Eğitim

Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler – Sabahattin Kudret Aksal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler – Sabahattin Kudret Aksal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler kimin eseri? Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler kitabının yazarı kimdir? Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler konusu ve anafikri nedir? Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler kitabı ne konu alıyor? Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler PDF indirme linki var mı? Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler kitabının yazarı Sabahattin Kudret Aksal kimdir? İşte Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Sabahattin Kudret Aksal

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789753632614

Sayfa Sayısı: 347


Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sabahattin Kudret Aksal, şairliği ve oyun yazarlığı yanında, uygar öykücülüğümüzün yazık ki azca yazmış. Ama her yazdığında belli bir dil ve üslup standardını titizlikle korumayı bilmiş, alçakgönüllü ustası. Ustalığı, öykülerini toplamış olduğu iki kitabının mühim ödüller almasıyla da belgelenmiş durumda; “Gazoz Ağacı” 1955 Sait Faik Hikaye Armağanı’nı, “Yaralı Hayvan” ise 1957 Türk Dil Kurumu sanat armağanı’nı kazanmıştı. Son şiirlerini toplamış olduğu “Batık Kent”le başladığımız “Tüm Eserleri” dizisinin bu ikinci kitabında Aksal’ın, 1940’ta Küllük dergisinde çıkan ilk öyküsünden son yazdığına kadar, öykü alanındaki tüm verimini bulacaksınız.


Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler Alıntıları – Sözleri

  • Gün dediğimiz şey ne kadar kısa.
  • Yarın bugünün aynı, diğer gün de bugünün bir eşi olacak.
  • “Çocukluğumuzu unuttuğumuz, dünyaya çocuğun gözleriyle bakmayı küçümsediğimiz gün zenginliklerimizi de yitirmişiz.”
  • “Tuhaftır insanoğlu, çekmiş olduğu eziyetlerin bile alışkanlığına çokluk bağlıdır.”
  • Aklımıza takılan bir şey ister mühim olsun ister önemsiz, tüm düşüncemizi durdurur, gücümüzü kesiverir. İnsanın düşüncesi, yaşama gücü duruverir orada. Akan bir suyun ansızın durması şeklinde. O denli ansızın, o denli keskin.
  • “…yanıtını veremediği soruların sergilendiği bir yaşamdı onunki.”
  • Herkesin bir akşamüstü, bir delicesine yalnız kalmak, yalnızlığında bir şeyler bulabilmek istediği saat vardır.
  • Benim malzemem ne erzak, ne odun, ne kömür, aştım ben onları, yaşamımın dışına çıkardım.
  • Yalnızlığım kadar güzel hiçbir şey yoktu..
  • “Ne garip, insan yaşamış olduğu günlerden bıkıyor, bir başka türlüsünü yaşamak istiyor ondan da tat alamıyor kimi zaman.”
  • En büyük yalnızlığını caddeleri dolduran kalabalıklar içinde duyduğunu söylüyordu ozan o şiirinde…
  • “Yakın gölgesi yalnızlıktı, hep öyleydi.”
  • “…yakınımızdayken bizlerden uzakta olan kişiye bağlılık duymamız bağlılıkların en katkısızıdır.”
  • “Başımızı kaldırıp gökyüzüne baktığımız vakit gördüğümüz milyarlarca yıldız azca şey değildi. Ya içi­mizde, ta içimizde duyduğumuz bu özgürlük duygusu! Bu alabildiğine özgürlük duygusu! Sadece bunlar insanoğlunun yaşamaktan hoşnut olmasına yetebilirdi.”
  • “Çocukluğumuzu unuttuğumuz, dünyaya çocuğun göz­leriyle bakmayı küçümsediğimiz gün zenginliklerimizi de yitir­mişiz.”


Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Lisede Edebiyat dersinde bigün öğretmenimiz, öykü yazmanın roman yazmaktan hep daha zor bulunduğunu söylemişti. Roman şeklinde uzatamazsınız, birden fazla mevzudan bahsedip sonunda hepsini bir noktada birleştiremezsiniz hikayede, esasen bunu yapmış olursanız roman yazmış olmuş olursunuz, demişti. Hepi topu birkaç sayfada ne anlatacaksak anlatmalıymışız hikayede. Zaman, mekan, karakter sayısı vb. tüm kurgu etmenlerini sınırı olan şekilde kullanmak zorundasınız. Bu şekilde ortaya bu şekilde güzel anlatımlı, düşündüren, insanoğlunun kendi yaşamının da yorumlamasını o kısıtlı kurgular ekseninde bile yaptırabilen bir yapıt ortaya koymak ne zor… Şimdi anlıyorum öğretmenimin ne demek istediğini. Normalde, pek öyleki öykü okuyucusu değilim. Bugüne kadar okuduğum öykü kitapları bir elin beş parmağı kadardır bir ihtimal:) Ama Gazoz Ağacı’ndan sonrasında iyice merak saldım öykü okumaya. Artık daha fazlaca okuyacağım.
Aksal’ın bu hikayeleri öyleki güzeldi ki… İçerisinde beğenmediğim fazlaca azca oldu. Neden beğenmediğimi tam olarak bilmiyorum aslen. Anlamsız bulmuşumdur diyemem, kim bilir ben anlamamışımdır. Herkese aynı anlamı düşündürtseydi esasen yazılanlar, o kadar da anlamlı bir iş yapılmamış olurdu değil mi?
Kendi hayatıma, çevremde gördüğüm vakalara dair adını koyamadığım, bir duygu hissedip de o duygunun ne işe yaradığını bir türlü bulamadığım zamanlarım fazlaca olmuştur benim, hepimizde olduğu şeklinde. İşte bunların büyük kısmına karşılık buldum bu hikayelerde… En o kadar da bu yönünü sevdim esasen kitabın. Kendimi daha doğru ifade edebilmem için, yeni cümleler öğretti bana. Artık devamlı kullanacağım ifadelerim oldu.
En fazlaca beğendiğim ve dönerek dönerek yine okuyacağım hikayeler ise:
Bir Sabah, Bir Apartımanda
Gazoz Ağacı
Çekirdek
İki Kişi Arasında
Düşüncemin Konuklarından Biri
Vav’lar
Jerry Lane
Keyifli okumalar dilerim. (Dünya İnsanı)

Merhabalar, kitabı hemen hemen bitirmedim fakat azca ilkin okurken aniden kapağını kapatıp araştırma yazma isteği duydum bu yüzden direkt mevzuya gireceğim.
Kitabı fazlaca uzun süredir okumaya çalışıyorum dilinin rahat olduğu söylenemez. Burada kastım anlaşılmayacak kelimeler kullanımı değil bir oturuşta okunabilecek çerez diye nitelendirdiğimiz tarzda olmaması aslen. Ki bir yerden sonrasında yormaya hatta sıkmaya bile başladı bu durum ben de dinlene dinlene okudum kitabı. İşin tekniğinden anlayan birisi değilim fakat üslup olarak Hermann Hesse’yi anımsattı ilk hikayelerden itibaren. Belli durumlara verdiği örneklerden ve benzetmelerinden dolayı.
Bu kitabın beni sıkması durumu bir tek üslupla değil daha fazlaca içerikle ilgili sanırım. Genel olarak gündelik yaşamdan hikayeler içeriyor ki Sait Faik’e benzetebiliriz anlaşılması için. Tabii ki gündelik hayatla bir sorunum yok beni rahatsız eden şey kitaptaki hanım karakterleri ve yazarın onlara karşı olan bakış açısıydı.
Mesela kitabın adını almış olduğu Gazoz Ağacı kitabında hanım sabahtan akşama kadar erkeği bekliyor. Başka bir öyküde anası adam çocuğunu bekliyor sabahtan akşama kadar. Aslında devrin şartları göz önünde alındığında bu o denli absürt olmamalı kabul edebilirsiniz normal olarak. Soyut Oda öyküsünü okuyana kadar ben de bir süre bu şekilde düşündüm. Ama yazarın son olarak bir erkeği düşüncelere sevk edip karısının bunu anlamayacağını söylediğinde ve bu biçim şeyler devamlı arka arkaya ulaştığında artık dayanamayıp bir şeyler söylemek istedim bu durumda. Şimdi bu vakası da o kitaptaki karakterin özelliğine bağlayabilirsiniz fakat yazarın oluşturduğu her hanım bu ve bu biçim kişilikleri yüklenince artık yeter diye bağırasınız geliyor cidden.
O dönemde doğal ki düzgüsel karşılanmış bahsettiğim durum. Tam da burada Sevgi Soysal’ın Tante Rosa kitabına değinmek isterim işte.
Bilmeyenleriniz için Tante Rosa kendi özgürlüğünü eline almış bir bayan portresini oluşturur, feminist ütopyası diyebiliriz bu kitap için. Hatta yayınlandığı dönemde çokça tepki almıştır karakterin Alman olması öne sürerek. Ama doğal ki insanların aslolan dert etmiş olduğu şey karakterin yabancı olması değil bu hanım duruşunun edebiyatta yabancı olmasıydı.
Bu biçim başka kitaplar varken Tante Rosa’yı örnek vermemin sebebi kitaplara neredeyse eşzamanlı olarak başlamış olmamdı. Sevgi Soysal’ın oluşturduğu o hanım portresinin tam üzerine okuyunca Sabahattin Kudret’in görüş açısı fazlaca daha basmakalıp geldi.
Tüm bu tarz şeyleri geriye bırakırsak kitabın sonundaki öyküler baştakilere nazaran fazla zayıf kalmış bence. Zaten daha ilkin yayınlanmayan öyküler bunlar. Keşke bu baskıda da olmasaydı dedim.
Bu şekilde yazınca kitapta hiçbir şeyi beğenmemişim şeklinde duruyor fakat altını çizdiğim bir sürü güzel söz vardı. Ve bazı hikayeler fazlaca can sıkan olsa da akıcı ve keyifli hikayeler de vardı. Kesinlikle fena bir kitap değil, talih verilebilir.
Son olarak baskıda fazlaca büyük tesiri olan Dr. Arif Yılmaz’dan anlatmak isterim. Kendisi tüm yayımları karşılaştırmış ve not olarak kitabın arkasına hangi baskıda hangi kelime kullanılmış onu eklemiş. İlk gördüğümde ne gerek var demiştim hala öyleki diyorum doğal fakat büyük bir emeği var sonuçta.
İyi okumalar dilerim. (Fatmanur)

sabahattin kudret aksal’ın 1955 senesinde sait faik öykü ödülü kazanmış bir fazlaca hikâyesi.
öykü öyleki bir başlıyor ki, ilgi çekici bir dünyaya girdiğinizi anında anlıyorsunuz. betimlemeler şahane. yalın bir türkçe ile ne kadar derine inilebileceğinin kanıtı adeta. (Bayrak Solmaz)


Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler PDF indirme linki var mı?


Sabahattin Kudret Aksal – Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Sabahattin Kudret Aksal Kimdir?

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Kısmı’nü tamamlamış oldu. Akademi öğretim üyeliği, konservatuvar ve opera müdürlüğü yapmış oldu. İlk şiiri 1938’de Varlık dergisinde, ilk öyküsü 1940’ta Küllük dergisinde çıktı. İlk oyunu Evin Üstündeki Bulut 1948’de oynandı. Aksal, şiirlerinde başlangıçta Garip akımının tesirinde, gündelik yaşamın bireysel luk ve umutlarını dile getirdi; 1960’tan sonrasında, bir seviyede gizemci, insanoğlunun, evrenin ve dönemin sorgulandığı, çoğu zaman ölçülü ve uyaklı şiirler yazdı. Öykü ve oyunlarında ise ruhsal öğeleri ve şekil arayışlarını öne çıkardı; “minik insan”ların yaşamlarını, aile fertleri arasındaki çatışmaları mevzu edindi. Şiirleriyle 1980 Yeditepe ve 1990 Sedat Simavi ödüllerini, öyküleriyle 1955 Sait Faik, 1957 TDK ve 1985 ENKA ödüllerini, oyunlarıyla da 1965-66 Ankara Sanatsevenler Derneği ödülü ile 1980 ve 1987 Avni Dilligil ödüllerini kazanmıştır. 1990’da Kültür Bakanlığı Tiyatro Onur Ödülü’ne, 1992’de Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü’ne kıymet görüldü.


Sabahattin Kudret Aksal Kitapları – Eserleri

  • Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler
  • Ne Tuhaf
  • Saatler
  • Gazoz Ağacı
  • Kahvede Şenlik Var
  • Şiirler
  • Eşik
  • Batık Kent
  • Bay Hiç -Sonsuzluk Kitabevi
  • Duru Gök
  • Denemeler Konuşmalar-Geçmişle Gelecek ve Başka Yazılar
  • Oyunlar
  • Bir Zaman Düşü
  • Çizgi
  • Zamanlar Şiir
  • Yazılar, Yanıtlar


Sabahattin Kudret Aksal Alıntıları – Sözleri

  • “Der ki size bigün ölüm,
    Boşuna kardeşim çalım.
    Düşünürsünüz, nereye
    Savrulacak bunca külüm.
    Ya yüzüm, ya gözüm kaşım,
    Ağzım burnum, elim kolum.
    Hangi köşede, izbede
    Kaskatıyım, süklüm püklüm.
    Uyuyacağım, açacak
    Orada, bir yerde gülüm.” (Çizgi)
  • Rüzgâr beni de birlikte al
    Bak ne kadar yalnızım caddede
    Minik günümü yaşıyorum (Şiirler)
  • Ah sevmek !.. (Gazoz Ağacı)
  • Bir bulutun çiçek açmış olduğu yerde
    Ölüm geçerli değildir. (Eşik)
  • “Ah bu gerçekleşmemiş istekler, niyetler! Ne vakit, iyi mi tepeceği belli olmayan bir ukde şeklinde siner insanoğlunun içine, bu şekilde yalnızlığın ortasında bocaladığı aniden da varlığını duyuruverir.” (Gazoz Ağacı)
  • Yükünü boşaltmış gemiler sanırdık kendimizi,bir güvercin baygın düşerdi önümüze. (Bir Zaman Düşü)
  • Adam savaşmış gecenin karanlığı ile yeni gelen günde aydınlık içindeki yerini almak istemiş fakat gücü kesilmiş sabaha karşı…
    Sonra daha komik, daha acınacak bir edayla :
    Ah sevmek !..
    Ne aynasız işmiş meğerse diye bitiriyordu sözünü… (Gazoz Ağacı)
  • Şu son günlerde ortalıkta pek görünmüyordu aşk. Eski kitapların yarı pahasına satılmış olduğu kitapçılardaki romanlarda bulunur diyorlardı. (Kahvede Şenlik Var)
  • Duruyoruz
    Çakılıp kalıyoruz olduğumuz yerde
    Karıncalanma ayağım,
    Gidiyoruz işte. (Bir Zaman Düşü)
  • Gökyüzünüm senin! Bana ban ekmeğini,
    Bulan çamuruma, yüzünü yağmurumla
    Yıka! Sür git ıraklığını sokağımda! (Şiirler)
  • Nice şeyin okulu yok
    Aşkın inancın insanlığın okulu yok
    Ama isterseniz hepsini öğrenebilirsiniz.
    Biraz çaba
    Yeter (Zamanlar Şiir)
  • YOKLUK
    Ölümümüzden sonraki yokluğumuz
    Düşündürür bizi
    Düşünmeyiz
    Doğumumuzdan önceki yokluğumuzu. (Ne Tuhaf)
  • “Ah bu gerçekleşmemiş istekler, niyetler! Ne vakit, iyi mi tepeceği belli olmayan bir ukde şeklinde siner insanoğlunun içine, bu şekilde yalnızlığın ortasında bocaladığı aniden da varlığını duyuruverir.” (Gazoz Ağacı)
  • Benim malzemem ne erzak, ne odun, ne kömür, aştım ben onları, yaşamımın dışına çıkardım. (Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler)
  • “Bir güneş içimde, yola çıkarım,
    Tüm parklar, tüm  sokaklar benim,
    Rüzgârım yapıt, başım havalarda,
    Yolculuk kuşum nerede, ben orda!
    Dokurum gergef dokur şeklinde kenti,
    Koşarım cenup, şimal, doğu, batı;
    Neyi ararım bilmiyorum ki! Koş ve kaç!
    Bir başıma oynadığım saklambaç!” (Çizgi)
  • düşümde gördüm ölüler sağ,diriler ölmüş,eski evimizdeyiz gene. (Bir Zaman Düşü)
  • “Sizi tanıyorum. Fakat; sizin beni tanımadığınız kadar değil.” (Bay Hiç -Sonsuzluk Kitabevi)
  • “Çocukluğumuzu unuttuğumuz, dünyaya çocuğun göz­leriyle bakmayı küçümsediğimiz gün zenginliklerimizi de yitir­mişiz.” (Gazoz Ağacı ve Diğer Öyküler)
  • “Mum şeklinde eridin gittin batak gecede,
    Gün hayata merhaba dedi, gözümü açtım gene seninle.” (Çizgi)
  • Saatler insana devamlı güzel şeyleri anımsatmıyor sevgilim. (Saatler)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş