Eğitim

İnanan Beyin – Michael Shermer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İnanan Beyin – Michael Shermer Kitap özeti, konusu ve incelemesi

İnanan Beyin kimin eseri? İnanan Beyin kitabının yazarı kimdir? İnanan Beyin konusu ve anafikri nedir? İnanan Beyin kitabı ne konu alıyor? İnanan Beyin PDF indirme linki var mı? İnanan Beyin kitabının yazarı Michael Shermer kimdir? İşte İnanan Beyin kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi…

Kitap

Kitap Künyesi

Yazar: Michael Shermer

Çevirmen: Nurettin Elhüseyni

Yayın Evi: Alfa Yayıncılık

İSBN: 9786051063850

Sayfa Sayısı: 436


İnanan Beyin Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İnançlar iyi mi doğar, şekillenir, pekiştirilir, ayakta kalır, değiştirilir ve yok edilir?

Bu emek harcama psikolog, bilim tarihçisi ve dünyanın en meşhur şüphecilerinden kabul edilen Michael Shermer’in otuz senelik birikiminin ürünüdür. Shermer’a gore beyin bir inanç motorudur. Ilkin inançlar gelir, sonrasında açıklamalar. Duyu verilerinden gelen bilgiyi işleyen beyin organik olarak ilkin bir kalıp arar, sonrasında bu kalıba gore anlam bulur. İşte beynimizin noktaları birleştirerek yarattığı bu kalıplar inançlardır, inançlar bir kere oluşunca, bu tarz şeyleri sağlamlaştırmak için kanıt aramaya başlanır.

Shermer bu sürecin iyi mi işlediğini göstermek için siyasetten ekonomiye, dinlerden komplo teorilerine ve doğaüstü vakalara kadar gerçek yaşamdan sayısız örnekler veriyor. En sonunda da inançlarımızın gerçeklerle bağdaşıp bağdaşmadığına karar vermek için en iyi aracın bilim bulunduğunu gözler önüne seriyor.


İnanan Beyin Alıntıları – Sözleri

  • Aydınlanma çağının Homo rationalis ideali, bir olgu tablosu karşısında oturduğumuzu, olguları pozitif ve negatif terazisinde tarttığımızı, arkasından hangilerinin şu ya da bu teoriye en iyi halde uyduğunu belirlemek suretiyle mantığa ve akla başvurduğumuzu öngörür. İnançlar {hiç de} bu şekilde oluşmaz. Gerçekte olan şey, dünyadaki olguların yaşam süresince biriktirdiğimiz dünya görüşlerinin, paradigmaların, teorilerin, hipotezlerin, sanıların, önsezilerin, eğilimlerin ve ön yargıların renkli mercekleri vesilesiyle beynimizce süzgeçten geçirilmesidir. Daha sonrasında olguları ayıklayarak, esasen inandığımız şeylere uyanları seçeriz; inançlarımıza ters düşenleri ise göz ardı eder ya da rasyonel bir açıklamaya uydururuz.
  • “Eğer Tanrı kendi varlığını herkese tamamen açık etseydi, hepimiz tek bir evrensel imana uyan robotlara dönerdik.”s.52
  • … Yirmi yıl süresince yaşam standartlarını yıldan yıla daha da aşağıya çekin. Sıkıntılarını özgürce görüşebilecekleri her türlü forum ya da kurumdan yoksun bırakın, onlara bir parlamentoyu ve hatta şehir meclisini oldukca görün. Bürokratik tiranlığa karşı çağıl bir alternatifi dile getirebilecek her siyasetçiyi, sanatçıyı ya da aydını öldürün, hapse atın, parayla satın alın ya da sürgüne gönderin. Etkili bir eğitim sistemini dikkatsizlik edin, önünü kati ya da düpedüz oluşturmaktan kaçının -öyle ki, gelecek kuşaktaki insanların kafaları tamamen kendi akıllarında ortaçağ teolojisi ve yüzeysel bir üçüncü dünya milliyetçiliğine özgü acınma haricinde hiçbir şey bulunmayan din adamlarınca şekillendirilsin. Tüm bunlar bir araya ulaştığında, öfkeli bir halkın ortaya çıkması haricinde ne bekleyebilirsiniz?
  • İnançların oluşmasından sonrasında, beyin o inançlara dayanak sağlayacak doğrulayıcı kanıtlar arayıp bulmaya adım atar; bu da inançlara daha da güvenme yönünde duygusal bir itici güç sağlar ve böylece inançları pekiştirme sürecini hızlandırır. Süreç ilerledikçe inançları doğrulamaya yönelik bir pozitif geribildirim döngüsüne girer.
  • “Öğrencilerin edindikleri bilimsel bilgileri uydurma bilimsel savları değerlendirmek üzere kullanmadıkları apaçıktır. Bu yetersizliğin kısmen bilimin geleneksel olarak öğrencilere sunuluş tarzından kaynaklandığı görüşündeyiz: Öğrencilere nasıl düşünecekleri değil, ne düşünecekleri öğretilmektedir.”
  • Bir gizemi organik yollarla tam açıklayamamamız, onun doğaüstü bir açıklamayı gerektirdiği anlamına gelmez.
  • Canlıları, gezegenleri, yıldızları ve hatta evrenleri düzenleyebilen bir parlak zeka varlığa ne ad verirdik? Bu mühendisliğin temelinde yatan bilim ve teknolojiyi bilmemiz halinde, ona dünya dışı zekâ derdik; temelde yatan bilim ve teknolojiyi bilmememiz halinde ise, ona Tanrı derdik.
  • Beynimiz dünyamızdaki noktaları birbirine bağlama ve böylece şeylerin niçin oluştuğunu açıklayan anlamlı kalıplara dönüştürme yönünde bir evrim geçirmiştir. Bu anlamlı kalıplar inançlar haline gelir ve inançlar da gerçeklik anlayışımızı şekillendirir.
  • Geçmişte geceleyin göğüste baskı hissi duyulması doğaüstü varlıklara bağlandığı için, bu tür rüyalara insanoğlunun üzerine bir varlığın çökmesi anlamında “kâbus” ya da “karabasan” denirdi. O dönemde cinlerin dünyaya musallat olduğuna inanıldığından, insanoğlunun üzerine çöken varlıklar ifrit, iblis ya da şeytan diye anılırdı. Günümüzde ise uzaylıların dünyaya musallat olduğuna inandığımızdan, aynı varlıkları uzaylılar diye anmaktayız. Aykırı beyin deneyimlerini nitelendirmek için kullanılan etiketleri kültür belirler.
  • Her insan yaşamış olduğu son zamanların eseridir; oldukca azca kimse kendi dönemindeki fikirlerinin yukarısına çıkabilir.
    Voltaire


İnanan Beyin İncelemesi – Kişisel Yorumlar

İnanca bağlı gerçekçilik: ” Doğru olmasını istediğimiz şey ile hakikaten doğru olan şey arasındaki farkı iyi mi anlayabiliriz? ”
Michael Shermer’a gore kesinlikle => BİLİM
Ilk olarak bu kitabı , inancın ne işe yaradığını ,iyi mi geliştiğini , inançla gerçeklik arasındaki farkı iyi mi anlayabiliriz ya da anlayabilir miyiz benzer biçimde soruları soran , bunlara ihtimaller içinde cevaplar arayan her insanoğlunun okuması icap ettiğini düşünüyorum.
Kitabın bitmemesini isterken aynı anda da kitapta yazılan her satırı bir an ilkin okuyup beynime kazımak isteği ile okudum.
Herkesin bigün bu kitapla yolunun kesişmesi dileği ile…
Kitap genel olarak şu sav üstünden aşama kaydediyor: İnsanlar her şeyden evvel kendi kişisel yaşantısı, deneyimleri ; duygusal durumu , genetik eğilim vesaire benzer biçimde nedenlerle bir şeye inanır ve ondan sonrasında bu inancı destekleyecek soyut yada somut kanıtlar aramaya adım atar , mantıken bu inancı haklı çıkarmaya çalışır , kendi inancının lehine olan bulgulara sarılırken aleyhine olanları göz ardı eder , bastırır yada lehine çevirmek adına ihtimaller içinde yorumlar geliştirmeye çalışır.
” İnanç değişimini kişisel ruhsal yatkınlığın ve temelde yatan ” son zamanların ruhu ” ndaki daha derin bir toplumsal ve kültürel değişimin bir bileşimini sağlar. Kısmen eğitimden etkilenmekle beraber, esasen daha büyük çaplı ve tanımlanması daha zor siyasal, ekonomik, dinsel ve toplumsal değişimlerin ürünüdür. (syf.18)
İnancın nörolojisi, psikolojisi , toplumsal boyutu vs. birçok alanda irdeliyor yazarımız bu yüzden okuma sürecinde heyecanı her an diri tutuyor.
Bu savlar öne sürülürken normal olarak birçok örnek veriliyor kitapta. Mesela : Skinner Güvercin Deneyi => Kalıpsal yaklaşımla , batıl inançla ilgili
https://seyler.eksisozluk.com/hayvanlarin-da-batil-inanclari-olabilecegini-dahice-kanitlayan-deney-skinnerin-kutusu
Bu deneyden esinlenerek insanoğlu üstünde meydana getirilen gözlem kitapta anlatılıyor.
” Beyin inanç motorudur. Duyular vesilesiyle beyne akan duyusal veriler organik olarak kalıplar aramaya ve arkasından bulmuş olduğu kalıplara anlam katmaya adım atar. İlk sürece hem anlamlı, hem de anlam ifade etmeyen verilerle anlamlı kalıplar bulma eğilimi anlamında KALIPSAL-YAKLAŞIM diyorum. İkinci sürece ise kalıplara anlam,amaç ve özne katma eğilimi anlamında ÖZNESEL-YAKLAŞIM diyorum. Bundan kaçınamayız. Beynimiz dünyamızdaki noktaları birbirine bağlama ve böylece şeylerin niçin oluştuğunu açıklayan anlamlı kalıplara dönüştürme yönünde bir evrim geçirmiştir. Bu anlamlı kalıplar inançlar haline gelir ve inançlar da gerçeklik anlayışımızı şekillendirir.
( syf.19 )
Kitapta birbirinden ürpertici , şaşırtıcı deneylerden, olaylardan bahsediliyor. Kitap o denli varlıklı ki kesinlikle ikinci kez okunmayı hakettiğini düşünüyorum. Deneylerden birkaç örnek:
Rosenhan Deneyi

Tanrı Başlığı Deneyi
http://www.cangungen.com/2011/10/01/tanri-basligi-dr-persingerin-deneyi/
Candace Newmaker deneyi
Kuklalı Bebek Deneyi
https://www.youtube.com/watch?v=Z4eGJq0rjw0 !!
Yazar bir çok tabiat-üstü deneyimlerin bedenin haricinde değil , kafanın içinde bulunduğunu korumak için çaba sarfediyor ve birçok örnekle bunu kanıtlamaya çalışıyor.
Nöronun işleyişinden , özelliklerinden ayna nöronlara , hormonlardan psikolojiye her alanda bilgiler sunuluyor. Bilimin zamanı , politik vakalar , felsefe birçok alanda birçok örnek.
Spinoza: ” İnanç acele ve organik halde edinilirken, kuşkuculuk yavaş ve naturel olmayan bir süreç izler; bir çok insanoğlunun belirsizliğe karşı düşük bir dayanma gücü vardır.” (syf.176)
İnsanların doğuştan doğrulama eğilimleri vardır, bir din yada ideolojiye inandığında (ki bunlar mantıklı sebepleri elde etmeden ilkin oluşur) onu doğrulayacak sebepler bulmaya çalışır. Yapılan deneylerde de bir münakaşaya giren insanların kendi görüşünü savunurken ve karşısındakini dinlerken beynimizin mantık yerine duygusal durumlarda etkinleşen bölgenin daha oldukca etken olduğu saptanmıştır.
Özetlemek gerekirse tartışmak , kendi inancını karşı safta olan insana inandırmaya çalışmak imkansıza yakındır bundan dolayı büyük olasılık sen de karşındaki de mantıklı sebeplerden ziyade kişisel sebeplerden dolayı bu görüşlere haizdir.
Ama idrak etmek , empati oluşturmak herşeyden önemlidir.
” Anlamak bununla beraber hoşgörüyü getirir.” (syf.306)
İnandıkların gerçeklere olan bakışını, algını değiştirir bir ihtimal gözünün önündeki belirgin sayılabilecek şeyleri göremezsin , ya da görmek istemezsin…
Okurken anladım ki hayatımda bir ihtimal nesnel dünyada gerçekliği olmayan o denli oldukca kalıplara sahibim ki .
Kalıp bulmaya olan eğilimimi bir ihtimal şu ana kadar asla sorgulamamıştım…
Batıl inançlar, tesadüfi vakaları kalıplara dönüştürmek vesaire yaşantımız bunlarla dolu ve sorgulamak, farkına varmak yaşamını değiştirmeyi, yaşamını sağlam temeller üstüne inşa etmeyi amaçlayan her insan için oldukca kıymetli bence.
Bu kitapla düşündüm,araştırdım, öğrendim ve şimdi hayatımdaki etkilerini yaşayıp görme vakti… (İrem Balçık)

Kalıplar ve Özneler: İnancın insan beyninde iyi mi oluştuğunu psikoloji, nöroloji ve evrimsel biyolojiyi temel alarak kapsamlı bir halde özetleyen nefis bir kitap. Yazar Michael Shermer Amerikan Sceptic dergisinin başyazarı ve editörü. Aynı zamanda bilim tarihçisi de olan Shermer kariyerini insan beyninin yanılgıları sonucu ortaya çıkan boşinançlar, doğaüstü güçler, komplo teorileri, din ve Tanrı inancı benzer biçimde mevzular üstünde yoğunlaştırmış.
Yazara gore beyin evrimsel süreçte dış dünyada kalıplar bulma, kalıplara anlam yükleme benzer biçimde eğilimler geliştirmiş. Bu eğilimleri Kalıpsal-yaklaşım(Patternicity) ve Öznesel-yaklaşım(Agenticity) olarak adlandırıyor.
Beyni bir inanç motoru olarak tanımlayan yazar, kalıplar bularak ve anlamlar atfederek inanca bağlı gerçeklik oluşturduğumuzu belirtiyor. Ayrıca kitapta bu süreç içinde beyinde gerçekleşen kimyasal etkisinde bırakır hakkında detaylı bilgiler de mevcut. Yazar bilhassa dopamini bir inanç ilacı olarak vurgulamış.
Kalıpsal-yaklaşım ve öznesel-yaklaşım temelinde insanoğlunun Tanrı, diğer dünya, komplo teorileri, uzaylılar ve siyasal ideolojiler benzer biçimde mevzulara niçin ve iyi mi inandığının detaylı açıklamaları yapılıyor. Kitapta birçok araştırma referans olarak gösterilmiş. Oldukca sıkı bir araştırmanın ürünü olduğu anlaşılıyor. Zaten yazar kitabın önsözünde otuz senelik çalışmalarının bir sonucu bulunduğunu belirtmiş.
Üstünde uzun uzun düşünülecek bir kitap. Kuşkucu felsefenin bilimsel kuşkuculuğa oldukca başarıya ulaşmış bir uyarlaması hem de. Yazı dili mütevazi ve akıcı. Oldukca fazla teknik terimle okuyucuyu boğmuyor. Son zamanlarda okuduğum en başarıya ulaşmış popüler bilim kitaplarından biri.
(Michael Shermer’in görüşleri hakkında genel data sahibi olmak isteyenler için türkçe alt yazılı Ted konuşmasının linkini aşağıya ekliyorum.)
https://youtu.be/b_6-iVz1R0o (Rıdvan Efe)

İnanan Beyin, inancın biyolojisi mevzusunda başvurabileceğiz ilk kaynaklardan biri olabilir. Konuyu geniş ve bilimsel niteliği olan düzeyde ele alması, akıcı dili, değişik mevzuları güzel örneklerle ve yazarın yaşam tecrübesiyle anlatması oldukca güzeldi. Ancak kitap son bölümlerinde fazla dallanması ve çevirmenin bazı teknik mevzularda hatalarıyla can can sıkan olabilir. Konuyla ilgilelere şiddetle tavsiye ederim. (Tarık Dinç)


İnanan Beyin PDF indirme linki var mı?


Michael Shermer – İnanan Beyin kitabı için internette en oldukca meydana getirilen aramalardan birisi de İnanan Beyin PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan bir çok kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF’leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Michael Shermer Kimdir?

Amerikan bilim yazarı, bilim tarihçisi, Şüpheciler Deneği Kurucusu ve kendi dergisinin Başeditörü


Michael Shermer Kitapları – Eserleri

  • İnanan Beyin
  • Evrim ve Yaratılışçılık
  • İyilik ve Kötülüğün Bilimi
  • Bilimin Sınır Bölgeleri
  • İnsanlar Neden Saçma Şeylere İnanır
  • Ahlakın Yayı


Michael Shermer Alıntıları – Sözleri

  • Acımasız ve duyarsız bir kozmosta işleyen kör organik kuvvetlerin bir ürününden başka bir şey değilsek, mutlak etik standartlarını ya da nihai etik anlamı nerede bulabiliriz? (İyilik ve Kötülüğün Bilimi)
  • Lincoln’ın da belirttiği benzer biçimde insanoğlu melek değildir. Düzenbazdırlar. Bireyler gayri resmi anlaşmalara ve toplumsal sözleşmelere ihanet ederler. (İyilik ve Kötülüğün Bilimi)
  • Değişiklik yavaştır, düzenlidir, görkemlidir. (Evrim ve Yaratılışçılık)
  • Evren hakkında bir yorum olarak agnostiklik, bence Tanrı meselesinde benimsenebilecek en akılcı konumdur, bundan dolayı bilim ve akıl kıstaslarına gore Tanrı bilinemez bir kavramdır. (İyilik ve Kötülüğün Bilimi)
  • … Yirmi yıl süresince yaşam standartlarını yıldan yıla daha da aşağıya çekin. Sıkıntılarını özgürce görüşebilecekleri her türlü forum ya da kurumdan yoksun bırakın, onlara bir parlamentoyu ve hatta şehir meclisini oldukca görün. Bürokratik tiranlığa karşı çağıl bir alternatifi dile getirebilecek her siyasetçiyi, sanatçıyı ya da aydını öldürün, hapse atın, parayla satın alın ya da sürgüne gönderin. Etkili bir eğitim sistemini dikkatsizlik edin, önünü kati ya da düpedüz oluşturmaktan kaçının -öyle ki, gelecek kuşaktaki insanların kafaları tamamen kendi akıllarında ortaçağ teolojisi ve yüzeysel bir üçüncü dünya milliyetçiliğine özgü acınma haricinde hiçbir şey bulunmayan din adamlarınca şekillendirilsin. Tüm bunlar bir araya ulaştığında, öfkeli bir halkın ortaya çıkması haricinde ne bekleyebilirsiniz? (İnanan Beyin)
  • Evrim teorisi bilimsel bir teoridir, dini bir öğreti değildir. Sadece kanıtla ayakta durur ya da çöker. Dini inanç tarif gereği, kanıt yokken ya da önemsizken inanca dayanır. Onlar insan ruhunda değişik bölgeleri doldururlar. (Evrim ve Yaratılışçılık)
  • 100 inçlik 1 teleskopla yada 100Milyon senelik 1 fosili yada 500.000 senelik taştan yapılmış bir aleti elinizde tutmaktan ve gözlerini evrenin başlangıcına dikerek baktıktan sonrasında bunu görmemezlikten gelmeyen bir Bilim insanını dinlemekten daha sarsıcı ne olabilir? (Bilimin Sınır Bölgeleri)
  • Barış istiyorsanız savaşı anlayın. (İyilik ve Kötülüğün Bilimi)
  • İnançların oluşmasından sonrasında, beyin o inançlara dayanak sağlayacak doğrulayıcı kanıtlar arayıp bulmaya adım atar; bu da inançlara daha da güvenme yönünde duygusal bir itici güç sağlar ve böylece inançları pekiştirme sürecini hızlandırır. Süreç ilerledikçe inançları doğrulamaya yönelik bir pozitif geribildirim döngüsüne girer. (İnanan Beyin)
  • Canlıları, gezegenleri, yıldızları ve hatta evrenleri düzenleyebilen bir parlak zeka varlığa ne ad verirdik? Bu mühendisliğin temelinde yatan bilim ve teknolojiyi bilmemiz halinde, ona dünya dışı zekâ derdik; temelde yatan bilim ve teknolojiyi bilmememiz halinde ise, ona Tanrı derdik. (İnanan Beyin)
  • Bir, bir felsefenin kurucusu ya da iz­leyicilerinin eleştirisi kendiliğinden felsefenin herhangi bir parçasının reddedilmesini oluşturmaz. İki, bir felsefe­nin bir parçasının eleştirisi bütünü reddetmez. (İnsanlar Neden Saçma Şeylere İnanır)
  • Pinker: “Akıl yiyecek bulmak ya da ittifakları pekiştirmek gibi gündelik sorunları çözmek üzere evrimleşmiş olsa da onu hangi önermelerden hangi önermelerin çıkabileceğiyle ilgili meşgul olmaktan alıkoyamazsınız.” Bu yeti ahlâklılık meselesini de ilgilendirir bundan dolayı “herhangi bir türün üyeleri eğer aralarındaki tartışmaları akıl yürüterek çözüme ulaştırma gücüne ve bu gücü fiilen kullanma fırsatına yeterince sahiplerse şiddetsizliğin ve karşılıklı hassasiyetin başka biçimlerinin hâkim olduğu böyle bir ortamın kendileri için daha faydalı olduğunu er ya da geç görüp bu yöntemi çok daha geniş bir alana yayıp daha sık uygulamaya başlarlar.” (Ahlakın Yayı)
  • Ama biz mantıklı yaratıklar değil, düşünen sazlarız… (İnsanlar Neden Saçma Şeylere İnanır)
  • Modern çağ öncesi insanoğlu ve bizim aramızdaki başlıca fark, tek kelimeyle bilimdir. (Ahlakın Yayı)
  • Gerçekler dünyanın verisidir; teoriler, bu gerçekler hakkında açıklayıcı düşüncelerdır. (Evrim ve Yaratılışçılık)
  • İnsanlar doğaları gereği ahlaklı ve ahlaksız, iyi ve fena, özgeci ve egoist, işbirlikçi ve rekabetçi, barışçı ve kavgacı, erdemli ve erdem­ sizdir. Bu etik özellikler hem bireyden bireye, hem de gruplar içe­ risinde ve içinde farklılık gösterir. Bazı insanoğlu ve popülasyonlar öteki insanoğlu ve popülasyonlara gore daha ahlaklı ya da ahlaksızdır, fakat tüm insanoğlu tüm etik özellikleri sergileme potansiyeline sa­hiptir. (İyilik ve Kötülüğün Bilimi)
  • ‪1965’te, Büyük Britanya bilim ve eğitim gençlik bakanı, bireylerin bilimlere girişindeki artış hızını gözlemleyerek şu sonuca vardı:‬”200 yıldan fazla, her yerdeki bilim adamları nüfusun kıymetli bir azınlığıydı. Bugün Britanya’da onlar, sayıca, rahipler sınıfından ve silahlı kuvvetlerin subaylarından üstündür. Sir Isaac Newton’un zamanından beri elde edilmiş olan ilerlemenin hızı, eğer bir 200 yıl daha devam edecekse yeryüzündeki her adam, hanım ve çocuk bir bilim adamı olacaktır ve her at, inek, köpek, katır da o şekilde. (İnsanlar Neden Saçma Şeylere İnanır)
  • “Kanıtı gösterilemeyen bir iddiayı reddetmek için kanıt göstermeye gereksinim yoktur.” (Ahlakın Yayı)
  • Beynimiz dünyamızdaki noktaları birbirine bağlama ve böylece şeylerin niçin oluştuğunu açıklayan anlamlı kalıplara dönüştürme yönünde bir evrim geçirmiştir. Bu anlamlı kalıplar inançlar haline gelir ve inançlar da gerçeklik anlayışımızı şekillendirir. (İnanan Beyin)
  • Kişi, hangi kaynaktan gelirse gelsin gerçeği kabul etmelidir.
    -Musa İbn-i Meymun, (İyilik ve Kötülüğün Bilimi)

YORUMLAR

YORUM YAZ!

Yorum Ekle



[

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu
Oto Aksesuar toptan çakmak
Pusulabet Betoffice Giriş ataşehir escort pendik escort sitene canlı tv ekle bonus veren siteler deneme bonusu veren siteler madridbet meritking kingroyal madridbet yeni giriş kingroyal giriş