Eğitim

Hyperion I – Friedrich Hölderlin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hyperion I – Friedrich Hölderlin Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Hyperion I kimin eseri? Hyperion I kitabının yazarı kimdir? Hyperion I konusu ve anafikri nedir? Hyperion I kitabı ne konu alıyor? Hyperion I PDF indirme linki var mı? Hyperion I kitabının yazarı Friedrich Hölderlin kimdir? İşte Hyperion I kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Friedrich Hölderlin

Çevirmen: Melahat Togar

Orijinal Adı: Hyperion, oder der Eremit in Griechenland

Yayın Evi: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı: 122


Hyperion I Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“Es ist ein hartes Wort und dennoch sag ichs, weil es Wahrheit ist: ich kann kein Volk mir denken, das zerrißner wäre, wie die Deutschen. Handwerker siehst du, aber keine Menschen, Denker, aber keine Menschen, Priester, aber keine Menschen, Herr und Knechte, Jungen und gesetzte Leute, aber keine Menschen – ist das nicht, wie ein Schlachtfeld, wo Hände und Arme und alle Glieder zerstückelt untereinander liegen, indessen das vergoßne Lebensblut im Sande zerrinnt?”


Hyperion I Alıntıları – Sözleri

  • Cansızı canlı meydana getiren yalnız sevgidir.
  • Onlara kalbinin bilmecesini vermiştin, çözsünler diye.
  • ”…senin kalbinin şarkısını duyuyorum ben!”
  • ”…içimizdeki sevgi, biz yaşadığımız kadar yaşamış olduğu içindir ki, fakiriz.”
  • Kalbi bir çiçekmiş kadar çiçeklere yakın, onlara bağlıydı.
  • Ah, insanoglunun deli gönlü için yurt bulunamaz. Güneş ışığı topraktaki bit­kileri ilkin yetiştirir, sonrasında iyi mi yakarsa, insan da göğsünde biten tatlı çiçekleri, yakınlık ve sevginin sevinçlerini öylece kendi öldürür.
  • Dil pek gereksiz bir şey. Ne yaparsak yapalım aslolan söylemek istediklerimiz daima için, denizin dibindeki inciler şeklinde kendi de­rinlerinde ilişilmeden kalır ve söylenemez.
  • Ama, sakın yanılıp, bizi birbirimizden ayiran yaz­gıdır, deme! Yazgiyi meydana getiren biziz, biz kendimiz! Bi­linmezliğin karanlığına, başka bir evrenin soğuk ya­banına atılmaktan sanki zevk alırız.
  • Tüm bu uçup giden yaşamdan alabildiğim kadarını beraberime almak, dışarda alışıp sevdiğim her şeyi koparıp içime saklamak istiyordum.
  • …sana bir kez daha rastlayım diye konuşulan her dile bürünür, her biçime girer, bin seneler süresince yıldızdan yıldıza dolaşırdım. Ama o şekilde sanıyorum, eşit varlıklar birbirlerine acele ulaşırlar.


Hyperion I İncelemesi – Kişisel Yorumlar

“İnsanların sözlerini anlamadım asla
Tanrıların kollarında büyüdüm ben.”
Hyperion incelemesi için bu söz nerede ise tüm kitabı özetler özellikte. Ama ilk olarak Hyperion’u anlayabilmek için birazcık yazarın yaşamını bilmek gerekir.
Johan Cristian Friedrich Hölderlin(1770-1843)
Hölderlin, Alman Klasik dönemin ve romantizm akımının en mühim temsilcisi olarak kabul edilir. Daha iki yaşlarındayken babasını kaybeden ozan yaşamının ölümlerden oluşan öznesi olacağının ilk sinyalini alır. Annesi Rika adlı kızını hemen hemen dünyaya getirmemiştir kocası öldükten sonrasında yeniden evlenir ve kısa bir süre sonrasında ikinci kocasını da kaybeder. Hölderlin’nin kardeşi Rika yaşlı bir insanla evlenir ve onun da kocasının ölmesiyle yeniden anası ve kardeşiyle yaşamaya devam eder. Ayrıca bir çok kardeşini de minik yaşta kaybeder. Hölderlin hukuk okumak ister anası ise onun teoloji okumasını ve papaz olmasını istemektedir. Bunun özerine annesiyle arası bozulur ve tekrar onu görmemek suretiyle evden ayrılır. Hölderlin ile Hegel, 1788’de Tübingen Üniversitesi Papaz okulunda rastlarlar ve derhal dost olurlar. Daha sonrasında gelen Schelling’de onlara iştirak edecektir. Hegel, ileride, Hölderlin ile Susette Gontard aşkı içinde arabuluculuk da yapmış olacaktır ek olarak.
Daha sonrasında şiirde yaşamış olduğu düş kırıklıkları sebebiyle tamamen uzaklaşır insanlardan. Hayatta annesinden arkadaşlarına kadar hiçbir insanoğlunun gönlünde yer bulmuş olduğu hissine kapılmaz ve yersiz yurtsuz bir yaşam içinde, zamandan ve mekandan soyutlanmış olarak Hyperion’u yazar. Bundan sonraki yaşamı oldukca zor geçer ve ağır şizofreni tanımı koyularak bir akıl hastanesine kapatılır. Babasının öldüğü yaşta doğrusu 36 yaşına kadar akıl hastanesinde kalır.
Hyperion’u okuyup etkilenmiş olan marangoz Zimmerman’ın bakımını üstlenmesi ile hastaneden çıkabilmiştir. Zimmerman’ın kulesinde suskunlukla yaşamaya adım atmıştır. Bir şiirinde “Doğayı gökyüzünü anladığını, fakat insanların konuşmalarını anlayamadığını” söylemiş ve o misafirleri olsa da kimselerle konuşmadan 36 yıl kulede bir tek piyano ile ömrünü tamamlamıştır. Adeta “yeryüzüne susmaya gelenler” sınıfında olan Hölderlin için “toplumdan ve hatta yaşamdan dışlanmıştır,” der, Heidegger.
Holderlin’in 36 yıl devam eden sessizliği aslen ozanca bir yaşam seçimi olup, Scopenhauer’un tasvir etmiş olduğu yalnızlık içinde geçen bir yaşamın ta kendisidir. “Tüm büyük beyinler yalnızlığı seçmiştir,” der Schopenhauer.
Büyük yalnızlığı, acı ve sevinçler, geçmişe duyulan hasret ve tabiat hayranlığı Hyperion kitabının ana temalarıdır. Şiirsel bir üslupla, Belarmin ve Diotima’ya şeklinde yazılmış mektuplarını roman seçimi kaleme almıştır. Büyük yalnızlık içinde olan bir kahramanın seyyah bir yaşam tarzını anlatır Hyperion, güneşin bir öteki adı anlamına gelir ek olarak. Düş kırıklığına uğramış bir kahramanın ağıt niteliğindeki yaşamına tanıklık ederiz Hyperion’da.
O İonya felsefesinin dört temel unsuru olan “hava, toprak,su,ateş” dörtlüsünü, “sema,yeryüzü,insanoğlu ve tanrılar.” Olarak değiştirir. Kitapta en üzücü kısım Hyperion’nun, Diotima’nın öldüğü mektubu almış olduğu zamandır. Hölderlin’nin kahramanı da kendisi şeklinde ölüm acılarını derinden hisseden öznesi konumunda olur.
Stefan Zweig, bu büyük yaratı için şunları dile getirir:
“Hyperion, Hölderlin’in diğer dünyaya, tanrıların yeryüzündeki görünmez vatanına olan gençlik rüyasıdır, hülyalı bir halde korunan, hiçbir süre gerçek hayata tam anlamıyla uyanamadığı bir rüyadır.”
“Yunanistan’da bir Münzevi”yle başbaşa bırakıyorum sizi şimdi ümit ederim tanrıların diliyle yazılmış bu kitapla tanışmakta geç kalmazsınız… (Sisyphos)

Hölderlin’den Fragmanlar: Kitap, şu ana kadar okuduğum en felsefî romandı.
Bu cümleye devam etmeden ilkin nedenini açıklamak üzre size birazcık yazar ve kitapla ilgili bilgiler vermek isterim.
YAZAR
Hölderlin, kelimenin tam anlamıyla bir bahtsız bedevi. İlk olarak minik yaşta babasını, kardeşlerini ve büyük babasını kaybediyor; ilerleyen dönemlerde sevilmiş olduğu hanım vefat ediyor ve büyük heveslerle o devrin tanrıları Schiller ve Goethe’nin huzuruna sunmuş olduğu eserleri, Üstad Goethe tarafınca beğenilmiyor. Yaşamının son yılları ise deliliğin pençesinde geçiyor. Saldırgan tavırları sebebiyle kapatılmış olduğu klinikten 1806’da çıkıyor ve öleceği tarih olan 1843’e kadar 37 yıl yaşamış olduğu Tübingen’deki pansiyona yerleşiyor. Burada yazdığı şiirler çoğu zaman mevsimler/mevsim geçişleriyle ilgili olmakla birlikte yazarımız bu döneminde çoğu zaman takma isim kullanmış.
Hayatı bahtsızlıklarla geçen Hölderlin’in pek de beklediğini alamadığı yazın kariyeri, aynı kendisi şeklinde bir bahtsızlıkla ölümünden sonrasında kendi yüzyılında unutuluyor, hatırlanması 20. yüzyılı buluyor.
KİTAP
KONU
Kitabımız, devrin Yunanistan’ında yaşayan bir gencin Bellarmin isminde dostuna yazdığı mektuplardan oluşuyor. Bu mektuplar ilk olarak Hyperion’un bir dostuna duyduğu Antik Yunan vari dostluk/aşk karışımı hislerini, ikinci olaraksa bir hanıma karşı hissettiği sevgiyi bizlere sergiliyor. Hyperion, atalarının o şanlı günlerinin hasretini çeken, Türk himayesinden bıkmış entelektüel bir kişilik. Bu yüzden de Özgür, İhtişamlı bir Yunanistan için kolları sıvıyor ve isyan ediyor. Ilkin kendi çabalıyor peşinden Rus ordusuna katılıp bir de o şekilde deniyor.
Kitap tüm bu vakaları anlatırken dehşet felsefî bir yol izliyor. Resmen kurmacayla felsefe birbirine karışıyor, harman oluyor ve bizlere mükemmel bir lezzet sunuyor. Mektuplarda yazan her bir satır, her bir paragraf alıntılanmaya kıymet derecede ki benim de bu mecrada en oldukca alıntı yaptığım kitap sanırım bu oldu. Bu durumu şu şekilde özetleyebilirim, kitabın adı “Hyperion: Yunanistan’da bir Münzevi” fakat “Hyperion: Münzevi’den Fragmanlar” yada türevi bir şey olsaydı da hiçbir şey fark etmezdi. Gerçekten de felsefî olarak fragman niteliği taşıyordu satırlar. Sık sık-bilhassa cilt 1’de- acaba bu bir felsefe kitabı mı yoksa kurgu yaratı mi ikilemine düştüm. Yazar hakikaten bu açıdan beni şaşırttı ve daha ilkin asla tatmadığım kadar yüksek dozda bir harman sundu bana. Gözünüz de korkmasın, ikinci cilt baya baya kurgu yanını ortaya koyuyor. Bu açıdan iki cilt arasındaki denge bir tık kaymış sadece gene de kabul edilebilir düzeyde.
Hölderlin esere kendini mükemmel halde yansıtmış. Alman bir Münzevi’nin elinden çıkmış Yunan bir Münzevi’yi okuyoruz özetlemek gerekirse, oldukça hissediliyor bu. Hyperion’dan Fragmanlar desek de olurmuş şeklinde geldi şimdi de.
İŞLENİŞ
Kitap, çeviriden kaynaklı mı bilmemekle beraber, bir tık ağır bir üsluba haiz. Felsefeye ilgi duymuyorsanız yada azca da olsa Felsefe temeliniz yoksa bu kitap sizin için birazcık çekilmez bir hâl alabilir. Bunu göz önünde bulundurmakta yarar var.
Diğer taraftan, benim kitaba tutkuyla sarılmamı elde eden ve ilk incelemeyi de bana yazdıran görkemli bir nokta bulunuyor. Yazar Hölderlin, Klasisizm’in Antik Yunan’ı ile Romantizm’i neredeyse kusursuz halde birleştirmiş. Yer yer duygu coşumları ve antikitenin o saygınlığının bu şekilde bir arada olabileceğini asla düşünmezdim. Hatta haddim olmayarak kıyaslamaya girecek olursam; Goethe’nin içine duygu coşumu serpiştirdiği Iphigenia Tauris’te eserine kıyasla Hölderlin, Hyperion eseriyle birazcık daha öne çıkacak seviyede birleştirmiş Klasik ile Romantik’i. Weimar Klasisizm’inin de yeri vardığında neredeyse Sturm und Drang’a çalacak kadar coşumlara haiz olabildiğini görmek güzel bir tat oldu benim için.
EKSİKLERİ
Bu kısma gelirsek emin olun bir şey yazmak gelmiyor içimden. Eksikleri olmadığından değil, var ise da bunların düşündüğüm kadarıyla kitabın kendine özgü harman tarzını oluşturmak amacıyla bilgili meydana getirilmiş olduğu. Hülâsa burada kitaba temel atan noktaları(eksikleri) sıralamam şahsıma gore fuzuli.
Bu yaratı kesinlikle okunmalı, okutulmalı. Bilhassa Antikite, Felsefe şeklinde mevzularla ilgileniyorsanız ve kurgu yaratı arıyorsanız bu mevzularla ilgili, sizi görkemli besleyecektir bu yaratı. Başarılı bir emek harcama, saygı duyulası ve başucu edilesi bir kitap. (Eren Erdem)

Hyperion için tam bir başyapıt diyebilirim. Kesinlikle bir kitabından daha fazlası… Öyleki ki; romantizmden asla hazzetmeyen beni bile kendi derinliğine kaptırıp soluksuz okutmayı başardı. Hatta, daha ilkin hiçbir kitabı şık bir halde kaplatıp, çantamda taşıyarak ara ara pasajlar halinde okumayı düşünmemiştim.
Hyperion’daki mitolojik yapıyı anlamanız için, bahsedilen karakterlere bir mitoloji sözlüğünden bakmanız gerekebilir. Kitabın bazı basımlarında dipnotlar şeklinde açıklamalar var, bu da kafi olabilir.
Eserdeki tasvirlere bakacak olur isek, oldukça akıcı ve kesinlikle bunaltan değil. Açıkçası betimlemelerin kusursuz bulunduğunu düşünüyorum. Duygular ne oldukca uzun ne de oldukca kısa olmayacak şekilde tam ayarında anlatılmış. Ancak anlattığını yaşayan bir yazarın duygularını bu şekilde etkisinde bırakan bir halde yansıtabileceği bildiğim için, Hölderlin’in açıklığı ve ustalığı karşısında saygıyla eğilmek arzu ederdim. Eserdeki romantizmin yanında felsefi unsurların bulunduğunu da es geçmemem gerekiyor. Dikkatle gözlemlediğiniz süre, metnin altındaki felsefeye rahatça ulaşabiliyorsunuz.
Hyperion, her insana hitap edecek bir kitap olmayabilir. Yazımdaki tarzın şiirsel oluşu bazı okuyucuların ilgisini çekmeyebilir. Hölderlin’in tarzına aşina yada ilgisi olan okurlar için ise kitabın müstesna bir yeri olacaktır diye düşünüyorum. Keyifli okumalar dilerim. (Gökhan)


Hyperion I PDF indirme linki var mı?


Friedrich Hölderlin – Hyperion I kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de Hyperion I PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Friedrich Hölderlin Kimdir?

Johann Christian Friedrich Hölderlin (d. 20 Mart 1770 Lauffen am Neckar; ö. 7 Haziran 1843 Tübingen) Alman lirik ozan. Friedrich Hölderlin klasik dönemin ve romantizmin en mühim temsilcilerindendir.

Alman ozan Johann Christian Friedrich Hölderlin, 20 Mart 1770’te Lauffen am Neckar’de hayata merhaba dedi, 7 Haziran 1834’te Tübingen’de öldü. Minik yaşlarda babasını, büyükbabasını ve kardeşlerini yitirdi, bu ölümler Hölderlin’i oldukca etkiledi. Tübingen Manastırı’nda dinbilim, Jena Üniversitesi’nde tahsil gördü. Hölderlin’in şiirlerini Schiller, Goethe’ye gösterdi, Goethe beğenmeyince müthiş bir düş kırıklığı yaşadı. Hususi ders vererek yaşamını kazanmıştır. Bordeaux’a gittiğinde sevilmiş olduğu kadının öldüğü öğrenince ruhsal bozukluklar yaşamaya başladı. Stuttgart dönüşünde hükümet doktoru saldırganlık emareleri saptadığından zorla Tübingen’e gönderdi. Çıldırdığı kesinleşince, yaşamının kalanını Neckar ırmağı kıyısında, nezaretine verildiği bir marangoz ailesinin evindeki kulede geçirdi. Tanrı’nın, tabiatın ve insanoğlunun bir sayıldığı zamanlara geri dönmeyi istemiş, şairin Tanrı ile insanoğlu içinde bir köprü niteliği taşıdığına inanmıştır.


Friedrich Hölderlin Kitapları – Eserleri

  • Hyperion : Yunanistan’da Bir Münzevi
  • Seçme Şiirler
  • Hyperion I
  • Deliliğin Arifesinde
  • Empedokles
  • Hyperion II
  • Şiir ve Tragedya Kuramı


Friedrich Hölderlin Alıntıları – Sözleri

  • Dil pek gereksiz bir şey. Ne yaparsak yapalım aslolan söylemek istediklerimiz daima için, denizin dibindeki inciler şeklinde kendi de­rinlerinde ilişilmeden kalır ve söylenemez. (Hyperion : Yunanistan’da Bir Münzevi)
  • “Kendi içimde bir durak bulamayacak mıyım?” (Hyperion II)
  • Öyleki bilmişim sizi, bir düş değil
    Gönlümde sizi duyuşum, (Empedokles)
  • Ah, insanoglunun deli gönlü için yurt bulunamaz. Güneş ışığı topraktaki bit­kileri ilkin yetiştirir, sonrasında iyi mi yakarsa, insan da göğsünde biten tatlı çiçekleri, yakınlık ve sevginin sevinçlerini öylece kendi öldürür. (Hyperion : Yunanistan’da Bir Münzevi)
  • Pek tenha, pek korkulu çevrem, her şey
    Parçalanıp dağılmakta, nereye baksam. (Seçme Şiirler)
  • “Tatlı bir refah
    Yüreğimdeki her dikenin bedeli…” (Deliliğin Arifesinde)
  • “Öyleyse neden – uyumak bilmez benim bağrımdaki diken?” (Seçme Şiirler)
  • “Altüst olacak, umutsuzluktan öleceğini sanacaksın, fakat, iç dünyan seni gene kurtaracak.“ (Hyperion II)
  • Onlara kalbinin bilmecesini vermiştin, çözsünler diye. (Hyperion I)
  • …sana bir kez daha rastlayım diye konuşulan her dile bürünür, her biçime girer, bin seneler süresince yıldızdan yıldıza dolaşırdım. Ama o şekilde sanıyorum, eşit varlıklar birbirlerine acele ulaşırlar. (Hyperion I)
  • ”…içimizdeki sevgi, biz yaşadığımız kadar yaşamış olduğu içindir ki, fakiriz.” (Hyperion I)
  • “İnan bana sen insan değil, bir dünya arıyordun.” (Deliliğin Arifesinde)
  • Bilmez misin,
    Delilerle dolu bir kentin ne iyi,
    Ne muhteşem bulunduğunu? (Empedokles)
  • “Sanat, tabiatın çiçek açışıdır, tamamlanışıdır.” (Şiir ve Tragedya Kuramı)
  • Ah! Zavallı ben!
    Güzel günlerdi. Ama peşinden
    Hüzün dolu bir günbatımı geldi. (Deliliğin Arifesinde)
  • Ah, insanoglunun deli gönlü için yurt bulunamaz. Güneş ışığı topraktaki bit­kileri ilkin yetiştirir, sonrasında iyi mi yakarsa, insan da göğsünde biten tatlı çiçekleri, yakınlık ve sevginin sevinçlerini öylece kendi öldürür. (Hyperion I)
  • “Bütünüyle kendine özgü bir yaşamdır paylaşılan,
    Bir ruh, ve tedirginlikten uzak bir saygı.” (Deliliğin Arifesinde)
  • İnsanoğlunun dramıdır bu: her başarısını bir yenilgiyle ödemek zorundadır. (Seçme Şiirler)
  • …sana bir kez daha rastlayım diye konuşulan her dile bürünür, her biçime girer, bin seneler süresince yıldızdan yıldıza dolaşırdım. Ama o şekilde sanıyorum, eşit varlıklar birbirlerine acele ulaşırlar. (Hyperion : Yunanistan’da Bir Münzevi)
  • Saf yaşamda, tabiat ve sanat birbirleriyle uyumlu bir karşıtlık içindedir. Sanat, tabiatın çiçek açışıdır, tamamlanışıdır. Doğa sadece değişik fakat uyumlu olan sanatla birlikteliğiyle göksel olur. (Şiir ve Tragedya Kuramı)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş