Eğitim

Hayali Cemaatler – Benedict Anderson Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayali Cemaatler – Benedict Anderson Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hayali Cemaatler kimin eseri? Hayali Cemaatler kitabının yazarı kimdir? Hayali Cemaatler konusu ve anafikri nedir? Hayali Cemaatler kitabı ne konu alıyor? Hayali Cemaatler PDF indirme linki var mı? Hayali Cemaatler kitabının yazarı Benedict Anderson kimdir? İşte Hayali Cemaatler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Benedict Anderson

Çevirmen: İskender Savaşır

Orijinal Adı: Imagined Communities Reflections on the Origins and Spread of Nationalism

Yayın Evi: Metis Yayınları

İSBN: 9789753420266

Sayfa Sayısı: 272


Hayali Cemaatler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Bugün içinde yaşadığımız dünya bir uluslar sistemidir. Oldukca değil, yalnızca 150 yıl ilkin, bugün varolan ulusal devletlerin yarısı bile hemen hemen ortada yoktu. Son iki yüzyıldır milyonlarca insan, kendi uluslarına olan bağlılıkları sebebiyle başkalarına kin ve düşmanlık besledi, değişik ulustan insanları katletti. Bu bir yana, insanları bile bile ölüme gidecek kadar fedakâr kılan bu bağlılığı, bir ulusa ilişik olma duygusunu iyi mi anlayabiliriz?

Benedict Anderson, milliyetçi siyasal hareketler üstüne yapılmış bir çok çalışmanın sormadığı bir soruya cevap arıyor: Ulusların doğuşunu ve gelişimini, dinsel cemaatlerle, hanedanlıkların çöküşüyle, kapitalizm ve yayıncılığın gelişmesi, resmi devlet dillerinin oluşumu ve “süre” kavrayışımızın değişmesiyle ilişkilendiriyor. Ulusu, kan bağları ve din şeklinde eski tip cemaatlerin yerini alan hayal edilmiş bir topluluk olarak ele alan yazar, milliyetçiliğin, ilk kez Amerika’da ortaya çıktıktan sonrasında, ilkin Avrupa’daki halk hareketleri, sonrasında emperyalist güçler ve nihayet Üçüncü Dünya’nın anti-emperyalist mücadeleleri tarafınca kopyalanıp çoğaltılabilir bir model oluşturduğunu korumak için çaba sarfediyor.

İnsanlığı ve coğrafyayı ulusal sınırlara bölerek, herbiri kendinin “en eski ve en köklü bulunduğunu” iddia eden ve devamlı “dış düşmanlara” karşı bir “biz” kimliğiyle kendilerini meşrulaştıran millet-devletlerden kurtulmak mümkün mü? Anderson, millet ve milliyetçilik üstüne, resmi-tarihten gelen önyargılarımızı ve inançlarımızı sarsacak ve tekrardan düşünmemizi sağlayacak tezleriyle, ilgiyle okunacak bir tarih sunuyor bizlere…

Hayali Cemaatler, ilk kez yayımlandığı 1983’ten günümüze, tüm dünyada olduğu şeklinde Türkiye’de de toplumsal bilimler literatürünü derinden etkiledi, birçok emek harcama alanına esin deposu oldu ve açılım yarattı.


Hayali Cemaatler Alıntıları – Sözleri

  • Milliyetçiliğin büyüsü, rastlantıyı yazgıya dönüştürmesidir.
  • Birinci Dünya Savaşı hanedanlığın altın çağını sona erdirdi. 1922′ de Habsburglar, Hohenzollernler, Romanovlar ve Osmanlılar ar­tık yoktu. Berlin Kongresi’nin yerini Avrupalı olmayanların dış­lanmadığı Milletler Birliği almıştı.
  • İnsanın başka dillere ulaşmasının önündeki engel onların yüz vermezliği değil, kendi faniliğidir. Her dilin birazcık hususi ve mahrem olması bu yüzden.
  • Şu sararmış fotoğrafta halıya ya da beşiğe uzanmış yatan bebeğin siz olduğunuzu öğrenmek için bir başkasının yardımına ihtiyaç duymak ne garip.
  • İslami gelenekte Kuran yakın zamana kadar, kelimenin tam anlamıyla çevrilemez olarak tasarlanıyordu (dolayısıyla da çevrilmiyordu); zira Allah’ın hakikatine sadece Arapça’da
    yazılmış işaretlerle ulaşmak mümkündü ve bunların yerine başka bir şey konamazdı.
  • Milli bay­ramlarda söylenen ulusal marşları alın mesela. Sözler ne kadar bayağı, ezgi ne kadar bayağı olursa olsun, bu marşların söylen­mesinde bir eşzamanlılık deneyimi vardır. Bu şekilde anlarda birbirle­rine tamamen yabancı insanoğlu aynı ezginin eşliğinde aynı dizeleri okur.
  • Kişi anababasının genle­rinden ve toplumsal koşullardan, ölümüne kadar bir rol oynamak suretiyle kısa süreli bir tarihsel sahneye çıkar.
  • Neden bu insan benim yapmakta olduğum şeyleri yapıyor, birbirimizle konuşmadığımız halde benim söyleniş ettiğim kelimeleri söyleniş ediyor?


Hayali Cemaatler İncelemesi – Kişisel Yorumlar

Milliyetçiliğin Arkeolojisi için bir kaynak: “Ulus” terimini “hayali cemaat” olarak tanımlayan Anderson, Asya zamanı ve toplumu hakkında uzmanlaşmış bir politikbilimcidir. Ilk olarak belirtmem gerekir ki bu kitabı okumadan ilkin yada okurken “eleştirel rasyonalizmin tek kişilik ordusu” olarak kabul edilen Ernest Gellner’ın, “Uluslar ve Ulusculuk” kitabı okunmalıdır. Ayrıca Hayali Cemaatler kitabının 1993 basımını tavsiye ederim kapak resmi olarak daha otantik ve ilgi çekici.
Benedict Anderson, milliyetçiliği şu şekilde izah eder: “Milliyetçilik modern kalkınma tarihinin patolojisidir; tıpkı bireylerdeki nevroz gibi o da kaçınılmazdır. Köklerini, toplumlar için çocuksuluğun dengi olan ve dünyanın büyük bir kısmına dayatılan çaresizliğin ikilemlerinde bulur ve tıpkı nevroz gibi o da asli bir muğlaklıkla yüklüdür. İçinde demantia’ya doğru benzer bir ağırlaşma eğilimi barındırır ve tedavisi büyük ölçüde imkansızdır. O halde antropolojik bir ruhla, ulus hakkında şu tanımı öneriyorum: Ulus hayal edilmiş bir siyasal topluluktur. Kendisine aynı zamanda hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak şekilde hayal edilmiş bir cemaattir.”
Ernest Gellner ise birazcık daha vahşice şu şekilde ekleme yapar: “ Milliyetçilik ulusların kendi öz-bilinçlerine uyanma süreci değildir; ulusların varolmadığı yerde onları icat etmektir.”
Bu iki yazarın millet mistisizmine yönelik tahlillerine, bilinçdışı süreçleri ve kitle psikolojisini dahil ederek mevzuyu irdelemek adına Wilhelm Reich’ın “Faşizmin Kitle Psikolojisi” kitabı oldukça yerinde bir tercih olacaktır. (özgür koç)

Hayali Cemaatler: Anderson, kitabında, ulusların doğuşunu ve
gelişimini, dinsel cemaatler ve hanedanlıkların çöküşünü, kapitalizm ile yayıncılığın gelişimini,
resmi devlet dillerinin oluşumunu, süre
teriminin değişimi ile ilişkilendirmektedir.
Kitap, yabancı olan birçok ülkenin (birçok sömürge devleti) geçmişi ve bu ülkelerdeki milliyetçiliğin gelişim aşamaları hakkında bilgiler veriyor. Bu ülkeler hakkında data sahibi olmadan okunması pek yararlı olmayabilir. Yazar milliyetçiliğin fazlaca eski temelleri olmadığını ve 19. Yüzyılda uydurulduğunu kitap süresince konu alıyor. Bunun yanında kitabın kapağındaki fotoğraf Türkiye hakkında bilgiler verileceği izlenimi yaratsa da ne Türkiye hakkında ne de Türk milliyetçiliği hakkında data yok…
Anderson , Hayali Cemaatler adlı kitabında millet terimi için şu tanımı önerir: “Ulus hayal edilmiş bir siyasal topluluktur, kendisine bununla beraber hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak şekilde hayal edilmiş bir cemaattir.”
Kavramdaki “hayal edilebilirlik” üstünde önemle durulması ihtiyaç duyulan bir vurgudur zira milliyetçiliği etnik geçmişten koparıp modernist bir indirgemeciliğe hapseder. Ona nazaran modernist anlayış, sürekliliği sağlamak için bir ekip inşa çabaları içine girer sadece bu inşa bir buluş değildir tam tersine hayal edilebilir olması hasebiyle kabul edilme oranı yüksektir.
Anderson, millet milliyetçilik üstüne, resmi tarihten gelen önyargımızı ve inançlarımızı sarsacak ve tekrardan düşünmemizi sağlayacak tezleriyle , ilgiyle okunacak bir tarih sunuyor bizlere. (Z.K)


Hayali Cemaatler PDF indirme linki var mı?


Benedict Anderson – Hayali Cemaatler kitabı için internette en fazlaca meydana getirilen aramalardan birisi de Hayali Cemaatler PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Benedict Anderson Kimdir?

Benedict Richard O’Gorman Anderson (26 Ağustos 1936) İngiliz-İrlanda kökenli ABD’li politikbilimci. Cornell Üniversitesinde profesör olarak iş yapmaktadır. Ulus terimini “düşsel cemaat” olarak tanımlamasıyla ünlenmiştir.

Anderson, ulusçuluğun ve ‘düşsel cemaatlerin’ oluşumunun ana sebebi olarak, monarşilere karşı yükselen hareketleri ve kapitalizmin gelişmeye başlaması ile ortaya çıkanmatbaanın elyazmalarına ulaşım ayrıcalığını ortadan kaldırmasını gösterir (Anderson buna basılı kapitalizm “print-capitalism” der).

Anderson ulusçuluk çerçevesindeki millet teriminin ortaya çıkışını 18. yüzyılın sonuna yerleştirir. Ernest Gellner, ulusçuluğun ortaya çıkışını Batı Avrupa’nın endüstrileşmesine bağlar (ki bu yaklaşım Doğu Avrupa’daki endüstrileşmemiş ülkelerde ulusçuluğun gelişmesini yeterince açıklamaz). Elie Kedourie ise Fransız devrimi ile merkezi Fransız devletinin kurulmasında katkıda bulunan aydınlanma düşüncelerini ulusçuluğun ortaya çıkmasında etkili görür. Anderson ise baska bir alana yoğunlasir. Anderson’a nazaran Avrupa devletlerinin okyanus ötesinde yarattığı sömürgelerde yaşayan diasporada, bilhassa Amerika kitasindaki yeni kolonilerde gelisen bir kavramdir.

Andersona nazaran “millet” suni olarak inşa edilen birşeydir. 1778 ile 1838 arasinda Kuzey ve Cenup Amerika’da ortaya çıkan seçkin bir kesimin bilgili şekilde kendilerini bir “millet” olarak tanımladıklarını ve ilk millet-devlet modellerinin bu şekilde ortaya çıktığını ileri sürer. Buna nazaran, esasen mevcud “millet” bir “millet-devlet” insa etmez, “ulusalcılık düşüncesi”, ulusu ve millet-devleti beraber inşa eder. Anderson, Fransa ve Amerika örnekleri üstünden “millet” inşasının iyi mi geliştiğini gösterir. Anderson, bu ilk dalga ulusalcılığı, yurttaş ulusalcılığı olarak adlandırırken, sonrasında gelişen ikinci dalga ulusalcılığı etnik ulusalcılık olarak niteler.

Anderson, millet teorisinde yazılı edebiyata ve onun yayılmasına merkezi bir rol verir. Ulusalcılığın gelişmesi basılı kitaplarin sayısının artmasi ve basımevi teknolojisinin gelişimiyle birebir ilişkilidir.

Anderson’a nazaran bir ulusun inşasinda “millet”un antik dönemlere bağlanmasi ehemmiyet taşır, hatta bunu bir zorunluluk şeklinde görür. Bu noktada Anthony D.Smith’den bazı kavramları ödünç alir. Ulus inşası için gerçek öykülerden cok efsanelere ve fantastik anlatılara dayanıldığını vurgular.


Benedict Anderson Kitapları – Eserleri

  • Hayali Cemaatler
  • Sınırları Aşarak Yaşamak
  • Üç Bayrak Altında


Benedict Anderson Alıntıları – Sözleri

  • Milli bay­ramlarda söylenen ulusal marşları alın mesela. Sözler ne kadar bayağı, ezgi ne kadar bayağı olursa olsun, bu marşların söylen­mesinde bir eşzamanlılık deneyimi vardır. Bu şekilde anlarda birbirle­rine tamamen yabancı insanoğlu aynı ezginin eşliğinde aynı dizeleri okur. (Hayali Cemaatler)
  • Milliyetçiliğin büyüsü, rastlantıyı yazgıya dönüştürmesidir. (Hayali Cemaatler)
  • “İnci, sancılar çeken bir istiridyenin eseridir, dizüstü bilgisayarı olan bir istiridyenin değil.” (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • ” Bu yüzyılın büyük savaşlarını olağandışı kılan şey, öldürülmelerine izin verdiği insan sayısının emsalsizliği değil, ne kadar fazlaca sayıda insanı canlarını vermeye ikna edebildiğidir” (Üç Bayrak Altında)
  • İslami gelenekte Kuran yakın zamana kadar, kelimenin tam anlamıyla çevrilemez olarak tasarlanıyordu (dolayısıyla da çevrilmiyordu); zira Allah’ın hakikatine sadece Arapça’da
    yazılmış işaretlerle ulaşmak mümkündü ve bunların yerine başka bir şey konamazdı. (Hayali Cemaatler)
  • Özgürlük yolunda savaşan kurbağalar, kasvetli, yarım hindistan cevizi kabuklarının altında büzüldükçe kaybetmekten başka şansları yok! Dünyanın tüm kurbağaları birleşin birleşin! (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • Kişi anababasının genle­rinden ve toplumsal koşullardan, ölümüne kadar bir rol oynamak suretiyle kısa süreli bir tarihsel sahneye çıkar. (Hayali Cemaatler)
  • İnsanın başka dillere ulaşmasının önündeki engel onların yüz vermezliği değil, kendi faniliğidir. Her dilin birazcık hususi ve mahrem olması bu yüzden. (Hayali Cemaatler)
  • “Talih çoğunlukla beklenmedik fırsatlar şeklinde ayağımıza gelir. Hızla gelip geçmiş olduğu anda onu yakalamak için yeterince yürekli ya da deli olmak gerekir.” (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • “Altı ay gündelik hayata karışmak, üç yıl dil dersi almaya bedeldir.” (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • Şu sararmış fotoğrafta halıya ya da beşiğe uzanmış yatan bebeğin siz olduğunuzu öğrenmek için bir başkasının yardımına ihtiyaç duymak ne garip. (Hayali Cemaatler)
  • Annem ve babamın dört dörtlük entelektüel olduklarını söylemek doğru olmayabilir. Ama bizlere yaşadığımız şehirde benzeri bulunmayan bir “kütüphane” verdiklerini söylemeliyim. Yine onların teşvikleri yardımıyla dil, derslik, bölge ve tarihsel dönem bakımından değişik insanların tecrübe ve düşüncelerini mevzu alan kitaplar “okuma alışkanlığı” edindik. Hem annem hem de babam fotoğraf çekmeye düşkün olduğundan evimiz fotoğraf albümleriyle doluydu. Bir çok, bazen tatile gittikleri Çin’de ve Fransız sömürgesi Vietnam’da çektikleri fotoğraflardı (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • Chance often comes to us in the biçim of unexpected opportunities,which one özgü to be brave or foolhardy enough to seize as they flash by (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • Neden bu insan benim yapmakta olduğum şeyleri yapıyor, birbirimizle konuşmadığımız halde benim söyleniş ettiğim kelimeleri söyleniş ediyor? (Hayali Cemaatler)
  • Birinci Dünya Savaşı hanedanlığın altın çağını sona erdirdi. 1922′ de Habsburglar, Hohenzollernler, Romanovlar ve Osmanlılar ar­tık yoktu. Berlin Kongresi’nin yerini Avrupalı olmayanların dış­lanmadığı Milletler Birliği almıştı. (Hayali Cemaatler)
  • “Üretken bir bilimsel niteliği olan yaşam için serüven ruhu bence şarttır.” (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • “Daha geç dünyaya gelen olsaydım, tv müptelası olabilir, tiyatroya gitmeye üşenebilirdim.” (Sınırları Aşarak Yaşamak)
  • “Bu kurbağa yaşamı süresince yarım bir hindistancevizinin kabuğu altında yaşar. Kabuğun altında hareketsiz oturan kurbağa,
    fazlaca geçmeden hindistancevizinin tüm evreni kapsadığına inanmaya adım atar.” (Sınırları Aşarak Yaşamak)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş