Eğitim

Felsefe Nedir? – Felix Guattari Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Felsefe Nedir? – Felix Guattari Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Felsefe Nedir? kimin eseri? Felsefe Nedir? kitabının yazarı kimdir? Felsefe Nedir? konusu ve anafikri nedir? Felsefe Nedir? kitabı ne konu alıyor? Felsefe Nedir? PDF indirme linki var mı? Felsefe Nedir? kitabının yazarı Felix Guattari kimdir? İşte Felsefe Nedir? kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Gilles Deleuze

Yazar: Felix Guattari

Çevirmen: Turhan Ilgaz

Orijinal Adı: Qu’est-ce Que La Philosophie

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789753630887

Sayfa Sayısı: 218


Felsefe Nedir? Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bu kitap modern felsefenin en yararlı kitabı haline gelecektir, bundan dolayı okuru sayaçlarını sıfırlamaya, ve düşüncenin durmadan daha oldukça beslendiği kaos karşısında, kendi “zar atımını” denemeye çağırıyor.

Düşünceyi, direniş gücünün en güvenilir göstergesi olan şen ciddiyetiyle kendi sınırlarına doğru götürmüş olan, açık, yoğun ve zor; bizatihi açıklığı, çembersi mantığı, sarmal gelişimi yüzünden zor bir kitap.”

-Raymond Bellour- 

(Magazine Litteraire)

(Arka Kapak)

 


Felsefe Nedir? Alıntıları – Sözleri

  • Filozof kavram dostudur, kavram üretme enerjisini içinde taşır. Bu, felsefenin kolay bir kavram oluşturma, keşfetme, üretme sanatı olmadığını söylemek anlama gelir, bundan dolayı kavramlar ille de bazı formlar, ürünler ya da keşifler değillerdir. Daha sıkıntılı bir tanımla felsefe, kavramlar yaratmayı içeren bir disiplindir.
  • Ancak felsefe, küstah ve ahmak rakiplerle karşılaşmış olduğu seviyede, onlara kendi bağrında rastlamış olduğu seviyede, ödevi yerine getirmek, şu demek oluyor ki birer meta olmaktan oldukça semavi taşlar olan kavramları yaratmak için heves duyar. Gözlerinden yaşlar boşanırcasına gülesi gelir. Demek ki, felsefenin sorusu, kavramın ve yaratının birbirlerine atıfta bulundukları garip noktadır.
  • Aynı dili konuşuyoruz, gene de sizi anlamıyorum…
  • Felsefeyle şizofreni sık sık birbirlerine yaklaştırıldı
  • Limana girdiğimi sanıyordum, fakat … açık denize savruldum
  • Felsefeyi düşünüm sanatı yapmış olup çıkmakla ona pek büyük paye verildiği sanılır, oysa her şey elinden alınmaktadır
  • Sanat sahiden de kaosla kavga eder, fakat oradan bir anlık süreyi ışıklandıran bir görüyü, bir Duyumu fışkırtmak için.
  • ben hanım olarak adamların birer yalancı bulunduğunu düşünüyorum
  • Onların ortak yanı direnmektir, ölüme, tutsaklığa, hoşgörülemeyene, utanca, şimdiki hale direnmek.
  • Limana girdiğimi sanıyordum, fakat … açık denize savruldum
  • Felsefenin birinci ilkesi, Tümellerin hiçbir şey açıklamadıkları, bizatihi kendilerinin açıklanmak zorunda olduklarıdır.
  • Bir felsefeci kavramlarını elden geçirmekten, hatta onları değiştirmekten vazgeçmez
  • Etkin olmaksızın gerçek, soyuta kaçmaksızın ideal olandır kavram…
  • ben adam olarak, tüm hanımefendilerin sadık olmadıkları düşüncesindeyim
  • Gün gelecek, XX. yüzyıl Deleuze’cü bir çağ olarak anılacak


Felsefe Nedir? İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Deleuze-Guattari ikilisi kitap da üç temel fikir formunun; sanat, bilim ve felsefenin bilgiye erişme sürecindeki farklılıklarına, koşutluklarına ve kesişmelerine değinirken bununla beraber bu alanda yapılmadık, alışılmadık, yeni çözümlemeler de sunuyor.
“Felsefe nedir”; felsefenin ne tür bir fikir formu olduğu söylendiği seviyede, diğeri iki fikir formundan, sanattan ve bilimden niçin ve iyi mi ayrıldığını ortaya koymaktadır. Ama bu üç biçim içinde, ittifaklar, çatallaşmalar, eklemlenmeler; karşılıklı atıflar da asla noksan olmaz. “Üç fikir biçimi, bireşim ve özdeşleşim olmaksızın kesişir, iç içe girer. Felsefe, kavramlarıyla vakaları çıkartır, sanat duyumlarıyla anıtlar diker, bilim de fonksiyonlarıyla şeylerin durumlarını kurar.” Bir taraftan, üç fikir, üç temel bilme formunun özgünlüğünü ve özerkliğini kurarken, bir taraftan da bu üçünü, yanlış anlamaların, çatışmaların yada kibirlerin, kostaklanmaların ötesinde, birbirini kollamaya, birbirine gereksinmeye ve birbirini anlamaya mahkûm eden şey nedir o halde? Bizatihi zihin olan ve Ben öznesini söyleniş eden bir Beyin…
Kaostan Beyne
Tek istediğimiz, kendimizi kaostan korumak için bir parçacık seviye. Kendi kendisinden kurtulan bir düşünceden; kaçan, hemen hemen tasarlanmamışken yitip giden, unutmanın hanidir kemirdiği ya da bizim daha iyi bir halde kavrayamadığımız daha başkalarının içine itilmiş fikirlerden daha dehşet verici, daha ızdırap verici bir şey olması imkansız. Bunlar yitişleri ve belirişleri rastlaşan sonsuz değişkenliklerdir. Bunlar katettikleri renksiz ve sessiz boşluğun, doğasız ve düşüncesiz boşluğun devinimsizliği ile karışan sonsuz hızlardır. Zaman açısından fazla mı uzun yoksa fazla mı kısa bulunduğunu bilemediğimiz andır bu.
Nabız şeklinde atan kırbaç darbelerine maruzuz. Durmaksızın yitiriyoruz fikirlerimizi. Tefhim edilmiş görüşlere bunca yapışmak isteyişimiz bundandır.
Tek istediğimiz fikirlerimizin, minimum sayıdaki değişmez kurallar uyarınca eklemlenmesi ve çağrışımın da bundan başkaca bir anlamı asla olmadı, fikirlerimize bir parçacık olsun seviye vermemize, birinden ötekine bir uzay ve vakit düzenliliği içinde geçmemize olanak veren, kanatlı atlar ve ateş saçan ejderhalar doğurtmak suretiyle evreni anın içinde katetme fantezimizi (kendinden geçme, delilik) engellemiş olan bu koruyucu kuralları, benzerliği, bitişikliği, nedenselliği sağlamaktan başkaca bir anlamı olmadı. Ama eğer şeyler de ya da şeylerin durumunda bir parça seviye yoksa, tıpkı nesnel bir anti-kaos şeklinde, fikirlerde de bir parça seviye olmayacaktır: “Eğer sülüğen kimi zaman kırmızı, kimi zaman kara, kimi vakit hafifçe, kimi vakit ağır idiyse…, imgelemim ağır sülüğeni kırmızı rengin temsiliyetiyle bir arada, düşüncemin içine kabul etme fırsatı bulamayacaktır.” (§edef)

Aslında bu tek başına bir kitap değil, Deleuze ve Guattari’nin değindiği tüm kitapların özünü ortaya koyan bir yaratı. Çalışmalarını ”oluş” ve ”farklılık” üstünden gerçekleştiren düşünürlerimiz, bu kuramlarının üstünde yükselecek olan felsefi potansiyelin iyi mi bir informasyon ve yöntem ile gerçekleştirileceği sorusuna yanıt arayarak oluşturmuşlardır.
Oligarşik bir mantığa hizmet eden klasik felsefenin aksine direkt yaşamsal fonksiyonu olan ve denetim edilemez bir ”köksap” bilgisi ve bu informasyon ışığında ortaya çıkan bilim ve sanat ile indirgenemez bir ‘oluşun’ yolu açılmış olmakta.
Felsefi sual ve sorunlara ise değişmez özler vasıtasıyla değil, suali ortaya çıkaran kaynaktan hareketle yanıt bularak yaklaşmaktadır. Biçim ve maddenin beraber ele alınması hem kuramsal hem de yaklaşım noktasında içerik ve anlatımın birleşmiş bulunduğunu gösterir. Felsefede çokluk, değişken zemin yapısını önemseyen Deleuze ve Guattari ikilisi felsefenin dışarıdan gözlemlenerek ortaya konabileceği düşüncesini sonsuza dek kapatmış oldular. Felsefeyi bu yolla gerçek yaşama enjekte ederek felsefelerinin başlığı olan ”oluş” ilkesini gerçekleştirmiş oldular. Bu andan sonrasında döngüsel olarak devamlı bir oluş hali ortaya çıkmaya başladı felsefede. Bu noktada öznel bir yorum katacak olursam bana nazaran Nietzsche’ci felsefenin geliştirilmesi anlamına da gelmekte bu felsefi anlayış. Düşünceyi kalıplardan kurtararak yeni oluşları bulması, keşfetmesi ve yaratmasının önünü açan düşünürlerimiz, Nietzsche’nin übermensch teorisinin yolunu daha net şekilde çizmiş oldular.
Kitap adı itibariyle oldukça mütevazi ve felsefeye yeni başlayanlar için ”Felsefe nedir?” tadında şeklinde görünsede muhteviyatında Deleuze ve Guattari’nin kıymetli felsefesinin izdüşümlerini barındırmakta. Her yönüyle oldukça güzel bir yaratı. (Uğur De Molinari)

Felsefe nedir?
Sanat bilim yada felsefe kavram yaratmak zorundadır. Sanat sonsuz duygu ve algının içinden bir yada birkaçını dondurup zamana karşı galip kılar, bilim yeni mantıksal örüntüler oluşturmanızı sağlar ve felsefe asla netice odaklı önerme üretmekten ibaret değildir. Felsefe sanattan da bilimden de beslenir. Felsefenin özüne dair bir kitap. Insanların formlarla değil kavramlarla düşündüğü ilk yillardan, Miletoslu Thales’ten bugüne uzanan Spinoza ve Kant’a erişince uzun bir mola veren, Müzik, fotoğraf, edebiyat ve bilimi uzlastirabilen bir perspektif. Kısacası değişik bakabilen ve değişik düşünen bir kitap… Felsefi olan ve olmayanı ayiran düşünme bicemlerinize meydan okuyan bir yaratı. Yalnız ve rahat bir günde daha derine inme ihtiyacı hissedildiği zamanlarda tavsiye olunur… (Burak Erdoğdu)


Felsefe Nedir? PDF indirme linki var mı?


Felix Guattari – Felsefe Nedir? kitabı için internette en oldukça meydana getirilen aramalardan birisi de Felsefe Nedir? PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Felix Guattari Kimdir?

Pierre-Félix Guattari; (d. 30 Nisan 1930 – ö. 29 Ağustos 1992), Fransız politik aktivist, psikanalist ve felsefeci. Gilles Deleuze ile birlikte kapitalizm ve şizofreni altbaşlığı ile yazdıkları L’Anti-Œdipe (1972) ve Mille Plateaux (1980) çalışmalarında arzuyu üretken bir etkinlik olarak görmeleri ve oluş, vaka, fark şeklinde felsefe tarihinin süregiden problemlerine ilişkin çarpıcı açılımlar getirmeleri itibariyle, bilhassa modern politika felsefesi ile Freudcu ve Lacancı ruh çözümü açısından mühim eleştiriler sunmuşlardır. Tek başına koyulduğu çalışmalarında şizoanaliz, özneleşme süreçleri ve ekolojiye ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştur.


Felix Guattari Kitapları – Eserleri

  • Felsefe Nedir?
  • Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü
  • Kafka
  • Anti-Ödipus
  • Nakaratlar
  • Kapitalizm Ve Şizofreni 1
  • Kapitalizm ve Şizofreni-2
  • Bizim Gibi Komünistler
  • Kafka: Minör Bir Edebiyat İçin
  • Üç Ekoloji
  • Kaçış Çizgileri
  • Moleküler Devrim
  • Kaozmos Etik-Estetik Bir Paradigma


Felix Guattari Alıntıları – Sözleri

  • Etkin olmaksızın gerçek, soyuta kaçmaksızın ideal olandır kavram… (Felsefe Nedir?)
  • “Tabii ki tüm yaşam bir yıkım sürecidir.” (Kapitalizm ve Şizofreni-2)
  • Ruh irtifası, orada ve buradanın şıppadanak koşuluyla, cesaret edersem, birkaç tahtakurusu, oh çekme zamanı, her yanda aklına geleni tekrarlamak suretiyle kendini dağıtmadan. Sen yasa. Düşlerin dengesi. Neye yarar. Senden kopamazsam. (Nakaratlar)
  • Gregor hamamböceği olur, yalnızca babasından kaçmak için değil, daha oldukça, babasının çıkış bulamadığı yerde bir çıkış bulmak için, müdürden, ticaretten ve bürokratlardan kaçmak için, sesin uğuldamaktan başka bir şey yapmadığı bu bölgeye ulaşmak için. (Kafka: Minör Bir Edebiyat İçin)
  • Mahkûm hükmü yara bereleriyle söker.. (Kafka)
  • Sendikalar, klasik sol partiler modernist kapitalizm tarafınca manipüle edilmelerine ve etkisizleştirilmelerine sonsuza dek izin mi verecek, yoksa kendilerini köklü bir halde dönüştürecekler mi? (Moleküler Devrim)
  • Politika bugün, ölü yapıların tüm canlı üretim alanları üstündeki tahakkümünün ifadesinden başka bir şey değildir. (Bizim Gibi Komünistler)
  • Kafka Felice’ye kendini, kana gereksinim duyan, muhteşem zayıf biri olarak betimlerken ne utanç duymakta ne de latife yapmaktadır (“yüreğim o denli zayıf ki, kanı bacaklarıma kadar taşıyamıyor”). Kafka-Drakula, kaçış çizgisini odasında, yatağında ve uzakçıl güç kaynağını da, mektupların kendisine taşıdıklarında bulur. Yalnızca iki şeyden korkar, ailenin haçı ve evliliğin sarımsağı. Mektuplar ona kan getirmeli ve kan da yaratma gücü vermelidir. Ne hanımdan gelecek bir esini ne de anne himayesini arar, aramış olduğu tek şey yazmak için lüzumlu fizyolojik güçtür. Edebi yaratımın “şeytanın hizmetlerinin karşılığı” bulunduğunu söyler. Kafka, zayıf, iştahsız gövdesinden utanç duymaz, utanç duyarmış şeklinde yapar. (Kafka)
  • Geçmişi bırakmadan ilerlemek, bir prangayı sürüklemeye benzer…. Hepimiz suçluyuz ;yaşamı dolu dolu yaşamamanın büyük suçu. (Anti-Ödipus)
  • Kapitalist üretim ilişkileri yalnız büyük toplumsal gruplar düzeyine yerleşmekle yetinemez; üretici-tüketici bir kişi türünü daha beşikten itibaren şekillendirmeye adım atar. Baskı süreçlerinin molekülerleşmesi ve netice olarak, arzu mikropolitikası perspektifi, fikirlerin evrimine değil, maddi süreçlerin dönüşümüne, ister toplumsal üretim olsun ister arzulayan üretim, tüm üretim biçimlerinin yersizyurtsuzlaşmasına bağlıdır. (Moleküler Devrim)
  • Yaşam, keyifsizliğin de ötesinde, anlamsızlık batağından çıkmak için hiçbir şansı ol­maksızın, mutsuzluğa, sıkıntıya ve monotonluğa gömülüyor. İle­tişim -konuşma, söyleşi, latife, hatta komplo- kitle yazışma araçla­rının “söylemi” tarafınca tümüyle kuşatılmış durumda. Kişiler arası ilişkiler de aynı şekilde bozulmuş halde ve artık kayıtsızlık, ikiyüzlü bir tiksinti ve kendinden nefret etme ile tanımlanmakta -tek bir cümleyle, tamamımız samimiyetsizlik illetine tutulduk. (Bizim Gibi Komünistler)
  • nietzsche’nin “insanoğlunun ölümü” teması, insanlığın yok olması demek değildir, tersine insanoğlunun bir makina-oluşa girmesi anlama gelir. (Üç Ekoloji)
  • Suçluluk, dışarıdan gelen ve yalnızca zayıf bir ruhu yakalayan, yalnızca onu avına düşüren bir yargı sözcesinden ibarettir. (Kafka: Minör Bir Edebiyat İçin)
  • Senin kaçış çizgin hangisi? Direncini kaybediyor musun? Direncini kaybedecek misin? Yersizyurdsuzlaşıyor musun? Hangi çizgiyi kırıyorsun, figürsüz ve sembolsüz hangisini uzatıyorsun yada tekrardan ele alıyorsun? (Kapitalizm ve Şizofreni-2)
  • Canı nereden yanıyorsa ,oradan değişiyor insan … (Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü)
  • Bilinçdışında keşfedecek hiçbir şey yoktur. Bilinçdışını inşa etmek gerekir. (Moleküler Devrim)
  • Neden gündelik yaşam korku ve nefretle titriyor? Bu korku, Hobbes’un tarif etmiş olduğu tabiat durumu,her insanın her insana karşı savaşının bilindik bahanesi, iktidar tutkusuyla parçalanan bireysel istekler değildir. Tersine, şu an haiz olduğumuz şey, savunmasızlaştıran, korkulu bir dehşet ile her akla sızan, aşkın fakat gerçekte insan yapımı bir korkudur. Aslında, umudun kendisi, bu umutsuz, şanssız, gri dünyayı terk etmiştir. Yaşam, keyifsizliğin de ötesinde, anlamsızlık batağından çıkmak için hiçbir şansı olmaksızın, mutsuzluğa, sıkıntıya ve monotonluğa gömülüyor. İletişim -konuşma, söyleşi, latife, hatta komplo- kitle yazışma araçlarının “söylemi” tarafınca tümüyle kuşatılmış durumda. Kişiler arası ilişkiler de aynı şekilde bozulmuş halde ve artık kayıtsızlık, ikiyüzlü bir tiksinti ve kendinden nefret etme ile tanımlanmakta tek bir cümleyle, tamamımız samimiyetsizlik illetine tutulduk. (Bizim Gibi Komünistler)
  • Birleşmek (evlilik anlamında). Planlanmış belirlenmiş alanların tüm bir oyunudur. Bir oluşumuz değil geleceğimiz vardır .. (Kapitalizm ve Şizofreni-2)
  • Felice Bauer ile karşılaşmasına kadar, Kafka’nın yazınsal tekniği, seyirsel sekansların şiirsel tarzında yankı verdirmeye yetenekli bazı yordamlara (procédé) indirgenir. Biri Felice için duyduğu aşk ve diğeri de bunun neticelerini üstüne almak mevzusundaki açık yetersizliği olan çifte farkına-varış onu edebiyat anlayışını derin şekilde değiştirmeye götürür. O vakit yazıyla ilişkisini dönüştürme sürecine girer, ki onun bu deneyimin üstesinden gelmesine olmasa bile en azından ayakta kalmasına olanak tanır (bu dönem süresince, intihar düşüncesinin kafasından tam anlamıyla asla çıkmadığı biliniyor). (Franz Kafka’nın Altmış Beş Düşü)
  • İnsanları öldürmek, hapse tıkmak iğrenç bir şey, fakat netice olarak, yaşlılara ya da gettolarda yaşayan insanlara, hayvan şeklinde çalışanlara layık görülen yazgı, hatta kimi çiftler içinde, kimi ailelerde varlığını sürdüren tiranlık mikroiklimi de aynı seviyede iğrençtir! (Moleküler Devrim)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş