, üretimi hesaba katmaksızın rastgele data hamali halinde memleketin insanlarını yetişitirip, onları sonrasında da devlet kapısına saldırıya geçirmek, Türkiye’ye oldukca şeye mal olmuştur. Bunun için ulusal eğitim her şeyden ilkin insanlarımızı asalak olmaktan uzak kalmış olarak üretici olmak vasfında yetiştirmeyi amaç edinmelidir.
    Üçüncü ilke ise, toplumumuzun kalkınması için lüzumlu olan ekonomik ve toplumsal hedefleri dikkate alarak Türkiye’nin kalkınmasını sağlayacak bu ekonomik ve toplumsal hedeflere gore ulusal eğitimi planlamak ve ulusal eğitim hedeflerini atama etmek lazımdır.
    Türkiye’yi ekonomik yönden, toplumsal yönden hızla kalkındırmak için ne vasıfta insana gereksinim vardır, ne kadar mühendise ihtiyacımız vardır, ne kadar makina mühendisine ihtiyacımız, ne kadar doktora ihtiyacımız vardır, ne kadar sanatkara ihtiyacımız vardır, tesviyeciye, tornacıya ihtiyacımız vardır. Bunlar Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik hedeflerine gore tesbit edilmeli ve ulusal eğitim de kendi hedeflerini bunlardan almalıdır ve buna gore faaliyetlerini düzenlemelidir. Bu şekilde yapılmadığı sürece memlekette büyük sıkıntılar olacaktır.
    Boş bulunan okula önüne gelen öğrenciyi doldurmak benzer biçimde hiçbir kıymet ifade etmeyen bir ekip palyatif tedbirler geçerli gösterilecektir. Bunlar çıkar yol değildir. Her şeyden evvel oturup Türkiye’nin ekonomik, toplumsal hedeflerini ortaya koymak ve ona gore ulusal eğitimin de hedeflerini atama etmek gerekir.
    Bir öteki ilke de, bunu da daima dikkatle tutmak lazım Türkiye’ye teknik güçte insan lâzım. Teknik yetiştirmeyi ulusal eğitim gözönünde bulundurmalı ve ulusal eğitim, yetişecek insanlarımızı teknik yönden bilgili, kuvvetli yetiştirmeyi amaçlamalıdır.
    Bir öteki ihtiyacımız kültür seferberliğidir.
    Güzel sanatların halk hizmetine koşulması meselesidir. Fikirlerin kanatları güzel sanatlardır. İnsanlarımıza ulusal ülküyü anlatmak, kalkınma davamızı benimsetmek için kesinlikle güzel sanatlardan yararlanmak, güzel sanatları seferber edip halkın hizmetine koşmak gereklidir. Milli eğitim ve ulusal kültür seferberliği yapılmaksızın Türkiye’nin kalkınması, Türkiye’de düşündüğümüz mutlu bir cemiyet düzeni meydana getirmemiz mümkün olması imkansız.
    . (Gönül Seferberliğine)
  • Vicdansız adamlara üst kademelerde rastlanabiliyordu. (1944 Milliyetçilik Olayı)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş