Eğitim

Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları – Zeki Bulduk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları – Zeki Bulduk Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları kimin eseri? Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları kitabının yazarı kimdir? Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları konusu ve anafikri nedir? Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları kitabı ne konu alıyor? Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları PDF indirme linki var mı? Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları kitabının yazarı Zeki Bulduk kimdir? İşte Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Zeki Bulduk

Editör: Tuba Kaplan

Yayın Evi: Muhit Kitap

İSBN: 9786057010421

Sayfa Sayısı: 112


Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Öykü ve romanlarıyla edebiyatımızda haklı bir yer edinen Zeki Bulduk tüm eserleriyle Muhit Kitap’ta…

Evlat Babanın Sırrıdır, Zeki Bulduk’un Afganistan’da görevli iken yaşadıkları ve şahitliklerini içeren mektuplardan oluşuyor. Her mektup bununla birlikte bir hikâye anlamına geliyor. Mutlaka okumalısınız.

İnsan tükenmiyor, umudunu ve inancını kaybetmedikçe…

Bir ah duydum, o sesin art arda gittim Afganistan’a. Ölümün vizesinin verildiği, pasaportun son kez onaylama edilmiş olduğu o ülkede Hacı Ata’yı dinlediğimde gözüm, kulağım, idrakim açıldı. Dilim bağlandı.


Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları Alıntıları – Sözleri

  • İnsan, tükenmiyor abi; umudunu ve inancını kaybetmedikçe.
  • Baba, işte. Baba, asla noksan olur mu evladın gözünde?
  • Yetimlerin saçını okşamak, feleğin çarkını bile tersine çevirir.
  • Fikirlerim eskiydi. Öyleki ya; ruh, eski silahlarla savaşırdı.
  • Umarsızlık diye bir bahanesi var insanların bu dünyada.
  • Dilimize gelen fazlaca vakit yüreğimizdeki değildir.
  • Bir kavme benzemek öykünmeyle adım atar işte.
  • Her can Allah’tan bir parçaydı…
  • İnsanoğlu kaderine yürüyor ağabey.
  • ” dilini yüreğinin üstüne koy o şekilde konuş; yüreğini dilinin üstüne koyma! “


Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Bir dosta rastlamak şeklinde.: Zeki ağabey’e ilk kez çevre dergisinin üçüncü sayısında denk gelmiştim orada şu şekilde diyordu; İbrahim ağabey, “kent acıların anasını doğuruyor her bir saniyesinde insan acıları ciğerine çeke çeke yanar Afgan topraklarında.” Bu cümleyi duyunca Bir ah çektim ve peşinden İbrahim Tenekeci den bu mısra düştü aklıma asla bu şekilde demedim Ya Rabbim bilir bu bozuk güzellik kalbini yoran. ( Ben şaşırmıştım acılar iyi mi bu şekilde güzel aktarılabilir. Diye demek ki yaşanmadan yazılmıyor. Her şeyin ötesinde yaşanmış bir öykü vardı.
Afganistan’a olan merakımdan ve akıllı ağabeyin bu dizelerinin gönlümde büyükçe yer kaplaması hasebiyle kitabı derhal almam lazımdı. Zaten çevre kitabından aldığım ilk kitapta bu oldu. Kitabın kapağını acıların, dinmediği her insanın şifâ beklediği bir ihtimal okurken bende şifa bulurum diye hastane kolidorunda açtım. Çünki insan bir acıyı Yaşamadan öğrenemiyor . Bismillah dedim. başladım. Açtım kapağını, duydum içindeki sesiz çığlıkları, ben okudukça sanki içimden bir acı fışkırır oldu, gözümden bir yaş aktı. Sonrası malum aslına bakarsanız.insanoğlu kaderine yürümüş ağabey, kitap bununla başlıyor. Yazar Afganistan’a fazlaca gitmek istiyor ve şu şekilde diyor. Allah bana görkemli bir armağan veriyordu. İstediklerimiz, canı gönülden istediklerimiz oluyormuş demek ki dedim. İçimden bizede nasip et Allah’ım diye ah geçirdim.
Yazar Afganistan’a yolculuğunu şu şekilde tanımlıyor. Ağabey Bir ah duydum, o sesin art arda gittim Afganistan’a. Ve Afganistan’da her köşe başlangıcında Bir ah birde Allah diyen ses duydum. Ölümün vizesinin verildiği pasaportun son kez onaylama edilmiş olduğu o ülkede Hacı Atay dinlediğimde gözüm kulağım, İdrakim açıldı. Dilim bağlandı.
Afganistan için ölümden önceki son ülke diye bir tabir vardır. İnsan tükenmiyor ağabey; umudunu ve inancını kaybetmedikçe. Yazarın sen kimseyi yarasından öptün mü ağabey? Dedikten sonrasında hakkaten ben de birine şifâ olmuş muyum, diye düşünmeden edemedim. Dedim herhalde ;Allah benden daha iyi bilir. Zeki Ağabey ara sıra bizlere yakınıyor acaba insanoğlu anlamış olur mı diye. Yokluğun başkentinden geldim . Anlatıklarımla varlığın boğduğu kent inanamaz. Tam da o şekilde insanoğlu hangi dünyaya kulak kesilmişse, öbürüne sağır oluyorlar. Ama yazarın anlatıkları fazlasıyla kalbimizde yer ediniyor..
Yazar Afganistan denilince aklınıza ne gelir diye soruyor. Ve cevaplıyor. Afganistan denilince insanların aklına burka, terör,taliban, bombalar Cihat ve yoksulluk şeklinde kelimeler geliyor oysa benim aklıma yetimler ve daha da sabahleyin ezanı ile beraber sıhhat ocağının duvarının dibinde sıra olmuş yüzlerce burkalı hanım geliyor. İşte yazarın inceliğini burda yakalıyoruz. Bundan dolayı bir yetim iyi bilirki yetimin başını okşamak feleğin çarkını bile terse çevirir diye de ekliyor.
Yazar gömüt-ı şeriften sık sık bahsediyor. Mezar-ı şerif’te şehirlerin olduğu bir dünyada acıdan ve mutluluktan öte gerçeğin ne işe yaradığını hala anlamış değilim.diyor. orayı anlatırken sanki bizde ordaymışızda acılara ortak oluyormuş şeklinde hissediyorum. Bundan dolayı anlıyorum ki söylediği şeklinde yazarın acıdan geçmeden huzuru varılmaz.
Hikaye fazlaca uzun daha fazlaca anlatılacak şey var kitabı kesinlikle okumalısınız. Kitaba puan vermedim bu sebeple aslına bakarsanız içimde en güzel yeri edinmişti bile ne versem içim rahat etmeyecekti. Rabbim bigün insanların yarılarına şifâ olmayı bizlere de nasip etsin.. merhaba ve yakarış ile. (SONGÜL)

Bu dünyaya yara sarmadıktan, yetim başı okşamadıktan, düşene dost olmadıktan sonrasında niye gelir ki insan diye sorgularken karşıma çıkan bir kitaptı #afganistanmektupları. #zekibulduk’u gene Sevgili Dost Mesude ve Zeki Bulduk’un toplumsal medyadan nasibe düşen paylaşımlarından tanımak nasip oldu. Yazıları bozkırı sulayan su şeklinde. İlk bu kitabıyla dertlenmiş oldu yüreğim. O kitabında “insanoğlu kaderine yürüyor” diyor ben de insanoğlu kaderine yürürken yolda kaderindeki kitapları okuyor dedim her seferinde. Bizim şeklinde Afganistan’ı bir tek cenk, sefalet dolu, kadının hor görüldüğü yer olarak bilenlere “Afganistan denilince insanların aklın burka, terör, Taliban, bombalar, cihat, yoksulluk şeklinde kelimeler geliyordu. Oysa benim aklıma, yetimler ve Tahhar’da sabahleyin ezanıyla beraber bir sıhhat ocağının duvarının dibinde sıra olmuş yüzlerce burkalı hanım geliyordu.” diyerek aslen aklımıza gelen birçok olumsuzluğu ardında biriken dağ şeklinde acıların bulunduğunu anlatıyordu. Kitabı okurken yazarın tanık olduklarına siz de tanık olmuş şeklinde dolaşıyorsunuz satırlar içinde. Yazarın :”Sen kimseyi yarasından öptün mü ağabey?” sorusu ile irkiliyor, “dünya kimileri için toplumsal medyada yakılıp söndürülen fitne, fesat ve yarın unutacakları acıları sömürme alanından öte değildi.” tespiti ile ah diyorsunuz,”…başkalarının dili, düşü, düşüncesi olan ne fazlaca yük taşıyoruz.”sözü ile yüklerinizi indirip bakıyorsunuz. Yazarın çocukluk anıları ile gülümsüyor sonrasında o çocukluk anılarının götürmüş olduğu yetim hikayeleri ile ağlıyorsunuz. Mezar-ı Şerif’in maneviyatını siz de hissediyorsunuz. 78.sayfanın sonunda içim göğündü.” Hz. Ali’ nin Huzurunda” hissettikleri ile yazar huzura sizi de götürüyor. Ve en çok da fazla:”Ah be İbrahim ağabey! İnsan, unutmalardan örülmüş bir kazak şeklinde. Sökmeye başladığında anlıyorsun ne fazlaca unutuş saklamışız ilmeklerde. İnsan kendini iyi mi da yalnızlaştırır. Akrabalarını, dostlarını, tanıdıklarını tümden unutmuş olduğu anlamış olur ne kadar da çoktur. İçimizdeki çölde kaybolduğumuzda sanki dünyada bir tek biz kalmış kadar tenha hissederiz varlığımızı. Fakir, çorak, ölmeye meyal, yaşama küs..”cümlelerinde yüzünüze vuruyor ıssızlığınızı. Yetimliğinize dokunuyor. (Tuğba Kumru)

Evlat Babanın Sırrıdır: Kitabın adı beni o denli etkiledi ki, içeriğini düşünmeden aldım. Zeki Bulduk ile bu eseriyle tanış olduğum için memnunum. Yazarın, Afganistan mektuplarını bir araya getirip “Evlat Babanın Sırrıdır” diye önümüze sunması, kim bilir tek bir şeyi hatırlatmak içindi:
“İnsan, unutmalardan örülmüş bir kazak şeklinde. Sökmeye başladığında anlıyorsun ne fazlaca unutuş saklamışız ilmiklerde. İnsan kendini iyi mi da yalnızlaştırır.” (Suhendan)


Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları PDF indirme linki var mı?


Zeki Bulduk – Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Zeki Bulduk Kimdir?

1973 kırşehir doğumlu, türkoloji mezunu, türkçe öğretmeni.

kayıplar kosova, bozkırın atları yaman ölür, göçtü kervan, bağdat düşerken, züleyha adlı kitapları var.


Zeki Bulduk Kitapları – Eserleri

  • Müstesna Deliler Albümü
  • Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları
  • Züleyha
  • Bozkırın Atları Yaman Ölür
  • Sevgili Mayakovski
  • Boğazın Sularına Atılan Kitap
  • Bozkırın Atları Yaman Ölür
  • Göçtü Kervan
  • Ayaküstü Sevişmeler
  • Kayıplar Kosova
  • Bağdat Düşerken


Zeki Bulduk Alıntıları – Sözleri

  • Bir kahvenin insanoğlunun içini gevşeten yumuşak dokunuşlarla damakta bıraktığı tada, en sonunda telvenin hafifçe acılığının karışması, sanki düş bahçelerinde gezen bir çocuğun bahçe çitlerine çarpması değil mi aslen? (Boğazın Sularına Atılan Kitap)
  • Bari yaşıyor mu, onu açıklayın dediğimde, “İnsan dostunun yüreğinde ölmemişse, yaşıyordur evladım.” dedi. (Bozkırın Atları Yaman Ölür)
  • İnsan, tükenmiyor abi; umudunu ve inancını kaybetmedikçe. (Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları)
  • Dünyanın peşinden koşarsın fakat eline geçen dünyanın sana verdikleridir; senin aradığın değil. (Züleyha)
  • İnsanoğlu kaderine yürüyor ağabey. (Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları)
  • Dünyaya gönül vermenin akla ziyan bulunduğunu bir orta mektep talebesi iken öğrendim. Ama ne vakit ki onu unuttum, öğrendiğimi de unutup karıştım dünya hay huyuna. (Müstesna Deliler Albümü)
  • Bir kavme benzemek öykünmeyle adım atar işte. (Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları)
  • Şeytanı dellendiren insan,
    Erkeği dellendiren hanım,
    Kadını dellendiren çocuk,
    Evladı dellendirense oyuncak. Burası dünya… (Müstesna Deliler Albümü)
  • Fikirlerim eskiydi. Öyleki ya; ruh, eski silahlarla savaşırdı. (Evlat Babanın Sırrıdır – Afganistan Mektupları)
  • “Bir insanı anlamanın ona borçlanmak bulunduğunu bildiğinden olsa gerek kimseyi idrak etmek istemiyordun.” (Bozkırın Atları Yaman Ölür)
  • Acının kenarında durduk. Bir iki fotoğraf çekildik. (Sevgili Mayakovski)
  • “Yüreğimde yağmurun izi vardı fakat gözyaşımın izini görememiştim.” (Bozkırın Atları Yaman Ölür)
  • Fazlaca yorgunum. Uyumak düşümde atlar görmek isterim. (Bozkırın Atları Yaman Ölür)
  • Su şeklinde yoklayarak yolunu bul. (Bozkırın Atları Yaman Ölür)
  • ‘Sahi sen hiç Lili’yi uyurken uzun uzun seyrettin mi?
    İnsan sevdiğinin uykusu olmak istiyor kimi zaman.’ (Sevgili Mayakovski)
  • “ben yanarım gurbet elde ölene
    kim yanmaz ki tabudunan gelene” (Bozkırın Atları Yaman Ölür)
  • “Bir insanı anlamanın ona borçlanmak bulunduğunu bildiğinden olsa gerek kimseyi idrak etmek istemiyordun.” (Bozkırın Atları Yaman Ölür)
  • ‘El intizârü Eşeddü miin-en-nâr’
    Beklemek alevden daha şiddetlidir.. (Züleyha)
  • Ama hepimiz bekleyişi kadar büyüktü . Biri olabilecek olanı beklediği için, diğeri sürekli olanı beklediği için büyüktü. Oysa imkansızı bekleyen herkesten büyüktü. (Züleyha)
  • “Șehrin ruhudur mecnunlar.” (Müstesna Deliler Albümü)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş